Jump to content

Kur'an'daki Çelişkiler Doğru mu? -1


Recommended Posts

Hala aynı yerde takılıp kalmışsınız. Eksik ifade felan yok dragon çok güzel açıkladı.

Dragon'un modeli kurtarıcı model. Aynı avliye gibi.

Ama ikisi de tatmin edici değil. Şike gibi, hakkıyla kazanılmamış maç gibi.

Biz ise ayetlerde her cins varis için verilen oranları aynen yakalamak istiyoruz.

Bir tek sana göre mantıklıdır işte. Geride sadece bir kız çocuk kaldığında ne yapacaksın? Bu mantığa göre, mirasın yarısını verip öteki yarısını vermemen gerekecek.

Ben sadece Konumuzdaki probleme dair bir örnek verdim. Problem 3 kızla ilgiliydi.

Tüm versiyonları çözen bir formülüm olsa ne diye uğraşalım, uğraştıralım.

"Kız tek olduğunda 1/2" nin geri kalan 1/2'si;

"Çocuk yoksa kocaya 1/2" nin geri kalan 1/2'si kimlere paylaştırılacaksa o da onlara paylaştırılacaktır.

Bütün mesele zaten bunun tam olarak paylaştırılamamasında.

2 şık var:

Ya matematik hatası var diyeceğiz. Ya da ifade-bilgi eksikliği var diyeceğiz.

Hadi ikisini de demeyip geniş ifadelere gerek yok, müslüman anlayabilmeli denilse de;

Buna rağmen çözülmesi gereken Nisa-12'deki kelale ile Nisa-176'daki kelale arasındaki çelişki var.

Dragon hala üzerinde çalışıyor herhalde. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 664
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ya matematik hatası var diyeceğiz. Ya da ifade-bilgi eksikliği var diyeceğiz.

Hadi ikisini de demeyip geniş ifadelere gerek yok, müslüman anlayabilmeli denilse de;

Buna rağmen çözülmesi gereken Nisa-12'deki kelale ile Nisa-176'daki kelale arasındaki çelişki var.

Dragon hala üzerinde çalışıyor herhalde. :lol:

Bir şekilde reddetmek gerekiyor değil mi? Doğru sizde haklısınız. Konu matematiksel hata mı değil mi??

Eflatun sorun, sonucun birin üzerinde çıkması diyordu. (hatta dragonda bunu söyletmek istemiştim demişti.)

Madem chekirgenin modeli doğru olabilir, neden dragondan çalışma yapmasını bekliyorsun hala iki ayet arasındaki çelişki konusunda??

tarihinde BilgeYoda tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 weeks later...

Kuran tek başına yeterli bir kaynak değildir. Bunu Allahu Teala'da söylemiştir. Kuran'daki ayetlerin açıklanması gerekir onu da Peygamber yapmıştır zaten.

Bu söylediğine bir ayetle örnek verebilirmisin.Eğer verirsen bir çok ayetteki ''ayetlerimizi açık açık,açık seçik,apaçık açıklıyoruz'' kısımlarıyla çelişmiyormu?

Daha fazlası için (bkz.hadisler)şeklinde bir yazıyımı gözden kaçırdım acaba Kuran'da...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dragon'un modeli kurtarıcı model. Aynı avliye gibi.

Ama ikisi de tatmin edici değil. Şike gibi, hakkıyla kazanılmamış maç gibi.

Biz ise ayetlerde her cins varis için verilen oranları aynen yakalamak istiyoruz.

Ben sadece Konumuzdaki probleme dair bir örnek verdim. Problem 3 kızla ilgiliydi.

Tüm versiyonları çözen bir formülüm olsa ne diye uğraşalım, uğraştıralım.

"Kız tek olduğunda 1/2" nin geri kalan 1/2'si;

"Çocuk yoksa kocaya 1/2" nin geri kalan 1/2'si kimlere paylaştırılacaksa o da onlara paylaştırılacaktır.

Bütün mesele zaten bunun tam olarak paylaştırılamamasında.

2 şık var:

Ya matematik hatası var diyeceğiz. Ya da ifade-bilgi eksikliği var diyeceğiz.

Hadi ikisini de demeyip geniş ifadelere gerek yok, müslüman anlayabilmeli denilse de;

Buna rağmen çözülmesi gereken Nisa-12'deki kelale ile Nisa-176'daki kelale arasındaki çelişki var.

Dragon hala üzerinde çalışıyor herhalde. :lol:

Ya pante; dostum bu ayetler dün inmedi. Dünya kadar tefsirci bu yatleri okudu ve alan bilgidsiyle tefsir etti. Allah aşkına aç bir elmalılıya bak ya. Kuran onlarca cilt tefsirleri olan ilahi bir kitap el adanavi 120 cilt eser yazmış tefsir usulünde. rica ediyorum ne senin lmin yeter buna ne de benim ama beyin ameliyatı böylemi yapılır diyemeden cerrahın kitabına. O nuda yaratanın kitabını bizden iyi bilen olamazmış gibi yanlış işte diye yaftalamaya çalışan var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya pante; dostum bu ayetler dün inmedi. Dünya kadar tefsirci bu yatleri okudu ve alan bilgidsiyle tefsir etti. Allah aşkına aç bir elmalılıya bak ya. Kuran onlarca cilt tefsirleri olan ilahi bir kitap el adanavi 120 cilt eser yazmış tefsir usulünde. rica ediyorum ne senin lmin yeter buna ne de benim ama beyin ameliyatı böylemi yapılır diyemeden cerrahın kitabına. O nuda yaratanın kitabını bizden iyi bilen olamazmış gibi yanlış işte diye yaftalamaya çalışan var.

