Jump to content

Kemalist Bir Yahudi...


Recommended Posts

Hallac'ın sorusuna benim cevabım.

Türk olmak neden mutluluktur?....

Aslında Türk olmayı bilmenin bir mutluluğu yoktur. Öğünülecek bir şey değildir Türk olmak.

Kürt olmadığını bilmenin mutluluğu vardır.

Keeeeeeeeeeeeeeeeh keh kehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 124
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bu lafı etmedi mi yani ben duydum herkes de duydu

samimi inanan saadete oy verir sömürgen siyoniste değil

bop başkanıyım diyen yine kendisi

ağzıyla söyledi

korkarım ki menenjitli olduğua inanıcam

Tamam ne var bunda bu onun siyonist olduğunun mu kanıtıdır?

Benim annem bir melek diye dizi var orda salak rolünü oynayan bir kız var ya(Dizideki ismi Nalan) senin o olma ihtimalin yüksek gibi

Artık ciddi ciddi şüpheleniyorum

:lol: :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu lafı etmedi mi yani ben duydum herkes de duydu

samimi inanan saadete oy verir sömürgen siyoniste değil

bop başkanıyım diyen yine kendisi

ağzıyla söyledi

korkarım ki menenjitli olduğua inanıcam

Tamam ne var bunda bu onun siyonist olduğunun mu kanıtıdır?

Benim annem bir melek diye dizi var orda salak rolünü oynayan bir kız var ya(Dizideki ismi Nalan) senin o olma ihtimalin yüksek gibi

Artık ciddi ciddi şüpheleniyorum

:lol: :lol:

senin dunkofluğunun yanında esamem okunmaz bence

alem biliyor tayyip ve tafyasının liboşluğunu

neden saadeti beğenmiyorsun

onlar daha az hırsız galiba :D

tek ben mi böyle düşünüyorum sanki bilmiyorsun hayret yaa

tarihinde queenofhearts tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama ben bunun da çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Mesela Hallaç azılı bir Kürt ırkçısı olsa ve her gün burada Türkleri aşağılasa, hakaretler etse bile Türk olmakla ilgili herhangi özel bir hissim olmaz.

Yani Kürtleri (ya da başka bir halkı) eleştirirken Türk olmakla ilgilenmem, onların söylediği hiçbir şeyden etkilenmem. Söylemek istediğimi anlıyor musun bilmiyorum..

Ama tabii Türk olmakla yerinmem de. Ben bu işleri daha çok kültürel anlamda değerlendiriyorum sanırım.

işte onlar kültürel olarak görmüyor ama rum neden türk olsun ki diyor

kürtden faha çok bensiyoruz ruma, ben de rum gibiyim diyorum mesela

onlar demez

Link to post
Sitelerde Paylaş

senin dunkofluğunun yanında esamem okunmaz bence

alem biliyor tayyip ve tafyasının liboşluğunu

neden saadeti beğenmiyorsun

onlar daha az hırsız galiba :D

tek ben mi böyle düşünüyorum sanki bilmiyorsun hayret yaa

Saadet Partisini daha çok beğeniyorum

Ama ne yapayım şu an fazla oy alamıyor

O yüzden Ak Partiyle yetinmek zorundayız :D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee,

Sevgili Ifeelgood,Hacimizla bu irk konusunda biraz ters düsüyoruz.

Ama Hacida bu konuda anlatilariyla beni ikne edemiyor.

Hatta kendi iddialarinada kendiside pek inanmiyor gibi geliyopr bana.

Baksana,soydasini,hemserisini bulunca senin dedigin gibi,gülleri bes acildi.

Kim ne derse desin kan bagi,insanlarin en kuvvetli bagidir.

Gardas baskadir

Amca cocugu daha baska

Komsu cocugu daha baskadir.

Türkmensen bence bensin.

Ama Hacilar seni hemserilige kabul ederlermi bilemem:-)))).

Türkmenler gördükleri katliamlardan,asagilanmalardan,sürgünlerden dolayida bir birlerine olan kuvvetli baglari dahada kuvvetlemistir.Sun,i kesimin hala yalan iftiralari sürdügü halde Türkmenlerin sunnilere insan oluslarindan dolayi sevgileri az deyildir.Halbuki sunniler halaaaaa o eski cahal iftiralari biz Türkmenlere yapmakta akillarinca bizi ikinci sinif görmektedirler.Bu hal,islamcilar arasinda oldukca kuvvatlidir.

Buda CAHALLIKTAN kaynaklanmaktadir.

