Jump to content

"Değer" Nedir?


Recommended Posts

  • İleti 302
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sevgili rochader, yazilarini sildiysen, bu kufurbazlari forumdan bir sureligine uzaklastirsan ne iyi olurdu... Belki bu tartismayi bilmez curuflar agizlarina ayar veririlerdi...

Rochader, Misket'e de 10 puan yazıver!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam işte, "kapitalistler" iş değerlendirmesi yapıp herkese "hakkını" veriyorlarsa şikayet ettiğiniz nedir?

İş değerlendirmesi nasıl yapılıyor, kimin ne kadar değer ürettiği nasıl hesaplanıyor siz bize burada bir hesaplasanız daha net olacak her şey aslında.

Sevgili Astur, dere yatağını, hem bulur, hem yapar.

İlk yaklaşımın çok ilginç. Kapitalist iş değerlendirmesini yapıyor, herkese "hakkını" veriyor. Bu hakkını kelimesini niçin tırnak içine aldın? Bence anlamlı. Kabaca kapitalist hangi kriterler üzerinden değerlendirme yapıyorsa tamam bunu objektif kabul edelim. Peki kapitalistin karını hangi objektif iş değerlendirmesi ile izah edeceğiz. Kapitalistin karı yaptığı işten mi kaynaklanıyor, yoksa başka bir şeyden mi?

İşdeğerlendirmesi de artık bilimsel bir branş oldu. İş değerlendirmesi yapan şirketler var. Onlar insanın üretme yeneteklerinin herbirine bir parametre vererek kafa ve kol emeği ile çalışan insanların üretime katkılarını hesaplayabiliyorlar. Size bir örnek vereyim. Türk Tabipleri Birliği doktorluk mesleğinde yapılan her işe bir birim vererek doktorluk faaliyetlerinin herbirinin bu birimler üzerinden değerlendirilmesi yapılabiliyor. Bunun için bir kitapcık yayınlamış. Örneğin Bir uzmanın muayene etme ve recete yazmasına n birim. enjeksiyon yapmasına m birim. küçük cerrahi işlemlere p birim vs. Sonra her yılbaşı bu birimlerin parasal karşılığını saptarlar. Alımdeğeri değişmeyen para olsa bu birimler para üzerinden yapılabilir. Ancak paraların çeşitli nedenlerle alımdeğeri düştüğü için birim sabit tutuluyor ama her birimin karşılığı para saptanıyor. Tıpkı çapraz kur hesaplamaları gibi.

Yani bir tarafda yapılan iş var diğer tarafta buna tekabul eden para.

Mal ve hizmet üretiminin her şeklinde buna benzer iş değerlendirilmeleri yapılabilir ve zaten yapılmaktadır da. Kapitalist işletmelerde bu değerlendirmeleri genellikle patron ve patron vekilleri yapar. Ancak işyerindeki işçiler sendikalaşmışsa bu kez iş değerlendirmelerine sendika yetkilileri, işçi temsilcileri de ortak olur. Yeni iş değerlendirmeleri yeni ücretleri gündeme getirir. Anlaşmazlıklar grev veya lokavt ile sonuçlanabilir. Grev ve lokavt'ın yasaklandığı iş kollarında devlet işin içine girer ve devlet arabuluculuğu ile ücretler bir kazığa bağlanır.

Burada görüldüğü gibi iş değerlendirmelerinde işçinin de söz sahibi olduğu durumlarda. İşçiler patronun karını da sorgulama olanağına kavuşmaktadırlar. Bu karın kaynağının da kendi emekleri olduğunu dile getirebilmektedirler. Ve iş yavaşlatma, grev, toplusözleşme gibi araçlarla patronların karlarını sınırlayabilmektedirler. Bu sınırlamada patronun kaybettiği kar miktarı işçinin kazanımı olmaktadır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zavallı terence bir dolu küfürle cevap vermiş. Yazısını raporladım. Heralde dediklerim kanına dokundu kardeşimizin.

Ben ona daha çok aylar öncesinden dediğim birşeyi hatırladım. Demiştim ki eğer ilgi alanı fizik olsaydı gidip Halton Arp tarzı adamları takip ederdi.

Zaten kendisi de hemen gidip Quantum fiziğinin farklı yorumlarına atıf yapmış.

Ama onun yaptığının muadili tam olarak sadece farklı yorumlara inanmak değil, direk ortodox bilimi inkar etmek.

Bakın http://www.newtonphysics.on.ca/ diye bir site var. Burda Paul Marmet diye bir fizikçinin makaleleri var. Bu adam Kanada'da başarılı bir fizikçi, çalışmalarından dolayı ödül falan almış. Baya doktorası var, profesörlük yapmış falan.

Ama adam nelere inanıyor? Einstein'ı reddediyor. Quantum fiziğinin Kopenhag yorumunu reddediyor. Bigbang'i reddediyor. Yani modern fiziğin büyük kısmını reddediyor. Eski fiziğe inanıyor, zaten bu yüzden sitesinin ismi Newton Physics.

Bu adamın makalelerine bakarsanız da göreceksiniz ki ne konuştuğunu da gayet bilir görünüyor, ve hatta gayet de ikna edici.

Ama mevzunun gerçeği şu ki bir tane Paul Marmet varsa bin tane ana-akım (mainstream) fizikçi var.

