Jump to content

Evrimi reddedenlere bir soru


Recommended Posts

Bunlar birbirlerinin alternatifi değiller...

Evrim kabul eden otomatikman yaradılışı reddeder zaten.

Şöyle deseydiniz daha mantıklı olurdu.

Ben size açıkça söyleyeyim ya evrimi kabul edeceksiniz,ya yaradılışı kabul edeceksiniz...

Bunu şu yüzden söyledim hacı;

1)İnsan yaratılmamıştır,dolayısıyla 2 atadan türememiştir.Bir çok ortak atadan türemiştir derseniz.Bu kadar protein varyosyonu sizin teziniz için bir sıkıntı oluşturmaz.Daha sonrada genetik çeşitlilik hiç değişmemiştir diyebilirsiniz.Ama bu suretle yaratılış söylencesine ters düşersiniz.

2)Eğer insanın atası adem ve havvadır derseniz.Bu iki insandan türediğini kabul ederseniz.Sonraki nesillerde genetik bir değişimin,mutasyonun,varyasyonun rol oynadığını kabul etmeniz demektir.Buda bir nevi evrimdir.Evrimin temel dinamiklerinden bazılarını kabul etmiş olursunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 64
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

sevgili gottik,benim sorum çok açık."Eğer iki insandan türediysek,bunun sonuçlarını genetik alanında da görmeliyiz.Ama gel görki iki insanın - adem ve havvadan bahsediyorum - taşıyamayacağı kadar çeşitli genetik kod populasyonda görülmektedir.Bunu nasıl açıklarsın?"

Birde şu var ben senin uyduruk,bilimsel anlamda hiçbir dayanağı olmayan "yaradılış söylemi"nin tersini ispatlamak zorunda değilim.Yaratıldığımıza dari bilim dünyasında hiç bir kanıt yok.

Evrim teorisiyle yaratılış söylencesini "ikisininde kanıtı" yok diye bir tutma.Senin evrimi destekleyen bulguları bilmemen bunların olmadığı anlamına gelmez.

Canlıların aşamalı halde ortaya çıkdığını>>>fosil kayıtlarından,onlara yapılan C14 testlerinden öğrenebiliyoruz

Genetik haritada işe yaramayan kısımların benzerliklerinden >>> türlerin birbirlerinden ne zaman ayrıldığını,bu işe yaramaz kısımların hangi ata zamanında işe yaradığını görebiliyoruz

Homolojiden >>> hangi organların nasıl farklılaştığını anlıyoruz

Biyokimyasal incelemelerle >>> canlıların birbirlerine akrabalıklarını anlayabiliyoruz

Bunların dışında evrim teorisi 1800'lerde adalara bırakılan tavşanların neden türleştiğinden tutta,niye bazı adalarda kanatsız kuşların olduğuna;20'lik dişlerin neden gereksizleştiğinden,neden kuyruk sokumumuz olduğuna,ineklerin nasıl evcilleştirildiğinden tutta,mısır bitkisinin yabani türünden nasıl türleştirilip tarım bitkisi yapıldığına;benim şu genetik sorumdan tutta,neden tüm canlıların 3lü genetik kod kullandığına kadar bir çok soruya (belki daha binlercesine) yanıt verebiliyor.

Sen bu bir söylenceyle,bu kadar net bulguları olan evrim teorisini nasıl oluyorda "ikisininde elinde net kanıt yok?" diyerek aynı kefeye koyuyorsun???

Yaratılış söylencesi neyi açıklıyor?Hangi sorulara cevap verebiliyor?Yaratılışı destekleyen kanıtlar,bulgular nelerdir???Söyle bi,bizde bilelim...

Şu makeleyi inceleyiniz;

Günümüzde genetikçiler, bütün insanların bir merkezden yeryüzüne dağıldıklarını, hepsinin Mitokondrial Eve (Havva) adını verdikleri bir tek kadının torunları olduklarını ortaya koymuş bulunuyorlar.

Moleküler biyologlardan R.Cann, M.Stoneking ve A.Wilson Nature’daki yazılarında Eve’in yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika’da yaşamış olduğunu ileri sürüyorlar. Bu konudaki görüşleri, farklı insan topluluklarındaki mitokondrial DNA tiplerinin detaylı analizlerinin yorumlarına dayanmaktadır. Hücredeki organellerden mitokondri içerisinde bulunan DNA, insanda yaklaşık 16.500 temel çiftten oluşmuş bir moleküldür. Bu molekül sıralanma açısından çekirdekteki DNA’ dan farklıdır. Bir diğer farklı özelliği, bu molekül insana sadece anneden geçmektedir.

Araştırmalar 133 çeşit mitokondrial DNA tipi bulunduğunu göstermiştir. Bu tiplerin birbirleriyle olan münasebetlerini gösteren bir şema oluşturulduğunda, incelemeler, insanın atasına ait bir mitokondrial DNA tipi bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Böylece yeryüzünde yaşayan bütün insanların bir tek insanın soyu olduğu genetik açıdan da ispatlanmıştır. Wainscoat (Jim Wainscoat. ‘Out of the Garden of Eden’, Nature vol. 325, pp.13, 1987)

Cann, analizleri sonucunda Mitokondrial DNA’ların bir tek kadından türediğini açıklamıştır.

