Jump to content

Seyit Rıza ve Dersim Olayları


Recommended Posts

  • İleti 124
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İnsanlar küçüldükçe sözleri de küçülür.. Bir yanlış savunulmaya başlayınca yanlışlıkların ardı arkası kesilmez. Çünkü en başta yanlış savunulmaya başlanmıştır...

Bu tipler düşünce üretmek yerine satır aralarında kinlerini öfkelerini kusarlar. Hakaretlerle, aşağılamalarla kendilerinden geçerler... SeyitRıza'ya çapulcu diyerek tarihi gerçekleri karartacaklarını sanırlar. Küfür edebiyatı hayatlarının bir parçasıdır çünkü... Tarihe Asi Resul isyanı olarak geçen ayaklanmayı hor göstermek için İt Resul derler. O it dedi diye ne Resul itleşir o çapulcu dedi diye ne de Seyit Rıza çapulculaşır... Söz sahibine döner, sözün sahibinin kişiliğini ortaya serer sadece.

Kürt isyanlarının Kürt niteliğini yok etmek için feodal isyanlar diye hitap eder... Kürt niteliğini ortaya koysa kendisiyle çelişecektir çünkü. Hele hele eski devrimci niteliği var ki ona halel getirtmemek lazım... Herşeyin bir yolu vardır.. İsminizin önüne kemalist-sosyalist diye bir etiket koymak her yolu mübah kılar. Hangi akla hizmet edilerek, kemalist-sosyalist deniliyor... Sosyalizmin açıklarını (!) kemalizm ile kapatıyoruz yoksa kemalizmi sosyalizm ile mi şirin kılmaya çalışıyoruz. Gerçek hayattan uzaklaştıkça dünya görüşümüzde aynı derecede hayatın gerçekliğinden uzaklaşıyor tabiki.

Öyle bir ruh haline girilir ki misak-ı milli sınırları dışındaki kürt isyanları da aralara serpiştirilir... Çünkü onlara göre musullar kerkükler de misak-ı sınırları içindedir. Büyüt hayalleri öyledir... Aradan geçen 80 küsür yıla rağmen bu hayallerinden bir adım geri atmazlar. Misak-ı milli sınhırları içindeki isyanlar emperyalizme bağlanırken İngiliz emperyaliszmine yönelik isyanların nitelikleri göz ardı edilir. O isyanları gözönünde bulundurmazlar çünkü, kemalist iktidarın o isyanların bir bölümünde isyancıların tarafında olduğunu söylemeleri gerekecektir... Başka ülkedeki isyanı destekle kendi sınırların içinde aynı talebi dile getirenleri kanla bastır..

Siz çapulcu dediniz diye tarih SeyitRıza'yı çapulcu olarak mı yazacak sanıyorsunuz. Çapulcu olduğuna dair çok güzel bir hikaye anlatmışsınız. (Zaten yazdıklarınız güzel bir hikayeden öteye gidemiyor ki) Peki o kara tarihle ilgili bizlerin anlatacaklarını okursanız, kara tarihi yazanları da çapulcu olarak ilan edecek misiniz yoksa her zaman ki gibi gerçekleri hasır altı mı edeceksiniz?

Bazı şeyleri haklı göstermek için dönemin TKP'sinin yanlış değerlendirmelerini de ilave etmek unutulmamış. Pki doğuda feodalizm ile mücadele edilirken batıda durum neydi. Bu mücadaleyi feodalizm ile mücadele olarak değerlendirenlerin akibeti ne olmuştur. Bu konuda niye bilginizi paylaşmadınız. Feodalizm ile mücadele bahanesinin arkasına sığınanlar, bu mücadelenin sosyo-ekonomik çerçevesine dair de bir iki laf etselerde bizde azda olsas inanabilsek bu yalana.

Bu başlıktaki en güzel deığerlendrirme ise kuşkusuz şudur;

Var mı Nazım Hikmet'in bu konuda bir şiiri ya da yazısı?
... Tarihi şiirlere göre yorumlamak. ASlında bu ilk olmadı.. Nazım şiir yazmamışsa o olayı yşanmamış sayacağız... Nazım'ın şiirlerini manifesto olarak ele alalım isterseniz. Mesela Nazım Hikmet 33 kurşun ile ilgili bir şiir yazmışmıdır yazmamışmıdır bilmiyorum. Şayet yazmamışsa bu olayı gözardı mı edelim...

Özelde Dersim genelde ise Kürt sorunu Osmanlı'dan miras alınmış bir sorundur. Sorunun alınışı gibi çözüm yolları da Osmanlı'dan alınmıştır bir adım öteye gitmemiştir,farklı bir çözüm yolu ortaya konulmamıştır. Keza aradan geçen 80 küsür yılın ardından, ilk kez farklı bir çözüm yolu sunalabilmiştir. (Bu dönemde söylenenler çözümmüdür değilmidir onu tartışmıyorum) Gerek Dersim gerekse Kürt sorununu doğru okumak için Güneş Dil Teorisi anlayışını yakalamak lazım. Yunanistan'ın Bulgaristan'ın bağımsızlık mücadelelerine bir çift laf etmeyenler kürt halkının bağımsızlık çabaları karşısında ikiyüzlü bir tavır sergilemişlerdir. Aynı iki yüzlülük aradan geçen 80 küsür yıla rağmen devam etmektedir. Kürt sorunu, hala ülkemizde turnusol kağıdı rolünü sürdürüyordur. Geçmişimizde ne kadar devrimci olsak da bugün ne kadar aşkın ve devrimin partisinin savunucusu olsak da Kürt sorununda rengimiz belli oluyor. Sınıfta kalmaya devam ediyoruz.

Kürt Halkı Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkına Sahiptir anlayışını dile getirmeden kendinize sosyalist demeye çalışmayın... Siz kemalizmin neferi olmaya devam edin...

Saygılarımla

tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu seviyesizliğe, şu rezil yoruma bakın ve nasıl bir önyargı ile yazıldığını görün.

Bunun arkasında yatan tam bir şovenizmdir.

Şoven bağlılıklarından kurtulamayan, tabularını aşamayan ve özgürce düşünemeyen zihniyetin çarpıtmasıdır. Halla halla! Özgürleştirsene beni Pante! Tabularımdan soyunmama yardımcı ol da kurtar beni!

