Jump to content

Kapitalizm bir sömürü düzenidir ve işçileri sömürür


Recommended Posts

Kapitalizm serbest piyasa ekonomisine dayalı bir sistem olarak, komünistler tarafından sık sık suçlamalara maruz kalır. Bunun temel nedeni 'mülkiyet hakkı' nın bir hak olmadığını, insanın böyle bir hakkı olmadığını iddia etmeleridir. Mülkiyetin nasıl bir hak olduğunu inceleyelim.

Mülkiyet hakkı varoluşunu doğrudan doğruya yaşama hakkından alır. Yaşama ve mülkiyet hakkı bölünmez bir bütündür. İçimizde bi kişinin yaşama hakkına karşı çıkan olduğunu zannetmiyorum, öyleyse bu hakkı tanıyıp da mülkiyet hakkını tanımamak doğrudan doğruya abesle iştigal etmektir.

Özel mülkiyet insandan çok önce zaten doğada var olan bir durumdur. Yaşamak için bir bitki köklerini toprağın derinliklerine salarak, o toprağı sahiplenmek ve böylece yaşamını sürdürmek durumundadır. Bitkinin yaşama hakkı ona doğrudan mülkiyet hakkını da sağlamış olmaktadır.

İnsanoğlu ise aynı durumları yaşamıştır. İlk ilkel insanlar yaşamak için yemek zorunda kalmışlardır. Bunun sonucunda doğanın kendilerine bahşettiği besinleri emeklerini katarak toplamış ya da güçlerini kullanarak avlanmışlardır. Heralde yemek yeme eylemi için dünyada var olan bütün insanların iznini bekleselerdi - doğa bütün insanların olduğuna göre- hiçbir zaman sağlanamayacak bir anlaşmayı bekleyene kadar açlıktan ölürdü. Toplayıcılık ve avcılık kendisine doğrudan doğruya bazı besinler üzerinde mülkiyet hakkını tanımıştır. Sonra insan tarımı keşfetmiş ve bu da toprağın -yani taşınmaz mal- mülkiyetini kendisine sağlamıştır. Nüfus olarak çok düşük bir sayıda oldukları için herkes kendi gücünün yetebileceği kadar taşınmaz malı sahiplenmiş ve dünya bu nüfusa göre oldukça büyük olduğu için herhangi bir huzursuzluk çıkmamıştır. Bu ilk ilkel kabilelerde komünal iş bölümü düzeni, toprağın özel mülkiyete alındığı gerçeğini değiştirmez.

Tarım alanında ve özel becerisini kullanarak başka aletler tasarlayanlar genelde bunları takasta kullanmışlar ve hiçbir zaman yüksek derecede bir sermaye birikimi elde edememişlerdir. Çünkü takas sisteminde bir şey alabilmeniz için bir şeyinizden de feragat etme durumundasınız. Yüksek sermaye birikiminin sağlanması paranın bulunmasıyla olmuş ve para ticari sisteme müthiş bir pratiklik kazandırmış ve bu sistemi çok daha işlevsel hale getirmiştir. İnsanların topluluklar halinde yaşaması ve daha geniş kesime hitap etmesi beraberinde sermayeyi artırmak isteyenlerin, bu işlerinde işçileri kullanmasıyla yeni bir yöntem kazanmıştır. Artık gerekli yaratıcılığa ve beceriye sahip olmayan insanlar 'para kazanma' gibi bir hakkı elde edebilmişlerdir. Çünkü bu insanlar iş güçlerini belirli bir miktar ücret - daha öncesinde besin- vs karşılığında işverenlere satmaya başlamışlardır.

Şimdi gelelim komünistlerin ünlü çarpıtmasına. Kapitalizm işçi sınıfını sömürmektedir.

Sevgili okurlar bu bir çarpıtmadan başka bir şey değildir. Toplumun hizmetine mal sunmak için belirli bir kesimin çalışması gerekmektedir ve bu görevi işçi sınıfı üstlenir. Şu andaki teknolojik gelişim durumu da gözönünde bulundurularak, şu an için işçi sınıfının olmaması gibi bir durum söz konusu değildir.

