Jump to content

Kur'an'daki Çelişkiler Doğru mu? -1


Recommended Posts

  • İleti 664
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Teşekkürler. Bunları söyletmek istiyordum. :)

evet bugun ilk öğretimde kesirleri yeni öğrenen bir çocuğun eline 10 tane kalem verip bana elindeki kalemlerin 10 da 12'sini ver bakalım dediğinde alacağın cevabı da söletmek istiosun sanırım. onu da git bi ilköğretim öğrencisi bul ondan duy.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba,

Bir kaç öneri ve görüş ;

Ortaya koyulmuş ve koyulacak olan 'Olası-Çelişkiler' in tarafları ve 'Olası-Çelişki' yi çürütmeye çalışacak olan taraflar vede bu ikisinin dışında (yada arasında) bulunan Skeptik(Bilinmezci) yaklaşım sergileyecek kişilerin (ve bir çok farklı isim ile anabileceğimiz diğer düşünce ve inanç sistemlerinin ), kısacası hepimizin ( fideistler hariç ) 'kritikçi realist' bir anlayışın zeminine uygun bir yaklaşım sergileme gayreti içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum, Çünkü ;

Toplumsal ve kültürel şartlanmaların, bu güne dek edindiğimiz apriori kabullerin ve kozmik tozların arasındaki şu küçük eve(dünya) indiği söylenen, tanrı sözü kitap Kuran'ı anlamadaki olası-yetersizliklerimizin, tecrübesizliklerimizin, gayeci yaklaşımlarımızın ve ön kabullerimizin (...) ; karşılaştığımız ve karşılaşabileceğimiz 'Olası-Çelişki' leri anlama ve tanımlama süreçlerimizde ve bu süreçlerdeki yaklaşımlarımızda ve nihayetinde anlamsal çıkarımlarımızda belirleyici unsur(lar) olacağı kanaatindeyim.

Bu bakımdan Kritikçi realist yaklaşımın sergilenmesi objektif bir bakış oluşturulması açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Örnek olarak ;

Tanrı'nın Kuranda bulunan bir suredeki bir kaç ayeti kendi diliyle konuşturmasının 'doğruluğu' nun yada 'gerçekliliği' nin yada ' geçerliliği ' nin Var olabilmesi için benzeri ikinci bir anlatımın olması gerekmediği gibi ; benzer anlatımlı ayetlerin birbirlerinin delili olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Yada tam tersi. Her iki türlü de, her iki çıkarımın birbirlerini yanlışlamış yahut geçersiz kılmış olduğunu söyleyemeyiz. Bunun yanında Kuran'ın konuşturularak insanlara seslenmesinin sakıncalı olduğunu gösteren farklı bir ayet de bulunmamaktadır, yada bunun tek bir ayetle mi yahut kaç ayetle yapılabileceğine ilişkin bir veri bulunmamaktadır.

Kuran'ın kendi içerisinde farklı anlatım dillerine sahip olduğu gerçeği açıktır ve rahaça temellendirilebilir. Bu anlatım şekilleriyle ilgili olarak ' Ayet içerisinde birinci cümlede muhatap peygamber iken 2. cümlede X şahıs yada 3. cümlede Tanrının kendisiyle ilgili ifadeleri olamaz ' şeklinde bir kalıbın veya temelsiz bir savunmanın gerçekleştirilmeye çalışılması objektiklif anlayışana uygun düşmez. Bu bağlamda,aksine, çoklu ve çeşitli anlatımları barındıran bir kitabın içerisinde farklı bir anlatıma sahip ayet yada ayetler dizesinin, bir 'Hata' olarak algılanmasından ziyade, yeni ve farklı, tekil bir özellik oluşturmuş olabileceği düşüncesi daha sağlıklı olur.

Zira 'Yanlışlanabilirlik', özellikle Kuran için, belirli bir düzeyin üzerinde delil-bilgi ve mantık işleyişi gerektirir. Tanrı'nın sözü olduğu iddia edilen bir kitap içerisinde çelişkiler bulmaya çalışmak haklı ve realist bir yaklaşımdır. Bu Kitap kendisine uygulanılan Kritiklerin karşısında 'ya daha çok güçlenmeli yada hızlı bir şekilde çürümeli' önermesinin haklı gerekçeleri olmakla birlikte, sorulan sorulara verilen cevaplar herkes için tatmin edici cevaplar olamayacağı gibi her soruya tatmin edici cevapların verilemiyebileceği gerçeğide göz ardı edilmemelidir. Buradaki tatminsizlikler sınırlılıklarımızdan(1), bilgi eksikliğimizden(2) veya gerçekten de Kitap'ın(3) yetersizliğinden kaynaklanabilir. Bu tatminsizliklerin sebepleri Kimileri için bu sadece '1. yada 2. sebeplerden ' kimileri için ise ' 1. ve 2. sebeplerden ' kaynaklanabileceği gibi sonuçta hepimiz yada bazılarımız için 3. sebepte olabilir. ( 4-5-6... )

