A$tur 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Sevgili Astur Liberal görüş içerisinde karşıtlıklar ayrı bir tartışmanın konusu. anarko-kapitalistler bu duruma karşı çıkıyor olabilir; ama şu anki kriz sisteminde bir sürü liberal bu durumdan oldukça hoşnut kaldı değil mi? Yani aman bizi kurtarmayın, serbest piyasa sisteminde kaybettik diyen olmadı. Siz gerçekten kriz patlak verdiğinde anarko kapitalistlerin de yardımı reddedeceğine inanıyor musunuz? Liberal görüş içinde bu konuda karşıtlık yok. Klasik liberaller, minarşistler, anarko-kapitalistler vs. hep beraber bu duruma karşılar. Durumdan hoşnut kalan "bir sürü liberal" kimlermiş? Bir iki örnek istesem? Bu kısmı pek anlayamadım. Bu foruma bu akşam saat 6 sularında kayıt oldum. Saygılar. Bana eski üye gibi geldiniz de, ondan sordum. Link to post Sitelerde Paylaş
YuRTSeVeR 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Liberal görüş içinde bu konuda karşıtlık yok. Klasik liberaller, minarşistler, anarko-kapitalistler vs. hep beraber bu duruma karşılar. Durumdan hoşnut kalan "bir sürü liberal" kimlermiş? Bir iki örnek istesem? Ben liberal derken yazar, bunu savunan profesörleri falan kastetmedim. Sevgili Astur sonuçta devletin binbir güçlükle kurtarıp müdahale ettiği bazı yerler vardı. Siz bunların hiçbirinin liberal olmadığını mı iddia ediyorsunuz? Eğer bunu iddia ediyorsanız, ben de sizden kanıt isteyeceğim. Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi (düzenlendi) Ben liberal derken yazar, bunu savunan profesörleri falan kastetmedim. Sevgili Astur sonuçta devletin binbir güçlükle kurtarıp müdahale ettiği bazı yerler vardı. Siz bunların hiçbirinin liberal olmadığını mı iddia ediyorsunuz? Eğer bunu iddia ediyorsanız, ben de sizden kanıt isteyeceğim. Liberal ideolojiyi benimsemiş insanları kast etmediyseniz, kimi ettiniz?! Kafamıza göre herkese liberal diyebiliyor muyuz?! Bir şeyin olmadığının kanıtı olmaz bu arada. Aralık 2, 2009 tarihinde A$tur tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
AlbatrosS 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Bu yazdıklarının benim dediklerim ile gerçekten yakından uzaktan alakası yok. İnsan çalışmak zorundadır dedin... Eee? Biz çalışmasın mı diyoruz, çalışsın elbet; ama nasıl? Nasıl olacağını kim nasıl belirliyor, sorun burda değil mi? Ben yapılabilir diyorum, ve de yapıyorum. Ön kabulünüzü gözden geçirin. İnsanların yaşamak için çalışma zorunluluğu olması doğa yasası, ihtiyaçlar kendini karşılamıyor. Bu da hakların temellerinden biri. İnsan yaşayacaksa yaşamını devam ettirecek biçimde hareket edecek, doğayı ve de çalışmasının ürünlerini sahiplenecek. Çalışmak, çalışmak, çalışmak... Evet, ama nasıl? Keyfim bilir, keyfi bilir, keyifleri bilir mi? O halde işçinin keyfi bilirse ne olacak? İşçinin keyfi çalışmamak, hatta çalıştığını sahiplenmek isterse ne olacak? Sürekli aynı yere geliyoruz: E, hak diyeceksin... Yahu hak da adalet de senin benim keyfime kalmış işte, kaç seferdir izah ediyorum, kapitalizm orman kanunlarının iş yaşamında organize edildiği bir sistemdir diye. Ormanda da güçlü ve zeki olan haklıdır; kapitalizmde de. İnsan hayvan değildir demen, insanı doğadan ayrı bir varlık kategorisi mi yapıyor? İnsanın davranışları da evrimseldir, zorunluluklar belirliyor. İnsan hakları kavramını kabul ettiğin zaman gerisi zaten mantıksal bir zincir halinde gelir. 