Peki komünistlerin itirazı nereyedir? İşçilerin çalıştırılmasına mı? Elbette hayır. Komünistler işverenin işçinin emeğini kullanarak para kazanmasına karşıdır; ama kendilerince işçi 'devlet' için çalışınca bu sömürü olmuyor. İşveren sömürüyor ama 'devlet' sömürmüyor! Güya insan emeğini diğer insanların ortak çıkarına hizmet etmek için kullanırsa bu meşru bir durum halini alıyor. Belirtmek gerekir ki bu son derece bencilce bir yaklaşımdır. Aslında kişideki 'ben' duygusunun dışa doğru bir yansımasıdır. Hiçkimse tanımadığı 'ben'i düşünmek zorunda değildir, emeğini benim hizmetime sunmak zorunda değildir. Bu işçinin çalışma gücü üzerinde doğrudan doğruya bir sınırlama getirmektedir. İşçinin 'gücü' tamamen kendisine aittir ve bunu nasıl kullanacağı işçinin kendisine kalmıştır.

Kapitalist düzen işçinin gücüne çok büyük değer vermektedir. İşçi bir işe girer ve belirli ücret karşılığında çalışır, eğer bu durumu beğenmezse ayrılıp daha iyi bir iş bulabilir, emeğini daha fazla bir ücret karşılığında başka bir işverene satabilir. Burda emeğin 'değeri' subjektif bir kavram olduğundan dolayı işverenden işverene değişkenlik gösterecektir ve bunun sonucunda işçi çoktan seçme gibi bir hakka sahiptir.

Oysa sosyalist düzen doğrudan doğruya işçinin emeği üzerinde bir diktatörlük kurmaktadır. İşçinin emeğinin değeri bir kaç tane bürokrat tarafından belirlenmekle kalmıyor, serbest piyasa ekonomisi olmadığı için işçi yeteri kadar seçme şansına da sahip olmuyor! İşçi az bir paraya çalışıp, ölmek arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyor. Bu içinin emeğinin özgürlüğü olmadığı anlamına geliyor. Aslında sosyalizmin kişiye sağladığı tek özgürlük 'intihar etme' özgürlüğüdür. Çünkü her türlü subjektivizmin kökü kurutulup, toplum belirli bir kalıba sıkıştırılıyor, bireye 'toplumu düşünme zorunda olma' gibi bir özellik yükleniyor.

İşin ilginç tarafı hiçbir zaman işçi 'hak ettiği' ücreti alamıyor. Bir kaç tane bürokrat oturup sizin ne alacağınızı belirliyor ve kendi 'hak' larını sizinkinin onlarca katı olarak belirliyor. Oysa kapitalist düzende genel-geçer olarak işgücünün bir 'değer'i yoktur.

Serbest piyasa ekonomisinde işveren kendi hedeflerine göre bir işgücü 'değer'i belirlemekte ve ona göre davranmaktadır. Piyasada meydana gelen değişimlerden de aslan payını işçi almaktadır. Sonuç olarak işçi serbest piyasa ekonomisinde emeğinin tek sahibi ve onu istediği gibi kullanma özgürlüğüne sahip kişidir. Bu bir sömürü değil tam anlamıyla özgürlüktür. Sömürü sosyalist düzenlerde belirlenen tek ve değişmez değer kavramlarıdır. Sıtmayı gösterip ölüme razı etmenin tam olarak karşılığı da bu olsa gerek.

Saygılar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 132
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sevgili Blacksail

Doğrusu bu iletini okuyunca kaç yaşında olduğunu merak ettim.

Ne sosyalizmi ne de kapitalizmi doğru dürüst biliyorsun.

Kapitalist düzeni sosyalist, sosyalist düzeni kapitalist gibi gösteriyorsun.

Bildiğinden değil tabi. Seni öyle yönlendirmişler. Ya da kimbilir hangi sosyaliste kızmışsın. Hangi liberalin etkisi altında kalmışsın.

İletindeki yanlışları düzeltmeye kalkışmak bile mümkün değil. Çünkü baştan sona yanlış.

Yanlış olmayan tek taraf komünizme karşı yönlendirilmiş olman.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalizm serbest piyasa ekonomisine dayalı bir sistem olarak, komünistler tarafından sık sık suçlamalara maruz kalır.

Gerçektende serbest piyasa ekonomisine dayalı bir sistem mi kapitalizm? Kapitalizmin devlet kapitalizmi başta olmak üzere başka türleri yokmudur? Birileri bu arkadaşa kapitalizmi öğretsin ya.