Bir sonuç çıkarmak için, var olan soruların cevaplanmaya çalışılmış olması ve sonuçta ortaya çıkacak genel tablonun verilerinin değerlendirilmesi gereklidir. Parçadan-bütüne bir yaklaşım ile, yetersiz delillerle, varılan sonuçların, Kuran'ın ' İnsan Sözü' oluşuna delil olarak gösterilmeye çalışılması gerçeği anlamaya yönelik bir niyetin var olmadığının ancak, 'istenilen-sonuç' a ulaşmaya yönelik bir niyetin varlığının göstergesi olarak sunulabilir. Bu ise, farklı perspektiflerden bakma yetisine sahip olmayan yada bu bakışı gerçekleştirmek istemeyen kişilerin sunulan cevaplara önyargılı ve amaçsal bir şekilde yaklaşacağının delili olarak sunulabilir. Bu hususlarda sergilenecek olan titizlik, ' Gerçek' i arayış yolunda göstereceğimiz titizlik veya samimiyetimizle paralellik arz ettiği gibi, bilimsel yaklaşım için de hayati önem taşımaktadır.

Bu düşüncelerle;

' De ki ' ile başlayan bir ayet içerisinde ( Ör. 2/97 ) ' anlam düşüklüğü ' olarak adlandırdığımız/adlandırabileceğimiz 'yargı' bazı kısıtlılıklarımızdan veya sınırlılıklarımızdan dolayı O şekilde algılanmış olabilir. Bu ve benzeri örneklerin ,Kuran'ın İnsan sözü olarak delillendirilmesinde, yeterli görülmemesi gerekir. Bu noktada ' Saçma Sapan' ve ' Nasılı Bilinmeyen' şeylerin ayırımlarını ve analizlerini yapabilmek gerekmektedir. Anlayamadığımız veya henüz kavrayamadığımız bir şeye ' Saçma Sapan ' etiketik yapıştırmak ' Nasılı Bilinmeyen ' opsiyonuna kapıyı kapatmak demektir. Bu kapının bilinçli olarak kapatılmış olması veya diğer kapıların varlığının göz ardı edilmesi ise objektif olmayan bir yaklaşımın göstergesi (farklı sebeplerden ötürü) olarak ayrıca sunulabilir. ' Objektif Yaklaşım ' her türlü değerlendirmeyi tarafsız ele alabilmek için çalışmalı ve empati kurmalıdır..

Diğer bir değişle ' Nasılı Bilinmeyen ' her şey ' Saçma Sapan' veya tutarsız olmaya bilir.

Obejektifliğin önemi ve sonuçlarıyla ilgili bu kısa girişten sonra;

51/51'in , bağlamı içerisinde, (...50. ve 52. ayetler ile birlikte (رسول), elçiye atf olarak algilanmasinin, bir sakınca oluşturması gerektiğini düşündürten yeterli miktarda delil göremiyorum.Aksine, bağlamları içerisinde anlam bütünlüğü kazandığı görülmektedir....

'De ki' önermesiyle ilgili ' Zümer-10 ' Haricinde herhangi bir problem şimdilik göremiyorum. Benim için 'Zümer-10' "nasılı bilinmeyen" konuma düşmüştür . Buna, şimdi olmasada bir açıklamanın gelmesi gerektiğine inanıyorum.

( يعباد الذين ) ifadesinin ' Zümer-10' içerisindeki duruşu (قل) emir kipiyle birlikte beni şu soruya yöneltiyor ;

Edip Yüksel'in Ebu Said ile yapmış olduğu sohpetin bir bölümünde, 'Salavat Getirme' konusuna getirdiği savunmayla birlikte ""(قل)"" kelimesiyle ilgili anlayışını kısmende olsa görebiliyoruz.

