Jump to content

Herşeyi Allah yarattı tamam da Allahı kim yarattı!


Recommended Posts

direkinci enerjinin yaratıcısı var mı??

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah bilendir.

nur üstüne nur

light on light

ışık üstüne ışık

energy on energy :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 167
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yaaa bak işte şimdi mors oldum.

Sevsinler senin gibi psikiatristi.

Kimden aldın diplomanı. Ayhan Songar'dan mı?

Sevgiler.

hayır dostum mors falan yok lütfen hiç sevmem öyle şeyleri, yaşın benden büyükse abimsin olay bu.severim gerçekten ayhan songar beyefendiyi rahmetli ama benim hocam Prof. Dr. Bahar Gökler.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili scarfalkon gerçekten doktor olduğuna inanmakta zorlanıyorum. Hele bir psikiatr'ın ruhlarla, ahiretle, melek, cin, şeytan ile ne ilgisi ve ilişiği olabilir. Akıl üzerine ihtisas yapmış biri aklın, birileri tarafından verildiğini nasıl düşünebilir. Hiç mi mistik hezeyanları olan bir hastayı tedavi etmedin? Mistik hezeyanlarına nasıl yaklaştın nasıl değerlendirdin?

Sevgili hocam Ayhan Songar'a sorduğum ve yanıt alamadığım soruyu sana da sorayım.

Mistik hezeyanların hakikisi ile sahtesini nasıl ayırt ediyorsunuz? Allahtan, meleklerden, cinlerden mesaj aldıklarını, onları gördüklerini söyleyenleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sen bu soruları hiç hocana sordun mu?

Hocanın bu konulardaki görüşleri nelerdir?

Bırakalım bu soyut şeyleri, Pozitif bir bilim tahsil etmiş biri nasıl olur da evrimi görmemezlikten gelir. Gözümüzün önünde akıp giden zamanı ve zaman içinde her şeyin evrilip, devrilip, değiştiğine nasıl gözlerini kapatır. Evrende değişmeyen, dönüşmeyen ne var ki ona bakıp evrimi kabul etmeyesin. Evrimin zamanın ta kendisi olduğuna ilişkin yazımı okumadın mı? Okuduysan niçin itiraz etmedin? Evrimi inkar, zamanı inkardır.

Neyse; dindar da olsa forumumuza bir meslektaşın itibar etmesi, düşüncelerini yazması güzel. Umarım daha yararlı tartışmalar yapar fikirlerinden istifade ederiz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Sevgili scarfalkon gerçekten doktor olduğuna inanmakta zorlanıyorum. Hele bir psikiatr'ın ruhlarla, ahiretle, melek, cin, şeytan ile ne ilgisi ve ilişiği olabilir. Akıl üzerine ihtisas yapmış biri aklın, birileri tarafından verildiğini nasıl düşünebilir. Hiç mi mistik hezeyanları olan bir hastayı tedavi etmedin? Mistik hezeyanlarına nasıl yaklaştın nasıl değerlendirdin?

Sevgili hocam Ayhan Songar'a sorduğum ve yanıt alamadığım soruyu sana da sorayım.

Mistik hezeyanların hakikisi ile sahtesini nasıl ayırt ediyorsunuz? Allahtan, meleklerden, cinlerden mesaj aldıklarını, onları gördüklerini söyleyenleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sen bu soruları hiç hocana sordun mu?

Hocanın bu konulardaki görüşleri nelerdir?

Bırakalım bu soyut şeyleri, Pozitif bir bilim tahsil etmiş biri nasıl olur da evrimi görmemezlikten gelir. Gözümüzün önünde akıp giden zamanı ve zaman içinde her şeyin evrilip, devrilip, değiştiğine nasıl gözlerini kapatır. Evrende değişmeyen, dönüşmeyen ne var ki ona bakıp evrimi kabul etmeyesin. Evrimin zamanın ta kendisi olduğuna ilişkin yazımı okumadın mı? Okuduysan niçin itiraz etmedin? Evrimi inkar, zamanı inkardır.

Neyse; dindar da olsa forumumuza bir meslektaşın itibar etmesi, düşüncelerini yazması güzel. Umarım daha yararlı tartışmalar yapar fikirlerinden istifade ederiz.

Sevgiler.

Öncelikle dostum doktor olmamız diğer insanlardan üstün olduğumuzu göstermez değil mi? "Dindar da olması" küçültmez. Ateist forum Elbette ki Müslümanların Hac rezervasyonu yaptığı yer değildir ama sadece ateistlerin buluşma noktası da değildir. Ayhan Songar hocadan ders alamadığıma üzülüyorum çünkü dost düşman genel de sever kendisini Abdullah Gülü devlet adamı olarak Tayyibe tercih edenler gibi bir durumu olanlar da yok değil tabii.

