Jump to content

Ateistlerin İnandıkları Yalanlar


Recommended Posts

Linke başka tarayıcıdan girdim.

Adam cevap diye koca kuran tefsirini vermiş :lol::lol:

Ama tabi tahmin edeceğiniz gibi içinde herşey var sadece cevap yok.

Tabi bu zavallıda orada bir cevap olmadığını bildiğinden içinde cevap kabul ettiği yeride rezil kepaze edileceğinden korktuğunda kıvranıyor.

Evet hala bekliyoruz:

1:Ama birde şunu düşün ya allah bizi yaratmasaydı, kime gösterecekti büyüklüğünü?

2:Sonra şunuda düşün bu allah neden kendisi gibi güçlüleri yaratmadıda bizler gibi acizleri yarattı?

1-Allahın yarattığı kuluna benzer özelliklermi arıyosun?güç gösterisi yapma hissi insansı

(yaratılanlara has içindir) bir duygudur.

Allah,ın ne yaratıp neyi yaratmayacağına benmi (haşa)karar vereceğim.

Büyüklüğün bir yönü de sonsuz kudrettir. Buna göre soru şu şekli alır: Allah kendi sonsuz kudretinden daha fazla kudrete sahip bir mahlûk yaratabilir mi? Yaratılan, sonradan olmuş olacağından onun için ezeliyet düşünülemeyeceği gibi, yaratılan bir varlığın kudreti de sonradan verilmiş olacağından böyle bir kudretin sonuz olması da muhaldir. Buna göre soru, bir cevap almaktan çok zihin bulandırmaya yönelik bir oyundur. Bu sorununun bir cevabı olamayacağını soru sahipleri de pek âlâ bilmektedirler.

Bu soruyu çeşitli yönlerden incelemek mümkündür.

Birincisi, soruda çelişki söz konusudur. Bu soruyu soranlar, yaratıcı ve bir olan Allah'tan, varlığı muhal olan bir ortak yaratmasını istiyorlar. Sonra mahlûk olacak o yaratığın yaratıcıdan daha büyük olabileceğine ihtimal vermekle, apaçık bir çelişki sergiliyorlar.

Yaratılanla yaratıcının hiçbir cihetle birbirine benzemeyeceği açık bir gerçektir. Bir insan, yazdığı kitaplara ve bir usta ortaya koyduğu eserlere benzemeyeceği gibi, Allah da mahlûkatına hiçbir cihetle benzemez.

İkincisi, bu soruda, hayal ile gerçek birbirine karıştırılmıştır. Hayalen gökyüzündeki koca güneşin gelip cebimize girmesi mümkün olduğu hâlde, bu olayın gerçekleşmesini akıl kabul edemez.

Üçüncüsü: Bu soru ile yaratılması düşünülen varlığın şu anda mevcut olmadığı kabul edilmektedir. Hayal edilen varlığın yaratılması, Allah'tan beklenmekte, böylece Allah'ın yaratıcı olduğu, o hayalî varlığın ise mahlûk olacağı kabul edilmektedir. O hayalî varlığın yaratılması, Allah'tan istendiği gibi, onun büyüklüğü, gücü, dirayet ve azameti de Allah'tan istenmektedir.

Bu öncüllerden, Allah'ın nihayetsiz büyük, yegâne yaratıcı, ezelî ve ebedî mutlak kâdir olduğu; o mevhum varlığın ise yaratılmaya muhtaç, aciz, zelil, miskin olduğu sonucu çıktığı hâlde, tam tersine o hayalî varlığın Allah'tan büyük olup olmayacağı sorulmaktadır.

Soru ile yapılmak istenen kıyas, çelişkili hükümlere dayandırılmıştır. Dolayısıyla, bu sorunun iddia olma vasfı yoktur. Meselâ "Sonsuzdan daha büyük bir sayı yazılabilir mi?" sorusu, böyle çelişkili bir varsayıma dayanır. Bu sebeple hiçbir ilmî değere sahip değildir. Çünkü sonsuzdan büyük bir sayı olamaz ki, böyle bir soru sorulabilsin. Eğer sonsuz sınırsız bir büyüklüğün sembolü ise, hiçbir rakam, sonsuz ile kıyaslanamaz. Sonsuzdan büyük bir rakam düşünülse, o zaman da sonsuzluk gerçeği ortadan kalkar. Sonlu bir rakamın, sonsuzdan büyük olma çelişkisi ve imkânsızlığı ortaya çıkar. Bu soru da çelişkili kıyaslardan olduğu için mantıkça ve ilim bakımından hiçbir kıymeti yoktur.