Dünya kadar tefsircinin tümü hiçbir sorun görmeden ittifak halindelermiş gibi yazmışsın.

Halbuki çoğu ayrı telden çalıyor.

Elmalılı'yı da okudum, İbni Kesir'i de ama beni tatmin etmedi.

3 kızlı miras problemi burada, çözüm tefsircilerde ise alıntılayıp getirebilirsin.

Ayrıca "ilmimiz yetmez" yaklaşımını yanlış buluyorum.

Benim ilmim yetiyor, seninkini bilmem.

Tabi ki Kur'an'a %100 vakıf değilim.

Ama "ben vakıfım" diyenlerle tartışabilecek düzeyde olduğumu sanıyorum.

Ders vermek isteyen varsa buyursun. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konular çok karışmış açıkçası nereye yazacağımı bilemedim...Çelişki olarak gösterilen iki başlıktan bahsetmek istiyorum...

1- Hesap gününde Allah'tan başkası şefaat edebilir mi?

Edemez / Bakara-48: Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun.

Edebilir/ Meryem-87: Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

Edebilir diyen diğer Ayetler: Bakara-123, Enam-51, İnfitar/ 18-19

Edemez diyen diğer ayetler: Zuhruf-86, Secde-4

Burada edemez olarak verilen örnekte şefaat isteğinin gerçekleşebileceği ama kabul edilmeyeceği anlatılıyor... Şefaat kabaca arabulucu olarak gösterilen kişinin gösteren kişi yada kişiler için af dilemesidir...Kısacası çelişki adı altında sorulan soruya verilen örnek ayetlerde bir çelişki yoktur zira soru ve örnek ayetler arasında bağlantı yoktur...Halbuki şu şekilde bir soru sorulabirdi...

Şefaat işe yararmı?

yaramaz/ Bakara-48: Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun.

yarayabilir/ Ta Ha-109: O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.

iki demiştim ama sabah oldu diğerini kısmetse yarına...

tarihinde klink tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada edemez olarak verilen örnekte şefaat isteğinin gerçekleşebileceği ama kabul edilmeyeceği anlatılıyor... Şefaat kabaca arabulucu olarak gösterilen kişinin gösteren kişi yada kişiler için af dilemesidir...Kısacası çelişki adı altında sorulan soruya verilen örnek ayetlerde bir çelişki yoktur zira soru ve örnek ayetler arasında bağlantı yoktur...Halbuki şu şekilde bir soru sorulabirdi...

Ayetleri doğru okumalısın Klink.

Ne diyor Meryem 87'de?

"Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır."

Demek ki şefaat hakkına sahip olanlar var, olmayanlar var.

Diğer ayetlerde ise hiç kimsenin şefatinin kabul edilmeyeceği yazıyor.

"kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği" ifadesini çarpıtmanın anlamı yok.

Ayetlerde yararından-zararından sözedilmiyor. Dolayısıyla sorumuzda bir yanlışlık yok.

Yanlışlık senin kafanda. Çelişkiye yanıt verebilmek için böyle saptırmalara gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayetleri doğru okumalısın Klink.

Ne diyor Meryem 87'de?

"Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır."

Demek ki şefaat hakkına sahip olanlar var, olmayanlar var.

Diğer ayetlerde ise hiç kimsenin şefatinin kabul edilmeyeceği yazıyor.

"kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği" ifadesini çarpıtmanın anlamı yok.

Ayetlerde yararından-zararından sözedilmiyor. Dolayısıyla sorumuzda bir yanlışlık yok.

Yanlışlık senin kafanda. Çelişkiye yanıt verebilmek için böyle saptırmalara gerek yok.

Amacım çelişkiye yanıt değil sorunun yanlış olduğunu göstermek...Ayrıca verdiğim örnekte yarar-zarar olayından değil şefaatin fayda edip etmeyeceğinden bahsettim...

1- Hesap gününde Allah'tan başkası şefaat edebilir mi? sorusuna verilen örnek ayetler soruyla alakalı değil...

edemez denilen yerde şefaatin kabul edilmiyeceği anlatılıyor... Soru ve örnek ayetlerde bariz bi şekilde şefaat'e aracılık edenle Şefaati kabul -ret edecek Allah birbirine karışmış...

Şu şekilde olsa bi nebze anlarım

1- Hesap gününde Allah'tan başkası şefaat edebilir mi?

Meryem(87)=Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

Zümer(43)=Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?"

Unutmadan yazılan usluba uygun cevap verirsen sevinirim...Seviyesiz cevap tarzını senle o tarz yazışanlara uygula...Kafa bacak karıştırmadan yanlış düşünüyorsunuz demek zor değil sanırım...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Unutmadan yazılan usluba uygun cevap verirsen sevinirim...Seviyesiz cevap tarzını senle o tarz yazışanlara uygula...Kafa bacak karıştırmadan yanlış düşünüyorsunuz demek zor değil sanırım...

Düşünceler kafadan çıkar. "Yanlışlık senin kafanda" sözünü takma kafana. :)

Sende benim kafamı eleştirmişsin dolaylı olarak, sorumun yanlış olduğunu söyleyerek.

Neyse seviyeli olana seviyeliyizdir. Bugünlerde o kadar çok nick değiştirip gelen var ki, kim eski kaşarlardan kim yeni bilemiyor insan. Yenilerdensen gerçekten, hoşgeldin diyelim.

Evet, 2. konuyu alabiliriz Klink.

Link to post
Sitelerde Paylaş

2- Kötülük Allah'tan mı gelir?

Nisa -78. Nerede olursaniz olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: "Bu Allah'tandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa "Bu, senin tarafındandır" derler. De ki: "Hepsi Allah'tandır". Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

Nisa-79. Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Seni insanlara peygamber gönderdik, şahid olarak Allah yeter.

Nisa 78'de bahsi geçen kötülük,Allahın kullarına kötülük ettiği anlamı taşımıyor....71. ayetten itibaren okuduğumuzda kısaca;

Allah,peygamber aracılığı ile insanlara savaşı emrediyor.

İnsanlar savaşmaktan çekiniyor ve bahaneler üretiyor.

Daha önce savaşmayı bırakın dendiğinde,insanlar bunun Allahtan bir iyilik olduğunu düşünüyorlar.

Savaş emredildiğinde ise bunun peygamberin isteği olduğunu düşünüp ve başlarına bir kötülük gelmesinden korkup kıvırma yolunu seçiyorlar.

Devamında Allah,korkunun ecele faydası olmadığını,ölümün insanı her yerde bulacağını ve iyi olarak düşündüklerinin de kötü olarak düşündüklerinin de kendi emri olduğunu bildiriyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nisa 78'de bahsi geçen kötülük,Allahın kullarına kötülük ettiği anlamı taşımıyor....71. ayetten itibaren okuduğumuzda kısaca;

Allah,peygamber aracılığı ile insanlara savaşı emrediyor.

İnsanlar savaşmaktan çekiniyor ve bahaneler üretiyor.

Daha önce savaşmayı bırakın dendiğinde,insanlar bunun Allahtan bir iyilik olduğunu düşünüyorlar.

Savaş emredildiğinde ise bunun peygamberin isteği olduğunu düşünüp ve başlarına bir kötülük gelmesinden korkup kıvırma yolunu seçiyorlar.

Devamında Allah,korkunun ecele faydası olmadığını,ölümün insanı her yerde bulacağını ve iyi olarak düşündüklerinin de kötü olarak düşündüklerinin de kendi emri olduğunu bildiriyor

Evet ama çelişki ortadan kalkmıyor.

Konu iyilik ve musibetin nerden geldiğidir.

Nisa-72'de savaşa katılmayarak musibete uğramadıklarını düşünenlerin yanıldığı söylenir.

Nisa-72. Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.

Nisa-73'de ise başarılı bir savaş için "Keşke ben de katılsaydım da kazançlı çıksaydım" diye düşündükleri belirtilir.

Nisa-73. Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.”

Nisa-78'de ise, Nisa-73'deki kazancı-iyiliği Allah'a bağladıkları ama Nisa-72'deki musibeti peygambere bağladıklarını ifade ederek "Hayır, ikisi de Allah'tandır" denir.

Nisa-78. Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!

Demek ki konudaki musibet ve iyilik Allah'tanmış. Peygamberden gelen bir musibet değilmiş, ayete göre.

Fakat 79. ayette fikrin değiştiğini, bir düzeltmeye gidildiğini görmekteyiz. İyiliğin Allahtan, musibetin ise kendinden olduğu söyleniyor.

Nisa-79. Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

Savaştaki musibet, neden insanın kendi suçu olsun ki?

Savaşa katılmaya insanları zorlayan ve "Yahu nasıl olsa neticede bir şekilde öleceksin, ahiretini dünya hayatına satma, Allah için savaş, cenneti hak et" tarzındaki telkin ve teşviktir.

Ama bu yapılırken iyiliğin ve kötülüğün kaynağı konusunda çelişkiye düşülmüştür.

İslamın amentüsünde "Hayır ve şer Allah'tandır" der.

Ama bu Nisa-78'e göredir. Nisa-79'a terstir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet ama çelişki ortadan kalkmıyor.

Konu iyilik ve musibetin nerden geldiğidir.

Nisa-72'de savaşa katılmayarak musibete uğramadıklarını düşünenlerin yanıldığı söylenir.

Nisa-72. Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.

Nisa-73'de ise başarılı bir savaş için "Keşke ben de katılsaydım da kazançlı çıksaydım" diye düşündükleri belirtilir.

Nisa-73. Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.”

Nisa-78'de ise, Nisa-73'deki kazancı-iyiliği Allah'a bağladıkları ama Nisa-72'deki musibeti peygambere bağladıklarını ifade ederek "Hayır, ikisi de Allah'tandır" denir.

Nisa-78. Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!

Demek ki konudaki musibet ve iyilik Allah'tanmış. Peygamberden gelen bir musibet değilmiş, ayete göre.

Fakat 79. ayette fikrin değiştiğini, bir düzeltmeye gidildiğini görmekteyiz. İyiliğin Allahtan, musibetin ise kendinden olduğu söyleniyor.

Nisa-79. Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

Savaştaki musibet, neden insanın kendi suçu olsun ki?

Savaşa katılmaya insanları zorlayan ve "Yahu nasıl olsa neticede bir şekilde öleceksin, ahiretini dünya hayatına satma, Allah için savaş, cenneti hak et" tarzındaki telkin ve teşviktir.

Ama bu yapılırken iyiliğin ve kötülüğün kaynağı konusunda çelişkiye düşülmüştür.

İslamın amentüsünde "Hayır ve şer Allah'tandır" der.

Ama bu Nisa-78'e göredir. Nisa-79'a terstir.

Şimdi 73. ayete bakarak 72. ayetteki musibetin savaştaki yenilgi,sakat kalma,ölüm vs olduğunda hemfikiriz sanırım...Bu olayların sebebi için;

işte Allahın insanlara uyguladığı kötülükler diyemi düşünmek lazım yoksa bu musibetler savaşın kaçınılmazlarımı demek lazım?Eğer ilk secenek ise size katıldığımıda belirtip haklısınız da derim...Ayrıca zorlamadan ziyade 75. ayette savaşın neden gerekli olduğundan bahsediliyor

Nisa 75:Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, "Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zâlim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?

Yine ayrıca 79.ayetteki ''Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir''ile "Hayır ve şer Allah'tandır" kısmı tabiki birbirine ters olacak...Sevdiğimiz biri ölse ve islam inancındaysak biz bunu hakettik Allah'ta bizi cezalandırdı demeyiz,Allahın takdiri deriz

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya kadar tefsircinin tümü hiçbir sorun görmeden ittifak halindelermiş gibi yazmışsın.

Halbuki çoğu ayrı telden çalıyor.

Elmalılı'yı da okudum, İbni Kesir'i de ama beni tatmin etmedi.

3 kızlı miras problemi burada, çözüm tefsircilerde ise alıntılayıp getirebilirsin.

Ayrıca "ilmimiz yetmez" yaklaşımını yanlış buluyorum.

Benim ilmim yetiyor, seninkini bilmem.

Tabi ki Kur'an'a %100 vakıf değilim.

Ama "ben vakıfım" diyenlerle tartışabilecek düzeyde olduğumu sanıyorum.

Ders vermek isteyen varsa buyursun. :)

Dsotum müteşabih ayetlere getirilen farklı yorumlar hariç hiç bir tefsirci kuranın bu ayeti yanlış dememiştir.Şimdi 3 kızlı miras dağılımına bakalım. 4 Aralık 2006 16:44 da atazenle yine bu forumda yaptığım yazışmayı buraya aktarıyorum :))

1)AVLİN TARİFİ:

lügatte:zulüm,haksızlık ve haddi aşmak demektir''adam zulmetti''demek için''alerraculü''denilir.

ıstılahi manası ise:farz hisselerin toplamının meselenin aslından(yani payın paydadan)fazla gelmesidir(7/6,27/24 gibi)

burada yapılacak şey(DİKKATLİ OKUYUN Kİ DAĞITIMDA EŞİTLİK YÖNÜNDEN DEĞİŞEN BİRŞEY YOK):KARŞILIĞI OLMAYAN FARZ;FARZ SAHİPLERİN HİSSELERİNİN HEPSİNDEN EŞİT ORANDA ALINARAK TAMAMLANIR.mesela:payda(terike)farzların toplamını eda edemiyorsa terike daha fazla parçalara ayrılır.mesela 6 ise 7 ye yükseltilir ve ondan sonra taksim edilir.taki bütün varislerin farzlerı AYNI ORANDA EKSİLSİN!!

farzların meselenin aslından fazla olduğu meseleye AVLEDEN manasına''aile''denilir.mesela:varisler koca ve 2öz kızkardeş olsa koca:1/2,kardeşler:2/^alırlar toplam:1/2+2/3=7/6 olur.yani meselenin aslı(yani terike)6,farzların toplamı ise 7dir.miras 6 ya değilde 7 ye bölünür.bu işleme artmak ve yükselmek manasına''AVL''denilmiştir.çünkü bu artışla hisseler,meselenin aslından daha fazlaya yükseltilmiş olur.

meselenin aslı(payda)ile farzların toplamı(pay) eşit olursa,buna''ADİLE'' denilir.çünkü her farz sahibi hakkını eksiksiz almıştır.mesela varisler zevce,anne,1öz erkek kardeş olsa zevce farz olarak:1/4,anne farz olarak:1/^alır,kalanıda asabe olarak kardeş alır.böyle bir meselede ne avl olur nede red.

farzların toplamı(pay),meselenin aslından(payda)az olursa ve varisler arasında kalanı alacak asabede yoksa,buna''KASIRA''denilir.bu halde kalan-karı koca hariç-diğer farz sahiplerine''RED''olunur.mesela:varisler 1 öz kız kardeş ve anneden ibaret olsa,kardeş farz olarak:1/2,anne farz olarak:1/3 alır.mesele 6 dandır,kalan 1 hisse ikisine''RED''yoluyla verilir.

2)AVLİN MEŞRUİYYETİ:avl meselesinde(7/6,27/24...vs) ilk hükmü veren hz.ömerdir.onun zamanında farzların meselenin aslından(paydadan)fazla olduğu bir mesele ortaya çıkmıştı.bu olayda varisler koca ve 2 kızkardeş veya koca,anne ve 1 kız kardeşti.hz.ömer bu hususta sahabe ile istişare etti.zeyd bin sabit ona avl'i tavsiye etti ve ''HİSSELERİ YÜKSELTİN''dedi.hz.ömerde bunu kabul ederek hükmünü ona göre verdi.diğer sahabeyi kiramda bunu kabul ettiler.

3)AVL ÖRNEKLERİ:ben burada avl örneklerinin 1 tane değil hayli fazla olduğunu göstereceğimki günlerdir tek örnek veripte islada bu durumu tek zanneden ateistler ile onlara açıklama yapabilmek için nefsinden ayete yorum getiren koray efendi gerçeği görsünler.ayrıca şaşılacak nokta şudurki neden sadece AVL atrtışılıyorda RED tartışılmıyor.çünkü bu asılsız iddiayı orta ilk atan adi turan dursun şunu biliyordu RED konusunu herkez azbir matematik bilgi ile kavrar ama reddin tersi olan AVL i anlamak matematiksel olarak zordur ve kafaları karıştırmak kolaydır.

şimdi düşünün 100 lira var herkese hissesi oranı dağıtılınca 90 lira tutuyor diyelim.işte buna 9/10 deriz ve bu RED dir.burada neyaparız kalan 10 lirayı herkese payları oranında tekrar dağıtırızki mirastan elde bişey kalmasın.

şimdi aynı örneğin benzerini düşünelim:90 lira miras var ama kendisine miras kalanların sadece oransal olarak düşündüğümüzde 100 lira çıkıyor.işte bu durumda ne yaparız.90 lirayı 100 lira gibi düşünürüz dağıtımı yaparız ve herkesin hissesi oranında 10 lirayı düşeriz daha sonra.bunada AVL denir.yani RED din tam tersidir.peki bunu yapınca değişen bir şey olurmu hayır herkes kuranda belirtilen oranda paynı almış olur.

ŞİMDİ BAZI ÖRNEKLER VERİYİM Kİ GÜNLERDİR TARTIŞAN MATEMATİK ÖZÜRLÜLER KONUYU ANLASINLAR.BUNLARIN MATEMATİK ÖZÜRLÜ OLDUĞU NEREDEN BELLİ ÇÜNKÜ 2. BİR ÖRNEK GETİREMİYORLAR VE BU NEDENLE KONUYU ANLAYAMIYORLAR VEDE BU DURUMU TEK SANIP İSLAMA SALDIRIYORLAR.

kuranı kerimde zikredilen farzlar(hisseler-paylar) 6 tanedir,asılları(paydaları) ise 5 tanedir.bunlar:2,3,4,6,8 dir.6 farz hissenin 5 aslı olmasının sebebi:1/3 ile 2/3 ün asılları(paydası) aynıdır.ayrıca bunlardan ikisinin birleşmesinden 2 asıl daha çıkarki bunlarda 12 ve 24 tür.böylece asılların toplamı 7 tane olur.

AVL eden asıllar(paydalar):bu 7 asıldan 4 tanesi hiç AVL etmez.bunlar,2,3,4,8 dir.çünkü bunların payda olduğu meselelerde farzlar(paylar) daha fazla olmaz.

mesela:''2 de AVL olmaz''.varisle koca ve bababir kızkardeş olsa koca:1/2,kardeş:1/2 alır.mesele 2 den olur,AVL e hacet kalmaz.

3 te AVL olmaz.varisler 2 kız ve bir babası bir erkek kardeş olsa;kızlar:2/3 alır,kalanı erkek kardeş alır,mesele 3tendir.

4 te AVL olmaz.çünkü mesela varisler;koca ve bir oğul olsa;koca:1/4,kalanıda oğul alır,mesele 4 tendir,avl olmaz.

8 de AVL olmaz.mesela varisle;1 hanım ve 1 oğul olsa mesele 8 dendir.hanım:1/8 alır,kalanı oğlundur.

AVLEDEN ASILLAR(PAYDALARIN,PAYDAN BÜYÜK OLDUĞU DURUMLAR):

yukarıda geçen 7 asıldan geri kalan üçü AVL edebilir.

bunlar;6,12,24 asıllarıdır.

a)''6'':6, 7ye avledebilir.(yani;7/6 olabilir)mesela:koca ve 2 öz kız kardeş olsa koca malın:1/2sini yani 3 hisseyi,kızkardeşler:2/3ünü,yani 4 hisseyi alırlar mesele 6 dan 7 ye AVL eder.

6,8 e AVL edebilir.mesela:koca,2 öz kız kardeş ve anne olsa,koca:1/2 yani 3 hisse, kızkardeşler:2/3 yani 4 hisse,anne:1/6 yani 1 hisse alır mesele 6 dan 8 e AVL eder.

6,9 a AVL edebilir.mesela varisler:koca,2 öz kız kardeş ve 2 ana bir kız kardeş olsa; koca:1/2 yani 3 hisse,kızkardeşler:2/3 yani 4 hisse,ana bir kızkardeşler:1/3 yani 2 hisse alırlar ve mesele 6 dan 9 a AVL eder.yani;MİRAS 6 DEĞİLDE 9 HİSSE VARMIŞ GİBİ HESAPLANIR FAZLA ÇIKAN 3 HİSSE SONRA TEKRAR HER VARİSİN PAYI İLE ORANTILI OLARAK DÜŞÜLÜR VE BÖYLECE HERKES TAM KURANDA BELİRTİLDİĞİ GİBİ PAYINI ALMIŞ OLUR.

B)''12'':12 de 13e avledebilir:mesela:varisler hanım,2 öz kız kardeş ve 1 ana bir kız kardeş olsa;hanım:1/4=3hisse,2 öz kızkardeş 2/3=8,ana bir kızkardeş:1/6=2 hisse alır mesele 12 de 13e AVL eder.

12,15ede AVL edebilir:mesela varisler koca,2 kız, anne ve baba olsa;koca:1/4=3 hisse,kızlar:2/3=8,anne:1/6=2 ve baba:1/6=2 hisse alır ve mesele 12 den 15e AVL eder.

12den 17 yede AVL edebilir:mesela varisler;hanım,2 çz kız kardeş,2 anne bir kız kardeş ve anne olsa;hanım:1/4=3,öz kız kardeşler:2/3=8,anne bir kardeşler:1/3=4 ve anne:1/6=2 hisse alır.mesele 12 den 17ye AVL eder.

c)''24'':BURADA GÜNLERDİR PROPAGANDASI YAPILAN MESELEDE BUDUR.24 te sadece bir meselede ve sadece 27 ye AVL eder.oda;''MİNBERİYYE'' meselesidir.buna göre varisler:hanı,2 kız,baba ve anne olur ise,hanım:1/8=3,kızlar:2/3=16,baba:1/6=4,anne:1/6=4 hisse alır mesele 24 ten 27 ye AVL eder.

__________

GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ:

1)İSLAM HUKUKUNDA AVL MESELESİ TEKBİR OLAYLA SABİT DEĞİLDİR,YANİ KİMSE BULUŞ YAPTIĞINI ZANNETMESİN

2)YİNE GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ ATEİSTLERİN İMANA KAFASI ÇALIŞMADIĞI GİBİ MATEMATİĞEDE ÇALIŞMIYOR

3)ŞU BİLE DÜŞÜNMEKTEN ACİZLER;BU KURAN EFENDİMİZE İNDİ ASHABIDA HÜKMETTİ AMA ARADAN 1400 SENE GEÇTİ VE ŞUAN BİLE 1000LERCE MATEMATİK PROFESÖRÜ VAR ONLARDAMI MATEMATİK BİLMİYORLARDA ACABA İTİRAZ ETMİYORLAR.

4)AVL VE RED MESELESİ BASİT BİR OBEB,EKOK MESELESİDİR.KONU ŞUDUR.HİSSELER 1İN ÜSTÜNDE ÇIKARSA BU YÜKSEK ORADAN HESAPLANIR VE KİŞİLERİN HİSSELERİ ORANINDA DAHA SONRA TEKRAR DÜŞÜLÜR.RED MESELESİ İSE HİSSELER TOPLAMI 1 DEN DÜŞÜK ÇIKAR BURADADA HİSSELER DAĞITILIR SONRA ARTAN KISIM TEKRAR HİSSELERİ ORANINDA VARİSLERE BİR DAHA DAĞITILIR.

BURAYA YAZDIĞIM KADAR RED MESELESİDE YAZABİLİR.YANİ BU TÜM DÜNYADA HUKUKÇULARCA ANINDA KAVRANAN DOĞAL BİR ŞEYDİR.

from mutqasavvıf fakih

tarihinde Scarfalcon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Avl yöntemi, ayetlerin hatalı olduğunun tescilidir.

ŞİMDİ BAZI ÖRNEKLER VERİYİM Kİ GÜNLERDİR TARTIŞAN MATEMATİK ÖZÜRLÜLER KONUYU ANLASINLAR.BUNLARIN MATEMATİK ÖZÜRLÜ OLDUĞU NEREDEN BELLİ ÇÜNKÜ 2. BİR ÖRNEK GETİREMİYORLAR VE BU NEDENLE KONUYU ANLAYAMIYORLAR VEDE BU DURUMU TEK SANIP İSLAMA SALDIRIYORLAR.

Bu kısımdan sonrasını okumadım.

Hadi yaylan şimdi! Yazışma özürlü seni! :angry:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Avl yöntemi, ayetlerin hatalı olduğunun tescilidir.

Bu kısımdan sonrasını okumadım.

Hadi yaylan şimdi! Yazışma özürlü seni! :angry:

hocam o söz sana değildi. başkasına öylece ekledim lütfen oku Müslümana yakışmaz zaten öyle bir üslup.sinir durumu söz konusu. Avl yöntemi yanlışölık tescikli değil. oku istersen konuşalım.

sevgiler....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Hud-2. Ki ALLAH'tan başkasına tapmayasınız. Kuşkusuz ben, O'ndan size bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.

Zariyat-51. ALLAH ile birlikte başka tanrılar edinmeyin. Ben O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcıyım.

Bold yazılı ifadeler, Muhammed hazretlerinin "de ki" koymayı unutarak yaptığı gaflardır. Bu da Kur'an'ı Cebrail'le, vahiyle değil, kendi tasarrufu ile yazdığını gösterir.

Evet, dün söz verdiğimiz gibi imdi bu başlıktaki seyehatimiz başlıyor!

Vakit buldukça bütün sahifeleri okuyup, cevap verilmemiş veyahut cevap verilmeye değer bulduğumuz iddialara cevap vermeye gayret edeceğiz!

Evvela meal münekkidlerinin daima içine düştükleri hatalardan birisi ile yine karşı karşıya olduğumuzu sarahat ile zikredelim!

Ne deniyor, "buraya de ki ifadesi koymak lazım, bu unutulmuş"

Bunu diyenler hiç düşünmüyorki, bu kurana evvela fasih arapça konuşmak ile övünen arap mutalli oldu!

Onların hiç farketmediği bir eksiği bizim meal münekkidleri hemen farkediveriyor :)

Fesahat, hem sözü etkili söylemektir hem en etkili sözü en özlü şekilde söylemektir!

Kuran yaradanın kullarına hitabı olduğu, bu hitabı tebliğe memur Hz. Muhammed olduğuna göre, sarahat ile metinde Hz. Muhammede raci sözlerin başına "de ki" eklemek ne zaruridir, ne fesahate münasiptir!

İmdi burada zikredilen ve sonra bir iki misal daha verilen ayetlere bir nazar edelim!

Elif, Lam, Ra. Bu, hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da ayrıntılı olarak açıklanmış bir Kitaptır,

Allah'tan başkasına kul olmayın! Ben size O'nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim!

Hud 1-2

İmdi hud ikinin, hud birde zikredilen hakim ve habir olanın ayetlerini muhkemleştirme ve tafsilatı ile açıklama keyfiyetinin maksadı olduğunu anlamak içün arapça bilmeye ne hacet!

Yani bu kitap, hakim ve habir olanca ayetleri sağlamlaştırılmış ve tafsilatı ile açıklanmıştırki, Allah tan gayrısına kulluk etmeyin! Hz. Muhammed, bu kitabı gönderen tarafından müjdeleme ve uyarma içün gönderilmiş bir elçidir!

Ayetin bağlamı, siyak ile münasebeti ve "Ben size O'nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim" sözünü söylemesi istenenin kim olduğu sarih iken, burada "de ki" eksik demek, anca meal münekkidlerinin marifeti olabilir!

Zariyat suresindeki ayete gelelim!

Bir de göğe bakın Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.

Yeryüzünü döşedik; bakınız Biz ne güzel döşeriz.

Hem herşeyden iki çift yarattık ki, düşünesiniz.

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

"O halde hemen Allah'a kaçın; haberiniz olsun ki, ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım.

Allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın; haberiniz olsun ki ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım.

Böyle, onlardan öncekiler bir peygamber gelince muhakkak: "Ya sihirbaz, ya delidir" dediler.

Zariyat 47-52

Burada da sarahat ile görülen nedir!

Zariyat kırkyedi ile birlikte gökyüzü ve bina edilişi, onun genişleyici, sonra yeryüzünün döşenmesi ve sonrada herşeyden çift yaratılması gibi cenab-ı hakkın kudret ve ilminin görülen müşahhas delilleri zikredildikten sonra "düşünesiniz" buyruluyor ve hemen ardından da zariyet elli ile فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ bu tefekkürün neticesinde resulün daveti zikrediliyor!

"Allah a sığının, firar edin"

Sözün gelişi yani siyak ve sonra لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ denmesi ile sözü söylemesi istenenin resül olduğunu anlamamak içün ve araya "de ki" talep etmek içün meal münekkidi olmak icab ediyor!

İmdi vereceğimiz ve aynı minvalde itiraz edilen diğer bir ayet ile görülecekki, "de ki" veyahut "dediler" ifadesi olsada aynı itiraz ediliyor, çünki maksat başka!

Misalimiz bakara suresinin son ayetleridir!

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ

Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona iman etti, müminler de. Hepsi, Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve: «Peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız.» diye Peygamberlerine inandılar ve: «İşittik ve boyun eğdik, bağışlamanızı dileriz, ey Rabbimiz! Dönüş sanadır!» dediler.

Bakara 285

Burada da sarahat ile görüldüğü gibi, "ve kalu" ve dediler denerek dua eden kullar zikredilmiş, dua talimi yapılmış iken, bir sonraki ayette رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا diye başlayan duadan evvelde "de ki" veyahut "dediler" niye yok denere itiraz ediliyor!

Yani ayetin siyakına gözler yumuluyor, o siyakdaki manaya, bazen açıkça geçen "dediler" sözlerine de itibar edilmiyor ve alenen taammüden yalan söylenerek "burada de ki, dediler ki olmalı" deniyor!

Niçün!

Çünki meal münekkidliği böyledir!

Çünki gerçeğe sadakatsizlik kişiyi böyle konuşmaya icbar eder!

Hakikat ise ayan beyan ortadadır ve ne kadar say edilir ise edilsin setredilemez, gizlenip karalanamaz!

Başlığı okumaya devam edeceğiz!

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, dün söz verdiğimiz gibi imdi bu başlıktaki seyehatimiz başlıyor!

Vakit buldukça bütün sahifeleri okuyup, cevap verilmemiş veyahut cevap verilmeye değer bulduğumuz iddialara cevap vermeye gayret edeceğiz!

Evvela meal münekkidlerinin daima içine düştükleri hatalardan birisi ile yine karşı karşıya olduğumuzu sarahat ile zikredelim!

Ne deniyor, "buraya de ki ifadesi koymak lazım, bu unutulmuş"

Bunu diyenler hiç düşünmüyorki, bu kurana evvela fasih arapça konuşmak ile övünen arap mutalli oldu!

Onların hiç farketmediği bir eksiği bizim meal münekkidleri hemen farkediveriyor :)

Fesahat, hem sözü etkili söylemektir hem en etkili sözü en özlü şekilde söylemektir!

Kuran yaradanın kullarına hitabı olduğu, bu hitabı tebliğe memur Hz. Muhammed olduğuna göre, sarahat ile metinde Hz. Muhammede raci sözlerin başına "de ki" eklemek ne zaruridir, ne fesahate münasiptir!

İmdi burada zikredilen ve sonra bir iki misal daha verilen ayetlere bir nazar edelim!

İmdi hud ikinin, hud birde zikredilen hakim ve habir olanın ayetlerini muhkemleştirme ve tafsilatı ile açıklama keyfiyetinin maksadı olduğunu anlamak içün arapça bilmeye ne hacet!

Yani bu kitap, hakim ve habir olanca ayetleri sağlamlaştırılmış ve tafsilatı ile açıklanmıştırki, Allah tan gayrısına kulluk etmeyin! Hz. Muhammed, bu kitabı gönderen tarafından müjdeleme ve uyarma içün gönderilmiş bir elçidir!

Ayetin bağlamı, siyak ile münasebeti ve "Ben size O'nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim" sözünü söylemesi istenenin kim olduğu sarih iken, burada "de ki" eksik demek, anca meal münekkidlerinin marifeti olabilir!

Zariyat suresindeki ayete gelelim!

Burada da sarahat ile görülen nedir!

Zariyat kırkyedi ile birlikte gökyüzü ve bina edilişi, onun genişleyici, sonra yeryüzünün döşenmesi ve sonrada herşeyden çift yaratılması gibi cenab-ı hakkın kudret ve ilminin görülen müşahhas delilleri zikredildikten sonra "düşünesiniz" buyruluyor ve hemen ardından da zariyet elli ile فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ bu tefekkürün neticesinde resulün daveti zikrediliyor!

"Allah a sığının, firar edin"

Sözün gelişi yani siyak ve sonra لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ denmesi ile sözü söylemesi istenenin resül olduğunu anlamamak içün ve araya "de ki" talep etmek içün meal münekkidi olmak icab ediyor!

İmdi vereceğimiz ve aynı minvalde itiraz edilen diğer bir ayet ile görülecekki, "de ki" veyahut "dediler" ifadesi olsada aynı itiraz ediliyor, çünki maksat başka!

Misalimiz bakara suresinin son ayetleridir!

Burada da sarahat ile görüldüğü gibi, "ve kalu" ve dediler denerek dua eden kullar zikredilmiş, dua talimi yapılmış iken, bir sonraki ayette رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا diye başlayan duadan evvelde "de ki" veyahut "dediler" niye yok denere itiraz ediliyor!

Yani ayetin siyakına gözler yumuluyor, o siyakdaki manaya, bazen açıkça geçen "dediler" sözlerine de itibar edilmiyor ve alenen taammüden yalan söylenerek "burada de ki, dediler ki olmalı" deniyor!

Niçün!

Çünki meal münekkidliği böyledir!

Çünki gerçeğe sadakatsizlik kişiyi böyle konuşmaya icbar eder!

Hakikat ise ayan beyan ortadadır ve ne kadar say edilir ise edilsin setredilemez, gizlenip karalanamaz!

Başlığı okumaya devam edeceğiz!

Gerçeğe sadakat şart!

Bu kelime salatasından ne anlıyorsunuz?

Alchindus arkadaşımız, Kur'an'ı Kur'an'a göre yorumluyor.

Bazı ayetleri, diğerlerini açıklamak için kullanıyor.

Ve kelimeleri manüple ederek, ortaya kendi aklına uygun bir anlam çıkarmaya çalışıyor.

1400 yıldır bu cambazlık yapılıyor.

Kur'an'daki çelişkileri açıklamak için her türlü manüplasyona baş vurulmuştur.

İslam'ı savunanlar bu konuda uzmanlaşmışlardır.

Yalanlarının artık yalan olduğunu bile hatırlamazlar onlar.

Alchindus kardeşim. Bunlarla bizi ikna ve tatmin edemezsiniz..

Kur'an bir çelişkiler yumağıdır. İslam ise bir efsaneler silsilesi...

Kendinizi hırpalamayın... Siz yıpranırsınız. Efsanelere hiçbir şey olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kelime salatasından ne anlıyorsunuz?

Alchindus arkadaşımız, Kur'an'ı Kur'an'a göre yorumluyor.

Bazı ayetleri, diğerlerini açıklamak için kullanıyor.

Ve kelimeleri manüple ederek, ortaya kendi aklına uygun bir anlam çıkarmaya çalışıyor.

1400 yıldır bu cambazlık yapılıyor.

Kur'an'daki çelişkileri açıklamak için her türlü manüplasyona baş vurulmuştur.

İslam'ı savunanlar bu konuda uzmanlaşmışlardır.

Yalanlarının artık yalan olduğunu bile hatırlamazlar onlar.

Alchindus kardeşim. Bunlarla bizi ikna ve tatmin edemezsiniz..

Kur'an bir çelişkiler yumağıdır. İslam ise bir efsaneler silsilesi...

Kendinizi hırpalamayın... Siz yıpranırsınız. Efsanelere hiçbir şey olmaz.

meryemleri karıştıran bir kitap

ibrahimin babasını karıştıran bir kitap

isa'ya incili;Musa'ya tevratı verdi diyen bir kitap

samiriyeliler dönemini karıştıran bir kitap

babilin asma bahçelerini firavunlar yaptı diyen bir kitap

güneşin doğudan doğduğunu batıdan battığını yazan bir kitap

ishak yerine ismailin kurban edildiğini yazan bir kitap

of ne kitapmış ya kuran-ı kerim değil tam bir kitab-ı çelişki

tarihinde flamenk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...