Jump to content

BİLİNÇ


Recommended Posts

BİLİNÇ

Dilimizde bilinç, bil- fiilinden türemedir. Bir şeyi bilmek söz konusu değilse bilinçten de söz edemeyiz. İngilizler “consciousness” ile Fransızlar da “conscience” sözcüğüyle daha çok bir şeyin farkına varma, onu çevresinden ayırt etmekle tanımlamaktadırlar.

Her canlı ve hatta her varlığı var eden bilgi farklı bir türden olduğu için bunların bilinçleri de birbirinden farklı oluyor. Bu fark o kadar büyüktür ki biri diğerinin bilincini ayırt edemez ve ondaki bilinci inkar eder hale gelir. Örneğin çoğu insana göre cansız varlıkların bilinci yoktur. Bu düşüncenin nedeni insanı var eden bilgi ile cansız olarak nitelediklerimizi var eden bilginin birbirinden farklı oluşudur. Oysa tarafsız bir gözle baktığımızda Dünya’da gerçekten bilinçsiz bir varlıktan söz edilecekse onlar da insanlardır. Çünkü en belirsiz, kestirilmez, kirli işlerin altında insanoğlunun imzası var.

Meleklerin Tanrı’ya yakarışlarının nedeni neydi: yeryüzünde kan dökecek bir varlık, üstelik bir halife var ediliyor.

Kan dökmek demek ne demek?

Bu yaratık, namı diğer insanoğlu, insanlık bilincinden yoksun olacak. Doğa bilincinden yoksun olacak. Kendine aykırı gelen, öteki gibi görünen her şeyi öldürme potansiyelinde olan bir ölüm makinesi…

İnsanlık olarak bırakın diğer canlıları ve varlıkların bilincini taktir etmeyi, kendi aramızda bile ne kadar kavgalı olduğumuzu anlatmamıza gerek yok. Öyle ki insanlar için bile farklı bilinçlerden söz etmek mümkündür. Örneğin sanatsal bilinç ile bilimsel bilinç, aynı şekilde günlük hayatta gerekli olan bilinçle felsefi bilincin birbirinden ne kadar uzak olduğu ortadadır.

Emin olun, cansızlardaki bilinçle insani bilinç arasındaki mesafe hiç de sanatçı bilinciyle günlük hayatta gerekli olan bilinçten daha fazla değil. Aradaki fark, fonksiyonel değil; kategoriktir. Yani doğanın işleyişine baktığımızda bunlardan birini diğeri yeğleme gibi bir şeyi göremiyoruz. Hatta yukarda da belirttiğimiz gibi insani bilinç, cansızlardaki bilinç karşısında total olarak sınıfta kalır. Bu konuda, canlılardaki bilinci inkar edenleri körlük, cahillik, bencillik yada en azından antropomorfisizmle suçlamak dışında bir çaremiz yok.

Sanırım bilinç türlerini artık kategorize edebiliriz. Öncelikle canlı ve cansızlarda bilinçten söz edebiliyoruz. 2. Olarak canlılara ait bilinç türleri geliyor: bitkilerde bilinç, hayvanlarda bilinç ve insani bilinç.

Araştırdığımızda hayvani bilincin kendi içerisinde çok farklı türlere ve derecelere ayrıldığını göreceğiz. Örneğin, böceklerdeki bilinç, düzey ve tür bakımından memelilerdekinden çok farklıdır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz felsefi, bilimsel, sanatsal ve pratik bilinç türlerini insani yetenekler olarak bilinç türleri şeklinde sınıflandırabiliriz. Pratik derken günlük hayattaki beceri için gerekli olan yeteneği kastediyoruz. Bunları kategorize ederken şunu kıstas alıyorum: Bunlardan birindeki başarı ve becerimiz diğerlerine doğrudan etkide bulunmuyor. Mesela bir insan araba tamirinden anlıyorsa ev tamirinden anlama konusunda hayli avantajlıdır. Bu kişi araba tamirinden anlıyor diye iyi şarkı söyleyemez. Aynı şekilde felsefi ve bilimsel bilinçten yoksun olabilir.