Modern insan ırklarının bir tek ortak atayı paylaştığı düşüncesi büyük ölçüde somut moleküler araştırmalara dayandırılırken, bu düşünceyi dışlayan paleontolojik evrim modellerinin ne derece subjektif olduğu da gösterilmiş oldu. Harward’lı ünlü evrimci paleontolog Gould, moleküler biyolojinin bu sonuçlarını şöyle değerlendirir:

Bu çok önemli bir buluş, eğer doğruysa, ki doğru olduğu konusunda iddiaya girebilirim. Sonuçlar, dış görünüşlerindeki farklılıklara karşılık bütün insanların akraba olduğunu ve yakın bir geçmişte tek bir noktadan yola çıkarak günümüze geldiklerini gösteriyor. İnsanlar arasında, bugüne kadar düşündüğümüzden çok daha güçlü bir biyolojik kardeşlik söz konusu. (John Tierney With Lynda Wright and Karen Springen, ‘The Search for Adam and Eve’, Newsweek, pp. 44, 11 January 1988)

""yaradılış söylemi"nin tersini ispatlamak zorunda değilim" diyorsun öyleyse neden bu tartışmayı açtınız? Evet ispatlamak zorundasın. İspatlamak zorunda değilim derken ispatlayamadığını itiraf etmiş olyorsun ki kendi kendine fikrini çürütmüş olursun. O halde ben de senden ispat isteme hakkına sahibim.

Şu da var ki senin yaradış derken anladığın nedir, bilmek istiyorum. Yaradılışın sana göre tarifi nedir?

Yardılışın bilimdeki kanıtları sonsuzdur sadece bu kanıtları kabul etmemek vardır. İslam buna "adem-i kabul" diyor. Hem apaçık hiç yoktan gözlerinin önünde bir varlık ortaya çıksa o zaman islam imtihanın amacı ortadan kalkar elmas ile kömür aynı derecede kalır diyor. O yüzden yaradılışın açık delilleri yoktur. Yani apaçık delil sunulmaz akla yol açılır ve TERCİH ne tarafa olacak ona bakılır. Evrimin de apaçık delili yoktur. olması için gözlemcinin en az 100 milyon yıl gözlem yapıp delillendirmesi gerekir. E bu da bu şartlarda imkansız olunca aynı kefeye giriyor.

Evrimi destekleyen bulguların varsa evrimi köstekleyen bulgular da mevcut o yüzden evrim hala bir hipotez aşamasındadır.

Senin evrimi köstekleyen bulguları bilmemen bunların olmadığı anlamına gelmez.değil mi?

"Canlıların aşamalı halde ortaya çıkdığını>>>fosil kayıtlarından,onlara yapılan C14 testlerinden öğrenebiliyoruz" ARA FORM canlı fosili hala bulunamamıştır. İddia edilen amfibi _sudan karaya_ canlı ara formlar ortada yok.İlkel denilen canlılar da bile komplex yapılar tespit edilmiştir. Mikroorganizmalar hiç de sıradan basit canlılar değildir.

"C14 testlerinden öğrenebiliyoruz" bu tam bir yalan hatta Ana Bitannica'ya girmiş bilim yalanı olarak tarihe geçmiştir. Orangutan çenesinin insan kafatasına monte edlip işte ara form diye yutturmaca C14 testiyle yalanlanmıştır. Ortaya koyduğun test bizzat evrimi yalanlamıştır. Bildiğin başka bir test ile ispata çalışşan daha iyi olur senin açından.

"Genetik haritada işe yaramayan kısımlar" diye birşey yok. Henüz genetik o seviyede bilgi sahibi değil öyle olsaydı şimdi istediğimiz genetik değişikliği yapar tüm genetik hastalıklara çare bulur mutlu olurduk. İŞe yaramayan kısım demek için her bir kısmın ne işe yaradığını bilmen göstermen gerekir. Biz ise sadece çok az bir kısmın ne işe yaradığını biliyoruz. Ortak ata da henüz hipotez, kanunmuş gibi delil sunma bunu. ortak atanın fosilleri de yok. Appendiks demedin onu da delil sayıyor rudiment organ deniyordu. şimdilerde appendiksin değil barsak artığı barsak kökenli bile olmadığı aksine bir lenfoid doku olduğu gösterildi yani evrimin aksi ispatlandı. Hadi sen başka rudiment organ say. Hem yirmilik yaş dişleri rudiment organ bile değil. hem mısır gibi bitkilerdeki saf soy elde etme evrime delil olamaz. tekrar başka türlerle yabani türler elde edilebilir. Deseydin ki bir türden öyle bir tür elde ettim ki atasıyla döl vermiyor. ondan tamamen ayrı bir tür elde ettim. Var mı böyle bir deney, söyle, göster bileyim.

Her bir tür kendi içinde döl verir.Geçiş formu çürüten bir gerçektir. Bu arada At eşek katır meselesini öne atma. Katır verimsiz kısır döldür üreme yeteneği yoktur.Maymun insan atası olsaydı döl vermesi ve ara formları çokça olmalıydı ama nedense yok, olmuyor.Aynı şekilde bir zenci ile beyaz döl verir. Bunu konuşmak bile saçma aslında ama.Sen galiba zencilere insan değil diyorsun anladığım kadarıyla. Bu zencilere bir hakaret.O yüzden ırkçılık Darwin 'den sonra türedi ve insanlık alemini mahvetti.