Düne kadar bizlere

Ermeni

Gurcu

Urum

Kizilbas diyorlardi.

Kendi önderleri

Ermeni

Gurcu

Urum cikinca bu benzetmelerdende kurtulduh:-)))))) SÜKÜR.

Kalin saglicahla

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahudi'ler ile düşünce açısından bayağı benzerliğimiz var aslında.

Yahudi'lerin Kemalist olabilme potansiyeli bir hayli yüksektir,Kurdukları Mason locaları neyi hedefler,Özgür düşünmeyi,İlericiliği,Çağdaş yaşamı,Bilimselliği vb.

Yahudi'lerde aynı bizim gibi çakallık-tilkilik var mesela,Menfaatleri için yapmayacakları şey yok.

Bir avuç hızla çoğalan amiplere yaranmaya çalışacağımıza bizim rahat,huzurlu yaşamamızı sağlayan ve durum ne olursa olsun bizimle komşuluklarını,sırdaşlığını esirgemeyen azınlık demeye bile dilim varmadığı kardeşlerimiz ile yaşamayı tercih ederim.

Daha dün Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığını belirten Ermeni avukat,Türkiye'yi ne kadar sevdiğini gösteren Rum Marina,Ve şimdi bu.

Üstelik bu Cumhuriyet'e bağlı insanlara toplum tarafından her türlü nefret beslenirken bizi her fırsatta arkamızdan vuran,ülkeyi iç savaşa sürükleyenlere kardeş diyelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkmenler gördükleri katliamlardan,asagilanmalardan,sürgünlerden dolayida bir birlerine olan kuvvetli baglari dahada kuvvetlemistir.Sun,i kesimin hala yalan iftiralari sürdügü halde Türkmenlerin sunnilere insan oluslarindan dolayi sevgileri az deyildir.Halbuki sunniler halaaaaa o eski cahal iftiralari biz Türkmenlere yapmakta akillarinca bizi ikinci sinif görmektedirler.Bu hal,islamcilar arasinda oldukca kuvvatlidir.

Türkmenlerin hepsi gayri-sunni miki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuda çalışma yapmış bir Yahudi, bir Rum, bir Ermeni felan yok mudur acaba... Bir rum kökenli vatandaş (ilginçtir anası rum babası kürt :) )İstiklal Marşı'nı Türk çocuklarından daha güzel okuyor, Türkçülüğün esaslarını Ziya Gökalp yazıyor, Türk Ruhu'nu Bir Yahudi anlatıyor... Hani Türkün Türkten başka dostu yoktu. Rumlar, Yahudiler, bilumum halklar Türkler için döktürüyor ama hala Türkün Türkten başka dostu olmuyor. Daha nasıl dost olsunlar :)

Ee... Onlar Türk işte... (:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahudi'ler ile düşünce açısından bayağı benzerliğimiz var aslında.

Yahudi'lerin Kemalist olabilme potansiyeli bir hayli yüksektir,Kurdukları Mason locaları neyi hedefler,Özgür düşünmeyi,İlericiliği,Çağdaş yaşamı,Bilimselliği vb.

Yahudi'lerde aynı bizim gibi çakallık-tilkilik var mesela,Menfaatleri için yapmayacakları şey yok.

Bir avuç hızla çoğalan amiplere yaranmaya çalışacağımıza bizim rahat,huzurlu yaşamamızı sağlayan ve durum ne olursa olsun bizimle komşuluklarını,sırdaşlığını esirgemeyen azınlık demeye bile dilim varmadığı kardeşlerimiz ile yaşamayı tercih ederim.

Daha dün Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığını belirten Ermeni avukat,Türkiye'yi ne kadar sevdiğini gösteren Rum Marina,Ve şimdi bu.

Üstelik bu Cumhuriyet'e bağlı insanlara toplum tarafından her türlü nefret beslenirken bizi her fırsatta arkamızdan vuran,ülkeyi iç savaşa sürükleyenlere kardeş diyelim.

Aynen katılıyorum... Güzel bir yorum..

Bence ülkemizdeki gayri müslim azınlıklar (Ermeni, Yahudi, Rum) dürüst insanlar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee.

Belki biz anlatamiyoruz,belkide bazilari anlamiyor oda anlamak istemiyor.

Türk-men söyle düsünür:

YARADILANI SEVERIZ YARADANDAN DOLAYI.

Türk-men yaradilmis ne varsa onun tümünü sever.

O bilirki evrenlerde hicbirsey gereksiz var olmamistir.