Tam da burada felsefi yetenek, bilimsel yetenek olarak adlandırdığımız insani yetileri neden bilinç ana başlığı altında ele aldığımı açıklamam gerekiyor. Yani yetenek ile bilinç arasındaki fark nedir? Öyle ya, eğer arada bir fark yoksa bu terane niye, diye sorarlar adama.

Burada İngiliz ve Fransızların bilinç kavramına yaklaşımı imdadımıza yetişir. Onlar bilinci daha çok bir şeyi fark etme olarak ele alıyorlar. Yani bilinç, daha çok bir yeteneğin farkına varma yetisidir. Bilgi ve yetenek, bizde bir pasif bir potansiyel olarak durur. Bunları ancak bilinç sayesinde aktive ederiz.

Şöyle söyleyeyim: Bizim yukarıdaki tamirci, araba tamir edebilmesinin yanında güzel şarkı söyleyebilme yeteneğine sahip olduğunun bilincine varması gerekiyor.

Bu bilinç türlerinin yanında duyarlılık olarak tanımladığımız bilinç çeşitleri var: aile bilinci, vatandaşlık bilinci, kardeşlik bilinci, arkadaşlık bilinci, medeniyet bilinci v.s.

Bir medeniyet ne kadar farklı türden bilinçlere kol kanat geriyorsa o kadar gelişmeye açıktır demektir.

(devam edebilir)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç, bir an dilimi içerisinde bir canlının kendisinden ve çevresinden haberdar olmasıdır.

Evrimsel süreç içerisinde bütün canlılarda bu bilinç hiyerarşik bir şekilde gelişmiştir.

İnsanlarda ki durum biraz daha farklıdır. İnsan bilincinin bilincindedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

BİLGİ- BİLİNÇ ARALIĞI

Bilinci, bir bilgiyi duyumsamak, ona karşı bir hassasiyet sahibi olmak, şeklinde tanımlamıştık. Bu tanımımız aşağı yukarı tüm dillerde ortaktır. Bilinç, tüm dillerde “bil-“ ile “duyumsa-“ arasında bir yerlerde yer alan bir kavram.

Bir varlık ne kadar komplike ise bilgi- bilinç aralığı o nispette fazladır. Buna göre bilgi- bilinç aralığı en fazla olan varlık insandır. En az olanı ise cansız partiküller: atomlar, elektronlar, fotonlar ve quarklar… bu partiküller, her daim kendilerinde var olan bilginin gereğini yaparlar. Zaten tüm kapasite ve zamanları bunu yerine getirmeye yeterlidir. Daha fazlası sermayelerinde yoktur. Yani partiküller için bilgi ile bilinç aynı şeydir. Bilgisi ne kadarsa bilinci de o seviyededir.

Canlı kompleksleştikçe bilgi – bilinç aralığı artar. Karşılaştığı durum karşısında kendisinde kayıtlı olan hangi bilgiyi harekete geçireceğine kendisi karar verecektir. Günlük hayatta da “bilinçli bir kişi” derken bunu kastederiz. Yani ne zaman neyi yapacağına karar verebilen kimse… Artık iyilik ve kötülüğün ne olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Doğru zamanda aktive edilmiş (kotarılmış) bilgiye iyilik, yanlış zamanda kotarılmış olana ise kötülük diyoruz. Bir canlı için mutluk anlamıyla kötü bilgi diye bir şey yoktur. Bir bilginin yanlış zaman veya ortamda kullanılmasıdır söz kötü olan.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç denilen şey insanların kendilerini özel hissetmelerini sağlamaları için yücelttikleri ve hayvanlarda olmadığını iddia ettikleri birşeydir. Aslında bilinç insanların özünden kopmasını ve istediği gibi hareket edememesini sağlamıştır. Çünkü biz bilinçliyiz, insanız, süperiz, hayvanlardan farklıyız, ve varoluş amacı güdüyoruz. (gibi saçma nedenler)

Oysa ki elimizde olan şey tam bir sıfır, hayvanlardan hiçbir farkımız yok. Farkı geçtim, bilinç yüzünden hayvanlardan eksiklerimiz de var. Cinselliğimizi ve vahşiliğimizi bilinçli olduğumuz maskesi altında bir türlü yaşayamayız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 months later...

