Jump to content

Yılan zehirini, aslan pençesini,kartal gözünü;


Recommended Posts

Canlılar bazı biyolojik özelliklerini hangi mekanizmalarla geliştirmişlerdir??? Yılan zehiriyle avını öldürür veya bayıltır , ama o zehiri üretme işini nasıl becermiştir??? Fikirleri almak isterim..Lütfen bilgisi olan veya mantıklı açıklamaları olan yazsın...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Canlılar bazı biyolojik özelliklerini hangi mekanizmalarla geliştirmişlerdir??? Yılan zehiriyle avını öldürür veya bayıltır , ama o zehiri üretme işini nasıl becermiştir??? Fikirleri almak isterim..Lütfen bilgisi olan veya mantıklı açıklamaları olan yazsın...

veya sivrisineğin kan emme borusu ve emerken salgıladığı antipıhtılaştırıcı salgı

bunların cevapları yoktur..

yılan nın zehrinin zehir olabimesi için önce avlarının tüm dolaşım sistemi bilgisine sahip olması gerekir.

bu da olmadığına göre bunun cevapları yoktur ama 100 yıl sonra belki bulunur denilemez çünkü bulunamaz çünkü burada bir mantık problemi vardır..

evrimin bir bilinç problemi vardır ve bu çözülmüş değildir.

yani yılanın zehrine bir teknik der isek ,bu teknik en son aşamadaki fayda dan haberi olmayan sistemler ile AÇIKLANAMAZ..

şu ana kadar da bunu açıklamış bir babayiğit çıkmamıştır.

zehir ilk oluşurken zehir olacağını bilmeli ki zehir olsun.yoksa ordan idrar akmış sümük akmış olasılık olarak önemi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizler iflah olmazsınız...

Sizi eğitmeye çalışmanın bir yararı olmayacak..

Çünkü öğrenmek, kendinizi ilerletmek istemiyorsunuz...

Bilinmeyenlerin arkasına sığınmakla ne yapmak istiyorsunuz?

Koca harflerle açıklanamaz demeniz egonuzu gıdıklıyor olabilir ama, bilim forumunda ne anlamı olabilir.

Ben daha büyük puntalarla açıklanabilir yazarsam daha doğru mu olacak?

Bilinenlere bakarak bilinmeyenlerin gizeminin bir gün bilinenler gibi çözüleceğine inanmak varken,

sorunu kötümser bir bakış açısı ile değerlendirip, asla açıklanamayacaklar demenin ne gibi bir anlamı olabilir?

Eski bir deyiş vardır. Hz Ömer'e atfedilir ama, ben ona ait olduğunu sanmıyorum..

Yine de şüphenin yararından yararlanıp ona atfediyorum...

Deyiş şöyle:

Bir işi yapılamaz diye terkederseniz, bir sabah o işi başarı ile yapanların çıkardıkları çekiç sesleri ile uyanırsınız.

Hz Ömer....

Sizin durumunuz işte böyle arkadaşlar..

Kendi dininizin ileri gelen bir halifesine göre bile, araştırıp öğrenmeye çalışacağınıza, gaflet uykusuna dalıp, kaybedenlerin tarafında yer alıyorsunuz.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sizler iflah olmazsınız...

Sizi eğitmeye çalışmanın bir yararı olmayacak..

Çünkü öğrenmek, kendinizi ilerletmek istemiyorsunuz...

Bilinmeyenlerin arkasına sığınmakla ne yapmak istiyorsunuz?

Koca harflerle açıklanamaz demeniz egonuzu gıdıklıyor olabilir ama, bilim forumunda ne anlamı olabilir.

Ben daha büyük puntalarla açıklanabilir yazarsam daha doğru mu olacak?

Bilinenlere bakarak bilinmeyenlerin gizeminin bir gün bilinenler gibi çözüleceğine inanmak varken,

sorunu kötümser bir bakış açısı ile değerlendirip, asla açıklanamayacaklar demenin ne gibi bir anlamı olabilir?

Eski bir deyiş vardır. Hz Ömer'e atfedilir ama, ben ona ait olduğunu sanmıyorum..

Yine de şüphenin yararından yararlanıp ona atfediyorum...

