Jump to content

Bende o Donanım Yok!


Recommended Posts

Selamlar.

Evrim mekanizması ilk hücreden itibaren günümüzde ki binlerce canlı çeşidine kadar hepsinin oluşumlarını açıkladığını söyler..

Bir canlının mikro boyutundan makro boyutuna evrilip devrilmesini ilmi bir çerçevede anlatır açıklar..

O yüzden bahsedeceğim şeyin cevabınıda ondan bulmak istiyorum.Bu çok tabi bir istek..

Mesele şu ki

Size gözüm yok ama görebiliyorum desem bana ne dersiniz?

Yada kulağım yok ama duyabiliyorum?

Belki bir çoğunuz deli olduğumu düşünürsünüz.Yada hayaller kurduğumu yada gaipten sesler aldığımı..

Size küçük bir anımı anlatayım oradan konuya geçeyim..

Bugun bir adam işyerimin önünde bana birşeyler sordu.Konuşmamız şu şekilde oldu

-Kardeş Sürat kargo nerede biliyormusun?

-Hayır bilmiyorum.Adres falan var mı?

-Hayır yok

-Telefonu var mı?

-Oda yok

-Abi sen samanlıkta iğne aramaya çıktın o zaman.Koskoca izmirde nasıl bulacaksın?

-Bilmiyorum sora sora bulacağım..

Adamın gitmesinden sonra biraz düşündüm.

Hİç şüphesiz bilim insanı harika bir makine olarak tanımlar.Gerçektende aklımızla har canlının üstünde bir mevkideyiz..

Fakat bu harika mekanizma bugun bana dikildi ve adres sordu.Belki buldu yada bulamadı.Ama saatlerce aramıştır eminim..

10 Km lik bir alanda dahi bir yeri bulmak bu harika makine için bir problem iken;

Göçmen kuşlar binlerce Km öteden trafik levhaları adres sorulacak kişiler yol harita olmadan dağın yamacında ki yuvalarını bulabiliyorlar..

Şimdi sorsak herhangi bir göçmen kuşun nasıl evrildiğini arkadaşlar şakır şakır anlatacaklar.Yapı itibariyle ufak hücreden itibaren bilinen şu kuşun binlerce km uzakta ki bir yeri bulmasının imkanı yok..

Çünkü yapısını biliyoruz öyle bir donanıma sahip değil..

O kuşta böyle bir yetenek yok.Ancak varmışçasına hareket ediyor..

Bir farede şarkı söyleme yeteneği yok ama şarkı söylese ne ile açıklayacaksınız?

Bilim bir gün cevabını bulacak mı?

Bilim kuşun her tarafını gayet güzel açıklıyor yapısını en ince ayrıntısına kadar biliyor.Fakat o kuşun yuvasını nasıl bulduğunu henüz bilmiyor.Ama bir gün bulacak..

Bu sadece boş bir hayal..Bir fare golf sopasıyla dünyadan marsa tam isabet vuruş yapıyor ise bunu açıklarız bir gün demek sadece hayaldir..

Sevgiler..

tarihinde iLLeGaLTM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Göçmen kuşlar binlerce Km öteden trafik levhaları adres sorulacak kişiler yol harita olmadan dağın yamacında ki yuvalarını bulabiliyorlar..

Şimdi sorsak herhangi bir göçmen kuşun nasıl evrildiğini arkadaşlar şakır şakır anlatacaklar.Yapı itibariyle ufak hücreden itibaren bilinen şu kuşun binlerce km uzakta ki bir yeri bulmasının imkanı yok..

Çünkü yapısını biliyoruz öyle bir donanıma sahip değil..

O kuşta böyle bir yetenek yok.Ancak varmışçasına hareket ediyor..

Yahu Illegal , kac zamandir su sitedesin, biraz oku biraz ogren yaw.

Binlerce canlinin degisik degisik ozellikleri var biz insanlardan cok ustun, bize cok farkli gelen.

Kimisinin kopan kolu bacagi yerine yenisi cikiyor. Kimisinin derisinin rengi degisiyor. Kimisi kilometrelerce oteden koku alabiliyor.