Seyit Rıza gibi bir çapulcu eşkiyayı kafalarından atamayan, Atatürkten daha övgüye layık olduğunu bile söyleyebilecek kadar alçalabilen bu zihniyete Seyit Rıza'nın gerçek yüzünü gösterelim: Sen önce okuduğunu anla da ondan sonra böyle başlıklar açıp hükümler ver. NE dediğimi anlamamışsın bile! İrfanını ser böyle gözler önüne! Oku bakayım o Atatürk kısmını bir daha! Hadi bakayım!

Bu çapulcu idama giderken "Evladı Kerbelayız, zulümdür, günahtır" demiş ya;

Zulümden şikayet eden bu eşkiyadan daha zalimi çıkmamıştır Dersim'den.

Seyit Rıza'nın oğlu Bava bir görüşmeden dönerken pusuya düşürülerek öldürülür.

Katilinin Sadoğlu aşiretinden olduğu söylenir.

Seyit Rıza silahlı adamlarıyla aşiretin köyünü basar.

Herkesi çoluk-çocuk-kadın-yaşlı demeden katleder.

Evleri yakar. Taş üstünde taş bırakmaz.

Öyle bir kindir, öyle bir zalimliktir ki bu hırsını alamaz, köy mezarlığına bile saldırırlar.

Mezar taşlarını yerlerinden söker, mezarları parçalar, dağıtırlar.

Yani sağ olanların canını almakla yetinmemiş, geçmişteki ölülerine bile saldırmıştır.

Üstelik katlettiği insanlar da Alevidir.

Bu bilgiyi Alevilerden saklarlar. Açığa vurulsa bir anda gözden düşecektir ama siyaseten gizlerler. Vah vah! Alevileri aydınlatan ulu bilge Pante! Alevilerden öyle saklarlar ki bu bilgiyi Nuri Dersimi'nin hatıratında, hatta pek çok internet sitesinde bile bulunur bu bilgi. Tabii senin uydurduğun çoluk çocuk katliamı kısmı hariç! Olay şu: Seyid Rıza'nın oğlu Bawa Hozat'a gidiyor, hükümet yetkilileriyle görüşüp uzlaşıyor. Büyük ihtimal olaylar bitecek. Ancak gizli bir el (Abdullah Alpdoğan'ın bir adamı) kırkhan aşiretinden bir kaç kişiyle anlaşarak gece uykusunda Bava İbrahim'i öldürüyor. Bunu üzerine Sin köyü Seyit Rıza tarafından kuşatılıyor, Sin köyünün aşiret reisleri savaşmak istemese de bazı aşiret üyleri ve devlet görevlilerinden oluşan bir birlikle Seyit Rıza'ya bağlı kuvvetler arasında çarpışmalar yaşanıyor. Seyid Rıza'nın köyü yaktığı söylenir ama hiç bir sivile dokunmaz. Evlerini ve mezarlarını tahrip etmiştir. Zaten Sin köyü, Seyit Rıza'nın karargahının çok yakınındadır. Devlet ile işbirliği yapan bu aşiretin Seyit Rıza'nın karargahının bu kadar yakınında barınması askeri açıdan da doğru değildir. Seyid Rıza birlikleri onları sürmüştür.

Dersim aşiretleri içinde hükümet yanlıları azımsanmayacak kadar çoktur o dönemde. Hatta Seyit Rıza'nın yeğeni Reber (Rehber) bizzat hükümet ile işbirliği yapıp ajanlık faaliyeti yürütmüştür. Savaşın çatışmanın olduğu yerlerde bunlar olur.

O dönemin ünlü bir Alevi ozanı vardır Dersim'de, adı Sey Qaji.

Seyit Rıza, bu ozandan oğlu bava için bir ağıt yazmasını ister.

Ancak Sey Qaji kabul etmez: "Sen ki Sin'i yaktın, ben senin acına rağmen oğluna ağıt yakamam" der.

Şimdi bu ilkel feodal aşiret reisini, bu katliamcı, soyguncu alçağı yüceltmeye devam edebilirsiniz. xxx! Onurlu düşmanına saygı duyamayacak bir zavallısın. xxx. Dersim'e müdahale eden zihniyet budur. Sen aslanların dövüşünü anlayamazsın. Seyid Rıza'yı barış görüşmeleri için çağırırsın, gelince de Mustafa KEmal ile görüştürmemek için hukuka aykırı biçimde hemencecik asarsın. xxx. Mustafa Kemal asildir. xxx!

Üstelik sivillerin öldürüldüğü ve devletin harp kanunlarını çiğnediği bir savaşta bile böyle bir tutum alıyorsan sahip olduğun kıymet hükümlerini sorgulamalısın.

tarihinde murteddd tarafından düzenlendi
İfadelerimize dikkat edelim!
Link to post
Sitelerde Paylaş
ortada bir katliam söz konusu; ama senin özrün kabahatinden büyük :)Hele Şu lafından ''Seyit Rıza çapulcusu için katliam yapılmamıştır.'' ne anlayalım şimdi? Katliam yapıldıysa ve bu seyit rıza için değilse kimin içindi? Hükümet aşka gelip üç-beş adam keselim mi dedi? Katliam bir tür ''medeniyet götürme'' işiyse o medeniyet nerdedir? Kim görmüş, biz niye görmüyoruz? Dersim ve çevresi Paris yapıldı da biz nankörlük mü ediyoruz Pante? smile.gif Bence kimseye kızma, çünkü dersim merkezin bakışına göre bir sömürgeydi, hala da öyle.

Demagoji yapmaya gerek yok AlbatrosS.

Ne kimse aşka gelip asalım-keselim hesabıyla, ne de sömürge hesabıyla hareket edildi.

Devlete karşı koyarak silaha önce sarılan çapulculardır. Katliamı önce yapan onlardır.

Bir köyü, bir aşireti tamamen ortadan kaldırdılar.

Nerede görülmüş, devlete başkaldırana, katliam yapana suskun kalındığı?

Elbette müdahale edilecekti.

Aç Sovyetleri oku. Gerek sosyalizmi kabul ettirebilmek için yapılan katliamları, gerek feodaliteye kolhozları kabul ettirebilmek için yapılanları. Onlar sömürge miydi?

Yahu sen Atatürk'ün sağlığında gerçekleşmiş ölümleri ''ama, ama'lı cümlelerle meşru'' görmeye çalışırken ve ortada bu meşruiyetin dayanaklarına ilişkin pek bir şey yokken seyit rıza'nın aşiretler arası kavgasını nasıl eleştirebilirsin ki? Adamın suçu feodaliteden moderniteye sıçrayamamasıysa o dönemde kim sıçramış ki başta merkezi otoritenin kendisi olmak üzere? SeyitRıza milyonlarca dolara hükmeden bir eli yağda bir eli balda biri desen bölgenin hali zaten hepten harap! Devlet toprak reformu ve kalkınmacı bir ekonomik hamle istedi de seyit rıza mı engel oldu?