6 saat 12 saat vs. konumuzla alakasız, bunlarda hak ihlali kuvvet kullanımı olmazsa olmaz. Yahu 12 saat çalışan bir adamın sosyalleşmesi mümkün müdür değil midir? İnsan sosyal bir varlıksa, senin sosyal olma'dan anladığın sadece çalışmak mıdır? Bizler ne bitki, ne de hayvanız. Komik bir itiraz. Gelirini çalmayan ya da dolandırıcılıkla edinmeyen bir insanın dilerse 100 trilyon doları olsun, helal olsun derim. Senin anlamadığın şey, serbest piyasada kazanç sağladığın oranda başkalarını zenginleştirmişsindir. Yahu bitki kadar olamıyorsunuz, zorla söyleteceksin adamı İnsanın hayvan olmadığı senin yanılsaman... Evrimcilere göre insan düşünen bir hayvandır, yalan mı? Temellendirmelerimizin maddi bir statüsü olacaksa doğayı ve somut olanı göz ardı mı edeceksin? İnsan sosyal şartların ve zorunlulukların bileşeni iradi ve akıllı bir canlıdır. İnsan olduğun, hayvanlarla farklı doğa yasalarına tabi olduğun gerçeğini değiştirir mi? Serbest piyasa ve zenginleşme göreceli bir kavramdır... Kaldıki zenginliği hayal etme gibi bir zorunluluğum mu var? Zenginlik için çaba harcama ve hayatımı buna adama gibi bir zorunluluğum mu var? Peki neden serbest denilen, gerçekteyse bir tür yarış pisti olan sürecin çarkları arasında sürekli bir yarışa tabi olayım ki? Çalışmam gereken şartları neden daha fazla, daha fazla zengin olma hayali olan insanlar belirliyor? Hayatım için gerekli zorunluluklar olması, sürekli dışlanma ve elemine edilme tehditi bulunan piyasanın insafına neden kalsın? Bu koşulların ne olması gerektiği noktasında neden serbest denen, aslındaysa dolaylı bir dayatma olan piyasanın uhrevi ve şaşmaz kurallarını benimsemek zorundayım? Evet, sahiptir. O saydığım özgürlüklerden hangisi ihlal ediliyor sen 12 saat çalıştığında? İnsanın sosyal bir varlık olduğu tespitini yaptıktan sonra sen düşün istersen nasıl sosyalleşebileceğini bukadar saat çalışan birinin? Sosyalleşmek yaşamsal bir gereklilikse bu ihlal edilmeyecek mi? 12 saat vb çalışma saatlerinin bugünkü gibi aşırı bulunması son yüzyılda daha az çalışmanın yetebilmesi ile gelen bir şey, insanlık binlerce yıl "gayrimeşru" bir yaşam mı sürdürdü sence? Söylememe gerek var mı? Savaşlar, fetihler, sömürge hareketleri krallıklar, kölelik, feodalizm... sence meşru muydu? İlkel-komünal toplumlara kadar gideriz bir ölçüde... Alıntıladığım yazıda vardı. Yaşam hakkı evrensel bir çıkardır. Mülkiyet hakkı da öyle. Soyut ve genel olarak özgürlük hakkı diyebileceğimiz şey de. Life, liberty, property. Yahu elli sefer yazdım... Güç, iktidar ve statüko ilişkilerinin hakim olduğu bir dünyada evrensellik nasıl mümkün olabiliyor diye? Bizzat devlet denen kurumsallaşma güç, iktidar ve statükonun cisimleşmiş haliyken kime göre evrensel? Bush birilerine göre yaşaması gereken birçoklarına da ölmesi gereken biri örneğin... Keza Bush'un icraatları da... Mülkiyet hakkından tut, yaşam hakkına, ordan da özgürlüğe kadar tanımlanmış tüm hakların ihlalidir bu adam ve devleti... Peki kim yargılıyor, kimin yargılamaya dötü yer bu adam ve devleti? Bu bahsettiklerin ideolojik bir söylemden öteye geçmez/geçemez... Bu saydıkların evrensel çıkarlar değiller, bunu zaten söyledim. Evrensel olsalar adları