Bu ozellikleri bilim inceliyor, acikliyor. Her hayvanin bunu nasil yaptigi, hucrelerinin , organlarinin ozellikleri ile aciklaniyor.

Simdi binlercesi aciklanirken, ve zamanla tek tek hepsi aciklanmisken, gelmissin tek bir ornek veriyorsun. Nedir simdi bunun mantigi?

40 sene once elektrik baliklarinin nasil elektrik verdigi bilinmiyordu belki, simdi biliniyor.

50 sene once bilmemne kertenkelesinin suda nasil yurudugu bilinmiyrdu simdi biliniyor.

Gocmen kuslarin nasil goz ettigi simdi biliniyor mu bilinmiyor mu bilmiyorum ama bilinse ne fark eder bilinmese ne fark eder?

Bilim su anda bunu aciklamiyorsa, Allah var mi demek bu? Neden bunu aciklamaya calismak bos bir ugras.Binlerce hayvanin binlerce ozelligini aciklamak icin bilim zaman harcadi ve acikladi,sira buna geldi ise bunu da aciklar elbet bir gun. Eee aciklarsa bilim tutup Allah yok mu diyeceksin.

Inan surada sana cevap yazmak icin harcadigim zamana uzuluyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hİç şüphesiz bilim insanı harika bir makine olarak tanımlar.

Hayır bilim böyle bir saçmalık yapmaz.

Böyle tanımlamaları sadece dinler yapar, çok bilmişlik dinlere özgüdür.

Yani insan ''mükemmel amkina'' değildir. Ve senin, kuşları, kafandaki ''mükemmel makina'' ile kıyaslayıp onun yapamadığını yaptıkları için bunu ''Mucize'' olarak görmen de o kadar saçmalıktır.

Haycvanları insanlarla kıyaslayıp ''ne mucize bunu bir insan bile yapamaz'' demekten artık vaz geçin.

İnsan merkezli düşünmek sağlıklı değil. Hayvanların da insanlara göre bir çok üstün yönüün olması mucize değildir.Bu doğaldır.Panik yapmayın, sakin olun.Hayvanlar karşısında hissettiğiniz ezikliği ve komik kıskançlığı tanrı inancı ile bastırmaktan vazgeçin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sadece google a göçmen kuşlar nasıl yolunu bulur diye yazarsan sana tonla cevap çıkar.. Wikipedia der ki :

Sonbaharda güneye göçeden bir kuş yakalanarak bir kafese konursa, ilginç bir olay gözlenir. Kafes ne tarafa çevrilirse çevrilsin, kuş daima göç istikameti olan güneye döner.

Alman kuş bilgini Gustav Kramer yapmış olduğu gözlem ve deneyleriyle kuşların yönlerini güneşe göre kestirdiklerini ilk bulanlardandır. Ekim aylarında yakaladığı Avrupa sığırcıklarını altı şeffaf olan yuvarlak boş kafeslere koydu. Kafesin şeffaf kısmında davranışlarını gözledi. Bunların kafeslerinde rahat durmadıklarını, durunca bile kafesin bir köşesinde güney istikametine devamlı döndüklerini gördü. Güney bu kuşların normal göç istikametiydi. Kafes döndürülünce kuşlar da buna uyarak tekrar dönüyorlardı. İlkbahar aylarında kuşlarda yine göç huzursuzluğu başlıyordu. Bu sefer de tam aksi istikamete, yani kuzeye dönüyorlardı. Güneş ışığından başka bir şey görmeyen sığırcıklar, hep doğru istikamete dönüyorlardı. Kramer kafese gelen güneş ışığının istikametini değiştirmeye karar verdi. Döner aynalar kullanarak ışığın kafese giriş istikametini 90 derece değiştirdi. Kuşlar da buna bağlı olarak yönlerini 90 derece değiştirdiler. Demek ki, güneşe göre, yönlerini ayarlıyorlardı.

ya da .

