Jump to content

Anaların Ağlamasını Kimse İstemiyor.


Recommended Posts

Son yapılan demokrasi (veya Kürt veya PKK) açılımı ortalığı iyice germişe benziyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun geri kalmışlığı, bu ülkenin kangrene dönüşmüş bir sorunu. Bu biliniyor ve her gelen hükümet, bu konuda birtakım sözler verdikten sonra işi bitince çekip gidiyor.

AKP hükümetinin amacı, bölgede kalkınma sağlamaya ek olarak, terörün 25 yıldır akıttığı kanı durdurmak ve anaların gözyaşını dindirmekmiş.

Amenna.. Anaların ağlamasını istemiyoruz. Buna saygı duyarız.

Ama AKP'yi canla başla savunan arkadaşlara sorularım var:

1) Bu ülkeyi 7 senedir -2002 Kasım'ından beri- AKP hükümeti yönetmiyor mu? O sık sık tekrarladığınız 25 yılın 7'si AKP'nin hesap hanesinde değil mi?

2) Türkiye Cumhuriyeti devleti barış isterken, şartların kendisinden yana olgunlaştığını mı düşünüyor? Teslim olan PKK'lıların zafer ve sevinç gösterileri bunu mu kanıtlıyor? (Acaba yeni bir Sevr'i kabul etmek üzere miyiz?)

3) Şu aşamada 'İlla da barış olsun' demek ne kadar gerçekçi? Osmanlı Devleti, Ağustos 1920'de Sevr Anlaşmasını imzaladığında da barış olmuş ve Birinci Dünya Savaşı'nda akan kan durmuştu. Osmanlı Devleti 1911'den beri savaşıyordu. Ölen askerin haddi hesabı yoktu. Ama Ankara'daki TBMM Sevr'i tanımayarak, isyan bayrağını çekip Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Süreç boyunca 24 bin asker ve bunun kadar sivil daha öldü. TBMM, Sevr'den sonra neden 'Analar artık ağlamasın' dememiş ve mücadeleyi sürdürmüştür?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Satsuma sen ne dediğininin farkındamısın.Sevr olayı ile şimdiki meselenin ne gibi benzer yanı olabilir.Hükmettiği toprak parçası işgal edilmiş bir devletin "o" toprak parçasında ki egemenlik hakları için işgalciyle savaşması ile şimdiki durum yani devletin kendi unsurları ile cebelleşmesi aynı şey mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Artık nasıl itiraz edeceğinizi şaşırdınız.7 sene önce yapılsa bu açılım itiraz etmeyecek miydiniz?

Sevrle nasıl bir bağlantı kurdun orasını hiç anlamadım.

Siz şu soruları cevaplayın iyisi mi:

1-25 yıldır süren bu savaşın bu şekilde devam edilerek ne şekilde sonuçlanmasını bekliyorsunuz?

2-Kürtlere bazı haklar ve olanaklar verilmesinin size zararı tam olarak nedir?

3-İnsan hayatının değeri sizin yıpranmasından korktuğunuz hayali kavramlardan daha mı azdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Darbelerin ve politikacıların yanlışlarının ceremesini çekiyoruz hep.

Adı ister "Demokratik açılım" olsun, ister "Güneydoğu Sorunu" ya da "Kürt sorunu", bu konuda bir atılıma gidilmesi gerektiği 70'li yıllarda açık olarak ortadaydı.

En azından Güneydoğu için göstermelik olmayan kalkındırma seferberliği o dönemden başlatılmalı, kültürel açılıma gidilmeliydi.

Üstelik o dönemde adı duyulmayan küçük örgütleri saymazsak "Kürt solu" diye bir olgu da yoktu.

Fakat milliyetçiliğin dorukta olduğu yıllardı ve cesaret edilemedi.

Tersine şiddetle, terörle üzerine gidildi meselelerin ve 12 eylül'le de yasaklar kalkacağına daha da arttırıldı.

Halbuki böyle bir açılım o dönemde başlatılsaydı, ne PKK olurdu ne de böyle katı, kabul edilemez talepler.

Darbeyi yaşamadığımız, 12 eylül kara lekesini taşımadığımız gibi PKK terörü nedeniyle 40-50 bin kayıp da vermez, yüzlerce trilyon boşa harcanmaz, sürgünler, göçler, acılar olmazdı.