Evet aynen öyle.

Devlet o amaçla hareket etti. Yenilikleri, çağdaşlığı götürebilmek için gitti, okul, yol, köprü yaptı.

Ama çapulcular yaktılar, yıktılar.

Sen ortada söylentiden başka birşey yokken karalıyorsun da, ben haklı sebepler varken neden savunmayayım.

Orada masumların öldürüldüğüne, masumların sürgün edildiğine dair var mı kanıtın?

Neden tüm aşiretler değil de, isyan edenler, silaha sarılanlar sürgün edilmiş?

Madem amaç soykırımdı, katliamdı, neden tümüne değil de bir kısmına?

Bu soykırım diye katliam diye yaygara koparanlar çok daha katliamcı.

Sanki bunlar devletten daha mı vicdanlı.

Adam çoluk-çocuk demeden aşiretin kökünü kurutuyor. Yetmiyor, ölülerine, mezarlara bile saldırıyor.

Bunların elinden gelse, güç ellerine geçse çok daha korkuncunu yaparlar.

"Türklerle aynı gök altında yaşamak istemiyoruz" demek ne demek?

Bundan daha ırkçı, daha soykırımcı bir slogan olabilir mi?

bunu de ve bırak yeterli Pante. Seyit Rıza'yı tartışmak için merkezin yapıp ettiklerinin ne derece modern/kalkınmayı sağlayan hamleler olduğunu tartışmalıyız. Bu bağlamda toplumda bu tip isyanları ''salt gericiliğe'' bağlamak gerçeği anlamaktan tamamen uzaktır; zira, Şeyh Bedreddin de adında ''şeyh'' sıfatı taşıyan biridir; ancak, Osmanlı'nın saltanatına ve mülk hırsızlığına isyan edip dönemi için ciddi derecede ileri sosyal/ekonomik talepleri ortaya koymuştur. Kaldıki kürt isyanları salt aşiret reislerinin kontrolünde olan isyanlar değil; aralarında ''azadiya'' gibi kürt sosyalistlerinin de katkısı bulunan isyanlar olmuştur.

Uydurma AlbatrosS. Hangi sosyalistmiş onlar?

Kökeni Ermeni olan ayrılıkçı Kürtlerin isyanıdır bunlar.

Ve tamamen gerici niteliktedir. Bu isyanları savunmak da gericiliktir.

Şeyh Bedreddin olayı çok farklıdır bunlardan.

O zaman zaten feodalite vardı. Yeniliği isteyen ise Bedreddindi.

O nedenle ilerici nitelikte bir isyandır o, karıştırmayalım.

Nazım'ın ermeni katliamlarına karşı bir sözünü de görmedim;ama katliam yok mudur? Dönemin TKP'si zaten kapatılmış, önder kadroları karadenizde boğdurulmuştu smile.gif Resmi olarak partinin ikinci kuruluşu bugünkü tkp'dir; ancak, illegal olarak çalışmaları mevcut dönem dönem.

Bilmezsen göremezsin tabi.

Nazım'ın Ermeni katliamına değindiği şiiri vardır.

Onu da yazmıştım forumda. "Akşam gezintisi" şiirinde der ki:

"Affetmedi bu Ermeni vatandaş

Kürt dağlarında babasının kesilmesini"

TKP 1920'lerde de, 30'larda da faaldi. Yasaklandığı yıllarda da durmuş değil.

Dergilerle mücadelesini sürdürüyordu. İllegal bile olsa, hiç mi duymadılar?

Gazeteler harekatı yazıyor o günlerde, mümkün mü bilmemeleri?

Onlar duymayacak, bilmeyecek o dönemde ama siz bileceksiniz, ne güzel ya!

Sovyetler de, İngilizler de, Fransa ve Amerika da harekattan, olaylardan haberdardı.

Hiçbirinden tek bir eleştiri gelmedi.

Hatta İngiltere ve ABD'nin olumlu raporları var. Yani, onlar bile eleştirecek bir yan bulamamış.

Bugünden 70 sene öncesine bakınca eleştirmek mümkün.

Ama o günün koşullarında devlete isyan edenler hangi ülkede hoşgörülebilir?

Deyin ki şu ülkede olsaydı, bu tür bir müdahale yapılmazdı, çok daha demokratik yaklaşılırdı.

Öyle bir ülke göremiyorum.

Bu üzücü olayların tekrarlanmaması için eleştirelim elbette. Ama eleştirirken objektif olalım.

İntikamcı, kinci bir toplum yaratmayalım. Kimse kalkıp da "Türklerle aynı gökyüzünü paylaşmak istemiyoruz" demesin, diyemesin. Yoksa bu çağda çok daha acı olayların yaşanmasının önüne geçilemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dersim'in hukuki statüsü asırlarca saptanamaz bir belirsizlikle malul olmuştur.

Coğrafi yapısından dolayı bu bölge yıllarca alevilere doğal sığınak olmuş, burada adeta bir muhtariyet tecessüm etmiştir. Bölgenin tarıma elverişsiz ve dağlık oluşu, halkının fakr içinde yaşaması otoritenin burada rüştünü ispat etmesini bir nebze önemsizleştirmiştir. Bu bir siyasi boşluk yaratmış, bu boşluk da bölge aşiretlerince doldurulmuştur.

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte devlete olan bağlılıklarını Ankara'ya ileten Dersim aşiretleri, yine de asırlardır kendi kendilerini yönetmenin verdiği duyguyla, cumhuriyetin bölgede oluşturulmak istenen askeri varlığını yadırgamıştır. 1930'lu yılların başında Murat Bardakçı'nın babası Cemal BArdakçı'nın bölge üzerine hazırladığı rapor incelenirse neyin ne olduğu daha iyi anlaşılır. Bölgede Türkçe bilmeyen insan yok gibidir. Seyit Rıza'nın bağlı olduğu Şıh Hasan aşireti öz-be-öz Türk olan Şeyh Hasan tarafından kurulmuştur. Şeyh Hasan 13. asrın başında Anadolu'ya gelen Horasan pirlerindendir. Bu bölgeye geldikten sonra kendisine tabi olan bölge halklarıyla efradı arasında evlilikler olmuş, akrabalık bağı tesis edilmiştir.