Değerli meslektaşım.DSM 4 'e göre bir çok tanı ölçütü var şizzofrenin ancak nasıl ayırt ederiz sorusuna ayhan hocanın verecek cevabının olmadığını sanmıyorum.

Tanı koyarken görülen şeyin ne olduğu en ince detaylarına kadar anlattırılır.hatta bir yaratık görüyorum derse bir insan sanrı olarak kabule dilir ve neye benzediği renginin ne olduğu kendisiyle konuşup konuşmadığı sorulur ses tonu sesin niteliği insan gibimi metalik mi hepsi incelenir.Bu varlığı başka gören varmı denir. Kendisinden ne istediğini sormasını isteriz . Konuışuyorsa bir muhabbet oluyor demektir. ne kadar süre görünüyor ve ne sıklıkta geliyor deriz. Şimdi bu knuda genel çerçeveyi çizerek onun görme anındaki durumunu başkaları görüyormu ona bakarız, katatonik bir durum da oluşuyor olabilir. İnsanların genel de halisünasyonlarından kaçma eğilimler,i vardır mantık olarka rahat edici olduğu için kaçma güdüsü görülür. Ancak beyin kimyasıyla ilgili de bir durumdur. Bahsettiği şeyleri bizimle paylaşmasını isteriz. Tabii ki hastanın hikayesini alırken ailesini de araştırırız. Genelde tedavi edilir sanrılar azaltılır. Kimse o sanrılar geri gelsin diye gayret etmez. Öyle çarelere boyun eğerler ki eski yöntemler dışarıdan bakınca hastaya işkence yapılıyor hissi uyandırır. Mesela hastaya glikoz verilerek şeker komasına sokulur ve komadayken beyin şoku yapılır. Bu ilginçtir ki sanrıları azaltır.

Şimdi Peygamberimiz veya bir başka insanın vahiy aldığını söylediğini duyduğumuz da şöyle yaklaşırız. Bir kere o döneme kadar insanların alışık olduğu bir şeydir günümüz gibi düşünemeyiz. Bir çok rahip özellikle bahira Onun(AS) geleceğini kitaplarından okumuş ve genel özelliklerine kadar biliyorlardı. 25 yaşına kadar kadınların mekkede çıplak tavaf yaptıkları dönemde bu günkü adıyla metres tutmanın zenginlik belirtisi sayıldığı ve çokluğuyla iftihar edildiği dönemde kimseye aldanmamıştı Hanif dinine mensuptu. Bir tek yalanına şahit değildir tarih bilen varsa yazsın.şairin "Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta dişsiz mi birinsan onu kardeşleri yerdi." dediği dönem de fakirleri gözetip açları doyuruyor ve yalana dolana zinaya ve hırsızlığa bulaşmıyordu. Tüccarken herkes onunla iş yapmak istiyordu ve kervanlarını emniyetle teslim ediyordu, hatta medineye göç ederken Hz. Aliye,"Emanetleri yerlerine teslim et sen de gel" buyururken emanetler kime aitti dersiniz.Can düşmanları dahi Ondan daha güvenilirini bulamıyorlardı. Ebu Cehil, Ebu Leheb ve daha müslüman olmazdan evvelki haliyle Ebu Süfyan, O'nun doğruluğunu, iffetini, ahde vefasını biliyor ve kendilerine sorulduğu zaman bunu itiraf ediyorlardı. Aslında bütün düşmanları O'nun doğru söylediğini biliyorlardı. Fakat onların aşamadıkları nokta farklıydı.

Abdullah bin Ebu'l-Hamsa r.a. ile ilgili durum çök güzel örnek.

"Peygamber olmadan önce Hz. Rasul-i Ek­rem'e alış-verişle ilgili bir şey vermek için filan gün filan yerde buluşmak üzere sözleş­tik. Fakat ben unuttum, ancak üçüncü gün hatırladım. Gittim baktım ki, Rasul-i Ekrem s.a.v. orada bekliyor. Beni görünce:

- Delikanlı beni yordun. Üç günden beri seni burada bekliyorum, buyurdu." (Ebu Davud)