2. ve en önemli fırsat, Öcalan'ın yakalandığı ve ardından terörün minimuma indirildiği dönemdedir.

Eğer o dönemde "terörü bitirdik" coşkusuna kapılmak ve terörü bitirmekle bütün sorunlara hallolmuş gözüyle bakma yanılgısına düşülmeseydi, hiçbir pazarlık yaşanmadan gerekli atılımlar devlet eliyle yapılabilirdi. Tersine Ahmet Kaya örneğindeki gibi linçlere kalkışıldı.

Halbuki sadece CHP'nin 89'daki raporunda yazılanlar düzeyinde yapılacak bir açılım bile kitleleri rahatlatabilir, terörün tamamen ortadan kalkmasını sağlayabilirdi. Ama o tren kaçırıldı.

Bugünün şartlarını da bir fırsat olarak görenler var. Başta cumhurbaşkanı.

Bu fırsat, tam olarak açıklanmadı ama belli ki Irak'tan ABD'nin çekilmesi ve Kuzey Irak'ın güvenliği için PKK'nın tasfiyesinin istenmesidir. ABD ve Kuzey Irak desteği olmadan PKK'nın güçlü olarak ayakta kalabilmesi olanaksızdır. Bunu PKK'lılar da bildiği için bu tasfiyeyi, en verimli anlaşmayla sağlamak niyetindedirler. Örneğin örgüt mensuplarına dokunulmaması, ihtiyacı olacaklara Avrupa'da ve Türkiye'de iş olanağı sağlanması gibi. Tabi ayrıca Kürtlerin hak ve taleplerinin yerine getirilmesi.

Bunlar istenirken elbette kabul edilemeyecek istekler de yer alıyor, yani pazarlık payı bırakılıyor.

Bu konuda olumsuz olan tek taraf, kendi yapmamız gerekenin başkaları tarafından dayatılmış olmasıdır.

Fakat hangi konuda böyle değil ki. 60 senedir hep böyle olmakta.

Belli ki bu açılım ABD'nin isteğidir ama açık olarak ortaya konmamış olması, pek fazla rencide etmiyor.

Bu noktada CHP'ye düşen 89'daki raporuna sahip çıkmak ve geçen 20 yıl içindeki gelişmeleri gözönüne alarak, o dönemde raporuna ekleyemediklerini şimdi özgürce ilave ederek "Bizim görüşümüz budur" diye sunmalarıdır. Aksi takdirde raporunda samimi olmadığı düşünülecek ve gelecekte yaşanacak olumsuzlukların faturası CHP'ye kesilecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kemalizm CHP'yi esir almış ve birçok kurumu.Kaybettikleri iktidar olgularının son çırpınışlarını çamur atmakla kurtarmaya çalışsalar da nafile.

Demokratik açılımı bir siyasi malzeme olarak kullanıyorlar.Anlaşılan o ki bu açılım CHP'e çok ağır geldi.

Onur Öymen'in Dersim Katliamına atıf yapıp Atatürk'ü katliam yapan bir lider olarak hatırlatmaya çalışması ironik.Atatürk böyle yapıyordu biz de böyle yapmalıyıza getirdi.Sanarsınızki yıllardan 1930'lar.

CHP Türkiye'ye 1930'ların Türkiyesini öneriyor.

Öymen'e teşekür ediyoruz.CHP olmasa Kemalizm nasıl yerden yere vurulacak yoksa.

tarihinde Alphabeta tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Kemalizm CHP'yi esir almış ve birçok kurumu.Kaybettikleri iktidar olgularının son çırpınışlarını çamur atmakla kurtarmaya çalışsalar da nafile.

Demokratik açılımı bir siyasi malzeme olarak kullanıyorlar.Anlaşılan o ki bu açılım CHP'e çok ağır geldi.

Onur Öymen'in Dersim Katliamına atıf yapıp Atatürk'ü katliam yapan bir lider olarak hatırlatmaya çalışması ironik.Atatürk böyle yapıyordu biz de böyle yapmalıyıza getirdi.Sanarsınızki yıllardan 1930'lar.

CHP Türkiye'ye 1930'ların Türkiyesini öneriyor.

Öymen'e teşekür ediyoruz.CHP olmasa Kemalizm nasıl yerden yere vurulacak yoksa.

Bunlar yanlış tahliller.

Demokratik açılım Kemalizm'in başarısıdır.

Kemalizm'le İttihatçılık karıştırılmaktadır.

