Jump to content

İNDİRGENEMEZLİK KOMPLEKSİ VE AKILLI TASARIM !


Recommended Posts

Arada bir indirgenemezlik kompleksine atıfda bulunan yazılarla karşılaşıyoruz..

Bu konuyu bir kere daha burada tartışmanın yerinde olacağını düşünüyorum..

Selamlar..

HACI

İNDİRGENEMEZLİK KOMPLEKSİ VE AKILLI TASARIM !

İndirgenemezlik kompleksi akıllı tasarım kavramı ile ilgilidir.

İndirgenemezlik kompleksinden ilk bahseden Michael Behe’dir. (Maykıl Bihi okunur). Kendisi biyokimya profesörüdür. Behe bilimsel yazılarından çok, yazdığı bir kitaptan dolayı tanınır. Bu kitap Darwin’s Black Box’dır. Darwin’in Kara Kutusu.... 1996 yılında yayımlanmıştır. Geniş bir okuyucu kitlesi tarafından okunan bu tartışmalı kitabı övenler olduğu gibi şiddetle eleştirenler de olmuştur. İndirgenemez kompleks kavramı (irreducible complexity) ilk defa bu kitapta yer almıştır. Behe’nin indirgenemez olduğunu ortaya koyduğu şey, biyolojik hücrelerdeki protein sistemleridir. Behe savını, bütün öğelerinin kusursuz bir arada bulunmadığı proteinlerin işlevlerini yapmasının mümkün olmadığı gerçeğine dayanarak savunmaya çalışmıştır. Tek ve küçük, görünüşe göre önemsiz bir öğenin eksikliği proteini yararsız bir molekül yığınına çevirmeye yetmektedir. Bu gözlemden hareket eden Behe evrimin kör bir süreç olamayacağını ve akıllı bir tasarımcının eseri olması gerektiğini ileri sürmüştür.

İndirgenemezlik kompleksi kavramını bilim hiç de hoş karşılamamıştır. Bu terim için Kenneth Miller’in eleştirisi oldukça çarpıcıdır. İndirgenemezlik kompleks nosyonu bir saçmalıktır, demiştir Miller.

Konu ile ilgilenen hemen her bilim adamı Behe’nin bu sözde buluşunu reddetmişlerdir. Ayrıca indirgenemezlik kompleksinin akıllı bir tasarımcıya değil, akılsız bir yaratıcının varlığına işaret etmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Aslında indirgenemezlik kompleksine benzer iddialar yeni değildir. Marcell 1976 yılında aynı polemiği göz ve yılan zehiri için yapmış, yarım gözün işe yaramadığını ileri sürmüştür. Bu iddialar da hakettikleri yanıtları almışlardır. Behe ayrıca bakteri kamçısının indirgenemez olduğunu iddia etmiştir ama, Miller tarafından 1999 yılında bu iddia yanıtlanmış ve kamçının indirgenebildiği ve yine de işlevini yapmaya devam ettiği gösterilmiştir. Daha sonra Matzke 2003’de, Ussery, 2004’de ve Musgrave 2004’de kamçının indirgenebilir olduğunu göstermişlerdir.

Behe indirgenemezlik kompleksini savunurken protein sistemlerinin, ara şekilleri işlevsiz olacakları için, Darwinsel bir evrim izleyemeyeceklerini iddia etmiştir. Yani Behe’ye göre bu sistemler yukardan aşağıya doğru bir anda indirilmişlerdir. Basitten karmaşığa doğru evrimleşmemişlerdir. Çünkü daha basit şekillerinin işlevi yoktur.

Behe orijinal yazısında proteinlerle ilgili indirgenemezlik kompleksini şu şekilde tanımlar..

Proteinler:

1.Birçok bölümden oluşmuşlardır.

2.Parçalar birbirleri ile uyumludur.

3.Bazı temel işlevleri vardır. Kanın pıhtılaşması gibi..

4.En ufak bir parçası (tek bir amino asit) bile kaybolsa veya zedelense, görev yapamaz.

