Jump to content

Türk Toplumunda Türbe Fenomeni Üzerine Psiko-sosyolojik Bir Araştırma


Recommended Posts

Marmara Üniversitesinde Tübitak destekli bir araştırma ... Elime araştırmanın tüm bilgileri yeni geçti bir kaç önemli satır başı bilgiyi sizinle paylaşmak istedim..

Sevgiler..

Araştırma şu sorulara cevap

aramaktadır: (1) Ziyaretçilerin sosyo-demografik özellikleri. (2) Ziyaret nedenleri ve motivasyonları. (3) Ziyaret

ritüelleri. (4) Dini bilgi ve pratik düzeyleri. Araştırma ayrıca, kutsal kabul edilen mekanları ziyaret etmenin,

buralarda dilekte bulunup dua etmenin ruh sağlığıyla ilişkisini, hastalıklarla ve hayatın getirdiği problemlerle başa

çıkmadaki etkisini survey metoduyla ele almaktadır.

Türkiye’nin gerek kırsal

gerekse kentsel bölgelerinde popüler dindarlığın bu unsurlarını görmek her zaman mümkün olmuştur. 2000

yılında yapılan bir araştırmaya göre Türk halkının %52’si türbe ziyareti yaptığını belirtmiştir (Toprak-Çarkoğlu

2000: 47). Popüler dini kültürün kendisini açığa vurduğu bu mekânlar zaman zaman camilerden daha fazla

kutsallaştırılmıştır.Nitekim türbelere yönelik inanç ve ritüeller Diyanet

İşleri Başkanlığı’nın engelleme çabalarına rağmen varlığını sürdürmektedir. Bu mekânlarda kitâbî din ile halk

dininin birliktelik içerisinde eşzamanlı olarak yaşadığını görmek mümkündür. Örneğin İslam dininin kabir

ziyareti konusundaki öğütleri, halk dininin kültürel öğeleriyle de harmanlanarak kabirlerin tavaf edildiği,

öpüldüğü, dilek tutulduğu bir kabir ziyareti formu haline dönüşebilmektedir.

Türbe fenomeni aslında, ölüm olgusunun çeşitli zihinsel ve toplumsal süreçlerden geçirilerek “somut gerçeklik” haline

getirilmesidir. Böylece düşünsel anlamda var olan şey fiziksel alana aktarılmaktadır. Soyut şey, yani ölüm olgusu türbe

ile nesneleştirilmektedir. Halk inancına göre türbe, Allah’ın sevgili kullarının, velilerin canlılıklarını devam ettirdikleri,

ses verdikleri yerdir. Yani ölümden sonra hayat olduğunun, ruhun varlığını devam ettirdiğinin, insanların bilinçlerine

somut bir nesne aracılığı ile kazındığı yerdir.Türbenin mekânsal varlığı, ölüm ötesini algılamayı, ölümü kabullenmeyi kolaylaştırır. Ölen birisinin ruhunun

var olmaya devam ettiğinin en önemli delilidir. Türbenin varlığı sayesinde kişi, aynı zamanda kendi yakınlarının da

ruhlarının var olmaya devam ettiğini hisseder. Böylece, farkında olmadan psikolojik bir rahatlama yaşar. Türbe,

yaşamla ölümün iç içeliğini, ölümün hayatı tamamlayan bir unsur olduğunu hissettiren mekândır.

Türk insanının günlük ilişkilerden çıkardığı bir “sosyal temsil” vardır: İstekler üst mercilere aracılar

vasıtasıyla ulaştırılır. Üst mercilere doğrudan ulaşılamaz. Bu algı neredeyse bir sosyal ilkedir. “Adamını bulmak”

tabiri, bu sosyal gerçekliği açık bir şekilde ifade eder. Türbe ziyaretlerinde de bu durumun bir yansıması

görülmektedir. Bu psiko-sosyal yapı, türbelerin aracı olarak kullanılabileceği fikrinin kolayca benimsenmesini

sağlamaktadır. Allah’ın huzuruna “hatırı sayılır” bir aracı ile çıkma duygusunun tatmini söz konusudur. Dilekler

Allah’a yakın olduğu düşünülen “yüce kişiler” aracılığıyla Allah’a iletilir. Türbelerde buna dair pek çok örnek

gözlenmiştir. Mesela, Diyarbakır’daki Hz. Süleyman türbesine eşinin rahatsızlığı için gelen 30 yaşlarında bir

kadın şöyle diyor: “Burada yatanlar insanlar ile Allah arasında aracıdır. Biz onlara iletiriz, onlar da Allah’a iletir.”