Bu soru ile, bir yazarın, yazmış olduğu kitaba, kendi bilgisinden daha fazla bilgi koyması, güneşin kendi ışığından fazlasını bir su damlacığına vermesi gibi bir muhal talep edilmektedir. "Allah, kendinden daha büyük bir varlık yaratabilir mi?" sorusu, "Allah kendi kemâlinden daha fazlasını, bir mahlûka verebilir mi?", "Yarattığı o mahlûk kâmil, kendisi eksik olabilir mi?" anlamına gelir. İlim adamları, üç çeşit varlık mertebesi olduğundan söz ederler. Vacip (olması zaruri), mümkin (olup olmama ihtimali aynı olan), mümteni (varlığı imkânsız).

Mesela bir heykel ve onu yapan heykeltıraş düşünelim. Heykele nispetle heykeltıraşın olması vaciptir. Yani hiçbir heykel heykeltıraş olmadan olmaz (İğnenin ustasız, harfin katipsiz olamayacağı gibi.). Bu heykel yapılmadan önce, heykeltıraş için onu yapıp yapmamak mümkindir. Yani isterse yapar isterse yapmaz. Heykeltıraşa nispetle heykelin daha usta, daha yetkin, daha güçlü, daha bilgili olması ise mümtenidir. (imkânsızdır)

Eğer yukarıdaki soru bağlamında vücut mertebelerini ele alacak olursak, Allah'ın varlığı vaciptir. Yaratılmış ve yaratılacak olan her şeyin vücudu mümkün, Allah'ın şeriki, benzeri ve eşinin bulunması ve herhangi mahlûkun kendisinden büyük ve güçlü olması ise mümtenidir. Bu soru ile Allah'ın yaratacağı o mahlûkun "mümkin" olması kaçınılmaz iken, onun vacip olması hatta bu noktada daha ileri bir varlık mertebesine sahip olması istenmektedir.

Soruyu soran kimse "büyüklük" kavramını da yanlış yorumlamaktadır. Allah'ın büyüklüğü yarattıklarına nispetle ortaya çıkan bir büyüklük değildir. Bütün isimleri ve fiilleri sonsuz olan Allah'ın zatı hiçbir mahlûka benzemediği gibi, büyüklüğü de mahlûkatın büyüklüğüne benzemez, ölçüye girmez, tasvire sığmaz, takdirle bilinmez. Mahlûkatın büyüklüğü birbirine göredir, Allah'ın büyüklüğü ise sınırsızdır, nihayetsizdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 201
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İlk verdiğim cevap ile ilgili Hz Aişenin evlendiğindeki yaşı ile ilgili soruyu cevaplıyayım;

Hz. Aişe'den bir rivayette;

"Hz. Muhammed henüz Mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken "onların vadeleri kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti... (Buhari 1.cilt Telifil Kur’an bahsi)"

Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4.yıl) inmiştir. Hz. Aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre en az 7-8(ya da daha büyük) yaşlarda olması gerekir. Resulullah'ın Hz Aişe'yi istetmesi vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Aişe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın en az 15-16 olduğu ortaya çıkar. Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet" kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)

Bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi Esma’nın durumudur. Kardeşi Esma Abdullah bin Zübeyir’in annesidir. Esma yüz yaşına kadar yaşamış ve Hicretin 73. yılında vefat etmiştir. Hz. Aişe validemizden on yaş daha büyüktür. Hz. Ebu Bekir (r.a) kızı Esma ve oğlu Abdullah Abdul Uzza’nın kızı Kayleden, Hz. Aişe ile Abdurrahman ise Ümm-i Rümandan doğmuşlardır. Hz. Esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. Bundan on yaş küçük olan kardeşi Hz. Aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı Buhari de Hz. Aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir.

Böyle olmasını gerektiren bir başka sebep ise Hz. Muhammed (a.s) ın eşinin vefatıyla çocuklarının bakıma ihtiyacının olmasıdır. Kızı Fatıma henüz çocuk yaşta ve bu işin üstesinden gelecek durumda değildir. Bu nedenle evini idare edip çocuklarına sahip çıkacak bir eşe ihtiyacı vardır. Dokuz yaşında bir çocuğun bunları yapması mümkün değildir. Ayrıca peygamberimizin kızı Fatıma (r.a) nın peygamberlikten bir yıl önce doğduğu ve hicretin ikinci yılında da Hz. Ali ile evlendirildiği bilinmektedir. Evlendiklerinde Hz. Ali 21 yaşından biraz büyük Fatıma’nın ise 15 yaşından biraz fazla olduğu bilinmektedir. Hz. Fatımayı Hz. Ali ile evlendirmeden önce Ebu Bekir ve Ömer(R.A) onunla evlenmek için peygamberimizden istemişler, ancak peygamberimiz onlara cevap vermemiş ve Hz. Ali ile evlendirmiştir.

Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl beraber yaşamıştır. Onun Kur’an, hadis ve fıkıh ilimlerindeki yerini bütün islam alimleri teslim etmektedir. O devrinin en büyük alimlerini tenkit etmiş, çeşitli konularda fetvalar vermiş, Kur’an’ın ve sünnetin doğru anlaşılması konusunda insanlara önderlik etmiştir. Sünneti Kur’an’la test etmenin ilk örneklerini vermiştir. Bu birikimi henüz çocuk denecek yaşta bir insanın elde etmiş olmasını kabullenmek oldukça zordur.