Bir çok insan zaten Onun geleceğini biliyordu. Bildirdiğinde de direkt gelip iman etmişlerdi.hatta Yahudi bilginlerinden Abdullah bin Selam gibi insanlar yüzüne bakıp " Bu sima da yalan yok",demişlerdi. PEygamberimiz vahiy aldığını söylüyordu ama bunları destekleyecek mucize de gösteriyordu. Siyer tarihi bunu anlatan örneklerle dolu. Aslında dünyada tek başınayken en güçlü hasımları bizzat en yakınlarındanken, 23 sene de bütün arap yarım adasına yayılan bir dinin başında olmak en büyük mucizelerdendir.Bir zaman tek başına olan insanın arkasından şimdi 2 Milyar civarında insan gidiyorsa burada biraz durmak lazım hadi siyer tarihi haşa yalanlarla dolu şu gözümüzün önünde gerçekleşen şey mucize değil mi. Kaç şizofrenin arkasına 2-3-4- milyar insan takılmıştır. Askeriyle bilim adamıyla savcısıyla hakimiyle devlet adamıyla öğretim üyesiyle araştırmacısıyla polisiyle avukatıyla mühendisiyle bu kadar insanı 1400 sene etrafına toplamak kimin haddine. Suikastlerden hangi birinden kurtulur bir insan Allahın yardımı olmadan. Şu an yeryüzündeki bütün popülasyonun tamamına yakını allaha inanmaktadır, hristiyan yahudi veya Müslümandır bu kadar geniş bir anlayış içinde bütüninsanların yanılması mümkün olabilir mi ısrarla vurguladığım Newton kepler Einstein hala insanlara ışık tutan Mevlana hepsi Allaha inanmaktadır. Bu herhangi bir hipotez değil ki kabul görsün görmezse öteki densin. Allah ilk insanla varlığını duyurmuştur hala da Kuranın Hükmü devam etmektedir.

Yani bakarız söyledikleri mantıklı mı ve hayatı söylediklerini destekliyormu? Bu konuda dost düşman itiraf eder ki söylediklerinin alasını kendisi yaşıyordu, aksi olsa bunu cümle aleme duyururlardı zatendüşmanları öyle değil mi,kimse Onun kadar NAmaz kılmamış Oruç tutmamıştır. "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" buyurarak kimse Onun kadar fakirin yanında yer almamıştır. İnsanlar liderliğe fakir başlayıp zenginleşirken Efendimiz(SAV) tüccar olarak zenginken her türlü eziyeti göze alarak karnına taş bağlama pahasına bir davaya girmiş hasırın üzerinde yatmış ve "Ya Allah beni muzaffer eder yada severek canımı bu yolda veririm", buyurmak suretiyle fakir olarak vefat etmiştir.

tarihinde Scarfalcon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah yaratılanlar içinde bir kanun koymuştur ve bu kanun gereği hiç bir varlık Allahın yarattığı gibi bir nesneyi var edememektedir. TAbii ki buradan kastım resim yapmak ev inşa etmek veya sebzelerden yemek yapmak değil. Bunlar yapmaktır zaten Allah ise yaratıcı. Şimdi bizim yaptığımız şeyler yaratma eylemiyle açıklanamıyorsa görüyoruz ve anlıyoruz ki Allah yaratma yetisini bize vermemiş o halde yaratan ve yaratma mevzuunda tek söz sahibi bir Güç olması gerekir. Yarattığına göre yaratılmamış olmalıdır ki biz bu konuyu kınalanmış kuzular gibi de algılayabiliriz yani kınalanan kuzular eline kına alıp kuzuları kınalayan çoban(tabii tabiri caizse)

Ayrıca biz yaratıldığımızdan dolayı herşeyi aklımızla ve kıstaslarla ölçüyoruz. yani güneş dünyadan büyük venüs jüpiterden küçük gibi.. Allah zaten varlığı ve zatı itibariyle kısıtlı çalışan beyin tarafından algılanamayacağı için Kuranın hiçbir yerinde "Hiç düşünmez misiniz nasılım ben neye benziyorum " gibi bir hitapla karşılaşmayız. Allah zatını ve varlığını sanat eserlerinden görmemizi ister çünkü bu terazi ancak bunu kaldırır. Ayetlere baktığımız zaman bu seviyeyi ve kıyası görürüz." Görmezmisiniz yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyoruz. Sizin diriltilmenizde böyle olacaktır." gibi bu kıyaslar Allahın akla verdiği önemi göstermektedir. Yoksa Bergson gibi "Allahı anlamak için akla hiç gerek yok Onu his ve duygularınla anlayabilirsin. " sözü üzerine sadece hissewderdik.

HEm insan aklı sınırsız özelliklerin varlığını anlayabilir fakat niteliklerini tam olarak kavrayabilecek kapasitede değildir. Ancak misalle bunları akla yaklaştırmak mümkündür.

Mesela her zaman verilen vagon lokomotif örneği bunu akla yaklaştırır. Vagonların birbirini çekmesi gereğine şartlanan insan; lokomotifi de vagon gibi düşündüğü için lokomotifi kim çekiyor der. "-O vagon değildir kendisi gider" dendiği zaman vagonlara şartlanmış zihni ;

- Hayır der "mutlaka onu da bir çeken vardır" diye düşünür.

PEygamberimiz (SAV) 14 asır önce bu sorunun sorulacağını haber vermiş ve şöyle buyurmuştur.

