Ateistler Aklın Bittiği Yerde Ne Yapar?

[bayşapka 0]

Bilgisizliğine teslim olunca ne oldu? Ne değişti? Adam mı oldun? Aptallaşınca rahatladın mı?
Bu ne saçma konu böyle? 

Çok bilgili akıllı arkadaş bu konuda cevabın var mı?

Sana göre saçma bir konu mu?

Saçma bir konu ise cevap verme

Bu kadar basit

Pek teslim olan pek hürmetkar mütevazı alttan alan aciz naciz ve boynu bükük arkadaşım.

Konunun saçmalığı benim ilgimi çekiyor.

Bu konunun saçmalığını tartışmak istiyorum.

Bu doğrudan konuyla ilgili değil, meta bir tartışma.

Sorularımdan rahatsız mı oldunuz?

Yeniden soracağım;

Bilmediğin gerçeğine teslim oldun. Ne oldu? Eline ne geçti? Teslim olma fiili ya da hissi sana ne kazandırdı? Teslim olmayan ne yapar, alternatifi nedir bunun? Başın göğe mi eriyor teslim oldum diyince? Çekiciliği nedir teslim olmanın?

[Andromeda 0]

Aklın yetersiz kaldığı durumlarda ateistler neye başvurur.

İmam Gazali'nin bana göre bu konuda beni çok etkileyen bir lafı vardır.

"Aklımı gerdim, gerdim, kopacak kadar gerdim ve gördüm ki, akıl sınırlıdır ve ötesine yol verici değildir. Resulün ruh feyzine sığındım, teslim oldum ve kurtuldum."

İslam dünyasının bugünkü acıklı ve içler acısı halinden sorumlu olan cümleyi bulmuşsunuz... Aferin size...

[Andromeda 0]

Bergüzar, Avrupa yada Amerikada doğmuş olsaydın iyi bir hristiyan olacaktın. Hatta belki Türkiyeye gelip burada İsa için çalışırdın, kim bilir

Hiç kuşkum yok...

[sabunkopugu 0]

buyrun

[berguzar 0]

aklın bittiği yer diye birşey yoktur. bilginin bittiği yer vardır. bilginin bittiği yerde ise yeni hiptezler ve deneylerle yeni sonuçlar dolayısıyla yenibilgiler elde edilir.

berguzarın yazdığı kısmen doğru. müslümanlar bilginin bittiği yere allahı koyarlar. işte bu yüzden islam ülkelerinin bilim ve teknoloji seviyeleri içler acısıdır. berguzar günümüzdeki bilim ve teknoloji düzeyine göre konuşuyor ve günümüzde bilginin bittiği yer(!) olarak dünyanın oluşumunu gösterebiliriz. berguzar bu bitime tanrıyı koyduğunda kendini bilimle paralel ilerliyormuş gibi görebilir. fakat islam yalanının atıldığı yıllarda bilginin sınırı çok daha dardı. şöyle bir somut örnek vermek gerekirse bir hastalığın tedavisi bilim ile bulunduğunda bilginin sınırı genişler ve sen o bilgiyi gidip almak yerine oraya icat ettiğin allah'ı koyarsan "allahın takdiri, allahın mucizesi, allah istedi oldu" şeklinde işte bilim ve teknolojide böyle içler acısı hale gelirsin.

bugun dünyanın oluşumu hakkında deneyler yapılıyor %100 sonuca ulaşılamasa bile insan bilginin sınırını bir adım daha ileri götürmeye çalışıyor. ve berguzar ve türevleri insanlar çoktan olaya bir çözüm bulmuşlar. bilginin bittiği yere allahı koymuşlar. biz göremeyiz belki fakat bilim elbette ilerleyerek bazı şeyleri aşacak ve işte o zaman bu tip insanlar bilimle paralel ilerlemediklerini görecek.

sözün özü bilginin bittiği yere allahı koymak cahil kalmaya kılıf bulmaktır. ötesi olamaz.

Bana ve benim gibilere niye bu kadar gıcıksınız aklım almıyor.

