Jump to content

ALLAH AKILLA BULUNUR!


Recommended Posts

  • İleti 287
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Allahi akilla buldugunu iddia edenler, yalancinin allahidirlar. Zaten bu inancla büyümüs biri, allahi akilla buldum dedigi anda, zaten yalan söylemis olur.

Evet bende Akıl/Mantık yürüterek buldum.... Hemde hiç bir dine bakmadan...

1- Bilim Big Bang'in Planck zamanından öncesi hakkında ne biliyor?

2- Abiyogenez kanıtlandı mı/Kanıtlanabilir mi?

Cevap 1: Hiç bir şey bilmiyor, Bilmeside imkansız... Çümki Planck zamnından sonra Madde, Enerji,Zaman ve Fizik kanunları ortaya çıkmıştır... Planck zamanından önce bunların hiç birisi yoktu... Ancak Stephan Hawking gibi bazı bir kaç bilim adamı olayı fizik ile çözemeyeceklerini anlayıp alanlarının dışına, Metafiziğe geçmişlerdir... Planck Zamanının öncesi için, Hayali zaman, Hayali enerji ve Hayali madde gibi terimler attılar ortaya... Ama bu terimlerin bilimsel hiç bir değeri yoktur. Çünki doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir degillerdir... Ortaya atılmalarının tek sebebi materyalizmin kıçını kurtarmaktır.

Cevap 2: Cansız maddelerin bir araya gelmesi ile canlı bir madde oluşabilir mi? Böyle bir şeyin olabilmesi için "Can" denen şeyin sadece biyokimyasal reaksiyonlardan ibaret olması gerekir... Ancak öyle degildir... Çünki canlılık faaliyeti denen şey bir reaksiyonlar bütünü olsa idi ölüleri diriltmek çok kolay olurdu...

O zaman sorulması gereken soru şunlar;

1- Kainat nasıl oluştu?

2- Canlılık nasıl oluştu ?

Ateizmin bu sorulara cevabı yok... Ama harıl harıl araştırmaya devam ediyorlar... Çünki şimdilik Dinlerin eksiklikleri ve çelişkilerinden başka ateizmin oturtulabilecegi sağlam bir mesnedi yoktur... Eğer bu soruların cevabı bulunursa o zaman Ateizm sağlam temeller üzerine oturacaktır.

Şu anda Ateizmin istisnasız yaptığı tek şey "Dinler saçmadır, dolayısıyla Tanrı yoktur." demektir... Başka hiç bir iddiaları -şimdilik- yoktur... Yani ateizm o kadar çürük temeller üzerinde duruyorki; Ben çıkıp hiç bir ateistin en ufak bir eleştiri daha getiremeyeceği mükemmel bir din atsam ortaya bu sefer Tanrı'yı hangi argümana dayanarak reddecekler merak etmekteyim...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ateshbey, sende deistlik alametleri görüyorum. Hayırdır, İslam dinine bye bye mı dedin?

Yukarıdaki iki soru cevaplanmadıgı sürece asla ateist olmam, en çok deist olurum... Ama siz bu soruların cevabını bilmeden sadece dinlerin eksikliklerini ve çelişkilerini bularak nasıl ateist oluyorsunuz hakikaten merak ediyorum... ;)

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şu anda Ateizmin istisnasız yaptığı tek şey "Dinler saçmadır, dolayısıyla Tanrı yoktur." demektir... Başka hiç bir iddiaları -şimdilik- yoktur... Yani ateizm o kadar çürük temeller üzerinde duruyorki; Ben çıkıp hiç bir ateistin en ufak bir eleştiri daha getiremeyeceği mükemmel bir din atsam ortaya bu sefer Tanrı'yı hangi argümana dayanarak reddecekler merak etmekteyim...

Çok basit; sen kimsin ve kim oluyorsun demeleri kafi gelecektir sana ... :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben kainattaki yarlıkların hem boyutsal hemde zamansal açıdan sınırlı olduğunu ifade ettim. Yani bir kelime içerisinde iki vranlamı kastettim. Ve yine diyorsun ki uzayda sınırlı olan bir nesnenin zamanda sınırlı olmasını gerektiren birşey yok veya tam terside mümkündür diyorsun. Olmayan birşeyi nasıl mantıksal olarak kabul edebiliyorsun. Buna daha bilim cevap vermediği içinmi ? Bu söylediğinin saçmalık olduğunu kabul etmelisin.