"Bir gün gelecek ayağını ayağının üstüne atarak gurur ve kibirle enaniyet içinde her meseleyi halletmiş gibi bunu Allah yarattı, şunu Allah yarattı, Allah'ı kim yarattı diyecekler."

Siz merak amaçlı ve nezaketle soruyorsunuz ancak Hadisi Şerifte bahsedilen üslupla soran o kadar insan var ki.

Hadis-i şerifte "Şunu Allah yarattı , bunu Allah yarattı (ise) Allah'ı kim yarattı?" buyurulması ile bunu yapanların varlıklardaki sebepler zincirini Allah'a uygulayıp Allah'ı da sebepler zincirindeki herhangi bir varlık gibi zannedecekleri anlaşılmaktadır.

MEsela Bilgisayar içindeki bir entegre diğer entegreye soruyor:

-Ben 3 voltla çalışıyorum. Sen kaç voltla çalışıyorsun?

Diğer entegre:

-Benim voltajım 28 diyor.

İkisi beraber merak ediyorlar:

-ACABA BİZİ DİZAYN EDEN MÜHENDİS KAÇ VOLT İLE ÇALIŞIYOR? diye.

Halbuki bilgisayar denilen sistemi yapanın O SİSTEMİN DIŞINDA OLMASI gerektiği gibi dizayn ettiği sistemin kurallarıyla KENDİSİNİN BAĞLI OLMAMASI lazımdır.

KENDİSİNİN TAMAMEN O SİSTEMİN DIŞINDA BULUNMASI ve O SİSTEME HÜKMEDEBİLMESİ gerekir. Öyle değil mi?

Entegrelerin aralarında konuşup dizayn edicilerini de KENDİ TABİ OLDUKLARI BİR ELEKTRİK AKIMIYLA ÇALIŞMA KANUNUNA tabi kılmaları MANTIKLI ve MÜMKÜN DEĞİLDİR.

SİSTEMİ DİZAYN EDEN SİSTEME KOYDUĞU KANUNA KENDİSİ MAHKUM DEĞİLDİR!

İlaveten sistemin içinde O SİSTEMİN KANUNLARINA TABİ OLARAK YAŞAYANLAR EĞER BAŞKA SİSTEMLERLE TANIŞMAMIŞLARSA BAŞKA KANUNLARI ANLAMAKTA ZORLANIRLAR. Hatta daha doğrusu ANLAYAMAZLAR.

Mesela ENTEGRE DEVRELER sadece ELEKTRİK AKIMI İLE ÇALIŞMAYI anlayabilirler. Kimyasal enerji nükleer enerji gibi sahaların kanunlarını belki hiç anlayamazlar. Onların anladıkları sınır DİZAYN EDİCİ MÜHENDİSİN ÇİZDİĞİ sınırdır.

İşte YARATILMIŞ OLMAK da bizim içinde yaşadığımız bu alemin bir kanunudur; tâbi olduğumuz kanunlarından biridir. Ve bu alem içinde her kim yaşıyorsa YARATILMIŞTIR.

Şimdi bu alemin kanunlarına tabi olarak içinde yaşayan birisi olarak bizim kalkıp YARATICIMIZI BU ALEMİN KANUNLARINA TABİ KILMAK; ACABA BİZİ YARATANI KİM YARATTI? diye sormamız entegrelerin kendi aralarında konuşması misaline benzer.

Kısaca Allah yaratıcıdır ve Yaratılmamıştır; zaten varlığın var olması var edilmeyen kanunlara bağlı olmayan bir Varlığı gerektirir.

Sevgiler...

Allah evrenin dışındaysa bana ne?

Evrene dahil olmayan bir ucube ne işimize yarar.

İlkçağ kaşiflerine anlatılan yobaz hikayeler gibi.... Kaf dağının ardındaki canavarları anlatır gibi anlattığın saçmalıklara tokuz.

Madem şu sen allah dediğin zorba evrenin dışında; öyleyse zamandan ve mekandan da öte demektir.... ve yine öyleyse bu canavar evreni 7 günde nasıl yaratıyor. madem zaman kavramı yok; öyleyse nansıl zamana dahil olabiliyor? Hem de henüz yaratmakta olduğu sistemin hem içindeki düzende ve dışındalık durumu akla mantığa ne kadar yakın?

Bu işler cacık işler.... :lol:

tarihinde UdiAhmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"Allah bildiğimiz sebepler alemine dahil olmayan ve bizim kavrayamayacağımız bir varlıktır... "

Bu kadar uzun anlatımın kısaca özeti işte bu tek cümle... Peki biz şimdi bu cümleyi kabul etmezsek düşünce suçlusu mu oluyoruz?... Bu masum felsefi düşüncemiz ve fikri tercihimiz karşılığında, bu mahiyetini bize bildirmeyen ucube varlık bizi ebediyete kadar kızartacak mı?..

