Jump to content

İkinci Cumhuriyetçiler ve Emre Kongar


Recommended Posts

Tolonbey,

Sen tartışmayı başından takip etmedin sanırım. Bu adam yalan yanlış verilerle cumhuriyet devrimleri falan hikaye, memlekette değişiklik, kalkınma, hizmet devrimlerle olmadı demeye getiriyor. Onun derdi bu sonucu kanıtlamak, ama bir bakıyorsun ki adamın iddia ettikleri külliyen yalan. Yüzü kızarmadan yalan söylediğini çıkarıp en güvenilir istatistiklerle yüzünü vurunca da iyice çirkefleşiyor; binbir türlü laf oyunuyla, afedersin karhane karılarının diliyle pislik kusup duruyor.

Lütfen iletileri baştan itibaren oku ve olup biteni kendi gözünle gör. Sene 1988'e kadar büyük illerin yakınındaki köylerde bile elektrik yoktu diyor. Çıkarıp koyuyoruz: diyoruz ki bak arkadaş, sene 1982'de köylerin %61'ine elektrik ulaştırılmış. Sene1988 yılına kadar bu oranın en az %70-80 olacağını da öngörmek gayet mantıklı olduğuna göre iddiası asılsız (yalan) çıkıyor. Eeee bunda da ben yanılmışım, haklıymışsın diyecek adamlık olmadığı için, başlıyor edebiyata. Hal böyleyken bana kalkıp tükenmişliğimden dem vuruyor. Üstüne üstlük bir de orta yaşlı, olgun ve aklı başında bir adam olduğu imaları var bu ucubenin. Şimdi sen söyle, bu fiilin adı nedir sözlükte?

Savunmasına bakacak olursan - böyle bir rezaletin üzeri örtülemeyeceği zaten açıktır - ben diyor, kendi gözümle gördüm, elektrik ,yok idi, istatistiklere değil bana inanın diyor yani. Sanki bu vatandaş binlerce köyün hepsini tek tek gezmiş ve elinde ajanda istatistik tutmuş... Bu andavallıya göre biz bu ülkede hiç yaşamadık, uzaydan ışınlanıp da geldik anasını satayım. Şu kadar yazdığıma bile değer mi bu hezeyanlar, komedi mi desem, ruh hastalığı mı desem, inan ben de şaşırdım...

Ey yarım bırakmak istemediğim projem!

Yarım saattir onlinesin bakalım ne yazmışsın: "afedersin karhane karılarının diliyle pislik kusup duruyor." Diyerek kendinden olanı çözülmüş bir sırrın üzüntüsüyle bir güzel açığa çıkartmışsın. Zaten bu cümlenin dışındakiler önceki iletinden yaptığın copy/paste, anlıyacağın batı cephesinde yeni bir şey yok. Sana canlı tanıklığımla yaşadığım ülkenin ilkelliklerini, çağdaşlık terranelerinin birer binbir gece masalı olduğunu, 60 yıl gibi bir zaman zarfında çekilen patinajın milletin bitine bit kattığını, kıtlık kuyruklarını, demode hastalıklardan kırılan yığınları anlatıyorum sen ise sana yutturulan leylekli turnalı hikayelerle düz mantığına devam ediyorsun. Bu ülkede Sovyet devrimi yaşanmadı, halk önce de köylü marabaydı sonra da.. Bu ülkede Japon devrimi yaşanmadı, halk önce de bahçıvandı sonra da. Ve maalesef bu ülke o bitli, köylü, maraba tarafını değişen dünyanın dayatmasıyla, yabancı sermayenin kırıntılarıyla değiştirebildi. Aslında değiştirdi demek yine de haksızlık olsada 25/30 yıl öncesinin ilkel yaşam formları en azından minimuma indi.

tarihinde Ruslan_Chagaev tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 48
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

gönderildi (düzenlendi)

Evet, arkadaş 1980'lerdeki Türkiye'nin genel durumundan manzaralar sunmuş. Gerçi açılan başlıkla da bir alakası yok ama, bu genel hali sanırım o çok nefret ettiği Atatürkçülerin üzerine yıkma gayretkeşliğine soyunmuş.