Deyiş şöyle:

Bir işi yapılamaz diye terkederseniz, bir sabah o işi başarı ile yapanların çıkardıkları çekiç sesleri ile uyanırsınız.

Hz Ömer....

Sizin durumunuz işte böyle arkadaşlar..

Kendi dininizin ileri gelen bir halifesine göre bile, araştırıp öğrenmeye çalışacağınıza, gaflet uykusuna dalıp, kaybedenlerin tarafında yer alıyorsunuz.

HACI

hah.

ben için içinden çoktan çıktım ve çözümü buldum hacı

açıklanamayacağının nedeni çok önemlidir:mesela hox genleri

yeni bir soru:hox genlerinin evrimsek gelişiminin açıklanamamasının nedeni nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
hah.

ben için içinden çoktan çıktım ve çözümü buldum hacı

açıklanamayacağının nedeni çok önemlidir:mesela hox genleri

yeni bir soru:hox genlerinin evrimsek gelişiminin açıklanamamasının nedeni nedir?

Şimdilik diyerek sorman lazım..

Şimdilik hox genlerinin evrimsek gelişiminin açıklanamamasının nedeni nedir?

Bilinmeyen bir şeyin neden bilinmediğini mi soruyorsun?

Bilgi birikimi henüz oraya ulaşamadı..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdilik diyerek sorman lazım..

Şimdilik hox genlerinin evrimsek gelişiminin açıklanamamasının nedeni nedir?

Bilinmeyen bir şeyin neden bilinmediğini mi soruyorsun?

Bilgi birikimi henüz oraya ulaşamadı..

demek istiyorum ki bunun için herhengi bir hipotez bile yokmu?olmamasının nedeni hox genlerinin bir özelliği olabilir mi? öylemi değil mi?

kolların kanat olduğunu söyleyen bilim bunu dna sal olarak yada microbiyolojik olarak araştırmış mı bulmuş.öyle ise hox genlerinin ne far kı var da onu bulan diğerini bulamamış..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili kolonya

yılan zehiri için mantıklı bir hipotez söyleyeyim.

Yılan zehiri sindirim sisteminin çalışma mekanizmasının bir uzantısıdır.

Yüksek yapılı canlılar besinlerini sindirmek için çeşitli enzimler geliştirmiştir.

Yağları, proteinleri, karbonhitratları parçalayan enzimler.

Bunları yapan organlar vardır.Ağız ve tükrük salgıları, mide asitleri, safra ve barsak enzimleridir bunlar.

Yılanda bu mekanizma besinle ilk karşılaşan köpek dişine kanal veren bir yere yerleşmiştir. Yılan zehiri denilen şey güçlü bir parçalayıcı ve sinirleri felç edici enzimdir. Besin mideye indirilmeden daha canlı iken dişler vasıtasıyla onun vücuduna artırılır. Bu zehir canlıyı hem öldürür hemde sindirilmesini kolaylaştırır.

Yani sonuç itibariyle tüm vücut organ ve mekanizmaları nasıl gelişmiş ise, yılanın zehiri de, gözün ışığa hassaslaşması da, Dilin tat almaya, kulağın titresimlere hassaslaşmas vb. aynı mekanizmalarla gelişmiştir.

Bu şekilde evrim artık bilimin kabul ettiğim bir evrim mekanizmasıdır.

Bilim bu mekanizmanın aşamalarındaki, bir durumdan bir başka duruma geçişlerdeki evrelerin nasıl olduklarını ortaya çıkarmakla meşguldur. Ve yavaş yavaş ortaya çıkarmaktadır.

Bilimde mutlak bilinmeyen yoktur. Hiçbir şekilde bilinemez yoktur.

Şimdilik bilinmeyen vardır.

Şimdilik bilinmeyen; Bilinenlerin bir yönüdür. Yani sağı, solu yukarısı aşağışı, önü biliniyor. Arkası bilinmiyordur. Arkasına dolanmanın yolu bulunduğunda gidip arkasını da göreceğiz demektir.

Ama hep söylediğimiz gibi bilinmeyenlerde gizem aramak,

bilinmeyenler üzerinden itibar toplamak. Cehaleti, akılsızlığı yüceltmek anlamına gelir.