Amerikalı araştırıcılardan Walcott ilk olarak bazı deneyler yaptılar ve güvercinlere küçük mıknatıslar takınca kuşların yönlerini tamamen şaşırdığını gördüler. Araştırmalar neticesinde göçmen kuşların boyun kısımlarında ferromanyetik taneciklerin bulunduğu ve arzın manyetik alanına göre hassasiyet gösterdikleri keşfedildi. Şimdiye kadar tetkik edilebilen göçmen kuşların kafa yapısında bulunan taneciklerin demir açısından zengin bir mineral olan manyetit (Fe3O4) olduğu anlaşıldı.

Bu tabii pusulalarından göç esnasında azami derecede istifade ederler. Dünyanın manyetik alanının kuvvet çizgilerine göre kendi durumlarını tesbit ederek doğru yönü bulurlar. Kafalarının içindeki bu pusulaları sayesinde kapalı havalarda da yollarını bulurlar. Bulutlu bir günde bile yönlerini şaşırmazlar. Fakat başlarına kuvvetli bir mıknatıs bağlanınca bulutlu günde güvercinler yollarını tamamen kaybederler. Çünkü takılan mıknatısın oluşturduğu suni alan, tabii manyetik alanı değiştirir. Onlara evlerini bulduracak hiçbir ipucu bırakmaz.

ya da,

Posta güvercinleri doğru rota bulmaya yarayan bir koku alma organına sahiptirler; koku alma organlarını yuvalarına dönüşte kullanmakta ve atmosferde her tarafa dağılmış zerreler halindeki maddecikler, güvercinlerin koku alma koordinat şebekesinin muhtemelen temelini teşkil etmektedir. Max Planck Enstitüsünün Seewiesen'deki davranış psikolojisi bilginleri bunu böyle tahmin etmektedir.

Koku alma duyusu asgari 700 km'ye kadar olan mesafelerde yön bulma için vazgeçilmez bir vasıtadır. Kuşlar herhalde havadaki zerrecikleri algılamakta, bunlar yardımıyla yabancı bölgelerde mevki tayini yapmaktadırlar. Bunun için hangi maddelerin sözkonusu olduğu şu ana kadar tesbit edilememiştir.

Daha 30 sene önce, posta güvercinlerinin de diğer göçmen kuşlar gibi güneşi pusula olarak kullanabildikleri ispatlanmıştı. Daha sonra yerin manyetik alanının da aynı şekilde kendilerine yön belirleyici olarak hizmet ettiği tesbit edilmişti. Bununla beraber koku alma koordinat şebekesinin varlığı anlaşılmadan önce, posta güvercinlerinin yüzlerce kilometre uzaklıktaki yuvalarını nasıl bulabildikleri ikna edici bir şekilde izah edilememekteydi.

Pusula kullanmak isteyenin haritaya da ihtiyaç duyacağı ilim adamlarının tebliğinde yer almaktadır. Bu haritanın güvercinlerin koku alma organı ile bağlantılı olması gerektiğine Pizalı araştırıcılar dikkat çekmişlerdi. Çünkü, koku alma duyuları ortadan kaldırılmış güvercinler yuvalarını artık bulamamaktaydı. Kuşlar çok iyi hava tahmincileridir. Havadaki çok hafif barometrik basınç değişimini fark edebilirler. Fırtına çıkacağını önceden keşfederler. Keskin bir görme gücüne sahiptirler. Deneyler güvercinlerin polarize ve ultraviole ışınları da gördüklerini ortaya çıkardı. Bu ışıklardan denizlerden uçarken faydalanırlar. Ayrıca, frekansı çok düşük uzun dalga alt sesleri de duyarlar. İnsan kulağı saniyede 10-20 titreşimin altındaki sesleri duyamaz. Kuşlar ise çok daha düşük sesleri işitebilirler. Bunun sayesinde göç eden bir kuş kendisinden çok uzakta patlayan bir fırtınayı veya 1000 km uzaktaki gök gürültüsünü işitebilmektedir. Binlerce kilometre ötedeki atmosfer basıncı değişikliklerinin meydana getirdiği çok düşük frekanslı elektromanyetik dalgaları fark edebilmektedir. Kuşlar insanlardan çok daha geniş bir dünyayı görür, duyar ve hissederler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

he he tabi ya, ilahi bir güç, kuşları hep uçmaları gereken yöne doğru çeviriyor :)