Bu konuyu aydınlatan bir başka rivayette şöyledir: Hz. Aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişeyi oğluna almakla evine müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Hz. Ebu Bekir (r.a) islamı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu olayın vukuu, islamın alenen duyurulmasından veya şuyu bulmasından önce olması gerekir. İslam alenen açıklanıp müslümanlar Kabe yürüyüşü veya Safa tepesi toplantısından sonra topluma deşifre olduktan sonra Ebu Bekir (r.a) ın müslüman olduğu bilinince kızını almaktan vazgeçmiş olması daha doğru görünmektedir. Bu olayda yine Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir.

Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında İse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 – 48 = 26; 26 – 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar.

Bu olayda birkaç yıllık bir yanılma payının olması aklen mümkün iken dokuz yıllık bir yanılmayı akıl asla kabul etmez. Bir insanın yaşının bu kadar önemli olmasının nedeni malum olduğu üzere bir dinin peygamberine uygun olmayan bir işin isnad edilmesidir. Müslümanlar inanırlar ki peygamberler meşruiyetin örneğidir. Onlar bir hata yaparsa Allah onların hatasını düzeltir. Böylece bir dini ilk yaşayan insanın kusursuz olmasını sağlayarak insanlara doğru bir örneklik sunar. Peygamberimizin gerek ailevi ilişkilerinde, gerekse toplumsal olaylarla ilgili düzeltilmesinin Kur’an da örneklerini de görmekteyiz. (Tahrim 1-5, Abese 1-4 ) gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1-Allahın yarattığı kuluna benzer özelliklermi arıyosun?güç gösterisi yapma hissi insansı

(yaratılanlara has içindir) bir duygudur.

Allah,ın ne yaratıp neyi yaratmayacağına benmi (haşa)karar vereceğim.

Büyüklüğün bir yönü de sonsuz kudrettir. Buna göre soru şu şekli alır: Allah kendi sonsuz kudretinden daha fazla kudrete sahip bir mahlûk yaratabilir mi? Yaratılan, sonradan olmuş olacağından onun için ezeliyet düşünülemeyeceği gibi, yaratılan bir varlığın kudreti de sonradan verilmiş olacağından böyle bir kudretin sonuz olması da muhaldir. Buna göre soru, bir cevap almaktan çok zihin bulandırmaya yönelik bir oyundur. Bu sorununun bir cevabı olamayacağını soru sahipleri de pek âlâ bilmektedirler.

Demekki allah kendisi gibi güçlü varlıklar yaratmaktan acizmiş aferim bukadar işte.

Bu soruyu çeşitli yönlerden incelemek mümkündür.

Birincisi, soruda çelişki söz konusudur. Bu soruyu soranlar, yaratıcı ve bir olan Allah'tan, varlığı muhal olan bir ortak yaratmasını istiyorlar. Sonra mahlûk olacak o yaratığın yaratıcıdan daha büyük olabileceğine ihtimal vermekle, apaçık bir çelişki sergiliyorlar.

Cahil zavallı yanlış sorunun cevabını kopyalamışsın :lol::lol::lol:

Soruyu soran kimse "büyüklük" kavramını da yanlış yorumlamaktadır. Allah'ın büyüklüğü yarattıklarına nispetle ortaya çıkan bir büyüklük değildir. Bütün isimleri ve fiilleri sonsuz olan Allah'ın zatı hiçbir mahlûka benzemediği gibi, büyüklüğü de mahlûkatın büyüklüğüne benzemez, ölçüye girmez, tasvire sığmaz, takdirle bilinmez. Mahlûkatın büyüklüğü birbirine göredir, Allah'ın büyüklüğü ise sınırsızdır, nihayetsizdir.

Bak yine saçmalamışsın voş laf değil cevap istiyoruz.

1:Ama birde şunu düşün ya allah bizi yaratmasaydı, kime gösterecekti büyüklüğünü?

Bunlar yukarıdakine cevap değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlk verdiğim cevap ile ilgili Hz Aişenin evlendiğindeki yaşı ile ilgili soruyu cevaplıyayım;

Hz. Aişe'den bir rivayette;

"Hz. Muhammed henüz Mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken "onların vadeleri kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti... (Buhari 1.cilt Telifil Kur’an bahsi)"

Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4.yıl) inmiştir. Hz. Aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre en az 7-8(ya da daha büyük) yaşlarda olması gerekir. Resulullah'ın Hz Aişe'yi istetmesi vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Aişe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın en az 15-16 olduğu ortaya çıkar. Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet" kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)

Yav şunları yüz kere yazdınız bir türlü aklılanmıyorsunuz.

Aşağıdaki yazı ve sahih hadisler hiçbir yorum yapılmadan, tamamen İslami kaynaklardan alınmıştır.