Mücahide.. Tekrar ediyorum: Evrenin zamanda sonlu olduğunu öne sürüyorsun. Bunu gerekçelendirmek için de evrenin uzaysal olarak sonlu olduğunu söylüyor, uzaysal olarak sınırlı olan her şeyin zamanda da sonlu olduğunu iddia ediyorsun. Ben de bu yanlış bir uslamlamadır, çünkü uzaysal olarak sınırlı olmanın zamansal sonluluğu zorunlu olarak gerektirmediğini söylüyorum. Bu uslamlamanın doğru olması için, önce bu gerekliliğin kanıtlanması gerekir.

O zaman soyut dünyada nesnesel açıdan sınırsız ve sonlu bir örnek verirmisin?

Ayrıca kainatta ki bütün varlıklar incelendiğinde tekrar edeyim; "senin benim ne ifade etmek istediğimi anlaman için", hepsinin hem nesnesel açıdan sınırlı hemde zamansal açıdan sonludur. Bu canlı ve cansız varlıklar içinde geçerlidir. İnsan doğar ve ölür, yani ezeli ve ebedidir ayrıca boyut olarakta sınırlıdır. Yıldızlar hem nesnesel açıdan sınırlı, hemde başlangıcı ve sonu vardır. Kısacası canlı varlıklar doğar, ölür, sınırlıdır. Cansız varlıklarda başlangıcta oluşur sonra eskir, yok olur, ve sınırlıdır. Senin anlaman için senin ifadelerinle kendimi ifade ettim. Ve bütün varlıklar ister canlı olsun ister cansız bütün bu özelliklere sahiptir. Yani benim ifade etmek istediğim sırf zamansal açıdan değildi, boyutsal açıdanda sınırlı olduğunu ifade etmek istedim.

Nesnelerden ve cisimlerden örnek verebildiğini farkettin mi? Verdiğin tüm örnekler, bir nesnenin başka bir nesneye dönüşmesi. Nesnenin şeklinin değişerek başka bir nesneye dönüşmesi. Nesnenin özü ise yok olmuyor, başka bir nesnenin özünü oluşturuyor.

Bana elektronların sonlu olduğunu söyleyebilir misin? Elektronların yokolması hangi deneyde gözlenmiştir? Ya da kuarkların? Veya fotonların? Sözünü ettiğin varlıkların yokolması sürecinde bunlara hiçbir şey olmaz.. Varolmaya devam ederler. Başka varlıkların içinde..

Ya bir zamanlar Allah yoktur diye şartlanmış bilim adamları, madde ezelidir teorisini uzun süre bilimsel açıdan çürütüldüğü halde kabullenemediler. Neden çünkü bu yaratıcı vardır diyenlerin sözünü bir parça daha destekliyordu. Bak bu konuda ateist bir felsefeci Anthony Flew, ne diyor.

"İtiraflarda bulunmanın insan ruhuna iyi geldiğini söylerler. Ben de bir itirafta bulunacağım: Big Bang modeli, bir ateist açısından oldukça sıkıntı vericidir. Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafından savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını. Sadece evrenin bir sonunun ve başlangıcının olmadığını kabul ettiğimiz sürece, evrenin şu anki varlığının mutlak bir açıklama olduğunu savunabiliriz. Ben hala bu açıklamaya inanıyorum, ama bunu Big Bang karşısında savunmanın pek kolay ve rahat bir durum olmadığını itiraf etmeliyim."

Anlaşılan artık bunu istemesenizde kabullenmek zorunda kalmışsınız. Evrenin bir başlangıcı olduğunu söylemek ki "bu sıfır hacimde bir noktanın patlaması ile oluştuğunu söylüyor big bang teorisi" yani sıfır hacim yokluk anlamına gelir. Bu yoklukta bir noktanın meydana gelmesi, bunun patlaması ile oluşmuştur diyor bu görüş. Ama bundan öncesinde mutlak yokluk olduğu anlamına gelmez desenizde, işte sizin cevaplayamadığınız, tutulduğunuz andır bu!

Flew'un söyledikleri kendisini bağlar.

Evren sıfır hacimde bir nokanın patlaması ile oluşmadı. Patlayan şey sıfır hacimde değildi. Herhangi bir şeyin hacminin Plack hacminden daha küçük olduğunu söylemenin bir anlamı yoktur ve bu da ne kadar küçük olursa olsun, sıfır değildir.