Türk-men icin

Rusda aynidir

amerikalida aynidir

Cinlide

Japonuda Tüm insanlar aynidir.

Hamisini severiz.

Bu bir normal sevgidir.

Sevginin birde dereceleri vardir.

Buda uzaktan yakina dogru gittikce cogalir.

Türk-men dergahlarindaTüm insanlik konusulur.

Sunni dergahlarinda yalniz ve yalniz Sunniliktir em önde.

Diger inanc ve irklar azili düsman görülür.

Bir örnek:

Küfür sözler kitabindan

Yazari,Gaziosmanpasa müftüsü Hüseyin Sahin

Onaylayan Istanbul müftüsü Kemalettin Kaya.

1-Herkes müslüman olmak zorundadir.

2-Müslüman olmayan büyük tehlike icindedir.

3-Dinden cikan öldürülür,dini korumak icin.

4-Dinden cikanin tüm varligi müslümanlara ganimettir,halaldir.

5-Dinden cikanin hicbir hakki hukuku yoktur.

6-Karisi bile kendisine bostur.

Ulu vede cohda sulu Kanuni sultan sülümanin ve Yavuzun SAYIHUL ISLAMI , ABBUSSUD KIRROSU bahin ne diyor.

7 alavi öldüren palas pandiras,sorgulanmadan cennetin 9 uncu gatinda yerini alir.

Kocalari öldürülen Alavi kadinlarda askerlere dagitilir,

52 hörü

52 Gilman yani parlah oglanda emrine amada.

Bunlar,devedeki tüylerden biri.

Gelin simdi Türkmenle sunniyi tereziye goyup tartinda ikisinede deyer bicin.

Bölücü kimler,toplayici kimlar.

Bunlar bizim uydurmamiz deyil.

Hala eskisi kadar olmasa cogu uygulamadadir.

Internetler agzina kadar dolu bunlarla.

Kalin saglicahla.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yazınıza genel anlamda katılıyorum.Türkmenler tarih boyu zulme uğramış bir millettir.Osmanlı bizim ora Türkmenini yerleşik hayata geçirsin diye ovalara inmeyi yasaklamış ovaya Kürt aşiretleri yerleştirip Türkmenin kışlık obasını Kürt aşiretlere pay etmiştir.Bilirsiniz Kozanoğlu isyanı bunadır.Dadaloğlu isyanı bunadır.

Amma Kozanoğluda Dadaloğluda sünni-müslümandır.Zaten Türkmen ismini Arap, müslüman Türke vermiştir.

tarihinde kalderon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

*Moiz Kohen ***(1883-1961), Serez'de bir hahamın oğlu olarak Yahudi bir aile içinde dünyaya geldi. Sonradan Munis Tekinalp ismini aldı. Kitaplarında genellikle türklük üzerine bakışlar getirir ve Ziya Gökalp hayranıdır.

"Türk Ruhu" isimli kitabında 20.yy başında Osmanlı İmparatorluğundaki durumu anlatıyor;

18 sene evvel bir mektebe girmek üzere ilk defa olarak İstanbul'a gelmiştim. Siyaset aleminde maruf bir sima olan bir Arnavut doktor bana şu sözleri söylemişti;

" Biz arnavutlar istibdadı yıkmak için türklere yardıma hazırız. Fakat bilir misiniz ki bir Abdülhamit istibdadı yok, bir türk istibdadı (despotluk) var. Eğer bu zalim hükümete nihayet verilmezse silahlarımızı sizi temsil eden şahsa değil bizzat sizin göğsünüze çevireceğiz.”

O zamandan beri dikkat ettim arnavut gençleri türklerin terakkiye müsait olmadığını, türklerle hayat ortaklığı ederlerse kendilerinin de muzmahil olacağına dair mantıklar yürüterek milliyet hissini nefhediyorlardı. Bu telkinleri yalnız arnavut gençlerine mahsus değildi, arap ve kürt gençlerine de bu düşünceyi telkine çalışıyorlardı. Hatta türklerin cibilliyetsiz (soysuz) ve barbar olduklarına türkleri bile inandırmağa çalışıyorlardı. O vakit zaten türk ünvanının kabul eden bir fert yoktu. İstanbullular kendilerine “Şehri” ünvanını veriyor, taşralılara ise coğrafi karabete (köken) göre arnavut, laz, arap, kürt diyorlardı. Rumeli ahalisi umumiyetle arnavut'tu. Karadeniz sahili yalnız lazlarla, doğu Anadolu yalnız kürtlerle meskundu. Böyle bir coğrafi kavmiyet unvanı bulamayanlar daha parlak görülen kavimlerden birine gönüllü yazılıyordu.