'De' yada ' De ki ' ifadelerinden sonra gelen cümlelerin olduğu gibi ' Denmesi/Söylenmesi' gerektiği düşüncesinin, Kuranda bulunan anlatım tarzındaki farklılıklarla desteklenerek, doğru/sağlıklı olmadığı söylenilebilir. Cümle içindeki nesnenin iyelik eki'nin yada diğer elementlerin eklerinin, hitapta bulunulurken, mağruz kalmak zorunda olduğu değişklerin sebepleri Kurandaki anlatım çeşitlilikleriyle açıklanabilir.

Ancak Zümer-10 ayetindeki 'İman eden kullarım' ifadesi, 'İMAN' ve 'Kul' kelimeleri cümlenin içerisinde olduğundan ve anlamları bağlamında önemlilik arz ettiklerinden, ekstra bir açıklama gerektirebilir.

Bu noktada, 'İMAN' kelimesi için ' Allaha ve peygambere iman' ifadesi içeren ayetler ( tartışmaya açık olarak ) açık delil teşkil edebilirler ancak, böyle olsa bile, 'KULLARIM' kelimesi için yeterli uyumluluk oluşturabilecek ayet/ayetler bilgim dahilinde şimdilik bulunmamaktadır.

Çelişki, 'Kul Olma' eyleminin sadece Allah için, Allah'a, gerçekleştirilebileceği bilgisinden kaynaklanmaktadır. Sadece Allah'a Kul olunur.

Öyleyse, bu çelişkinin ortadan kaldırılması adına delil olarak getirilmesi gereken, anlatım farklılıkları içeren, 'Riskli' başka hangi kelimeler başka hangi şekillerde ve hangi ayetlerde kullanılmıştır ? Eğer bu örnekler yoksa ;

Tanrı, elçi veya peygamberleriyle iletişime geçtiğinde, (قل) ' dedikten sonra ;

* Hem peygambere sözlü olarak söylenilmesi istediği şeyi söylüyor ( Bazen, Ek'ler deki değişiklikleri kendi yarattığı MANTIK mecrasına bırakarak, bazen birinci ağızdan, kimi zaman cümlenin bazı elementlerinin değişikliğine mahal vermeye gerek bırakmadan, bazende spesifik bazı kelimeler kullanıp bizde soru işareti bırakarak ( Olası-belirli-bir-amaç için)

* Hemde bunu söylerken ' Varlık Alemine' kendisi sesleniyormuş gibi bir anlatım gerçekleştiriyor; yani insanlığa kendiside ayrıca seslenmiş oluyor ve bilgi aktarıyormuş gibi ( Bizim tanımlayamadığımız/nasılı bilmediğimiz farklı bir şekilde )

* Bu Olası-Bilgi-Akarımı önermesi kabul edilirse, Kuran içerisinde bunu/bu anlayışı destekleyebilecek ayetler hangileridir ? Daha basit ve anlaşılabilir yada daha zor ve anlaşılması güç bir açıklama şekliyle Zümer suresinde birlikte kullanılmış olan 'De' ve 'Kullarım' ifadesi açıklanabilir mi ?

Buna son ek olarak ;

Peygamberin, yaşadığı dönemde 'De ki' ifadelerinide olduğu gibi muhataplara okuduğu/söylediği düşünülürse ve ileride gelecek olan nesillerin Kitabı okuyacağı göz önünde bulundurulursa ;

Geçmiş dönemdeki insanların, ayetleri bu bilinçle dinlediklerinde veya okuduklarında, 'Tanrı' dan geldiğine inandığı sözleri algılarken bir sorun yaşamayacağı söyleyene bilir. Ayetleri ' De ki' ifadesiyle seslendiriyor olmak da farklı bir anlatım tarzı ve etkileme sanatı olarak sunulmuş olabilir.

[ De ki, "Ey inanan kullar, Rabbinizi sayın. Bu dünya hayatında güzel davrananlara güzellik vardır. ALLAH'ın yeri geniştir. Gerçek uğrunda direnenlerin ücreti hesapsız olarak verilecektir.

De ki, "Dini yalnız ALLAH'a has kılarak O'na tapmakla emredildim.

Ve en ileri derecede müslüman olmam emredildi.

De ki, "Rabbime karşı gelirsem Büyük Günün azabından korkarım."

De ki, "Dinimi yalnız ALLAH'a has kılarak O'na tapıyorum."

"Siz de O'nun dışında dilediğinize tapınız."De ki, "Asıl kaybedenler, ahiret gününde kendilerine ve ailelerine kaybettirenlerdir." Apaçık kayıp budur.]