Dört asır otonom halde yaşayan Dersim, bir devletin kontrolü altına girmeye kolayca yanaşmayacaktır elbette. Bunu beklemek safdilliktir. Ancak alevilerin Mustafa Kemal'e olan yakınlıkları bu süreci yumuşatmıştır. 30'ların sonundaki askeri tedbirler, bazı devlet yetkililerinin insanların namuslarına kastetmesi, gizli servislerin bu tür söylentileri yayarak bölgede karışıklık çıkarmak istemesi, kürtçü Nuri Dersimi ve Alişer'in politik angajmanları bu olayların yaşanmasına sebebiyet vermiştir.

Yabancı devletlere pek çok mektup yazmıştır Nuri Dersimi. Elbette altına Seyid Rıza'nın imzasını da attırarak. Seyid Rıza kürtçülük davası gütmemiştir hiç bir zaman. Böyle bir dava gütmediğinin göstergesi kendisinden destek isteyen Şeyh Said isyanına katılmamış olması ve Dersim isyanının diğer sünni-şafi kürt aşiretlerince desteklenmemesinde belirir. Kürtçülükle ilgili tek bir söylemi yoktur. O sadece devletin bölgeye müdahalesinden endişe eden biridir. Alevi olduğu için bölge insanları sürekli korku ve tedbir ile yaşarlardı.

Devletin adi ve basiretsiz yöneticilerinin haris tutumları olayları bu noktaya kadar tırmandırmıştır.

Günümüzde bile Dersim yaşlılarının Atatürk'e laf söyletmemesi ilginçtir.

Aleviler 1400 sene önceki kerbela vakasını unutmadılar. YEzid'e lanet okumaktan günümüzde bile geri durmazlar. Bu halk Yavuz Selim'e teslim olmamış direnmiştir. Mustafa KEmal'e olan bağlılıkları devletin yaptığı katliamlardan korkmalarıyla ilintili olamaz. Eğer Atatürk'ün katliamlarda dahli olduğunu düşünselerdi hiç bir biçimde Mustafa KEmal'i ayrı tutmazlardı ve onu lanetle anarlardı. Bu Dersim milleti korkmaz. Cesareti dillere destandır. Davaları uğruna en dağlık ve çorak arazilerde yaşamayı göze almışlardır.

Diyap Ağa'nın birinci mecliste Atatürk ile olan ilişkileri, Dersim aşiretlerinin, Atatürk Sivas kongresine giderken onun güvenliğini sağlamaları da bunun göstergesidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neredeyse tabu haline gelmiş bu konuda birilerinin kral çıplak demesi gerekir, Alevileri üzmek pahasına da olsa.

Aleviler özeleştiri yapmayı da bilir: Dersim isyanının insanlık adına çok üzücü sonuçları olmuştur. Ama vurgulamak gerekir ki Alevilerin çok büyük çoğunluğu bu isyanı desteklememiştir. Çünkü bu isyanın ekseninde Kürtçülük vardır. Alevilik, yalnızca bir aksesuardır burada. Seyit Rıza'nın 'Evlad-ı Kerbela'yık. Bihatayık' sözleri, işin içine dinsel motifleri sokarak haklı çıkmak amacıyla söylenmiştir.

Osmanlı'nın aşağılayıcı despot rejiminden daha yeni kurtulmuş Alevi toplumu, insan ve yuttaş yerine konulduğu Cumhuriyet'e isyan etmeyi düşünmemiştir ve bugüne kadar da etmemiştir zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence olayı fazlada dallandırıp budaklandırmanın fazla bir alemi yok, eski yaraları deşmemeli. Zaten o öymenin chpye yaptığını tayyip yapamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsanlar küçüldükçe sözleri de küçülür.. Bir yanlış savunulmaya başlayınca yanlışlıkların ardı arkası kesilmez. Çünkü en başta yanlış savunulmaya başlanmıştır...

Bu tipler düşünce üretmek yerine satır aralarında kinlerini öfkelerini kusarlar. Hakaretlerle, aşağılamalarla kendilerinden geçerler... SeyitRıza'ya çapulcu diyerek tarihi gerçekleri karartacaklarını sanırlar. Küfür edebiyatı hayatlarının bir parçasıdır çünkü... Tarihe Asi Resul isyanı olarak geçen ayaklanmayı hor göstermek için İt Resul derler. O it dedi diye ne Resul itleşir o çapulcu dedi diye ne de Seyit Rıza çapulculaşır... Söz sahibine döner, sözün sahibinin kişiliğini ortaya serer sadece.

Küçülenler, feodal isyanlar üzerinden nemalanmaya çalışanlardır.

Kin, nefret kusmak; o isyanları meşrulaştırmaya kalkışmak, olayları abartmak, asileri yüceltmek ve karşı tarafı katliamcı, soykırımcı olarak göstermektir.

Kürtler arasında bile lakabından dolayı it Resul diye anılan adamın lakabını düzeltmek bana kalmamış.

"İt resul isyanı" yazdığında Kürtçü sitelerde bile böyle geçtiğini görürsün.

Kürt isyanlarının Kürt niteliğini yok etmek için feodal isyanlar diye hitap eder... Kürt niteliğini ortaya koysa kendisiyle çelişecektir çünkü. Hele hele eski devrimci niteliği var ki ona halel getirtmemek lazım... Herşeyin bir yolu vardır.. İsminizin önüne kemalist-sosyalist diye bir etiket koymak her yolu mübah kılar. Hangi akla hizmet edilerek, kemalist-sosyalist deniliyor... Sosyalizmin açıklarını (!) kemalizm ile kapatıyoruz yoksa kemalizmi sosyalizm ile mi şirin kılmaya çalışıyoruz. Gerçek hayattan uzaklaştıkça dünya görüşümüzde aynı derecede hayatın gerçekliğinden uzaklaşıyor tabiki.

Öyle bir ruh haline girilir ki misak-ı milli sınırları dışındaki kürt isyanları da aralara serpiştirilir... Çünkü onlara göre musullar kerkükler de misak-ı sınırları içindedir. Büyüt hayalleri öyledir... Aradan geçen 80 küsür yıla rağmen bu hayallerinden bir adım geri atmazlar. Misak-ı milli sınhırları içindeki isyanlar emperyalizme bağlanırken İngiliz emperyaliszmine yönelik isyanların nitelikleri göz ardı edilir. O isyanları gözönünde bulundurmazlar çünkü, kemalist iktidarın o isyanların bir bölümünde isyancıların tarafında olduğunu söylemeleri gerekecektir... Başka ülkedeki isyanı destekle kendi sınırların içinde aynı talebi dile getirenleri kanla bastır..

Kürt niteliği olduğunu kim saklamış?