Bir de, 1980 öncesinin koyu komünist devrimcisi olup cunta idaresi başa gelince yurtdışına kaçan, sonra da Özal'ın affıyla yurda dönüp TAM BİR ÖZALCI olan Cem Karaca'dan şiir vermiş ki, artık nerenizle gülersiniz o da size kalmış.

Yahu, madem ülke 1980'lerde bu haldeydi, 1980'lere kadar Türkiye'yi ekseriyetle kim yönetti, Atatürkçüler mi?

Mesela, bir Adnan Menderes Atatürkçü müdür?

Onun ve partisinin devamı olup defalarca gelip giden morrison Demirel mi Atatürkçüdür?

İlk borçlanmayı kim yaptı bu ülkede?

Bağımsızlıktan vazgeçip ABD'nin kucağına ilk oturmamızı sağlayan kimdir?

Defalarca işbaşına geldi bunlar; yapsalardı ya Güneydoğu'da toprak reformunu, niye yapmadılar?

Yahu Ruslan, sen bir ateistsin, Türkiye'nin her tarafını camilerle donatan kimdir; Demirel değil midir? Bugün günümüzde dahi siyasetçi- tarikatçı- vuguncu işadamı üçgeninde kıvranıyosa bu ülke, kimdir bunların altyapısını hazırlayanlar?

SSK'nın batacağını bile bile, sırf kendisini yeniden seçtirebilmek için emeklilik yaşının yükseltmesine karşı çıkıp tekrar 25 yılda kalmasına sebep olarak SSK'nın resmen batmasına vesile olan kimdir; 1980'lere kadar defalarca işbaşına gelen halk dalkavuğu Demirel değil midir?

1980 sonrası iki sefer işbaşına gelip ülkeyi sadece dış değil, iç borca da sokarak gırtlağına kadar borçlandıran, özelleştirmenin adını resmen peşkeşe çıkarıp ülkeyi korkunç bir yolsuzluk batağına sokanlar kimdir; Atatürkçüler mi, yoksa liberal Turgut Özal mı?

Bu ülkenin 1983'ten 2010'a kadar yüzmilyarca dolarını ülkede korkunç bir yolsuzluk düzenini hakim kılarak ceplerine indiren kimlerdir; liberal parti yandaşları değil de Atatürkçü parti yandaşları mıdır?

Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ...

Özellikle de liberal Mesut'un çeşitli medya kuruluşları yöneticileri ile enseye tokat geçinip bir yığın işletmeyi onlara sudan ucuz satıp zaten az birşey ödedikleri vergilerini de devamlı surette ertelettirdiği yalan mıdır?

Ülke şu anda borcun faizinin faizini ödebiliyor ancak, ki onu da yeniden borçlanarak, uluslararası para kartellerini zengin ederek, ekonomisini IMF'ye, içişlerini AB'ye, dışişlerini ABD'ye havale ederek ...

Şaşkın, onursuz, sefil, depresyonlu, iflasın eşiğinde ger ger gezeleyen müflis tüccarlar gibi .

Yahu, hangi birisini sayayım ben daha.

Sen ne anlatmaya çalışıyorsun şimdi; ülke bu hallere düşmüşse bunun sorumlusu Atatürkçüler midir ?

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, arkadaş 1980'lerdeki Türkiye'nin genel durumundan manzaralar sunmuş. Gerçi açılan başlıkla da bir alakası yok ama, bu genel hali sanırım o çok nefret ettiği Atatürkçülerin üzerine yıkma gayretkeşliğine soyunmuş.

Bir de, 1980 öncesinin koyu komünist devrimcisi olup cunta idaresi başa gelince yurtdışına kaçan, sonra da Özal'ın affıyla yurda dönüp TAM BİR ÖZALCI olan Cem Karaca'dan şiir vermiş ki, artık nerenizle gülersiniz o da size kalmış.

Yahu, madem ülke 1980'lerde bu haldeydi, 1980'lere kadar Türkiye'yi ekseriyetle kim yönetti, Atatürkçüler mi?

Mesela, bir Adnan Menderes Atatürkçü müdür?

Onun ve partisinin devamı olup defalarca gelip giden morrison Demirel mi Atatürkçüdür?

İlk borçlanmayı kim yaptı bu ülkede?

Bağımsızlıktan vazgeçip ABD'nin kucağına ilk oturmamızı sağlayan kimdir?

Defalarca işbaşına geldi bunlar; yapsalardı ya Güneydoğu'da toprak reformunu, niye yapmadılar?