Bunun temel nedeni 'mülkiyet hakkı' nın bir hak olmadığını, insanın böyle bir hakkı olmadığını iddia etmeleridir. Mülkiyetin nasıl bir hak olduğunu inceleyelim.

Zahmet olacak, hiç kalkışmasaydın. Kapitalizmi öğren ilk önce, neyi savunduğunuda bilmeli insan, değil mi ama?

Mülkiyet hakkı varoluşunu doğrudan doğruya yaşama hakkından alır. Yaşama ve mülkiyet hakkı bölünmez bir bütündür. İçimizde bi kişinin yaşama hakkına karşı çıkan olduğunu zannetmiyorum, öyleyse bu hakkı tanıyıp da mülkiyet hakkını tanımamak doğrudan doğruya abesle iştigal etmektir.

Senin kapitalizmi bile bilmeden böyle ahkam kesmen abesle iştigal olmuyor ama...

Özel mülkiyet insandan çok önce zaten doğada var olan bir durumdur. Yaşamak için bir bitki köklerini toprağın derinliklerine salarak, o toprağı sahiplenmek ve böylece yaşamını sürdürmek durumundadır. Bitkinin yaşama hakkı ona doğrudan mülkiyet hakkını da sağlamış olmaktadır.

Örneğe bak, bitkiler alemiyle, insanlar alemini açıklamaya çalışınca bu kadar olur, normaldir. Biz kendimizi bitki olarak görmüyoruz. Görenede mani olacak değiliz.

İnsanoğlu ise aynı durumları yaşamıştır. İlk ilkel insanlar yaşamak için yemek zorunda kalmışlardır. Bunun sonucunda doğanın kendilerine bahşettiği besinleri emeklerini katarak toplamış ya da güçlerini kullanarak avlanmışlardır. Heralde yemek yeme eylemi için dünyada var olan bütün insanların iznini bekleselerdi - doğa bütün insanların olduğuna göre- hiçbir zaman sağlanamayacak bir anlaşmayı bekleyene kadar açlıktan ölürdü. Toplayıcılık ve avcılık kendisine doğrudan doğruya bazı besinler üzerinde mülkiyet hakkını tanımıştır.

Dünyada varolan bütün insanlar mı? Acaba ilk insanlar dünyada başka insanların olabileceğine dair bir düşünceye mi sahiptiler? İlkel insanları, bugünki insanlarla karıştırınca olur böyle şeyler.

Geri kalanı eleştirmeye değer mi bilmiyorum ama asıl bombayı vermek istiyorum. Cümleye dikkat...

- doğa bütün insanların olduğuna göre-

Mülkiyet hakkını nasıl savunacaksın bundan sonra? Yazık, karşındakilere neden böyle cömertçe koz veriyorsun? Neyi tartışacağız artık?

Saygı bizden :D

tarihinde trustedyou tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunu her seferinde hatırlatmışımdır....

Kapitalizm ile komünizmi birer ekononik sistem olarak, karşılaştıramazsınız. Daha doğrusu karşılaştırmamalısınız...

Ama karşılaştırıyrosunuz...

Komünizm bir yaşam tarzıdır. Hem bir sosyo-ekonomik sistemedir, hem de bir rejimdir.

Kapitalizm ise sadece bir ekonomik sistemdir. Tabii ancak bazı rejimlerde var olabilir ve onların bazıları monarkizm ve faşizmdir.

Komünistler kapitalizmin o tarafını suistimal etmeyi çok severler.

Ama kapitalizm ayrıca ve mükemmel bir şekilde sosyal demokrasi ile de bağdaşır.

Komünistler kapitalizmi her seferinde çarpıtarak tanımlamaya çalışırlar.

Ama bu bir yanılsamadan da öte, aldatmadır.

Kapitalizmin nasıl pratik edildiğini yakından incelemek isteyenler için ABD ekonomisini gözden geçirmelerin sağlık veririm

ABD bu incelemeye şeffaftır. Gizlileri, saklıları yoktur. Kapitalizmin her yönünü ABD ekonomisini incelerseniz görebilirsiniz.

Çirkin yüzünü de görebilirsiniz, güzel yüzünü de..

Kim kimi aldadıyor kardeşim..

Batı Avrupa ülkelerine bir göz atın.. Onlar Çin'den her bakımdan ilerde değiller mi?