şakasınız cidden şakasınız. başka izahı yok.

manyetizmadan kuşun nasıl etkilendiği falan önemli değil,

kuşun güneşe göre konumlanmayı öğrenmesi falan önemli değil,

kuş ya ne de olsa nerden bilecek; tekrarladığı faaliyeti öğrenemez:)

atı, küçük bir tümseği olan köprüden geçirirlerken at o tümseğe hap takılır, sendeler.

bir iki üç beş on derken, at artık tümseğin olduğu yeri konumlama yaparak öğrenmiştir, artık tümseğe geldiğinde ayaklarını zamanında kaldırmakta ve takılmamaktadır. yani at öğrenmiştir.

sonra köprü onarılıp tümsek yok edildikten sonra bile at eskiden tümseğin olduğu noktada aynı hareketi tekrar eder. çünkü öğrenmiştir. artık tümseğin olmadığını öğrenene kadar da bu davranışa devam edecektir.

hayvanların öğrenme, ezberleme yetilerinin olmadığını zannedenler için; insandaki öğrenme yeteneğinin de bir mutasyon sayesinde bu kadar büyük aşama kaydettiğini bilmeyenler için, bu büyük aşama sayesinde dünyada insan türünün hakimiyetini görmeyenler için, yani attan kediden köpekten farkını bir mutasyona borçlu olduğunu bilmeyecek kadar tevazudan uzak olanlar için, diğer hayvanlarda gerçekleşmemiş mutasyon yüzünden kendi insan türü onlara göre zeki kaldı diye, tüm hayvanatın insanın kölesi olarak yaratıldığını sanacak kadar kibirliler için;

tabii ki hayret verici bir olay. o kuş nasıl uçar hep doğru yere :)

tarihinde chase tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar Şu aÇıklamaları biraz sorgulayın.

Hemen tamam açıklanmış diye bırakıp gitmişsiniz.Kuşların binlerce km uzaklıkta ki yuvalarını bulmasını Güneye yönelmekle açıklayabiliyormuyuz?

Sizce bu yeterlimidir?

Yada boyunlarında bulunan ve pusula görevi gören maddeler yada tanecikler ile?

Şurdan Günaydoğuya yönelsem Arabistanda bir mağarada ki yumurtalarımı bulabilirmiyim?

Yada elime bir pusula alayım hiç farketmez...

Kuşların duyularının hassaslığıda birşeyi değiştirmez.Kuşlar havada ki basınç değişimlerini farketse yada farketmese bu yuvalarını bulmalarında bir etken mi oluyor sanki?

Lütfen biraz üzerine düşünün ateizm denen şu şeyide sorgulayın..

Dilerseniz tahminleri tek tek tartışalım..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İllegal, bu bahsettiğin her şeyi biyoloji bilimi onlardır senedir inceliyor ve de cevap buluyor; yağmur, şimşek gibi doğa olaylarını Tanrı ya da Tanrıların eylemleri sanıp bunlara tapan ilkel insanların yeni modelleri olmaktan kurtulacaksanız şaşırıp "yumurtaya can veren rabbim!" moduna gireceğinize oturun merak ettiğiniz şeyleri araştırın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İllegal, bu bahsettiğin her şeyi biyoloji bilimi onlardır senedir inceliyor ve de cevap buluyor; yağmur, şimşek gibi doğa olaylarını Tanrı ya da Tanrıların eylemleri sanıp bunlara tapan ilkel insanların yeni modelleri olmaktan kurtulacaksanız şaşırıp "yumurtaya can veren rabbim!" moduna gireceğinize oturun merak ettiğiniz şeyleri araştırın.

Astur ben merak ettiğim şeyleri araştırıyorum okuyorum öğreniyorum..

Ancak herşeyde rabbime giden bir yol var.Mesele bilimin açıklamalarında değil.Mesele o açıklamaları gündüz gibi bariz olan allaha karşı kullanmakta..

Seküler bilim ''Elma Ağaçtan gelir'' der.Din adamları ''Elmayı allah verir.Ağaç bir perdedir'' der.

Sen sadece ilk açıklamayı alıp ilerisine bakmamaya alışmışsın.

Sebepler cenabı hakka yanlız perdedir.Sen perdeyi görüyorsun aralamaya yanaşmıyorsun.

Sonra birde bizi okumamak yada araştırmamak ile suçluyorsun.

Bilimde sorgulanır astur din nasıl sorgulanırsa oda sorgulanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Astur ben merak ettiğim şeyleri araştırıyorum okuyorum öğreniyorum..

Ancak herşeyde rabbime giden bir yol var.Mesele bilimin açıklamalarında değil.Mesele o açıklamaları gündüz gibi bariz olan allaha karşı kullanmakta..

Seküler bilim ''Elma Ağaçtan gelir'' der.Din adamları ''Elmayı allah verir.Ağaç bir perdedir'' der.

Sen sadece ilk açıklamayı alıp ilerisine bakmamaya alışmışsın.

Sebepler cenabı hakka yanlız perdedir.Sen perdeyi görüyorsun aralamaya yanaşmıyorsun.

Sonra birde bizi okumamak yada araştırmamak ile suçluyorsun.

Bilimde sorgulanır astur din nasıl sorgulanırsa oda sorgulanır.

Temelsiz ön kabüllerle yaklaşırsan elbette saçma sonuçlarar varırsın. Sen zaten gündüz gibi bariz diye gördüğün bir hayali arkadaşa inanıyorsun, ne görsen ona yorma eğilimindesin. Elmayı allah falan vermiyor, bizler yetiştiriyoruz. Keşke verse de biz tarımmış bilmemneymiş uğraşmak durumunda kalmasak. Allah kime ne vermiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Selamlar.

Evrim mekanizması ilk hücreden itibaren günümüzde ki binlerce canlı çeşidine kadar hepsinin oluşumlarını açıkladığını söyler..

.

.

.

.

Kendini bir arpa boyu bile geliştirememişsin.

Ne zamandır buralardasın ama o köhnemiş medrese kafan bir türlü aklın süzgecinden geçen sağlıklı düşünme tarzını kapamayacak.

tarihinde Ruslan_Chagaev tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında güzel bir noktaya değinmişsin fakat yanlış adres. bilim insanı mükemmel olarak tanımlamaz. mükemmel tasarım allah tarafından yapılmıştır. ölünce sorarsın allaha ben çok zekiyim akıllıyım ama neden kuşun gördüğü mesafeyi göremiyorum? diye.

Link to post
Sitelerde Paylaş
... Bilim kuşun her tarafını gayet güzel açıklıyor yapısını en ince ayrıntısına kadar biliyor.Fakat o kuşun yuvasını nasıl bulduğunu henüz bilmiyor.Ama bir gün bulacak...

Bilim, kuşun fizyolojik, biyolojik yapısını da biliyor, o kuşun yuvasını nasıl bulduğunu da...

Bazıları bilimi bilmiyorsa, dolayısıyla bilimin neleri bildiğini de bilmiyorsa, buna rağmen "Bilim şunu bilmiyor, bunu bilmiyor..." diye zırvalamaya devam ediyorsa, kendisinin de ornitoloji çerçevesinde incelenmesi gerektiğini ifade ediyor demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunların hepsi kibirden kaynaklanıyor ben söyliyim.

bir köpeğin ağzı , insan ağzından on kat daha temizdir salyalarının dezenfektan işlevinden dolayı. Sabah akşam diş fırçalamak zorundayız, ama köpeklerin dişlerini kırmadıkça bir dişçiye görünmelerine yol açacak bakteriyel bir tehdit yok, anında bertaraf.

Duyma yetileri, koku alma yetileri insana oranla onlarca kat gelişmiş olan canlılar var.

ama işte kibir.

en mükemmel yaratılan insandır şekilden tezahür eden kibir, kuşun yuva bulmasını algılama konusunda büyük engel.

tek bir elden çıkmamış işte daha burdan da anlayamıyosanız ne denir ki ?

