Jump to content

İNDİRGENEMEZLİK KOMPLEKSİ VE AKILLI TASARIM !


Recommended Posts

  • İleti 120
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ben kanıt bekliyorum. Thecrow en azından akıllıca şeyler yazabiliyor. Sen iddianın arkasında duruyor musun?

Aslında onları söylediğine çoktan pişman olmuştur bile...

Çünki "Madde vardan yokolmaz, yoktan varolmaz" önermesi ile Rexino'nun bahsettiği "Düzenli (kompleks) şeyler bilinçli birileri tarafından tasarlanmıştır. (Her düzenli şey tasarımcıya muhtaçtır.)" önermesi arasında kanıtlanabilirlik ya da yanlışlanabilirlik anlamında hiç bir fark yok...

Eğer; "Madde vardan yokolmaz, yoktan varolmaz" önermesini mutlak doğru olarak kabul ediyorsa, "Düzenli (kompleks) şeyler bilinçli birileri tarafından tasarlanmıştır. (Her düzenli şey tasarımcıya muhtaçtır.)" önermesinin de doğruluğunu kabul etmek zorundadır... Ya da tasarımcısı olmayan Düzenli (kompleks) bir şey bulmalıdır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aslında onları söylediğine çoktan pişman olmuştur bile...

Çünki "Madde vardan yokolmaz, yoktan varolmaz" önermesi ile Rexino'nun bahsettiği "Düzenli (kompleks) şeyler bilinçli birileri tarafından tasarlanmıştır. (Her düzenli şey tasarımcıya muhtaçtır.)" önermesi arasında kanıtlanabilirlik ya da yanlışlanabilirlik anlamında hiç bir fark yok...

Eğer; "Madde vardan yokolmaz, yoktan varolmaz" önermesini mutlak doğru olarak kabul ediyorsa, "Düzenli (kompleks) şeyler bilinçli birileri tarafından tasarlanmıştır. (Her düzenli şey tasarımcıya muhtaçtır.)" önermesinin de doğruluğunu kabul etmek zorundadır... Ya da tasarımcısı olmayan Düzenli (kompleks) bir şey bulmalıdır...

Evet umarım yanlışını anlamıştır. Dediğinden hareketle, ateistlerin sanki bir kanıtmış gibi sıkça kullandığı birinci yasa özelde bir doğrulama (kanıt), evrensel ölçekte ise bir farz edişten/varsayımdan öte değildir. İyi geceler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

shark.jpg

HumpbackWhaleSkeleton.jpg

Bakın nasıl daha anlaşılır olabilirim bilmiyorum ama şu resimlerde göreceğiniz üzere köpek balığı kıkırdaklı balıklar sınıfının bir ferdi, balina ise memelilerin. Bu iki farklı sınıfa ait deniz omurgalısının ön üyelerinin yapısı neden ait oldukları sınıfın karakteristik özelliklerini taşımaktadır? Yine aynı şekilde bu sınıflardan birine ait birey kendi sınıfındaki bir bireye genetik olarak neden diğer sınıfın bireylerinden daha yakındır?

Akıllı tasarımcı o kadar deniz memelisi yaratırken neden bir kere olsun yaratıcılığını kullanıp balıklara özgü iki ön üye takmamış türlerden birine? Yoksa o kadar keyfi biçimde tasarlama lüksü yok mu tasarımcının?

Tabi ki siz dilediğiniz zaman "tasarımcının canı öyle istemiş" deyip sorulardan kaçabilirsiniz. Zaten bu noktada hangi düşüncenin daha bilimsel olduğu ortaya çıkıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

thecrow;

İstediğin kadar kanıt sunsan da,onların diyeceği son söz,''tasarımcının canı öyle istedi'' olacaktır.Boş ver kendini yormaya değmez dostum.Ben onları pembe bulutlar aleminden tek bir kimya yasasıyla indirdim zaten.Fakat bana verdikleri yanıtla da ne kadar sığ düşünceli olduklarını göstermiş oldular.Neyse,sen kendini yorma, biraz emek verip kimya,biyoloji,anatomi okusunlar!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bakın nasıl daha anlaşılır olabilirim bilmiyorum ama şu resimlerde göreceğiniz üzere köpek balığı kıkırdaklı balıklar sınıfının bir ferdi, balina ise memelilerin. Bu iki farklı sınıfa ait deniz omurgalısının ön üyelerinin yapısı neden ait oldukları sınıfın karakteristik özelliklerini taşımaktadır? Yine aynı şekilde bu sınıflardan birine ait birey kendi sınıfındaki bir bireye genetik olarak neden diğer sınıfın bireylerinden daha yakındır?