Bugün CHP'nin sergilediği politika Kemalizm değil, ittihatçılıktır.

30'lu yıllarda hükümet olanlar da İttihatçılardı.

Kemalizm, Kurtuluş Savaşından itibaren İttihatçıların kuşatması altındaydı.

Örneğin Sakallı Nurettin Paşa'nın yaptıkları kemalizm'e maledilir, halbuki ittihatçı uygulamalarıdır.

Cumhuriyetin ilanından Atatürk'ün ölümüne dek kurulan hükümetlerin tümünde bakan ve başbakan olarak İttihatçılar egemen olmuştur.

Yani, Kemalizm'in tam anlamıyla iktidar olduğu bir dönemden bahsedemeyiz.

Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı demek, İttihatçıların değil Kemalizm'in iktidar olması demek değildir.

Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda üst düzeyde Kemalist'e karşın yüzlerce gizli ve açık İttihatçı mevcuttu. Bunlar bakanlıklarda, valiliklerde, kaymakamlıklarda, ordu komutanlıklarında kadrolara sahiptiler.

İttihatçıların tamamen tasfiyesi olanaksızdı. Yerine konulacak alternatif mevcut değildi.

Ve Kemalizm maskesi altında kendi fikirlerini pratiğe geçirdiler.

Cumhuriyet tarihini ve bugünün politikalarını irdelerken İttihatçı politikaları gözardı etmemek ve Kemalizm'den ayrı değerlendirmek gerekir.

Kemalizm'in de yanlışları vardır. Ama Kemalizm'e maledilen veya öyle sanılan yanlışların %90'ı İttihatçılara aittir.

Örneğin, diyelim ki liberalleri eleştirirken Demirel'in yanlışlarını liberallere maledemezsiniz. Haklı olarak itiraz edilecektir. Ya da Doğu perinçek'in politikasını sosyalistler üstlenmez haklı olarak.

Aynı durum Kemalistler için de geçerlidir. Ne yazık ki bu farklar bilinmiyor.

Fevzi çakmak'tan Karabekir'e, 12 Martçılar dan Kenan Evren'e, MHP'lilerden bugünkü Türk Solu Dergisi'ne kadar tümü Kemalist'miş gibi görülüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante sen kemalistlerden ayrı bir kemalizm tanımı yapmışsın.Sen sorunların temeline ittihatçılar diye birilerini oturtmuşsun.Bunların Kemalizm maskesi taktığını söylüyorsun.

Senin hesabın şuna benziyor şimdiki yalnız kuran diyenlerin gerçek müslümanlık bu değil demesine.

Bize bir başlıkta KEMALİZM aslında nedir?İttihatçılık nedir kimlerdir açarsan sana daha net eleştiriler getirmek isterim.

Bana göre KEMALİZM ,Atatürk'ü sömüren, halka dayatmalar ve baskı yapmak adına Atatürk'ün takipçisi olduğunu iddia eden görüştür.Görünümü bu şekildedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pante sen kemalistlerden ayrı bir kemalizm tanımı yapmışsın.Sen sorunların temeline ittihatçılar diye birilerini oturtmuşsun.Bunların Kemalizm maskesi taktığını söylüyorsun.

Senin hesabın şuna benziyor şimdiki yalnız kuran diyenlerin gerçek müslümanlık bu değil demesine.

Bize bir başlıkta KEMALİZM aslında nedir?İttihatçılık nedir kimlerdir açarsan sana daha net eleştiriler getirmek isterim.

Bana göre KEMALİZM ,Atatürk'ü sömüren, halka dayatmalar ve baskı yapmak adına Atatürk'ün takipçisi olduğunu iddia eden görüştür.Görünümü bu şekildedir.

Ben Kemalistlerden ayrı bir Kemalizm tanımı yapmıyorum. Doğrusunu ortaya koyuyorum.

İttihatçılar, 1925'deki tasfiye kanunundan sonra artık İttihatçı olarak ortaya çıkmadılar.

O tarihten sonra İtilafçısı da, İttihatçısı da Kemalist oldu çıktı.

Neden Çok Farklı görüşlerde Kemalistlere rastlyoruz.

Maaşallah kapitalistinden komünistine, liberalinden faşistine her görüşte Kemalist var.

Darbecisi de Kemalist, darbeye karşı olanı da. Neden?