ulusal çıkar falan olmaz zaten. Bu kadar basit şeyleri de ben anlatmak zorunda kalmayayım istersen. Çıkar, zaten doğası gereği ''evrensel'' sıfatıyla oksimoron'dur. Bak ne diyor sözlükte: çıkar İng. interest 1. Bireylerin, toplumsal kümelerin ve tarihsel toplulukların özdeksel ve tinsel gereksinmelerini karşılayacağına inandıkları kişi ya da şeylerle ilişkisi; 2. Bireylerin, bu gereksinmelerini yansıtan amaçlı düşünce ve eylem yönelimleri. BSTS / Toplumbilim Terimleri 1975 tdk Özgürlük, ama neyden? Yaşam hakkı, ama kime göre? Devletlerin sınırlarını belirlediği eylem ve işlere göre yaşatılacak/öldürülecek listesi varken mi? Devletin meşruiyeti bile tartışmalıyken özgürlük neye kime göre? Mülk desen o daha bok... Pozitif ayrımcılık diye bir şey duydun mu? Kürt halkının kollektif kültürel ve ulusal hak talepleri pozitif ayrımcılık mıdır, eşitsizlik midir, türklerden ekstra/farklı bir hak talebi mi yoksa eşitlik isteği midir, nedir izah etsene? Doğal kaynaklar meşru şekilde nasıl elde edilirler? Önce ilk edinim, daha sonra da gönüllü ilişkiler ile. İlk edinim nasıl olur? Önce savaş, daha sonra devlet, en sonunda kapitalizmle Yahu ben bu zincirlemeyi reddediyorum, sen diyorsun ki gönüllü... Anadoluyu Türklere kim vermiş gönüllü olarak mesela:) Padişahları, kralları, sadrazamları, paşaları, askerleri; ordan da devlet kuranları, seçenleri/yönetenleri kim seçmiş gönüllü olarak? Benden önce karar verdilerse ben neden uymak zorundayım? Tarihsel art zamanı ilahi bir sınır gibi kabul mü edeceğiz, yoksa alt üst olma pahasına da olsa tarihi tersten mi okuyacağız? Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Albatross, seninle aynı şeylerden bahsetmiyoruz. Daha alakasız yazamazdın. Seninle tartışmaya devam etmiyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
YuRTSeVeR 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Liberal ideolojiyi benimsemiş insanları kast etmediyseniz, kimi ettiniz?! Kafamıza göre herkese liberal diyebiliyor muyuz?! Bir şeyin olmadığının kanıtı olmaz bu arada. Sevgili Astur Müdahale edilen bankalar, işletmeler, bunların yöneticileri liberal değildiler de kapitalizmin içine sızmış sosyalist işbirlikçiler miydi? Saygılar. Link to post Sitelerde Paylaş
AlbatrosS 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Albatross, seninle aynı şeylerden bahsetmiyoruz. Daha alakasız yazamazdın. Seninle tartışmaya devam etmiyorum. Elbette bahsetmiyoruz, çünkü söylediklerinin reel bir karşılığı yok, çoğu retorik... Söylem ve gerçek arasında koca bir uçurum var ve seninki amerikan filmlerindeki meşhur replikler gibi ''kurumlar değil, bazı art niyetli insanlar kötüdür'' demeye geliyor... Bu bağlamda, en azından bu gecelik sürdürmenin manası yok, belki sakin kafayla ve daha müsait bir zamanda... Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Sevgili Astur Müdahale edilen bankalar, işletmeler, bunların yöneticileri liberal değildiler de kapitalizmin içine sızmış sosyalist işbirlikçiler miydi? Saygılar. Dünyada iki çeşit insan var falan mı sanıyorsun sevgili yurtsever? Bir insan ya liberal ya da sosyalist mi olmak durumunda? Bu nasıl bir zihniyet yahu... Muhafazakarı var, apolitiği var, sosyal demokratı var vs. yüz çeşit görüşe sahip binbir çeşit insan var. Komik sınıflandırmalar yapmayalım. Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Elbette bahsetmiyoruz, çünkü söylediklerinin reel bir karşılığı yok, çoğu retorik... Söylem ve gerçek arasında koca bir uçurum var ve seninki amerikan filmlerindeki meşhur replikler gibi ''kurumlar değil, bazı art niyetli insanlar kötüdür'' demeye geliyor... Bu bağlamda, en azından bu gecelik sürdürmenin manası yok, belki sakin kafayla ve daha müsait bir zamanda... Ben etik konusunda yazıyorum, sen gelip dershaneler falan diyorsun. Konu bile aynı değil ki. İnsanların evrensel çıkarları vardır diyorum, buna yaşam hakkını örnek gösteriyorum, cevaben ulusal çıkarlar, savaşlar falan diyorsun. Kel alaka. Daha onlarca örnek verebilirim. Tartışmak istiyorsan bir konuya bağlı kalmaya çalış ki tartışmanın bir anlamı olsun. Link to post Sitelerde Paylaş
MrGuitar 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Sn Yurtsever, Yanıtım kısa ve öz olacak, zira forumda bu sorunlar defalarca tartışıldı, Astur'un önemli katkılarıyla ekonominin hala birçok vulgar marksist tarafından bilinmeyen can alıcı gerçekleri burada gün yüzüne çıkarıldı. Arşivleri inceleyin. İşçinin yarattığı değer, işverenin know-how'u ve tüm riskleri ile birlikte üstlendiği girişimi ile anlam kazanır ve ihdas olur. Üretim teknolojisini çekip alırsanız geriye sadece kaba kuvvet kalır ki bu güç tek başına asla değer üretemez. Hatta bu kaba gücün yaşamı tehlikededir, tıpkı traktörün icadıyla artık sadece ahırda bir değer üretebilecek olan öküz gibi, ilerleyen teknoloji ve makileşmeyle birlikte amelelik de tarihin çöplüğüne gömülecektir. Diğer yandan, emeğin fiyatının belirlenmesi konusunda yaptığım açıklamaların üzerine söylediklerinizden bir anlam çıkaramadım. Arz-talep olgusunu iyi anlamak gerekiyor. İşçi sendikaya gerek duyuyorsa zaten zavallı bir konumdadır gibi acaip bir şey söylemişsiniz ki bunu dikkate almam olanaklı değil. Size önerim, sendikalı işçiyi bir yana bırakıp, ondan çok daha kötü durumda olan hizmet sektöründeki adaletsiz anarşiden söz etmeniz olabilir. Türkiye'de işten atılan işçinin tazminat hakkı olduğunu ve işsizlik sigortasında devasa bir fonun birikmiş olduğunu da anımsatmak yerinde olacaktır. Son olarak, grev, işçinin elinde yaşamsal bir silahtır, grev hakkı tanınmasın da demiyoruz, ne var ki bu gücün kötüye kullanıldığı da dipdiri önümüzde durmaktadır. Şimdi sorunların çözümü üzerinde konuşabilmek için daha gerçekçi bakmak ve önceden bilinmesi gerekenleri anlamak, tartışmanın sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunu göstermiştir sanırım. Link to post Sitelerde Paylaş
AlbatrosS 0 Aralık 2, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 2, 2009 gönderildi Ben etik konusunda yazıyorum, sen gelip dershaneler falan diyorsun. Konu bile aynı değil ki. İnsanların evrensel çıkarları vardır diyorum, buna yaşam hakkını örnek gösteriyorum, cevaben ulusal çıkarlar, savaşlar falan diyorsun. Kel alaka. Daha onlarca örnek verebilirim. Tartışmak istiyorsan bir konuya bağlı kalmaya çalış ki tartışmanın bir anlamı olsun. Verdiğin tüm örnekler retoriktir, anlamını biliyor musun? Doğada da kapitalizmde de bu haklar retoriğin ötesine geçmeeez... Örneklerini veriyorum, bunlara itiraz edeceğine, alakası yok!!! diyerek alakasızlığın daniskasını