Her bakımdan derken bireysel özgürlükten de bahsdeiyorum, insan haklarından da..

Kapitalist sistemi en kötü uygulayan ülkelerin, ABD ve Batı AVrupa ülkeleri olmadığını, başı Türkiye'nin çektiği ülkelerin olduğunu göreceksiniz.

Türk kapitalizmi dünyadaki en adi ve ilkel ekonomik sistemlerden biridir.

Türk kapitalizmine bakarak kapitalizmi değerlendiremezsiniz.

İnsan hakları ve özgür düşünceye yer vermeyen bir rejimin ekonomik politikası ne olursa olsun bir şey değişmez.

O ülke geridir. Çin de geridir, Türkiye de.. İran da, Suudi Arabistan da.. Ve iki uç arasında kalan diğer ülkeler de.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerçektende serbest piyasa ekonomisine dayalı bir sistem mi kapitalizm? Kapitalizmin devlet kapitalizmi başta olmak üzere başka türleri yokmudur? Birileri bu arkadaşa kapitalizmi öğretsin ya.

Evet, bir haftadır saçma sapan devlet kapitalizmi söylemini her başlıkta yumurtluyorsun, ben sana mani olmayayım sen yumurtlamaya devam et. Yok anlamıyorum, bu kelimeleri yeni öğrendin de cümle içinde mi kullanıyorsun, derdin nedir? :D

Zahmet olacak, hiç kalkışmasaydın. Kapitalizmi öğren ilk önce, neyi savunduğunuda bilmeli insan, değil mi ama?

Bu safsatanı kaale bile almıyorum, hepiniz aynı fabrikanın seri üretimisiniz. Yok 'şunu öğren, bunu öğren'. Bir bok biliyorsunuz da bizden mi saklıyorsunuz nedir?

Örneğe bak, bitkiler alemiyle, insanlar alemini açıklamaya çalışınca bu kadar olur, normaldir. Biz kendimizi bitki olarak görmüyoruz. Görenede mani olacak değiliz.

Kabul et veya etme, senden çok önce özel mülkiyet yerkürede şekillenmiştir. Senin bunu reddetmen bunun olmadığı anlamına gelmez.

Dünyada varolan bütün insanlar mı? Acaba ilk insanlar dünyada başka insanların olabileceğine dair bir düşünceye mi sahiptiler? İlkel insanları, bugünki insanlarla karıştırınca olur böyle şeyler.

Senin gibileri de çıkınca, ilkel insanlardan çok daha ileride olmayan bazı insanların varlığını görüyorum. Bence ilkel insan söylemi senin bu kadar zoruna gitmemeli...

Mülkiyet hakkını nasıl savunacaksın bundan sonra? Yazık, karşındakilere neden böyle cömertçe koz veriyorsun? Neyi tartışacağız artık?

Saygı bizden :D

trustedyou sen cahilin tekisin. Senin liberalizmin 'l'sini bildiğin yok. Hadi ben böyle bir 'bomba' patlattım. Hiç mi John Locke okumadın, hiç mi Adam Smith okumadın? Onlar da bütün insanlığa sunulmuş bir doğa olduğunu iddia ediyor. Hatta bu söylemler ateist Ludwig Von Mises tarafından oldukça sert bir şekilde eleştirilmiştir. İşe bak sen Locke'un yüzyıllardır farkedilemeyen saçma fikirlerini trustedyou iki dakikada buldu. :lol:

tarihinde BlackSail tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bir yazı olmuş BlackSail, eline sağlık.

Gerçektende serbest piyasa ekonomisine dayalı bir sistem mi kapitalizm? Kapitalizmin devlet kapitalizmi başta olmak üzere başka türleri yokmudur? Birileri bu arkadaşa kapitalizmi öğretsin ya.

Öyle. Devlet kapitalizmi, devletçi kapitalizm, crony capitalism vb. şekillerde adlandırılan sistemler zaten karma ekonomik sistemlerdir. İşin içine devletçilik girdi mi işin bozulmaması namümkün.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bütün bunlardan sonra, umarım bize bitkilerin veya hayvanların özel mülkiyeti hakkında daha detaylı bilgiler vermeye kalkışmazsın. Özel mülkiyet yer kürede şekillenmiş :D.