Yahu Ruslan, sen bir ateistsin, Türkiye'nin her tarafını camilerle donatan kimdir; Demirel değil midir? Bugün günümüzde dahi siyasetçi- tarikatçı- vuguncu işadamı üçgeninde kıvranıyosa bu ülke, kimdir bunların altyapısını hazırlayanlar?

SSK'nın batacağını bile bile, sırf kendisini yeniden seçtirebilmek için emeklilik yaşının yükseltmesine karşı çıkıp tekrar 25 yılda kalmasına sebep olarak SSK'nın resmen batmasına vesile olan kimdir; 1980'lere kadar defalarca işbaşına gelen halk dalkavuğu Demirel değil midir?

1980 sonrası iki sefer işbaşına gelip ülkeyi sadece dış değil, iç borca da sokarak gırtlağına kadar borçlandıran, özelleştirmenin adını resmen peşkeşe çıkarıp ülkeyi korkunç bir yolsuzluk batağına sokanlar kimdir; Atatürkçüler mi, yoksa liberal Turgut Özal mı?

Bu ülkenin 1980'den 2010'a kadar yüzmilyarca dolarını ülkede korkunç bir yolsuzluk düzenini hakim kılarak ceplerine indiren kimlerdir; liberal parti yandaşları değil de Atatürkçü parti yandaşları mıdır?

Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ...

Özellikle de liberal Mesut'un çeşitli medya kuruluşları yöneticileri ile enseye tokat geçinip bir yığın işletmeyi onlara sudan ucuz satıp zaten az birşey ödedikleri vergilerini de devamlı surette ertelettirdiği yalan mıdır?

Ülke şu anda borcun faizinin faizini ödebiliyor ancak, ki onu da yeniden borçlanarak, uluslararası para kartellerini zengin ederek, ekonomisini IMF'ye, içişlerini AB'ye, dışişlerini ABD'ye havale ederek ...

Şaşkın, onursuz, sefil, depresyonlu, iflasın eşiğinde ger ger gezeleyen müflis tüccarlar gibi .

Yahu, hangi birisini sayayım ben daha.

Sen ne anlatmaya çalışıyorsun şimdi; ülke bu hallere düşmüşse bunun sorumlusu Atatürkçüler midir ?

Eveet! Önce hataları düzeltelim: Atatürk kadınlara verdiği haklarla, yapmaya çalıştığı toprak reformuyla, kurduğu millet meclisiyle, çalışan kesime verdiği haklarla her zaman taktir etmişimdir, bu bir.

Cem karaca o şiiri 1970lerin sefil hayatını betimleyerek kaleme dolamıştır, anlıyacağın affedildiği için değil; affedilmediği için..

Hepimiz biliyoruz ki politikacı bu ülkede piyondur. İktidarın koalisyon ortağı bile değil; politikacı birilerinin kirli çamaşırlarını üstlenen ve de titreşimleri emen amortisörden başkası değil. Bu ülkeyi yöneten Kırmızı kitap ve kırmızı kitapçılardır. Bu ülkeyi esas yöneten Ercümeni Nanişlerdir, akılmendi piyadardır.Politikacı Perde arkasındakilerin piyonudur. Politikacı Avrupa birliği Dbakırdan geçer dediğinde birilerinden şamar yiyip kendine getirilir. Politikacı düz ovada siyaset der, tarihinde görmediği şamarla karşılaşır, siner oturur. Politikacı birşeyleri değiştirmek için "açılım" der, ipleri elinde tutan karalık güçler bi başlar voveylaya güzelim düşler güme gider.

Politikacı Kıbrıs, yunan iyi komşuluk AB der, gizli güç hemen başlar darbe planlarına.

Ve politikacı on yılda bir hani kadınların aybaşı hali gibi peryodik olarak terbiye edilir, format çekilir ve piyasaya yeni sürümüyle yeniden pazarlanır.

Türkiyeyi politikacı yönetemedi hiçbir zaman. Yönetemediği ülkenin tıkanmışlığının müssebibi de olamaz. Ama siyasetçinin afedilmeyen bir tafafı vardır ki o da oruspu oluşudur. Çünkü politikacıya "senin asıl işin para yemek, paranı ye ve halkın iradesini tecavüze uğrat" denildiğinde salyalarıyla bunu kabul eder, gün gelir şerefsiz onbaşı lakabını alır gün gelir şapkasını alır gider.