İlginç bir din...

Sen kavrayamazsın; ama elin muhosu kavrıyor.

Bu önermeye göre; dostum sen ya aptalsın ya da muho allah olmalı.

yok yok o uzaydan gelme bir varlık.

xcoven denen yıldız sisteminden geldi.

bütün dişi insanları alıp mutlu etmekle... pardon onlara evinde müslümanlığı öğretmekle görevliydi.

Khanbar tanrısını bize anlattı. Ama biz anlamadık.

O yüzden hepiniz yanacaksınız sizi gidi kafir TAVUKLAR.

PİRZOLA YAPICAK O TANRI SİZİ.

KORKUN ULEN.....

Khanbar'ı ben de gördüm.

O çok ulu.... çok güzel.... onu zıçarken gördüm....

hayran kaldım.

o kadarki bayılıp kendimden geçtim... geçtim ve bir otobüse binip göğe yükseldim.

bir de baktım yükseldiğim yer minicik oluverdi.

xcoven'e gittim.

Orası çok güzel.

pastırmdan evler var. Hatta zülker çikolatadan bile evler var.

Her yer zibille avrat kaynıyor.

hem de ne avratlar... hepsi yeni yetme...

sonra yumuşaklar da var... onlara pek dokunmadım. (zaten pek sevmem kendilerini. Avratlara daldım tabiii...)

şarap sade tersine değil göğe akıyor. Yok akmıyor .... akmıyor da sanki gökte öylece duruyor. Gel diye işaret etmen yeter.

Rakı ırmakları da var.

Bir de dana var. Ona binince seni geri getiriyor. Bir nevi sana geri dönüşte yol gösteren klavuz gibin yani...

Ben gittim ve xcoven'i gördüm.

Gördüm ve inandım, tapındım.

Tanrı KHANBAR size günde 7 defa zıçın diyor.

Hala inanmıyormusunuz?

Yıldızlara bak, yere bak....

Anladın mı?

Anlamandıysan ota bak, b.oka bak.

şimdi anladın mı? Hala anlamadıysan ya s.alaksın ya da iyi bakamamışsındır.

Şimdi kendine de bak. Ne güzel bir makinesin? Kim yaratttı seni?

Bundan da anlamandıysan kalbiniz kirlidir, ne diyelim!

Siz inanmayanlar tavuk olacaksınız. Ben de HOROZUNUZ olarak hepinizi....

Sonra da pişirip pirzola olarak sonsuza kadar yiyecek sizi.

tarihinde UdiAhmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence kuranın tanrısı emekli olmalı

Yada kendini yenileyip çağdaş olmalı .

Bu tanrı bu çağın insanlarıyla uyumlu çalışamaz.

Daha genç bi tanrı yokmu acaba.

Evrendeki olayları izleyip sonra kendi katında değerlendirip ve kendi duygu ve düşüncelerine göre alakasız zamanlarda alakasız cevaplar veren tanrı modeli demode.

Şöyle daha dinamik, daha demokrat rahat bi tanrıya ihtiyaç var.

Kendi aleminde kafasına göre takılırken arasıra bize bakmalı.

Hayırlı işler falan demeli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence kuranın tanrısı emekli olmalı

Yada kendini yenileyip çağdaş olmalı .

Bu tanrı bu çağın insanlarıyla uyumlu çalışamaz.

Daha genç bi tanrı yokmu acaba.

Var KANKİ !

Khanbar var.

Ben onu gördüm.

Her gün çetleşiyo.

süper bir tanrı. Kaafası kıyaksa sana da kıyak geçebilir. çok iyi tavla oynuyor.

sonra pc oyunlarına bayılıyor.

manita tavamaya çıkıyor falan.

ben de onun sözcüsüyüm.

gel sen ilk iman edenlerden ol.

doğru yolu bul.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah evrenin dışındaysa bana ne?

Evrene dahil olmayan bir ucube ne işimize yarar.

İlkçağ kaşiflerine anlatılan yobaz hikayeler gibi.... Kaf dağının ardındaki canavarları anlatır gibi anlattığın saçmalıklara tokuz.

Madem şu sen allah dediğin zorba evrenin dışında; öyleyse zamandan ve mekandan da öte demektir.... ve yine öyleyse bu canavar evreni 7 günde nasıl yaratıyor. madem zaman kavramı yok; öyleyse nansıl zamana dahil olabiliyor? Hem de henüz yaratmakta olduğu sistemin hem içindeki düzende ve dışındalık durumu akla mantığa ne kadar yakın?