Akıllı tasarımcı o kadar deniz memelisi yaratırken neden bir kere olsun yaratıcılığını kullanıp balıklara özgü iki ön üye takmamış türlerden birine? Yoksa o kadar keyfi biçimde tasarlama lüksü yok mu tasarımcının?

Tabi ki siz dilediğiniz zaman "tasarımcının canı öyle istemiş" deyip sorulardan kaçabilirsiniz. Zaten bu noktada hangi düşüncenin daha bilimsel olduğu ortaya çıkıyor.

Evet maalesef cevap bu... Öyle dilemiş olabilir... Tasarımcı bu, bilinci var... Yani siz bunları dile getirerek Akıllı Tasarımı çürütemezsiniz... Halbuki Akıllı tasarımı çürütmek evrimden çok daha kolay... Komplex aynı zamanda düzenli çalışan bir şey bulur ve onun tasarlanmadığını kanıtlarsınız olur biter... Tasarımcıya neden bu kadar taktığınızı çözemedim bir türlü...

Mesela Canlı;

Canlının tasarlanmadığını yani Abiyogenezi kanıtlarsınız ve böylece Akıllı Tasarımı çürütmüş olursunuz...

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
thecrow;

İstediğin kadar kanıt sunsan da,onların diyeceği son söz,''tasarımcının canı öyle istedi'' olacaktır.Boş ver kendini yormaya değmez dostum.Ben onları pembe bulutlar aleminden tek bir kimya yasasıyla indirdim zaten.Fakat bana verdikleri yanıtla da ne kadar sığ düşünceli olduklarını göstermiş oldular.Neyse,sen kendini yorma, biraz emek verip kimya,biyoloji,anatomi okusunlar!!

Kütle korunumu yasası akıllı tasarıma engelmidir? :)

tarihinde power tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hmm... Yani canlıların tasarlanmış olduğunu iddia eden kişiler tasarımı ve tasarımcıyı kanıtlamak zorunda değilken, sırf onların iddiası yüzünden canlılığın bir tasarı ürünü olmadığını kanıtlama yükümlülüğü evrimcilere düşüyor öyle mi?

Ayrıca dediğiniz yöntem de akıllı tasarımı çürütemez. Keza düzenli çalışan ve tasarlanmadığını söylediğimiz herhangi bir sisteme "tasarlanmıştır" etiketini dilediğiniz gibi takabilme özgürlüğünüz var. Kusura bakmayın aynı kulvarlarda koşmuyoruz. Benim işim bilimle. Masallarla, mışlarla, muşlarla değil. Eğer tasarımın olduğunu iddia ediyorsanız, nasıl ve ne şekilde tasarlandığını da anlatmanız lazım. Bunun için İNDİRGENEMEMİŞ komplekslilik bir çözüm yolu olamaz. Önce kompleksliliğin inidirgenemezliğini ispatlayın. Ondan sonra adını indirgenemez komplekslilik koyun. Bilmediğiniz şeyler için özneler uydurmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hmm... Yani canlıların tasarlanmış olduğunu iddia eden kişiler tasarımı ve tasarımcıyı kanıtlamak zorunda değilken, sırf onların iddiası yüzünden canlılığın bir tasarı ürünü olmadığını kanıtlama yükümlülüğü evrimcilere düşüyor öyle mi?

Ayrıca dediğiniz yöntem de akıllı tasarımı çürütemez. Keza düzenli çalışan ve tasarlanmadığını söylediğimiz herhangi bir sisteme "tasarlanmıştır" etiketini dilediğiniz gibi takabilme özgürlüğünüz var. Kusura bakmayın aynı kulvarlarda koşmuyoruz. Benim işim bilimle. Masallarla, mışlarla, muşlarla değil. Eğer tasarımın olduğunu iddia ediyorsanız, nasıl ve ne şekilde tasarlandığını da anlatmanız lazım. Bunun için İNDİRGENEMEMİŞ komplekslilik bir çözüm yolu olamaz. Önce kompleksliliğin inidirgenemezliğini ispatlayın. Ondan sonra adını indirgenemez komplekslilik koyun. Bilmediğiniz şeyler için özneler uydurmayın.