Hangi durumlarda türbeleri ziyaret ettikleri sorulduğunda ;

Sıkıntılı zamanlarımda 24,5

Mutlu/huzurlu zamanlarda 7,2 şeklinde cevaplamıştır.

bu istatisliklerden sonra en çok yüzdeyi kaplayan bölüm ise tıbbi çaresizlik algısından sonra şeklindedir.

Ziyaretçiler arasında çeşitli rahatsızlıklara çare arayanlar bulunmaktadır. Kısırlık, romatizma, saç

dökülmesi, arpacık, otizm, down sendromu, sara gibi doğrudan biyolojik rahatsızlıkların yanı sıra; depresyon, iç

sıkıntısı veya çocukların altını ıslatmaları gibi daha çok psikolojik problemler için de türbeler ziyaret

edilmektedir. Ziyaretçilerin bu konudaki ifadeleri genelde “doktora gittim ama sonuç alamadım” şeklindedir

Ziyaretçilerin önemli bir kısmı “hastalık veya sıkıntılara çare bulmak” için, çoğunlukla da tıbbî çaresizlik

duygusuyla türbelere rağbet etmektedir.

İnsanlar hayatın olumsuzluklarını aşmak veya gelecek kaygısını yenmek için maddi çabanın yanı sıra manevi

çaba da göstermek isterler. Türbe ziyareti bu tür bir manevi çaba olarak değerlendirilebilir. Böyle bir çaba ile aslında

insan başına gelenleri, yani kaderini kutsal bir atıfla anlamlandırır.

Türbeye giderek dilekte bulunmak kişileri rahatlamaktadır. Çünkü herhangi bir dilekte bulunarak kişi, istediği

şeyin gerçekleşmesi için kendisine biraz daha süre tanır ve ümitsizlik duygusunu engellemiş olur; kendini ifade etme,

derdini anlatma, hatta iletişim kurma duygusu yaşar. Belki kimselere anlatamadığı dert ve isteklerini birisine

anlatabildiğini düşünerek rahatlar. Kendisine bir tür “Güzin Abla” bulduğunu hisseder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem bu bilimsel bir araştırma, vardığı sonuç neden bilimsel değil?

Yazıda adı geçen hisler her toplumun paylaştığı sorunlardır.

Türk halkı daha çok sıkıntıda iken türbe ziyaret ediyor.

Peki çeşitli gelenek, görenek, kültür ve dinlere sahip diğer halklar sıkıntılı oldukları zaman ne yapıyor?

Makale neden onlardan hiç bahsetmiyor?

Neden yalnız Türk halkı sıkıntılı zamanlarında türbe ziyaret ediyor?

Bunun bilimsel bir açıklaması olabilir mi?

Bu başlık altında ben böyle bir açıklamanın olmasını beklerdim.

Ancak o zaman bu yazı gerçek anlamda bilimsel bir nitelik kazanabilir.

Bu haliyle bu başlık bize sadece Türk halkı hakkında kabaca bir bilgi veriyor.

Bilimsel bir katkısı yok...

Aslında bu önemli bir fenomendir ve mutlaka bir nedeni olmalıdır.

Türk halkı neden bu tür bağnazlıklarla kendini avutuyor?

Bunun temel nedenini bilmeden, bu konu bilimsel olarak tartışılamaz.

Umarım tartışmaları o yönde yapar ve sorunun kökenine inmeye çalışırsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem bu bilimsel bir araştırma, vardığı sonuç neden bilimsel değil?

Yazıda adı geçen hisler her toplumun paylaştığı sorunlardır.

Türk halkı daha çok sıkıntıda iken türbe ziyaret ediyor.

Peki çeşitli gelenek, görenek, kültür ve dinlere sahip diğer halklar sıkıntılı oldukları zaman ne yapıyor?

Makale neden onlardan hiç bahsetmiyor?

Neden yalnız Türk halkı sıkıntılı zamanlarında türbe ziyaret ediyor?

Bunun bilimsel bir açıklaması olabilir mi?

Bu başlık altında ben böyle bir açıklamanın olmasını beklerdim.

Ancak o zaman bu yazı gerçek anlamda bilimsel bir nitelik kazanabilir.

Bu haliyle bu başlık bize sadece Türk halkı hakkında kabaca bir bilgi veriyor.

Bilimsel bir katkısı yok...

Aslında bu önemli bir fenomendir ve mutlaka bir nedeni olmalıdır.

Türk halkı neden bu tür bağnazlıklarla kendini avutuyor?

Bunun temel nedenini bilmeden, bu konu bilimsel olarak tartışılamaz.

Umarım tartışmaları o yönde yapar ve sorunun kökenine inmeye çalışırsınız.

aynısını bende düşünmüştüm ama araştırma Marmara Üniveristesi İlahiyat Fakültesi tarafından yapılmış bir araştırma, yapanların adını yazmışım ama kurumu yazmamışım çok özür dilerim....

Aslında beni ilgilendiren durum ne halkı olursa olsun duaları için araya aracı koyması vb. gibi durumlar olarak görmem türbe ziyaretlerini ve bunuda bir araştırmanın kanıtlaması idi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türbeler, popüler dindarlığın önemli bir unsuru. Araştırmaya göre halkın %52'si hayatında en az bir kere türbe ziyaretinde bulunmuş ki ben bu oranı %41 gibi hatırlıyordum.

Daha da ilginç olanı, bu kitlenin büyük çoğunluğu (yaklaşık %68) kadın. Türkiye'de kadınlar erkeklere göre daha dindardır ve dini mekan arayışı içindedirler çünkü İslam'a göre camiye kabul edilmezler. Onlar da camide elde edemekleri bu olanağı türbelerde elde etmeye çalışırlar.

Bir diğer yön, bu mekanların "plasebo etkisi" yapıyor olması. Türbelere gidip de romatizması iyileşen, yürümeye başlayan, ruhsal sıkıntılardan, buhranlardan kurtulan insanlar vardır. Bu hastalıkların tümü somatiktir ve zaten iyileşenlerin hepsi "doktor doktor gezdim, kullanmadığım ilaç kalmadı ama iyileştiremediler" derler.

Genelleme yapıldığında, insanların türbelere en temel üç nedenden gittiği görülür. İşlerini düzeltmek isteyenler, hastalıklarına ya da aile sıkıntılarına çareler arayanlar, cinlerden perilerden kurtulmak isteyenler bir gruptur ve dilekleri geçmişe yöneliktir. İkinci grup, geleceğe yönelik dileklerde bulunur. Evlenmek isteyenler, araba, çocuk, ev hayal edenler vb.. Üçüncü grup ise ki azınlıktadırlar, manevi nedenlerle giderler. Vicdanını temizlemek için bağışlanma dileme, iyi insan olmak ve ölümü hatırlamak isteme gibi nedenleri vardır.

Türk insanının günlük ilişkilerden çıkardığı bir “sosyal temsil” vardır: İstekler üst mercilere aracılar

vasıtasıyla ulaştırılır. Üst mercilere doğrudan ulaşılamaz. Bu algı neredeyse bir sosyal ilkedir. “Adamını bulmak”

tabiri, bu sosyal gerçekliği açık bir şekilde ifade eder. Türbe ziyaretlerinde de bu durumun bir yansıması

görülmektedir. Bu psiko-sosyal yapı, türbelerin aracı olarak kullanılabileceği fikrinin kolayca benimsenmesini

sağlamaktadır. Allah’ın huzuruna “hatırı sayılır” bir aracı ile çıkma duygusunun tatmini söz konusudur. Dilekler

Allah’a yakın olduğu düşünülen “yüce kişiler” aracılığıyla Allah’a iletilir. Türbelerde buna dair pek çok örnek

gözlenmiştir. Mesela, Diyarbakır’daki Hz. Süleyman türbesine eşinin rahatsızlığı için gelen 30 yaşlarında bir

kadın şöyle diyor: “Burada yatanlar insanlar ile Allah arasında aracıdır. Biz onlara iletiriz, onlar da Allah’a iletir.”

Analizin bu kısmına katılamayacağım çünkü Türk halkının pratik yaşamda "adamını bulmak" gibi bir anlayışı olsa da, dinsel anlamda aracılara inanmaz. Onların dininde direkt Allah'la konuşulur ve ona yakarılır.

