Jump to content

Allah beni yaratırken bana niye sormadı?


Recommended Posts

11 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

ruh  tek  başına  belirlemiyor  huyu  karakteri  yazıya  göre, beden  ve  genetik  özelliklerde  etken  bu  konuda 

Ee bunu makale yapıp bide pubmedde falan paylaş belki diğerleride yutar. Nasıl saçmaladığının farkında değilsin beyni olmayan bir adamın ruhu o zaman bedenini nasıl hareket ettirmiyor. Şimdi kalkıp ruh beyindedir diye mi kıvıracaksın ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 150
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

3 dakika önce, Side Effect yazdı:

Ee bunu makale yapıp bide pubmedde falan paylaş belki diğerleride yutar. Nasıl saçmaladığının farkında değilsin beyni olmayan bir adamın ruhu o zaman bedenini nasıl hareket ettirmiyor. Şimdi kalkıp ruh beyindedir diye mi kıvıracaksın ?

beyni ölen  birisinin vücudu  canlı  olabiliyor  zaten  ; kalbi  durmadığı  için 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

beyni ölen  birisinin vücudu  canlı  olabiliyor  zaten  ; kalbi  durmadığı  için 

 

Onu yaşamasını  makine sağlıyor olmasın. Bilgi düzeyin vasatlığında altında. Sırf olmayan bir şeyi ispat etmek için sallamadığın şey kalmadı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

canlılık  için  ruh  yok  diyorsunuz  yani

Yok canım olur mu biz kalbimizle düşünüp hareket ederiz. Bak bunlar çok önemli bir kanıt.

  • Al-i İmran Suresi, 151. ayet: Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.
  •  
  • Nisa Suresi, 155. ayet: Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkarları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar.
tarihinde Side Effect tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Side Effect yazdı:

Yok canım olur mu biz kalbimizle düşünüp hareket ederiz. Bak bunlar çok önemli bir kanıt.

  • Al-i İmran Suresi, 151. ayet: Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.
  •  
  • Nisa Suresi, 155. ayet: Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkarları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar.

yani  benim  tam  bilmediğim  ruh  islam  literatüründe  ne  işe  yarar  canlılık  mı  verir, bilinç mi  sanırım  daha  çok  bilinç  gibi  geliyor  akla 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.10.2018 at 22:23, akılsızşuursuzatom yazdı:

yani  benim  tam  bilmediğim  ruh  islam  literatüründe  ne  işe  yarar  canlılık  mı  verir, bilinç mi  sanırım  daha  çok  bilinç  gibi  geliyor  akla 

Mesela bir kisi aklini yitirmesi/kaybetmesi demek ruhunu yitirmesi/kaybetmesi mi demektir?

 

Ruh bilinc veriyorsa insan aklini kaybettiginde, ruh nereye gider? Oyle sag solda bir yerde mi bekler? Yoksa kendine bir beden aramaya mi koyulur? 

558 nolu Ruh, Ahmet ile Meryemi izlemeye gitti ilk iliskide dollenen yumurtaya kapagi atacak. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, fumes yazdı:

Mesela bir kisi aklini yitirmesi/kaybetmesi demek ruhunu yitirmesi/kaybetmesi mi demektir?

 

Ruh bilinc veriyorsa insan aklini kaybettiginde, ruh nereye gider? Oyle sag solda bir yerde mi bekler? Yoksa kendine bir beden aramaya mi koyulur? 

558 nolu Ruh, Ahmet ile Meryemi izlemeye gitti ilk iliskide dollenen yumurtaya kapagi atacak. 

 

aklını yitirmek derken deli olmayı mı kastediyorsunuz eğer öyleyse zaten onun bedenini de ayakta tutan bir ruh olmuş oluyor .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu sahibi belli noktalarda haklı.

 

'' Tanrı beni yaratırken bana niye sormadı' sorusu sorulamaz gibi duruyor.

 

Ancak bu soruyu '' Tanrı beni yaratırken kendisine, benim yaratılmak konusunda ki düşüncemi sordu mu? '' şeklinde, o soruyu sormadan yanıtını alacak şekilde 'by pass' layabiliriz. 

 

►Evet aslında bu soruda da bir sorun varmış gibi gözüküyor. Yaratılmadan bir düşüncem olamaz. Yani tanrı kendisine benim düşüncem hakkındaki bir soru yöneltemez. Diye düşünebilirsiniz.. ama bu doğru değil. Bu varlık tanrı olduğuna göre geleceği biliyor. Yani benim her halim ve düşüncem aynı anda onun gözü önünde.. Bu durumda Yaratılırsam ne düşüneceğimi biliyor olur. Sonuçta yaratılmak istiyorum mu istemiyor muyum tanrı biliyor. 

 

Yani soruyu soramasakta tanrı sormuşuz gibi yanıtını biliyordu. Öyle ise tanrı istemediğim halde beni niye yarattı ?

 

 

 

tarihinde Sütlü Kase tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizleri yaratan,var eden,sizlere varoluşu dayatan ebeveynlerinizin ta kendisidir.Sizin tanrılarınız onlar.Çocuk ebeveynlerine şunu diyor.Beni varoluşa zorlayan sizsiniz.Ebeveynler ise,akıldan ve mantıktan uzak şu yanıtı veriyorlar.Sen var olmayı istediğin için tanrı seni yarattı.Siz çocuk yapmasaydınız,var olmayı istedi dediğiniz kişi var olmayacaktı.Var olmak istedi dediğiniz kişiyi o uyduruk mitolojik tanrılarınız nasıl yaratabileceklerdi siz yapmasaydınız?O nedenle var olmayı isteme gibi bir durum söz konusu bile değildir.