Bu işler cacık işler.... :lol:

beyinsiz adam bi Yaratıcının özelliklerini bi yaratılmış nasıl tam manasıyla idrak edebilir? hala mantık diyo sanki sahipmiş gibi. kainatı dünyadan, gerçekleri bildiklerinizden ibaret sandığınız için bu komik durumdasınız...

tarihinde golge tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

beyinsiz adam bi Yaratıcının özelliklerini bi yaratılmış nasıl tam manasıyla idrak edebilir? hala mantık diyo sanki sahipmiş gibi. kainatı dünyadan, gerçekleri bildiklerinizden ibaret sandığınız için bu komik durumdasınız...

Sayın gölge,

sinirlenmeyiniz.

bak, ben Khanbar'a inanmıyorsun diye sana "böbreksiz" demiyorum.

sen, git uyu...

tarihinde UdiAhmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Motoru ne çeker? Bu sorular sonsuza gideeeeeer....

Gitmez.....

Gidemez...

Aradığın cevap güçtür.

Enerjidir.

Ateştir. Nokta.

-Bu vagonları çeken nendir?

-lokomotif.

-onu ne çeeker?

-motor

diyalogunda fiil hatası var. Çekme çekilme bir güç meselesidir. Güç uygulamadığın hiçbirşey çekilemez veya itilemez.

Oysa ilk soru şu olmalı;

"bu vagonlar nasıl bir güçle hareket etmektedir?"

işte bu doğru sorudur.

cevap alabilmek için doğru soru sorabilmek lazım gelir.

zaten bir insanın sorduğu soru kendi bilgi düzeyini ele verir.

siz "bu vagonu ne çekiyor?" derseniz "öndeki vagon" cevabı aslında tamamen doğrudur.

Zira öndeki vagon olmasa lokomotif asla varolduğumuzu düşündüğümüz vagonu çekemez.

Ama asıl aradığımız bu haraketi sağlayan gücün merkezi ise cevap yukarıda yazdığım gibi;

motordur.

motor gücü oluşturur ve bir dizi bağlantılı işlemle bunu paylaşır.

çeken veya ilk çeken diye bir şey yoktur. paylaşmak vardır.

başka sorunuz varsa alalım lütfen....

tarihinde UdiAhmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

MEsela Bilgisayar içindeki bir entegre diğer entegreye soruyor:

-Ben 3 voltla çalışıyorum. Sen kaç voltla çalışıyorsun?

Diğer entegre:

-Benim voltajım 28 diyor.

İkisi beraber merak ediyorlar:

-ACABA BİZİ DİZAYN EDEN MÜHENDİS KAÇ VOLT İLE ÇALIŞIYOR? diye.

Halbuki bilgisayar denilen sistemi yapanın O SİSTEMİN DIŞINDA OLMASI gerektiği gibi dizayn ettiği sistemin kurallarıyla KENDİSİNİN BAĞLI OLMAMASI lazımdır.

KENDİSİNİN TAMAMEN O SİSTEMİN DIŞINDA BULUNMASI ve O SİSTEME HÜKMEDEBİLMESİ gerekir. Öyle değil mi?

Entegrelerin aralarında konuşup dizayn edicilerini de KENDİ TABİ OLDUKLARI BİR ELEKTRİK AKIMIYLA ÇALIŞMA KANUNUNA tabi kılmaları MANTIKLI ve MÜMKÜN DEĞİLDİR.

SİSTEMİ DİZAYN EDEN SİSTEME KOYDUĞU KANUNA KENDİSİ MAHKUM DEĞİLDİR!

İlaveten sistemin içinde O SİSTEMİN KANUNLARINA TABİ OLARAK YAŞAYANLAR EĞER BAŞKA SİSTEMLERLE TANIŞMAMIŞLARSA BAŞKA KANUNLARI ANLAMAKTA ZORLANIRLAR. Hatta daha doğrusu ANLAYAMAZLAR.

Mesela ENTEGRE DEVRELER sadece ELEKTRİK AKIMI İLE ÇALIŞMAYI anlayabilirler. Kimyasal enerji nükleer enerji gibi sahaların kanunlarını belki hiç anlayamazlar. Onların anladıkları sınır DİZAYN EDİCİ MÜHENDİSİN ÇİZDİĞİ sınırdır.

İşte YARATILMIŞ OLMAK da bizim içinde yaşadığımız bu alemin bir kanunudur; tâbi olduğumuz kanunlarından biridir. Ve bu alem içinde her kim yaşıyorsa YARATILMIŞTIR.

Şimdi bu alemin kanunlarına tabi olarak içinde yaşayan birisi olarak bizim kalkıp YARATICIMIZI BU ALEMİN KANUNLARINA TABİ KILMAK; ACABA BİZİ YARATANI KİM YARATTI? diye sormamız entegrelerin kendi aralarında konuşması misaline benzer.