yapıyorsun. Yaşam hakkı dedin, sana yaşam hakkının göreceli olduğunu izah ediyorum, daha ne bekliyorsun? Çıkar nosyonunun kendisi evrensellikle oksimorondur diyorum, izah ediyorum cevap yok... Özgürlük dedin, ben de sana neyden/kimden diye soruyorum daha alaka bekliyorsun Daha en başından ''doğada hak diye bir nesnellik'' yoktur dedim, bunlar bizim kabullerimizdir dedim; diyorsun ki insan hayvan değildir Evrimcilere git sor bakalım hayvan mısın değil misin diyorum, cevap yok Yahu insan doğa üstü/dışı bir varlık kategorisi midir ki böyle bir şeyi kabullenelim? Sorumluluk gibi bir kavram attın, kerameti kendinden menkul. Bir yandan kendin dışında herhangi bir kimseyi düşünmek zorunluluğun olmadığını söyleyeceksin(ki daha önce defalarca söyledin) öte yandan sorumluluktan bahsedeceksin. Savaşlar, çıkarlar, katliamlar, iki yüzlülükler, iktidar/güç/militarizm denklemi... Nerde sorumluluk, nerde özgürlük, nerde hak... Mevcut iktidar ilişkilerine ve iktidarın yeniden üretim süreçlerine itiraz etmediğin takdirde bu söylemlerin bir kıymeti olabilir mi? Yer kürede birey üzerindeki iktidar ve tahakküm ilişkilerinin yeniden üretilmeyeceği bir entelektüel bir sorgulama/mücadele vermeden söylemlerimizin nesnel bir zemine oturmasını bırak, bir tür olarak hayvanlardan farklı olabilmemiz bence mümkün değildir. Ve mevcut haliyle insanlık, tüm ideolojik söylem ve süslemelerine karşın iktidarın yeniden ve farklı form/içeriklerde üretilmesine hizmet etmekten başka bir şey yapabilmiş değildir; buysa, daha en başında inkar ettiğin doğal yaşam ve hak kavramsallaştırması arasındaki ilişkinin totolojik bir savunmasıdır. İnkarın inkarı anlamına gelecek bu kavramsallaştırma ve söylemlerin üzerinde tekrar tekrar düşünmeni dostane bir biçimde öneriyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
YuRTSeVeR 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi (düzenlendi) Sevgili MrGuitar İşçinin yarattığı değer, işverenin know-how'u ve tüm riskleri ile birlikte üstlendiği girişimi ile anlam kazanır ve ihdas olur. Üretim teknolojisini çekip alırsanız geriye sadece kaba kuvvet kalır ki bu güç tek başına asla değer üretemez. Hatta bu kaba gücün yaşamı tehlikededir, tıpkı traktörün icadıyla artık sadece ahırda bir değer üretebilecek olan öküz gibi, ilerleyen teknoloji ve makileşmeyle birlikte amelelik de tarihin çöplüğüne gömülecektir. Sayın MrGuitar doğrusu bu iletinizle beni afallattınız. Böyle çarpık bir söylem beklemiyordum sizden. İşçi metayı işlemezse işverenin metası hiçbir işe yaramaz. Oysa siz işçiyi işverene muhtaç gibi göstermişsiniz, bilakis işveren işçiye muhtaçtır. İlerleyen teknoloji vb söylemleriyle postmodernist hezeyanlar ortaya dökmek, insanlığın belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı zamanları beklemek biz sosyalistlerin işi değildir. Kaba kuvvet tek başına nasıl değer üretemiyormuş, çok merak ediyorum. İşçi örneğin bir evinin içindeki bir taşı oyup kap-kacak yapamıyor mu? Serbest piyasa ekonomisinde sistem için vazgeçilmez sınıfın işçi sınıfı olduğunu pekala biliyoruz. Üretim teknolojisi yokken, teknoloji gelişmemişken dünyada işçi yok muydu? Bu paragrafın hangi hatasını düzelteyim, nerden başlayayım bilemiyorum. Diğer yandan, emeğin fiyatının belirlenmesi konusunda yaptığım açıklamaların