Bu suretle aslen türk olan bir çok genç, arnavutlukla veya kürtlükle iftihar ediyordu. Türk kelimesini, ayıplı ünvanlar gibi kimse üzerine alınmıyordu. Türk, şarki Anadolu'da kızılbaş, İstanbul'da kaba ve köylü manasında idi. Tarihte bu acıklı hale bir ikinci misal gösterilemez. Hariçte Avrupa, Türkiye'deki rezaletlerden dolayı yalnız türkleri itham ediyor,

dahilde müslim, gayri müslim, bütün kavimler sarayın istibdadından, memurların zulmünden, hükümetin yolsuzluğundan ancak türk kavmini mesul tanıyordu. Ama türk kavmi "ben varım” demiyordu...

Kohen, Osmanlı İmp. döneminde millet çoğunluğunu oluşturan türk köylüsünün bütün sene, dolap beygiri gibi çalıştıktan sonra bir takım çevreleri beslemek zorunda kaldığını öne sürerek bu çevreleri şöyle belirtir;

"Ya türk olduğunu söylemeye utanan padişah, ya kendisini istismardan başka bir şey düşünmeyenler, yahut İstanbul, İzmir veya İmparatorluğun diğer büyük şehirlerindeki reayadan olan madrabaz bezirganlar. "

Ve devam eder;

"Camide bir tek türkçe kelime işitilmez. Sırf türkçe konuşan veya yazan, arapça ve farsça bilmeyenler, ümmi, cahil, hülasa (kısaca) türk oldukları için istihkar edilirler (hor görülürler). Aydın türkler, eski rejimin açtığı yaraları sarmak, bunca fedakarlık pahasına kazanılan hürriyeti istifade mevkiine koymak çarelerini araştırırken, devrin bazı nüfuzlu kimseleri, her şeyden evvel, imparatorluktaki bütün unsurların ittihadını (birlik) tahakkuk ettirmek (gerçekleştirmek) lazım geldiğini ileri sürüyorlar. Birtakım politikacılar ise, memleketin ancak bütün islam unsurlarının birleşmesiyle yükselebileceğini iddia ediyorlardı. Hiç kimse, işe başından başlamaya, türk unsurunu öteki unsurların bulundukları vaziyete getirmeye cesaret edemiyordu.

Şuradan buradan, türklerin türkleştirilmesini isteyen hafif sesler işitiliyordu. fakat bu sesler, yalnız çok hafif olduklarından değil, tebellür etmiş (belirmiş, billurlaşmış) bir ideal ifade etmediklerinden çabucak susturuluyorlardı."

Munis Tekinalp

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Munis Tekinalp (Moiz Kohen) (1883-1961) Türkçülük akımının önde gelen üyelerinden olan bir yazar ve düşünürdür. Serez'de bir hahamın oğlu olarak Yahudi bir aile içinde Moiz Kohen adıyla dünyaya geldi. İttihat ve Terakki Cemiyetine üye oldu. Selanik'te çıkan Türkçe bir gazete olan Asır'da yazılar yazdı. Balkan Savaşından sonra İstanbul'a geldi. İsmini Munis Tekinalp olarak değiştirdi. Türkiye'deki Yahudileri Türkleşmeye ikna etme amaçlı yazılar yazdı. 1961 yılında tedavi amacıyla gittiği Fransa'nın Nice kentinde öldü.

2004 yılında Liz Behmoaras tarafından kaleme alınan "Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi" (Remzi Kitabevi) adlı kitap Munis Tekinalp'ın yaşam öyküsünü konu almıştır. Tekinalp hakkındaki en önemli kitap Jacob M. Landau tarafından kaleme alınan "Tekinalp: Bir Türk Yurtseveri" (İletişim Yayınları, 1996) başlıklı kitaptır. Kitapta Tekinalp’in II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e uzanan düşünsel serüveni, hem kendi yazılarından örneklerle hem de Landau’nun değerlendirmeleriyle izlenebilir.