Muhammed’in en küçük karısı Aişe’dir. Muhammed 52 yaşında iken, 9 yaşında olan Aişe ile gerdeğe girmiştir (Aişe, Muhammed ile evlendiğinde 6 yaşında idi (Bkz:Buhari, e’s Sahih, Kitabu Menakıbı’l-Ensar/44; Tecrid, Hadis no:1553; Müslim, e’s-Sahih, Kitabu’n-Nikah/69, Hadis no:1422) ,demek ki 3 yıl beklenilmiş).Bunun üzerine, islam hukuku bundan bir sonuç çıkarıyor ve "9 yaşındaki bir kız, "müştehat" (şehvete konu olabilecek çagda sayılır) deniyor. Ve de bu nedenle, bir erkeğin 9 yaşındaki bır kızla evlenebileceğini bildiriyor bır fıkıh hükmü olarak(Bkz:Muhammed Ali

Tehanevi, Keşşafu ıstılaha-tı’l-Fünun,1/788).

M. Sofuoğlu (Cilt 4, Syf - 318,319)

Sahih-i Müslim ve Tercümesi

Babanın Küçük Bakire Kızı Evlendirmesi Babı

1422…….: Aişe şöyle dedi: Ben altı yaşımda iken Resulullah beni (nişan) akdi yaptı. (Üç yıl sonra) ben dokuz yaşında bir kız iken de benimle evlendi. Aişe dedi ki: Biz Medine’ye geldik. Akabinde ben bir ay sıtmaya tutuldum, hummanın şiddetinden saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulunca) saçım gürleşti ve omuzlarıma kadar uzadı. Bir kere ben arkadaşlarımla beraber bir salıncak üzerinde oynarken annem Ummu Ruman bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Benden ne isteyeceğini bilmiyordum. Annem elimden tuttu sonunda beni evin kapısı önünde durdurdu. Bende yorgunluktan dolayı “heh, heh” diyerek kaba kaba soluyordum. Nihayet derin derin soluyuşum geçti. Sonra beni eve soktu. Evde Ensar’dan birtakım kadınlarla karşılaştım. Bu kadınlar: Hayır ve bereket üzere, en hayırlı kısmete dediler. Annem beni bu kadınlara teslim etti. Onlar da başımı yıkadılar ve üstümü başımı düzelttiler. Duha vaktinde Resulullah’ı habersizce görmekten başka beni hiçbir şey heyecanlandırmadı. Akabinde Ensar kadınları beni Resulullah’a teslim ettiler.

Aişe: Peygamber beni altı yaşında bir kız iken akid yaptı, dokuz yaşında bir kız iken de benimle evlendi demiştir.

Ma’mer, Zuhri’den, o da Urve’den, o da Aişe’den haber verdi ki: Peygamber Aişe’yi yedi yaşında bir kız iken akid yaptı, dokuz yaşında ve oyuncakları beraber iken de evlendi ve nihayet Aişe on sekiz yaşında bulunduğu sırada Resulullah vefat etti.

Aişe şöyle demiştir: Resulullah Aişe’yi altı yaşında iken akid yaptı. Aişe dokuz yaşında bir kız iken Resulullah’ın evine gidip zifaf oldu. On sekizlik bir kadın iken de Resulullah vefat etti.

6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"

5607 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm benimle Şevvâl'de nikâh yapmıştı. Şevvâl'de gerdek yaptı. Yanında hangi kadını benden daha bahtlı idi?" (Urve der ki: "Hz. Aişe radıyallahu anhâ) yakınlarından olan kadınları şevvâl ayında gerdeğe sokmayı müstehab addederdi."

Müslim, Nikah 73, (1423);

Tirmizi, Nikah 9, (1093);

Nesai, Nikah 77, (6, 130).

5575 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim."

Buhari, Nikâh 38, 39, 57, 59, 61;

Müslim, Nikah 69, (1422);

Ebu Dâvud, Nikâh 34, (2121); Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937);

Nesai, Nikah 29, (6, 82).

5574 - Urve merhum, Hz. Aişe radıyallahu anhâ'dan şunu nakletmiştir: "Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm bana dedi ki: "Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası içerisinde getirdi ve "Bu senin zevcendir, aç onu!" dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: "Bu rüya Allah katından ise, onu gerçekleştirecektir" dedim."

Buhari, Nikâh 9, 35, Ta'bîr 20, 21;

Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 79;

Tirmizi, Menakıb (3875).

4448 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice radıyallahu anha'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Aleyhissalatu vesselam onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı, o şöyleydi, o böyleydi..! (Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken) benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi. (Hz. Aişe derki: İçinden " Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim" dedim)." Hz. Aişe devamla der ki: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Hatice'den üç yıl sonra benimle evlendi."

Buhari, Menakıbu'l-Ensar 20, Nikah 108, Edeb 73, Tevhid 32;

Müslim, Fezailu's-Sahabe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437);

Tirmizi, Menakıb, (3885, 3886).