John Locke okumadım, Adam Smith okudum, okuduğum her şeyin doğru olduğu ne malum? Okuduğum şeyleride eleştiri süzgecinden geçiriyorum. Belki Adam Smith'i okurkende bu eleştirilerde bulunmuşumdur, bu da mı aklına gelmedi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öyle. Devlet kapitalizmi, devletçi kapitalizm, crony capitalism vb. şekillerde adlandırılan sistemler zaten karma ekonomik sistemlerdir. İşin içine devletçilik girdi mi işin bozulmaması namümkün.

Astur klasik liberalizm görüşünü benimsemiş insanların devlet tarafından doğrudan müdahale edilen bir serbest piyasa ekonomisini kabul etmesi mümkün değildir. Zaten bunu liberalizmin evrimsel süreçlerinde görüyoruz. Örneğin Smith bazı durumlarda kişilerin mülkiyet hakkının kısıtlanmasını kabul edebilmiş, devletin bazı durumlarda müdahale edebileceğini söylemiş (çok nadir de olsa). Daha sonra Herbert Spencer bunlara da karşı çıkarak minimal devlet fikrini savunmuştur. Frederich Bastiat da öyle. En sonunda Ayn Rand minimal devlet sistemini de eleştirerek ultraminimal devlet sistemini savunmuştur. Devletin insanların güvenlik ve mülkiyet haklarını savunmaktan başka hiçbir görevi ya da işlevi yoktur, olmamalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

John Locke okumadım, Adam Smith okudum, okuduğum her şeyin doğru olduğu ne malum? Okuduğum şeyleride eleştiri süzgecinden geçiriyorum. Belki Adam Smith'i okurkende bu eleştirilerde bulunmuşumdur, bu da mı aklına gelmedi?

Yüce Marx bu açıkları farketmemiş de trustedyou farketmiş. Sen Adam Smith'in görüşlerini eleştirdiğin için zaten dünyadaki bütün kapitalist sistemler bir çöküş sürecine girdi. Baksana sosyalizm dalga dalga yayılıyor. Siz Marstamı yaşıyorsunuz, bilmiyorum ki. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Astur klasik liberalizm görüşünü benimsemiş insanların devlet tarafından doğrudan müdahale edilen bir serbest piyasa ekonomisini kabul etmesi mümkün değildir. Zaten bunu liberalizmin evrimsel süreçlerinde görüyoruz. Örneğin Smith bazı durumlarda kişilerin mülkiyet hakkının kısıtlanmasını kabul edebilmiş, devletin bazı durumlarda müdahale edebileceğini söylemiş (çok nadir de olsa). Daha sonra Herbert Spencer bunlara da karşı çıkarak minimal devlet fikrini savunmuştur. Frederich Bastiat da öyle. En sonunda Ayn Rand minimal devlet sistemini de eleştirerek ultraminimal devlet sistemini savunmuştur. Devletin insanların güvenlik ve mülkiyet haklarını savunmaktan başka hiçbir görevi ya da işlevi yoktur, olmamalıdır.

Biliyorum :)

Sen benim açtığım başlıkları, yazdığım yazıları falan bir arat istersen. Bu forumun demirbaş liberali benim :D

Nozick de oku bak, ultra-minimal "gece bekçisi devlet"in daha güzel savunusu yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yüce Marx bu açıkları farketmemiş de trustedyou farketmiş. Sen Adam Smith'in görüşlerini eleştirdiğin için zaten dünyadaki bütün kapitalist sistemler bir çöküş sürecine girdi. Baksana sosyalizm dalga dalga yayılıyor. Siz Marstamı yaşıyorsunuz, bilmiyorum ki. :lol:

Baksana, sana eleştiri getiren herkes marxist ya da komünist ya da sosyalist olmak zorunda değil mi, öyle bir komplexiniz var ama yanlış. Kapitalizmi savunacaksan, ayakların yere bassın. Kapitalizmi savunmak için hala mülkiyet hakkına, özgürlük kavramına vs. ihtiyaç duyuyorsunuz, aşın bunlarıda biraz ilerleyin. Marxistlere gerici dersiniz birde :D. Adam Smith'in dönemi biteli çok oldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Baksana, sana eleştiri getiren herkes marxist ya da komünist ya da sosyalist olmak zorunda değil mi, öyle bir komplexiniz var ama yanlış. Kapitalizmi savunacaksan, ayakların yere bassın. Kapitalizmi savunmak için hala mülkiyet hakkına, özgürlük kavramına vs. ihtiyaç duyuyorsunuz, aşın bunlarıda biraz ilerleyin. Marxistlere gerici dersiniz birde :D. Adam Smith'in dönemi biteli çok oldu.