İsyanların dökümünü yaptığımda araya "Anzavur isyanını, çerkes Ethem isyanını koymadım herhalde.

Elbette Kürtçü ve feodal isyanlardır bunlar. Ama feodalliği ilk sıradadır. Ardından Kürtçülüğü ve dinciliği gelir. Dersim İsyanı da Alevi isyanı değil, Kürtçü isyandır.

Hayal içinde olanlar ise bu isyanların sonunda bir neticeye kavuşacağını umanlardır.

Siz çapulcu dediniz diye tarih SeyitRıza'yı çapulcu olarak mı yazacak sanıyorsunuz. Çapulcu olduğuna dair çok güzel bir hikaye anlatmışsınız. (Zaten yazdıklarınız güzel bir hikayeden öteye gidemiyor ki) Peki o kara tarihle ilgili bizlerin anlatacaklarını okursanız, kara tarihi yazanları da çapulcu olarak ilan edecek misiniz yoksa her zaman ki gibi gerçekleri hasır altı mı edeceksiniz?

Bazı şeyleri haklı göstermek için dönemin TKP'sinin yanlış değerlendirmelerini de ilave etmek unutulmamış. Pki doğuda feodalizm ile mücadele edilirken batıda durum neydi. Bu mücadaleyi feodalizm ile mücadele olarak değerlendirenlerin akibeti ne olmuştur. Bu konuda niye bilginizi paylaşmadınız. Feodalizm ile mücadele bahanesinin arkasına sığınanlar, bu mücadelenin sosyo-ekonomik çerçevesine dair de bir iki laf etselerde bizde azda olsas inanabilsek bu yalana.

Siz o dönemin ünlü ozanı Sey Qaji'nin tırnağı bile olamazsınız.

Gerçek dışı abartılara, efsanelere çıkarınız gereği inanırsınız ama gerçek olayı görmezden gelirsiniz.

Ben anlatmasam, hanginiz bundan bahsedecektiniz? Var mı siz de o objektiflik, o bakış açısı?

Yok, siz ancak işinize geleni konuşur, saldıracak, karalayacak bilgilerle yetinirsiniz.

Biraz objektif olan, önyargılar taşımayan insan SeyQaji'nin tutumunu örnek alır ve seyit Rıza denen derebeyi çapulcuyu önder olarak baş tacı etmez.

Tarihi şiirlere göre yorumlamak. ASlında bu ilk olmadı.. Nazım şiir yazmamışsa o olayı yşanmamış sayacağız... Nazım'ın şiirlerini manifesto olarak ele alalım isterseniz. Mesela Nazım Hikmet 33 kurşun ile ilgili bir şiir yazmışmıdır yazmamışmıdır bilmiyorum. Şayet yazmamışsa bu olayı gözardı mı edelim...

Özelde Dersim genelde ise Kürt sorunu Osmanlı'dan miras alınmış bir sorundur. Sorunun alınışı gibi çözüm yolları da Osmanlı'dan alınmıştır bir adım öteye gitmemiştir,farklı bir çözüm yolu ortaya konulmamıştır. Keza aradan geçen 80 küsür yılın ardından, ilk kez farklı bir çözüm yolu sunalabilmiştir. (Bu dönemde söylenenler çözümmüdür değilmidir onu tartışmıyorum) Gerek Dersim gerekse Kürt sorununu doğru okumak için Güneş Dil Teorisi anlayışını yakalamak lazım. Yunanistan'ın Bulgaristan'ın bağımsızlık mücadelelerine bir çift laf etmeyenler kürt halkının bağımsızlık çabaları karşısında ikiyüzlü bir tavır sergilemişlerdir. Aynı iki yüzlülük aradan geçen 80 küsür yıla rağmen devam etmektedir. Kürt sorunu, hala ülkemizde turnusol kağıdı rolünü sürdürüyordur. Geçmişimizde ne kadar devrimci olsak da bugün ne kadar aşkın ve devrimin partisinin savunucusu olsak da Kürt sorununda rengimiz belli oluyor. Sınıfta kalmaya devam ediyoruz.

Kürt Halkı Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkına Sahiptir anlayışını dile getirmeden kendinize sosyalist demeye çalışmayın... Siz kemalizmin neferi olmaya devam edin...

Sadece Nazım Hikmet'i değil, o dönemin solcularını , sol yayınlarını, TKP'yi de örnek verdim.

Sağcılar içinde İngiltere'yi, amerika'yı, Fransa'yı.

Var mı Kürtçüler haricinde bu konuda bir olumsuz yorum, bir eleştiri, getirin görelim.

Neden kalkıp da tek taraflı uydurmalara, abartılara inanalım?

80 bin kişi katledilmişmiş. Hani ispatın? Neye dayanarak veriyorsunuz bu sayıyı, kimden-nerden alıp tespit ettiniz?

UKKTH konusunu daha önce tartışmıştık. Dersini almayan varsa buyursun tekrar tartışalım.

Sosyalizm Kürtçülük değildir, feodaliteyi savunmak değildir. Sosyalistlik, feodaliteye karşı burjuva demokratik devrimlerinin desteklenmesini gerektirir. Bunu beceremeyen kendisine sosyalist demesin.

Nasıl ki ülkücüler çıkıp "Türkçüyüz" diyorlarsa siz de yürekli olun "Kürtçüyüz" deyin. Sosyalist misiniz, faşist misiniz, liberal misiniz her neyse, siyasetinizi sonra söylersiniz. Çünkü sizin önceliğiniz Kürtçülük.

Link to post
Sitelerde Paylaş

riza ve dersim olaylari

bölgenin dogal sonucudur

türkiyenin "ben"i

dir

yani

insan vücudun daki kara leke gibidir

kandaki pisliklerin yigildigi ve hapsedildigi bölgedir

fazla kurcalar ve deserseniz bedene yayilir tümor ve kanser edersiniz

yada

kabullenip güzellik noktasi (beauty spot) dersiniz

siirler yazar türküler çigirirsiniz

dane dane benleri var yüzünde

can alici bakislari gözünde

binbir dat var edasinda nazinda

dünyada yardan datli var mola

sallani sallani giden yar mola

sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim önceliğim kürtçülük imiş... Kim diyor konuşmalarının önemli bir bölümü mesnetsiz olan zat... Buyrun Kürtçülük nedir konuşalım. Buna dair bir tane örnek getirin de nerede kürtçülük yapmışız anlayalım... Türk Solu Kürt Solu ayrımını kabul etmeyen benim ama ne hikmetse mesnetsiz konuşmayı huy edinen kürtçü etiketini yapıştırıyor.. O kadar mütevazidir ki UKKTH konusunda ders bilem vermiş.. UKKTH'ın açılımı nedir. Ulusların Kendi Kaderini Tayin HAkkı. Açılımı ne kadar açık. BU konuda neyin dersini vereceksiniz? Açık v enet söyleniyor zaten... Siz Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkını dstekliyormusunuz yoksa kemalist niteliğiniz buna engel mi oluyor... Ders vermeden önce öğrenin ki, sınıfın önünde küçük düşecek övğretmen konumuna gelmeyin.