Akıllı tasarımcı= tanrı demek değildir?

Eğer tanrı ise insanda tanrıdır. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tasarım izahını kabullenebilmek için, bir sürü kusur ve eksikliği tasarımcıya yüklemek zorunda kalıyoruz,” diye yazıyor Miller.Yani tasarımın kusurlu oluşu, mükemmel bir Tanrı’nın varlığını çürütüyor.

Miller’ın verdiği örneklerden biri omurgalıların gözü. “Neden akıllı bir tasarımcının, retinanın sinir ağını, dışardan gelen ışığı karşılayan tarafına yerleştirdiğini merak etmeliyiz,” diye yazıyor. Bu sıralama şekli, ışığı dağıtıyor ve mümkün olabileceğinden daha az detay görmemize neden oluyor, aldığımız görüntüleri beyine taşıyan optik siniri meydana getirmek için sinir ağının ışığa duyarlı retina tabakasından çıktığı yerde kara bir nokta oluşturuyor.”

Oxford’dan Richard Dawkins de dahil diğer Darwinistler gözün zayıf dedikleri yapısını iyice karalamışlardı, hatta George Williams bu yapıya “aptalca” tasarlanmış çünkü “retina tepetaklak” diyebilecek kadar ileri gitmişti.

Bu iddialar akıllı tasarıma mukabil yapılan meydan okuyucu bir argümana benziyordu. “Eğer bir tasarımcı varsa,” “gözün gelişigüzel tasarımı onun gerçekte o kadar akıllı olmadığını kanıtlamaz mı?”

Retinanın neden gözde ters durması gerektiğine dair önemli bir fizyolojik sebep var, Sistemin genel düzeni içerisinde, gözün çok büyük miktarda oksijeni işlemesini sağlamak bir dengelemedir, bu omurgalılar için gereklidir. Evet bu işlem küçük bir kara nokta oluşmasına sebep oluyor, fakat bu problem değil çünkü insanların iki gözü var ve iki kara nokta asla üst üste gelmez. Aslına bakarsanız bu açıdan göz, inanılmaz derecede akıllı bir tasarım.

Omurgalıların retinası –sezgisel olmasa da- işlevsel tasarımın olağanüstü örneklerinden biridir. Retinanın dizaynı, ileri derecede görme işlevi ve duyarlılıktan sorumludur. Retinanın açık bir şekilde mükemmel olmadığı, ya da fonksiyonunu önemli ölçüde azaltmaksızın nasıl tanımlanabileceğini tasarlamanın kolay olduğunu söylemek basbayağı yalandır.

Belki göz, bu görüşün iyi bir örneği değil, ama daha başka örneklerde var.

İnsanlar kötü biyolojik tasarım adı altında pek çok iddiada bulunuyorlar, fakat hikayenin sonunu dinlediğinizde bütün resim tamamen değişiyor. Mesela insanlar bir dizaynın kötü olduğunu iddia ederler, çünkü sadece bir parametreye bakarlar ve daha iyi bir dizayn yapılabilirdi derler. Fakat mühendisler bütün dizaynların, bir takım parametre serisinin tamamını en etkin şekilde kullanmayı gerektirdiğini bilirler ve yapılan dengelemeler en kapsamlı sonucu almak için kaçınılmazdır.”

Yani;

Zaman zaman verilen örneklerden biri de diz-üstü bilgisayar,” dedi. “Ekrana bakabilir ve diyebilirsiniz, ‘Kötü dizayn; daha büyük olmalıydı.’ Hafızaya bakabilir ve diyebilirsiniz, ‘Kötü dizayn; daha geniş bir kapasitesi olmalıydı.’ Klavyeye bakabilir ve diyebilirsiniz, ‘Kötü dizayn; daha kullanışlı olmalıydı.’”

Fakat, mühendisin görevi en iyi ekranı, en iyi hafızayı, en iyi klavyeyi yapmak değil –onun görevi, belirli bir büyüklük, ağırlık, fiyat ve taşınırlık imkanı sağlayan gereklilikleri vererek üretebileceği en iyi bilgisayarı üretmektir. Ekran daha büyük olabilir mi? Evet, ama o zaman taşınırlık zorlaşır. Bilgisayarın daha geniş bir hafıza kapasitesi olabilir mi? Elbette, ama o zaman da fiyatı çok yüksek olur.”