üzerine söylediklerinizden bir anlam çıkaramadım. Arz-talep olgusunu iyi anlamak gerekiyor. İşçi sendikaya gerek duyuyorsa zaten zavallı bir konumdadır gibi acaip bir şey söylemişsiniz ki bunu dikkate almam olanaklı değil. Size önerim, sendikalı işçiyi bir yana bırakıp, ondan çok daha kötü durumda olan hizmet sektöründeki adaletsiz anarşiden söz etmeniz olabilir. Türkiye'de işten atılan işçinin tazminat hakkı olduğunu ve işsizlik sigortasında devasa bir fonun birikmiş olduğunu da anımsatmak yerinde olacaktır. İşten atılma durumu keyfi değil, kriz durumunda ortaya çıkarsa, şirketin batmasıyla oluşursa ne olacak, bunu anlatabilir misiniz? İşsizlik sigortasında devasa bir birikim asla gerçekleşmemekte, bu insanca bir yaşam için yeterli bile olmamaktadır. İşin ilginç tarafı kapitalizme iman etmiş olanlar işverenin kontrol edilemeyen sermaye birikimini fazla bulmaz da 3 lira işsizlik sigortasını devasa diye nitelendirir. Son olarak, grev, işçinin elinde yaşamsal bir silahtır, grev hakkı tanınmasın da demiyoruz, ne var ki bu gücün kötüye kullanıldığı da dipdiri önümüzde durmaktadır. Şimdi sorunların çözümü üzerinde konuşabilmek için daha gerçekçi bakmak ve önceden bilinmesi gerekenleri anlamak, tartışmanın sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunu göstermiştir sanırım. Sevgili MrGuitar eğer siz grevi yaşamsal bir silah olarak tanımlarsanız, zaten işçinin bir zavallı olduğunu itiraf etmiş olursunuz. İşçi emeğinin değerini artırabilmek için ya tehdit edecektir ya da o paraya talim edecektir. Biz buna iki ucu .oklu değnek demekteyiz. Biz olaya son derece gerçekçi yaklaşmakta ve serbest piyasa ekonomisinin son derece çarpık bir sistem olduğunu görmekteyiz. Bu yanlışlarla dolu yazınızı, saatin ileri olması ve uykulu olmanıza bağlıyorum. Saygılar. Aralık 3, 2009 tarihinde YuRTSeVeR tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
MrGuitar 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Sevgili MrGuitar Sayın MrGuitar doğrusu bu iletinizle beni afallattınız. Böyle çarpık bir söylem beklemiyordum sizden. İşçi metayı işlemezse işverenin metası hiçbir işe yaramaz. Oysa siz işçiyi işverene muhtaç gibi göstermişsiniz, bilakis işveren işçiye muhtaçtır. İlerleyen teknoloji vb söylemleriyle postmodernist hezeyanlar ortaya dökmek, insanlığın belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı zamanları beklemek biz sosyalistlerin işi değildir. Kaba kuvvet tek başına nasıl değer üretemiyormuş, çok merak ediyorum. İşçi örneğin bir evinin içindeki bir taşı oyup kap-kacak yapamıyor mu? Serbest piyasa ekonomisinde sistem için vazgeçilmez sınıfın işçi sınıfı olduğunu pekala biliyoruz. Üretim teknolojisi yokken, teknoloji gelişmemişken dünyada işçi yok muydu? Bu paragrafın hangi hatasını düzelteyim, nerden başlayayım bilemiyorum. İşten atılma durumu keyfi değil, kriz durumunda ortaya çıkarsa, şirketin batmasıyla oluşursa ne olacak, bunu anlatabilir misiniz? İşsizlik sigortasında devasa bir birikim asla gerçekleşmemekte, bu insanca bir yaşam için yeterli bile olmamaktadır. İşin ilginç tarafı kapitalizme iman etmiş olanlar işverenin kontrol edilemeyen sermaye birikimini fazla bulmaz da 3 lira işsizlik sigortasını devasa diye nitelendirir. Sevgili MrGuitar eğer siz grevi yaşamsal bir silah olarak