TEİZM VE ATEİZME GÖRE BİLİNÇ

İnsan dışındaki varlıkların, özellikle de cansızlarda bilincin olup olmadığı ortaya konduğunda bu dünya görüşleri bundan ne kadar etkilenecektir. Kendilerine bilimsel yada felsefi bir dayanak mı bulacaklar, ciddi bir darbe mi yemiş olacaklar, yoksa hiç etkilenmeyecekler mi? Öyle ya, belki de bunlara göre insan dışındaki varlıklarda bilincin olup olmadığının hiç önemi yoktur.

Konu fazla ilerlemeden bilince olan bakış açımızı ortaya koymalıyız ki işin sonrasında “kıvırıyorsun” suçlamasıyla karşılaşmayalım. Malum, kıvırmak kimi çevrelerde kişiye itibar kazandırır. Mesela pavyonda çalışan en sevimli bayanlar en iyi kıvıranlardır. Bu bayanlar mutsuzluk ve sefaletin içinde yüzüyor ve sürünüyor da olsalar dilsel ve fiziksel kıvırmalarıyla müşterinin parasını almaya çalışırlar. Yine kahvehane ortamlarında kıvırmanın bedeli ağır değildir. Hatta çoğu kez iyi kıvıran bir katılımcı neşeli ve sempatik kabul edilir; kıvırmalarının bedelini ortaya saçtığı muhabbetle fazlasıyla ödemiş sayılır.

Bilim-felsefe ortamlarında ise kıvırmanın bedeli ağırdır. İnsanlara rezil olursun, daha kötüsü, kıvırdığını kendin de kabul ediyorsan savunduğun fikirleri revize edip doğru yola girmek hiç de kolay değildir. Çünkü kıvırma işleminin nerede başladığını kestirmek zor olabilir. Düşünsel serüveninizin çok gerilerine gitmek zorunda kalabilirsiniz. Dahası, sorun gurur meselesine dönüşmüşse hapı yuttunuz demektir. Zira bilim felsefe ortamlarında söylediğin bir şey bir sonraki söyleyeceğini de bağlar.

ATEİZME GÖRE BİLİNÇ: Kaynağını materyalizmden alan ateizme göre evrende bilinç yoktur. Yani madde kendisinin ve çevresinin farkında olmadan hareket eder. Kendisini zorlayan nedenlerin dışına çıkamaz. Davranıyor olduğu gibi davranmak zorundadır. Her şey maddenin iç yasalarıyla açıklanabildiğine göre evren dışında ikamet eden bir bilinç sahibini merak etmek de gereksizdir. Çünkü böyle birinin varlığını, niteliğini bilmemiz mümkün değildir. Pozitif ile negatif ateizme ve Agnostisizm’e göre de durum bundan ibarettir.

Materyalizmin bu savı bir maddenin kendisinin ve eylemlerinin farkında (bilincinde) olduğu ortaya konursa çürütülmüş olur. Aslında ateizmle olan tartışmalar hep bu minvaldedir. Teist öğreti doğa içindeki bilincin varlığını ispat ederek ateizmi çökertmeye çalışmaktadır. Bunun için de üretilmiş bazı tezler vardır: düzen delili, amaç delili v.s. Evrende bir düzen veya amaca şahit olan biri ateizmi terk etmek zorunda kalacaktır.