Ne şimdi bu hacı? Bu yazılarla neyi kanıtladın? Kemalistlerin ırkçı olmadıklarını mı? Peki şuna ne diyeceksin:

DR. İSMAİL BEŞİKÇİ

Özgeçmişi [değiştir]

İskilip'te ilkokulu okuduktan sonra Çorum Lisesi'ni bitirerek, 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1965-1971 yılları arasında Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi'nde asistanlık yaptı. Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde sosyoloji asistanı iken aynı bölümde sosyoloji doçenti olan Orhan Türkdoğan tarafından, Marksist propaganda ve bölgecilik yaptığı gerekçesiyle ihbar edilen Dr. İsmail Beşikçi, 12 Mart 1971 döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı ve üniversite ile ilişiği kesildi. 1974 affıyla cezaevinden çıktı, daha sonra Kürt sorununu işleyen düşüncelerinden ötürü yargılandı.

Kürt sorunu üzerine araştırmaları ve yazılarıyla tanınan Beşikçi, sekiz kez cezaevine girip çıktı ve yaşamının 17 yılı cezaevinde geçti. 12 Eylül askeri darbesinden önce 1979'da cezaevine girer ve 1987'de serbest bırakılır ancak davalar bir türlü peşini bırakmaz bu davalardan giydiği hükümlerle 1999'a kadar tutuklu kalmıştır. 1999 yılında yapılan sınırlı yasal düzenleme sonucu tahliye olduğunda hakkında toplam 100 yıl hapis ve 10 milyar lira para cezası verilmiştir. İsmail Beşikçi'nin yayımlanan 36 kitabından 32'si Türkiye'de yasaklandı.

Atatürk Üniversitesi'nde asistanlığı döneminde doktora tezi olarak hazırladığı "Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme", alanında Türkiye'de yapılmış önemli sosyolojik bilimsel çalışmalardan biridir.

Beşikçi sarı hoca lakabıyla da tanınmaktadır.

Eserleri [değiştir]

Türkçe [değiştir]

Türkçe yayımlanan eserlerinden bazıları şunlardır:

  • Doğu Mitinglerinin Analizi, 1967
  • Doğu Anadolu da Göçebe Kürt Aşiretlerinde Toplumsal Değişime, 1968
  • Doğu'da Değişim ve Yapısal Sorunlar, 1969
  • Doğu Anadolu'nun Düzeni, Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temeller, 1969
  • Bilim Yöntemi, 1977
  • Bilim Yöntemi, Türkiye'deki Uygulama 1 Kürtlerin Mecburi İskanı, 1977
  • Bilim Yöntemi, Türkiye'deki Uygulama 2 Türk Tarih Tezi, Güneş Dil Teorisi ve Kürt sorunu, 1978
  • Bilim Yöntemi, Türkiye'deki Uygulama 3 Cumhuriyet Halk Fırkasının Tüzüğü ve Kürt Sorunu, 1978
  • Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Programı (1931) ve Kürt Sorunu
  • Devletlerarası Sömürge Kürdistan, 1990
  • Bilim, Resmi Ideoloji, Devlet, Demokrasi ve Kürt Sorunu, 1990
  • Bir Aydın, Bir Örgüt ve Kürt Sorunu, 1990
  • Tunceli Kanunu ve Dersîm Jenosidi, 1990
  • Savunmalar, 1991
  • Hayali Kürdistanın Dirilişi
  • Bilincin Yükselişi

Biraz da yazılarından bazı alıntılar yapalım:

Bu düşüncenin, bu tutumun biraz irdelenmesi gerektiği kanısındayım. Türk milliyetçiliğine karşı olmak anlaşılır bir durumdur. Çünkü Türk milliyetçiliği çoğu zaman ırkçılığı içermektedir. Örneğin, Kemalist ideolojiyi içselleştirenler Kürtlere hiçbir hak-hukuk tanımak taraflısı değildirler. Kemalistler, Kürtlere, Türk olmaktan, Türklüğü benimsemekten başka bir hak tanımayı düşünmemektedirler. Bu ideolojiye sahip olanlar, Kürleri, dilleriyle, kültürleriyle, tarihleriyle ortadan kaldırabilmek için, Kürtlere, köle muamelesini sürdürebilmek için, her yolun mubah olduğunu düşünmektedirler. Bu milliyetçiliğin ana politikası asimilasyondur. Asimilasyon için de, devletin, okul, din, basın gibi ideolojik baskı araçları, karakol, mahkeme, hapishane gibi zorlayıcı baskı araçları, etkin bir şekilde kullanılıyor. Asimile olmamakta direnenlere karşı yerinden etme, etnik temizlik de, yaygın ve yoğun olarak gündeme getiriliyor, kullanılıyor. Bütün bunların yetmediği zaman, fiili imha da var. Böyle bir milliyetçiliğe, ırkçılığa, elbette karşı durmak, böyle bir anlayışla mücadele etmek gerekir. Kürt milliyetçiliği derken, kastedilen, düşünülen nedir acaba? Acaba, Türkleri, Arapları, Farsları asimile etmek isteyen, bunun için planlar, projeler geliştirmiş, gerekli mekanizmalarını, ideolojik baskı araçlarını zorlayıcı baskı araçlarını kurmuş bir Kürt yapısı mı var?...