Ayrıca, sıfır bile olsa, sıfır hacim yokluk demek değildir. Sıfır kütle yokluk demektir ki, evrenin genişlemeye başladığı andaki kütlesi sıfır değil, bugünkünün aynısıydı. Büyük patlama evrenin yokluktan meydana geldiğini göstermez.

Ben baştan beri evrenin ezeli ebedi olmadığının ve yaratıcısının olması gerektiğinin anlaşılabilmesi için bilimsel verilere gerek olmadığını aklın bunu anlayabileceğini söylüyorum. Yani big bang teorisi yaratıcının olması gerektiğinin mutlak ısbatı değildir. Zira bilimin olmadığı zamanlarda insanların big bang teorisinden haberi yoktu. Kainatın ezeli ve ebedi olmadığını ve yaratıcının olması gerektiğini taş devrinde yaşayan insanlarda algılayabilirdi.

Hangi akıl, nasıl kanıtlıyor? Yapmaya çalıştığın kanıtlama filan değil, mantık hataları ile kendini kandırma..

Evrenin sonsuza dek genişleyebileceği görüşünün hemen hemen kesin olduğununu söylemişsin. Buda aynı kainat ezelidir diye şartlanmış olanların görüşünün çürütüldüğü gibi çürütülecek göreceksin. Dünyanın bile bir ömrü olduğunu kabul ediyor ateistler. Zaman kainat ezelidir veya varlıklar evrimleşir diyenlerin aleyhine işlediği gibi, sonu yoktur diyenlerinde aleyhine işleyecek.

Dünyanın ömrü olması evrenin de bir ömrü olmasını gerektirmez. Ayrıca Dünya'nın ömrü dediğin şey, bir gezegen olarak Dünya'nın örü.. Dünya'nın kütlesinin ömrü değil. Dünya, dünya olarak yok olacak ama malzemesi sonsuza kadar kalacak.

Evrenin başlangıcı var sonuda olmalıdır görüşünü destekleyen birçok kanıt var. Daha öncede bunları zikrettim.

Kainattaki her varlık hem boyutsal açıdan sınırlı hem zamansal açıdan sonludur dedik. Sınırlı ve sonlu varlıklardan oluşan kainatta sınırlı ve sonlu olmalıdır. Çünkü kainat bunların toplamından ibarettir. Aynı özellikleri taşıyan varlıkları barındıran kainat nasıl birden farklı bir sıfata bürünür. Kainat madde dışı bir varlık değilki; sadece ağaç, çiçek, böcek gibi boyutca ufak ve ömürce kısa değildir. Boyutca kat kat büyük, ömürce kat kat daha uzundur. Böyle düşünmek sence mantıksal bir hata mıdır yoksa akıllıca düşünmekmidir? Öteki kanıtları daha sonrasında değineceğim. Aslında sadece bu bile yeterli bir kanıt bence!

Ayrıca demişsin ki;Evrenin başlangıcı olması onun sonunun olduğunu göstermez. Peki bu söylediğinin kanıtı ne?

Verdiğin örnekten birşey anlamadım.

Zikrettiklerin teker teker çürütülenler Mücahide.. Onlar kanıt filan değil, mantık hataları.

Eğer evrende hiç yeni bir şey yoktan yaratılmamasına ek olarak, nesneler bir süre sonra yok olup geriye hiçbir şey bırakmasaydılar, dediğin doğru olabilirdi. O zaman, evrendeki nesnelerin sayısının giderek azalarak ileride sıfıra düşeceğini öne sürebilirdik ve bu da evrenin bir süre sonra yokolacağının kanıtı olurdu. Oysa öyle olmuyor.. Nesneler yok olurken, onların malzemesinden başka nesneler doğuyor ve bu sürekli devam ediyor. Nesneleri oluşturan temel parçacıklar da yokolmuyor. Ya oldukları gibi kalıyorlar ya da birbirlerine dönüşüyorlar.

Sen ne yapıyorsun, aynı özellikleri taşıyan varlıkları barındıran evren, nasıl oluyor da farklı sıfata bürünüyor gibi bir saçmalık üretiyorsun. Bir küme, onu oluşturan üyelerinin özelliğini taşımak zorunda değildir dedim ve kız lisesi örneğini verdim. Peki nasıl oluyor da kız lisesi, içindeki bütün kızlar adet gördüğü halde kendisi adet görmüyor?

