Jump to content

Amerika'nın, Avrupa'nın zenginliğine aldanmayın.


Recommended Posts

"Kafirlerin (zevk içinde) diyar diyar gezmeleri sakın seni aldatmasın."

Sadece az bir hazdır bu. Sonra varacakları yer Cehennem'dir. Orası ne kötü bir barınaktır!

MEKR NE DEMEKTİR?

Biraz da mekr terimi üzerinde duralım. Mekr, bir kimseye, hiç beklemediği, ummadığı

yerden hîle yapmak, tuzak kurmak sûretiyle zarar vermeye çalışmak, istidrâc yâni Allahu Teâlânın, bir kimseye bir müddete kadar, devamlı olarak hakkında hayırlı olmayan nîmetler verip, onun da bunu Allahu Teâlânın bir lütfu ve ihsânı, tuttuğu yolun kendisi için iyi olduğunu zannederek aldandığı, gururlandığı, gaflette bulunduğu, taşkınlık yaptığı ve günahlara daha da daldığı bir sırada, Allahu Teâlânın onu âniden azâbı ile yakalayıvermesi; Allahü teâlânın, mekr yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, mekrlerine karşılık onları cezâlandırması, kötülüklerini, kurdukları tuzakları bozması mânâlarına gelir.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyruluyor: "Allahu Teâlânın mekrinden emîn mi

oldular? Hüsrâna uğrayanlardan (küfür yâni îmansızlık ve günâhlar sebebi ile, ibret

almamak ve tefekkürü terk etmek sûretiyle zararda olanlardan) başkası Allahu Teâlânın

mekrinden emîn olmaz." (A'râf sûresi: 99)

Hazret-i Ali (KV), şükrünü yerine getirmediği halde kendisine çok dünyâlık, mal, mülk v.s.

verilen, bunların kendisi için Allahu Teâlânın mekri olduğunu bilmeyen kimsenin aklında

bozukluk vardır demiştir.

Şeyhülislâm Ahmed İbni Kemâl Paşa ise şunları söylemiştir: "İnsanın, işine göre ömrü ve

rızkı değişir, iyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece Allahü teâlâ, birine, ölümüne yakın iyi işler yaptırıp, son nefeste îman ile gönderir. Başka birine kötü amel işletip, îmânsız gönderir. Bunun için, Resûlullah efendimiz her zaman; "Allahümme yâ

Mukallib-el-kulûb, sebbit kalbî alâ dînike." duâsını okurdu (ki, ey büyük Allah'ım!

Kalpleri iyiden kötüye kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, yâni dîninden döndürme, ayırma! demektir). Eshâb-ı kirâm (r.anhum) bunu işitince; "Ya

Resûlallah! Sen de kalbinin dönmesinden, korkuyor musun?" dediklerinde; "Allahü Teâlânın mekrinden beni kim emin eder? (bana kim garanti, güven verebilir?)." buyurdu. Çünkü, hadîs-i kudsîde; "İnsanların kalpleri, Rahmân'ın kudretindedir. Kalpleri, dilediği gibi çevirir." buyrulmuştur. Yâni Celâl ve Cemâl sıfatları ile, kötüye ve iyiye çevirir.

Senâullah Dehlevî, bu konuda şöyle demektedir: "Allahü Teâlâdan yüz çeviren birçok

kimsenin, dünyâ nîmetleri içinde yaşadığı görülüp, mahrûm kalmadıkları zan olunuyorsa da, bunlara dünyâ için çalışmalarının karşılığını vermektedir. Yalnız dünyâ için çalışanlara verdiği dünyâlıklar, hakîkatte azâb ve felaket tohumlarıdır. Allahu Teâlânın mekridir. Nitekim, Mü'minûn sûresin 55 ve 56. âyetlerinde meâlen; "Kâfirler, mal ve çok evlâd gibi dünyâlıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım mı ediyoruz

sanıyorlar? Peygamberime inanmadıkları ve dîn-i İslâmı beğenmedikleri için, onlara

mükâfât mı ediyoruz, diyorlar? Hayır öyle değildir. Aldanıyorlar. Bunların nîmet

olmayıp, musîbet olduğunu anlamıyorlar." buyruldu.