İndirgenemezliğin olması Behe’ye göre bir tasarımcıyı gerektirmektedir. Behe’nin bu tümcesinde iki kelime vardır.

İndirgenemezlik ve kompleks….

Behe’ye göre bu sistemler tasarımlanmış olmalıdırlar. Çünkü onlar o kadar karmaşıktırlardır ki, bütün parçaları bir arada ve mükemmel olmadan işlev yapamazlar.

Behe’yi destekleyen Dembski’ye göre bir sistem ne kadar karmaşıksa, o kadar büyük bir olasalıkla tasarımlanmıştır. Çünkü karmaşık sistemlerin kendiliğinden ortaya çıkması olanaksızdır.

Dembski’nin bu tanımına göre irili ufaklı, son derece kompleks olabilen şekillere sahip taşlar arasında yer alan dört köşe bir kiremitin yapısının çok daha basit olmasına rağmen, bir tasarımcının eseri olması paradoksunu açıklamak mümkün değildir.

Yani çoğu kere kompleks değil, basit yapılar bir tasarımcının eseridirler. O tasarımcı çoğu kere insandır. Ama bir hayvan da olabilir. Bir sistemin kompleks olması onun bir tasarımcısının eseri olması gerektiğine işaret etmez. Özellikle bir protein sisteminin öğelerini şifreleyen farklı genler ve onların bir araya gelmesini sağlayacak spesifik genler varsa, kompleks sistem, basit öğelerden oluşmuş demektir. Her canlı türünde o sistemin yalnız bazı bölümleri işlev yapacaktır. Diğer canlılarda onlardan bazıları, henüz işlevleri olmayan ara moleküler yapılar olarak sentez ediliyor bile olabilirler. Canlı türüne göre bazı kompleks yapılar, ya daha az kompleksdirler, ya da daha çok... İndirgenemezlik yalnız o spesifik canlı türü için söz konusudur. Başka bir canlı türü için başka bir indirgenenezlik söz konusudur.

Eğer indirgenemezlik geçekten bir tasarım ise, çok kötü bir tasarımdır. Buna akıllı tasarım denemez. Akılsız tasarım daha uygun bir terimdir. Eğer küçük bir kısmı zedelendiği zaman koca bir sistem hiç bir işe yaramıyorsa, ona nasıl olur da akıllı bir tasarımcının eseri diyebilirsiniz?

Mühendisler bile bir şeyi tasarımlarken, mutlaka bazı yerlerinin bozulacağını bilir ve ona göre önlemler alırlar. Sistemin bazı yerlerinde yedek malzeme kullanırlar.

Akıllı bir tasarımcı neden aptalca bir şekilde indirgenemez kompleks yaratıyor? Neden bazı emniyet tedbirleri almıyor? Neden her öğenin eksiksiz olmasında israr ediyor? Ardından da arada bir neden eksik ve kusurlu yaratıyor? İndirgenemezliğin bazı kazalara karşı ne kadar duyarlı olduğunu biliyoruz. Öyle ise bu yaklaşımın iyi bir dizayn olmadığını da biliyoruz.

Görüldüğü üzere indirgenemez kompleks kavramı açıkca akılsız bir tasarımcının eseri gibi durmaktadır. Onun da doğal seçilim denen Darwinci bir ilke olduğunu biliyoruz.. Bütün yaratıclığına rağmen doğa, akıllı bir tasarımcı değildir. Genel olarak akılsız olduğu da söylenemez ama, aptalca hatalar yaptığını biliyoruz.

Evren, akıllı bir tasarımcının eseri değildir. Akla ve bilince dayanmayan, onlara gereksinim duymayan fizik yasalarının eseridir. Bu durumda onlara her türlü madde gibi harfiyen uyan canlıların tasarımcısı da fizik yasaları olmalıdır.