Anlayacağınız kaçınılmaz dengelemeler ve denkleştirmeler söz konusu. Her bir parça tek başına, tam istenildiği gibi olmadığı konusunda eleştirilebilir fakat mesele bu değil. Asıl mesele diz-üstünün fonksiyonlarının bir bütün olarak ne kadar iyi iş gördüğüdür. İşte bu mühendisliğin ne kadar iyi çalıştığını gösterir. Bu mantık aynen tasarım konusuna da uygulanabilir.

Mesela Gloud, pandanın başparmağının üstünkörü yapılmışa benzediğini ve bir tasarımı olmadığını iddia etmişti. İyi de, panda uzmanları bu parmakların, bambu ağaçlarının kabuklarını parçalamada oldukça etkili bir yol olduğunu söylüyorlar. İyi tasarımın belli bir standardı yoksa, Gould’un da sağlayamadığı gibi, onun iyi ya da kötü olduğunu söylemek gerçekten de çok zor. Fonksiyonunu olağanüstü derecede iyi gördüğü anlaşılıyor.

Not:The Case for Creator kitabından kişi isimleri olmadan yapılan bir alıntıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tasarlanmış bir virüs doğada bulunandan çok daha etkili ve ve amaca yönelik olabiliyor.

Tasarlanmış robotlar tekrarlayan işleri tasarlanmamış insandan çok daha seri yapabiliyor.

Tasarım amaca işaret eder. Doğadaki canlılar sadece başarısını genine kaydedip uyum sağlayarak türüyor.

Amaçları ne? Türemek mi? Primatların tasarımındaki amaç ne? Neden birbirinden kopmuş canlı gruplarının soy soy gelişimlerini gözleyebiliyoruz? Onların amaçları bizi yanıltmak, test etmek mi?

Evrime göre insanın ve öteki primatların ortak atası var. Ortak ata 48 kromozomluydu. Bundan 48 kromozomlu başka primatlar ve 46 kromozomlu insan türemiştir. İnsanın kromozomları nereye gitti? İkinci kromozomda bu birleşme görülüyor. Peki bundaki amaç ne? Bu da mı insanın kafasını karıştırmak için?

Doğanın çalışma şekli yeni icatların tasarım olmadan ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bunu bilgisayarla da göstermek mümkün. Daha ne diretiyorsunuz bu kadar kanıt varken?

CII (computer implemented inventions)

Bilgisayar tarafından Gerçekleştirilmiş Buluşlar

Bilgisayarın yaşamkalım veya başka yollardan oluşturduğu parçalar elektronikte o kadar yaygın ki avrupada bu buluşların patentlenmesi kanunla düzenlendi.

http://www.epo.org/topics/issues/computer-...inventions.html

Yapay sinir ağları ve öğrenme algoritmaları ile bilgisayara bir sistem verip içinde olması gereken parçanın nasıl olması gerektiğini buldurtuyorsunuz. Bilgisayar bunu doğaya özdeş aromalı.. pardon algoritmalarla çözebiliyor.

Algoritma yoluyla basitten karmaşık bir düzene gidilebileceği fikri doğal seçilim ile evrimleşme tezinde darwinin kendi tarafından ortaya atılmıştı, günümüzde de doğruluğunu yavaş yavaş anlıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hmm... Yani canlıların tasarlanmış olduğunu iddia eden kişiler tasarımı ve tasarımcıyı kanıtlamak zorunda değilken, sırf onların iddiası yüzünden canlılığın bir tasarı ürünü olmadığını kanıtlama yükümlülüğü evrimcilere düşüyor öyle mi?

Ayrıca dediğiniz yöntem de akıllı tasarımı çürütemez. Keza düzenli çalışan ve tasarlanmadığını söylediğimiz herhangi bir sisteme "tasarlanmıştır" etiketini dilediğiniz gibi takabilme özgürlüğünüz var. Kusura bakmayın aynı kulvarlarda koşmuyoruz. Benim işim bilimle. Masallarla, mışlarla, muşlarla değil. Eğer tasarımın olduğunu iddia ediyorsanız, nasıl ve ne şekilde tasarlandığını da anlatmanız lazım. Bunun için İNDİRGENEMEMİŞ komplekslilik bir çözüm yolu olamaz. Önce kompleksliliğin inidirgenemezliğini ispatlayın. Ondan sonra adını indirgenemez komplekslilik koyun. Bilmediğiniz şeyler için özneler uydurmayın.