Bilenler bilmeyenlerin cehaletlerine son verdikce. Cehaletin gizemine sarılmak gülünç olmaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili kolonya

yılan zehiri için mantıklı bir hipotez söyleyeyim.

Yılan zehiri sindirim sisteminin çalışma mekanizmasının bir uzantısıdırYüksek yapılı canlılar besinlerini sindirmek için çeşitli enzimler geliştirmiştir..

(yılan zehri için sorduğum tüm sorular:bu enzim içinde geçerlidir.öyle enzim oldu demek kolay.ilk ne zaman hangi sistem enzimin oluşmasının zorunluluğunu bilip oluşturmuştur. yani sizce bu emzim en son aşamadaki faydayı bilmeden oluşabilir mi?

Yağları, proteinleri, karbonhitratları parçalayan enzimleryağları parçalayan enzimler yağların özelliğini bilmeden oluşmuşlarsa bu nasıl evre evre olmuştur..)

Bunları yapan organlar vardır.Ağız ve tükrük salgıları, mide asitleri, safra ve barsak enzimleridir bunlar.

ne kadar hızlı saydınız bir çırpıda

Yılanda bu mekanizma besinle ilk karşılaşan köpek dişine kanal veren bir yere yerleşmiştir.

çok güzel bir yere yerleşmiş bana sorarsan.nasıl olmuş bu?

aslana neden oluşmamış?sende diş var o da sana yeter mi denmiş.yılanda da diş olsa olmaz mı imiş?ki yılanda da diş vardır zaten

demogoji yaptığımı sanmayın cidden soruyorum. bu sistemler neyi nereye yaptığını bilmiyorlarsa bu sorular mantıklı sorulardır

Yılan zehiri denilen şey güçlü bir parçalayıcı ve sinirleri felç edici enzimdir.

ne kolay bahsettiniz felç edici diye.siz bahsedince kendi kendine oluştu bakın

Besin mideye indirilmeden daha canlı iken dişler vasıtasıyla onun vücuduna artırılır. Bu zehir canlıyı hem öldürür hemde sindirilmesini kolaylaştırır.

Yani sonuç itibariyle tüm vücut organ ve mekanizmaları nasıl gelişmiş ise, yılanın zehiri de, gözün ışığa hassaslaşması da, Dilin tat almaya, kulağın titresimlere hassaslaşmas vb. aynı mekanizmalarla gelişmiştir.

Bilimde mutlak bilinmeyen yoktur. Hiçbir şekilde bilinemez yoktur.

Şimdilik bilinmeyen vardır.

Şimdilik bilinmeyen; Bilinenlerin bir yönüdür. Yani sağı, solu yukarısı aşağışı, önü biliniyor. Arkası bilinmiyordur. Arkasına dolanmanın yolu bulunduğunda gidip arkasını da göreceğiz demektir.

Ama hep söylediğimiz gibi bilinmeyenlerde gizem aramak,

bilinmeyenler üzerinden itibar toplamak. Cehaleti, akılsızlığı yüceltmek anlamına gelir.

Bilenler bilmeyenlerin cehaletlerine son verdikce. Cehaletin gizemine sarılmak gülünç olmaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir.

Sevgiler.

şimdi benim anlatmaktan dilimde tüy bittiği ve sizin anlamakta zorluk çektiğiniz şey şu:

a bunu bilmiyorsunuz bilmiyorsanız o şey yoktur demiyorum .

ki bana bekle belki bilinir diyorsunuz....

dediğim şey:arkadaşım ağ atan örümceğin bu yeteneğinin (bu bir tekniktir ve sadece teknik olmakla yetmez çünkü bu teknik güvelerin çiftleşmede kullandıkları yöntemin bilgisini de kullanmaktadır.)

nasıl evrimleştiğini bilmiyorsunuz.

bende bilmiyorsanız oşey yoktur demiyorum.

ben diyorum ki bu teknik aşama aşama olamaz diyorum.çünkü bu teknik sadece ve sadece en son aşamadaki faydayı bilerek olabileceği için bu imkanlı değildir diyorum.

ve aslında bilmeme nedeninizin buna bir türlü kulp bulamadığınız ve bir mantığa sığdıramadığınızdan kaynaklandığını iddia ediyorum.

tarihinde kolonya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kolonya kardeş siz doğal seçilimi anlamamışsınız maalesef.