6577 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bebeklerimle oynardım. Aleyhissalatu vesselam da benim kız arkadaşlarımı bana gönderirdi. Arkadaşlarımla beraber oynardık."

5607 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm benimle Şevvâl'de nikâh yapmıştı. Şevvâl'de gerdek yaptı. Yanında hangi kadını benden daha bahtlı idi?" (Urve der ki: "Hz. Aişe radıyallahu anhâ) yakınlarından olan kadınları şevvâl ayında gerdeğe sokmayı müstehab addederdi."

Müslim, Nikah 73, (1423);

Tirmizi, Nikah 9, (1093);

Nesai, Nikah 77, (6, 130).

6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"

6547 - Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha'yı, elli dirhem değerinde ev eşyası mukabilinde nikahladı."

14- Aişe(rah)anlatıyor;

‘’Resullah ‘ın yanında kızlarla oynuyordum ,benimle birlikte oynayan arkadaşlarım vardı.Resullah (s.a.) eve girdiği zaman onlar gizlenirlerdi. Kendisi evde olmadığı zaman – onları bana gönderir,benimle oynarlardı..’’204

Şimdi sana soruyorum diyelimki senin söylediğin doğru aişe 15yaşında ne değişecek?

Ne işi var 52 yaşında adamın 15 yaşında veya 17 yaşında bir kız ile üstelik bu adam ahlak timsali birisi ise.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4.yıl) inmiştir. Hz. Aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre en az 7-8(ya da daha büyük) yaşlarda olması gerekir. Resulullah'ın Hz Aişe'yi istetmesi vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Aişe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın en az 15-16 olduğu ortaya çıkar. Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet" kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)

Peki Müslüman'lar bunu neden bilmezler.

Ayşe'nin Muhammed ile evlenme yaşını ateistler uydurmamışlardır.

Ateistler o yaşı İslam kaynaklarına göre ileri sürerler.

Kendilerinden bir sayı ekleyip çıkarmazlar..

İslam'a göre Ayşe Muhammed ile 6 yaşında nişanlanmış ve 9 yaşında gerdeğe girmiştir.

Bu ateistlerin yanlışı değil İslam'ın yanlışıdır o halde..

Kendi kendinizi mi yanlışlıyorsunuz.

Sonunda kafayı yemeye başladınız..

Link to post
Sitelerde Paylaş

[quote name='muslumangenc' date='11 November 2009 - 10:49 PM' timestamp='1257972598' -5,

hadis matematiğine başladık oku yedik bu iş ayşenin pedlerini saymaya kadar gider

şurdan bir ayet yapıştırıp gideyim evden beni bekliyorlar

Yaşlılıklarından ötürü) Âdetten kesilen kadınlarınızın (bekleme süresinden) şüphe ederseniz, (bilin ki) onların bekleme süresi üç aydır. Henüz âdet görmeyenler de böyledir. Gebe olanların bekleme süresi, yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan korkarsa (Allâh) ona işinde bir kolaylık yaratır.

12. lem yahıdne : hayız görmeyen

13. ve ulâtu : ve onlar (kadınlar

islam kücük yaşta kadınların evliligine izin verir

YETERMİ

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki Müslüman'lar bunu neden bilmezler.

Ayşe'nin Muhammed ile evlenme yaşını ateistler uydurmamışlardır.

Ateistler o yaşı İslam kaynaklarına göre ileri sürerler.

Kendilerinden bir sayı ekleyip çıkarmazlar..

İslam'a göre Ayşe Muhammed ile 6 yaşında nişanlanmış ve 9 yaşında gerdeğe girmiştir.

Bu ateistlerin yanlışı değil İslam'ın yanlışıdır o halde..

Kendi kendinizi mi yanlışlıyorsunuz.

Sonunda kafayı yemeye başladınız..

Hayır anlamadığım diyelimki ıkına ıkına aişenin yaşını 16 ya çıkarttın ne değişecek.

Ne işi var 52 yaşında bir adamın 16 yaşında bir kız ile üstelik bu adam peygamber.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir şeyi baştan ortaya koyalım.konumuz ve amacımız inandırmak değil.ben islam kaynaklarından 17-18 yaşlarında evelendiği ile ilgili deliller sundum.sen sahihi şüpheli olan bir kısım alıntılar yaptın.yorum okuyuculara aittir

bu arada biraz da mantık çalıştırın.Peygamberimiz cinsel konulara düşkün olsa yaşadığı dönemde evlilik dışı ilişkiler gayet normaldi.ahlaksızlık üst boyutlardaydı.Sizin dediğiniz gibi olsa bu durumdan faydalanırdı.Evlilik dışı ilişkileri serbest bırakır bu konuda dini sınırlamalara hiç yer vermezdi.oysa o tam tersi bir nizam getirdi