Şimdiye kadar yapılan yorum ve gözlemlerden şu sonucu çıkarabiliriz:

İndirgenemezlik kompleksi, akıllı bir tasarımcıya işaret ettiği sanılan, oysa doğa olarak bildiğimiz kendisi ile ilgili bazı yasalara kayıtsız şartsız boyun eğen bilinçsiz ve akılsız bir yaratıcının varlığını kanıtlayan bir kavramdır.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 120
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evren, akıllı bir tasarımcının eseri değildir. Akla ve bilince dayanmayan, onlara gereksinim duymayan fizik yasalarının eseridir. Bu durumda onlara her türlü madde gibi harfiyen uyan canlıların tasarımcısı da fizik yasaları olmalıdır.

Şimdiye kadar yapılan yorum ve gözlemlerden şu sonucu çıkarabiliriz:

İndirgenemezlik kompleksi, akıllı bir tasarımcıya işaret ettiği sanılan, oysa doğa olarak bildiğimiz kendisi ile ilgili bazı yasalara kayıtsız şartsız boyun eğen bilinçsiz ve akılsız bir yaratıcının varlığını kanıtlayan bir kavramdır.

HACI

Akıllı bir tasarımcının eseri demeden önce, üzerinde konuştuğumuz şeyin, dizayn edilmesi, eser olarak bize sunulması, daha konunun ilk baştan insanımsı bir fantezi olduğunu belli ediyor.

Doğumuzdan sonra dış dünyayı algılama başlayınca ve yaş ilerledikçe, o güne kadar edindiğimiz bilgilerden benliğimiz ve karakterimiz ortaya çıkıyor.

Kısıtlı bir akıl ve çevre ile sıkıştırılmış bu dünyada misallere dayandırılmış bir akıl yürütme tekniği yaşıyoruz.

Örneğin sonsuzluğu tanımyamamamız, "sonsuzun sonunda ne var acaba?" gibi söylemlerimiz, yukarda bahsettiğim sıkışmış bir alanda edinilmiş verilerden ibaret.

İnsanların belirli bir maddeyi kullanarak ortaya çıkardığı ve sonradan eklenmiş yoktan yaratma vb. düşünceler; yaratma, yaratıcısı olma kavramlarını ortaya çıkarıyor.

Ünlü İngiliz Teoloğu William Paley'in iddası;

"Doğada yürürken bir saat bulursanız bu saatin kendi kendine oluştuğunu düşünmezsiniz. Tasarımcısının olduğunu bilirsiniz. Çünkü işleyişinde bir düzen vardır. Doğal işleyişte de bir düzen olduğuna göre evrenin de bir tasarımcısı olması gerekir."

* Her saatin bir tasarımcısı vardır.

* Doğada saat gibi işlediğine göre,

* Doğanında bir tasarımcısı olması gerekir.

Rexino nerdesin... =)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben olsaydım kusurlu yapmazdım- mantığı sizin seçim yapabilecek bir akla sahip olduğunuzu gösterir..Peki tasarımcının tasarımı kusurlu yapması bilinçli bir seçim olamazmı?Tasarımın veya varolanın kusursuz olması gerektiğini gerektiren nedir?

Her gereken her zaman varmıdır?Ya da her varolan her zaman gereklimidir?Bu bağlamda kusur varsa tasarım değildir demek bilimselmidir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Arada bir indirgenemezlik kompleksine atıfda bulunan yazılarla karşılaşıyoruz..

Bu konuyu bir kere daha burada tartışmanın yerinde olacağını düşünüyorum..

Selamlar..

HACI

İNDİRGENEMEZLİK KOMPLEKSİ VE AKILLI TASARIM !