Trustedyou ben neo liberalim. O yüzden liberalizm akımı kişiyi ekonomik sistem olarak devletin minimal etkisi bulunduğu bir serbest piyasa ekonomisine, kapitalizme götürür. Liberal görüşün kişiyi devlet kapitalizmi denen safsatalara ulaştırma ihtimali yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili BlackSail

İletinin ilginç bir püf noktası var. Komünist düzeni bürokratların düzeni olarak görüyor ve eleştiriyorsun. (Bu yaklaşımın zaten yanlış ama hadi doğru kabul edelim.)Bürokrat kelimesinin yerine kapitalıst kelimesini koy. Ve iletini bu şekilde yeniden gözden geçir. Göreceksin ki işçilerin senin anlatmak istediğin anlamda haklı mücadelesi kapitalizmde yok.

Hiçbir işçi başka ben için çalışmak zorunda değildir diye sosyalizmi eleştiriyorsun güya ama. Kapitalizmde patrona çalışmayan işçi mi varmış. A patronunu beğenmezse B patronuna çalışmak kurtuluş mu? Kendi anlattığın ile çelişki içindesin zaten. Sosyalistleri anlamanı beklemiyoruz.

Kapitalist düzende işçi isen patrondan kurtuluş yok. Ama sosyalist düzende başındaki bürokratı beğenmezsen değiştirme olanağı var. Hiçbir bürokratı beğenmezsen kendin yönetime aday olursun. Eh kendine de güvenmiyorsan ne diye sosyalist düzeni eleştiriyorsun.

Sevgili hacı da her zaman yaptığı gibi. ahanda ABD kapitalizmin en önde geleni. Hani nerde sosyalizm? gibi yaklaşımlarla, Hani nerde evrim? diyen dindarlardan farkı yok. Sosyalizm ve komünizm kapitalizmden sonra, kapitalizmin çelişki ve olumsuzluklarının ortadan kaldırılmasını hedeflemiş geleceğe ilişkin öngörülerdir. Ben umudumu Uruguay'a, Cuba'ya, nikaragua'ya vb. bağlamış değilim. Bunların sosyalizmi fakirlikte eşitliktir ve dünyanın genel trendine etkileri yoktur. Kapitalist üretim ve paylaşım ilişkilerinin bile gerisinden gelmektedirler. Ben umudumu Başta ABD olmak üzere G8 ve G20 ülkelerinin işçi ve emekçi sınıflarına bağlıyorum. Buralardaki çözülme geleceği belirleyecektir. Buralardaki çözülme kapitalizme kaçacak delik bırakmaz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Trustedyou ben neo liberalim. O yüzden liberalizm akımı kişiyi ekonomik sistem olarak devletin minimal etkisi bulunduğu bir serbest piyasa ekonomisine, kapitalizme götürür. Liberal görüşün kişiyi devlet kapitalizmi denen safsatalara ulaştırma ihtimali yoktur.

Başta liberalim diye belirtseydin, ne yapayım, sonuçta kahin değilim, ya da mortal kombat avatarına bakıp liberal olduğunuda anlayacak değilim. Liberlizmin ne olduğunu biliyorum. Haklısınız, liberalleri destekliyorum, devlet elini piyasadan çekmelidir. Sonuna kadar katılıyorum. Ancak, yinede baştaki yazını yinede onaylamıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili BlackSail

İletinin ilginç bir püf noktası var. Komünist düzeni bürokratların düzeni olarak görüyor ve eleştiriyorsun. (Bu yaklaşımın zaten yanlış ama hadi doğru kabul edelim.)Bürokrat kelimesinin yerine kapitalıst kelimesini koy. Ve iletini bu şekilde yeniden gözden geçir. Göreceksin ki işçilerin senin anlatmak istediğin anlamda haklı mücadelesi kapitalizmde yok.

Ben bürokratların rejimini eleştirmedim sevgili Drekinci. Bu ikiyüzlü sahtekarların biz eşitlikten yanayız, işçinin sömürülmesi bla bla bla dedikten sonra nasıl oluyor da işçi ücretlerinin onlarca katı parayı kendilerine layık görüyorlar. Senin ya da benim bürokrat olmam SSCB'deki bürokratların padişahlığı rejimini görmezden gelmemizi sağlayamaz. Önemli olan kimin bürokrat olduğu değil, bürokratların neler yaptığıdır.