Bak şimdi,

Tasarımdan yola çıkılarak bir tasarımcı vardır deniliyor ID ciler tarafından... Siz bunu kabul etmiyor bilimsel bulmuyorsunuz anladıgım kadari ile...

Ancak yine siz;

"Anatomik, fizyolojik, histolojik benzerlikler genellikle genetik benzerlikle doğru orantılıdır. Bu da bize "ortak ata" fikri konusunda oldukça sağlam deliller sağlar."

Şeklinde bir iddiada bulunabiliyorsunuz...

ID ciler ne diyor?

Canlılık indirgenemez karmaşıklıktadır, dolayısıyla kopmlekstir. Düzenli (kompleks) şeyler bilinçli birileri tarafından tasarlanmıştır. (Her düzenli şey tasarımcıya muhtaçtır.). Dolayısıyla Akıllı tasarımcı vardır...

Senin iddianla bu iddia arasında bilimsellik açısından tek bir fark söyleyebilir misin bana? Ben ikisinde de Analojiden başka bir şey görmüyorum...

Eğer tasarımın olduğunu iddia ediyorsanız, nasıl ve ne şekilde tasarlandığını da anlatmanız lazım.

Evrim, hangi "Nasıl ve Ne şekilde?" sorusuna cevap veriyormuş?

Mesela kanat oluşumunu, tek hücrelilerin hala var olmasını, bir yapı gelişirken (kanat, kol, akciğer vs...) oluşan her mutasyondan sonra meydana gelen istisnasız her yapının nasıl mutalaka bir işe yaradığını, Karadan denize çıkıştaki evrim sürecini, Kambriyen patlamasını, 25 milyon yılda basit bir tek hücrelinin nasıl olupta bugünki çeşitliliğin çok büyük bir kısmını oluşturuverdiğini ve daha bir çok soru...

Bunların "Nasıl ve Ne şekilde?" sini anlatmak ister misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Rexino,

Bilimsel olma iddiasında olan bir teoriden zorunlu çıkarımlar beklemek doğru değil. Doğası gereği bilimsel teoriler zorunlu sonuçlara ulaştırmaz, adı üstünde tümevarım. Aynı yargılarla evrim teorisini yargıladığımızda evrim teorisi de zorunlu sonuçlara ulaştıramayacak.

Selam sonus.

Orada teleolojik argümanı eleştirmiştim, senin de gördüğün gibi, felsefi alan içinde kalmaya çalışıyorum. Bunun sebebi, evrim ve tasarım iddialarını bilimsel düzeyde hakkıyla irdelememiş olmamdır. Teleolojik argümanın sonucunun, öncüllerden zorunlu olarak türetilemeyeceğini göstermeye çalışmıştım. Bilimsel alanda ise, dediğin gibi, tümevarım kullanılır, iki iddia da (evrim ve tasarım) hem birleşimli-tümevarım, hem de hipotetik tümdengelim yöntemleri kullanılarak formüle edilebilir. Fakat bu noktada iddiaları iyi bilmek, biyoloji bilgisine önemli derecede vakıf olmak gerek ki, ikisi arasında tercih yapabilesin. Ben şu an bu konumda değilim.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
......

Fakat bu noktada iddiaları iyi bilmek, biyoloji bilgisine önemli derecede vakıf olmak gerek ki, ikisi arasında tercih yapabilesin. Ben şu an bu konumda değilim.

......

Bu noktada bende birşeyler söylemek isterim.

Doğada gördüğümüz şey ile insan ürünü olan bir şeyi neden birbirine kıyaslıyoruz?

  • Yağmurun yağması için bir insana ihtiyaç varmıdır? - Hayır. Fizik yasaları yeterlidir.
  • Saat'in oluşması için bir insana ihtiyaç varmıdır? - Evet. Çünkü saat insan aklı ile üretilmiş bir üründür.
Saatten yola çıkarak, bu katagoriyi doğaya bağdaştırmak ne kadar doğru?