tanımlarsanız, zaten işçinin bir zavallı olduğunu itiraf etmiş olursunuz. İşçi emeğinin değerini artırabilmek için ya tehdit edecektir ya da o paraya talim edecektir. Biz buna iki ucu .oklu değnek demekteyiz. Biz olaya son derece gerçekçi yaklaşmakta ve serbest piyasa ekonomisinin son derece çarpık bir sistem olduğunu görmekteyiz. Bu yanlışlarla dolu yazınızı, saatin ileri olması ve uykulu olmanıza bağlıyorum. Saygılar. PES! Ben buna ne yazayım şimdi? Bensiz devam edin. Link to post Sitelerde Paylaş
YuRTSeVeR 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi PES! Ben buna ne yazayım şimdi? Bensiz devam edin. Sevgili MrGuitar yarın sizi ayık bir şekilde de bekler ve tartışmaya kaldığımız yerden devam ederiz. Yarın hatalarınızı szin de farkedeceğinize eminim. Saygılar. Link to post Sitelerde Paylaş
MrGuitar 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Sevgili MrGuitar yarın sizi ayık bir şekilde de bekler ve tartışmaya kaldığımız yerden devam ederiz. Yarın hatalarınızı szin de farkedeceğinize eminim. Saygılar. Değerli kardeşim, Ben sarhoş muyum ki iki de bir bu tür laflar ediyorsun? Hoş değil ama. Sizinle paylaşabileceğimiz herhangi bir fikirsel etkinliğimiz olamayacağını gördüm. Durum budur. Link to post Sitelerde Paylaş
YuRTSeVeR 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Değerli kardeşim, Ben sarhoş muyum ki iki de bir bu tür laflar ediyorsun? Hoş değil ama. Sizinle paylaşabileceğimiz herhangi bir fikirsel etkinliğimiz olamayacağını gördüm. Durum budur. Estağfurullah efendim, ne haddimize, ben öyle demek istemedim. Sizi kırdıysam özür dilerim. Saaygılar. Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Verdiğin tüm örnekler retoriktir, anlamını biliyor musun? Doğada da kapitalizmde de bu haklar retoriğin ötesine geçmeeez... Örneklerini veriyorum, bunlara itiraz edeceğine, alakası yok!!! diyerek alakasızlığın daniskasını yapıyorsun. Yaşam hakkı dedin, sana yaşam hakkının göreceli olduğunu izah ediyorum, daha ne bekliyorsun? Çıkar nosyonunun kendisi evrensellikle oksimorondur diyorum, izah ediyorum cevap yok... Özgürlük dedin, ben de sana neyden/kimden diye soruyorum daha alaka bekliyorsun Daha en başından ''doğada hak diye bir nesnellik'' yoktur dedim, bunlar bizim kabullerimizdir dedim; diyorsun ki insan hayvan değildir Evrimcilere git sor bakalım hayvan mısın değil misin diyorum, cevap yok Yahu insan doğa üstü/dışı bir varlık kategorisi midir ki böyle bir şeyi kabullenelim? Sorumluluk gibi bir kavram attın, kerameti kendinden menkul. Bir yandan kendin dışında herhangi bir kimseyi düşünmek zorunluluğun olmadığını söyleyeceksin(ki daha önce defalarca söyledin) öte yandan sorumluluktan bahsedeceksin. Savaşlar, çıkarlar, katliamlar, iki yüzlülükler, iktidar/güç/militarizm denklemi... Nerde sorumluluk, nerde özgürlük, nerde hak... Mevcut iktidar ilişkilerine ve iktidarın yeniden üretim süreçlerine itiraz etmediğin takdirde bu söylemlerin bir kıymeti olabilir mi? Yer kürede birey üzerindeki iktidar ve tahakküm ilişkilerinin yeniden üretilmeyeceği bir entelektüel bir sorgulama/mücadele vermeden söylemlerimizin nesnel bir zemine oturmasını bırak, bir tür olarak hayvanlardan farklı olabilmemiz bence mümkün değildir. İnkarın inkarı anlamına gelecek bu kavramsallaştırma ve