Borcun faizinin faizinden bahsetmişsin, senin açından iyi bir gelişme ama o sorgulma yoksunluğundan olsa gerek bu borç nerelere harcandı kimlere peşkeş çekildi 300 milyar doları kim neye harcadı gibi sorular senin gündeminin dışında zira cevapları hesabına gelmez..

Dikkatimi celbeden İMF ve Amerika demişsin, ey kardeş! İMF tek partili dönemin ve İ. İnönünün Türkiyeye attığı en büyük kazıktır. Amerika ve Nato da öyle. Görüyorsun ki "ben Milli şefinizim" diyen adam senin ülkeni ipoteklemiş sen ise hani dili devrimciler gibi konuşan ama kalbi alşabildiğine faşist insanlar gibi kamuflaja çalışıyorsun bu gerçeği.

Bu ülkenin 1980 ile 2010 yılları arasında yağmalanan dolarcıkları(300milyar dolar denilir hep) dağların dehlizlerindeki rüzgarlara savruldu. Hem de "bu ülkenin asıl sahipleri benim sizler cahil yığınlarısınız" diyenler tarafından..

tarihinde Ruslan_Chagaev tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Eveet! Önce hataları düzeltelim: Atatürk kadınlara verdiği haklarla, yapmaya çalıştığı toprak reformuyla, kurduğu millet meclisiyle, çalışan kesime verdiği haklarla her zaman taktir etmişimdir, bu bir.

Cem karaca o şiiri 1970lerin sefil hayatını betimleyerek kaleme dolamıştır, anlıyacağın affedildiği için değil; affedilmediği için..

Hepimiz biliyoruz ki politikacı bu ülkede piyondur. İktidarın koalisyon ortağı bile değil; politikacı birilerinin kirli çamaşırlarını üstlenen ve de titreşimleri emen amortisörden başkası değil. Bu ülkeyi yöneten Kırmızı kitap ve kırmızı kitapçılardır. Bu ülkeyi esas yöneten Ercümeni Nanişlerdir, akılmendi piyadardır.Politikacı Perde arkasındakilerin piyonudur. Politikacı Avrupa birliği Dbakırdan geçer dediğinde birilerinden şamar yiyip kendine getirilir. Politikacı düz ovada siyaset der, tarihinde görmediği şamarla karşılaşır, siner oturur. Politikacı birşeyleri değiştirmek için "açılım" der, ipleri elinde tutan karalık güçler bi başlar voveylaya güzelim düşler güme gider.

Politikacı Kıbrıs, yunan iyi komşuluk AB der, gizli güç hemen başlar darbe planlarına.

Ve politikacı on yılda bir hani kadınların aybaşı hali gibi peryodik olarak terbiye edilir, format çekilir ve piyasaya yeni sürümüyle yeniden pazarlanır.

Türkiyeyi politikacı yönetemedi hiçbir zaman. Yönetemediği ülkenin tıkanmışlığının müssebibi de olamaz. Ama siyasetçinin afedilmeyen bir tafafı vardır ki o da oruspu oluşudur. Çünkü politikacıya "senin asıl işin para yemek, paranı ye ve halkın iradesini tecavüze uğrat" denildiğinde salyalarıyla bunu kabul eder, gün gelir şerefsiz onbaşı lakabını alır gün gelir şapkasını alır gider.

Borcun faizinin faizinden bahsetmişsin, senin açından iyi bir gelişme ama o sorgulma yoksunluğundan olsa gerek bu borç nerelere harcandı kimlere peşkeş çekildi 300 milyar doları kim neye harcadı gibi sorular senin gündeminin dışında zira cevapları hesabına gelmez..

Dikkatimi celbeden İMF ve Amerika demişsin, ey kardeş! İMF tek partili dönemin ve İ. İnönünün Türkiyeye attığı en büyük kazıktır. Amerika ve Nato da öyle. Görüyorsun ki "ben Milli şefinizim" diyen adam senin ülkeni ipoteklemiş sen ise hani dili devrimciler gibi konuşan ama kalbi alşabildiğine faşist insanlar gibi kamuflaja çalışıyorsun bu gerçeği.