Mesela, yosunların oluşması için insan yetisimi gereklidir?

Bağzı arkadaşlar komplex yapıdan bahsediyorlar.

Bana doğada komplex olmayan birşey gösterebilirler mi? Herşey karmaşıktır.

Akıllı tasarım evrime karşı geliştirilmiş, a-teizm gibi bir ideolojidir.

Evet, gördüğümüz canlıların karmaşık yapıda, zeka ürünü gibi.

Fakat şu iyi bilinmelidir ki, basit + basit= mükemmel.

Ama neye göre mükemmel? İnsan aklına göre mükemmel. Akıl nedir?

İnsan beynin dış etkenlerdeki gözlemlerini olumlu/olumsuz yorumlamasıdır.

Bu yorumlamayı yapabilmek için beyne muhtaçtır.

Bu doğrultuda benim yapıma benzer bir Tanrı düşünemiyorum.

Benim gibi biyolojik bir yapıya sahip olmasını tahmin edemiyorum.

O nasıl evrim geçirdi o halde?

Herneyse...

Richard Dawkins'in mükemmel cevabı ile,

Doğadaki saatçi; "Kör Saatçi"

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zecalufinon,

İletin felsefi nitelikli, dolayısıyla felsefi sahada kalarak yanıtlayacağım.

Analojik argümanın yapısı hakkında bir nevi "kalite kontrolü" yapacak olursak, dikkat etmemiz gereken hususlar kanıt olarak getirilen şeylerin sayısı, çeşitliliği, paylaştıkları analojik yanların sayısı, disanolojik yanların sayısı, öncüllerin tutarlılığı, genel argüman yapısının tutarlılığıdır.

Doğada gördüğümüz bir şey ile insan elinden çıkan bir şeyi neden kıyasladığımızı sormuşsun. Garip bir soru. :-) Argüman zaten bunun üzerine bina ediliyor, soru belki de T.Aquinas'a yöneltilse idi, daha sağlıklı cevap gelebilirdi. :-) Her iki alandan örnek olarak getirilecek şeylerin bileşenleri kendi içlerinde belli bir hassasiyet ile birleşmişlerdir. Örneğin, dizel motoru ile insan iskeletini düşün. Kran şaftı, silindir, piston, conta ve kemikler, eklemler... Gördüğün gibi, uyum hassasiyeti indirgenemez karmaşıklık kavramını ortaya çıkaran şeydir.

Yani demek istediğim o ki, argümanın genel yapısında bir tutarsızlık yok. Fakat sonucu zorunlu değil, belki tasarımcı diye bir kavramı rasyonalite sınırları içerisinde tutmaya yarar.

Beni bu karmaşık yapıya getirmek için, deneme/yanılma yöntemi kullanan bir varlığa lanet olsun.

Ben ona olsa olsa, "Aptal Tasarım" derim.

Deneme tahtasımı bu canlılar?

Duygusal davranmışsın burda. Eminim ki, Tanrının nasıl olması gerektiğini bilmiyorsun, daha önce bir Tanrı ile karşılaşmadığını varsayıyorum. Belki de onun çizdiği yol seni deneme/yanılma yönteminin kullanıldığı yanılsamasına düşürüyor, yani Tanrı katında kesin ve kati olan bir yöntemi sen (biz) böyle algılıyorsundur.

Sana bu konuda naçizane tavsiyem, teorik/teolojik konularda akıl yürütürlen, vardığın her sonucu başka uslamlamalar ile çürütmeye çalışman olacaktır. Belki aşırı kararsızlık, belirsizlik haline gireceksin ama tutarlılık, doğruluk ve gerçeğe ulaşmak amacı için göze alınacak bir şey.

tarihinde Rexino tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yani demek istediğim o ki, argümanın genel yapısında bir tutarsızlık yok. Fakat sonucu zorunlu değil, belki tasarımcı diye bir kavramı rasyonalite sınırları içerisinde tutmaya yarar.

Selamlar üstadım. =)

Duygusal davranmışsın burda. Eminim ki, Tanrının nasıl olması gerektiğini bilmiyorsun, daha önce bir Tanrı ile karşılaşmadığını varsayıyorum. Belki de onun çizdiği yol seni deneme/yanılma yönteminin kullanıldığı yanılsamasına düşürüyor, yani Tanrı katında kesin ve kati olan bir yöntemi sen (biz) böyle algılıyorsundur.