Şimdi konumuz fizik olsaydı, ve burda terence gibi birisi Paul Marmet'in takipçisi olsaydı, bunun olaylarını buraya getirip dursaydı, ve biz de fizik biliminde çok teferruatlı bilgimiz olmayarak, Paul Marmet'in de aslında kenarda marjinal olan fikirlerini biz de çok saygın fikirler sanıp bunlara ilgi duymaz mıydık?

Şimdi ekonomi biliminde de benzer bir durum var. Genel bir konsensus oluşmuş durumda. Fizikçilerin "standart modeli" gibi, biyologların "modern sentezi" gibi, ekonomistlerin de "neoklasik sentezi" var.

Ama bu konsensusların dışında kalan adamlar yok mu? Var. Al işte fizikte Paul Marmet, Halton Arp. Biyolojide gene bir profesör olan ama akıllı tasarımı savunan ve meşhur Michael Behe. Ve ekonomide de var işte. Terence'in getirdiği adamlar.

Benim getirdiğim adamlar alıntı yaptığım insanlar fizikte Hawking ya da Penrose gibi mainstream adamlar. Terence ise habire Paul Marmet tarzı adamları getiriyor.

Hawking ve Penrose da popüler bilim kitapları yazdılar. Dawkins de yazdı. Ama bizimki ne diyor? "Ay gidip popüler iktisat kitabı mı okuycam??" Onu açmaz böyle "konformist" şeyler.

O gidip Paul Marmet ayarında uçuk kaçık şeylere takılacak. Onun tarzı bu.

Daha önce de H.H.Hoppe tarzı anarko-kapitalistlere takılmadı mı? Şimdi de sol anarşizm takılıyor. Gidip "Post-otistik ekonomi okulunu" bize örnek gösteriyor "bakın neoklasik okul dışında şeyler de var!" İyi afferim var. Sen takılmaya devam et.

Ama burda olayı takip eden kardeşler neyin ne olduğunu bilsin.

Neyin ana-akım bilim, neyin de kenarda kalmış uçuk-kaçık şeyler olduğunu bilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kimse bu forumda istedigi gibi hakaret edemez.

Asturun iletilerini sildim cünkü bazisi hakaret iceriyordu bazisida silinen iletiyi alintilamisti.

Lutwigin iletilerini sildim kendi sikayet ettigi saygisizliklari kendide yapiyordu.

Fuzilinin iletisini editledim cünkü isim isim yorum yaparak kisisellestirmenin alasini yapiyordu ve dalga gecen bölümleri düzelttim yazinin özü duruyor. Sildiklerim iletiyle alaksi olmayan ayrintilardi.

Hepside cöplükte duruyor isteyene ÖM ile yollarim.

SAYGILAR

Sayın Rochader;

Astur denen kişi 199. iletide hala hakaretle yanıt vermiş. Senin uyarına rağmen. Adam uyarı filan takmadığını ortaya koyuyor. Bu iletisini raporladım. Gereğini yapmanızı bekliyorum. Yoksa cevap yazma hakkımı kullanacağım ve Astur'a hakaretlerini bin misliyle geri iade etmek zorunda kalacağım; çünkü başka türlü anlayacağı yok; tartışmasını zerre kadar bilmeyen biri. Bir şeyi 50 defa yazıyorsun, hala anlamıyor bu; anlayışı bu derece de kıt üstelik. Buna bulaşmak istemiyorum, kendi gelip bulaşıyor. Lütfen gereğini yap. Haberin olsun.

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Zavallı terence bir dolu küfürle cevap vermiş. Yazısını raporladım. Heralde dediklerim kanına dokundu kardeşimizin.

Ben ona daha çok aylar öncesinden dediğim birşeyi hatırladım. Demiştim ki eğer ilgi alanı fizik olsaydı gidip Halton Arp tarzı adamları takip ederdi.

Zaten kendisi de hemen gidip Quantum fiziğinin farklı yorumlarına atıf yapmış.

Ama onun yaptığının muadili tam olarak sadece farklı yorumlara inanmak değil, direk ortodox bilimi inkar etmek.

Bakın http://www.newtonphysics.on.ca/ diye bir site var. Burda Paul Marmet diye bir fizikçinin makaleleri var. Bu adam Kanada'da başarılı bir fizikçi, çalışmalarından dolayı ödül falan almış. Baya doktorası var, profesörlük yapmış falan.

Ama adam nelere inanıyor? Einstein'ı reddediyor. Quantum fiziğinin Kopenhag yorumunu reddediyor. Bigbang'i reddediyor. Yani modern fiziğin büyük kısmını reddediyor. Eski fiziğe inanıyor, zaten bu yüzden sitesinin ismi Newton Physics.

Bu adamın makalelerine bakarsanız da göreceksiniz ki ne konuştuğunu da gayet bilir görünüyor, ve hatta gayet de ikna edici.

Ama mevzunun gerçeği şu ki bir tane Paul Marmet varsa bin tane ana-akım (mainstream) fizikçi var.

Şimdi konumuz fizik olsaydı, ve burda terence gibi birisi Paul Marmet'in takipçisi olsaydı, bunun olaylarını buraya getirip dursaydı, ve biz de fizik biliminde çok teferruatlı bilgimiz olmayarak, Paul Marmet'in de aslında kenarda marjinal olan fikirlerini biz de çok saygın fikirler sanıp bunlara ilgi duymaz mıydık?

Şimdi ekonomi biliminde de benzer bir durum var. Genel bir konsensus oluşmuş durumda. Fizikçilerin "standart modeli" gibi, biyologların "modern sentezi" gibi, ekonomistlerin de "neoklasik sentezi" var.