Dmek kaynaklarınız arasında kürtçü sitelerde varmış... Kürtçülükle haşır neşirliğiniz nedeni bu mu? İlginç.. Orada Seyit Rıza'ya da çapulcu mu diyorlar? Yoksa okuyorsunuz işinize geleni alıp işinize gelmeyeni görmemezlikten mi geliyorsunuz. Aynı çapuculuk meselesinde olduğu gibi. Gelin yapılanları karşıylaştıralım asıl çapulcu kimmiş görelim... Ama siz bu konuda da derse verirsiniz edğil mi? Bir yalanı, bir yanlışı savunma konusunda ne kadar usta olduğunuz ortada nasılsa... Anzavur'dan bana ne çerkez Ethem'den bana ne. Ben diyorum ki. Irak'taki isyanları hangi akla hizmet olarak araya serpiştirdiniz. Madem serpiştirdiniz o isyanların niteliğini, kemalist küçük buruva diktatörlüğün iki yüzlülüğünü niye anlatmadınız... Bazı şeyleri pas geçmemiz gerekiyor değil mi. Görmemezlikten gelmek en iyisi tabiki.

TKP'yi örnek vermiş. Ee benim ders verdiğini sanan dostum, TKP zaten yanlış bir tespit yapmış diyoruz. kemalistlerin kuyruğuna takılmışlar. Siz TKP'den örnek vereceğinize doğuda feodalizm tasfiye edilirken batıda buna destek olanların akibeti ne oldu söylesenize. Feodalizmin tasfiyesine dair sosyo - ekonomik faaliyetlerden niye bahsetmediniz. Bu nasıl tasfiye, isyancılara savaş yapılırken devletçiler nasıl kollanmış anlatsanıza... Bir ulusu yok etme düşüncesi ne zamandan beri feodalizmi tasfiye etmek oluyor. Güneş Dil Teorisi, feodalizm ile mücadelenin el kitabımıydı da haberimiz yok. Dsenize, çok yakın zamana kadar "Kürtler dağ Türküdür" sözü de feodalizme karşı yürütülen mücadelenin devamıydı. Bunlarıda desenezi lütfen...Sosyalist ağızla konuşacaksınız tam konuşun öyle bir sosyalist bir kemalist bir inkarcı ağızla konuşmayın. karman çorman oluyor sonra...

Sosyalizm, UKKTH dersini vermeden önce bir kez daha öğrenmeye çalışın. Tartışmalarda da bak falanca bu konuda şiir yazmamış doemek ki böyle bir şey yoktur gibi komikçe argümanlara başvurmayın...

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önceliği Kürtçülük olmayanlar, tartışmalarda objektif olurlar.

Her konuda kemalizm'e, Atatürk dönemine saldırmazlar.

Meseleyi ele alırken doğrularıyla, yanlışlarıyla, olumlu ve olumsuz taraflarıyla ortaya koyarlar.

Hep tek yanlı eleştiride bulunmazlar.

Sosyalistlerin Dersim olaylarına bakış açısı ancak şu olabilir:

"Cumhuriyet hükümeti Dersim'de devleti tanımayan başına buyruk feodal idareye son vermek istemiş ve bölgeye müdahale etmiştir. Ancak bölgedeki bazı aşiretlerin silahlı mukavemetiyle karşılaşmıştır. Mukavemet isyana dönüşmüş ve güvenlik güçlerinin katı müdahaleleriyle bastırılabilmiştir. Çok sayıda ölü ve yaralının ardından binlerce insan batı bölgelerine sürgün edilmiştir. Olayın detayları hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Ölenlerin ve sürgün edilenlerin sayısı ile olayın katliam boyutunda olup olmadığı ancak devlet arşivlerinin açılması ile anlaşılabilecektir."

Var mı böyle bir yaklaşım?

Hangisine bakarsanız katliam ya da soykırım. 60'la başlayan 90 binlere kadar çıkan ölü sayısı.

Dedikodu duyumlarıyla anlatılan abartma hikayeler. Birçoğu Kürtçü isyancıların uydurması.

TKP'ye gelince "yanlış yapmışlar, Kemalizmin kuyruğuna takılmışlar" diyorlar.

Kendileri Kürtçü şovenlerin kuyruğunda olunca tabi böyle söyleyecekler.

Dikkat ediniz, suçladıkları ırkçılar, faşistler değildir, komünist partililerdir, sosyalistlerdir.

O dönemde bugünkü gibi onlarca fraksiyon yok. Bütün sosyalist, komünistler TKP'de.

Ama bugünkü TKP'yi eleştirir gibi geçmiştekini de eleştiriyorlar.

Yetmiyor, Nazım Hikmet'i de milliyetçi diye karalıyorlar.

Sovyetleri Kürtlere sırt çevirmekle suçluyorlar.

Yani bunlara göre gerici Kürtçü isyanlardan yanaysanız iyisiniz, karşıysanız ya faşistsiniz ya Kemalizmin kuyruğuna takılmışsınız. Şoven kafalardan da bu beklenir ancak.

Güneş dil teorisinin ve ukkth'nın bu gerici isyanlarla hiç ilgisi yoktur.

O isyanları çıkaran feodaller bu kavramları hiç duymamıştır belki de.

Olayı haklı gösterebilmek için fırıldaklaşmayın.

Biraz sosyalistliğiniz varsa samimi olun hiç olmazsa şununla yetinin:

"Bir devrimci parti önderliğinde gerçekleşmeyen ve ilerici bir yanı olmayan bu isyanları doğru bulmuyoruz. Ama isyanların bastırılmasındaki katliamcı yöntemi de eleştiriyoruz."

Bunu diyemeyecek kadar objektiflikten uzaksınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fırıldaklaşmak gibi siyasi literatürün vazgeçilmez söylemlerinden birini kullandığınız için öncelikle teşekkürler...