Başlangıcı olmak mantıksal olarak sonlu olmayı gerektirmez. Kanıt istiyorsun. Verdik daha önce.. Doğal sayılar kümesinin başlangıcı vardır ama sonu yoktur. 0 ile başlar ama sonu gelmez. Demek ki başlangıcı olup sonu olmayan bir şey olabilir. Böyle bir şeyin varlığını öne sürmek mantıksal bir çelişki içermez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çok basit; sen kimsin ve kim oluyorsun demeleri kafi gelecektir sana ... :)

Niye ki?

Peygamberlerin getirdigi "Dinleri tartışıyorsunuz da benim ortaya attığım dini neden tartışmıyorsunuz? Benim peygamber olmamamsa sorun o zaman siz bugünki dinleri ortaya atanların peygamberliğini kabul etmişsiniz demektir... ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

mucahide ayrıca demişsinki..

"Sen şöyle kafanı çeviripte kainattaki varlıklara baktığında muhakkak herbirinin bir başlangıcı ve sonu olduğunu anlayamıyormusun?"

ben soruyorum ..bir başlangıç ve son düşünebiliyormusun mücahide?buna cevap verebilirmisin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Niye ki?

Peygamberlerin getirdigi "Dinleri tartışıyorsunuz da benim ortaya attığım dini neden tartışmıyorsunuz? Benim peygamber olmamamsa sorun o zaman siz bugünki dinleri ortaya atanların peygamberliğini kabul etmişsiniz demektir... ;)

Vahiy'in tanrısal bir tebliğ yöntemi olamayacağını defalarca buralarda ifade ettiğimi bilirsiniz ve hatırlarsınız sanırım ...

tarihinde Andromeda tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Niye hatalara neden olsun? Kelimelere niye bukadar takılıyorsun ki, kelime oyunu oynamıyoruz. Hem ben canlı varlıklarada muhtaç kelimesini kullanıyorum, cansız varlıklarada. Sen, canlı varlıklara muhtaç, cansız varlıklara gereksinim adını veriyorsun. Bir örnek vermiştin; yağmur bitkiler büyüsün diye yağmaz, yağmur yağar, bitkiler büyür diye. Aynı şunun gibi bir örnek; rüzgar yağmur yağsın diye esmez. Rüzgar eser, yağmur yağar. Nereden biliyorsun yağmurun bitkiler büyüsün diye yağmadığını? Yağmurla konuştun mu yoksa? Bence bunlar birer kelime oyunu.

Bu sözcük oyununu senin alıntı yaptığın adam oynuyor.. Kavramları iyi tanımlamaz ve birbirinin yerine kulanırsan, hata yaparsın. Bu kadar basit!

Bu arada benim neyin yerine hangi sözcüğü kullandığımı bile anlamamışsın. Gereksinim sözcüğü ihtiyaç sözcüğünün eş anlamlısıdır. Arapça sözcükleri pek sevmediğim için Türkçelerini kullanmayı yeğliyorum. O yüzden ihtiyaç yerine gereksinim kullanıyorum. Gereksinim de, ihtiyaç da duymayı, hissetmeyi, algılamayı gerektirir. Gerksinim duyarız. İhtiyaç hissederiz. Oysa cansız varlıklar için kullanılması gereken gerek (icap, lüzum) kavramının böyle bir kapsamı yoktur.

Herhalukarda canlı varlıklar suya havaya muhtaçtırlar. Bunlar olmasa yaşayamazlar. Cansız varlıklarda tek başlarına

birşey ifade etmezler. Başka birşey olmalı ki o birşey olsun. Yoksa o birşey veya çok şey olmazsa o oluşamaz. Misalen su dediğimiz cansız varlığın oluşabilmesi için , 2 hidrojen ve 1 oksijen atomunun bir araya gelmesi gerekir. Ve suyun kaynaması için ısıya, donması için soğuğa gerek vardır. Yoksa su oluşamaz veya kayanayamaz, donamaz.

İnsan su, hava olmasa yaşayamaz, yok olur. Şimdi ben bunların her ikisinede ihtiyaç hissediyorlar veya gereksinim duyuyorlar desem ne farkedecek? İkisindede kast edilen aynı sonuçta.