Beyin her canlıda aynı gelişmemiş, kiminin ön lobu gelişmiş, zekası artmış, kiminin falanca lobu gelişmiş, işitmesi, koklaması artmış.

primat beynine isabet eden bir mutasyon var biz o sayede bu noktadayız. Tartışacağımız bir internet oluşturabilmiş, bilimsel bir database edinmiş ve üzerinde yazı yazarak tartışabiliyoruz yüzyılın birikimiyle.

yoksa; Kurt medeniyetinin primatları süs hayvanı olarak kullandığı alternatif bir dünya da var olabilirdi şu an.

diğer canlıları hakir görüp, kendi başlarına bunu yapamazlar, bunu yaptıran bir güç var demek pratik gelebilir. ama geçerliliğini tartıştıkça nelere varıyoruz gördüğünüz gibi.

her canlı hayatta kalmaya çalışıyor gördüğünüz gibi, üremeye çalışıyor, üreme güdüsü bile yaratılışçı tezleri yer tek başına. insan hizmet anlamında 2 ya da 4 yavru edinme arasında ne fark var? hayvanlar neden üremeye çalışıyor? bizlere daha iyi hizmet etmek için değil mi size göre?

yok öyle bişey. herşeyin insan için yaratıldığı ve diğer tüm canlılığın; insan hayatını optimize edici figüranlar olarak sahneye sürüldüğünü zannetme kibirinden vazgeçmeniz lazım, ama dogmatik önyargılarınız buna izin verirse.

her canlı mücadelesini veriyor türünü sürdürmek için, başaranları görüyoruz yanımızda çevremizde ya da belgesellerde. daha iyi koklamaya başladığı için, daha hızlı koşabildiği için, ya da kendilerinden bağımsız şekilde, vuku bulmuş olan bir afetle avcıları yok olduğu için hayatta kalanları görüyoruz.

Başaramayanlar da fosil atlaslarını , taksonomi şemalarını süslüyor. Şu an varolan türler, gelip soyu tükenmiş türlere oranla sadece yüzde 1 iken, hizmetkarlarımızın yüzde 99u neden yok olmuş diye soramayan zihniyete nasıl anlatılır ki bu?

Bir tür, diğer türle besleniyor ve onların sayılarını makul miktarda tutuyor diye bunu insana yormak için, insan lehine ve hizmetine diye yormak için çok kasmak lazım. kız bana güldü kesin beni seviyo, demek gibi bişey bu:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Selamlar.

Evrim mekanizması ilk hücreden itibaren günümüzde ki binlerce canlı çeşidine kadar hepsinin oluşumlarını açıkladığını söyler..

Hepsinin değilde, araştırılıp, incelenmiş olanları açıklar diyelim... Araştırılıp, incelenmemiş olanların, evrim modeli ile açıklanacağını varsayar. Bu önemli bir ayrımdır.

Bir canlının mikro boyutundan makro boyutuna evrilip devrilmesini ilmi bir çerçevede anlatır açıklar..

İlmi değil, bilimsel.

O yüzden bahsedeceğim şeyin cevabınıda ondan bulmak istiyorum.Bu çok tabi bir istek..

Tabi bir istek olabilir, ama samimi olduğu söylenebilir mi emin değilim.

Size gözüm yok ama görebiliyorum desem bana ne dersiniz?

Gayet normal, müslümansın sonuçta derim.

-Kardeş Sürat kargo nerede biliyormusun?

-Hayır bilmiyorum.Adres falan var mı?

-Hayır yok

-Telefonu var mı?

-Oda yok

-Abi sen samanlıkta iğne aramaya çıktın o zaman.Koskoca izmirde nasıl bulacaksın?

-Bilmiyorum sora sora bulacağım..

Ben biliyordum halbuki...

Adamın gitmesinden sonra biraz düşündüm.

Hİç şüphesiz bilim insanı harika bir makine olarak tanımlar.

