Jump to content

Bediüzzaman Mantığı. Anlamayanlar İçin...


Recommended Posts

Bilndiği gibi Allah dersen oluyor fekat Tanrı dersen olmuyor. Sebebi Kuran'da Tanrı geçmiyor da o yüzden. Evet şaşırmayın.

Aynı mantığa göre adamın adı Furkan ise Kuran'da var olduğu için bu adam da Var demektir. Çünkü Varlığı Kurandan kanıtlanabilmektedir. Nasıl "Bu ne demek? :blink: ". <_<

Analmadınız mı? Yahu bunu bilmeniz lazım. Bakın devam ediyorum. >>>

Ama adamın adı bir İngiliz ismi olursa mesela Jenna:D. O zaman bu kişi gerçekte Yok demektir. Neden çükü Kuran'dan adamın adı ispatlanamıyor. Şimdi anladınız değil mi? Heh evet. ^_^

Bu mantık Bediüzzaman Suni Nursi Hazretleri mantığıdır. Hazret kendini bile Kuran'dan ispatlamıştır. Meaaşalaaahhh. Meaşallaaahhh. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 172
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

mantığa bak mantıya gel...

biz niye tanrı diyelim, yabancılar tanrı diyor diyenler bile var inev.. gözümle gördüm.. düşün artık..

yabancılar tanrı diyormuş!.. filmlerin dublajında "tanrı" dendiği için... I dont believe in Tanrı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bediüzzaman dediğin şu radyodan gelen sesleri melekler ile açıklayan zır delimi?

Hani şu aklını zekasını hiç ama hiç kullanmayanların çok sevdiği zır delimi?

Hadi bu adam deli ya bu deliye Bediüzzama diyenler nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bediüzzaman dediğin şu radyodan gelen sesleri melekler ile açıklayan zır delimi?

Hani şu aklını zekasını hiç ama hiç kullanmayanların çok sevdiği zır delimi?

Hadi bu adam deli ya bu deliye Bediüzzama diyenler nedir?

Şimdi Xislam

Bediüzzaman radyo bahsinde radyodan çıkan sesleri açıklamaya mı çalışmıştır?

İyi düşün bir kerede cevap ver bu sefer sana kıvırma payı bırakmayacağım çünkü..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi Xislam

Bediüzzaman radyo bahsinde radyodan çıkan sesleri açıklamaya mı çalışmıştır?

İyi düşün bir kerede cevap ver bu sefer sana kıvırma payı bırakmayacağım çünkü..

Yok radyonun nasıl yapıldığını, radyoyu yaparken hangi maddelirin kullanılması gerektiğini, ve sonrada çalışması için allaha dua edilmesi gerektiğini anlatıyor.

İyikide bunları anlatmış çünki o deli bunları anlatmasa bugün teknoleji bu hale gelmezdi.

Bu olayı defalrdır konuşuyorsun her seferinde rezil oluyorsun sonra inanılmaz ama ne zaman bu radyo olayını görsen sende saplantı olmuş dalmadan edemiyorsun, çünki beyin işlemiyor...

Bak aşağıda ne demiştim sazan hemen atladı nasıl biliyor kendisini:

Hani şu aklını zekasını hiç ama hiç kullanmayanların çok sevdiği zır delimi?

Hadi bu adam deli ya bu deliye Bediüzzama diyenler nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
mantığa bak mantıya gel...

biz niye tanrı diyelim, yabancılar tanrı diyor diyenler bile var inev.. gözümle gördüm.. düşün artık..

yabancılar tanrı diyormuş!.. filmlerin dublajında "tanrı" dendiği için... I dont believe in Tanrı...

yabancilar tanri demez, god derler.

tanri "allah" in türkçesidir, tengri den gelir.

allah arapçadir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi Xislam

Bediüzzaman radyo bahsinde radyodan çıkan sesleri açıklamaya mı çalışmıştır?

İyi düşün bir kerede cevap ver bu sefer sana kıvırma payı bırakmayacağım çünkü..