http://www.kurdistan-post.org/modules.php?name=Niviskar&op=viewarticle&artid=2018

Türkiye’de, 1925-1945 yılları arasında tek partiye dayanan bir siyasal hayat vardı. Doğal olarak anti-demokratik bir siyasal sistem, anti-demokratik bir siyasal rejim egemendi. Genel seçimler aslında atama şeklinde cereyan ediyordu. Milletvekilleri Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından atanıyordu. Seçimlerden yani bu atamalardan sonra TBMM’nin ilk oturumunda milletvekilleri Mustafa Kemal Atatürk’ü Cumhurbaşkanı seçiyorlardı. Otoriter, totaliter, anti-demokratik bir siyasal sistem, siyasal rejim vardı. Tunceli Kanunu bu siyasal sistemin, bu siyasal rejimin doruk noktalarından biridir. Yasanın gerekçesinde Dersim, bir çıban başı, yok edilmesi, temizlenmesi gereken bir mikrop olarak değerlendirilir. Tunceli Kanunu 1935 yılında kabul edilmiştir. Ve hemen yürürlüğe konulmuştur. Bu yasanın en önemli özelliği, idarenin her türlü keyfi davranışına yol veriyor olmasıdır. Yasa bu bakımdan dönemdeki zihniyet yapısının önemli bir göstergesidir. Tunceli Kanunu’yla Dördüncü Genel Müfettişlik kurulmuştur. Dördüncü Genel Müfettişlik Dersim bölgesini içine almaktadır. Bugünkü Tunceli’den daha geniş bir bölgedir, Erzincan’ın, Bingöl’ün, Elazığ’ın bazı yörelerini de içine almaktadır. Dördüncü Genel Müfettiş bölgenin valisidir. Aynı zamanda, bölgedeki en yüksek askeri komutandır. Dördüncü Genel Müfettiş kişileri yakalama, suçlama, yargılama, verilen cezaları, örneğin idam cezalarını infaz etme yetkisine haizdir.

http://www.devrimcidemokrat.com/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&artid=265

Bu ilişkiler ağında bazı temel sorular gündeme gelmektedir. Devlet neden kendi halkına karşı gizli örgütler, yasa dışı örgütler kurma gereğini duymaktadır? Bu örgütler neden sık sık cinayet işlemektedir? Neden bu kadar çok ‘faili meçhul cinayet’ vardır? JİTEM elemanları neden Kürtleri öldürmeyi hak ve meşru görmektedir? Türk siyasal hayatında, neden Kürtleri Ermenileri, Süryanileri, Kızılbaşları (Alevileri), Êzîdîleri öldürmeyi hak ve meşru gören bir anlayış gelişebilmiştir? Osmanlıdan günümüze Türk toplumsal tarihinde kitle kıyımlarını izlemek çok kolaydır. İttihat ve Terakki döneminde daha planlı, programlı bir şekilde dile getirilen bu olaylar Cumhuriyetle birlikte sistematik bir şekilde uygulanır olmuştur.

http://www.dewletbun.com/index.php?pid=51

Türkiye’de, devletin, Kürt sorununa karşı geliştirdiği temel politika asimilasyondur. Kürtlerin Türklüğe asimilasyonu, İttihat ve Terakki Fırkası’nın hükümet olduğu yıllardan beri düşünülen ve uygulanmaya gayret edilen bir politikadır. Cumhuriyet’le birlikte bu politika, daha sistematik olarak uygulanmıştır. Eski başbakanlardan İsmet İnönü’nün Ağustos 1935 tarihli raporu, Birinci Genel Müfettiş Abidin Özmen’in, Ağustos 1936 tarihli raporu, Kürt sorununa çözüm olarak çok yoğun bir asimilasyon öneriyor. Daha sonraki yıllarda da, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Birinci Genel Müfettişlik yetkilileri tarafından, bu tür raporlar hazırlanmıştır. Bu raporlardaki önerilerin yaşama geçirilmesi için de her türlü önlemin alındığı, asimilasyonun gerçekleştirilmesi için büyük çabaların gösterildiği biliniyor.