Hiçbir işçi başka ben için çalışmak zorunda değildir diye sosyalizmi eleştiriyorsun güya ama. Kapitalizmde patrona çalışmayan işçi mi varmış. A patronunu beğenmezse B patronuna çalışmak kurtuluş mu? Kendi anlattığın ile çelişki içindesin zaten. Sosyalistleri anlamanı beklemiyoruz.

Kapitalist düzende işçi isen patrondan kurtuluş yok. Ama sosyalist düzende başındaki bürokratı beğenmezsen değiştirme olanağı var. Hiçbir bürokratı beğenmezsen kendin yönetime aday olursun. Eh kendine de güvenmiyorsan ne diye sosyalist düzeni eleştiriyorsun.

Yahu işçinin görevi patron mu beğenmektir? İşçi patronun kara kaşına, kara gözüne mi hayran kalacak? İşçi için önemli olan emeği karşılığı ona ödenecek olan paradır ve serbest piyasada bir çok seçeneğe sahiptir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başta liberalim diye belirtseydin, ne yapayım, sonuçta kahin değilim, ya da mortal kombat avatarına bakıp liberal olduğunuda anlayacak değilim. Liberlizmin ne olduğunu biliyorum. Haklısınız, liberalleri destekliyorum, devlet elini piyasadan çekmelidir. Sonuna kadar katılıyorum. Ancak, yinede baştaki yazını yinede onaylamıyorum.

Nesini onaylamıyorsun? Onaylamadığın yerleri belirt, karşılıklı tartışalım; ama istemiyorsan, Tyler Durdenncılık oynayıp tüketim toplumuna karşı amansız bir mücadele verebilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nesini onaylamıyorsun? Onaylamadığın yerleri belirt, karşılıklı tartışalım; ama istemiyorsan, Tyler Durdenncılık oynayıp tüketim toplumuna karşı amansız bir mücadele verebilirsin.

Kapitalizmi doğrulamak için, saydıklarının hiç birine ihtiyaç duymuyorum. Mülkiyet hakkını, yerkürede kendiliğinden oluşmuş bir hak olarak savunurken basitleşiyorsun. Her yerde iş kaynıyormuş gibi işçi şunu beğenmez şunu seçer vs. benzerinden saçmalıklara yer veriyorsun vs. vs. tartışılacak çok şey var orada, aslında tartışılması bile abes olan çok şey var orada, neyse belirttiğim gibi kapitalizmi doğrulamak için bu kadar sığ olmaya gerek duymuyorum. Söylediğim gibi liberalleride destekliyorum, durmak yok yola devam.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalizmi doğrulamak için, saydıklarının hiç birine ihtiyaç duymuyorum. Mülkiyet hakkını, yerkürede kendiliğinden oluşmuş bir hak olarak savunurken basitleşiyorsun. Her yerde iş kaynıyormuş gibi işçi şunu beğenmez şunu seçer vs. benzerinden saçmalıklara yer veriyorsun vs. vs. tartışılacak çok şey var orada, aslında tartışılması bile abes olan çok şey var orada, neyse belirttiğim gibi kapitalizmi doğrulamak için bu kadar sığ olmaya gerek duymuyorum. Söylediğim gibi liberalleride destekliyorum, durmak yok yola devam.

Peh peh, alternatifini söyle o zaman. Merkezi planlama olunca işçi ücretlerinde patlama mı olacak, patron işçiyi sömürecek de devlet besleyecek mi?

Kapitalizmi doğrulamak için bir yöntem daha vardır. O da kapitalizmin sonuçlarıdır; ama laissez-faire cılar kapitalizmi doğrulamak için sonuçlarını belirtme yönteminden pek hoşlanmazlar. Kapitalizm doğal süreçte ve meşru temelde zaten var olan bir sistemdir. Ayrıca liberalizm şu ana kadar geliştirilmiş en tutarlı ve en ahlaki sistemdir.

Ama sen bu olmaz, marksist de değilim, şu değilim bu değilim, hepsinin canı cehenneme, hepsi de olur gibi söylemlere başvurursan baştan tutarlılığını kaybetmiş oluyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...