Bak sen de "suyun donması için soğuğa gerek vardır" demişsin.. Su donmak için soğuğa ihtiyaç duyar demiyorsun..

Yani bu dört kuvvet olmasa hiçbirşey olmaz. Doğa yasası denilende bu dört kuvvetin etkileşimi !!!

Evet.. Aynen öyle.

Sebep ve müsebbib varlıklarda olan değiştirilemeyecek bir kural. Yani herşeyin bir sebebi ve sebep olunanı var. Hiçbirşey sebepsiz olmuyor. Misalen; çocuğun sebebi nedir?El cevap; basitçe sperm'dir. Resimin sebebi nedir? El cevap; ressamdır vs. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yani çocuk sebep olunan, sperm sebep olan. Resim sebep olunani ressam sebep olan!dır. Hiçbirşey ama hiçbirşey sebepsiz değil!

Detaya takılacaksın diyeceksin ama, şu sperm takıntınızı da anlamıyorum. Sperm çocuğun tek başına nedeni değildir! Aynı zamanda yumurta da vardır. Kadının tarla, spermin de tohum olduğu düşüncesi ilkel bir anlayıştır ve bu anlayış Kuran'a da sinmiştir. Çoduğu erkeğin hakkı olarak gören, boşanmalarda çocuğu babaya veren anlayış da budur.

Senin anladığın anlamda, her şeyin nedeni yoktur. Nesnelerin varlıkların nedeni olmaz. Olayların nedeni olur. Elektronun sebebi nedir? Peki protonun? Ya kuarkların?

Kaldı ki olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkileri zorunlu ilişkiler değildir. Her olayın a priori olarak zorunlu olarak bir nedeni olduğu söylenemez.

Varlıklar hakkında ne sorulursa sorulsun hep bir sebebe bağlarsınız öyle değilmi? Bir ateiste sormuştuk seni kim yarattı diye? Seni hücrelerin yarattı demişti.

Hayır, öyle demeyiz.. Radyoaktif bir maddedeki atomların bozunmalarının nedeni, zayıf kuvvettir. Ama tek bir atomun belirli bir zamanda bozunmasının nedeni yoktur. Her an bozunabilir. Ama bozunmaz.. Ancak durup duruken, bir anda bozunur. Neden yarım saat önce değil, şimdi bounduğunun nedenini kimse söyleyemez. Bu bunu ölçemeyecek olmamızdan değil, kuvvetlerin etkileşiminin doğasından kaynaklanır. Demek ki her olayın mutlaka bir nedeni olduğu söyleyemez.

Kaldı ki gösterilebilecek bütün nedenler, doğanın içindeki başka olaylardır. Doğanın dışından bir nedenin doğaya müdahale ettiği hiçbir zaman gözlenmemiştir. Dolayısıyla, doğal olayların nedeninin doğa dışında olabileceğini söylemenin tümevarımsal olarak bile bir gerekçesi yoktur.

Herşeyin bir sebebi varsa Bu dört kuvvetin sebebi ne? Nereden geldi, niye varlar? El cevap; bilmiyoruz. Bilmiyoruz, varlar işte, sadece varlar, demekle işin içinden çıkılmaz. Kainattaki her varlığın bir sebebi varsa bu dört kuvvetinde bir sebebi olmalı. Varlıklar tek başına hiç birşey ifade etmiyor, tek başlarına hiçbirşey yapamıyor ister canlı, ister cansız. Diyorsun ki canlı varlıklarla cansız varlıkları birbirine karıştırma, cansiz varlıkların iradesi yok, aklı yok, hükmetmezler. Canlı varlıkların iradesi, aklı varda hükmedebiliyormu? Tabiki hayır.

Her şeyin mutlaka bir nedeni olamayabileceğine göre, dört kuvvetin nedeni de olmayabilir.

Varlıkların özellikleri var, doğa yasası dediğimiz şeyde; neyin nasıl işlediğini formüllerle gösteren, ne oldukları belli ilişkiler, bağıntılardır diyorsun. Ve doğa yasası dediğin ilişkiler, bağlantılar kendiliğinden varlar. Onların bir sebebi yok. Sen ister kabul et ister etme kainatta doğa yasası dediğin şeyler bir düzenin, hükmetmenin, boyun eğmenin olduğunu ortaya çıkarıyor. Varlar sadece varlar demek kendi kendilerine yetiyorlar, onları bir sebebe bağlayamazsın demek gerçeği kuru inkardan başka birşey değil. Kainattaki birşey veya hepsi hem canlı hem cansız sınırlı, aciz, eksik ve muhtaç bunlar kendi kendilerine asla oluşmuş olamazlar. Kendi kendilerine var olabilselerdi bu özelliklerden beri olması gerekirdi. Muhtaç olma gibi terimler canlılara hastır diyorsun ya, eğer bu canlılara hassa, cansız varlıklar muhtacında muhtacı. Amaç gerekir diyorsun. Varlıklar neden amaçsız muhtaç olamasın. Hem onların amaçsız olabileceğini nereden biliyorsun.