Çünkü herkes Atatürkçü olmuş, liberali de, muhafazakarı da, devrimcisi de.

İttihatçısı da "Atatürkçüyüm" demiş, İtilafçısı da.

Peki nasıl ayırmak gerekir?

Kim hem Kemalistim, Atatürkçüyüm deyip de "Asmayalım da besleyelim mi?" diyorsa İttihatçıdır.

Kim "Zo zo diyenleri bitirdik, sıra lo lo diyenler de" diyorsa İttihatçıdır.

Kim "Kürt yoktur. Onlar karda yürürken kart-kurt sesi çıkaran dağ Türk'üdür" diyorsa İttihatçıdır.

Kim "Başını kaldıranın başını ezeceksin" diyorsa İttihatçıdır.

Kim "Türk ırkı" diyorsa İttihatçıdır.

Herhalde daha fazla örnek vermeme gerek yok. Bu yönde gördüğünüz tüm sözler bilin ki İttihatçı zihniyetin eseridir.

Kim hem Kemalistim deyip hem de "Özelleştirmelerden yanayım" diyorsa İtilafçıdır.

Kim ABD ve AB'yi savunuyor ve "her koşulda AB'ye girilmelidir" diyorsa İtilafçıdır.

Kim "Artık ulus devlet bitti, bağımsızlığın önemi yok" diyorsa İtilafçıdır.

Bunların dışında bir de Kemalizm'in aslında sosyalist olduğunu öne sürenler var.

Bunlar da hem Kemalist hem de sosyalist geçinenler.

Kemalizm sosyalist değildir. Devletçi bir sosyal demokrasiden öteye gitmez.

Kemalist olan şiddeti, terörü, savaşı savunmaz.

Kemalist olan "Türk ırkı" demez, "Türk kültürü" der.

Kemalist olan AB'yi, ABD'yi savunmaz, çağdaş uygarlığı savunur.

Kemalist olan her koşulda tam bağımsızlığı savunur.

Kemalist olan kapitalizmi de savunmaz, sosyalizmi de.

Bu örnekler çoğaltılabilir. Ama tam anlayabilmek için Jön Türklerden başlayarak tarihi gelişmeleri, olayları iyi incelemek, araştırmak gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu portakal kılıklının başlıklarına yazmamak lazım aslında, trollü beslemiş oluyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kemalizm CHP'yi esir almış ve birçok kurumu.Kaybettikleri iktidar olgularının son çırpınışlarını çamur atmakla kurtarmaya çalışsalar da nafile.

Demokratik açılımı bir siyasi malzeme olarak kullanıyorlar.Anlaşılan o ki bu açılım CHP'e çok ağır geldi.

Onur Öymen'in Dersim Katliamına atıf yapıp Atatürk'ü katliam yapan bir lider olarak hatırlatmaya çalışması ironik.Atatürk böyle yapıyordu biz de böyle yapmalıyıza getirdi.Sanarsınızki yıllardan 1930'lar.

CHP Türkiye'ye 1930'ların Türkiyesini öneriyor.

Öymen'e teşekür ediyoruz.CHP olmasa Kemalizm nasıl yerden yere vurulacak yoksa.

Öncelikle Dersim olaylarıyla iklgili bir araştırma yap istersen. Onur Öymen'in söylediklerinde bu kadar tepkiyi gerektirecek tek bir sözcüğe rastlamadım.

Birileri kalkar Kürtler adına bu olayı kullanmaya çalışır, birileri kalkar Aleviler adına... Dersim olaylarının ne Kürtlükle, ne Alevilikle bir alakası var. Ha, eğer yeni kurulmuş cumhuriyeti tanımamak, asker göndermemek, vergi vermemek, her aşiret ferdine ortalama iki silah bulundurmak ve bu silahları devlete teslim etmemek, karakol basıp jandarmaları öldürmek, aşiret reisi olarak kişisel menfaatler uğruna binlerce masumu askere karşı öne sürmek vs. Kürt veya Alevi geleneklerindense, bunlar da makul geleneklerse eğer, devlet cidden katliam yapmıştır. Devletin bu katliamı (?) karşısında beklenirdi ki, bu olayı başlatan şahıs yakalanıp da idam edileceği zaman, "Biz de Türküz, Kerbela evladıyız, Horasan asıllıyız..." türünden salya sümük ağlayacağına (-ki sanırım bu bazı kesimlerde bir gelenek olsa gerek, zira aynı türden biri de ele geçirildiğinde "Benim anam da Türktür, fırsat verilirse bu devlete hizmet etmeye hazırım..." diye yavşamıştı, "Ben davamda haklıyım, bu olay benim şahsi meselem değil, mensubu olduğum toplumun meselesidir. İnandığım bu dava uğrunda ölmek de, benim için bir şereftir." diyebilmeliydi.