Her şeyden önce

Yetmiyor, Nazım Hikmet'i de milliyetçi diye karalıyorlar.
Ya efendi efendi bunu nerede yaptığımı göstereceksiniz ya da bu lafınızı yiyerek özür dileyeceksiniz. Ama "Ben bu yalana hep başvuruyorum. Sözümden dönmem" diyorsanız bu da sizin bir tercihiniz olacak.

Kürtçülük nedir nerede yapmışım gösterin dediğimde verilen yanıt şu;

Önceliği Kürtçülük olmayanlar, tartışmalarda objektif olurlar.
Objektiflik nedir? Objektiflik Pante beyin söylediğini gözü kapalı olarak kabul etmek demektir... Aman kalsın, objektif olmayalım..

O kadar yazıyorsunuz ama 3 temel sorumu hala yanıtlamadınız.

1- Feodalizm ile yürütülen mücadelenin sosyo*ekonomik verilerini ortaya koyun.

2- Doğuda feodalizm ile mücadele edilirken ve batıda kemalizmin kuyruğuna takılarak bunu destekleyenlere ne olmuştur

3- Irak isyanlarını araya serpiştirdiniz. Bunun niteliklerini anlatın. Kemalist iktidarın bu isyanlara bakış açısı neydi. Çünkü çok bariz bir şekilde ikiyüzlülükle suçlamıştım..

Kemalizmin yanlışını savunmak için, kemalizmin en büyük mağdurlarından TKP'den medet ummak nasıl bir şey... TKP'nin her söylemi doğru demek zorundamkıyız ayrıca... Siz varolan bir yanlışı savunuyorsunuz diye bizden de mi aynı tavrı bekliyorsunuz. Kusur abakmayın ama böyle bir huya sahip edğiliz. Yanlış, bir sosyalist tarafından da yapılırsa biz tavrımızı ortaya koyarız. Biz yanlış yolda olan sosyalistlere değil tarihe hesap vermekle yükümlüyüz. Ama tüm yanlışlarına rağmen o geçmişi de inkar etmeyiz. Ders verme yeteneğinizi gö önünde bulundurmayarak bunu kavrayabileceğinize inanıyorum.

Güneş Dil Teorisi'ni görmemezlikten gelenler 80 küsur yıllık politikayı da anlamayacaklardır. Bugüne kadar Kürt ulusunun yok sayılması bizzat o ve başka teorilerin ürünüdür. Ama siz, Atatürk yanlış yaptı demektense gerçekleride karartırsnız değil mi? Konuya dahil olduğum ilk yazıda demiştim

Özelde Dersim genelde ise Kürt sorunu Osmanlı'dan miras alınmış bir sorundur. Sorunun alınışı gibi çözüm yolları da Osmanlı'dan alınmıştır bir adım öteye gitmemiştir,farklı bir çözüm yolu ortaya konulmamıştır. Keza aradan geçen 80 küsür yılın ardından, ilk kez farklı bir çözüm yolu sunalabilmiştir. (Bu dönemde söylenenler çözümmüdür değilmidir onu tartışmıyorum) Gerek Dersim gerekse Kürt sorununu doğru okumak için Güneş Dil Teorisi anlayışını yakalamak lazım. Yunanistan'ın Bulgaristan'ın bağımsızlık mücadelelerine bir çift laf etmeyenler kürt halkının bağımsızlık çabaları karşısında ikiyüzlü bir tavır sergilemişlerdir. Aynı iki yüzlülük aradan geçen 80 küsür yıla rağmen devam etmektedir. Kürt sorunu, hala ülkemizde turnusol kağıdı rolünü sürdürüyordur. Geçmişimizde ne kadar devrimci olsak da bugün ne kadar aşkın ve devrimin partisinin savunucusu olsak da Kürt sorununda rengimiz belli oluyor. Sınıfta kalmaya devam ediyoruz.

Burjuva devrimi diye yuktturmaya çalışıtğınız küçük burjuva diktatörlüğü, Kürt sorunun çözümünde daha ileride olduğu Osmanlı'dan farklı olarak nasıl bir çözüm sunmuştur. Şunu anlatın bizde dinleyelim. Osmanlı'nın çözümü ile genç cumhuriyetin çözüm noktasındak ifarklılıkları anlatın bkalım...

"Bir devrimci parti önderliğinde gerçekleşmeyen ve ilerici bir yanı olmayan bu isyanları doğru bulmuyoruz. Ama isyanların bastırılmasındaki katliamcı yöntemi de eleştiriyoruz."
Bu engin görüşe UKKTH bilgisiyle mi ulaştınız... Ulusal hareketler devrimci bir nitelik taşımasada desteklenir. Devrimci bir parti devrim ile birlikte her sorunu çözmeye adaydır. Ama ulusal sorunu çözmek için devrimci parti kıstası aramak cahilliktir. Devrimci parti olması en doğrusudur ama bu yok diye oturup beklemek hangi kitabın hangi sayfasında yazıyor merak etmedim değil. tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"Sosyalistlerin Dersim olaylarına bakış açısı ancak şu olabilir:

Cumhuriyet hükümeti Dersim'de devleti tanımayan başına buyruk feodal idareye son vermek istemiş ve bölgeye müdahale etmiştir. Ancak bölgedeki bazı aşiretlerin silahlı mukavemetiyle karşılaşmıştır. Mukavemet isyana dönüşmüş ve güvenlik güçlerinin katı müdahaleleriyle bastırılabilmiştir. Çok sayıda ölü ve yaralının ardından binlerce insan batı bölgelerine sürgün edilmiştir. Olayın detayları hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Ölenlerin ve sürgün edilenlerin sayısı ile olayın katliam boyutunda olup olmadığı ancak devlet arşivlerinin açılması ile anlaşılabilecektir."

İsterseniz biz hiç tartışmayalım. Siz bizim adımıza karar verin yazın biz de onaylayalım...