Bu terke mecbur olmamak için ateistler bilinci mümkün olduğunca dışlamaya çalışırlar. Bilinç bu bakımdan bir Truva atı gibidir. Nereye girerse orada bir amacı ve dolayısıyla bir bilinçli şahsı düşündürür. Bunun için ateistler insandaki bilinci bile inkar yoluna saparlar. Bilincin olmadığına dair en ufak bir kıvılcım, onlar için muazzam bir kurtarıcı delil niteliğindedir.

TEİZME GÖRE BİLİNÇ: Buna göre her şey Tanrı’nın yaratmasıdır. Zerreden en büyük şeye kadar her şeyi o var etmiştir. Tanrı bir şeye “ol” dediğinde o şey hemen oluverir. Yani Tanrı ile yarattığı arasında bir bağlantı vardır.

Teizmin bilinç konusundaki tavrı net değildir. Tanrı doğayı nasıl yönetiyor? Maddeler, Tanrıdan aldıkları talimatla mı hareket ediyorlar yoksa tanrı bizzat bizim göremediğimiz eliyle mi onları hareket ettiriyor. Buradaki muğlaklığın nedeni Tanrının doğa dışında bulunuyor oluşu. Haliyle madde ile Tanrı arasındaki ilişkiyi tam olarak anlayamıyoruz. Doğa dışında olması boyut farklılığına neden oluyor.

Yani teizme göre bir bilinç var; ama bu sadece Tanrıda ve insan, melek, cin, şeytan gibi bazı özel varlıklarda mı mevcut yoksa doğadaki tüm maddelerde bir bilinçten söz edebilir miyiz?

İşte bu yazının can alıcı yeri tam da burası. Teizmin net olarak açıklanabilir bir bilinç görüşü yok. Soruyu tekrar sorayım:

Teizme göre bilinç sadece Tanrı, insan, melek, cin gibi bazı varlıklarda mı var, yoksa doğadaki tüm varlıklarda bilinç mevcut mu?

Teizme göre bilinç sadece Tanrı, insan, melek, cin gibi bazı varlıklarda mı var, yoksa doğadaki tüm varlıklarda bilinç mevcut mu?

Teizme göre bilinç sadece Tanrı, insan, melek, cin gibi bazı varlıklarda mı var, yoksa doğadaki tüm varlıklarda bilinç mevcut mu?

Bunun cevabını veremeyiz. Çünkü tanrı doğanın dışında olduğu için buradaki maddelerle nasıl bir ilişki kurduğunu asla bilemeyeceğiz.

İşte! Teist öğretinin, materyalizmin keşfiyatları konusunda gocunmamasının nedeni bu. Gocunmuyor, çünkü doğada bilincin olup olmaması teizme zarar vermeyecektir. Doğada bilincin varlığına dair bir argüman teizmin ekmeğine yağ sürüyor. Bilincin varlığına dair her keşif, Tanrının bir ayetidir. Bilincin yokluğuna dair bir argüman da kendisine zarar vermiyor; çünkü o durumda da “Evet, cansız varlıklarda zaten bir bilinç yoktur. Bilinç, sadece Tanrıda ve insan, melek gibi bazı varlıklarda olan bir yetidir. “ deyip işin içinden çıkabiliyor.

İşte bu yüzden teist öğreti kendi içinden “İnsan rüzgarın önünde uçup giden kuru bir yaprak misalidir.” Diyebilen Kaderiye ve Cebriye gibi düşünce akımlarını doğurabiliyor.

İşte bu yüzden Evrim Teorisi teizm tarafından kabul görebiliyor.

Çünkü teizme göre doğadaki varlıklarda bilincin olup olmaması kendisini etkilemiyor. Kişi kendi dünya algılamasına göre doğadaki cansız varlıklarda bilincin olduğuna da olmadığına da hükmedebilir. Bu tamamen kendisine kalmıştır.