Dersim olayları, Seyit Rıza ve etrafındaki üç beş yardakçının, kişisel hırsları uğruna binlerce kişiyi bile isteye ölüme sürüklemesinden ibaret bir vahşettir. Bu olayın sorumlusu, ne Mustafa Kemal Atatürk, ne de Onur Öymen'dir. Bugün Seyit Rıza posterleriyle Onur Öymen'i protesto edenler, aklın egemen olduğu bir toplumda olsa olsa karikatür malzemesi olurdu. Ama burası Türkiye...

Türkiyem cennetim, benim eşsiz illetim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante sen kemalistlerden ayrı bir kemalizm tanımı yapmışsın.Sen sorunların temeline ittihatçılar diye birilerini oturtmuşsun.Bunların Kemalizm maskesi taktığını söylüyorsun.

Senin hesabın şuna benziyor şimdiki yalnız kuran diyenlerin gerçek müslümanlık bu değil demesine.

Bize bir başlıkta KEMALİZM aslında nedir?İttihatçılık nedir kimlerdir açarsan sana daha net eleştiriler getirmek isterim.

Bana göre KEMALİZM ,Atatürk'ü sömüren, halka dayatmalar ve baskı yapmak adına Atatürk'ün takipçisi olduğunu iddia eden görüştür.Görünümü bu şekildedir.

pantede farklı birsey demiyorki yada tersi.. sadece kurancıları yakan (sahih) hadislerdir varmı atatürkün ittihatcılar gibi fasist içerikli hadisleri? yada hitlerin mussolinin yaptırdığı soykırıma benzer sünnetleri ? bence sende pantede aynı kulvardasınız :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu portakal kılıklının başlıklarına yazmamak lazım aslında, trollü beslemiş oluyoruz.

O 'portakal kılıklının' bir süredir açtığı liboş eleştirisi serili başlıklar sayesinde, kimin ne kalitede olduğu ortaya çıkıyor.

Sana hiç kimse silah zoruyla yazdırmıyor, değil mi? Yazmasan da olur; eksikliğin hissedilmez, merak etme...

Link to post
Sitelerde Paylaş

pantede farklı birsey demiyorki yada tersi.. sadece kurancıları yakan (sahih) hadislerdir varmı atatürkün ittihatcılar gibi fasist içerikli hadisleri? yada hitlerin mussolinin yaptırdığı soykırıma benzer sünnetleri ? bence sende pantede aynı kulvardasınız :)

Verdiği linkteki, 10 Aralık 1948 tarihli İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ maddelerinin çoğu eksik veya yanlış çeviri.

Örnek olarak 18. maddeyi şöyle almış:

'Madde 18 - Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır.

Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.'

Doğrusu ise şöyledir:

'Madde 18 - Her şahsın fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır.

Bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.'

'Ne fark var?' dersen, ikinci cümledeki koyu yazılmış olan yerdir ki Arap ülkeleri, 'bir Müslümanın başka bir dine dönemeyeceği' gerekçesiyle bu maddeyi kabul etmeyip muhalefet şerhi koymuşlardır. Yani sonuçta din özgürlüğünü tanımamış oluyorlar.

tarihinde Satsuma54 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Onur Öymen orada bir cümle daha söyledi ama söylediği başka bir cümledeki ''Dersim'' örneğinden yola çıkarak bugüne kadar Alevi-Sünni ayrımı dahi yapmamış CHP'yi, Alevi-Sünni ayrımının alasını yapmış bir parti (AKP) tarafından CHP Alevi düşmanı gösterilerek, konuşma çarpıtılarak, linç politikası güdülerek, AKP ve onun taraftarları (!) malında mağrip bulmuş edasıyla şunları beyan ettiler :

1- ''Bu CHP'nin dil sürçmesi değil bizzat o yöndeki faşizan düşünceleridir.'' (AKP)

2- ''Bu CHP'nin bilinç altı düşüncesinin ortaya çıkmasıdır.'' (DTP)

Bu iki parti ikisi de aynı siyahın tonları olmasına rağmen konuşmayı çarptımış halkı CHP'yle karşı karşıya getirmiş ve aradan sıyrılıp bir şey yokmuş gibi yoluna devam ederek CHP'yi bir kez daha sindirme politikasına giderek, resmen içerisine hapsetmiştir.