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir şeyi baştan ortaya koyalım.konumuz ve amacımız inandırmak değil.ben islam kaynaklarından 17-18 yaşlarında evelendiği ile ilgili deliller sundum.sen sahihi şüpheli olan bir kısım alıntılar yaptın.yorum okuyuculara aittir

bu arada biraz da mantık çalıştırın.Peygamberimiz cinsel konulara düşkün olsa yaşadığı dönemde evlilik dışı ilişkiler gayet normaldi.ahlaksızlık üst boyutlardaydı.Sizin dediğiniz gibi olsa bu durumdan faydalanırdı.Evlilik dışı ilişkileri serbest bırakır bu konuda dini sınırlamalara hiç yer vermezdi.oysa o tam tersi bir nizam getirdi

Senin bir delil sunduğun falan yok ıkına ıkına aişenin yaşını 15- bazan 16- bazanda 18 e üstelik birde aynı yazında çıkartıyorsun.

Daha kendi yazında aişenin yaşının belirsizliğini kendi söylüyorsun.

Neyse diyelimki senin dediğin doğru aişe 17 yaşında ne değişir, ne işi var 52 yaşında bir adamın 17 yaşında bir kız ile üstelik bu adam bir peygamber.

öteyandan muhammed söylediğin gibi çok kısıtlama getirmiş kendine:

AZHAP : 50. Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok trajikomik bir başlık olmuş... 

Başlık nedir? Ateistlerin İnandıkları Yalanlar İnanılmaz Önyargılar

Peki şimdi soralım bu yalanların ve önyargıların kaynağı nedir?

Elbette bizzat İslam Kuran ve Taberi, Tırmızi, Kütübü Sitte Ve Buhari gibi güvenilir addedilen İslam kaynakları ki bu kaynaklara bakarak namaz, hac gibi İslam ın temeli olan ibadetler şekillenmekte..

Bu durumda bu başlıkta ateistlere yalancı ve önyargılı diyen kafa da akıl yok ki bunları kendi İslam kaynakları için dediğinin farkında değil.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Evvela ayette; Hz. Peygamber(a.s.m)’e hususî bir muamelenin yapıldığı, dörtten fazla kadın almak yalnız ona mahsus olduğu, diğer Müslümanların bu konuda onu örnek almalarının yanlış olduğu hususu vurgulanmıştır.

- İkincisi; ayette Hz. Peygamber(a.s.m)’in amca, hala, dayı ve teyze kızlarını alabileceği hususu seslendirilerek, insanların bu derecedeki yakınlarıyla evlenebileceklerine, ve dolaylı olarak(yaygın kanaatin aksine) bu yakın evlilikten ötürü çocuklarda anormal bir durumun olmayacağına işaret edilmiştir. Öyle tahmin ediyoruz ki, ciddî, samimî ve dürüst istatistikler yapılsa, akraba evliliğinden doğanların, akraba olmayan evliliklerden doğanlardan daha fazla anormal bir durum sergilemedikleri görülecek ve başka konularda olduğu gibi, bu hususta da bir kısım bilim adamları eski teorilerinden tövbe etmek zorunda kalacaklardır.

- Üçüncüsü; Hz. Peygamber(a.s.m)’e evlilik hususunda -bir çok hikmete binaen- tanınan bu geniş tolerans karşısında gerçek müminlerle sahte müminler teste tabi tutulmuşlardır. Konunun ciddiyetine binaen ilahî hikmet bunun Kur’an’da yer almasını irade etmiştir. Kur’an’a iman edenler bu konuda Allah’a , kitabına ve resulüne teslim olmuş, imanlarını artırmışlardır. Çünkü, olumlu sonuçlanan her test bir terfi hükmündedir. Diğerleri ise, itiraz parmaklarını havaya kaldırarak heva ve hevalarına mahkum olmuş ve imtihanı kaybetmişlerdir. Bu imtihan bugün de geçerlidir.

- Dördüncüsü; Bu ayetin tamamlayıcısı olarak yer alan 51. ayette Hz. Peygamber(a.s.m)’in eşleri arasında “günlük taksimat” yapmak serbest bırakılmıştır. Dilediklerini geride bırakabilir, dilediğini ön plana alabilir, istediğini boşayabilir, istediğini yanında bırakabilir. Bunun anlatılmasının hikmetlerinden biri, onlarla farklı bir muamele gördüğü takdirde, bunun Allah’ın ön gördüğü bir hikmetten dolayı olduğunu bilir ve üzülmezler. Şayet –Allah’ın izin vermesine rağmen- onlara karşı bir ayrımcılık yapmadıysa- ki yapmamıştır- bunu Peygamberimizin(a.s.m) âlicenaplığına, kadınlara karşı gösterdiği nezaketine ve inceliğine verecekler ve sevinçleri kat kat artacaktır. Ayette –mealen- yer alan “Bu geniş toleransı sana tanımakla, -göstereceğin alîcenap tavırlarından ötürü- eşlerinin gözleri aydın olur, üzülmezler ve hepsi de senden hoşnut olurlar” ifadesi, bu arz edilen gerçeğe işaret etmektedir(krş. Beyzavî, ilgili ayetin tefsiri).

- Beşincisi: Bu geniş toleransın ardından 52. ayette, Hz. Peygamber(a.s.m)’in bundan böyle asla evlenemeyeceğine dair bir ifadeye yer verilmesi, bu evlilikle ilgili hüküm vermenin yalnız Allah’a ait olduğu, Peygamber(a.s.m)’in evlenmesi de evlenmemesi de Allah’ın iznine bağlı olarak gerçekleştiği hususu vurgulanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Söz konusu ayetlerden 50. ayette; Hz. Peygamberin evlenebileceği bazı kadınların –amca kızı, dayı kızı gibi-

Mohammed: Klasik Müslüman sahtekarlığı.. michaelscoffield isimli kendi aklı ile yazı yazamadığından buraya http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=34020 linkinde yazılanları kopya yapıştır eden üyenin insan olabilmesi için El İlahına dua edeceğim..

Bu arada hırsızlık yapılan yerin bizzat adresi, tarafımdan verilmiştir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

kuran,ı kerimi ne şekilde okudun.

birincisi arapça bildiğini sanmıyorum,direk düz tercemesini okuduğunu varsayıyorum eğer okuduysan.tefsir olarak okuduğunuda zannetmiyorum.

okuduklarını gerçekten anladığını zannetmiyorum.

ilkokul okuyan bir çocuğun divan şiirine göz gezdirmesi gibi okuduğunu düşünüyorum :D

arapça okuyanlar herşeyi anlıyor biz ne kadar safmışız yarın arapça öğrenmeye başlıyorum herkesi imana davet ediyorum :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
1-Peygamberimizin 8-9 yaşında bir çocukla evelendiğini sanıyorlar

Bunu sanan müslümanlar da var.Referans alınan bazı İslam kaynaklarında Ayşe'nin yaşı ile ilgili veriler bu yönde.

2-İslamı savaşı isteyen bir din sanıyorlar.Buna örnek olarak da savaş hukuku ile ilgili bir kaç ayeti örnek gösteriyorlar.İslamın manasının barış olduğundan haberleri yok

İslam'ın İspanya'da ne işi vardı?Yayılmacı politika ve kazanımları sevişerek mi elde edildi?Peygamberiniz İstanbul'a neden kafayı taktı?Eyüp Sultan zevkten mi öldü İstanbul surları önünde?

Halid Bin Velid neyin kumandanıydı pamuk prenses ve yedi cücelerin mi?

3-Kurandaki cennet tasvirinden nedense hiç alakası olmayan huri yorumları ortaya çıkarıyorlar.

Kuran'daki tomurcuk memeli hatunlar Nuri mi?

4-Küçük ayrıntıları hurafeleri kasıtlı yalanları dinin kendisi sanıyorlar

Dinin kendisi de hurafe değil mi?Değnek ejderha oldu Yunus'u balık yuttu sonra kustu.Gökten şeytanları ışık kovalıyor filan bir sürü saçmalık.

5-Mucizeler için ilmi açıklama bekliyorlar(adı üstünde mucize)

Bunların mucize olduğuna şahit oldunuz mu?Gözünüzle gördünüz mü?Bir Kungfu hocası'da havada uçabilir mi?

6-İslamı bir kaç konudan ibaret sanıyorlar.Namaz oruç hac gibi.İslamın zekat gibi hiç bir dinde ve devlette olmayan kavramından haberleri yok.Herkesin servetinin her yıl yüzde ikibuçuğunu fakirlere vermek zorunda olmasından hiç bahsetmiyorlar bile

Fakirlere veren her ideoloji doğru mu?

7-genel din tanımı ile ilgili olarak vahim bir hata yapıyorlar.Din sadece bir tanrıya inanmak olduğunu sanıyorlar.Dinin gerçek tanımı iktisadi hukükü siyasi otoritenin dine verilmesidir.İslamın asla bu yetklilerini devretmeyeceğinden haberleri yok

Dinin ota boka herşeye burnunu sokup 6 yy yaşamını dayatmasından ciddi anlamda rahatsızız.İslam'ın bu yetkileri paylaşmak istememesinden bizde İslam'a düşmanız.Ve yetkilerinin minimize edilmesi için gereken yapılacak.