Ama bu konsensusların dışında kalan adamlar yok mu? Var. Al işte fizikte Paul Marmet, Halton Arp. Biyolojide gene bir profesör olan ama akıllı tasarımı savunan ve meşhur Michael Behe. Ve ekonomide de var işte. Terence'in getirdiği adamlar.

Benim getirdiğim adamlar alıntı yaptığım insanlar fizikte Hawking ya da Penrose gibi mainstream adamlar. Terence ise habire Paul Marmet tarzı adamları getiriyor.

Hawking ve Penrose da popüler bilim kitapları yazdılar. Dawkins de yazdı. Ama bizimki ne diyor? "Ay gidip popüler iktisat kitabı mı okuycam??" Onu açmaz böyle "konformist" şeyler.

O gidip Paul Marmet ayarında uçuk kaçık şeylere takılacak. Onun tarzı bu.

Daha önce de H.H.Hoppe tarzı anarko-kapitalistlere takılmadı mı? Şimdi de sol anarşizm takılıyor. Gidip "Post-otistik ekonomi okulunu" bize örnek gösteriyor "bakın neoklasik okul dışında şeyler de var!" İyi afferim var. Sen takılmaya devam et.

Ama burda olayı takip eden kardeşler neyin ne olduğunu bilsin.

Neyin ana-akım bilim, neyin de kenarda kalmış uçuk-kaçık şeyler olduğunu bilsin.

Ludwig bir kere ekonomi, fizik bilimi değildir.

Fizikte de birçok tartışmalı konu vardır. Çoğunluğun savunduğu bir şeyi savunmak haklı olmayı filan gerektirmez.

Örneğin süper string teorisi, popüler bir teori, matematiğe dayalı üstelik, birçok fizikçi destekliyor. Ama bu doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bir kere teori hala deneysel olarak ispatlanmaktan uzak.

Ekonominin ne derece de bilime dayanıyor? Deneyle ne ispatlanmış?

O yüzden karşılaştırmaları yerinde yapmak gerekir.

Ayrıca Einstein'in birçok görüşü deneyle doğrulandı.

Kuantum fiziği içinde aynı durum geçerli.

Yani sadece bilim adamları söylediği için bu teoriler doğru değil, asıl deneyle doğrulandığı için doğrular.

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ludwig bir kere ekonomi, fizik bilimi değildir.

Fizikte de birçok tartışmalı konu vardır. Çoğunluğun savunduğu bir şeyi savunmak haklı olmayı filan gerektirmez.

Örneğin süper string teorisi, popüler bir teori, matematiğe dayalı üstelik, birçok fizikçi destekliyor. Ama bu doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bir kere teori hala deneysel olarak ispatlanmaktan uzak.

Ekonominin ne derece de bilime dayanıyor? Deneyle ne ispatlanmış?

O yüzden karşılaştırmaları yerinde yapmak gerekir.

Ayrıca Einstein'in birçok görüşü deneyle doğrulandı.

Kuantum fiziği içinde aynı durum geçerli.

Yani sadece bilim adamları söylediği için bu teoriler doğru değil, asıl deneyle doğrulandığı için doğrular.

SuperString teorisinin daha yeni ve "cutting edge" olduğunu biliyoruz. Ama daha temelli şeyler var fizikte. Einstein, QM Kopenhag yorumu, bigbang kozmolojisi vs. Bunları reddeden birisi için uçuk kaçık demek gerekmez mi? En azından daha şüpheyle bakmak gerekmez mi?

Ekonomi tabiki doğası itibariyle daha farklı ama ekonomide de bilim adamları arasında bazı genel kabuller doğamaz mı? Ki doğmuş ve bunu Wiki'deki Heterodox başlığından alıntı yaparak gösterdim. Böyle bir ayırım var. Mainstream iktisat (ki neoklasik sentezdir) ve de heterodox okullar var, ki bunlar da kenarda kalmış okullar ve Marxism de aralarında.

Mevzulara bilimsel yaklaşmak isteyen insanlarız. Şüpheci, rasyoneliz. Bu yüzden ateistiz. Peki ne diye iş ekonomiye gelince modern ekonomiye burun kıvırıp Marx'ın peygamberliğine iman ediyoruz? Burda bazı şahıslar modern ekonomistlere "burjuva ekonomisti" falan diyor, aklınca diskredite ediyor koca bir bilimi. Yani bu ekonomistler aslında bilim adamı değilmiş, yaptıkları yalan dolanmış, kaale almaya da gerek yokmuş. Hazreti Marx herşeyi çözüp ortaya koymuş. Bu tarz bir yaklaşım yakışıyor mu hesapta şüpheci, rasyonel, bilime saygısı olan insanlara?

Bu saygısızca davranışı Harun Yahya'nın biyoloji bilimine ilan ettiği cihada benzetince de kalkıp bize "post-otistik ekonomi okulları" falan getiriyorlar. Yani hesapta denmek istenen şu: Neo-klasik sentezi kaale almayan ekonomistler de var. E olsun, yani? Paul Marmet gibi Einstein ve bigbang'i kaale almayan fizikçi de var ona bakarsan. Harun Yahya da sonuçta olayını evrimle mücadele eden biyologlara dayandırıyor. Kendi elinin altında da Türk biyolog var, Amerika'dan beslendiği kaynaklar arasında da Hristiyan evrim karşıtı biyologlar var (Discovery Institute, ICR, vs). Ve Michael Behe gibi bir adam var herşeyden önce.