Öymen konuşmasında ''Çağdaş bir devletin vereceği her hakkı vermeye hazırız var mı böyle bir parti, bunu yapmaya var mısınız!? '' diyerek oy açılımı değil gerçek bir aydınlanmanın yolunu (demokrat açılım oy açılımından geçmez), merhamet açılımı değil devlete düşen görevinin yolunu belirtmiştir.

Tabi ki bu Doğu'dan oy kapmak sevdasına düşmüş ne AKP'nin işine gelirdi ne de DTP'nin. Bu son cümleler hasır altı edilip vay sen Alevi katliamını savunuyorsun he tarzında vurun abalıya yapılmıştır.

Vurun bakalım abalıya göreceğiz açılımı ne kadar açılacaksınız.

Öymen orada sadece çağdaş devletin görevine vurgu yapmamakla kalmamış aynı zamanda PKK'nın silah bırakmayacağına yönelik onların açılımın bir kaç gün öncesi röportajlarını, İmralı'dakinin silahımızı bırakmayız demeçlerini de okumuştur satırı satırına ve demiştir ki siz kiminle açılım yaptığınızı biliyor musunuz? Hükümetten ve DTP'den hede höde sesleri ayyuka çıktı tabiki bunlar söylenince. Halkın önüne İra örneğini koyan AKP'ye de İra'yı öğretmiştir Öymen ; İngiltere İra'yla silahını bırakma şartıyla yasa değişikliğine gittiğini belirtip ve İra'nın bunun sonucunda hepsinin silahlarını terk ettiklerini açıklamıştır. AKP ve DTP'yi yine işlerine gelmediği şekilde mors etmiştir. Tabi bunu duyan DTP ve AKP'nin ayyuka çıkan sesleri bu sefer tısss şeklinde sessizliğe dönüşmüştür.

Ön görüşmelerde Öymen'e yenilen AKP ve DTP hırlarını Dersim çarpıtmasıyla çıkartmakta geç kalmamışlardır. AKP ve DTP'nin gerçeklere, özgür ve özgün düşünceye tahammülleri yok tüm durum bu özete çıkıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dersim olayları, Seyit Rıza ve etrafındaki üç beş yardakçının, kişisel hırsları uğruna binlerce kişiyi bile isteye ölüme sürüklemesinden ibaret bir vahşettir. Bu olayın sorumlusu, ne Mustafa Kemal Atatürk, ne de Onur Öymen'dir. Bugün Seyit Rıza posterleriyle Onur Öymen'i protesto edenler, aklın egemen olduğu bir toplumda olsa olsa karikatür malzemesi olurdu. Ama burası Türkiye...

Dersim katliamının tek suçlusu Seyit Rıza ve etrafındakilerdir demek doğru bir yaklaşım değildir.

Olay katliama ve masum insanların canice öldürülmesine çevrilmeden halledilemezmiydi?

Devlet çıkardığı her yasaya uymayanı gaz odalarına mağaralara tıkayıp yaksın yok mu etsin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Verdiği linkteki, 10 Aralık 1948 tarihli İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ maddelerinin çoğu eksik veya yanlış çeviri.

Örnek olarak 18. maddeyi şöyle almış:

'Madde 18 - Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır.

Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.'

Doğrusu ise şöyledir:

'Madde 18 - Her şahsın fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır.

Bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.'

'Ne fark var?' dersen, ikinci cümledeki koyu yazılmış olan yerdir ki Arap ülkeleri, 'bir Müslümanın başka bir dine dönemeyeceği' gerekçesiyle bu maddeyi kabul etmeyip muhalefet şerhi koymuşlardır. Yani sonuçta din özgürlüğünü tanımamış oluyorlar.

Verdiğin örnekte farklılık yok zıtlık var satsuma kardeşim. Milletce bizim sorunumuz en ufak farklılıkları bile sanki cok zararlı birseymiş gibi dert etmek düşman etmektir. Sevdiğimiz saydığımız insanları belli bir kalıba sokunca dogmalastırınca bu durum dahada içinden cıkılmaz bir hal alıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...