Kısaca Allah yaratıcıdır ve Yaratılmamıştır; zaten varlığın var olması var edilmeyen kanunlara bağlı olmayan bir Varlığı gerektirir.

Sevgiler...

Gereksiz yere kattığın hadis madis hariç yukarıdaki felsefi tartışma için tebrik ederim seni. İster Alllah (yani El-ilah, Tanrı, The God) de ister İlk Sebep, başlangıcı olan bir evrenin kutunun dışında ezelden beri var olan bir Yaratıcısının olması o evrenin yokluktan ortaya çıkmasından daha makul görünüyür.

Yani ontolojik tartışmada iki şık var ortada:

1. Ezelilik

2. Yokluktan varolma

Her ikisini de kabul etmek çok zor. Üçüncü bir şık üretilmedikçe bunlardan birisini tercih etmek zorunda kalıyoruz. Şahsen birincisini daha makul görüyorum. Kaldı ki evrendeki yasalar ve düzen ve daha nice delil birincisini destekliyor.

Selam,

Edip

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gitmez.....

Gidemez...

Aradığın cevap güçtür.

Enerjidir.

Ateştir. Nokta.

-Bu vagonları çeken nendir?

-lokomotif.

-onu ne çeeker?

-motor

diyalogunda fiil hatası var. Çekme çekilme bir güç meselesidir. Güç uygulamadığın hiçbirşey çekilemez veya itilemez.

Oysa ilk soru şu olmalı;

"bu vagonlar nasıl bir güçle hareket etmektedir?"

işte bu doğru sorudur.

cevap alabilmek için doğru soru sorabilmek lazım gelir.

zaten bir insanın sorduğu soru kendi bilgi düzeyini ele verir.

siz "bu vagonu ne çekiyor?" derseniz "öndeki vagon" cevabı aslında tamamen doğrudur.

Zira öndeki vagon olmasa lokomotif asla varolduğumuzu düşündüğümüz vagonu çekemez.

Ama asıl aradığımız bu haraketi sağlayan gücün merkezi ise cevap yukarıda yazdığım gibi;

motordur.

motor gücü oluşturur ve bir dizi bağlantılı işlemle bunu paylaşır.

çeken veya ilk çeken diye bir şey yoktur. paylaşmak vardır.

başka sorunuz varsa alalım lütfen....

Güzel.. Keşke enerjinin kaynağını sorsaydın. Güneşe gidecektin. Sonra Big Bang'a varıp singularity'de yok olup kaybolacaktın!

Selam,

Edip

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklın bittiği yerde din başlıyor maalesef...

Bu dünyadaki adaletsizliklerin öbür dünyada yerini bulması gerektiği isteği insanları inanmaya zorluyor sevdiklerini kaybetme korkusu tadamadığı zevkleri öbür dünyada tatma dileği güçlünün hegemonyasına şartlar gereği hastir çekemeyen boyun eğenlerin öbür dünyada nanik yapma el kol bacak sallama dilekleri arzuları da tetikliyor yani hem doğduğu andan itibaren hiç bir çıkar çatışması yaşamadığı hayata atılmadığı dönemde anlatılan masallar gerekse güçlünün güçsüzü ezdiği bir dünyada ilahi adalet dileği dinleri binlerce yıldır ayakta tutan temel unsurlar isan beynide buna müsait maalesef gerçeği olduğu gibi kabullenmektense dine, uyuşturucuya,alkole sarılıp sanal dünya yaratmak ve kendini mutlu hissetmeye insan daha çok ihtiyaç duyuyor ve daha fazla mutluluk duyuyor

din beyinleri uyutan bir uyuşturucu değil de nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunuda çok merak ederim şayet 18 yaş reşit olabilme yaşıdır ya 18 yaşına kadar dinden bahsedilmeseydi din diye bir şeyden haberleri olmasaydı sadece pozitif bilimlerle yetişmiş olsalardı ve birden gılgamış destanı şamanizm budizm hristiyanlık antik yunan tanrıları islam yahudilik hiç bir baskı kurulmadan seçmeli ders olarka verilse ve düşünceleri alınsaydı öğrencilerin acaba dünyanın öküzün boynuzlarında dönüyor diye kahkaha attığımız ilkokul çağındaki gibi melekler varmış allah kimseye gözükmezmiş birini seçer vahiy gönderirmiş diye duyduğumuzda da kahkahalar atıp gülmezmiydik??? Bilim adamlarını bu çalışmaya davet etmek istedim ancak kobay insan oluyor burda fare değil...

Ancak deneyi yapmaya gerek yok sonucu belli gülerdik... çünkü her toplum diğer dinlere gülüyor çocuk yaşta din öğretmek insan haklarına aykırıdır ilk öğrenileni yıkmak çok zordur atomu parçalamaktanda zordur çünkü önyargının alasıdır değerlendirme kudreti birikimi olmadna din empoze etmek...