 

Bir de şu nokta çok ilginç ve epeyi şaşırtıcıdır.Yapma sözcüğünden rahatsız olmaz bu dindarlar.Çocuk yapma sözü onları irite etmez.Ama bu çocuğu siz yarattınız diyince irite olurlar.Çocuğu yapan sizsiniz diyince irite olmuyorsunuz.Ama bu çocuğu yaratan,var eden,varoluşu dayatan sizsiniz dediğiniz de neden bundan irite olup,yaratma eylemini tanrılarınıza mal ediyorsunuz?Çocuğu yaparak,varoluşu dayatan sizler,neden çocuğu yaratarak varoluşu dayatan tanrılar olduğunuzu kabul etmiyorsunuz?

İnsanlara varoluşu dayatan tanrı anlayışı da,çocuk yapıp,insanları varoluşa zorlayan ebeveynlik anlayışının kutsallaştırılmış,mitolojiye bürünmüş halidir.Tanrı seni yarattı,sana nimetler verdi,şükret diyen tanrı anlayışı da yine seni yaparak sana yaşam armağanını verdik,senin için her şeyi yaptık,bize teşekkür et diyen ebeveynlik anlayışının kutsallaştırılıp,mitolojiye bürünmüş halidir.

 

Birde şu çok tuhaf bir durum.Allah'ın insanları sınadığını söyleyen müslümanlar çocuk yaparak,onları varoluşa zorlayarak, insanları inandıkları Allahın sınavına girmeye zorluyorlar.İnandıkları yedi katlı göğün üstündeki tahtında oturan Allah kişileri zorla yaratıp,sınamak için yeryüzüne yollamıyor.Siz çocuk yapmazsanız,Allah da sizin soyunuzdan kimseyi sınayamaz.Ama tabi bunlara sorsan akla,mantığa dayanmayan sanrılarını gerçek diye sunup,şunu diyorlar.Sen yaratılmak istediğin,sınanmak istediğin için,Allah seni yarattı.Ortada bir Allah varsa o siz çocuk yapanlardan başkası değil.Bu apaçık bir gerçek.Düşün yani,o inandığınız allah şunlar bir çocuk yapsa da sınasam diye bekliyor.Bu Allah da nasıl bir Allah.İnsanların çoğunu cehennem için yarattım.Cehennemi insanlarla dolduracağıma dair benden söz çıktı,bu sözüm yerine gelecek diyen Allah.Böyle bir tanrı profiline inanıyorsun,çocuk yapıyorsun,çocuğu varoluşa zorluyorsun.Bir başkasının canıyla kumar oynuyorsun.Cennete mi,cehenneme mi gidecek kumarı.Kim demiş müslümanlar kumar oynamaz diye.Kendi dinlerinin penceresinden bakacak olursak müslümandan daha büyük bir kumarbaz yoktur.

 

İnsan,tanrı uyduracak,uydurduğu tanrının yalaka ve yancılığını yapacak,kendini ona sınatacak ve varoluşa zorladığı kişileri uydurduğu tanrının sınavına sokup,ona sınatacak,varoluşa zorladığı kişiye sen varolmak istediğin için tanrı seni yarattı diyecek kadar tuhaf ve gerzek bir canlı.

 

Bir de şu nokta epeyi şaşırtıcı.İnsanları varoluşa zorlayanlar,bu durumu bencillik olarak görmeyenler,insanların kendi istekleriyle yaşamlarına son vermelerini bencillik olarak görüyorlar.Kendini kuşaktan kuşağa aktaran,insanlara yaşama içgüdüsünü kodlayan yaşam virüsünün izleri her yerde.Yaşama içgüdüsü doğruyu yanlış olarak gösterir.Tıpkı bu örnekte olduğu gibi.Sen birini varoluşa zorlamayı kendine hak olarak görürsün,bu doğrudur.Ama o kişi yaşamına kendi isteğiyle son verirse bencildir,onun öyle bir hakkı yoktur,bu yanlıştır.Dindarlar da şunu derler ya.Allahın verdiği canı Allah alır.O kişiye varoluşa zorlayan insanlar.Onun tanrıları ebeveynleri.Yedi katlı göğün üstündeki tahtında oturan bir Allah zorla yaratıp,yeryüzüne yollamadı o kişiyi.O mu istedi,acılar ve sorunlar içine salınmayı?Onu yaparak varoluşa zorlayan ebeveynleri alsaydı öyleyse o kişinin canını.Ne de olsa tanrısı onlar.O kişi hastalıktan kıvrana kıvrana acı çekerek ölseydi,onun canını Allah mı almış olacaktı değil mi ayrıca?Yani siz Allah olan insanlar.Seni biz ölüme sunduk,var ederek.Her doğum bir ölüm.Sen toprağın altına atılmış bir cesetsin zaten.Ama kendi canını alamazsın,gerekirse ölüme sunulmuş bedenin hastalıktan kıvrana kıvrana ölmeli.Yaşama içgüdüsü dediğim gibi mantıksız yorumlara neden oluyor.Doğruyu yanlış olarak gösteriyor.Şu da bir gerçek ki yaşam olgusu bizimle alay ediyor.

 

 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...