Kürtlerin önemli bir kısmının, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Orta Anadolu ve Batı Anadolu illerine sürgün edilmesi, Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen göçmen Türklerin, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları alanların ortasına yerleştirilmeleri, asimilasyonu gerçekleştirecek bir mekanizma olarak algılanmaktadır. Batı ve Orta Anadolu illerine sürgün edilen Kürt ailelerin de toplu halde tutulmamaları, Türk köylerine birer ikişer serpiştirilmeleri temel bir uygulama oluyor.

http://www.peyamaazadi.org/modules.php?name=News2&file=article&sid=2714

HACI... Bu sana yeni yıl hediyem olsun, dilersen üstüne düdük de takarım. Biliyorum, alıntıları gördükten sonra köpüreceksin; damarların şişecek yahut tam tersi güleceksin.İsmail Beşikçi'nin yazılarnın doğruluğu yanlışlığı mevzu değildir, önemli olan ONUN BİR TÜRK OLMASI;ANCAK KÜRT KİMLİĞİ VE HALKINA SAHİP çıkmasıdır! YANİ SENİN GİBİLERİN ADINI BİLE DUYDUKLARINDA İRKİLDİKLERİ KÜRTT!!!!

Aş kendini be HACI!!! Ben de liberallerle an geldi çok tartıştım; ancak, onlardan öğrendiğim çok şey de oldu!!! Gerçi senin yaş artık öğrenmeye pek müsait de değil ya :D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Tolonbey,

Bu Kırşehir'li Türkmenler beni aralarına kabul etmedi. Türkmen olmak yetmiyor demek ki, ille de Kırşehir Türkmen'i olacak.. :)

Siz Türkmen alevilerini anlatmışsınız. Ama bütün Türkmenler alevi değildir, içlerinde sünniler de vardır.

Ben o alevi Türkmenlerdenim, birçok sünni Türkmen tanırım.

Ama genel olarak söylediklerinize katılıyorum tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş

AlbatrosS,

Bu başlığın Kürt sorunuyla ilgisi olmadığını görmemek için, ancak senin gibi kötü niyetli bir provokatör olmak gerekir.

Yazını, herkesin senin niyetini açıkça anlaması adına burada bırakacağım. Yoksa yapılması gereken şey onun silinmesi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne şimdi bu hacı? Bu yazılarla neyi kanıtladın? Kemalistlerin ırkçı olmadıklarını mı?

Sevgili Tolonbey,

Bu Kırşehir'li Türkmenler beni aralarına kabul etmedi. Türkmen olmak yetmiyor demek ki, ille de Kırşehir Türkmen'i olacak.. :)

Ne sandınız ya IFeel Hanım, ırkçı Kırşehir Türkmenleri sizi ne etsin?!

Ama yine de asimilasyona razı olur, ardından da Kırşehir Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeye razı olursanız, eh birşeyler düşünürük. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne sandınız ya IFeel Hanım, ırkçı Kırşehir Türkmenleri sizi ne etsin?!

Ama yine de asimilasyona razı olur, ardından da Kırşehir Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeye razı olursanız, eh birşeyler düşünürük. :)

Tamam, kabul. Kırşehir Cumhuriyeti vatandaşlığına da geçerim. Artık and mı içeceğim, bağlılık yemini mi edeceğim, orasını bildirirsiniz.

Sizi faşist ırkçılar sizi.. İlk fırsatta asimilasyondan sözettiniz bak.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

AlbatrosS,

Bu başlığın Kürt sorunuyla ilgisi olmadığını görmemek için, ancak senin gibi kötü niyetli bir provokatör olmak gerekir.

Yazını, herkesin senin niyetini açıkça anlaması adına burada bırakacağım. Yoksa yapılması gereken şey onun silinmesi.

Sevgili i feel good... Benim orda KÜRT sorununu tartıştığımı anlamak için de sahiden gerizekalı olmak gerekir! Moiz Kohen bir yahudi ve kemalizmi savunmaktadır. İsmail beşikçi de bir kürt ve kemalizmi diktatör ve ırkçı diye eleştirmekte/reddetmektedir! İsmail Beşikçi yerine MESELA bir FİKRET BAŞKAYA'YI gösterir ve onun fikirlerinden alıntılar yapabilirdim de. Hatta HİTLER yanlısı bir YAHUDİ bile bulunabilirdi.

Mesela... Sistem karşıtı bir eşcinsel bulsaydım ve sistemin erkek egemen tavrını eleştiren yazılarını assaydım bu sefer de KONUMUZ EŞCİNSEL DEĞİL Mİ diyecektin ?