Kalplerini, Hak teâlâdan yüz çevirenlere verilen dünyâlıklar, hep haraplıktır, felâkettir. Şeker hastasına verilen tatlılar, helvalar gibidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine büyük âlim Senâullah Dehlevî ve Tefsîr-i Kebîr sâhibi Fahrüddîn Râzî, Allahu

Teâlânın mekri ile insanların mekrleri arasında fark olduğunu belirtip, insanların mekrinde,

başkasına kötülük ve zarar vermek esastır. Mekr-i ilâhî böyle değildir; AllahU Teâlânın mekri, mekr yapanların mekrini bozmak, mekrlerine karşı onları cezâlandırmak sûretiyle herkese hayır, iyilik olduğu gibi, onlara hadlerini ve mekr yapmanın fenalığını bildirmek ve

bazılarının tövbelerine sebeb olmak bakımındandır. Bunda mekr yapanların bizzat kendileri

için de hayır ve hikmet vardır, demişlerdir. Şunu da ifâde etmişlerdir: Allahu Teâlâ mekr

yapanların mekrine, onların beklemedikleri, ummadıkları bir şekilde mukâbele ettiği, karşılık verdiği, bozduğu, gaflet hâlinde iken onları ansızın yakaladığı için, Allahü teâlânın bu fiiline mekr denilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Abicim çok güzel anlatmışsın eline sağlık..

Ateistlerin zaten basit yaklaşımları bunlar.. :)

'' Bak Avrupa ne kadar zengin '' pehhh.... :lol:

Tşkkrlr. Başarı Allah'tan. Seni seviyorum. En kısa zamanda resmini değiştirmen dileğiyle. (darılma lütfen)

Link to post
Sitelerde Paylaş

O zaman Avrupa'nın icad ettiğiğ ilaçları kıçına sürüp iyileştirme kendini ya da adamların icadı olan otomobile girme, otomobil sana girsin.

Onlar benim kölem. Benim için üretecekler ben de binecem. Allah bana petrol vermiş sana ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş.

MEKR NE DEMEKTİR?

Biraz da mekr terimi üzerinde duralım. Mekr, bir kimseye, hiç beklemediği, ummadığı

yerden hîle yapmak, tuzak kurmak sûretiyle zarar vermeye çalışmak, istidrâc yâni Allahu Teâlânın, bir kimseye bir müddete kadar, devamlı olarak hakkında hayırlı olmayan nîmetler verip, onun da bunu Allahu Teâlânın bir lütfu ve ihsânı, tuttuğu yolun kendisi için iyi olduğunu zannederek aldandığı, gururlandığı, gaflette bulunduğu, taşkınlık yaptığı ve günahlara daha da daldığı bir sırada, Allahu Teâlânın onu âniden azâbı ile yakalayıvermesi; Allahü teâlânın, mekr yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, mekrlerine karşılık onları cezâlandırması, kötülüklerini, kurdukları tuzakları bozması mânâlarına gelir.

Allah'ın değişik fantazileri var herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Kafirlerin (zevk içinde) diyar diyar gezmeleri sakın seni aldatmasın."

Sadece az bir hazdır bu. Sonra varacakları yer Cehennem'dir. Orası ne kötü bir barınaktır!

MEKR NE DEMEKTİR?

Biraz da mekr terimi üzerinde duralım. Mekr, bir kimseye, hiç beklemediği, ummadığı

yerden hîle yapmak, tuzak kurmak sûretiyle zarar vermeye çalışmak, istidrâc yâni Allahu Teâlânın, bir kimseye bir müddete kadar, devamlı olarak hakkında hayırlı olmayan nîmetler verip, onun da bunu Allahu Teâlânın bir lütfu ve ihsânı, tuttuğu yolun kendisi için iyi olduğunu zannederek aldandığı, gururlandığı, gaflette bulunduğu, taşkınlık yaptığı ve günahlara daha da daldığı bir sırada, Allahu Teâlânın onu âniden azâbı ile yakalayıvermesi; Allahü teâlânın, mekr yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, mekrlerine karşılık onları cezâlandırması, kötülüklerini, kurdukları tuzakları bozması mânâlarına gelir.

Cehaletin de bu kadarına pes doğrusu!!!

Senin bu kafir gözüyle baktığın Avrupa'nın hepsi zengin mi zannediyorsun? Yahu gözüne can düşmanın avrupadan bir başka kafir toplum olan fakirlikten kırılan afrika milletlerine hiç mi bakmazsın? Bu nasıl bir mantıktır !!!

Senin bu allah ne kadar sinsiymiş ki tuzak kuruyo, kendisine inanmayanalra sövüyor, inanmayanları cehenneme atmaktan orgazm oluyor...Bunlar fena çok fena özellikler? asıl bunlara savunmak için dört döneneler daha fena...!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...