"Hiçbir parçacık, uymam gereken yasa şu, ozaman öyle yapayım demez. Hiçbir yasa, "şu benim etki alanıma giriyor, onu mecbur edeyim" demez.." diyemezler zaten hepsi akılsız, şuursuz, iradesiz, hüküm koyamayan varlıklar bunu bende biliyorum. İşte onların akılsız, suursuz,iradesiz, hüküm koymaktan acız olmaları, hem onları varedeni hem onlara hükmedep onları boyun eğmeye, düzene uymaya mecbur kılanın olmasını gerektirir. Zira akılsız, şuursuz, iradesiz varlıklar kendi kendilerine var olamazlar. Anca bu zayıflık, acizlik doğuran sıfatlardan tamamıyla uzak biri onları var edip, ayakta tutup, düzene sokabilir. Buradan açıkca bir yaratıcıya ihtiyaç gerektiği sence ortaya çıkmıyor mu?

Hayır.. Böyle bir gereklilik filan ortaya çıkmadığı gibi, böyle bir barsayımın herhangi bir açıklama değeri yok. Çünkü varsayılan yaratıcının kendisi, sözümona çözüldüğü sanılanlardan daha büyük bir muamma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Vahiy'in tanrısal bir tebliğ yöntemi olamayacağını defalarca buralarda ifade ettiğimi bilirsiniz ve hatırlarsınız sanırım ...

Tamam işte ben vahiy filan almadım... Tamamen en katı Ateistlerin eleştirilerini dikkate alarak mükemmel bir din geliştirdim... Kurallarımda cok basit...

-Başkasının özgürlük sınırlarına girene kadar herkes her istedigini yapmakta özgürdür.

-Bana asi gelinmeyecek, yokmuşum gibi davranılmayacak

Bu iki kurala uyanlara sonsuz yaşam ve mutluluk vaadediyorum, uymayanlara ise korkunç bir sonsuz yaşam sözü veriyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Niye ki?

Peygamberlerin getirdigi "Dinleri tartışıyorsunuz da benim ortaya attığım dini neden tartışmıyorsunuz? Benim peygamber olmamamsa sorun o zaman siz bugünki dinleri ortaya atanların peygamberliğini kabul etmişsiniz demektir... ;)

Ben tartismiyorum cunku senin bu yeni dinin beni henuz diger dinler gibi etkilemiyor.

Ayrica sirf felsefik bir amacla yeni bir tanri tanimini tartismak isteyebilecek ateist arkadaslar da var bu forumda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tamam işte ben vahiy filan almadım... Tamamen en katı Ateistlerin eleştirilerini dikkate alarak mükemmel bir din geliştirdim... Kurallarımda cok basit...

-Başkasının özgürlük sınırlarına girene kadar herkes her istedigini yapmakta özgürdür.

-Bana asi gelinmeyecek, yokmuşum gibi davranılmayacak

Bu iki kurala uyanlara sonsuz yaşam ve mutluluk vaadediyorum, uymayanlara ise korkunç bir sonsuz yaşam sözü veriyorum...

Sayin peygamber, tanri var mi? Yani bu bilgi sana nasil ve nereden geldi?

tarihinde redfinity tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Tamam işte ben vahiy filan almadım... Tamamen en katı Ateistlerin eleştirilerini dikkate alarak mükemmel bir din geliştirdim... Kurallarımda cok basit...

-Başkasının özgürlük sınırlarına girene kadar herkes her istedigini yapmakta özgürdür.

-Bana asi gelinmeyecek, yokmuşum gibi davranılmayacak

Bu iki kurala uyanlara sonsuz yaşam ve mutluluk vaadediyorum, uymayanlara ise korkunç bir sonsuz yaşam sözü veriyorum...