söylemlerin üzerinde tekrar tekrar düşünmeni dostane bir biçimde öneriyorum. Demin sana uzun bir cevap yazıyordum, firefox dondu, cevap gitti, kısa hali ile yetinmek durumunda kalacaksın ne yazık ki. Retoriğin ne olduğunu elbette biliyorum; 7 liberal sanattan biri, trivium'un parçasıdır retorik! Sen konunun ne olduğunu gerçekten anlamamışsın. Biz etik bir konu tartışıyoruz burada, "ne var" sorusunu değil, "ne olmalı" sorusunu cevaplandırmaya çalışıyoruz. İnsanların hakları olmalı demek, insanların haklarına tüm yer ve zamanlarda uyuluyor anlamına gelmez. Sen daha bu ayrımı yapamadığından alakasız yazıyorsun. Yaşam hakkı göreceli falan değildir, neresi göreceli?! Özgürlük neyden-kimden sorusuna da bu başlıkta cevap verdim. Elbette diğer insanların müdahalelerinden özgürlük. Sorumluluk başkalarını düşünmek değil, başkalarının haklarını ihlal etmemek. Pozitif değil negatif. İnsan hayvanlardan da, diğer tüm canlılardan da farklıdır. Soyutlama, matematik hesap, ticaret, kanunlar, ilaçlar vb. bir sürü şeyi yapabilen insandan başka hangi canlı var? Farklıyız işte. A'nın A olduğu gibi, insan da insandır. Hiç direnmeyin. Süslü ancak boş laflar beni ilgilendirmiyor. Bak mesela: Ve mevcut haliyle insanlık, tüm ideolojik söylem ve süslemelerine karşın iktidarın yeniden ve farklı form/içeriklerde üretilmesine hizmet etmekten başka bir şey yapabilmiş değildir; buysa, daha en başında inkar ettiğin doğal yaşam ve hak kavramsallaştırması arasındaki ilişkinin totolojik bir savunmasıdır. Peh peh. Ömrümüzü 3 katına çıkardık, aya çıktık, dünyanın kültürünü sanatını yarattık, ama iktidarın yeniden ve farklı form/içeriklerde üretilmesine hizmet etmekten başka bir şey yapamadık. Peh peh. Bir de ben hakları savunuyorum, ne inkar etmesi?! Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Liberal ideolojiyi benimsemiş insanları kast etmediyseniz, kimi ettiniz?! Kafamıza göre herkese liberal diyebiliyor muyuz?! Bir şeyin olmadığının kanıtı olmaz bu arada. Yurtsever, buna cevabın? Yazdığın ortodoks sosyalist tekerlemeler de forumda çok kereler tartışıldı. Arama motorunu kullanmanı tavsiye ederim. Link to post Sitelerde Paylaş
YuRTSeVeR 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Yurtsever, buna cevabın? Yazdığın ortodoks sosyalist tekerlemeler de forumda çok kereler tartışıldı. Arama motorunu kullanmanı tavsiye ederim. Sevgili Astur Durumu sürekli çarpıtıyor ve demagogluk yapıyorsun. Bu yüzden sana cevap verme gereği görmüyorum. Nedense devlet müdahalesini kabul eden liberaller olduğunu söylemek istemiyorsun. Ne zaman çarpıtmalarla değil de gerçeklerle tartışırsan o zaman doğru bir zeminde ilerlenebilir. Saygılar. Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Aralık 3, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2009 gönderildi Sevgili Astur Durumu sürekli çarpıtıyor ve demagogluk yapıyorsun. Bu yüzden sana cevap verme gereği görmüyorum. Nedense devlet müdahalesini kabul eden liberaller olduğunu söylemek istemiyorsun. Ne zaman çarpıtmalarla değil de gerçeklerle tartışırsan o zaman doğru bir zeminde ilerlenebilir. Saygılar. Hani nerede? Neyi çarpıtmışım? Ortaya bir iddia attın, ve de destekleyemedin. Senden bir iki örnek istedim, onlar bile gelmedi. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts