Jump to content

İsviçre'den çikolata gelmiş, annem babam laikmiş


Recommended Posts

Bunu tartışmaya bile gerek yok... Şartların öyle olmasını sağlarsınız ki herkes kapınıza gelip size ayda 100 $'a çalışmak için yalvarır... Şimdi bu gönüllü çalışma mı oluyor?... Bunu nesini temellendireyim?...

Asgari şartlar koymak zorundasınız; tanrı LİBOŞ istemese de...

Tamam, yapın asgari ücreti 5000 dolar, herkes zengin zengin yaşasın. Eliniz değmişken süper emeklilik, haftada 1 full check-uplı sağlık sigortası, istenilen ünide istenildiği süre boyunca eğitim, çocuk yardımı, ev, araba, tatil falan da ayarlayın. Bakın ne olacak :lol: Yasayla olmuyor mu, yapın gitsin.

Şartların "öyle" olmasını sağlama işini kimsenin hakkını ihlal etmeden yapamazsınız. Hak ihlaline karşı biri olduğumdan, o açıdan sorun yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 285
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Devlet harcaması GSYH'nin yüzde 40'ına ulaşmış, ABD insanların sandığı gibi dünyanın en kapitalist ülkesi falan değil, karma ekonomi.

Devlet harcamasının çok olması üretim araçlarında kamu mülkiyeti ağırlığını veya özel-kamu mülkiyeti dağılımının eşitliğini mi gösteriyor?... Buradan karma ekonomiye nasıl geçtiniz?...

Link to post
Sitelerde Paylaş

canım sen varsın ya işte baş dalgacı!!

o soruyla sen iran devrimini haklı çıkarır gibi konuşmuşsun

demokrasi varken mi sence yoksa yokken mi geldi devrim??

Yokken.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam, yapın asgari ücreti 5000 dolar, herkes zengin zengin yaşasın. Eliniz değmişken süper emeklilik, haftada 1 full check-uplı sağlık sigortası, istenilen ünide istenildiği süre boyunca eğitim, çocuk yardımı, ev, araba, tatil falan da ayarlayın. Bakın ne olacak :lol: Yasayla olmuyor mu, yapın gitsin.

Şartların "öyle" olmasını sağlama işini kimsenin hakkını ihlal etmeden yapamazsınız. Hak ihlaline karşı biri olduğumdan, o açıdan sorun yok.

Siz asgari ücretle azami ücreti birbirine karıştırdınız sanırım?...

"Hak ihlali" diye bir şey yoktur Astur; paranın paylaşımının düzenlenmesi diye bir şey vardır... Kimin hakkını ihlal diyorsunuz ve niye onun hakkı oluyormuş?... Çok parası olanın parası veya siyasetçileri ayarlayıp devletten ihale götürenin parası onun hakkıdır diye bir şey yok... Önemli olan mümkün olduğu kadar adilane ve hakça ve bazı asgari müşterekleri düşünerek paylaştırmak; yoksa herkes bu dünyaya bir göbek bağı ile geliyor ve bir kefen bezi ile gidiyor... Mal-mülk her şey göreceli kavramlar...Tanrı LİBOŞ'u boşver sen; ateist ol...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Devlet harcamasının çok olması üretim araçlarında kamu mülkiyeti ağırlığını veya özel-kamu mülkiyeti dağılımı eşitliğini mi gösteriyor?... Buradan karma ekonomiye nasıl geçtiniz?...

ABD sosyalist demedim ki, devlet müdahalesi çok büyük boyutta dedim, karma ekonomiden kastım da bu. Laissez-faire ile alakası mı kalmış ABD'nin, çalışanların belki sadece yüzde 10'u hükümette çalışıyor ama hükümetin ve de FEDin ekonomide etkisi çok büyük. Binlerce sayfa ekonomik regülasyon, kotalar, tarifeler vs. ekonomide serbestlik mi bırakıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz asgari ücretle azami ücreti birbirine karıştırdınız sanırım?...

"Hak ihlali" diye bir şey yoktur Astur; paranın paylaşımının düzenlenmesi diye bir şey vardır... Kimin hakkını ihlal diyorsunuz ve niye onun hakkı oluyormuş?... Çok parası olanın parası veya siyasetçileri ayarlayıp devletten ihale götürenin parası onun hakkıdır diye bir şey yok... Önemli olan mümkün olduğu kadar adilane ve hakça ve bazı asgari müşterekleri düşünerek paylaştırmak; yoksa herkes bu dünyaya bir göbek bağı ile geliyor ve bir kefen bezi ile gidiyor... Mal-mülk her şey göreceli kavramlar...

Hak ihlali olmaz olur mu, mülkiyet hakkı diye bir şey var.

Azami ücret diye saçmalık mı olur, meşru biçimde edinilen tüm servet edinenin hakkıdır, o kadar basit. Mesele kimin ne kadar parası olduğu değil, nasıl edindiği. Kimseyi dolandırmadan ya da hırsızlık yapmadan kazandıysa parası, her kuruşu helaldir. Artan oranlı vergiler, gelirin yeniden dağıtımı falan rezilliktir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABD sosyalist demedim ki, devlet müdahalesi çok büyük boyutta dedim, karma ekonomiden kastım da bu. Laissez-faire ile alakası mı kalmış ABD'nin, çalışanların belki sadece yüzde 10'u hükümette çalışıyor ama hükümetin ve de FEDin ekonomide etkisi çok büyük. Binlerce sayfa ekonomik regülasyon, kotalar, tarifeler vs. ekonomide serbestlik mi bırakıyor.

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler yani... Bu kadar yasal kısıtlamalara rağmen genç ve hırslı yuppilerin başardığı ve bize miras bıraktığı dünya buysa ötesini düşünmek bile istemiyorum... Halkın parasının yattığı bankaları kim denetleyecek halk mı?... Nasıl yapacak bunu?... Elbette devlet ekonominin her aşamasında işin içinde olmak zorunda... Enron skandalını bilirsiniz... Bu adamları bir dakika bile yalnız bırakmaya gelmez... Piyasa kendi kendini denetleyen ve her şeyin doğrusunu yapan veya bulan sihirli bir güç falan değildir... Çünkü korkak, hırslı, kinci, sadece kendini düşünen, altta kalanı ezmeye pek meraklı olan insanoğlu her düzeni dejenere etmeyi bilecektir... Marks'ın, tanrı LİBOŞ'un ve diğer tüm ekonomi doktrinlerinin temel yanıldığı nokta insanların kendilerine doğru bir fırsat verilince onların o fırsatı kullanacak cesaret, bilgelik ve irfana sahip oldukları öngörüsünden hareket etmeleridir... Oysa insanın gerçeği çok farklıdır... Bu yüzden ekonomide, ekonomik felsefi sistem her ne olursa olsun, içiçe geçmiş kesif bir denetleme ağları düzeni kurulmak zorundadır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler yani... Bu kadar yasal kısıtlamalara rağmen genç ve hırslı yuppilerin başardığı ve bize miras bıraktığı dünya buysa ötesini düşünmek bile istemiyorum... Halkın parasının yattığı bankaları kim denetleyecek halk mı?... Nasıl yapacak bunu?... Elbette devlet ekonominin her aşamasında işin içinde olmak zorunda... Enron skandalını bilirsiniz... Bu adamları bir dakika bile yalnız bırakmaya gelmez... Piyasa kendi kendini denetleyen ve her şeyin doğrusunu yapan veya bulan sihirli bir güç falan değildir... Çünkü korkak, hırslı, kinci, sadece kendini düşünen, altta kalanı ezmeye pek meraklı olan insanoğlu her düzeni dejenere etmeyi bilecektir... Marks'ın, tanrı LİBOŞ'un ve diğer tüm ekonomi doktrinlerinin temel yanıldığı nokta insanların kendilerine doğru bir fırsat verilince onların o fırsatı kullanacak cesaret, bilgelik ve irfana sahip oldukları öngörüsünden hareket etmeleridir... Oysa insanın gerçeği çok farklıdır... Bu yüzden ekonomide, ekonomik felsefi sistem her ne olursa olsun, içiçe geçmiş kesif bir denetleme ağları düzeni kurulmak zorundadır...

Laissez passer, laissez faire...Aynen öyle. ABD'nin en fazla regülasyon olan sektöründe kriz çıktı, sizler hala regülasyon diyorsunuz, ne diyeyim ki size. Halk bankaları da süpermarketleri, araba üreticilerini, restoranları vs. nasıl denetliyorsa öyle denetler, tercihleri ile. Başarısız olan tercih edilmez, batar, al sana doğal seçilim. Schumpeter creative destruction derken ne diyordu acaba?

Enron skandalını biliyorum elbette, o kadar regülasyon engel mi olabildi Enron'a? Bir tane skandal olur, diğer tüm firmalar görüp önlem alırlar, bu hep böyledir.

Piyasa elbette mükemmel değil, ama alternatifi olan devletten daha iyidir. Tüm dediğimi bu. "Çünkü korkak, hırslı, kinci, sadece kendini düşünen, altta kalanı ezmeye pek meraklı olan insanoğlu" oluşturuyor devleti de, devlet dediğin şey de insandan başka bir şey değil, hem de devlet kaba kuvvet tekeli.

doğru bir fırsat verilince onların o fırsatı kullanacak cesaret, bilgelik ve irfana sahip oldukları öngörüsünden hareket etmeleridir...

Böyle bir kabulüm kesinlikle yok. Bastiat'ın Hukuk isimli kitabını okuyun, her şeyi anlarsınız diyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hak ihlali olmaz olur mu, mülkiyet hakkı diye bir şey var.

Azami ücret diye saçmalık mı olur, meşru biçimde edinilen tüm servet edinenin hakkıdır, o kadar basit. Mesele kimin ne kadar parası olduğu değil, nasıl edindiği. Kimseyi dolandırmadan ya da hırsızlık yapmadan kazandıysa parası, her kuruşu helaldir. Artan oranlı vergiler, gelirin yeniden dağıtımı falan rezilliktir.

Bu bahsettiğin cümleler, "meşru şekilde edinmek" falan hep havada kalan söylemler... Ağa marabalarını eşşek gibi çalıştırıp servet edinince bu meşru mu oluyor?.. Neye göre meşru, kime göre meşru... Kanunları yapanlar kim, meşruiyetin sınırlarını çizenler kim; yine belli bazı güç ve çıkar çevreleri değil mi?...

Şimdi size bir örnek vereyim; bir yasa çıkıyor, bundan sonra evlere kombi yasak, merkezi sistem ve kazan konulacak apartmanlara... Bu yasayı meclise çıkarttıranlar hükümete yandaş bir kazancılar derneği... Şimdi bu kazancıların kazandığı ve yasa sonrası kazanacakları para helal mi, meşru mu, yoksa meşru değil mi?.. Kombicilerin bu kadar gücü ve derneği olmaması onları gayri meşru mu yaptı?.. Kombiciler de gidip bir olup meclise para yedirip veya dostluklarını kullanıp aksi bir yasa çıkartsalar, onlar da meşru mu olacaklar?...

İşler ve hayat, bu kadar net, basit ve çocuksu değil Astur?... Meşru veya gayri meşru diye bir şey yok; Astur; hayatta sadece çatışan güç ve çıkar çevreleri var... Bu yüzden yüce tanrı LİBOŞ'un ilk ve en büyük emri olan "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" düsturu bu dünyayı bir çokları ve büyük kitleler için daha da yaşanmaz kılacaktır...

Devlet önderliğinde ama birbirini sistematize bir şekilde denetleyen ve çoğu işi özel mülkiyete bırakmayan, çalışan haklarının gözetildiği, kaynakların akıllıca kullanıldığı, makul düzeyde motive edici ve yarıştırıcı unsurlarla süslenmiş devletçi bir sistemi destekliyorum ben... Sosyalist de diyebilirsin bana...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Piyasa elbette mükemmel değil, ama alternatifi olan devletten daha iyidir. Tüm dediğimi bu.

O zaman bu yuppiler bankaları iflas edince devlet kapısına koşmasınlar... Bu söylem banka veya şirket iflas edip, çalışanlar sokakta kalınca önemini yitiriyorsa, baştan bu sistemi uygulamazsın olur biter...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu bahsettiğin cümleler, "meşru şekilde edinmek" falan hep havada kalan söylemler... Ağa marabalarını eşşek gibi çalıştırıp servet edinince bu meşru mu oluyor?.. Neye göre meşru, kime göre meşru... Kanunları yapanlar kim, meşruiyetin sınırlarını çizenler kim; yine belli bazı güç ve çıkar çevreleri değil mi?...

Hayır, zira ağa sistemi kaba kuvvete dayanan bir feodal sistem. Ben her zaman feodal durumlarda toprak reformundan yana oldum.

Senin bu konulara bakışın Plato'nun Devlet'indeki Thrasymacus gibi. Bu bakışın haklı olduğu taraflar var, yasal ve adil iki farklı şey olabiliyor, bunun farkına varmak lazım önce.

Şimdi size bir örnek vereyim; bir yasa çıkıyor, bundan sonra evlere kombi yasak, merkezi sistem ve kazan konulacak apartmanlara... Bu yasayı meclise çıkarttıranlar hükümete yandaş bir kazancılar derneği... Şimdi bu kazancıların kazandığı ve yasa sonrası kazanacakları para helal mi, meşru mu, yoksa meşru değil mi?.. Kombicilerin bu kadar gücü ve derneği olmaması onları gayri meşru mu yaptı?.. Kombiciler de gidip bir olup meclise para yedirip veya dostluklarını kullanıp aksi bir yasa çıkartsalar, onlar da meşru mu olacaklar?...

Elbette meşru değil. Çıkarları içn kaba kuvvet tekeli olan devlet kullanıyorlar, Bastiat'nın yasal yağma dediği şeyi yapıyorlar. Dolandırıcılık dediğim regülasyonlar bu tarz şeyler işte, süper örnek.

Kısa bir kitaptır, tavsiye ediyorum:

http://bastiat.org/en/the_law.html

İşler ve hayat, bu kadar net, basit ve çocuksu değil Astur?... Meşru veya gayri meşru diye bir şey yok; Astur; hayatta sadece çatışan güç ve çıkar çevreleri var... Bu yüzden yüce tanrı LİBOŞ'un ilk ve en büyük emri olan "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" düsturu bu dünyayı bir çokları ve büyük kitleler için daha da yaşanmaz kılacaktır...

Aslında basit ve net, ama ne yazık ki çocuksu değil. Gayri veya meşru diye bir şey bence var, ahlaki nihilist ya da relativist olduğunuzu bilmiyordum.

Yüce Tanrı Liboş geyiğini de keselim, ben de biliyorum bu tarz seviyesizlik yapmayı, ama cidden gerek var mı?

Bu dünyayı devletler kadar az yaşanılır kılan bir şey yok bu arada, yalan mı? Devlet küçülsün diyenlere karşı çıkanlar bilinçli ya da bilinçsiz olarak kötülüğe destek veriyorlar.

Devlet önderliğinde ama birbirini sistematize bir şekilde denetleyen ve çoğu işi özel mülkiyete bırakmayan, çalışan haklarının gözetildiği, kaynakların akıllıca kullanıldığı, makul düzeyde motive edici ve yarıştırıcı unsurlarla süslenmiş devletçi bir sistemi destekliyorum ben... Sosyalist de diyebilirsin bana...

Sanki bu dedikleriniz denenip defalarca başarısız olmadı...Kaynakların akıllıca kullanıldığı, makul düzeyde motive edici unsurlar vs. asıl çocukça olan bunlar.

Makul düzey ne? Akıllıca, nasıl?

Kimse kimsenin kaynaklarını kendi kaynakları gibi dikkatli kullanmaz. Kural 1.

Sen kaynakları devlete verirsen devlettekiler kendi çıkarlarına göre kullanırlar, kaçışı yok. Önümüzde koca bir 20. yüzyıl tarihi var, ders alsak biraz?

tarihinde A$tur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Enron skandalını biliyorum elbette, o kadar regülasyon engel mi olabildi Enron'a? Bir tane skandal olur, diğer tüm firmalar görüp önlem alırlar, bu hep böyledir.

Enron'u görüp önlem aldılar ve büyük kriz patladı... Ne hoş... Enron sanırım iyi değil, kötü örnek oldu yuppilerimize... Enron yaptıysa biz niye yapmayalım?...

Link to post
Sitelerde Paylaş

O zaman bu yuppiler bankaları iflas edince devlet kapısına koşmasınlar... Bu söylem banka veya şirket iflas edip, çalışanlar sokakta kalınca önemini yitiriyorsa, baştan bu sistemi uygulamazsın olur biter...

Bence de. Corporate welfare denen şeye de sonuna kadar karşıyım. Bu uygulamalar kapitalizmdeki doğal seçilimi yok ediyor, gerçekten çok zararlı buluyorum. Başarısız firmalar elenecek ki ekonomik etkinlik sağlansın. Sen batanı kurtarırsan ortada risk kalmaz, millet abuk subuk riskler alıp balon üretir patlatır, sonra kriz oldu deriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Enron'u görüp önlem aldılar ve büyük kriz patladı... Ne hoş... Enron sanırım iyi değil, kötü örnek oldu yuppilerimize... Enron yaptıysa biz niye yapmayalım?...

Enron'dan sonra da bir dünya yeni regülasyon geldi. bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Sarbanes-Oxley_Act

Krizin kökleri daha eskiye gidiyor tabii...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanki bu dedikleriniz denenip defalarca başarısız olmadı...Kaynakların akıllıca kullanıldığı, makul düzeyde motive edici unsurlar vs. asıl çocukça olan bunlar.

Makul düzey ne? Akıllıca, nasıl?

Kimse kimsenin kaynaklarını kendi kaynakları gibi dikkatli kullanmaz. Kural 1.

Sen kaynakları devlete verirsen devlettekiler kendi çıkarlarına göre kullanırlar, kaçışı yok. Önümüzde koca bir 20. yüzyıl tarihi var, ders alsak biraz?

Arkadaşım devlet hizmeti özel mülkiyetten satın aldıktan sonra o şirketin kendi kaynağını nasıl kullandığının hiçbir önemi yok zaten... Parayı özel mülkiyete saçan yine devlet oluyor... Bari en azından gereksiz yere özel mülkiyete saçılmamış, çalışana kaynak kalmış olur... "Kendi kaynağını iyi kullanmak" teriminin özel şirketlerdeki karşılığı, karı maksimize etmek ve patrona yedirmek, çalışanın da canını ve suyunu çıkartmaktır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...