HACI

yılanın zehrini açıklamışlar mı?o ili adamları..

sivrisineği?

bu arada akıllıya eksikliklere karşı önlem alması na karşı akılsız demek yanlıştır.bu nu bu forumda sık sık duyuyorum.Ama cevap vermeye değmez buluyorum..

o akıl onu o şekilde yapmak istemiştir.. o kadar .ben proteinler hakkında bilgi sahibi değilim.ama yılanınn zehrini herkes bilir ne olduğunu örneği onun üzerinden verirsek.

yılanın zehri mükemmel bir saldırıdır. ve o yılana yeter.ayrıca o yılanın bir yığın zayıf yönü vardır. başkalarınada yem olur..bu dengedir.denge olmalıdır.bunu adı yılanın zayıflığı değildir..öyle de bakılabilir.bakılmayadabilir.

ayrıca yaratıcının böyle bir derdi yoktur.bunun la ilgili ayetler vardır ancak bunlar sürekli işinize geldiği gibi yorumlanır.insanı güzel yarattım der.insan da güzeldir işte...başka bir ayet varsa söyleyin cevap vereyim bakalım orada proteinlerin ne olursa olsun mutlaka işe yarayacağı yazıyor mu bakarız.

ayrıca insanın ömrü kaç yıldır 80 mi neden 150 değil bu yaratıcının sorunu değil sizin sorununuz.

5 milyar yıl geçmiş 81 yıl yaşayanlar sonra 82 sonra 83 sonra 150 yıl yaşayanlar seçilmemişler mi?(5 milyar ve insan dedim insan dan kastım ilk canlıya kadar olan atalarıda dahil ettitm)...

Link to post
Sitelerde Paylaş

kusurlu olmamızın bir olayı vardır .bunu anlamak istemezsiniz anlamazsınız.ama insan aynı zamanda kusursuzdur.bu bakış açısı ve ne kastetdiğinle ilgilidir...

tavuz kuşunun kusursuz güzelli vardır. bundan ne kasteddiğimi herkes anlar.

şimdi şöyle olsa imiş daha kusursuz olurmuş demekki kusursuz değildir demek yanlılıktır.

kuran bir biyoloji kitabı değilidir.ama bu içinde biyolojiden bahsetmeyeceği anlamına gelmez.

mesela,Anne rahminde zigotun hareketi şöyle gerçekleşir: Yumurtada kendi diğer yarısını bulan sperm, fallop tüpünden rahme doğru ilerler. Embriyo bu yolculuğunda fallop tüpünde tutunmaya kalkmaz. Embriyo rahme doğru yol alır, rahme ulaştığında da kan damarlarının yoğun olduğu bir bölgeye asılıp tutunur. Artık Kuran’ın bahsettiği “alaka” yani “asılıp tutunma” aşaması başlamıştır.

sizde buna dersiniz ki fallop tüpüne tutunanlar elenmiştir.saçmalık budur.

veya

Kemiklere de bir bak. Nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra da onlara et giydiriyoruz… (2 Bakara Suresi, 259)

Bugün modern embriyoloji Kuran’da bildirilen bu sıralamayı doğrulamaktadır. Embriyo, tıpkı Kuran’da bildirildiği gibi anne rahminde ilk başta bir et parçası haline gelir sonra bu kıkırdağa dönüşerek kemikleşir daha sonra kıkırdağın etrafını kas hücreleri sararak, ayetin ifadesi ile “et giydirme” gerçekleşir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben olsaydım kusurlu yapmazdım- mantığı sizin seçim yapabilecek bir akla sahip olduğunuzu gösterir..Peki tasarımcının tasarımı kusurlu yapması bilinçli bir seçim olamazmı?Tasarımın veya varolanın kusursuz olması gerektiğini gerektiren nedir?

Her gereken her zaman varmıdır?Ya da her varolan her zaman gereklimidir?Bu bağlamda kusur varsa tasarım değildir demek bilimselmidir?

doğru.

tasarım başkadır .kusur başkadır. bana bir tasarım söyleyim hemen kusurunu bulayım.ondan kolay ne var.

kullandığımız pc lerin bile birçok kusuru vardır.

kusuru olunca AKILSIZ tasarlanmışmı oldu. hayır.eeeeee

tarihinde kolonya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

haci bir sorum olacak .

erkeklerin yumurtalıkları anne karnında iken nerede oluşur yine bacak aramızda mı?

araştırdım ama bulamadım..daha yukarıda oluşup aşağı kaydığını duydum doğru mu...

tam olarak o yerdeğiştirme nered oluşur nerede başlar nerede biter(bacakaramızda ama nerede başlar) ..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı :

Eğer küçük bir kısmı zedelendiği zaman koca bir sistem hiç bir işe yaramıyorsa, ona nasıl olur da akıllı bir tasarımcının eseri diyebilirsiniz?