Bu ülkenin 1980 ile 2010 yılları arasında yağmalanan dolarcıkları(300milyar dolar denilir hep) dağların dehlizlerindeki rüzgarlara savruldu. Hem de "bu ülkenin asıl sahipleri benim sizler cahil yığınlarısınız" diyenler tarafından..

Altina imza atiyorum.Nerde lan paralar :ph34r:

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)
Borcun faizinin faizinden bahsetmişsin, senin açından iyi bir gelişme ama o sorgulma yoksunluğundan olsa gerek bu borç nerelere harcandı kimlere peşkeş çekildi 300 milyar doları kim neye harcadı gibi sorular senin gündeminin dışında zira cevapları hesabına gelmez..

Madem kendinden bu kadar eminsin, birşeyler biliyorsun açıkla arkadaşım, elini tutan mı var ki böyle gizemli tavırlar takınıyorsun?

Ben biliyormuşum da hesabıma gelmiyormuş.

Yazdım ya önceki yorumumda.

Dikkatimi celbeden İMF ve Amerika demişsin, ey kardeş! İMF tek partili dönemin ve İ. İnönünün Türkiyeye attığı en büyük kazıktır. Amerika ve Nato da öyle.

Bak, ben sana baştan birşey diyeyim; ben İnönücü mimönücü değilim. Eğer bu konuda anlaşırsak ancak, diğer yazdıklarımın da bir anlamı olacaktır, yoksa ben bu kadar uzun yazıyı boşa yazıyorum demektir ki, bir daha da girmem tartışmaya.

Arkadaşım, Nato 1949'da kuruldu, Türkiye de bu birliğe 1952'de girdi .

1952'de halkın ezici bir çoğunluğunun oyunu alarak Türkiye'yi yöneten Adnan Menderes'ti.

Türkiye, üyeliği alabilmak için Kore'ye asker gönderdi. Gönderen de Adnan Menderes'ti.

Girme gerekçesine gelirse; İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkan Sovyetlerin Ortadoğu ve Akdeniz sıcak sularına inme tehdidine karşı önlem almaktı.

Gelelim o döneme ilişkin Türkiye'deki bazı verilere ...

Nato'ya girmeden önce Türkiye'nin enflasyonu çok düşüktü, dış borcu kalmamış, resmen sıfırlanmıştı. Özellikle iktisadi bağlamda tam bağımsız milli bir devletti. Haliyle de kendi siyasi kararlarını da emir almadan kendisi belirleyebiliyordu.

Peki, Nato devleri Amerika ve İngiltere Türkiye'yi üyeliğe niye aldılar dersin?

Niye olacak; Türkiye'yi askeri bağlamda denetimleri altına almak, Sovyet tehdidine karşı kalkan gibi kullanmak, bol bol silah satmak, ulusal ekonomi yerine liberal ekonomiyi dayatıp milli ekonominin gelişimine ket vurmak, ülkede ağır sanayi kurulmasına engel olup kendi ürettiği malını satmak, daha doğrusu Türkiye'yi adım adım açık pazarı haline getirmek vs.

Tamam, Nato'ya girmemizde İsmet İnönü'nün de yanlışı var, özellikle de Stalin canavarı boğazlar, Kars ve Ardahan üzerinde hak talepler edip Türkiye'ye siyasi baskı yapmaya kalkışınca eli ayağına dolaştı.

İyi ama Adnan Menderes'e birşey demeyecek miyiz bu durumda?

Suç ve suçlu tek taraflı olmaz ki.

***

Gelelim IMF'ye ...

Türkiye IMF'yle olan ilk stand by anlaşmasını 1958 yılında yapmış. Ardından geçen sürede, yani 2007'ye kadar toplam 20 stand-by anlaşması daha yapmış.

Gelinen durum ortada; iç ve dış borçlar gırtlağa dayanmış boğuluyoruz adeta, öyle ki başa gelen hiçbir hükümet özellikle ekonomi konularında proğramına IMFsiz bir direktif olmadan işyapamaz hale gelmiş. 2007 verilerine göre Türkiye'nin iç borcu 195 milyar dolar, dış borcu ise 213 milyar dolar . Toplam borç 408 milyar dolar. Birçok ülke IMF ile çoktan yollarını ayırmışken Türkiye hala IMF'ye mahkum. IMF'yle yapılan anlaşmaların zamanını ve bu dönemde iktidara gelenleri göz önüne aldığımızda kimi suçlamamız gerekiyor bu durumda?