Önceki yazıda da söylemiştim yaradılış bir KABUL bir TERCİH tir. Aynı delilleri yaradılışa veya tersine yorabilirsin bu tamamen tercih. Şayet mutlak ispatı olsaydı bu dünyanın yaradan nezdinde anlamı kalmaz kapatılırdı.Bunu Allah söylüyor.

Delil sunalım tamam da delilleri delil sayacak mısın? BU delil olamaz zaten bildiğimiz şeyler diyeceksin. Mesela anne karnında olanlar. Ben Yardılış diyeceğim sen gelişme diyeceksin. Ama nasıl olupta tek hücre 52 farklı dokuyu teşkil etmek üzere farklandığını sen de ben de açıklayamayacağız. Çünkü bilmiyoruz. Buna ünlü evrim hipotezi hiç cevap veremiyor, çünkü hiç bilmediği şey üzerinde atıp tutuyor. Hadi sen söyle bakalım atmak nasıl delil oluyor? Daha bilim özellikle de embriyoloji emekleme safhasında, bilinmeyenler çok bilinenler az. Küçük bir parçadan bütünün tamamını görmek zor.

"Biyokimyasal incelemelerle >>> canlıların birbirlerine akrabalıklarını anlayabiliyoruz"

Söyle bakalım biyokimyasal delillerini.Biyokimyada ne delil buldun evrim adına.Biyokimyada bilgiler arttıkça evrimi köstekler deliller sunuyor bize.Canlılarda mükemmel uyumu gösteriyor. Örn; yılan zehiri nasıl öldürüyor, Yılan pıhtılaşama mekanizmasını çözmüş olmalı ki avını öldürüyor. Biz bu bilgimize rağmen tam çözemedik bir yılan kadar evrimleşemedik demi?

Ben biyokimyada mikro makineler görüyorum ve bir makine tasarlamanın ne demek olduğunu biliyorum. Bir enzim düşün saniyede 36 milyon iş çıkaracak ve bunu kodu dna da ziplenmiş_histon yapısını kastediyorum_ halde kullanıma hazır olacak. Biyokimyadan deliller bana özetle bir ustayı gösteriyor gözümle görmesemde aklımla görüyorum. SEn de evrimi görüyorsundur aynı şeylerde demi?

İyi evrimleşmeler.diliyorum. 1milyon yıl gözlem yap bak ne olacaksın. yeterli delil tolayamazsan 1 milyon yıl daha gözle. sonuçları yaz bir köşeye sonra gel burada bizimle paylaş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
@gottik

Katkıda bulunduğunuz için teşekkür ediyorum...

Size verilecek cevabı da merakla bekliyorum...

Bizler için çok faydalı bir başlık oluyor burası...

;)

Gottik'in ortaya koyduğu sorunların hepsinin cevabını verdik zamanında..

Ve değişen hiç bir şey yok..

Çünkü Gottik ve benzerlerinin inanç olarak çimentolaşmış düşüncelerini değiştirmeye olanak yok..

Bu yazısında Gottik savını bazı hatalı önerile üzerine kuruyor.

Onları ortaya koyup savını çürütmek çok kolay..

Onlarla uğraşmak vakit kaybı olacak ama, forumu izleyenler için kısa açıklamaların yararlı olacağını sanıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gottik'in ortaya koyduğu sorunların hepsinin cevabını verdik zamanında..

Ve değişen hiç bir şey yok..

Çünkü Gottik ve benzerlerinin inanç olarak çimentolaşmış düşüncelerini değiştirmeye olanak yok..

Bu yazısında Gottik savını bazı hatalı önerile üzerine kuruyor.

Onları ortaya koyup savını çürütmek çok kolay..

Onlarla uğraşmak vakit kaybı olacak ama, forumu izleyenler için kısa açıklamaların yararlı olacağını sanıyorum.

Sabırsızlıkla bekliyoruz Hacı...

Bir ara hala neden tek hücrelilerin var oldugunun cevabını da verirsen sevinirim... :P

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gottik:

Şu da var ki senin yaradış derken anladığın nedir, bilmek istiyorum. Yaradılışın sana göre tarifi nedir?

Yardılışın bilimdeki kanıtları sonsuzdur sadece bu kanıtları kabul etmemek vardır. İslam buna "adem-i kabul" diyor. Hem apaçık hiç yoktan gözlerinin önünde bir varlık ortaya çıksa o zaman islam imtihanın amacı ortadan kalkar elmas ile kömür aynı derecede kalır diyor. O yüzden yaradılışın açık delilleri yoktur. Yani apaçık delil sunulmaz akla yol açılır ve TERCİH ne tarafa olacak ona bakılır. Evrimin de apaçık delili yoktur. olması için gözlemcinin en az 100 milyon yıl gözlem yapıp delillendirmesi gerekir. E bu da bu şartlarda imkansız olunca aynı kefeye giriyor.

Evrimi destekleyen bulguların varsa evrimi köstekleyen bulgular da mevcut o yüzden evrim hala bir hipotez aşamasındadır.

Senin evrimi köstekleyen bulguları bilmemen bunların olmadığı anlamına gelmez.değil mi?

Yaratılışın bilimdeki kanıtları nelerdir?

Bu kanıtları kabul ettirmek istiyorsanız önce onları bilimsei bir şekide bize açıklamanız gerekmektedir.

Bilim yukardaki açıklamaları kabul edemez.

Onlar yalnız inananlar için tatmin edici açıklamalardır.

Bilim apaçık delilleri inceler ve kesin bir yargıya ulaşmaya çalışır.

Bunda başarılı olur veya olamaz.. Orası ayrı bir konudur.

Birçoğunda bilim son derece başarılıdır.

Diğerlerinın açıklanalarında ise bilim, henüz yeterince ilerlemediği için başarısızdır.

Evrimin apaçık delilleri yoktur iddiası gülünçtür.

Evrimin milyonlarca ve apaçık delilleri vardır.

Ve evrim bir kuram değildir.

Kuram olan sadece evrimi oluş mekanizmasıdır.

Evrimi köstekleyen tek bir gözlem bile yapılmamıştır.

Böyle bir gözlemin varlığını iddia eden, onun ne olduğunu da açıklamak zorundadır..

Size meydan okuyorum..

Evrimin olmadığının delilleri nelerdir?

Ara şekillerin fosillerinin olmaması evrimin olmadığının delili değildir.

Yukarda adını hürmetle andığınız Jay Gould, ara şekillerin neden olmadığı hakkında çok değerli bir kuram ortaya atmıştır.

Onun bazı düşüncelerini kabul edip, bazılarını çöpe mi atacaksınız?

Gould'a göre, canlılar kısa bir zaman dilimi içinde ve ara şekillerin ortaya çıkmasına zaman kalmadan evrilirler.

Gould bunun için punctated equilibrium terimini kullanmıştır.

Ayrıca evrimi günümüzde olurken de gözlemlemek mümkündür.

Bunun için google araştırması yapabilir ve şu tümceyi arayabilirsiniz..

observed evolution

Binlerce örnekle karşılaşacaksınızdır.

Evrimin gözlemlenemeyeceği ve laboratuvarda denenemeyeceği iddiaları yanlıştır.

Yaratılışa inananların insanlığı yanıltma çabasından başka bir şey değildir.

Bakteri ve virusların çok hızlı evrimi kolaylıkla gözlemlenir.

Örneğin antibiyotiklere maruz kalan bakterilerden bazıları zamanla ona direnç gösterirler.

Bu bir evrimdir. Doğal seçilim burada antibiyotiklere direnç gösteren bakterilerin çoğalmasını sağlamıştır.

Ayrıca çok hücreli bir türden diğer bir türün türediği de gözlemlenmiştir.

HACI

Devam edecek..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Örneğin antibiyotiklere maruz kalan bakterilerden bazıları zamanla ona direnç gösterirler.

Bu bir evrimdir. Doğal seçilim burada antibiyotiklere direnç gösteren bakterilerin çoğalmasını sağlamıştır.

Biz evrim değilde adaptasyon diyoruz... Sanayi devriminin kelebekleri gibi... Ya da kutup ayılarının beyaz kürkü gibi... Veyahutta sıcak iklimlerde yaşayan insanların esmer tenli olması gibi...

Laboratuarda bir türün başta bir türe dönüştüğü gözlemlenmiş mi?

Yoksa bahsettiğin nitelikteki evrime itiraz etmiyoruzki...

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sabırsızlıkla bekliyoruz Hacı...

Bir ara hala neden tek hücrelilerin var oldugunun cevabını da verirsen sevinirim... :P

AteshBey

Tek hücreliler var.. Çünkü bütün tek hücreliler hep birlikte çok hücreli olmamışlardır..

Tek hücreli canlılar zamanla farklılaşmışlar ve birden fazla tek hücreli canlı türü ortaya çıkmıştır.

Dünyadaki bütün calıları üç gruba ayırarak incelemek mümkündür.

1.Eubacteria.... Vücudumuzdaki bakteriler.. Tek hücre

2.Archaea... Yeterince bilinmeyen farklı bakteriler. Tek hücre..

3.Eukaryotes... protozoolar, bitki ve hayvan hücreleri.. Tek ve çok hücreli...

Bazıları bunlara dördüncü olarak virusları da eklerler..

İlk iki tek hücreli yaratıklar birbirlerinden çok farklıdırlar.

Hangisinin daha önce ortaya çıktığı bilinmemektedir. Bilinen tek şey onların birbirleri arasndaki farkların, onların diğer canlılar, örneğin insanla aralarındaki farktan daha fazla olduğunun gözlemlenmesidir.

Eubacterilerin ilk olduğunu farzedelim..

Bu bakterilerden yalnız birinin biraz değişerek zamanla daha farklı bir bakteri türüne evrimleştiğine inanılmaktadır.

Geride trilyonlarca bakteri, düzünelerle bakteri türü, kalmaktadır.

Tek bir bakterinin değişmesi, diğer bakterilerin de değişmesini zorunlu kılmayacağından, değişen, yani mutasyona uğrayan bakteri ile diğerleri birlikte varlıklarını sürdüreceklerdir.

Bakterilerin genetik değişikliğe uğraması diğer bakteri türlerinin ortaya çıkmasından sorumludur.

Bu yeni bakteri türlerinden biri mutasyonla değişirken biraz daha büyürse, içinde diğer bakterilerin yaşaması için uygun bir ortam oluşabilir.

Bu şekilde iki hücreden oluşan bir simbiyotik canlı ortaya çıkacaktır.

Eukaryot'ların ortaya çıkış mekanizmasının bu olduğu sanılmaktadır.

Eukaryotlardan zamanla çok hücreli canlılar ve hayvanlarla bitkiler ortaya çıkınca, tek hücreli bakterilere gün doğmuş demektir.

Bu keresinde onlarda mevcut vücut boşluklarında ve yüzeylerinde tek hücreli bakteriler tutunacak ve oralarda yaşayacaklardrı.

Görüldüğü üzere tek hücreli canlılar yok olmadıkları gibi, yaşamlarını sürdürmeleri için çok daha elverişlı koşullara sahip olacaklardır.

Çok hücreli canlıların ortaya çıkışı, tek hücreli bakterilerin varlıklarını sürdürmeleri için çok elverişli koşuların ortaya çıkması demektir.

Tek hücreli bakteiler çok hücreli canlılar tarafından yok edileceklerine, kendileri için hazırlanan ortamlarda mükemmel bir yaşam sürdüreceklerdir.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çünkü bütün tek hücreliler hep birlikte çok hücreli olmamışlardır..

Hep birlikte olmasına gerek yok zaten... Biri biraz önce biri biraz sonra... Farketmez...

İlk tek hücreliden başlayalım...

Genetik kopyalama mükemmel olamayacağına göre,

Daha ilk nesilde yavrular ile ana hücre arasında farklılıklar olacaktır...

Bu sonraki nesiller içinde geçerlidir...

Her nesilde biriken farklar artık yeterince süre geçtiğinde atıyorum başlangıçtaki adı X bakterisi ise Y bakterisine dönüşecektir...

Farklılar her nesil geçişinde yine birikmeye devam edece ve yeterince süre geçtiğin artık bu canlıya bakteri bile diyemeyeceğiz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biz evrim değilde adaptasyon diyoruz... Sanayi devriminin kelebekleri gibi... Ya da kutup ayılarının beyaz kürkü gibi... Veyahutta sıcak iklimlerde yaşayan insanların esmer tenli olması gibi...

Laboratuarda bir türün başta bir türe dönüştüğü gözlemlenmiş mi?

Yoksa bahsettiğin nitelikteki evrime itiraz etmiyoruzki...

Adaptasyon=evrim......

Yüzlerce yıllık evrim terimini değiştirmeye gücünüz yetmez AteshBey...

Saçmalamayın..

Bakterilerin laboratuvarda başka türe dönüştükleri gözlemlenmiştir..

Bunun için google'da bacterial evolution tümcesini arayınız.

Gözlemlenen evrim için de observed evolution tümcesini arayınız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hep birlikte olmasına gerek yok zaten... Biri biraz önce biri biraz sonra... Farketmez...

İlk tek hücreliden başlayalım...

Genetik kopyalama mükemmel olamayacağına göre,

Daha ilk nesilde yavrular ile ana hücre arasında farklılıklar olacaktır...

Bu sonraki nesiller içinde geçerlidir...

Her nesilde biriken farklar artık yeterince süre geçtiğinde atıyorum başlangıçtaki adı X bakterisi ise Y bakterisine dönüşecektir...

Farklılar her nesil geçişinde yine birikmeye devam edece ve yeterince süre geçtiğin artık bu canlıya bakteri bile diyemeyeceğiz...

Bana yaptığım açıklamaları anlayıp anlamadığınızı, kabul edip etmediğinizi söyleyin lütfen..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gottik:

"Genetik haritada işe yaramayan kısımlar" diye birşey yok. Henüz genetik o seviyede bilgi sahibi değil öyle olsaydı şimdi istediğimiz genetik değişikliği yapar tüm genetik hastalıklara çare bulur mutlu olurduk. İŞe yaramayan kısım demek için her bir kısmın ne işe yaradığını bilmen göstermen gerekir. Biz ise sadece çok az bir kısmın ne işe yaradığını biliyoruz. Ortak ata da henüz hipotez, kanunmuş gibi delil sunma bunu. ortak atanın fosilleri de yok. Appendiks demedin onu da delil sayıyor rudiment organ deniyordu. şimdilerde appendiksin değil barsak artığı barsak kökenli bile olmadığı aksine bir lenfoid doku olduğu gösterildi yani evrimin aksi ispatlandı. Hadi sen başka rudiment organ say. Hem yirmilik yaş dişleri rudiment organ bile değil. hem mısır gibi bitkilerdeki saf soy elde etme evrime delil olamaz. tekrar başka türlerle yabani türler elde edilebilir. Deseydin ki bir türden öyle bir tür elde ettim ki atasıyla döl vermiyor. ondan tamamen ayrı bir tür elde ettim. Var mı böyle bir deney, söyle, göster bileyim.

Genetik harita ile ortak ata arasında nasıl bir ilişki kurduğunuz anlaşılmıyor.

Genetik materyel hakkında orta bir atadan bahsedecek kadar bilgi sahibi olmadığımızı ihsas ediyorsanız, yanılıyorsunuz...

Ortak atayı fosil kayıtlarına göre değerlendiriyoruz.

Ayrıca ortak atadan türeyen hayvanlar arasındaki bazı enzimlere ve genetik yapıya bakarak bir sonuç çıkarıyoruz.

Genetik materyelin gen yapısında olmayan molekülleri için hurda dna terimi kullanılıyor.

Bu belki doğru bir tanımlama değil. Ama şimdilik onların işlevinin ne olduğunu bilmiyoruz.

Bilinmeyenden hareket ederek nasıl bir sonuca varabiliriz?

Siz bilinmeyenden hareket ederek, hiç bir şeyin kesin olarak bilinemeyeceği gibi bir sonuca varıyorsunuz.

Yanılıyorsunuz..

Hurda DNA'nın doğasını bugün bilmiyor olabiliriz. Ama yarın öğrenebiliriz.

Hurda DNA sizin savınızın bir delili değil. Çünkü sizin doğru dürüst bir savınız bile yok.

Hurda DNA'yı siz hiç bir şeyin bilinmediği şeklinde yorumluyorsunuz ki bu gerçekten saçma bir yaklaşımdır.

Vücutta işlevleri iyi bilinmeyen bir çok organ var..

Onların varlığının en büyük delili, çıkarılmalarından sonra insanda herhangi bir rahatsızlığın ortaya çıkmaması..

Apendisin önemi bilinmiyor. İçindeki lenfoid doku biz insanlara atalarından miras kalan bir artık..

İnsan için hiç bir önemi yok...

Canlı yaratık temel olarak bir uzlaşma sonucu ortaya çıkar..

İnsan bu bağlamda bir istisna değildir.

Organ ve dokularının birçoğu bu uzlaşmayı yansıtır..

Türleşme hakkındaki iddialarınızın hiç biri bilimsel değil..

Bize somut örnek vermiyorsunuz. Çünkü veremezsiniz.

Sizi delil göstermeye davet ediyorum.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gottik:

Her bir tür kendi içinde döl verir.Geçiş formu çürüten bir gerçektir. Bu arada At eşek katır meselesini öne atma. Katır verimsiz kısır döldür üreme yeteneği yoktur.Maymun insan atası olsaydı döl vermesi ve ara formları çokça olmalıydı ama nedense yok, olmuyor.Aynı şekilde bir zenci ile beyaz döl verir. Bunu konuşmak bile saçma aslında ama.Sen galiba zencilere insan değil diyorsun anladığım kadarıyla. Bu zencilere bir hakaret.O yüzden ırkçılık Darwin 'den sonra türedi ve insanlık alemini mahvetti.

Bunlara da katılmak mümkün değil..

Hibrid canlılardan hiç bahsedilmiyor.

Onlarsız evrimi ve türlerin ortaya çıkışını açıklamak mümkün değil.

Gottik arkadaşımız açıkca konunun cahili..

Genel bir inanışa göre türler birbirlerinden türerler. Bu türemenin temel mekanizmalarından birisi mutasyondur.

Ancak farklı türler yalnız mutasyonla ortaya çıkmazlar.

Önce katırdan başlayalım… İngilizcede iki türlü katır kelimesi vardır.

Erkek eşek ile, dişi atın çiftleşmesinin ürünü “mule” dür..

Erkek atla, dişi eşeğin ürünü ise “hinny” denen hayvandır.

Aslında bunların arasında önemli farklar yoktur.

Bu birleşmeler yeni bir hayvan türünü başlatmaz. Çünkü üreyen dişi katır kısırdır.

Arada bir bebeği olur ama ölü doğar.

Katır bağımsız olarak çoğalarak türünü idame ettiremez.

Katırın iriliğini atla ilgili genler sağlar. Katır inatçılığını ve adımlarının emin ve dengeli olmasını ise eşekten aldığı genlere borçludur.

Bu tür yaratıklar için “hibrid” terimi kullanılır.

Çoğu kere hibrid yaratıklar gelişme fırsatı bulamazlar ve doğmadan ölürler.

Doğanlar ise kendi aralarında çiftleşerek yeni bir türü oluşturamazlar.

Tabii bunun da istisnaları vardır.

Hibridizasyon, mutasyon gibi, doğanın bir türden diğer bir tür veya türler oluşturmak için başvurduğu yöntemlerden biridir.

Mutasyondan çok daha çabuk ve etkilidir. Doğal seçilim ortaya çıkan yeni canlı üzerine baskı yapar.

Katır için sonuç bellidir.

Ama doğada diğer türlerden hibridizasyon yöntemi ile ortaya çıktıktan sonra, ayrı bir tür olarak yaşamlarını sürdüren çok sayıda hayvan ve bitki vardır.

Örneğin, Amerika’da çakala benzer coyote denen hayvanla, gri kurdun çiftleşmesinden oluşmuş “kırmızı kurt” denen bir hayvan türü vardır.

Bu kurt türü, hibridizasyon yöntemi ile ortaya çıkmış olmasına rağmen, kısır değildir. Kendi benzerlerini çoğaltabilir. Aralarında çiftleşerek yeni kırmızı kurtlar oluşturabilir. Buna benzer birçok örnek verilebilir. Yüzlerce, hatta binlerce bitki türü ile kara ve deniz hayvanının ortaya çıkış nedeni işte bu ilginç hibridizasyondur. Bitkilerin hiç de küçümsenemeyecek yaklaşık yüzde 10’unun bu yöntemle ortaya çıktığına inanılmaktadır.

Ayrıca bazı hibridlerin doğal seçilim tarafından yeğlendiği bile anlaşılmıştır. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki referansa bakabilirler..

Natural History 9/02 (Eylul/2002 sayisi) Sayfa 62. Baslik; CAUTION: SPECIES CROSSING

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gottik:

Söyle bakalım biyokimyasal delillerini.Biyokimyada ne delil buldun evrim adına.Biyokimyada bilgiler arttıkça evrimi köstekler deliller sunuyor bize.Canlılarda mükemmel uyumu gösteriyor. Örn; yılan zehiri nasıl öldürüyor, Yılan pıhtılaşama mekanizmasını çözmüş olmalı ki avını öldürüyor. Biz bu bilgimize rağmen tam çözemedik bir yılan kadar evrimleşemedik demi?

Ben biyokimyada mikro makineler görüyorum ve bir makine tasarlamanın ne demek olduğunu biliyorum. Bir enzim düşün saniyede 36 milyon iş çıkaracak ve bunu kodu dna da ziplenmiş_histon yapısını kastediyorum_ halde kullanıma hazır olacak. Biyokimyadan deliller bana özetle bir ustayı gösteriyor gözümle görmesemde aklımla görüyorum. SEn de evrimi görüyorsundur aynı şeylerde demi?

İyi evrimleşmeler.diliyorum. 1milyon yıl gözlem yap bak ne olacaksın. yeterli delil tolayamazsan 1 milyon yıl daha gözle. sonuçları yaz bir köşeye sonra gel burada bizimle paylaş.

Biyokimyada bilgiler arttıkça evrimi köstekleyen deliller sunuyoru bize diyorsunuz.

Nerede bu biyokimyasal deliller..

İndirgenemezlik kompleksi mi?

Bunu açmalı ve tartışmalısınız.

Bence bu iddia da geçersizdir.

Yılan hakkında yazdıklarınız polemikten öteye gitmiyor.

Enzimler hakkında da sadece hayranlığınızı ifade ediyor ve bilimsel bir katkıda bulunmuyorsunuz..

Hücrelerde mevcut DNA, üzerinde genlerin yer aldığı büyük, çok uzun bir moleküldür.

Birbirlerine sarmaşık gibi sarılan iki uzun DNA molekülü bir araya gelerek, aralarında yer alan genleri dış etkilerden korurlar.

Bu molekülü tanımlamak için çifte sarmal terimi kullanılır.

Çifte sarmal olmasının iki nedeni vardır.

Bu şekilde bir araya gelen moleküller daha sağlam ve dengeli bir yapı oluşturmaktadırlar.

Ayrıca genlerin tutunduğu bazları aralarına alarak onları hücre içindeki enzimlerin zararlı etkilerinden korumaktadırlar.

Çifte sarmal DNA mokelülleri arada bir açılarak, genlerin açığa çıkmasını ve çekirdekteki RNA moleküllerine maruz kalmasını sağlar.

Bir RNA molekülü açığa çıkan genlerden genetik şifreyi kopyalar ve onu çekirdek dışına taşır.

Çekirdek dışındaki sitoplazmada yer alan endoplazmik retikülüm denen yerde, diğer RNA molekülleri tarafından, genetik şifreye uygun proteinler sentez edilmektedirler.

Her canlı için bu proteinlerin sırası ve görevi bellidir.

Bu bir bilgi birikiminden başka bir şey değidir.

Genlerin özellikleri her canlı türünde az çok farklıdır.

Bazı canlı türleri durmaksızın değişmekte olan ortama daha iyi uyarlar.

Yani bu canlıların genleri ortama daha iyi uyan proteinler sentez eden genlere sahiptirler.

O canlı türünü ortam yok edemez.

Onlar için doğal seçilim imtihanını geçmiş tümcesi kullanılabilir.

O canlının genleri çiftleşme ile yeni nesillere geçerken de doğal seçilime maruz kalacak ve uyanlar daha başarılı olacaklarından, kendilerinden sonra gelecek diğer nesilleri oluşturacaklardır.

Evrim için, temel olarak, ortaya çıkan yeni bilginin DNA’da genler şeklinde birikmesinden başka bir şey değildir diyebiliriz.

Başka bir deyişle evrim, bilgi birikiminin yeni bir türün ortaya çıkmasında kullanıldığı bir yöntemdir.

Karmaşık olmadığı, tam tersine, son derece ilkel, basit ve temel bir mekanizma olduğu için, kaçınılmazdır.

Bu kadar basit bir mekanizmayı anlayamamanızı anlayamıyorum..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

AteshBey

Sükût ikrardan gelir derler..

Sesin soluğun kesildi..

Sonunda çok hücreli canlıların, neden tek hücreli canlıların yerini alarak onları yok etmediğni anladın sanırım.

Bu olumlu gelişmeden dolayı tebriklerimi sunarım..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsandaki vitamin c sentez geni üzerine İnsanda DNA'sında işe yaramayan bir c vitamini sentez bölgesinin olmasını neye bağlıyabilirsiniz?

Yada aynı şekilde insanda gereksiz bir kuyruk geni olmasını ve bazı insanlarda kuyruk görülmesini?

Genetikçi olmadığım için örnekleri çoğaltamıyorum, ama googleda ararsanız yüzlercesini bulabilirsiniz.

Bunun gibi daha yüzlercesi genetik tarafından aydınlatılmıştır.

Atalarımızda olan özelliklerle ilgili genlerin kopyalarını birkaç mutasyonla,işlevsiz olarak hala DNAmızda taşımamız ne kadar ilginç.

Bu gibi ilginç olguları evrimsiz neye bağlayabilirsiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

@haci

Mitokondrial DNA’lar hakkında hiç yazmamışsın beklemezdim iyi bir evrimci değilsin.

Şunu bana hemen vermeliydin:

Alfaproteobakteriler ışıkla beslenen (fototrof) çoğu cinsi içerir, ama bunlara ek olarak C1-bileşikleri metabolize edebilen cinsler, hayvan ve bitki simbiontları (örn. Rhizobia) ve tehlikeli bir patojen grubu olan Rickettsiaceae 'yı da kapsar. Ökaryotik hücrelerdeki mitokondrinin atasının da bu bakteri grubundan kaynaklandığı düşünülmektedir (bkz. endosimbiont teorisi)

Rickettsia=tifüs etkeni m.o.

Mitokondrial DNA kökeni hakkında hiç birşey söylemedin. Oysa bilimsel bir makaleden alıntıydı.

Başka bir yazında doğa yaratmıştır diye bir ifadenize rastladım.

Hani yaratılmak yoktu;

Hani herşey Hidrojen, oksijen ve karbonun aşkından başlamıştı;

Demek ki sen de kabul ediyorsun ki iki taş bile tesadüfen üst üste gelemiyor.

Biz buna fiil varsa faili gösterir diyoruz.

Yazı varsa yazanı gösterir; gibi. Tamamen mantık çıkarımı.

@CherokeKd

"İnsandaki vitamin c sentez geni üzerine İnsanda DNA'sında işe yaramayan bir c vitamini sentez bölgesinin olmasını neye bağlıyabilirsiniz?"

Tüm memelilerde vitamin c sentezi var bir tek insanda inaktif.

Neden böyle olduğunu bilmiyorum.

Vitamin c glukoz molekülünün halka halinin kesilip doğrusal hale getirilmiş halidir.

İnsan hariç tüm memeliler karaciğerlerinde vitamin C (askorbik asit) sentezleyebiliyor.

İnsanda aktive edilir mi? Onu da BİLMİYORUM.

Hem bir organın çıkartılıp hayatın devam etmesi o arganın işe yaramadığını göstermez.

Ne yani iki böbrekten biri, appendiks, cerebellum, dalak vs gereksiz mi?

Lenfoid organ olan appendiks ve timus daha çok emriyonel ve yenidoğan döneminde aktiftiler ve immun (bağışıklık ) sistemin temelidirler.

Adeta bir askeri birliğin acemi eğitim birimleri gibidirler.

Sonradan görevlerini tamamlayıp atrofiye (küçülme -atıl kalma) olmaları işe yaramaz olduklarını göstermez.

Haci'yi tebrik ederim beni terletti.

Devamı gelecektir lakin dostlarım bende de sınav telaşı var.

Ders çalışmam lazım uzak kalırsam sanmayın pes etti.

Ama ne olur bana beton deme yaa. Bozuluyorum :rolleyes:

Önce kendinizi sevin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
AteshBey

Sükût ikrardan gelir derler..

Sesin soluğun kesildi..

Sonunda çok hücreli canlıların, neden tek hücreli canlıların yerini alarak onları yok etmediğni anladın sanırım.

Bu olumlu gelişmeden dolayı tebriklerimi sunarım..

HACI

Yok Hacı yok... Sadece elektrikler kesildi... Uzunca bir cevabı da bitirmek üzere idim... Şimdi tekrar yazmaya eriniyorum...

Hani sen hep dersin ya evrim vertical değildir diye...

Peki neden şu anda yeryüzünde,

Homo Habilis, Homo erectus, Homo ergaster, Homo florensiensis, Homo georgicus, neanderthal, Homo heidelberghensis, homo rudolfensis, Homo sapiens ve son olarak Homo sapiens sapiens...

Bunlardan sadece Homo Sapiens Sapiens'in (yani günümüz insanı) varlığını sürdürebiliyor olması ne ilginç bir tesadüf değil mi Hacı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yok Hacı yok... Sadece elektrikler kesildi... Uzunca bir cevabı da bitirmek üzere idim... Şimdi tekrar yazmaya eriniyorum...

Hani sen hep dersin ya evrim vertical değildir diye...

Peki neden şu anda yeryüzünde,

Homo Habilis, Homo erectus, Homo ergaster, Homo florensiensis, Homo georgicus, neanderthal, Homo heidelberghensis, homo rudolfensis, Homo sapiens ve son olarak Homo sapiens sapiens...

Bunlardan sadece Homo Sapiens Sapiens'in (yani günümüz insanı) varlığını sürdürebiliyor olması ne ilginç bir tesadüf değil mi Hacı?

Evet..

Yaptığım açıklamaları anlamadığını tahmin etmiştim.

Anlasaydın yukardaki soruyu sormazdın zaten.

Dünya birçok kereler iki insan ya da insanımsı türünün bir arada yaşadığ zamanlardan geçmiştir.

En son Naenderthal insan ile Cro magnon insan bir arada yaşamış ve Cro magnon insan Naenderthal insanın yok olmasına neden olmuştur.

Onu öldürerek mi bunu başarımıştır, yoksa onunla çiftleşerek mi?

Bu husus iyi bilinmemektedir. Ama her iki yöntem de uygulanmış olabilir.

Yukardaki insanımsı yaratıklar ve onların öncüleri olan austraptesis'ler bir arada yaşamışlardır.

Yani bir insan türü tümüyle başka bir insan türüne evrilerek yok olmamıştır.

Bir türden diğer bir tür çıkınca aralarında rekabet yoksa iki tür birlikte varlıklarını yüzbinlerce yıl sürdürebilirler.

Onlardan biri zamanla değişen koşullara daha iyi adapte olan yeni tür kadar başarılı olamazsa, tükenir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...