Aslında doğru bir mantık ancak tasarımcı ipleri elinde tutmak isterse başka bir mantık daha çıkar demektir. Tasarımcı planı neden böyle yapmak ister?

Neyse bu forumda din öğeli bir yazı yazmak istemiyorum. Burası bilim forumu.

Zecalufinon :

Doğumuzdan sonra dış dünyayı algılama başlayınca ve yaş ilerledikçe, o güne kadar edindiğimiz bilgilerden benliğimiz ve karakterimiz ortaya çıkıyor.

Kısıtlı bir akıl ve çevre ile sıkıştırılmış bu dünyada misallere dayandırılmış bir akıl yürütme tekniği yaşıyoruz.

Örneğin sonsuzluğu tanımyamamamız, "sonsuzun sonunda ne var acaba?" gibi söylemlerimiz, yukarda bahsettiğim sıkışmış bir alanda edinilmiş verilerden ibaret.

İnsanların belirli bir maddeyi kullanarak ortaya çıkardığı ve sonradan eklenmiş yoktan yaratma vb. düşünceler; yaratma, yaratıcısı olma kavramlarını ortaya çıkarıyor.

Cevap aradığım sorulardan biriydi bu.

''sonsuzun sonunda ne olacak ki?'' sorusunu neden sorarız. Güzel yazmışsın, teşekkürler.

tarihinde barisarock tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
sizde buna dersiniz ki fallop tüpüne tutunanlar elenmiştir.saçmalık budur.

Tamamı da değersiz olsa da şimdilik yalnız bu yorumu yanıtlıyorum.

Döllenmiş insan yumurtası arada bir Fallop tüpüne tutunur ve orada gelişmeye başlar.

Buna dış gebelik denir ve çoğu kere hem bebeğin hem de annenin ölümü ile sonlanır..

Fallop tüpüne tutunanların neden elendiklerini şimdi anlıyor musunuz?

Bu hastalar artık ölmemektedirler.

Ama cerrahi müdahalelerin yapılmadığı zamanlarda ölüm yüzde yüze yakındı..

Yani 100 yıl öncesine kadar fallop tüpüne tutunan embryolar ve anne ölüyordu.. Eleniyordu..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
haci bir sorum olacak .

erkeklerin yumurtalıkları anne karnında iken nerede oluşur yine bacak aramızda mı?

araştırdım ama bulamadım..daha yukarıda oluşup aşağı kaydığını duydum doğru mu...

tam olarak o yerdeğiştirme nered oluşur nerede başlar nerede biter(bacakaramızda ama nerede başlar) ..

Erkeklerin yumurtalıkları ile kadınların yumurtalıkları birbirlerine yakın yerlerde, pelvis içinde oluşurlar.

Erkeklerde testis bulunduğu yerde oluşmaz. Karın içinde oluşur. Skrotum ise testislerin bulunduğu yerde oluşan bir kesedir.

Ama germ hücreleri hem erkekte hem de dişide yolk sac denen ve göbek bağı civarındaki bir kesede ortaya çıkar.

Bu hücreler oradan, erkek ve dişi yumurtalıklarının olduğu yere göçerler.

Eğer cinsiyet dişi ise yumurtalık orada kalır.

Erkek ise, doğuma yakın veya doğumdan hemen sonra skrotuma iner...

Skrotum testisleri koruyan ve dışı deri ile kuşatılmış bir kesedir.

Erkeklerde testislerin vücut hararetinden daha soğuk bir ortamda bulunması gerekir.

Sıcakta testisler sperm üretemezler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
eyemusclejk9.jpg

Göz kaslarına ve trochlea halka oluşumuna akılsız tasarım diyemiyorum.

O daha bir şey mi?