İ feel tamam, dar fikirlisin; ancak, orda resmen yazdım:Kürt sorununu tartışmak değil maksadım diye...

Peki provakatör kim oluyor bu durumda??

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aş kendini be HACI!!! Ben de liberallerle an geldi çok tartıştım; ancak, onlardan öğrendiğim çok şey de oldu!!! Gerçi senin yaş artık öğrenmeye pek müsait de değil ya

İnsan her yaşta öğrenir.

Yaş değildir insana öğrenmesini sağlayan..

Akıldır. Sende olmayandır...

Yaşın kaçtır bilmiyorum ama hiç önemi yok. Çünkü başında aklın yok senin herşeyden önce..

Aklın olsaydı, bir yazı yazıp, onu başkalarının başına hakaret ederek kakmazsın.

Sende bir nebze akıl olsaydı, başkalarının düşünceleri ile alay etmeye çalışmazdın.

Ben her zaman ileriye bakmışımdır. Geriye değil. Oysa senden farklı olarak oldukça parlak ve başarılı bir geçmişim var..

Çok şeyler başarmışımdır. Yine de geçmişte yaşamam ben. Hep geleceğe yönelmişimdir.

Bu bağlamda da senden ayrılıyorum.

Muhtemelen benden çok daha kısa bir geçmişin var ama, görünüşe göre bütün hazinen o geçmiş..

Önündeki geleceği kullanacak ve kendine yararlı bir gelecek hazırlayacak aklı başında birine benzemiyorsun.

Yaşlılarla alay ederek mi bunu yapacaksın..

Sen beni karşında görsen altına pisliğini yaparsın. Bu yaşımda seni duvardan duvara vuracak gücüm var benim.

İş zora dönse de kazanamazsın sen.. Ne aklın yeter Hacı'nın karşısında ne de fizik gücün yeter.

Bunları söyledikten sonra..

Bre dangalak bana ne Türk hükümetlerinin politikasından, insanlık suçu işlemelerinden, demokratik olmayan davranışlar sergilemelerinden ve diğer sapıkınlarından.

Atatürk'e ne..

Onu mu suçlayacaksın şimdi hükümetlerin antidemokratik olmalarından..

Atatürk ilkelerini ve devrimlerini mi suçluyorsun.

Beni mi suçluyorsun..

Sen sapığın birisin.

Biz mücadelemizi her türlü sapkınlıklara karşı yapıyoruz.

Onların arasında İslam'da var, TC hükümetleri de var.. Sen ve senin gibi sapıklar ve kankaları da var..

PKK'da var.. Teröristler de var..

Biz her türlü sapkınlığa karşıyız.. Biz insanlığın özgürlüğü ve mutluluğu için çalışıyoruz.

Bu arada senin gibi birkaç sapığın mutsuzluğuna neden olmuşsak, o bizim için üzüntü değil, gurur kaynağıdır.

Yıkıl karşımdan terbiyesiz.. Sen nesin ki.. Bir hiçsin. Geride pis bir koku bırakarak yok olacak olan bir osuruksun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili i feel good... Benim orda KÜRT sorununu tartıştığımı anlamak için de sahiden gerizekalı olmak gerekir! Moiz Kohen bir yahudi ve kemalizmi savunmaktadır. İsmail beşikçi de bir kürt ve kemalizmi diktatör ve ırkçı diye eleştirmekte/reddetmektedir! İsmail Beşikçi yerine MESELA bir FİKRET BAŞKAYA'YI gösterir ve onun fikirlerinden alıntılar yapabilirdim de. Hatta HİTLER yanlısı bir YAHUDİ bile bulunabilirdi.

Mesela... Sistem karşıtı bir eşcinsel bulsaydım ve sistemin erkek egemen tavrını eleştiren yazılarını assaydım bu sefer de KONUMUZ EŞCİNSEL DEĞİL Mİ diyecektin ?

İ feel tamam, dar fikirlisin; ancak, orda resmen yazdım:Kürt sorununu tartışmak değil maksadım diye...

Peki provakatör kim oluyor bu durumda??

Yazın orada duruyor, herkes bakar ve anlar. Kimse geri zekalı değil.

Ayrıca sıkıldım sizin eşcinsel örneğinizden, muhabbetinizden.

Amacın Kürt sorununu tartışmak bile değil tabii. Başlığı ve Hacı'yı provoke etmek. Açıkça yazmışsın işte, hem de büyük harflerle bağırarak.

Bundan sonra aklının estiği her konuyu provoke edemeyeceksin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...