Eskimoların gelenekleri ve inançları buna çok güzel örnek olabilir.

Grönland'daki eskimolarda bir gelenek var; misafirlerine akşam karılarını sunuyorlar.

Bu inanç temelinde bir gelenektir. Bizim ramazan bayramında şeker dağıtmamız gibi değerlendirilmelidir.

Şimdi, biz bu eskimoları karılarını göz göre göre misafirlerine akşam sunmalarını ve hanımlarını paylaşmalarını yuhluyoruz değil mi ?

Eğer inanç sistemleri olmadan bilimsel yetişen bir çocuk olsaydı o da aynen melek denen masala bu gözle bakardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle herkese selamlar.Foruma yeni üye oldum ama uzun süredir takip ediyordum.İlk yazımı buraya yazıyorum.

Sormak istediğim allah insanları bir sınava tabii tutuyor ve bunun sonunda ödül veya ceza alıcak insanlar.Ve bu ödül ve cezaları gönderdiği bi peygambere,kitaba itaat edip etmediğine bakarak verecek.Peki bu saçma dinler gelmeden önceki insanları ne ile sınav yaptı?Yaptıysa onlar içinde bu kadar sert, acımasız kuralları varmıydı?

Onlar için muhonun gelmemesi sebebiyle günde 5 defa domalıp kalmak yoktu.

allah onlara daha merhametliydi demek de doğru değil.

çünkü o adil olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Scarfalcon, işte Ayhan Songar ile senin arandaki fark ortaya çıkıyor. Ayhan Songar senin tarzında bir yanıt veremezdi. Verseydi çok zor durumda kalırdı. Çünkü Peygamberlerin vahiy alma hikayesinin hakikisi olmaz. Bir insan vahiy aldığını iddia ediyorsa bu başlıbaşına bir hezeyandır. Peygamberlerin ayrıcalığı olmaz.

Şizofren tedavisindeki değerlendirme ve tedavi yöntemine bir şey diyeceğim yok. Ancak peygamberlerin vahiy almasını savunman, biliminsanı kimliğine gölge düşürmektedir. Çünkü; ne dünya insanlarının büyük bir kısmının inanması güvenmesi ne de mucize göstermesi (öyle görünüyor ki mucizelere inanan bir yapın var) peygamberin sanrılarını, sanrı olmaktan çıkarmaz.

Zaten vahiy alan bir peygamberin sanrılarını doğru kabul edersen, cinlere, meleklere, ahirete, allaha ve bir sürü hayali oluşumlara inanıyorsun demektir. Bunların insanların maddi yapısı dışında var olduklarına inandığın zaman, dışarıdan insanları etkilediğine de inanıyorsun demektir. Dolayısıyla bir şizofrenin, bir sistemli paranoyanın bu cin, şeytan, melek vs gibi şeylerin etkisi altında olabileceğini de düşünebiliyorsun demektir. Böyle düşününce, artık onu niçin hipoglisemik şok ve ya elektroşok ile tedavi ediyorsun? Beynindeki cin şekersiz kalınca veya elektriği görünce mi kaçıp gidiyor?

Özetle; farkındasındır mutlaka, biliminsanı kimliğin ile müslüman kimliğin birbiri ile müthiş çelişiyor ve savaşıyor. Bu savaşımda müslüman kimliğini önde tuttuğun için bir denge sağlamış gibisin. Bilimadamı kimliğini müslümanlığına endekslemişsin. Bu nedenle evrime ve objektif bilimsel gerçeklere kuşkucu yaklaşıyorsun. Hep keşke bilim ile inançlarım çelişmese, keşke bilim inançlarımı doğrulayabilse arzusu içindesin ve bilimin inançlarını desteklemesi için büyük bir gayret sarfediyorsun.

Başarmana imkan yok. Çünkü bilimin masallar ve vahiy alemi ile işi olmaz. Bilim açısından tutarlı bir biliminsanı olacaksan dini inançlarını tamamen ayrı tutman gerekir. İnançlarını toplum içinde statü kazanmak ve bundan nemalanmak için kullanıyorsan bir diyeceğim yok. (Çünkü Ayhan Songar hocamızın öyle yaptığını düşünüyordum. Bütün dindar kesimin hastaları ona giderdi/götürülürdü)

Devletten maaş alan, aklıbaşında bir sürü dinadamı camilerde, ölüevlerinde, bir sürü ipesapa gelmez hikayeler anlatmaktadırlar. Ölülerin dirilmesi, kabirazabı, cennet ve cehennem hikayeleri vs. Bir biliminsanı olarak bu anlatılanlara inanabiliyor musun? Bu anlatılanlar müslüman kimliğin ile biliminsanı kimliğin arasında bir çatışma yaratmıyor mu?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...