Bravo Ateshbey, başka başlıklarda gezinirken burada peygamberliğini ilan ettiğini farketmemiştim. İyi hayırlı olsun Hz. Atesbey (s.a.v)

http://www.stage6.com/Buddhism/video/14964...a---Documentary

Bugün bir belgesel izlemiştim.The Life of Buddha. Sen de tam onun üstüne geldin yani.İzlemeni tavsiye ederim. Başarılı ve güzel bir anlatımı var belgeselin.

Yoksa bizim aramızdan havariler mi bulmaya geldin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yukarıdaki iki soru cevaplanmadıgı sürece asla ateist olmam, en çok deist olurum... Ama siz bu soruların cevabını bilmeden sadece dinlerin eksikliklerini ve çelişkilerini bularak nasıl ateist oluyorsunuz hakikaten merak ediyorum... ;)

atestbey sormuş olduğun o iki sorunun cevabını sen verebiliyormusun?

bu sorulara ne ateist ne budist ne faşist nede her hangi bir ist cevap verebilir..eğer bunun cevabını sana göre o kuranda yazan safsatalar veriyosa bence kimseyle tartışma..inan gitsin..çünkü buna akıl yoluyla inanmak mümkün değil..illada bir şeye inanmak istiyorsak en önce kendimize dürüst olup kendimize inanalım.. :rolleyes:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayin peygamber, tanri var mi? Yani bu bilgi sana nasil ve nereden geldi?

Hah işte mesele burada...

Ateizm daha Tanrı var mı, yok mu sorusunun cevabını bulmadan dinleri kendine konu edinmiş... Dinler saçma ise tanrı yoktur demek gibi son derece absürt bir sonuca ulaşmış...

Anlatabildim mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
atestbey sormuş olduğun o iki sorunun cevabını sen verebiliyormusun?

bu sorulara ne ateist ne budist ne faşist nede her hangi bir ist cevap verebilir..eğer bunun cevabını sana göre o kuranda yazan safsatalar veriyosa bence kimseyle tartışma..inan gitsin..çünkü buna akıl yoluyla inanmak mümkün değil..illada bir şeye inanmak istiyorsak en önce kendimize dürüst olup kendimize inanalım.. :rolleyes:

Evet bu soruların cevabını veremiyorum, veremedigim icin "Tanrı Yoktur" diyemiyorum... Peki sen "Tanrı Yoktur" derken hangi argümanı kullanıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateshbey arkadaşım,

senin sorunun anlaşıldı. Ben en başta sezmiştim ve sana hoşgeldin diyerek bir öneride bulunmuştum. Pozitif ateizm başlığını okumanı ve takip etmeni rica etmiştim. Tanrı yoktur diyen ateist anlayışın temelleri orada felsefi olarak tartışılmakta.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tamam işte ben vahiy filan almadım... Tamamen en katı Ateistlerin eleştirilerini dikkate alarak mükemmel bir din geliştirdim... Kurallarımda cok basit...

-Başkasının özgürlük sınırlarına girene kadar herkes her istedigini yapmakta özgürdür.

-Bana asi gelinmeyecek, yokmuşum gibi davranılmayacak

Bu iki kurala uyanlara sonsuz yaşam ve mutluluk vaadediyorum, uymayanlara ise korkunç bir sonsuz yaşam sözü veriyorum...

Iyi de, bu tanri biraz komik olmus. Yani oyle bir tanri ki, evreni ve insanlari yaratacak kadar kudretli ama kucuk bir cocuk gibi ilgi bekliyor. "Ben yokmusum gibi davranmayin" diyen bir tanriya ben anca "acirim". Zavalli tanri, biz ona inanmayiz filan diye odu kopuyor. Sayin tanri, bu "ilgi" ve "itaat" senin icin bu kadar onemliyse, cik ortaya hepimiz rahatlayalim. Sen de huzura kavus biz de. Yok, bir de oyuncu ayni zamanda, illa saklanacak. Eger o yokmus gibi davranirsak da bizi perisan edecek.

Butun bunlar yetmiyormus gibi, itaat edersem de bana sonsuz yasam veriyor. Bu bir odul mudur? Ben sonsuz yasam filan istemiyorum. Su dunyadan bi rezil olmadan gideyim yeter. Bir de obur tarafta var olmayi kaldiramam.

Yani bu model tutmadi buralarda. Baska neler var elinizde?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...