Tüm bu anlattıklarımdan çıkan sonuç şudur: Teist öğreti Ateizme oranla çok daha flekstir. Çok daha esnek ve farklı evren modellerine, insan ve doğa tasavvurlarına açık bir dünya görüşüdür. Felsefe ve sanatsal üretim için daha elverişlidir. Çünkü bilinç kavramı üzerinden pek çok dil ve düşünce oyunları yapabiliyor.

Şu aşamada, bilimin sınırının materyalizmin de sınırları olduğunu, ama aynı bilimin Teizmin sınırlarını çizemeyeceğini belirtmeme gerek yok sanırım.

(arkasıöbürsügündensonra :))

Link to post
Sitelerde Paylaş

yukardaki yazının tümünü okuyamayanlar için özet:

ateizme göre ilkesel olarak doğada bilinç yoktur. bu durumda bilincin olduğu ortaya konursa ateizm çöker. tüm tesit-ateist endeksli tartışmaların kaynağı budur.

teizme göre doğada bilincin varlığı-yokluğu bağlayıcı değil. bir teist oalrak bilincin varlığına da yokluğuna da inanabilirsiniz. bu tamamen sizin düşünsel serüveninizin gelişimiyle ve zihninizdeki kavramalama haritanızla iligli bir sonuçtur.

işte teizmdeki bu esneklikten dolayıdır ki ateizme göre sanat ve felsefe üretmeye daha elverişli bir dünyagörüşüdür.

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

yukardaki yazının tümünü okuyamayanlar için özet:

ateizme göre ilkesel olarak doğada bilinç yoktur. bu durumda bilincin olduğu ortaya konursa ateizm çöker. tüm tesit-ateist endeksli tartışmaların kaynağı budur.

teizme göre doğada bilincin varlığı-yokluğu bağlayıcı değil. bir teist oalrak bilincin varlığına da yokluğuna da inanabilirsiniz. bu tamamen sizin düşünsel serüveninizin gelişimiyle ve zihninizdeki kavramalama haritanızla iligli bir sonuçtur.

işte teizmdeki bu esneklikten dolayıdır ki ateizme göre sanat ve felsefe üretmeye daha elverişli bir dünyagörüşüdür.

:)

Teistik kimliğiniz olacak ve bunu BİL ' eceksiniz sonrada, kalkıp;

Ateizmin bunu inkar ettiğini söylüyeceksiniz.

Siz kendinizle ve de çöp bidonunuzda ki kelime yığınlarınızla çelişmiyor musunuz?!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teistik kimliğiniz olacak ve bunu BİL ' eceksiniz sonrada, kalkıp;

Ateizmin bunu inkar ettiğini söylüyeceksiniz.

Siz kendinizle ve de çöp bidonunuzda ki kelime yığınlarınızla çelişmiyor musunuz?!

ateizme göre herşey birer materyaldir. cansız, bilinçsiz, kendilerini zorlayan sebeplerin aksine hareket edemeyen varlıklardır. bunu ben söylemiyorum. evreni sayısı belirsiz partiküllerden meydana gelmiş rastgele bir bütün olarak gören materyalizmin bizzat kendisidir.

eğer sen buna rağmen bir ateist olarak cansız varlıklarda bir bilincin olduğunu düşünüyorsan o zaman bunu açıklamalısın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ateizme göre herşey birer materyaldir. cansız, bilinçsiz, kendilerini zorlayan sebeplerin aksine hareket edemeyen varlıklardır. bunu ben söylemiyorum. evreni sayısı belirsiz partiküllerden meydana gelmiş rastgele bir bütün olarak gören materyalizmin bizzat kendisidir.

eğer sen buna rağmen bir ateist olarak cansız varlıklarda bir bilincin olduğunu düşünüyorsan o zaman bunu açıklamalısın.

Bilinci nedenselliğe karşı gelmek şeklinde tanımlamak tuhaf olur. Ne demek istediğinizi daha net şekilde açıklayın. Nedir bu sizin bilinç anlayışınız?