Bakın. Gençlik heyecanıyla marjinallik, "farklı" olmak falan cazip gelebilir. Ama biryerden sonra insan büyümeli artık. Bilime, genel geçer doğrulara ve bilgeliğe, popüler kültüre, geleneksel ahlaka falan aklınca cihad ilan edip "farklı" olmak aklı başında insanların saygısını kazanmaz. Burda da bu forumda zaten kavgamız hep bu uçuk kaçık adamlarla uğraşmaktan ibaret. Kimi 11 eylülü ABD kendi kendine yaptı der. Kimi evrimi inkar eder. Kimi "insan öldürmek niye yanlış ki" der. Kimi Marxçılık yapıp modern ekonomistlere "burjuva ekonomisti" der. Kimi "Yahudiler dünyayı yönetiyor" der. Kimi "Zeitgeist" falan takılır. Kimi başka komplolara inanır. Hepsi temelde aynı başbelası salaklardır bunların.

Link to post
Sitelerde Paylaş

SuperString teorisinin daha yeni ve "cutting edge" olduğunu biliyoruz. Ama daha temelli şeyler var fizikte. Einstein, QM Kopenhag yorumu, bigbang kozmolojisi vs. Bunları reddeden birisi için uçuk kaçık demek gerekmez mi? En azından daha şüpheyle bakmak gerekmez mi?

Ekonomi tabiki doğası itibariyle daha farklı ama ekonomide de bilim adamları arasında bazı genel kabuller doğamaz mı? Ki doğmuş ve bunu Wiki'deki Heterodox başlığından alıntı yaparak gösterdim. Böyle bir ayırım var. Mainstream iktisat (ki neoklasik sentezdir) ve de heterodox okullar var, ki bunlar da kenarda kalmış okullar ve Marxism de aralarında.

Mevzulara bilimsel yaklaşmak isteyen insanlarız. Şüpheci, rasyoneliz. Bu yüzden ateistiz. Peki ne diye iş ekonomiye gelince modern ekonomiye burun kıvırıp Marx'ın peygamberliğine iman ediyoruz? Burda bazı şahıslar modern ekonomistlere "burjuva ekonomisti" falan diyor, aklınca diskredite ediyor koca bir bilimi. Yani bu ekonomistler aslında bilim adamı değilmiş, yaptıkları yalan dolanmış, kaale almaya da gerek yokmuş. Hazreti Marx herşeyi çözüp ortaya koymuş. Bu tarz bir yaklaşım yakışıyor mu hesapta şüpheci, rasyonel, bilime saygısı olan insanlara?

Bu saygısızca davranışı Harun Yahya'nın biyoloji bilimine ilan ettiği cihada benzetince de kalkıp bize "post-otistik ekonomi okulları" falan getiriyorlar. Yani hesapta denmek istenen şu: Neo-klasik sentezi kaale almayan ekonomistler de var. E olsun, yani? Paul Marmet gibi Einstein ve bigbang'i kaale almayan fizikçi de var ona bakarsan. Harun Yahya da sonuçta olayını evrimle mücadele eden biyologlara dayandırıyor. Kendi elinin altında da Türk biyolog var, Amerika'dan beslendiği kaynaklar arasında da Hristiyan evrim karşıtı biyologlar var (Discovery Institute, ICR, vs). Ve Michael Behe gibi bir adam var herşeyden önce.

Bakın. Gençlik heyecanıyla marjinallik, "farklı" olmak falan cazip gelebilir. Ama biryerden sonra insan büyümeli artık. Bilime, genel geçer doğrulara ve bilgeliğe, popüler kültüre, geleneksel ahlaka falan aklınca cihad ilan edip "farklı" olmak aklı başında insanların saygısını kazanmaz. Burda da bu forumda zaten kavgamız hep bu uçuk kaçık adamlarla uğraşmaktan ibaret. Kimi 11 eylülü ABD kendi kendine yaptı der. Kimi evrimi inkar eder. Kimi "insan öldürmek niye yanlış ki" der. Kimi Marxçılık yapıp modern ekonomistlere "burjuva ekonomisti" der. Kimi "Yahudiler dünyayı yönetiyor" der. Kimi "Zeitgeist" falan takılır. Kimi başka komplolara inanır. Hepsi temelde aynı başbelası salaklardır bunların.

Şunu tekrar hatırlatıyorum:

Ayrıca Einstein'in birçok görüşü deneyle doğrulandı.

Kuantum fiziği içinde aynı durum geçerli.

Yani sadece bilim adamları söylediği için bu teoriler doğru değil, asıl deneyle doğrulandığı için doğrular.

Şimdi birde kendi aklımızı, düşüncemiz, sorgulama yeteneğimiz var. Bunları da hesaba katmak, sorgulamak gerekir.

Gözü kapalı biçimde bilim adamı şunu dedi diyerek hareket etmeyi doğru bulmuyorum. Araştırmak, sorgulamak, zaman zaman da kendi aklımızı, mantığımızı ve yaşadıklarımızı kullanmak gerekir.

Yoksa her türlü durumda bilim adamları haklıdır demek bir tür oligarşik düşünceyi savunmak demektir ama biliyoruz ki bilim tartışmaya, sorgulamaya, gözleme, deneye dayanır. İtaate, imana değil. Bu olsa olsa dinde olabilir, orada itaat ve sorgulamadan inanmak esastır ama bilimde böyle bir şey yoktur. O yüzden bilim din değildir.

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

..