Hem ayrıca önceki yorumunda ne diyordun, şimdi ne diyorsun :

Ve maalesef bu ülke o bitli, köylü, maraba tarafını değişen dünyanın dayatmasıyla, yabancı sermayenin kırıntılarıyla değiştirebildi. Aslında değiştirdi demek yine de haksızlık olsada 25/30 yıl öncesinin ilkel yaşam formları en azından minimuma indi.

Yani hem borçlanmayı savun, hem de karşı çık; ne iştir anlamadım.

Görüyorsun ki "ben Milli şefinizim" diyen adam senin ülkeni ipoteklemiş sen ise hani dili devrimciler gibi konuşan ama kalbi alşabildiğine faşist insanlar gibi kamuflaja çalışıyorsun bu gerçeği.

Neyi kamufle ediyorum?

Öncesinde de şimdi de uzun uzun yazdım sana işte.

Senden birşey rica edeceğim; şu dilinize pelesenk ettiğiniz faşist bilmem nemne yaftalarını bırakın artık. Böyle yaparak tüm seviyeli tartışmaları sabote edip attığınızın, böyle yapmaya devam ederseniz muhataplarınızın da sizlere aynı meyanda etiketler yapıştırabileceğinin idrakine ne zaman varacaksınız?

Bu ülkenin 1980 ile 2010 yılları arasında yağmalanan dolarcıkları(300milyar dolar denilir hep) dağların dehlizlerindeki rüzgarlara savruldu. Hem de "bu ülkenin asıl sahipleri benim sizler cahil yığınlarısınız" diyenler tarafından..

Tabii tabii, 1950'den beri liberaller, 2000'lerden itibaren de dinciler ve AKPliler armut topladı!

Güler misin ağlar mısın; iki dönemdir seçilen AKP'nin yolsuzluklarına tek kelime etmeyen adam söylüyor bunları.

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem kendinden bu kadar eminsin, birşeyler biliyorsun açıkla arkadaşım, elini tutan mı var ki böyle gizemli tavırlar takınıyorsun?

Ben biliyormuşum da hesabıma gelmiyormuş.

Yazdım ya önceki yorumumda.

Bak, ben sana baştan birşey diyeyim; ben İnönücü mimönücü değilim. Eğer bu konuda anlaşırsak ancak, diğer yazdıklarımın da bir anlamı olacaktır, yoksa ben bu kadar uzun yazıyı boşa yazıyorum demektir ki, bir daha da girmem tartışmaya.

Arkadaşım, Nato 1949'da kuruldu, Türkiye de bu birliğe 1952'de girdi .

1952'de halkın ezici bir çoğunluğunun oyunu alarak Türkiye'yi yöneten Adnan Menderes'ti.

Türkiye, üyeliği alabilmak için Kore'ye asker gönderdi. Gönderen de Adnan Menderes'ti.

Güler misin ağlar mısın; iki dönemdir seçilen AKP'nin yolsuzluklarına tek kelime etmeyen adam söylüyor bunları.

Aslında faşistler gibi demiştim, gerçi yine de yakışıksız olmuş. Bu konuda çok haklısın, dememeliydim üzür dilerim.

İmf ve diğerlerine dair:

24 Ekim 1945'te Türkiye BM'ye girdi.

14 Şubat 1947'de Dünta bankasına girildi.

11 Mart 1947'de Türkiye İMF'ye alındı..(Truman Doktrini'nden Türkiye'ye 200 milyon dolarlık askeri yardım yapılması,İsmet İnönü'nün IMF'ye girme kararının ödülüdür.)

Truman doktirini 1947'de kabul edildi.

4 Temmuz 1948'de Marshal yardımı kabul edildi.

Nato'ya giriş baş vurusu 4 Mayıs 1950'de İnönü döneminde olmuştur. Sonra da seçime gidilmiştir.

Gördüğün gibi ülkeyi ülkenin sahipleriyiz diyenler ne güzel temeller atmışlar.