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilin%C3%A7

“İçebakış” yoluyla zihnin kendi deneyimlerinin gerçekliğini kavrama edimi;

Yani içebakış, (ing. introspection) yöntemiyle kendi kendini inceleyebilme yetisi bilinç.

Ben bilinci böyle tanımlıyorum, bu tanım için sizin istediğiniz şekilde materyalizm-teizm kutuplaşması yaşayıp birbirimize girmemize gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuyu 7 yaşından beri hemen hemen her gün hep düşünmüşümdür.

Neden ben benin içindeyim? Eğer ruhum olmasaydı, tüm insanları dışarıdan görmem gerekirdi ve benim insan dışı bir varlık olmam gerekli diye düşündüm hep. Oysa aynı benim gibi insanlardan görüyorum ama sadece ben benim içinde. Beynin ötesinde ruhum olduğundan eminim. Günde en az 10 kez bu konuyu düşünürüm.

Bu konuyla yakından alakası olan diğer bir konu da "dış dünya" dediğimiz şeyle asla direkt muhattap olamamamız. Bunların sinyallerinin (görme, duyma, koklama, dokunma, tat alma) beynimize düşen kopyalarıyla muhattabız. Bu dindar-dinsiz tüm bilim adamlarının kabul ettiği bir gerçek. Bunları beyin algılıyor. Beynin algıladıklarını da algılayan bir ruh vardır.

Sürekli bir monitörün başındayız, kulağımızda headphone, diğer duyular da benzer şekilde veriliyor ve biz bunları gerçek sanıyoruz. Şu anda dinlediğim müzik dışarıda sandığımız şekilde hiç yok. Atomların titreşmesi var. Bunu inanılmaz bir şekilde duyuyoruz. İnanın, şu an ağlamaya başladım. Daha fazla yazamayacağım.

Sana ruh´tan sorarlar; de ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinci nedenselliğe karşı gelmek şeklinde tanımlamak tuhaf olur. Ne demek istediğinizi daha net şekilde açıklayın. Nedir bu sizin bilinç anlayışınız?

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilin%C3%A7

Yani içebakış, (ing. introspection) yöntemiyle kendi kendini inceleyebilme yetisi bilinç.

Ben bilinci böyle tanımlıyorum, bu tanım için sizin istediğiniz şekilde materyalizm-teizm kutuplaşması yaşayıp birbirimize girmemize gerek yok.

tanım aramak yerine genişliğine ve derinliğine bir sesli düşünme amacı güdüyorum. bu başlıkta bilinç konusunu tüm detayı ve yanlarıyla ele almak istiyorum. sanırım bu niyetim anlaşılıyordur.tanımım

Bilinç, bir bilgiyi duyumsamak, ona karşı bir hassasiyet sahibi olmak.

"bir varlığın kendisinde kodlanmış olan bilgiye göre davranmasıdır" şeklindedir. tanımlarımızın çok da farklı olmasını beklemek yanlış olur bayşapka.

yaptığın tanıma göre sence cansız maddelerde bilinç var mı?

tarihinde suevari tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"bir varlığın kendisinde kodlanmış olan bilgiye göre davranmasıdır" şeklindedir. tanımlarımızın çok da farklı olmasını beklemek yanlış olur bayşapka.

Bildiğim kadarıyla insan düşüncesi özyinelemeli olarak çalışıyor.

Bütün olay aynaya bakıp kendini tanımakta.

Bu tabii ki de çevreye uyum ya da yaşamkalımsal başarı sayesinde genlerimizde ortaya çıkmış olabilir, fakat bu başarımın geliş yerinden çok daha önemli olan şey, sebebiyet verdiği davranış biçimleri.

Özeleştiri, kendini geliştirmek, empati kurmak (ki empatinin hem donanımsal, hem öğrenimsel parçaları var) hep özyinemeli ya da özincelemeli davranışlara örnek.