Yoksa her türlü durumda bilim adamları haklıdır demek bir tür oligarşik düşünceyi savunmak demektir ama biliyoruz ki bilim tartışmaya, sorgulamaya dayanır. İtaate, imana değil. Bu olsa olsa dinde olabilir, orada itaat ve sorgulamadan inanmak esastır ama bilimde böyle bir şey yoktur. O yüzden bilim din değildir.

Bunu Marx'a körlemesine iman etmişlere söyle sen. Adamın sakalının karizmasına öyle bir kapılmışlar ki gözleri başka birşey görmüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu Marx'a körlemesine iman etmişlere söyle sen. Adamın sakalının karizmasına öyle bir kapılmışlar ki gözleri başka birşey görmüyor.

Bu konuda haklısın. Ben Marksist biri olmadım zaten. Ama bu Marx'ın her söylediği yanlıştır anlamına da gelmemeli. Öte yandan Marx'ın düşünceleri, insanların birçoğunu ciddi biçimde yanıltabilir aynı zamanda bunun da farkındayım. Marx'a da eleştirel bakan biriyim. Şimdi burada konu Marksizm'in eleştirisi olmadığı için ona girmek istemiyorum.

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bir daha bu başlığa yazmıyorum arkadaşlar: Ayıp yahu, benim mesajım silinmiş; ludwig soytarısı 10'uncu seferdir, 'çocuk yaştasın, ondan Marksistsin', 'kesin iyi niyetli de değilsin, karizmatik olmak için böyle yapıyorsun' cevapları veriyor; adam benim mesajlarımın kendisine uzun bir süredir yanıt vermeye kalkmıyor.

Ben de şimdi ludwig'in o mesajını raporlayacağım; kendisini ignore ediyorum, onun mesajlarını görmeyeceğim artık, forumda 'ad hominem'cilik oynayan, hayatı boyunca bir baltaya sap olamamış zavallılarla uğraşamayacağım daha fazla.

Yetti yahu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Astur, dere yatağını, hem bulur, hem yapar.

İlk yaklaşımın çok ilginç. Kapitalist iş değerlendirmesini yapıyor, herkese "hakkını" veriyor. Bu hakkını kelimesini niçin tırnak içine aldın? Bence anlamlı. Kabaca kapitalist hangi kriterler üzerinden değerlendirme yapıyorsa tamam bunu objektif kabul edelim. Peki kapitalistin karını hangi objektif iş değerlendirmesi ile izah edeceğiz. Kapitalistin karı yaptığı işten mi kaynaklanıyor, yoksa başka bir şeyden mi?

İşdeğerlendirmesi de artık bilimsel bir branş oldu. İş değerlendirmesi yapan şirketler var. Onlar insanın üretme yeneteklerinin herbirine bir parametre vererek kafa ve kol emeği ile çalışan insanların üretime katkılarını hesaplayabiliyorlar. Size bir örnek vereyim. Türk Tabipleri Birliği doktorluk mesleğinde yapılan her işe bir birim vererek doktorluk faaliyetlerinin herbirinin bu birimler üzerinden değerlendirilmesi yapılabiliyor. Bunun için bir kitapcık yayınlamış. Örneğin Bir uzmanın muayene etme ve recete yazmasına n birim. enjeksiyon yapmasına m birim. küçük cerrahi işlemlere p birim vs. Sonra her yılbaşı bu birimlerin parasal karşılığını saptarlar. Alımdeğeri değişmeyen para olsa bu birimler para üzerinden yapılabilir. Ancak paraların çeşitli nedenlerle alımdeğeri düştüğü için birim sabit tutuluyor ama her birimin karşılığı para saptanıyor. Tıpkı çapraz kur hesaplamaları gibi.

Yani bir tarafda yapılan iş var diğer tarafta buna tekabul eden para.

Mal ve hizmet üretiminin her şeklinde buna benzer iş değerlendirilmeleri yapılabilir ve zaten yapılmaktadır da. Kapitalist işletmelerde bu değerlendirmeleri genellikle patron ve patron vekilleri yapar. Ancak işyerindeki işçiler sendikalaşmışsa bu kez iş değerlendirmelerine sendika yetkilileri, işçi temsilcileri de ortak olur. Yeni iş değerlendirmeleri yeni ücretleri gündeme getirir. Anlaşmazlıklar grev veya lokavt ile sonuçlanabilir. Grev ve lokavt'ın yasaklandığı iş kollarında devlet işin içine girer ve devlet arabuluculuğu ile ücretler bir kazığa bağlanır.

Burada görüldüğü gibi iş değerlendirmelerinde işçinin de söz sahibi olduğu durumlarda. İşçiler patronun karını da sorgulama olanağına kavuşmaktadırlar. Bu karın kaynağının da kendi emekleri olduğunu dile getirebilmektedirler. Ve iş yavaşlatma, grev, toplusözleşme gibi araçlarla patronların karlarını sınırlayabilmektedirler. Bu sınırlamada patronun kaybettiği kar miktarı işçinin kazanımı olmaktadır.

Sevgiler.

O sözcükleri tırnak içine almam iddialarınızı biraz alaya alma amacı taşıyor. Siz kendiniz diyorsunuz bu hesap kitap işleri nesnel şeyler değiller, işçi de patron da kafasına hatta iddianıza göre çıkarına göre bunları hesaplıyor. Ne oldu nesnelliğe?!Zaten bizler başından beri ücretleri belirlemenin en(ve tek!) doğru yolu bunların piyasada belirlenmeye bırakılmasıdır diyoruz. Bu işin iki yolu var, ya biri devlet eliyle, kaba kuvvetle ticari ilişkileri "dayatacak" ya da işi serbest piyasaya bırakacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğrusu başlığı bir yandan küfür ve hakaretler kirletiyor. Diğer yandan konudan sapmalar.