Bugün gördüğümüz sistemler (yılanın zehri, örümcek ağı) tarih boyunca denenmiş binlerce belki de milyonlarca yoldan

sadece bir tanesidir en başarılı olandır. Doğru ağ yapma yöntemi gelişene kadar kötü ağ yapan milyonlarca örümcek bu yolda telef

olmuştur. Yani doğal seçilimin bildiği birşey veya ulaşmak istediği bir hedef yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kolonya kardeş siz doğal seçilimi anlamamışsınız maalesef.

Bugün gördüğümüz sistemler (yılanın zehri, örümcek ağı) tarih boyunca denenmiş binlerce belki de milyonlarca yoldan

sadece bir tanesidir en başarılı olandır. Doğru ağ yapma yöntemi gelişene kadar kötü ağ yapan milyonlarca örümcek bu yolda telef

olmuştur. Yani doğal seçilimin bildiği birşey veya ulaşmak istediği bir hedef yoktur.

ds nin ne olduğunu biliyorum.ama doğruluğuna güvenmiyorum.güvenincemi anlamış oluyoruz?

şimdi şu ağ atan örümceğin ilk denemesi başarılı olmuşmudur?olana kadar denemişmidir?o zamana kadar ölmemişmidir?

bu arada ona paralel (güvenin çiftleşme kokusu)gibi başka tekniklerdede eş zamanlı uzmanlaşması gerekir.çünkü sistem parçalara ayrılınca işe yaramaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ds nin ne olduğunu biliyorum.ama doğruluğuna güvenmiyorum.güvenincemi anlamış oluyoruz?

şimdi şu ağ atan örümceğin ilk denemesi başarılı olmuşmudur?olana kadar denemişmidir?o zamana kadar ölmemişmidir?

bu arada ona paralel (güvenin çiftleşme kokusu)gibi başka tekniklerdede eş zamanlı uzmanlaşması gerekir.çünkü sistem parçalara ayrılınca işe yaramaz.

DS'i bu şekilde anlayan, onu anlamamış demektir.

Güvenmek bilimsel bir açıklama değildir.

Hele örümcek örneğini verdikten sonra diyebilirim ki..

Siz nerde, DS'i anlamak nerde..

Anlamadığınız, güvenmediğiniz ve inanmadığınız bir olguyu anlamış gibi görünmeyi bile beceremiyorsunuz.

Daha 40 fırın ekmek yemeniz lazım..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güvenmek bilimsel bir açıklama değildir.

"""Ben bilime inanmıyorum.

Sadece güveniyorum..

HACI """"

ne diyeyim ki ben artık.

daha öncede şu olmuştu:

hacı:

Kusursız kopyalama olmaz.Buradaki kusur canlının kusurlu olması demek değildir.

Yavruların ananın tam olarak aynı olmaması durumudur.

lllllllllllllllllllllllll

ve sonra yine hacı:

Amip ikiye bölündü.

İlki tıpatıp ilk amip gibi..

İkincisi biraz farklı..

Bu bölünmeden sonra ortada 2 amip var..

Biri ilkinin aynı.. İkincisi biraz değişik..

İlkinin aynı olan yine bölündü.

Yine biri aynı ikincisi farklı amip ortaya çıktı.

llllllllllllllllll

nası yani??

Link to post
Sitelerde Paylaş
"""Ben bilime inanmıyorum.

Sadece güveniyorum..

HACI """"

ne diyeyim ki ben artık.

daha öncede şu olmuştu:

hacı:

Kusursız kopyalama olmaz.Buradaki kusur canlının kusurlu olması demek değildir.

Yavruların ananın tam olarak aynı olmaması durumudur.

lllllllllllllllllllllllll

ve sonra yine hacı:

Amip ikiye bölündü.

İlki tıpatıp ilk amip gibi..

İkincisi biraz farklı..

Bu bölünmeden sonra ortada 2 amip var..