Sonuçta kaynağı ne olursa olsun, hangi parçalardan oluşursa oluşsun beynimizde bizi hayrete düşüren şeylerin çoğu emerjans özelliğine sahip.

yaptığın tanıma göre sence cansız maddelerde bilinç var mı?

Burada hep parçaları ya da orijini davranışın kendisine eşitlemek gibi bir hata yapılıyor. Bu takıntıyı da çözebilmiş değilim henüz.

Parçaları bütüne eşitlemek hatasını isterseniz bir araştırın. 2+2=5 kadar absürd bir hatadır, fakat yine de sayfalarca bu forumda tartışılır. Örnek vermek gerekirse oksijenle hidrojenin element olarak ısıl özellikleri farklı, suyun ısıl özellikleri farklı, fakat suya bakıp ısrarla "bak bu su oksijen ve hidrojen aslında" diyerek sanki onların özelliklerine sahipmiş havası verilmeye çalışılıyor. Halbuki yeni bir sistem ve farklı davranıyor. Anlatabildim mi?

Sorunun yanıtı da şöyle; şayet cansız madde (canlı madde henüz görmedim, fakat olabilir de) özyinelemeli sistemler oluşturabiliyorsa bazı "bilinçli" tanımlarına uyabilir.

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada hep parçaları ya da orijini davranışın kendisine eşitlemek gibi bir hata yapılıyor. Bu takıntıyı da çözebilmiş değilim henüz.

Parçaları bütüne eşitlemek hatasını isterseniz bir araştırın. 2+2=5 kadar absürd bir hatadır, fakat yine de sayfalarca bu forumda tartışılır. Örnek vermek gerekirse oksijenle hidrojenin element olarak ısıl özellikleri farklı, suyun ısıl özellikleri farklı, fakat suya bakıp ısrarla "bak bu su oksijen ve hidrojen aslında" diyerek sanki onların özelliklerine sahipmiş havası verilmeye çalışılıyor. Halbuki yeni bir sistem ve farklı davranıyor. Anlatabildim mi?

Sorunun yanıtı da şöyle; şayet cansız madde (canlı madde henüz görmedim, fakat olabilir de) özyinelemeli sistemler oluşturabiliyorsa bazı "bilinçli" tanımlarına uyabilir.

bayşapka,

Etkileşerek davranış değiştirmekte bir çeşit bilinç değil mi ? Sonuçta maddeler diğer maddelere göre değişik etki ve tepki veriyorlar.Oksijen 2 hidrojenle su oluyor .3 oksijen ozon oluyor .Aynı özelliğe sahip bir atom yine kendi özelliklerinde olan atomlarla birleşince başkalaşıyor .Görünmeyen bir kural var sanki.Bunu benim aklım almıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bayşapka,

Etkileşerek davranış değiştirmekte bir çeşit bilinç değil mi ? Sonuçta maddeler diğer maddelere göre değişik etki ve tepki veriyorlar.Oksijen 2 hidrojenle su oluyor .3 oksijen ozon oluyor .Aynı özelliğe sahip bir atom yine kendi özelliklerinde olan atomlarla birleşince başkalaşıyor .Görünmeyen bir kural var sanki.Bunu benim aklım almıyor.

Evet, cisimler etkileşiyor. Görünmeyen nedir? Etkileşmesinler mi? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

bilimsel olarak bilinç, nöronlar arası ateşlemelerle izah edilebilir. ancak bu ateşleme (etkileşim-sinaptik bağlantılar) çok karmaşık olduğu için nasıl bir şey olduğu anlaşılamıyor. benzer ateşleme doğada da görünüyor. 2 hidrojenle bir oksijen suyu oluşturuyor. bunun da nasıl bir şey olduğunu anlayamıyoruz. buna rağman insanlar kendilernde bilincin olduğunu, oysa suda bilincin olmadığını iddia ederler. şahsen iki ateşleme arasında ilkesel olarak bir fark göremiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...