Benim ekonomistim seni döver. Benim ekonomistim moderndir, seninki bayatlamış türünden şeyler ileri süreceğinize. Savunduğunuz ekonomistleri eğer bilerek savunuyorsanız birakın isimlerini havada uçuşturmayı içeriklerini savunmaya çalışın.

Dindarlar bilimsel teoriler içinde niçin yalnız Evrim teorisine itiraz etmektedirler? Bilimsel bir sürü teori varken niçin evrim teorisi ile bu kadar uğraşıyorlar?

Buna bağlı olarak Bazı ekonomistler niçin marksist ekonomi tezlerine itiraz ediyorlar?

Bu iki sorunun yanıtları benzerdir.

Modern ekonomide öğrencilere özellikle ne öğretirler. İşletmelerin karlı hale getirilmesini. İşletmelerin karlı hale getirilmesi kapitalistler açısından başka, işçiler açısından başka anlamlar ifade eder. Bunu bu başlıkta dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım.

Özetle, patronun karı işçiye hak ettiğini vermediğidir. İşçi emeğinin eksik ödenmesidir. İşçi ne kadar az ücretle ve ne kadar fazla çalışırsa işletme o kadar kar eder. Yani işçi ücretleri ile kar arasında ters orantı vardır. Bu nedenle sermaye işçi ücretlerinin düşük tutulduğu ülkelere akar.

Ekonomiye, bir takım ekonomistler patronların penceresinden bakar, bir takım ekonomistler de işçi, köylü aydın tüm halkın penceresinden. Bu iki sınıfın çıkar çelişkisi ekonomistleri de iki ayrı kampa ayırır. Herkes kendi bakış açısından haklıdır. Hangisinden taraf olunacağı kişinin kendisinin hangi sınıftan olduğuna göre olmalıdır. İşçi olduğu halde patronu savunan, patron olduğu halde işçi tarafında olanlar kendi sınıflarına ihanet içindedirler demektir. (Gerçi patron olupta işçiyi savunmak nasıl olur o ayrı bir tartışma konusu.)

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğrusu başlığı bir yandan küfür ve hakaretler kirletiyor. Diğer yandan konudan sapmalar.

Benim ekonomistim seni döver. Benim ekonomistim moderndir, seninki bayatlamış türünden şeyler ileri süreceğinize. Savunduğunuz ekonomistleri eğer bilerek savunuyorsanız birakın isimlerini havada uçuşturmayı içeriklerini savunmaya çalışın.

Katılıyorum.

Dindarlar bilimsel teoriler içinde niçin yalnız Evrim teorisine itiraz etmektedirler? Bilimsel bir sürü teori varken niçin evrim teorisi ile bu kadar uğraşıyorlar?

Buna bağlı olarak Bazı ekonomistler niçin marksist ekonomi tezlerine itiraz ediyorlar?

Aslında neredeyse kimse oturup Marksist ekonomi tezlerine itiraz etmekle uğraşmıyor. Burada yaptığımız tartışmalar 1800lerin sonuda yapılıyordu, sonra ana-akım ekonomi bilimi aldı yürüdü. Ekonomistlerin bu forumdaki gibi birbirleri ile uğraştığını sanmayın.

Bu iki sorunun yanıtları benzerdir.

Modern ekonomide öğrencilere özellikle ne öğretirler. İşletmelerin karlı hale getirilmesini. İşletmelerin karlı hale getirilmesi kapitalistler açısından başka, işçiler açısından başka anlamlar ifade eder. Bunu bu başlıkta dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım.

Özetle, patronun karı işçiye hak ettiğini vermediğidir. İşçi emeğinin eksik ödenmesidir. İşçi ne kadar az ücretle ve ne kadar fazla çalışırsa işletme o kadar kar eder. Yani işçi ücretleri ile kar arasında ters orantı vardır. Bu nedenle sermaye işçi ücretlerinin düşük tutulduğu ülkelere akar.

Ekonomiye, bir takım ekonomistler patronların penceresinden bakar, bir takım ekonomistler de işçi, köylü aydın tüm halkın penceresinden. Bu iki sınıfın çıkar çelişkisi ekonomistleri de iki ayrı kampa ayırır. Herkes kendi bakış açısından haklıdır. Hangisinden taraf olunacağı kişinin kendisinin hangi sınıftan olduğuna göre olmalıdır. İşçi olduğu halde patronu savunan, patron olduğu halde işçi tarafında olanlar kendi sınıflarına ihanet içindedirler demektir. (Gerçi patron olupta işçiyi savunmak nasıl olur o ayrı bir tartışma konusu.)

Sevgiler.

Zarar eden bir işletme işçilerin işine mi geliyor yani? İşçi ücretleri azaldıkça kar artar ifadesi de komik.

http://www.mutualfundsmag.us/galleries/2007/fortune/0704/gallery.F500_profitable.fortune/index.html Alın, dünyanın en karlı şirketlerinin listesi. Sizin mantığınıza göre bu şirketler işçilerine en az maaş veren şirketler, ondan karları yüksek :D

Sınıfa ihanet falan gibi ifadeleri de komik buluyorum.