Link to post
Sitelerde Paylaş

dünyada afganistan

türkiye de dersim

dogal siginaktir

dersim bölgesi etrafi asilmasi güç daglik bir bölge ve bu yüzden tarihten beri illegalitenin barinagi

eskiyanin hirsizin katilin veya devlet ve düzen düsmani olan herkes için iyi bir siginak

otoriteye baskaldiran kim varsa ermenisi kurtü zazasi arabi türkü vs.. nin yigildigi bir bölge

otorite veya erk'e itaat etmeyen ve baskaldiran icin dogal bir siginak

burda da var boyle bir bolge

avustralya nin kuzeyinde darwin diye bilinir

kanunlarla basi belada olan kendini oraya atar

genelde aborijinler

asidirler

medeniyet düsmanidirlar

zorla güzellik olmaz zaten versende self determinasyon (ukkth) dan filan anlamazlar

tek bildikleri kendi bildikleridir

egitemezsinde

vahsidirler

adam olmaz adamlar

dir

Link to post
Sitelerde Paylaş

dünyada afganistan

türkiye de dersim

dogal siginaktir

dersim bölgesi etrafi asilmasi güç daglik bir bölge ve bu yüzden tarihten beri illegalitenin barinagi

eskiyanin hirsizin katilin veya devlet ve düzen düsmani olan herkes için iyi bir siginak

otoriteye baskaldiran kim varsa ermenisi kurtü zazasi arabi türkü vs.. nin yigildigi bir bölge

otorite veya erk'e itaat etmeyen ve baskaldiran icin dogal bir siginak

burda da var boyle bir bolge

avustralya nin kuzeyinde darwin diye bilinir

kanunlarla basi belada olan kendini oraya atar

genelde aborijinler

asidirler

medeniyet düsmanidirlar

zorla güzellik olmaz zaten versende self determinasyon (ukkth) dan filan anlamazlar

tek bildikleri kendi bildikleridir

egitemezsinde

vahsidirler

adam olmaz adamlar

dir

Sevdim bu insanları.

Özgür atlar doğada yaşarlar.Onlara eyer vurmaya çalışanı ısırmak vahşi olmalarına sebebtir.Sizde eyer vurmayın onlarda vahşi olmasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama ulusal sorunu çözmek için devrimci parti kıstası aramak cahilliktir. Devrimci parti olması en doğrusudur ama bu yok diye oturup beklemek hangi kitabın hangi sayfasında yazıyor merak etmedim değil.

Bu bölüme baktımda yanlış bir anlatım olmuş.. Ulusal kurtuluş / bağımsızlık mücadeleleri için devrimci bir yapılanma kıstası yanlış demek istedim.. tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya efendi efendi bunu nerede yaptığımı göstereceksiniz ya da bu lafınızı yiyerek özür dileyeceksiniz. Ama "Ben bu yalana hep başvuruyorum. Sözümden dönmem" diyorsanız bu da sizin bir tercihiniz olacak.

O ifadelerimde çoğul kullanıyorum dikkat edersen, seni değil Kürtçülük uyruğuna takılmış olanları kastediyorum. Örnek vereyim:

http://www.guneydergisi.com/konular/nazim_hikmet/nazimhikmet_tezler4.htm

http://kirmanc.wordpress.com/nazim-hikmete-elestirel-bir-yaklasim/

O kadar yazıyorsunuz ama 3 temel sorumu hala yanıtlamadınız.

1- Feodalizm ile yürütülen mücadelenin sosyo*ekonomik verilerini ortaya koyun.

2- Doğuda feodalizm ile mücadele edilirken ve batıda kemalizmin kuyruğuna takılarak bunu destekleyenlere ne olmuştur

3- Irak isyanlarını araya serpiştirdiniz. Bunun niteliklerini anlatın. Kemalist iktidarın bu isyanlara bakış açısı neydi. Çünkü çok bariz bir şekilde ikiyüzlülükle suçlamıştım..

1-

Bu konuda birkaç örnek ve alıntı verelim:

1929 yılında zirai kredi kooperatifleri kanunu çıkarılmış.

Tarımda kalkınmaya kredi olarak o dönem için büyük bir para olan 26 milyon ayrılmış.

7 milyon dönüm tarım arazisi topraksız ya da az topraklı köylülere dağıtılmış.

Tarımda makinalaşma seferberliği başlatılmış, 3000 civarında traktör dağıtılmış.

1937'de köy kalkınma hamlesi başlatılmış. Şevket Süreyya Aydemir, bunun büyük bir kalkındırma seferberliği olduğunu ama bu büyük rüzgarın 1945'lere kadar sürebildiğini ve kesildiğini söyler.

Köy Enstitüleri, tarım ve makinist meslek okulları bu yönde atılmış büyük adımlardı.

"1923-1929 döneminde tarımda nispi bir gelişme görülmekle birlikte, değişmeyen mülkiyet ilişkisi, hızlı bir üretim artışı ve modernleşmeye engel teşkil etmektedir.(…) Çalışmak için büyük şehirlere giden köylü dahi, Bey'e cizyesini muntazaman ödemektedir. Kürt isyanları üzerine bir takım beylerin sürülmesi bite, durumu değiştirmemiş, köylü, beylerin yerinde kalan nazır ve akrabalarına vergisini vermiştir. Bir çok köy, bu beylerin 'batapu' malıdır. Dersim'de Seyit Rıza, 230 köye hükmetmektedir. Muş ovasının önemli bir kısmını mülkiyeti altında bulundurmuş olan Hacı Musa, topraklarından geçenden baç almaktadır." (Doğan Avcıoğlu, Türkiye'nin Düzeni, cilt:1, s.481)

Aynı yıllarda CHP'nin Meclis'teki sözcüsü olan Mazhar Müfit, neden toprak reformu yapamadıklarını şu şekilde açıklamaktadır:

"Mustafa Kemal, bir çok reformlar yapmak istiyor, toprak reformu için burada ağalarla, özellikle Kürt ağaları ile Kürt mebusanlarından Fevzi Beyler ve diğerleriyle konuşmalar yaptı. Bu reform meselesi çok çetin bir mesele. Ağalara toprak reformunu anlatmak imkansız. Bu reformu ele almak bütün ağaları, eşrafı kaybetmek demektir. Şimdilik toprak reformu defterini kapadık." (Sabiha Sertel, Roman Gibi, s.70)

Daha öncede yazdığım gibi feodalizmin tasfiyesi konusunda başarısız kalınmıştır. Çünkü öncelikle devlete bağlılık, itaat sağlanamamıştır. Bugün bile buna cesaret edilememektedir.
2- Doğuda feodalizm ile mücadele edilirken ve batıda kemalizmin kuyruğuna takılarak bunu destekleyenlere ne olmuştur

Bunun yanıtını sana bırakıyorum. Böyle soru olmaz.

3-

Irak 1932'de bağımsız olmuştur. BM'de tanınana kadar, misak-ı milli sınırları içindeki her isyan bizi ilgilendirir. Sanıyorum Barzani isyanını kastediyorsun. Buyrun:

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir tespit yaptim

egitilmis ve medeni taraftanim demedim

kim hakli kim haksiz konusuna girmedim

ama

erk erkligini

it itligini yapar dedim

abd de irak'a ve afganistan'a demokrasi ve medeniyet götürmek için gitti

idi

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...