Ayrıca biz tasarımda akıl veya akılsızlık aramıyoruz.

Akılsız tasarım dememizin nedeni, akıllı tasarım kavramının ortaya atılmış olmasıdır.

Ona alternatif üretiyoruz.

Yoksa bu tasarımlar ne akıl işidir, ne de akılsızlık işi..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Erkeklerin yumurtalıkları ile kadınların yumurtalıkları birbirlerine yakın yerlerde, pelvis içinde oluşurlar.

Erkeklerde testis bulunduğu yerde oluşmaz. Karın içinde oluşur. Skrotum ise testislerin bulunduğu yerde oluşan bir kesedir.

Ama germ hücreleri hem erkekte hem de dişide yolk sac denen ve göbek bağı civarındaki bir kesede ortaya çıkar.

Bu hücreler oradan, erkek ve dişi yumurtalıklarının olduğu yere göçerler.

Eğer cinsiyet dişi ise yumurtalık orada kalır.

Erkek ise, doğuma yakın veya doğumdan hemen sonra skrotuma iner...

Skrotum testisleri koruyan ve dışı deri ile kuşatılmış bir kesedir.

Erkeklerde testislerin vücut hararetinden daha soğuk bir ortamda bulunması gerekir.

Sıcakta testisler sperm üretemezler.

Erkeğin testislerinde ve kadının yumurtalıklarında bulunan hücreler, cenin aşamasında iken, ana babanın sırt bölgesinde bulunur. Daha sonra bunlar omurga kemikleri ile sırt kemiklerinin başlangıç yerleri arasından sırttan çıkarlar.

ifadesi doğrumudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tamamı da değersiz olsa da şimdilik yalnız bu yorumu yanıtlıyorum.

Döllenmiş insan yumurtası arada bir Fallop tüpüne tutunur ve orada gelişmeye başlar.

Buna dış gebelik denir ve çoğu kere hem bebeğin hem de annenin ölümü ile sonlanır..

Fallop tüpüne tutunanların neden elendiklerini şimdi anlıyor musunuz?

Bu hastalar artık ölmemektedirler.

Ama cerrahi müdahalelerin yapılmadığı zamanlarda ölüm yüzde yüze yakındı..

Yani 100 yıl öncesine kadar fallop tüpüne tutunan embryolar ve anne ölüyordu.. Eleniyordu..

HACI

demekki 100 yıl önceye kadar elenmemişler...bir fayda olsa ki elenmemiş olsalar ...ne dir ki o fayda?

Link to post
Sitelerde Paylaş
demekki 100 yıl önceye kadar elenmemişler...bir fayda olsa ki elenmemiş olsalar ...ne dir ki o fayda?

Elenmez olurlar mı?

Ölen ölmüş.. Dış gebeliğin sayısı azalmış..

Fallop tüpü gebeliğne şimdi oldukça ender karşılaşılıyor.

Ama bundan bir milyon yıl sonra bile kaybolacağını sanmıyorum.

Hatta sayısının giderek azalacağına da inanmıyorum.

Çünkü artık hastaları doğal seçilimle kaybetmiyoruz.

Ameliyatla kurtarıyoruz.

Ameliyatla kurtarılanların çocuklarında bu durum devam edecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İç kulaktaki denge organının kafanın hareketlerine göre göz kaslarını otomatik olarak konumlandırması da akılsız tasarım.

Akıllı tasarım demek neden zorunuza gidiyor? laugh.gif

Bu tasarım akıllı olsaydı, kulağın sayısız hastalıklarının olmaması gerekmez miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir.

Sizce bu robotun hareketleri insanlar tarafından mı tasarlanmıştır? Bu robot genetik algoritmalarla programlanmış, sonra da eğitilmiştir. Yani insan gibi düşe kalka öğrenmiştir, fakat düşme kalkma hızlıca simulasyonlarda gerçekleştiği için robot gerçekte denemelerde bulduğu yollardan başarılı olanını kullanıyor.

İki.