Objektif değer vb. iddiaların sonuna da geldik sanırım. Bu son paragrafı itiraf kabul edeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O sözcükleri tırnak içine almam iddialarınızı biraz alaya alma amacı taşıyor. Siz kendiniz diyorsunuz bu hesap kitap işleri nesnel şeyler değiller, işçi de patron da kafasına hatta iddianıza göre çıkarına göre bunları hesaplıyor. Ne oldu nesnelliğe?!Zaten bizler başından beri ücretleri belirlemenin en(ve tek!) doğru yolu bunların piyasada belirlenmeye bırakılmasıdır diyoruz. Bu işin iki yolu var, ya biri devlet eliyle, kaba kuvvetle ticari ilişkileri "dayatacak" ya da işi serbest piyasaya bırakacaksın.

Hesap kitap işleri nesnel değildir nerede söyledim. Nesnellikten ne anlıyorsun? Yalnız Elle tutulabilen maddi bir şeyler midir nesnellik. İş yapmak nesnel bir şeydir. Bir şeyi bir yerden alıp başka yere götürmek, bir cisme şekil vermek, bir problemi çözmek, bunlar için geçen zaman hepsi nesnel şeylerdir. Vakit nakittir sözü boşuna söylenmemiştir. Bunların değerlendirilmesi de nesneldir. Kimse hayattan kopuk kafasına göre ne ücret, ne de metaların değerini saptamıyor. Herkes piyasadaki değer birimlerinin (para, tahvil, senet vs) alım gücünden kopuk değildir. Bunları dikkate olarak ücret ve meta değeri saptar. Hiçbir üretim birdenbire sıfırdan başlamaz ki. Üretimin sürekliliği içinde ürünlerin fiyatı yaklaşık olarak belli olmaktadır. (Dinamik toplumlarda metaların fiyatlarındaki dalgalanmalar hemen her yere yansır. Örneğin para basarak zenginlik yaratamazsınız.) Çünkü üretim kesintisizdir. Bir yandan üretilir diğer yandan satılır. Satış değeri üzerinden ücretler veya emeğin değeri ortaya çıkar.

Nesnellikten uzaklaşmak nasıl da hoşunuza gidiyor. Nesnellikten uzaklaşmak bilimden uzaklaşmak demek değil mi?

Bilim çözüyor insanların problemlerini,

bilim üretiyor insanların ihtiyaçlarını ve bilim değerlendirecek insanların emeğini.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hesap kitap işleri nesnel değildir nerede söyledim. Nesnellikten ne anlıyorsun? Yalnız Elle tutulabilen maddi bir şeyler midir nesnellik. İş yapmak nesnel bir şeydir. Bir şeyi bir yerden alıp başka yere götürmek, bir cisme şekil vermek, bir problemi çözmek, bunlar için geçen zaman hepsi nesnel şeylerdir. Vakit nakittir sözü boşuna söylenmemiştir. Bunların değerlendirilmesi de nesneldir. Kimse hayattan kopuk kafasına göre ne ücret, ne de metaların değerini saptamıyor. Herkes piyasadaki değer birimlerinin (para, tahvil, senet vs) alım gücünden kopuk değildir. Bunları dikkate olarak ücret ve meta değeri saptar. Hiçbir üretim birdenbire sıfırdan başlamaz ki. Üretimin sürekliliği içinde ürünlerin fiyatı yaklaşık olarak belli olmaktadır. (Dinamik toplumlarda metaların fiyatlarındaki dalgalanmalar hemen her yere yansır. Örneğin para basarak zenginlik yaratamazsınız.) Çünkü üretim kesintisizdir. Bir yandan üretilir diğer yandan satılır. Satış değeri üzerinden ücretler veya emeğin değeri ortaya çıkar.

Nesnellikten uzaklaşmak nasıl da hoşunuza gidiyor. Nesnellikten uzaklaşmak bilimden uzaklaşmak demek değil mi?

Bilim çözüyor insanların problemlerini,

bilim üretiyor insanların ihtiyaçlarını ve bilim değerlendirecek insanların emeğini.

Sevgiler.

Kimin ne "hak ettiği" bilimin konusu değildir ki. Üretim nasıl arttırılır bilimin konusudur. Problemlerin nasıl çözüleceği konusunda bilime başvurulur, ama neyin problem olduğunu bilim size söyleyemez. Sizce gelir eşitsizliği sorun, bence değil. Bilim bu konuda ne der? Kimin neyi sorun olarak gördüğünü bilimsel olarak inceleyebilirsiniz, ama neyin sorun olduğunu nesnel olarak ortaya koymanız mümkün olmaz. İşinize geldiği şekilde bilime olan güveni istismar etmeyi bırakın bence.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında neredeyse kimse oturup Marksist ekonomi tezlerine itiraz etmekle uğraşmıyor. Burada yaptığımız tartışmalar 1800lerin sonuda yapılıyordu, sonra ana-akım ekonomi bilimi aldı yürüdü. Ekonomistlerin bu forumdaki gibi birbirleri ile uğraştığını sanmayın.

Zarar eden bir işletme işçilerin işine mi geliyor yani? İşçi ücretleri azaldıkça kar artar ifadesi de komik.

http://www.mutualfundsmag.us/galleries/2007/fortune/0704/gallery.F500_profitable.fortune/index.html Alın, dünyanın en karlı şirketlerinin listesi. Sizin mantığınıza göre bu şirketler işçilerine en az maaş veren şirketler, ondan karları yüksek :D

Sınıfa ihanet falan gibi ifadeleri de komik buluyorum.

Objektif değer vb. iddiaların sonuna da geldik sanırım. Bu son paragrafı itiraf kabul edeceğim.