Tanrıyla konuşmuş gibisin. =)

Sana bu konuda naçizane tavsiyem, teorik/teolojik konularda akıl yürütürlen, vardığın her sonucu başka uslamlamalar ile çürütmeye çalışman olacaktır. Belki aşırı kararsızlık, belirsizlik haline gireceksin ama tutarlılık, doğruluk ve gerçeğe ulaşmak amacı için göze alınacak bir şey.

Önerin için teşekkür ederim Rex.

Fakat ben insanların ürettikleri kavramlar üzerinden bir amaç yaratıp, sonuç çıkarmayı istemiyorum.

Bir saatle doğayı birbirine bağdaştırmalarına da anlam veremiyorum. =)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tasarım izahını kabullenebilmek için, bir sürü kusur ve eksikliği tasarımcıya yüklemek zorunda kalıyoruz,” diye yazıyor Miller.Yani tasarımın kusurlu oluşu, mükemmel bir Tanrı’nın varlığını çürütüyor.

Miller’ın verdiği örneklerden biri omurgalıların gözü. “Neden akıllı bir tasarımcının, retinanın sinir ağını, dışardan gelen ışığı karşılayan tarafına yerleştirdiğini merak etmeliyiz,” diye yazıyor. Bu sıralama şekli, ışığı dağıtıyor ve mümkün olabileceğinden daha az detay görmemize neden oluyor, aldığımız görüntüleri beyine taşıyan optik siniri meydana getirmek için sinir ağının ışığa duyarlı retina tabakasından çıktığı yerde kara bir nokta oluşturuyor.”

Oxford’dan Richard Dawkins de dahil diğer Darwinistler gözün zayıf dedikleri yapısını iyice karalamışlardı, hatta George Williams bu yapıya “aptalca” tasarlanmış çünkü “retina tepetaklak” diyebilecek kadar ileri gitmişti.

Bu iddialar akıllı tasarıma mukabil yapılan meydan okuyucu bir argümana benziyordu. “Eğer bir tasarımcı varsa,” “gözün gelişigüzel tasarımı onun gerçekte o kadar akıllı olmadığını kanıtlamaz mı?”

Retinanın neden gözde ters durması gerektiğine dair önemli bir fizyolojik sebep var, Sistemin genel düzeni içerisinde, gözün çok büyük miktarda oksijeni işlemesini sağlamak bir dengelemedir, bu omurgalılar için gereklidir. Evet bu işlem küçük bir kara nokta oluşmasına sebep oluyor, fakat bu problem değil çünkü insanların iki gözü var ve iki kara nokta asla üst üste gelmez. Aslına bakarsanız bu açıdan göz, inanılmaz derecede akıllı bir tasarım.

Omurgalıların retinası –sezgisel olmasa da- işlevsel tasarımın olağanüstü örneklerinden biridir. Retinanın dizaynı, ileri derecede görme işlevi ve duyarlılıktan sorumludur. Retinanın açık bir şekilde mükemmel olmadığı, ya da fonksiyonunu önemli ölçüde azaltmaksızın nasıl tanımlanabileceğini tasarlamanın kolay olduğunu söylemek basbayağı yalandır.

Belki göz, bu görüşün iyi bir örneği değil, ama daha başka örneklerde var.

İnsanlar kötü biyolojik tasarım adı altında pek çok iddiada bulunuyorlar, fakat hikayenin sonunu dinlediğinizde bütün resim tamamen değişiyor. Mesela insanlar bir dizaynın kötü olduğunu iddia ederler, çünkü sadece bir parametreye bakarlar ve daha iyi bir dizayn yapılabilirdi derler. Fakat mühendisler bütün dizaynların, bir takım parametre serisinin tamamını en etkin şekilde kullanmayı gerektirdiğini bilirler ve yapılan dengelemeler en kapsamlı sonucu almak için kaçınılmazdır.”

Yani;

Zaman zaman verilen örneklerden biri de diz-üstü bilgisayar,” dedi. “Ekrana bakabilir ve diyebilirsiniz, ‘Kötü dizayn; daha büyük olmalıydı.’ Hafızaya bakabilir ve diyebilirsiniz, ‘Kötü dizayn; daha geniş bir kapasitesi olmalıydı.’ Klavyeye bakabilir ve diyebilirsiniz, ‘Kötü dizayn; daha kullanışlı olmalıydı.’”