Aslında bu sanal kutucuklar birbirine hareketli sanal eklem yerlerinden evrimleşme usûlüyle bağlanarak ve davranışları da yine bir GA algoritması sonucu evrimleşerek hazırlanır. "Ne diyonnnn leynn" diye düşünen için, yani demek istediğim bu evrimin başarılı bir bilgisayar simulasyonu. Rastgele değişiklikler sonucu kutucuklardan oluşan nesneler belli amaçlar için evrimleşiyor, gördükleriniz tabii hızlandırılmış ortamda birkaç nesil geçmiş hâlidir.

Meselâ "organizmaya" suda olabildiğince hızlı yüzme görevi verilirse birkaç nesil sonra denemeler sonucu hayatta kalanların yüzgeçleri veya kuyruğu oluyor. Hareketlerinde de salınma görülüyor.

Meselâ karada olabildiğince hızlı ilerleme, olabildiğince yükseğe sıçrama, bir kutuya ilk erişme, suda belli bir noktada sabit durma gibi görevler de var. Su ortamında evrimleştirdiğiniz kutucukları karaya koyarsanız ne olacağı da görülebilir.

---

Bir oyunu bitirmek istediğinizde birkaç deneme yaparsınız. Aslında bu denemeler bir çeşit öğrenme algoritmasıdır. Amaca gitmeyen kötü hamleler birkaç hamle daha kötüye gitti mi doğal yollardan elenir, sonuçta belli bir yoldan gidersiniz. Matematiksel olarak baktığımızda doğada birçok oyunun karmaşık bir kazanan stratejisi vardır. Bu yolu başta bilmiyordunuz. Her hamle küçük bir değişim ve sizi mutlak sona götürüyor.

Gözdeki kas oluşum süreçleri de buna benzer. Kendini kopyalayan organizmalardaki farklılıklar, farklı olanların bazılarının hayat mücadelesinde başarılı olması. Her şey gibi bir kasın da oluşum süreci vardır. Kas öyle birden bire iki nokta arasını bağlar ve beyinle sinirsel olarak iletişimde oluşmaz. İlkel hali de işe yarar, karmaşık hali de. Bütün bu süreçte olumlu bir gelişim olduğu için bireyi başarılı tutar, hayatta kalmasını sağlar.

Gözün şak diye insanda oluştuğuna inananacağınıza, onun öteki organizmalarda basitten karmaşığa ne safhalardan geçtiğine, içinde bulunduğu kafatasının şekline nasıl uyum sağladığına bakınız. Çevresine uyum sağlamadığı için yok olan organizmaları da düşününüz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı yazında behenin indirgenemez komplesksine karşı bilimsel bir cevap bulamadım...ADam açıklamış işte...Bir proteinin içindeki amino asit yanlış dizilirse yada başka bir aksaklık meydana gelirse bu protein bir şeye yaramaz...Dolayısıyla basitten karmaşığa bir evrim sürecinden bahsetmek kuru bir inat olur...Dolayısıyla bu tür olaylarda yani proteinin oluşmasından insana kadar geçen süreçlerde akıllı bir tasarımcının olması zaruridir...ADam gayet mantıklı bir şekilde açıklmaş...Şimdi sen bu adamın akıllı tasarımını bilimsel bir yolla çürüt...Vesselam...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu tasarım akıllı olsaydı, kulağın sayısız hastalıklarının olmaması gerekmez miydi?

GEREKMEZDİ.

neden gereksin .bizim böyle bir iddiamız yok. tasarım başkadır,kusur başkadır.

kendi kendinize argumanlar gelştirip onu çürütüyorsunuz.saçmalıyorsunuz..

kusurları vardır. olmayan birşey söyle..icat edilmiş veya edilmemiş birşey söyle...kusursuz olan. ben bakış açıma göre hemen kusur bulayım iş mi yani bu

tekrar ediyorum:tavuz kuşunun güzelliği kusursuzdur.çıkıpta şöyle olsa imiş daha kusursuz olurmuş demek.hem lafı anlamamak hem de salaklıktır.

tarihinde kolonya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...