Biri ilkinin aynı.. İkincisi biraz değişik..

İlkinin aynı olan yine bölündü.

Yine biri aynı ikincisi farklı amip ortaya çıktı.

llllllllllllllllll

nası yani??

Burada bir soru mu var?..

Yorum mu?

Biraz daha açık olabilir misiniz?

Heyecanlanmanıza gerek yok.

Kısaca açıklayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili kolonya

Japonlar küp şeklinde karpuz yetirtirmeyi başardılar.

Sizce nasıl oldu?

Şimdi sen bunun nasıl olduğunu bilmiyorsun.

Japonlar biliyor.

Sen bunu son aşamada faydasını bilen tarafından yapılmışdır diyorsun.

Karpuzun küp şekli son halidir. faydasını bilen de insan. (Ambalajlamada ki kolaylık)

Buradaki fayda karpuza ne gibi bir fayda sağlıyor ki. Küp şeklinde yetişiyor.

Karpuzun küre veya küp şeklinde yetişmesinin karpuza bir yararı, son aşamada yararı yoktur.

Karpuzun son halini almadan önceki döneminde nasıl bir bitki meyvesi olduğunu bilmiyoruz. Ama bu bitkinin genlerindeki herhangi tesadüfi bir mütasyon onun küre şeklinde, dışı yeşil içi kırmızı %99 u su olan bir meyve yapmıştır. Bu durum bir sonuçtur ama önceden planlanmış, faydasını bilen biri tarafından yapılmamıştır. Çünkü bu mekanizmaları biz açığa çıkardık zaten. Artık mütasyonları tesadüflere bırakmıyor. Kendi arzularımıza yanıt verecek mutasyonları yapabiliyoruz.

Yani senin anlayacağın biz senin allahının yaptığını yapıyoruz. Zaten bu işin arka planında allahın olmadığını da biliyoruz.

Senin yaptığını aslında bilim de yapıyor. Sen bilimin sorularını soruyorsun. Ama bilim; bu işin arkasında son aşamada faydasını bilen birini aramıyor. Yalnızca nasıl oluyor sorusunu sorup araştırıyor. O kadar. Vee çoğu kez arkasındakini buluyor. Anlaşılmaz bir şey olmadığını, arka planda anlaşılabilen, deney halinde ispatlanabilir bir neden olduğunu buluyor.

Bunları buldukça sizlerin 4 elle sarıldığınız olmadığın ortaya çıkıyor.

Üstelik siz soru sorup cevabını kendiniz araştırmıyorsunuz.

Siz sorularınızın cevabını bulmuşsunuz. Allahın işi.

Daha ne araştıracaksınız.

Allahla ilişki kurmak yalnız peygamberlere mahsus olduğu için. Ve içinde bulunduğumuz dönemde peygamber bulmak da zor olduğu için zikir ve huşu içinde yaşamınızı sürdürüyorsunuz.

Onun için yerinizde sayıyorsunuz.

Ucağa büyük kuş,

Trene yer yılanı deyip duruyorsunuz.

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili kolonya

Japonlar küp şeklinde karpuz yetirtirmeyi başardılar.

Sizce nasıl oldu?

Şimdi sen bunun nasıl olduğunu bilmiyorsun.

Japonlar biliyor.

Sen bunu son aşamada faydasını bilen tarafından yapılmışdır diyorsun.

Karpuzun küp şekli son halidir. faydasını bilen de insan. (Ambalajlamada ki kolaylık)

Buradaki fayda karpuza ne gibi bir fayda sağlıyor ki. Küp şeklinde yetişiyor.

Karpuzun küre veya küp şeklinde yetişmesinin karpuza bir yararı, son aşamada yararı yoktur.

Karpuzun son halini almadan önceki döneminde nasıl bir bitki meyvesi olduğunu bilmiyoruz. Ama bu bitkinin genlerindeki herhangi tesadüfi bir mütasyon onun küre şeklinde, dışı yeşil içi kırmızı %99 u su olan bir meyve yapmıştır. Bu durum bir sonuçtur ama önceden planlanmış, faydasını bilen biri tarafından yapılmamıştır. Çünkü bu mekanizmaları biz açığa çıkardık zaten. Artık mütasyonları tesadüflere bırakmıyor. Kendi arzularımıza yanıt verecek mutasyonları yapabiliyoruz.