Burada kaçırılan şey bana göre başka..

Türbelere ya da hacı hocalara giden insanlar onlar aracılığıyla Allah'a ulaşmayı hedeflemiyor, ilginç olarak direkt o aracılara sığınıyor. Türbede yattığına inanılan hayali veli her kim ise, doğrudan ondan bekleniyor her şey. Arada çok ince ama keskin bir çizgi var aslında. Din psikologlarının bu yönde bir araştırması var mı bilemiyorum.

Popüler dindarlığın en önemli özelliklerinden biri de senkretik üretimdir. Birbirinden farklı düşünce, öğreti ve inançları kaynaştıran ve yepyeni bir form yaratan bu felsefe sistemi, türbe ziyareti geleneğinde net olarak karşımıza çıkar. Türbe ritüelleri, pek çok ayrı inanç ve kültürün birleşip hayat bulduğu gerçeğinin capcanlı örneğidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlahiyat fakültesinin hiç bir araştırması bilimsel değildir.

Bu araştırma da bilimsel değil.

Olabilirdi.. Böyle bir şansa sahipti.

Ama ilahiyat fakültesi için de bir sorun oluştururdu.

Türkiye'de bağnazlık türbe fenomeni ile sınırlı değildir.

Çok sayıda bağnazlık vardır.

Ve hemen hepsinin nedeni İslam dinidir.

İslam dini bağnazlığın son 1500 yıl içinde değişmeden, hatta daha da yaygınlaşarak, günümüze ulaşmasını sağlamış bir dindir.

İslam olmasaydı Türk halkı bu kadar bağnaz olmazdı.

İlahiyet fakültesinden bu kesin ve net sonuca varmasını bekleyemezdik.

Bağnazlık, gerilik, ilkellik, her türlü yobazlık ve çirkinlikle birlikte İslam'da kurumlaşmış ve onun bir parçası olmuştur.

Diyanet ve İlahiyat fakültesi İslam'ı onlardan arındırmaya çalışmaktadır ama, bu mümkün değildir.

Türbe fenomeninin tek bilimsel açıklaması budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Size katılıyorum elbette sevgili Hacı. Türbe konusu psikiyatri, psikoloji ve sosyolojinin alanıdır ve din faktörü burada ancak bilimsel olarak ele alınmalıdır.

İlahiyat Fakülteleri zaten teistik bakış açısından kurtulamaz, bu onun varlık nedenine aykırı.

Dolayısıyla, yukarıdaki araştırma tam olarak bilimsel değil, olması da mümkün değil. Tübitak desteğine rağmen..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanları bu saçma sapan türbe sevdasından vazgeçirmek için mücadele eden mükemmel bir arkadaş grubum vardı, halen daha varlar, ama eylemlerimiz biraz hafifledi maalesef.

Ne güzel günlerdi o günler... Etten duvar ördüler, tatlı dille ikna edelim dediler, az da olsa bir grubu yoldan döndürdüler...

Selam olsun o dostlara...

2010'da keşke becerebilsek de şöyle harika bir eylem yapıp insanları uyandırabilsek...

Hadi hayırlısı :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türba İslam inancına da aykırı aslında. Allah'tan başkasından dilek dilenmez anlayışına ters.

Ama yine de türbe sevdası Anadolu topraklarında yaygın olan bir sevda.

Sen diriyken istediğini gerçekleştiremiyorken ölü nasıl gerçekleştirecek akıl almıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türba İslam inancına da aykırı aslında. Allah'tan başkasından dilek dilenmez anlayışına ters.
Ama yine de türbe sevdası Anadolu topraklarında yaygın olan bir sevda.
Sen diriyken istediğini gerçekleştiremiyorken ölü nasıl gerçekleştirecek akıl almıyor. 

Ben türbe ziyaretini eski Türklerde Şamanist dinin kalıntılarından olduğunu düşünüyorum

Doğru İslam inancına da aykırıdır

Hatta İmam Hatip de hocamız vardı en çok bunun üstünde dururdu

Adamın adı aklıma gelmedi ama adamın en çok üstünde durduğu konu şirk ti

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu palavraları çok duyduk.

İslam'ı savunmak için hiç bir batıl inancın İslam'da yeri olmadığını söyler durur İslam'cılar.