Dileyen yukarıdaki ve benzeri içerikteki diğer ayetleri halkına seslendiren bir peygamberin/elçinin içindeki ruh halini Kuran bağlamıyla anlayabileceğimizi (empati) ve bundan ayrıca ders çıkartabileceğimizi yada bu anlatım şekliyle Tanrı'nın inananlara entellektüel olarak farklı öğretimlerde bulunduğunu ileri sürebilir. Ancak bu önermelerin doğrulanması veya yanlışlanabilmesi için Önerme ile bağlantılı olan yada olduğu düşünüşlen ' farklı disiplinler arası bağların' çalışılması objektiflik açısından ayrıca gereklidir.

Tespit edilen diğer 'Olası-Çelişki' leri merakla bekliyor olacağım.

Sevgiler ve tekrardan Merhaba,

Seblutanimis.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba,

Sevgiler ve tekrardan Merhaba,

Seblutanimis.

hay eline aklına sağlık...

kul ya ibadiyellezine esrafu ...

bu örnekte belki üzerinde düşünülebilir...

de ki ey nefisleri üzerine israf eden kullarım allahın rahmetinden ümit kesmeyin...

deki dedikten sonra kullarım ifadesi sorunlu gibi duruyor demi...

ben burada deki den sonra -allah şöyle buyuruyor- cümlesinin hazfedilmiş yani manen belli olduğu için gizlenmiş olduğunu düşünüyorum...

merhablar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buradaki sorunun farklı bir bakış açısı ile çözümünü ekteki resimlerde göstermek istiyorum. Burada en temel iki ön kabul var. Birincisi Allah'ın Nisa 11 ve Nisa 12. ayetler de konu ile ilgili oranları belirtirken bunu bilinçli bir sıra gözeterek yaptığının kabulü. Yani bir bilgisayar programcısının bir program yazarken her komutu belli bir sıra gözeterek yapması gibi. İşte buna göre ayette her adımın önemli olduğu ve bu adımların takip edilmesi gerektiğinin kabulü. Şekilde bu adımların neler olduğunu ayetlere göre açıkladım.

İkincisi Ta-ra-kaf harflerinden oluşan ifade. Bu ifade geriye kalan,geriye bırakılan anlamında. Dikkat çeken nokta Miras kelimesi yerine özellikle bu ifadenin seçilmiş olması.

Buna göre bu iki ön kabul ve mantıki çıkarımlar ile sorun çözülmekte. Herhangi bir sorunuz olursa vaktim olduğunda cevaplamaya çalışırım.

Einstein'in bir sözü ile bitireyim.''Karsi karsiya kaldiginiz asilmasi guc problemleri mevcut dusunce yapinizla cozemezsiniz. Çunku bu problemler, mevcut dusunce yapinizin urunudurler.''

Not: Tabloda tüm olasılıkları göstermedim. Tablo sadece bakış açısının mantığının kavranması için hazırlandı. Çözüm dosyasında ise Pante'nin sorusu cevaplanıyor.

post-2756-126200145223_thumb.jpg

post-2756-126200146664_thumb.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dragon, tablo için bir hayli uğraşmışsın ama çelişkiyi ortadan kaldıramamışsın.

Öncelikle tablonun eksik olduğunu belirtelim.

Tabloda koca yer almıyor. Sadece kocanın ölümüne göre düzenlenmiş.

Ayrıca tabloda kardeşler de yer almıyor.

Öncelik sırası koymak sadece bir varsayım ve doğru değil.

Kur'an'da böyle bir vurgu yok.

Ayetteki bahis sırasına göre öncelik koymak, paylaşımdaki adaletsizliği arttırır.

Ayrıca öncelik sırası baştan sakat ve kendi içinde çelişkilidir. Şöyle ki;

Kız çocukları ikiden fazla ise mirasın 2/3'ünü alacağına göre; 1 erkek çocuk olması halinde zorunlu olarak erkeğe bir kıza düşenin iki misli verilmek zorunda. Bu durumda referans oran ne olacaktır?

Yani önce kime ne kadar pay verilecek? Önce kızlara verilecek olsa, verilen payı nasıl tespit edeceksin de ardından erkeğe 2 mislini vereceksin?

Bunun içinden çıkılmaz.

Verdiğim problemin çözümü de hatalı.

Eşe verilen pay 1/8 iken yani 0,125 iken, senin hesabında iki misline çıkıyor.

Anne ve babaya verilen pay ise 1/6 iken yani 0,1666 iken; senin hesabında 0,055'e düşüyor.