Yani senin anlayacağın biz senin allahının yaptığını yapıyoruz. Zaten bu işin arka planında allahın olmadığını da biliyoruz.

Senin yaptığını aslında bilim de yapıyor. Sen bilimin sorularını soruyorsun. Ama bilim; bu işin arkasında son aşamada faydasını bilen birini aramıyor. Yalnızca nasıl oluyor sorusunu sorup araştırıyor. O kadar. Vee çoğu kez arkasındakini buluyor. Anlaşılmaz bir şey olmadığını, arka planda anlaşılabilen, deney halinde ispatlanabilir bir neden olduğunu buluyor.

Bunları buldukça sizlerin 4 elle sarıldığınız olmadığın ortaya çıkıyor.

Üstelik siz soru sorup cevabını kendiniz araştırmıyorsunuz.

Siz sorularınızın cevabını bulmuşsunuz. Allahın işi.

Daha ne araştıracaksınız.

Allahla ilişki kurmak yalnız peygamberlere mahsus olduğu için. Ve içinde bulunduğumuz dönemde peygamber bulmak da zor olduğu için zikir ve huşu içinde yaşamınızı sürdürüyorsunuz.

Onun için yerinizde sayıyorsunuz.

Ucağa büyük kuş,

Trene yer yılanı deyip duruyorsunuz.

Sevgiler.

bilimin ilerlemesine bakş açımı tartıştık sizinle zaten...benim üzerime alındığım bir negatif bir durum yok burada..neyse

size başka bir sorum olacak:astigmat gözaltı morluğuna sebep olur mu?dr olduğunuz için sordum .

konuyla ilgisi yok.niyetim danışmak..

Link to post
Sitelerde Paylaş

aynı soruyu hacıya da sordun ve yanıtladı.

astigmat gözün kornea tabakasının silindirik bir hal alarak objelerin yamuk görünmesine neden olur.

Göz altı morluklarıyla ilişkisi yoktur.

Göz altı morlukları, aşırı yorgunluklarda, uykusuzluklarda, çarpma gibi fiziksel nedenlerle ve genetik bir özellik olarak olabilir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
aynı soruyu hacıya da sordun ve yanıtladı.

astigmat gözün kornea tabakasının silindirik bir hal alarak objelerin yamuk görünmesine neden olur.

Göz altı morluklarıyla ilişkisi yoktur.

Göz altı morlukları, aşırı yorgunluklarda, uykusuzluklarda, çarpma gibi fiziksel nedenlerle ve genetik bir özellik olarak olabilir.

Sevgiler.

hacıyada sordum evet bazen doktorlar farklı hastalarda farklı sonuçlarla karşılaşabiliyorlar.ve farklı deneyimler olabiliyor ondan sordum..kötü bir niyetim yoktu..

cevap için teşekkürler...

size de sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kolonya kardeş siz doğal seçilimi anlamamışsınız maalesef.

Bugün gördüğümüz sistemler (yılanın zehri, örümcek ağı) tarih boyunca denenmiş binlerce belki de milyonlarca yoldan

sadece bir tanesidir en başarılı olandır. Doğru ağ yapma yöntemi gelişene kadar kötü ağ yapan milyonlarca örümcek bu yolda telef

olmuştur. Yani doğal seçilimin bildiği birşey veya ulaşmak istediği bir hedef yoktur.

Ama şu da gerçek ki bu bahsigeçen telef olmuş ara formların kalıntıları bulunamadı.

Peki ara formlar başarısız beslenme çabaları sonucu nasıl hatatta kalıp gelen nesillere kendinde olmayan bilgileri aktardılar.

Ki beslenme yoksa üremekte yoktur.

Hem protein yapı sonra mRNA daha sonra DNA şeklinde bilgi kazanımı henüz gösterilemedi.

Bu ne demek, temel canlılık birimi olan hücre ihtiyacı olan bilgiyi üretse bile bunu hangi mekanizma ile genetik koduna işlettirmiştir?