Ekonomistlerin neleri tartıştığı bizleride pek ilgilendirmiyor. Bizlerin tartıştığı ortada. Beğenmezsen katılmazsın.

İşletmelerin nasıl kar ve zarar ettiklerini anlattım. Anlayan anlamıştır. Anlamayan ve anlamamakta israr edenler için doğrusu zaman ayırmam. Başlığı bir kez daha anlamazlarsa bir kez daha okusunlar. Hiçbir işçi çalıştığı işletmenin batmasını ve bunun sonunda işsiz kalmasını istemez. Mesele karlı işletmelerde emeğin değerinin verilmesidir.

Örnek verdiğin petrol şirketinin karlarının kaynağı yalnız çalışanların emeğinden gelmez. Petrol milyonlarca yıldan beri fosil artıklarla birikmiş doğal bir kaynaktır. Bu kaynaklara el koyma içinde başka mekanizmalar vardır. Devlet güçleri, siyaset vs ile doğal kaynak bulunan toprağa el konulur. Sonra bu doğal kaynaklar devlet veya özel şirketler tarafından işletilir. Petrol enerji kaynağıdır. Fizikte iş enerji ile yapılır. Dolayısıyla el konulan bu enerji kaynaklarına diğer bütün üretim sektörleri ihtiyaç duyduğu için buradaki ürünün değerini yalnız çalışanların emeği saptamayabilir. Ürünün kullanım değeri onu diğer sektörler üzerinden değer transferi şeklinde karlı hale getirir. İlaçlar da öyledir. Kullanım değeri ve yararlılık ürüne fazladan değer kazandırır. Bu değer diğer sektörlerdeki emeği sömürür Diğer sektörlerden karşılanır. Yine bu değer toplumun tümüne yansıması gerekirken, ilgili şirketin kasalarını doldurmaktadır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekonomistlerin neleri tartıştığı bizleride pek ilgilendirmiyor. Bizlerin tartıştığı ortada. Beğenmezsen katılmazsın.

İşletmelerin nasıl kar ve zarar ettiklerini anlattım. Anlayan anlamıştır. Anlamayan ve anlamamakta israr edenler için doğrusu zaman ayırmam. Başlığı bir kez daha anlamazlarsa bir kez daha okusunlar. Hiçbir işçi çalıştığı işletmenin batmasını ve bunun sonunda işsiz kalmasını istemez. Mesele karlı işletmelerde emeğin değerinin verilmesidir.

Örnek verdiğin petrol şirketinin karlarının kaynağı yalnız çalışanların emeğinden gelmez. Petrol milyonlarca yıldan beri fosil artıklarla birikmiş doğal bir kaynaktır. Bu kaynaklara el koyma içinde başka mekanizmalar vardır. Devlet güçleri, siyaset vs ile doğal kaynak bulunan toprağa el konulur. Sonra bu doğal kaynaklar devlet veya özel şirketler tarafından işletilir. Petrol enerji kaynağıdır. Fizikte iş enerji ile yapılır. Dolayısıyla el konulan bu enerji kaynaklarına diğer bütün üretim sektörleri ihtiyaç duyduğu için buradaki ürünün değerini yalnız çalışanların emeği saptamayabilir. Ürünün kullanım değeri onu diğer sektörler üzerinden değer transferi şeklinde karlı hale getirir. İlaçlar da öyledir. Kullanım değeri ve yararlılık ürüne fazladan değer kazandırır. Bu değer diğer sektörlerdeki emeği sömürür Diğer sektörlerden karşılanır. Yine bu değer toplumun tümüne yansıması gerekirken, ilgili şirketin kasalarını doldurmaktadır.

Sevgiler.

Drekinci açılım yaptı, başlığın başındaki iddialarının yüzde 70ini falan yalanladı. Şah mat! :)

tarihinde A$tur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

He vallah mat oldum.

Buradaki kar. Gökten zenbille inmemektedir. Yerden kuyulardan çıkarılmaktadır. Doğa sömürülmektedir. Ve doğada bulunan kaynaklar herkese eşit dağıtılması gerekirken birileri zorla el koymaktadır. Ormanlar da buna benzer. Madenler de, temiz su da vs. Bunlar zaten kapitalizmin sonucu ortaya çıkmış doğayı ve toplumu sömüren ve yıkılması gereken tekellerdir. Dünyada kaç tane exxen mobil var.

Petrole yapılan bir zam anında bütün sektörlere yansıyor ve anında bütün sektörler emeğe yüklenmiş oluyor.

Sen hiç petrole zam yapıldı diye işçi de ücretine zam istediğini veya patron işçiye de zam verdiğini gördün mü. Her şeye yapılan zam emeğin değerini ve alım gücünü düşürür. düşen alımgücü şirketlerin kasalarında birikir.

Bu tür örneklerdeki püf noktası. Kapitalistlerin işçi emeği ile beraber doğal kaynaklara, hammaddelere de el koymasıdır.

Öyle ya dünyanın sahibi onlar.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mat olduğunuzda mat olduğunuzu anlayabilecek olsaydınız, zaten mat olmazdınız :)

Merkezi planlamalı, neredeyse tamamı devlet elinde ekonomilerin savunucuları gelip burada "tekel!" diye bağırınca da ciddiye alamıyorum, kusuruma bakmayın. Çıkarılan her madeni falan da 1/7.000.000.000.000'lık parçalara bölüp paylaştıralım, iyi fikir.

Drekinci size bir ödev vereyim, OPEC neymiş bir araştırın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...