Bunu ciddiye mi alacağımızı sanıyorsunuz.

Kur'an batıl inanç doludur.

İslam'ın bütün ritüelleri şamanizm dahil, putperestlikten kalmadır.

Bunu bilmiyormuş gibi yorum yapıyorsunuz.

Hiç bir İslam ritüeli, İslam dini ve Kur'an ile başlamamıştır. Hepsi daha önceki ritüellerin devamıdır.

Ve bu arada o ritüellerin hepsi zaten batıldır.

Müslüman'ların bütün gelenekleri, hadisler ve sünnet batıl inanç doludur.

Cinlere inanan bir din nasıl olur da batıl inançları reddeder. Türbe kavramı bile İslam'dan daha ileri bir inançtır.

Ve Müslüman'ların bütün inançları batıldır.

Türbe Vahabiler tarafından reddedilir ama, Müslüman'ların çoğu tarafından benimsenir.

Bu yalanlarla kimseyi kandıramazsınız..

İslam'da batıl olmayan tek bir ilke bile yoktur.

Bana İslam'la ilgili çağdaş bir ilkeden bahsedebilir misiniz?

Arayın bakalım. Biraz zor bulursunuz o koca İslam'da, tek bir batıl olmayan inancı..

Ne acı değil mi?

Hiç de acı falan değil...

İslam dünyadaki en ilkel ve bağnaz dindir.

Putperestliğin yozlaştırılmış şeklidir.

Şamanizmin eline su dökemez İslam...

Link to post
Sitelerde Paylaş

...

Ne acı değil mi?

Hiç de acı falan değil...

İslam dünyadaki en ilkel ve bağnaz dindir.

Putperestliğin yozlaştırılmış şeklidir.

Şamanizmin eline su dökemez İslam...

Doğru dedin sayın haci, doğru söze ne denir..

Senin nick'in haci diye sen hacı olmadığın gibi, üstelik tam da aksi olduğun gibi, bir din adını İslam diye lanse etti diye o dine de islam denmez bence...

Sen nasıl ki haci nickini gerçek kimliğini gizlemek için kullanıyorsun, islam da aynını yapıyor...

Nerden bilelim aslında bay mısın bayan mısın, veya yaşlı mısın genç misin?

Seni bilmek istersem peşine düşmeli seni takip etmeli aslını öğrenmeliyim, yoksa ki benim için ölene dek haci olarak kalırsın, üstelik hiç alakan olmadığı halde...

Mesela ben kendimin tam tersi bir nick almak istesem hangi nicki alırdım acaba :) Bunu bi düşüneyim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

[/code]

Ben türbe ziyaretini eski Türklerde Şamanist dinin kalıntılarından olduğunu düşünüyorum

Doğru İslam inancına da aykırıdır

Hatta İmam Hatip de hocamız vardı en çok bunun üstünde dururdu

Adamın adı aklıma gelmedi ama adamın en çok üstünde durduğu konu şirk ti

Sen imam hatip hocana soraydın: Hocam Fatih İstanbul'u fethetti üstelik 20 yaşında, bir çağı kapatıp bir çağ açtı ve şiirinde "Enbiyaya, evliyaya istinadım var benim" dedi. Bu Fatih şirk içinde miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen imam hatip hocana soraydın: Hocam Fatih İstanbul'u fethetti üstelik 20 yaşında, bir çağı kapatıp bir çağ açtı ve şiirinde "Enbiyaya, evliyaya istinadım var benim" dedi. Bu Fatih şirk içinde miydi?

Benim anlatmak istediğim türbe ziyareti

televizyonlarda da sıkça bahsedilir

Yok Somuncubaba

Burdaki zat muhterem bir kişi bile olsa türbede adak adamak, dilek tutmak İslam dinine aykırıdır

Sadece bir fatiha okuyabilirsin

Link to post
Sitelerde Paylaş

[/code]

Benim anlatmak istediğim türbe ziyareti

televizyonlarda da sıkça bahsedilir

Yok Somuncubaba

Burdaki zat muhterem bir kişi bile olsa türbede adak adamak, dilek tutmak İslam dinine aykırıdır

Sadece bir fatiha okuyabilirsin

İnsan ölünce iş bitmiştir artık onun hürmetine Allah'tan birşey istenmez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...