Böyle bir yolun varlığı var gibi gözükmüyor.

Genetik tamir mekanizmaları var, hatta bozulmaları birtakım kanserlerin sebebidirler.

Ancak yeni bir bilginin genetik kod içine montesi kendi kendine mümkün değil. Dışarıdan bir yardım (hayat bir cidaldir -mücadeledir idddiasını çürütüyor); Başka bir hücre tarafından genetik yapıya kazandırılma; vardır.

En güncel örnekleri antibiyotik direncini sağlayan plazmid aktarımı ve insan insülininin mayalara ürettirilmesi için maya genleri içine insan genleri eklenmesi.

Ancak yine de bir iş için özel tasarımlanmış proteinlerin kodlarının yazılması tesadüfler veya deneme yanılmalarla açıklanamaz.

Çünkü hücre için süregelen ihtiyaç karşılanamaz ise hayatını nasıl devam ettirecekler.

Diyelim ki ihtiyaç besin işlenmesi olsun. Örneğin; selüloz olsun ortamda ve başka besin olmasın veya kısıtlı olsun. Şİmdi hücre veya hücreler selüloz işleyen bir enzime ihtiyaç duysunlar.

Ne yapacaklar deneme yanılma mı?

Hacı buna komik diyecek ama hiç de komik değil. O hücreler o enzimi üretene kadar açlıktan telef olacaklar ve tecrübeleri de kendileriyle beraber yok olacak ve kendilerinden sonra gelecek nesillere birşey de aktaramayacaklar.

Hem zaten enzim tasarlamak bir iş; o enzimi kodlayacak genomu tasarlamak bir ayrı iş ve bunu diğer nesillere kazandırmak ayrı iş;

Böyle bir ihtimal olsa bile trilyonlarca yıllar sürecek bir serüven olurdu; ki sonuçta bir enzim;

ne var ki tek bir hücrede neredeyse 3000 enzim var. Yapısal proteinler de cabası.

Tasarım yapmanın ne zor bir iş olduğunu anlamak için Catia, Solidworks gibi bir tasarım programında çalışsınlar. Bir anda birçok faktörü gözönüne alarak akıllıca bir tasarı için çabalasınlar.

Deney sonuçta, bilimsel bir çaba olacaktır. Bakalım tasarım kolay iş mi?

Ya hu canlılardaki estetikle birletirilmiş tasarırım sıradan, adi, basit mi?

Bir F18 Hornet sıradan bir tasarım mı? ya peki bir kırlangıç sıradan bir tasarım mı?

Beslenme, savunma, avlanma ve üreme gibi temel ihtiyaçlar hep beraber gelişmediyse aradaki formlar ne yer ne içer ne tutar nasıl aşk yaparlar Allah aşkına söyler misiniz?

Evet evrimcilere bu sorum olsun ara formlar henüz gelişmemişlerken nasıl beslendiler, nasıl avlandılar, nasıl ürediler, nasıl korundular?

Bilimsel ve ve akılcı bir yaklaşımla; tüm bunlar biz canlıların daimi temel ihtiyaçları değil mi?

Aç kalarak sex yapmayı deneyin ne kadar başarılı olunur?

Düşmandan korunmadan beslenmek için ava çıkın.

EE en doğal yaşam mücadeleniz değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine bilinmeyenlere yatırım yapıyorsun Gottik kardeşim.

Bu sevdadan vazgeçmelisiniz.

Bu kara sevdadır..

Bilim bilinmeyenlerin gizemin çözerek ilerler.

Bilim onları bilinemez yaparak değil.. Bilinir yaparak veya en azından bilinir yapmaya çalışarak ilerler.

Bir olgunun olamayacağını iddia etmek, onu çok iyi bilmeyi gerektirir...

Siz ise bilinmeyeni bilmeden bilinemeyeceği sonucuna varıyorsunuz..

Bu çok yanlış bir yaklaşımdır..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böylesine isabetli konuşabilen birisinin Big Bang öncesi söz konusu olduğunda elinde hiç bir şey olmadan atıp tutması ve bu atıp tutmalarının kesin doğru bilgiler olduğuna hükmetmesi ne ilginç bir ironi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...