Siz kuranda ya da diğer kutsal metinlerde hep bilimi aradınız ama olmayınca bunları diyorsunuz. Onlar birer bilim kitabı değildir, insanın bilmediği herşey yazmaz orda. Onlar hayata dair öğütler içerir, bilimden de elbet bahseder ve destekler. Ama onların esas amacı, binlerce düşünceye haiz insanların, binlerce farklı yöntemle yaşamaya çalışan insanları barışcıl bir hayat düzeniyle bir arada ölçülü ve dengeli yaşasınlar diye ilkeler sunar. Kurandaki bazı bilimsel atıflar elbet o çağın bilgisi ve algısı kadardır. Bunu idrak etmek zor olmasa gerek. Lakin kurandaki bilgiler kendi çağını bağlayıcı olup, mesajı evrenseldir. Bu noktayı gözden kaçırdığınız için bizi anlamakta zorlanıyorsunuz. Gelenekçi inanırlar için de aynı şey söz konusu ne yazıkki.

Bilim hiçbir zaman, Allahın ne varlığını, ne de yokluğunu ispatlayamayacağına göre, benim bilime bakışım ile senin bakışın arasında bir fark yoksa ve senin bugün bilinemez dediğin şeye ben Tanrı deyince neden ben cahil oluyorum, ben de sen kadar bilmeye önem veriyorsam, düşüncesi her ne olursa olsun farklı farklı insanlarla ölçülü ve dengeli nasıl yaşanırın yollarını aramaya çalışıyorsam ve hedefim buysa, beni ötelemek çalışan bir beyinin değil de, katılaşmış, körleşmiş ve kötü bir yüreğin işidir desem, bu senin zoruna gider mi acaba?

yazı yazmış olmak için yazı yazıyorsun, soru sormak için soru soruyorsun. bu soruların cevaplarını sen göremeyebilirsin fakat ileride mutlaka cevaplanacak sorulardır bunlar. cevaplarını arasanız bulabileceğiniz sorular. fakat siz ne yapıyorsunuz? allah yaratmıştır deyip geçiyorsunuz. istediğinize inanabilirsiniz size zorla burda bilmin üstünlüğünü anlatacak değilim. benim karşı olduğum nokta bergüzar gibi insanlar. bunlar bilginin bittiği yere allahı koyup hala bilim bizim için hayatın merkezidir şeklinde yalanlarla karşımıza geliyorlar. yani anlatmak istediğim bugun bilginin sınırına allahı koyman yarın seni bilim ve teknlojiden uzak tutacak ve sömürülen dünya ülkelerinden olmanı kimse engelleyemeyecektir. işte zamanında bilginin sınırına allahı koymayı alışkanlık haline getiren ülkelerin bugunkü bilim ve teknloji düzeylerinden bahsetmeme gerek yok.

Hala öfkeni ve kinini kusuyorsun, beni anlamaya çalışsan birazcık. Bu dünyada senin istediğin ile benim istediğimin aynı şey olduğunu bir görsen... Ayrıca tarihe baktığımız zaman doğu uygarlıklarının hiçte bilime kapalı ve kör olmadıklarını, bizzat bu konuda çok çok ileri düzeyde olduğunu görüyoruz. Acaba vahşi batı ve onun herkesi sömüren zihniyeti doğuyu bu şekilde sömürmüş, içindeki temiz inancı kullanarak kandırmış ve hala da kandırmaya devam ediyor, gücü yetmediği yerde (ıspartada düşürülen uçaktaki bilim adamları gibi) her türü yöntemi deneyerek yok ediyor olabilir mi?

Şunu sakın aklından çıkarma.

Tanrıyı arayan her insan, bilime sonuna kadar sarılır. Çünkü Tanrıyı bilen ve arayan her insan şunu çok iyi bilir ki, bütün bilmeler Tanrının tasarımıdır...

Bu arada..

Aklın bittiği yerde Allah'ın başlaması, akılsızlık değil mi?

Bu cümleyi kurmak için akıllı ya da bilimle biraz uğraşmaya gerek yok.

Bu cümle, ön yargılı, hastalıklı ve kötü niyetli yüreklerin ağzından dökülür.

Buna akıl demeyelimde, bilim/bilgi diyelim.

Bilimin bize göre bittiği yerde biz Tanrıyı koymuyoruz, bilim ile Tanrı bizim için paralel işliyor, önce burda anlaşalım. Daha da bilinemezimizin olduğunun da farkındayız.

Senin ısrarla bilemediğin herşeye bilinemez dediğin yere biz Tanrıyı koyuyoruz.

Selamlar olsun herkese...