Makine... makine?.. makine, yani mekanik... yani evremsel kanunlara tabi. Bunu aklımızda tutalım.

Gerçektende aklımızla har canlının üstünde bir mevkideyiz..

Hayvanlar arasında herhangi bir mevki yok.

Fakat bu harika mekanizma bugun bana dikildi ve adres sordu.Belki buldu yada bulamadı.Ama saatlerce aramıştır eminim..

10 Km lik bir alanda dahi bir yeri bulmak bu harika makine için bir problem iken;

Farklı bir açıdann yaklaşalım: Bu adam, kargo şirketinin adı dışında bir şey bilmeden, orada burada dolaştı. Hiç bir bilinçli tercihte bulunmadan, orada burada "Sürat Kargo" tabelası görünceye kadar dolaştı. Peki, bulması imkansız diyebilir miyiz?

Göçmen kuşlar binlerce Km öteden trafik levhaları adres sorulacak kişiler yol harita olmadan dağın yamacında ki yuvalarını bulabiliyorlar..

Trafik levhaları olmadığını nereden çıkardın? Senin bilmiyor olman, bu cahil cesaretini haklı ve geçerli kılar mı? Göçmen kuşların "trafik levhaları" vardır.

Şimdi sorsak herhangi bir göçmen kuşun nasıl evrildiğini arkadaşlar şakır şakır anlatacaklar.Yapı itibariyle ufak hücreden itibaren bilinen şu kuşun binlerce km uzakta ki bir yeri bulmasının imkanı yok..

İmkansızı tespit edebilmen için, önce imkanları tespit etmen gerekiyor; Peki sen imkanları tespit edebildin mi; Hayır! Desteksiz bir şekilde, en ufak bir araştırma yapmadan, daha nasıl evrildiğini dinlemeden, göçmen kuşların yuvalarını nasıl bulduğunu araştırıp tespit etmeden, "imkansız" diye kestirip atmaktan geri kalmıyorsun. Demek ki, insan o kadar harika değilmiş... senin gibileri de varmış.

Çünkü yapısını biliyoruz öyle bir donanıma sahip değil..

Nasılda bilmiş bilmiş konuşuyorsun sen öyle!

Sen hiç bir şey bilmiyorsun... birileri sana "öyle bir donanım yok" demiş, seninde işine geldiği için öyle bellemişsin.

Şimdi ben sana "hayır, öyle bir donanım var" diyeceğim, bakalım sen bunu böyle belleyecek misin. Her ne kadar kendimi önyargılardan arındırmaya çalışıyor olsamda, daha o donanımların ne olduğunu sorup öğrenme zahmetine bile girmeden bunu inkar edeceğini tahmin ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

-Kardeş Sürat kargo nerede biliyormusun?

-Hayır bilmiyorum.Adres falan var mı?

-Hayır yok

-Telefonu var mı?

-Oda yok

-Abi sen samanlıkta iğne aramaya çıktın o zaman.Koskoca izmirde nasıl bulacaksın?

-Bilmiyorum sora sora bulacağım..

O adamın sürat kargoyu bulduğuna eminim.

Herkese iyi bayramlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet doğrudur,kuşlar arılar vs akla zarar işler yapar.

Ama bütün bunlar bir Tanrı'nın var olduğunu kanıtlamaz.

Tanrı'nın varlığı bunlardan bağımsız olarak nesnel kanıt gerektirir. 

Bence akıllı bir insan arıların ve kuşların yaptığı harika şeylerden Allah’ın büyük azametini görmesi gerekiyor

Tabiî ki her şeyi tabiata, tesadüfe bağlayan biri için bunların yaptığı sıradan basit şeylerdir

Onların bunlardan bir şey çıkaracağını hiç tahmin etmiyorum

Tabiî ki bunlara nasıl bir gözle baktığımıza bağlı

Şaşı bakan en mucizevî bir şey olan canlılığı bile tesadüfe bağlar

Bence her şey bakış ile alakalı bir şeydir

Bakışı doğru yapanın Allah’ı bulacağını düşünüyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...