Fakat, mühendisin görevi en iyi ekranı, en iyi hafızayı, en iyi klavyeyi yapmak değil –onun görevi, belirli bir büyüklük, ağırlık, fiyat ve taşınırlık imkanı sağlayan gereklilikleri vererek üretebileceği en iyi bilgisayarı üretmektir. Ekran daha büyük olabilir mi? Evet, ama o zaman taşınırlık zorlaşır. Bilgisayarın daha geniş bir hafıza kapasitesi olabilir mi? Elbette, ama o zaman da fiyatı çok yüksek olur.”

Anlayacağınız kaçınılmaz dengelemeler ve denkleştirmeler söz konusu. Her bir parça tek başına, tam istenildiği gibi olmadığı konusunda eleştirilebilir fakat mesele bu değil. Asıl mesele diz-üstünün fonksiyonlarının bir bütün olarak ne kadar iyi iş gördüğüdür. İşte bu mühendisliğin ne kadar iyi çalıştığını gösterir. Bu mantık aynen tasarım konusuna da uygulanabilir.

Mesela Gloud, pandanın başparmağının üstünkörü yapılmışa benzediğini ve bir tasarımı olmadığını iddia etmişti. İyi de, panda uzmanları bu parmakların, bambu ağaçlarının kabuklarını parçalamada oldukça etkili bir yol olduğunu söylüyorlar. İyi tasarımın belli bir standardı yoksa, Gould’un da sağlayamadığı gibi, onun iyi ya da kötü olduğunu söylemek gerçekten de çok zor. Fonksiyonunu olağanüstü derecede iyi gördüğü anlaşılıyor.

Not:The Case for Creator kitabından kişi isimleri olmadan yapılan bir alıntıdır.

şu kusur muhabbetini aşalım artık...

enerjiye mi ihtiyacın var? kusurlusun

besine mi iht. var: kusurlusun.

daha ne bilgisayarı...

kusursuzun hiçbirşeye ihtiyacı olmaz.yaratıcıya "kusursuz yaratmalıydı"diye şart koşamazsınız..

hatta bizim kusursuz yaratılmamız biraz anlamsız olurdu.

kusurlu olmamızın bir "olayı"vardır...

tarihinde kolonya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Sayın Crow verdiğiniz örnekler harika çok teşekkürler. Evrim öylesine gerçek ve gözlerimizin önündeki. Evrim karşıtlarının kurama karşı çıkışlarının altında bilimsel bir muhalefet yok. Bunların tamamı dini gerekçelerle karşı çıkışlarının bir kılıfı sadece. Alabildiğince bilimsel görünür sonra da kurandan ayetlerle tamamlarlar cümlelerinin sonunu. Bir çıkmaza girdikleri an hemen yaşamın başlangıcına çekerler sizi. Çünkü orada rahatça at oynatabilmektedirler.

Trilobit bildiğimiz kambriyen canlıları. 540 milyon yıl önce görüldüler. Bizim akıllı tasarımcı tayfa 400 milyon yıl önceki Devonien döneminde yaşamış gelişmiş gözlere sahip trilobitleri 540 milyon yıl önce ortaya çıktılar diye satmaya çalışırlar. Halbuki ikl trilobitlerde göz yoktu. Fallotaspidoidea ailesine mensuplardı. Sonra agnostidae ler gelir. Bunlarda da göz diyebileciğimiz organları göremeyiz. Gözleri olmayan türlerden tam 30 milyon yıl sonra ilkel göz örnekleri Olenellus denen türlerde 510 milyon yıl önce gözükmeye başlar. Devonien de ise bizim akılsız tasarımcıların 540 milyon yıl önce ortaya çıktılar diye yedirmeye çalıştıkları Acostidae ailesinden trilobitlerde göz sistemleri gelişmiştir. Yani 400 milyon yıl önce. Demek oluyor ki trilobitlerdeki göz oluşum süreci 140 milyon yıl sürmüş

Demek ki neymiş tasarım diye bir şey yok aşamalı süreçlerden oluşan evrimsel gelişim varmış.

http://www.trilobites.info/trilobite.htm

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...