Yani, 3 misli azalıyor. Dolayısıyla ayette verilen oranlarla tamamen çelişkili.

Avliye yerine senin yöntemini uygulamaya kalksalar herhalde milleti isyan ettirirlerdi. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dragon, tablo için bir hayli uğraşmışsın ama çelişkiyi ortadan kaldıramamışsın.

Öncelikle tablonun eksik olduğunu belirtelim.

Tabloda koca yer almıyor. Sadece kocanın ölümüne göre düzenlenmiş.

Ayrıca tabloda kardeşler de yer almıyor.

Yo tablo için fazla uğraşmadım açıkçası.

Eksik olduğunu anlamadan önce :D notumu okumuş olmanı beklerdim.

Bak ne diyorum orada Pantecim: ''Not: Tabloda tüm olasılıkları göstermedim. Tablo sadece bakış açısının mantığının kavranması için hazırlandı. ''

Öncelik sırası koymak sadece bir varsayım ve doğru değil.

Kur'an'da böyle bir vurgu yok.

Ayetteki bahis sırasına göre öncelik koymak, paylaşımdaki adaletsizliği arttırır.

Ayrıca öncelik sırası baştan sakat ve kendi içinde çelişkilidir. Şöyle ki;

Kız çocukları ikiden fazla ise mirasın 2/3'ünü alacağına göre; 1 erkek çocuk olması halinde zorunlu olarak erkeğe bir kıza düşenin iki misli verilmek zorunda. Bu durumda referans oran ne olacaktır?

Yani önce kime ne kadar pay verilecek? Önce kızlara verilecek olsa, verilen payı nasıl tespit edeceksin de ardından erkeğe 2 mislini vereceksin?

Bunun içinden çıkılmaz.

Varsayım ne demek? Ön kabul ne demek? Burada iki saat ders vermem gerektiğini düşünmüyorum açıkcası.

Bir şeyin varsayılması için vurgulanması gerektiği gibi bir zorunluluğun olmadığını izah etmeye bile gerek görmüyorum.

Paylaşımın adaletli olması mı? Neyin adaletli olduğuna sen mi karar vereceksin? Hem de kutsal olduğuna inandığın bir kitaba inananlara mı bunu söyleyeceksin?

Şöyle ki diye verdiğin örnek geçersiz. Eğer tek erkek çocuk geriye kalmış ise oranlamanın anlamı yoktur. Oranlama ne demektir ve ne zaman kullanılır? ilk önce bunun mantığını kavramak gerekir.

2x+x yani 3x işlemini x=2/3 ise sonucun bulunamayacağını ve işin içinden çıkılamayacağını iddia ediyorsun sanırım. Doğru mu anladım? :)

Verdiğim problemin çözümü de hatalı.

Eşe verilen pay 1/8 iken yani 0,125 iken, senin hesabında iki misline çıkıyor.

Anne ve babaya verilen pay ise 1/6 iken yani 0,1666 iken; senin hesabında 0,055'e düşüyor.

Yani, 3 misli azalıyor. Dolayısıyla ayette verilen oranlarla tamamen çelişkili.

Avliye yerine senin yöntemini uygulamaya kalksalar herhalde milleti isyan ettirirlerdi. :D

Hatalı olan bir şey yok. Yöntemi anlmamış olmak var.

Bu yazdıklarından ön kabuller ile nasıl işlem yapıldığını anlamamış olduğunu görüyorum.

Tekrar oku bakalım Pantecim. 3 kıza verilen hak, ana babaya verilen hak, ve kadına kalan nasıl hesaplanmış açıklama kısmını okuyarak yöntemi anlamaya çalış.

İsyan edenlere o zaman senin söylediğin yöntem ile işin içinden çıkmalarını söylerdim. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante niçin sıkıştırıyorsun bunları.

Bunların; evet kuranda matematiksel bir hata var demesinin mümkün olmadığını bilmiyor musun? Matematiği inkar ederler, kuranı değil.

Böyle bir şeyi kabul edebilmek, en hafifinden kuranın allah kelamı olmadığını kabul etmektir ki. Kanıt diye sundukları böyle bir kitabı da çöpe atırırsan neye inanıp neye sığınacaklar.

Hadi diyelim sen kitapsızsız. Bunları niçin kitapsızlığa zorluyorsun. :D

Sevgiler.

Matematiği kimse inkar edemez sevgili drekinci.