8- tüm arap ve müslüman ülkeleri islami devlet sanıyorlar.bu yanılgıdan yola çıkarak müslümanları eleştiriyorlar

Müslümanların övüleceği bir devlet yok ki?

bunlar daha aklıma ilk gelenler.eminim verilecek cevaplarda ateistlerin inandıkları bu dogmalara yenileri de eklenecektir

Sor sor.

tarihinde Alphabeta tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Fakirlere veren her ideoloji doğru mu?

siyasette anlaşamasakta burdaki yazını beğendim...

bunların çoğu komünizm karşıtıdır... sosyalist düşmanıdır(sosyalist, komünist değilim) sorada burda yılda %2,5 gibi komik bir rakamdan bahsederler...ayda bir milyar kazanan birinin %2,5 olarak verdiği ücret yılda 300 milyon gibi komik bir ücret olucaktır..(ikramiyeyi koymadım kabataslak yaptım)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok uzamasın diye makalenin tamamını vermedim ama henüz ve hala müslüman olan arkadaşlar okusunlar diye özet ve sonuç kısımlarını verdim:

Mehmet AZIMLI (Yrd. Doç. Dr. Dicle Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi)

Kaynak:Islami Arastirmalar Cilt 16 Sayi 1/2003

Özet

Bu çalisma, Hz. Aise'nin Hz. Peygamber ile evlendiginde yasinin dokuz mu onsekiz mi oldugu

konusundaki tartismayi incelemektedir. Hz. Aise'nin onsekiz yasinda iken evlendigi görüsünü

savunanlarin, bölgenin iklim ve evlilik kültürünü dikkate almadiktan, bu görüsün bilimsel

olmaktan ziyade Oryantalist söyleme karsi tepkisel bir savunma psikolojisi içerisinde

ortaya konuldugu belirtilmektedir. Bölgenin iklim yapisi ve evlilik kültürü göz önüne

alindiginda birçok örnegi olan ve toplumsal olarak hiç problem edilmeyen bu evliligin

esasen Hz. Aise dokuz yaslarinda iken gerçeklestigi ve rivayetlerin de bu noktada

odaklandigi sonucuna ulasilmistir.

-------

Sonuç

Hz. Aişe'nin Hz.Peygamberle evlendiği evlilik yaşı konusunda klasik kaynaklarda yer alan

onun 18 yaşında evlendiğini savunan bilginlerin görüşlerinin isabetli olmadığı

göstermektedir.

Bu kadar rivayet, sadece yorumla reddedilemez. Rivayetlerin aksine getirilen deliller ise

bilimsel olmaktan ziyade, tepkiseldirler. Dolayısıyla, Hz.Aişe'nin Hz.Peygamber'in hanesine

küçük yaşta girmesinin pek çok hikmet ve hayırlı sonuçları dikkate alınmadan rivayetler

değerlendirilmiştir. Ulaşılan sonuçlar ise tatmin edici olamamıştır.

Bölgenin iklim yapısını ve evlilik kültürünü göz önüne aldığımızda o zaman ve hatta

günümüzde bu tür evliliklerin hiç de garip karşılanamayacağı ortadadır. Onun küçük yaşta

oluşu hiçbir zaman problem edilmemiş, oyuncaklarıyla oynamasına ses çıkarılmadan, onun Hz.

Peygamberle evliliği devam etmiştir.

Bütün bunlardan sonra özetle diyebiliriz ki Hz. Aişe'nin Hz. Peygamberle nişanlandığı yaş 6

dır. Bu da nübüvvetin 10. yılına tekabül etmektedir

Evlendiği yaş 9 dur. Bu da Hicretin I. yılında olmuştur. Genelde rivayetlerde bu noktada

odaklanmıştır. Bu evlilik o zaman hiçbir kimse tarafından garipsenmemiş ve o dönemde

gerçekleşen buna benzer bir çok evlilik bulunmaktadır.

Bireyler ve toplumlar bir tarih dilimine ve kültürel geleneğe aittir. Bundan kopmak

imkansızdır. Bu nedenle, her hangi bir tarihi olayı değerlendirirken onu kendi tarihselliği

ve kültürel çerçevesi içinde değerlendirmek gerekir. Yoksa, kendi şartlarımızı ölçü alarak

farklı bir tarih diliminde yaşayan ve farklı toplumsal yapılanmalara sahip birilerini

yargılamak: hem doğru değildir, hem de bilimsel bir yöntem olarak kabul edilemez

Link to post
Sitelerde Paylaş

siyasette anlaşamasakta burdaki yazını beğendim...

bunların çoğu komünizm karşıtıdır... sosyalist düşmanıdır(sosyalist, komünist değilim) sorada burda yılda %2,5 gibi komik bir rakamdan bahsederler...ayda bir milyar kazanan birinin %2,5 olarak verdiği ücret yılda 300 milyon gibi komik bir ücret olucaktır..(ikramiyeyi koymadım kabataslak yaptım)

yani ateistlerin islami bilgileri ilkokul düzeyinde bile değil diyorum kızıyorsunuz.Şu yazılan yazıya bir bakın çok komik olmuş.Zekatın en temel özelliği kar dan değil servetten alınmasıdır.bunu bile bilmiyor.bugün koç sabancının tüm büyük sermayadarların her yıl servetlerini %2,5 nu fakirlere verdiğini bir düşünün ve hesap edin bakalım noluyor fakir kalıyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...