Şunu da ekliyeyim: Yine İMF ve borç demişsin ve ben de yine aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalacağım: Alınan borçların arslan kısmı askeri harcamalara gitmiştir hem de sayıştay denetiminin olmadığı, hesabının dahi tuttulmasının kanunlarla engellendiği meşhur harcamalar.Türkiye imf'e bağlıdır çünkü imf parası olmadan silah alınamaz, maaş verilemez, karakol yapılamaz, f16ların meşhur iniş takımlarının maliyeti karşılanamaz, onbinlerce lojman yapılamaz vesaire vesaire... Liberaller de dinciler de kukla oldukları için ve sırf devede kulağı şahsi zimmetlerine geçirip; kulak hariç devenin diğer kısımlarını yukarda saydığım kalemlere pompaladıkları(ve seyircikaldıkları) için önceki iletimde kullandığım lakabı sonuna kadar hak eden zibidilerdir.

tarihinde Ruslan_Chagaev tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, arkadaş 1980'lerdeki Türkiye'nin genel durumundan manzaralar sunmuş. Gerçi açılan başlıkla da bir alakası yok ama, bu genel hali sanırım o çok nefret ettiği Atatürkçülerin üzerine yıkma gayretkeşliğine soyunmuş.

Bir de, 1980 öncesinin koyu komünist devrimcisi olup cunta idaresi başa gelince yurtdışına kaçan, sonra da Özal'ın affıyla yurda dönüp TAM BİR ÖZALCI olan Cem Karaca'dan şiir vermiş ki, artık nerenizle gülersiniz o da size kalmış.

Yahu, madem ülke 1980'lerde bu haldeydi, 1980'lere kadar Türkiye'yi ekseriyetle kim yönetti, Atatürkçüler mi?

Mesela, bir Adnan Menderes Atatürkçü müdür?

Onun ve partisinin devamı olup defalarca gelip giden morrison Demirel mi Atatürkçüdür?

İlk borçlanmayı kim yaptı bu ülkede?

Bağımsızlıktan vazgeçip ABD'nin kucağına ilk oturmamızı sağlayan kimdir?

Defalarca işbaşına geldi bunlar; yapsalardı ya Güneydoğu'da toprak reformunu, niye yapmadılar?

Yahu Ruslan, sen bir ateistsin, Türkiye'nin her tarafını camilerle donatan kimdir; Demirel değil midir? Bugün günümüzde dahi siyasetçi- tarikatçı- vuguncu işadamı üçgeninde kıvranıyosa bu ülke, kimdir bunların altyapısını hazırlayanlar?

SSK'nın batacağını bile bile, sırf kendisini yeniden seçtirebilmek için emeklilik yaşının yükseltmesine karşı çıkıp tekrar 25 yılda kalmasına sebep olarak SSK'nın resmen batmasına vesile olan kimdir; 1980'lere kadar defalarca işbaşına gelen halk dalkavuğu Demirel değil midir?

1980 sonrası iki sefer işbaşına gelip ülkeyi sadece dış değil, iç borca da sokarak gırtlağına kadar borçlandıran, özelleştirmenin adını resmen peşkeşe çıkarıp ülkeyi korkunç bir yolsuzluk batağına sokanlar kimdir; Atatürkçüler mi, yoksa liberal Turgut Özal mı?

Bu ülkenin 1983'ten 2010'a kadar yüzmilyarca dolarını ülkede korkunç bir yolsuzluk düzenini hakim kılarak ceplerine indiren kimlerdir; liberal parti yandaşları değil de Atatürkçü parti yandaşları mıdır?

Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ...

Özellikle de liberal Mesut'un çeşitli medya kuruluşları yöneticileri ile enseye tokat geçinip bir yığın işletmeyi onlara sudan ucuz satıp zaten az birşey ödedikleri vergilerini de devamlı surette ertelettirdiği yalan mıdır?

Ülke şu anda borcun faizinin faizini ödebiliyor ancak, ki onu da yeniden borçlanarak, uluslararası para kartellerini zengin ederek, ekonomisini IMF'ye, içişlerini AB'ye, dışişlerini ABD'ye havale ederek ...

Şaşkın, onursuz, sefil, depresyonlu, iflasın eşiğinde ger ger gezeleyen müflis tüccarlar gibi .

Yahu, hangi birisini sayayım ben daha.

Sen ne anlatmaya çalışıyorsun şimdi; ülke bu hallere düşmüşse bunun sorumlusu Atatürkçüler midir ?

hayır yakup müslüman kendisi

ateist gibi yazmayı seviyor ama deli :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...