Eğer gerçekten bir Tanrı var ise onun muhteşem bir matematikçi olması gerektiğini herkes kabul etmek zorunda.

Buradaki tek sorun ne biliyor musun? Olgulara sorunlu bakış açısı, yaklaşımlar, postulatlar ile yaklaşmak. Bu yanlış olunca haliyle cevapta yanlış oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili dragon bir bütünü paylaşmanın hesabını ilkokulda öğretiyorlar.

Paylaştırdığın şey sonuçta bir bütündür. Verilen paylaşma oranlarında paydaların toplamı bir bütünden fazla ise bu paylaşmayı gerçekleştiremezsin. Bir sürü örnek vermişler. En basit ve en anlayabileceğin tarzda ben vereyim.

Elinde bir elma var. Bunun yarısını ahmete, yarısını mehmete, yarısını da haticeye paylaşamazsın. Çünkü ahmet ve mehmetten sonra elma kalmıyor ki haticeye veresin.

Bunda anlaşılmayacak ne var.

Böyle bir hesaptan anlaşılacak şey şudur. Bu şekilde paylaştırmayı emreden matematiği bilmiyor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili dragon bir bütünü paylaşmanın hesabını ilkokulda öğretiyorlar.

Paylaştırdığın şey sonuçta bir bütündür. Verilen paylaşma oranlarında paydaların toplamı bir bütünden fazla ise bu paylaşmayı gerçekleştiremezsin. Bir sürü örnek vermişler. En basit ve en anlayabileceğin tarzda ben vereyim.

Elinde bir elma var. Bunun yarısını ahmete, yarısını mehmete, yarısını da haticeye paylaşamazsın. Çünkü ahmet ve mehmetten sonra elma kalmıyor ki haticeye veresin.

Bunda anlaşılmayacak ne var.

Böyle bir hesaptan anlaşılacak şey şudur. Bu şekilde paylaştırmayı emreden matematiği bilmiyor.

Sevgiler.

Belki de öyle bir şey emredilmiyordur sevgili drekinci.

Eğer yöntemimi incelersen miras konusunda aslında izlenmesi gereken yöntem ile ortada sorun falan kalmadığını göstermeye çalışıyorum.

Herşey işlem önceliği mantığına dayanıyor. Step by step ve kalanlar üzerinden işlem. Olay bu kadar basit.

Bu yöntemi kimsenin kabul etmesini de beklemiyorum ayrıca. Sadece yüzde yüz hata denilemeyeceğini göstermiş olmak amacım.

Bunu da mantık ve matematik ile ortaya koyuyorum. Vaktin varsa incele lütfen.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

...Böyle bir hesaptan anlaşılacak şey şudur. Bu şekilde paylaştırmayı emreden matematiği bilmiyor.

Tamam emreden matematik bilmiyor diyelim.

Okuyan neden bilemedi bu güne kadar?

tarihinde ycoskun tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

3- Meni nereden çıkar?

Tarık-7. Omurga ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

Bilim: Testislerden çıkar.

Buyrun.

3- Meni nereden çıkar?

Bilim: Testislerden çıkar.

Gözlem: Penis vasıtası ile sidik borusundan çıkar.

:)

http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/405440.asp

Yine yorumlama hatası mı acaba?

tarihinde Paradigmax tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam emreden matematik bilmiyor diyelim.

Okuyan neden bilemedi bu güne kadar?

Sevgili ycoskun böyle bir hatanın varlığı ne zaman ortaya çıkarıldı bilemiyorum. Ama kuran bir şekilde çoğaltılıp dörtbiryana dağıldıktan sonra onun herhangi bir nushasını değiştirme her baba yiğidin karı olmazdı. Hiç allah kelamını değiştirebilecek ancak bir başka peygamber olabilirdi ki muhammetden sonra peygamber gelmeyeceği zaten kuranda yazılmıştı.

Sevgili dragon bu miras bölüşmesini ben yıllar önce bir başka sitede enine boyuna tartıştım. ilgili surede bölüşmenin oranları açık seçik belirtilmektedir. Ve bu oranlarda bölüşme mümkün olamıyacağı için avliye şeklinde bir yönteme başvurulmaktadır. avliye yöntemi ile yapılan bölüşme ise ilgili sureye ters düşmektedir. Yani hiçbir mirascıya allahın emrettiği şekil ve oranda pay düşmemektedir. Yani kız çocuğu kalkıp deseki bakın allah bana bu kadar pay verilmesini emretmiş ama siz bunu değil başka daha azını veriyorsunuz. Ve haklıdır.

Senin gayretinin de avliyecilerden farkı yok. Allahın açık seçik verdiği oranı eğip bükmeğe, aslında öyle dememiştir bakış açınız yanlıştır demeğe hakkın yok. Sen kimsin ki allahın açık seçik verdiği oranları çarpıtıp değiştirebilesin. İncelemeye ne gerek var. Sonuçlar verilen oranları tutmuyacaktır ne şekilde bakarsan bak. Avliye de yasaya karşı hiledir. Senin bakış açın da.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili ycoskun böyle bir hatanın varlığı ne zaman ortaya çıkarıldı bilemiyorum. Ama kuran bir şekilde çoğaltılıp dörtbiryana dağıldıktan sonra onun herhangi bir nushasını değiştirme her baba yiğidin karı olmazdı. Hiç allah kelamını değiştirebilecek ancak bir başka peygamber olabilirdi ki muhammetden sonra peygamber gelmeyeceği zaten kuranda yazılmıştı.

Sevgili dragon bu miras bölüşmesini ben yıllar önce bir başka sitede enine boyuna tartıştım. ilgili surede bölüşmenin oranları açık seçik belirtilmektedir. Ve bu oranlarda bölüşme mümkün olamıyacağı için avliye şeklinde bir yönteme başvurulmaktadır. avliye yöntemi ile yapılan bölüşme ise ilgili sureye ters düşmektedir. Yani hiçbir mirascıya allahın emrettiği şekil ve oranda pay düşmemektedir. Yani kız çocuğu kalkıp deseki bakın allah bana bu kadar pay verilmesini emretmiş ama siz bunu değil başka daha azını veriyorsunuz. Ve haklıdır.

Senin gayretinin de avliyecilerden farkı yok. Allahın açık seçik verdiği oranı eğip bükmeğe, aslında öyle dememiştir bakış açınız yanlıştır demeğe hakkın yok. Sen kimsin ki allahın açık seçik verdiği oranları çarpıtıp değiştirebilesin. İncelemeye ne gerek var. Sonuçlar verilen oranları tutmuyacaktır ne şekilde bakarsan bak. Avliye de yasaya karşı hiledir. Senin bakış açın da.

Sevgiler.

Hmmm, bir cümlemden bunu çıkardın haa, hain Sezar...

Henüz hiç birşey demedim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Eksik olduğunu anlamadan önce biggrin.gif notumu okumuş olmanı beklerdim.

Bak ne diyorum orada Pantecim: ''Not: Tabloda tüm olasılıkları göstermedim. Tablo sadece bakış açısının mantığının kavranması için hazırlandı. ''

Sevgili Dragon;

Notunu okudum elbette.

Ama kardeşlerden vazgeçtik, kocanın tabloda yer almaması not yazman sebebiyle belirtilmeyecek bir eksiklik değil. Çünkü koca önemli bir faktör. Ve yer verdiğinde senin öncelik kabulünü yıkacak bir faktör.

O açıdan belirtmekte yarar gördüm.

Madem pek uğraştırmadı seni, bir de kocayı dahil ederek tablonu yap bakalım, içinden çıkabilecek misin? :)

Varsayım ne demek? Ön kabul ne demek? Burada iki saat ders vermem gerektiğini düşünmüyorum açıkcası.

Bir şeyin varsayılması için vurgulanması gerektiği gibi bir zorunluluğun olmadığını izah etmeye bile gerek görmüyorum.

İzah edemezsin zaten. Çünkü zorunlu.

Kur'an demiyor ki örneğin: "Miras dağıtımında önce kız çocukları, sonra anne-babaya payları verildikten sonra diğer varislere kalan üzerinden dağıtım yapılır."

Söylediği: "Borçlar ve vasiyette belirtilenler düşüldükten sonra paylaşım yapılır."

Öyleyse bir bütünü verilen oranlarda paylaştırmak yerine, böyle bir uydurma yönteme başvurmanın nedeni; verilen oranların bütünü sağlayamamasındandır. Ve bunun bugüne kadar rastlaştığımız diğer önermelerden pek bir farkı yoktur. Çünkü tümü mevcut hatayı telafi etme üzerine kurgulanmıştır.

Paylaşımın adaletli olması mı? Neyin adaletli olduğuna sen mi karar vereceksin? Hem de kutsal olduğuna inandığın bir kitaba inananlara mı bunu söyleyeceksin?

Evet, gerekirse adaletliliğini de tartışacağız. Payların çağımıza uygunluğunu da değerlendireceğiz.

Ama sözünü ettiğim bu değil. Uyguladığın yöntemle, ayetlerdeki oranları 2 misli, 3 misli değiştirmiş oluyorsun ve adaletsizliği kat kat arttırıyorsun. Kur'an'ın 1 verdiğine sen 2 veriyorsun. 3 verdiğine 1 veriyorsun. Adaletsizlikten kastım bu.

Şöyle ki diye verdiğin örnek geçersiz. Eğer tek erkek çocuk geriye kalmış ise oranlamanın anlamı yoktur. Oranlama ne demektir ve ne zaman kullanılır? ilk önce bunun mantığını kavramak gerekir.

2x+x yani 3x işlemini x=2/3 ise sonucun bulunamayacağını ve işin içinden çıkılamayacağını iddia ediyorsun sanırım. Doğru mu anladım?

Yanlış anlamışsın. 3 kız çocuk, 1 erkek çocuk, anne-baba ve eş olduğunda, ilkönce kime ne oran vereceksin? Diyelim ki 3 kıza 2/3 verdin. Her bir kızın oranı 0,2222 eder. Erkek çocuğa 0,4444 vermek zorundasın. Ki mevcut miras yetmeyecektir. Hani anne-babaya, hani eşe?

Hatalı olan bir şey yok. Yöntemi anlmamış olmak var.

Bu yazdıklarından ön kabuller ile nasıl işlem yapıldığını anlamamış olduğunu görüyorum.

Tekrar oku bakalım Pantecim. 3 kıza verilen hak, ana babaya verilen hak, ve kadına kalan nasıl hesaplanmış açıklama kısmını okuyarak yöntemi anlamaya çalış.

Yanılıyorsun ve boşa zorluyorsun kendini.

Yönteminin anlaşılmayacak bir tarafı yok.

Dediğim gibi bu saçma yöntemle ayetin verdiği 1 payı, sen 2 paya çıkarıyorsun.

3 payı ise 1 paya indiriyorsun. Bunu nasıl düşünebilirsin?

Bugüne kadar rastladığım onlarca yanıt türünden en kötüsü.

Bunu senden beklemezdim.

Bari bunu 3. çelişkide yapma. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hmmm, bir cümlemden bunu çıkardın haa, hain Sezar...

Henüz hiç birşey demedim :)

Sende benim gibi bir hilebazsın işte. Burada Allah'ın hükümlerinin ne olduğunu ancak sevgili drekinci anlar ve söyler. Bunu böyle bilesin. :D

Ben geçmişte yapılanlara da bir şey demiyorum ya gerçi. Alan razı, veren razı ise hükmü öyle anladıkları için kimse suçlanamaz.

Ortada mantık ve matematiksel olarak ön kabuller ile bir problemi çözmekten bahsediyor ise kimseye hile yapıyorsun denemeyeceğini burada hiç kimseye anlatmak zorunda değilim.

Aklı olan anlar mantığı ile hareket ettiğimi söylüyorum yani kısaca. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

3- Meni nereden çıkar?

Tarık-7. Omurga ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

Bilim: Testislerden çıkar.

Buyrun.

Sevgili Edip Yüksel yeni konumuz bu.

Not: Bu arada sevgili Pante, daha çok ayetler arasındaki çelişkilere öncelik verelim. Daha sonra bilimsel çelişkilere değinebiliriz.

edit: 1. , 2. ve 3. konular haricinde gelmiş ve gelecek mesajlar silinecektir. :)

tarihinde antiateist_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Belki de öyle bir şey emredilmiyordur sevgili drekinci.

Eğer yöntemimi incelersen miras konusunda aslında izlenmesi gereken yöntem ile ortada sorun falan kalmadığını göstermeye çalışıyorum.

Herşey işlem önceliği mantığına dayanıyor. Step by step ve kalanlar üzerinden işlem. Olay bu kadar basit.

Bu yöntemi kimsenin kabul etmesini de beklemiyorum ayrıca. Sadece yüzde yüz hata denilemeyeceğini göstermiş olmak amacım.

Bunu da mantık ve matematik ile ortaya koyuyorum. Vaktin varsa incele lütfen.

Selamlar...

İlginç bir bakış açısı sayın dragon fakat bu step by step-kalanlar üzerinden işlem mantığınızı söz konusu ayetlerden nasıl çıkardınız,anlatırsanız memnun olurum

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...