3 gün önce elime hüve nüktesi geçti. belki bi 10 yıl olmuştur okumayalı. baktım neler yazmıştı diye. valla aradan o kadar zaman geçmesine rağmen gayet tutarlı bir yaklaşımla anlatmış hava hareketindeki sanatçılığı. biraz abartı var tabii. mesela hava zerrelerinin konuşmayı nakletmek için o dili bilmelerine gerek yok. yada bir çekirdekteki tüm zerrelerin ondan çıkacak ağacın tüm özellikleirne vakıf olmasına da gerek yok.

said nursinin darwinizme karşı öne sürdüğü argümanlar klasik darwinizmi çürütecek niteliktedir. ama sonra darwinizm, söylem değiştirdi. gen bilimdeki gelişmelerden sonra Neo-darwinizm adı altında farklı argumanlar koydu ortaya. bence said nursinin argumanları buna karşı yeterli değil. bunun için nurculardan pekçok kişi bilim dünyasını tanıyınca atayis olup çıkıyor. xislam bence bu keleklerden :) biri.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Saidi Nursi medrese eğitimiyle yetişmiş biri, bilimin b'sini bile bilmez.

İstanbul'a gittiğinde sanırım (sebilü reşat dergisi olacaktı ya da süratül müstakim) çevresinde bir kaç kişinden kulaktan dolma evrenle, bilimle ilgili bir kaç kelime öğrenmişti.

Yani Namık Kemal'in Renan'a karşı İslamı savunma kapasitesi vardı çünkü eğitimliydi ama bu kapasiteyi Saidi Nursiden beklemeyin ona haksızlık olur, zaten Renan'ı anlayacak kapasite bile yoktu nasıl cevap versin, bilimin eğitimini/öğretimini görmemiş ki; Dine gelince, Dini bilgisi de Medrese bilgisiyle sınırlıdır. Peki farkı nedir diye sorarsanız farkı güçlü bir hafızası vardı ve tüm medrese ilmini yutmuştu ama Kur'anı Muhammed Esed gibi Süleyman Ateş gibi Seyyit kutup gibi bilmiyordu zaten bir yenilik de getirmedi mesela ben kendim pek çok yeniliği S Ateş ile öğrendim. Ama bu yenilikler Saidi Nurside yok. S. Nursi kabir azabına inanır, Urfa balıklı gölüne inanır, Ademin cenetten kovuluşuna, Havva'nın Ademin Kaburga kemiğinden yaratıldığına vs. vs.

tarihinde McMurphy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Saidi Nursi medrese eğitimiyle yetişmiş biri, bilimin b'sini bile bilmez.

İstanbul'a gittiğinde sanırım (sebilü reşat dergisi olacaktı ya da süratül müstakim) çevresinde bir kaç kişinden kulaktan dolma evrenle, bilimle ilgili bir kaç kelime öğrenmişti.

Yani Namık Kemal'in Renan'a karşı İslamı savunma kapasitesi vardı çünkü eğitimliydi ama bu kapasiteyi Saidi Nursiden beklemeyin ona haksızlık olur, zaten Renan'ı anlayacak kapasite bile yoktu nasıl cevap versin, bilimin eğitimini/öğretimini görmemiş ki; Dine gelince, Dini bilgisi de Medrese bilgisiyle sınırlıdır. Peki farkı nedir diye sorarsanız farkı güçlü bir hafızası vardı ve tüm medrese ilmini yutmuştu ama Kur'anı Muhammed Esed gibi Süleyman Ateş gibi Seyyit kutup gibi bilmiyordu zaten bir yenilik de getirmedi mesela ben kendim pek çok yeniliği S Ateş ile öğrendim. Ama bu yenilikler Saidi Nurside yok. S. Nursi kabir azabına inanır, Urfa balıklı gölüne inanır, Ademin cenetten kovuluşuna, Havva'nın Ademin Kaburga kemiğinden yaratıldığına vs. vs.

bir insanın neyi bilip bilmediğini kitaplarından anlarız. said nursinin evrim teorisini tanıdığı belli. ne de olsa evrim teorisi darwinle doğmadı. bunun bir geçmişi var. darwinin araşıtmaları evrim teorisine felsefi bir boyut katmaz, bir güç vermez. darwinin yaptığı sadece bilimsel bulgudan ibarettir. bu bulguları o zamanlarda var olan evrim teorisine eklediğinizde yeni bir bakış açısı çıkmaz ortaya. evrim teorisi ancak ve ancak Neo-darwinizmle yeni bir bakış açısı kazanmıştır.

said nursinin argumanları klasik darwinizmle yani evrim teorisyle başedecek güçtedir. ama, dediğim gibi, genbilimdeki gelişmeleri de kattığınızda said nursinin argumanları yaya kalır.

"doğal seçilim" ile "birikimli doğal seçilim" arasındaki farkı biliyorsan ne demek istediğimi de anlıyorsundur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok radyonun nasıl yapıldığını, radyoyu yaparken hangi maddelirin kullanılması gerektiğini, ve sonrada çalışması için allaha dua edilmesi gerektiğini anlatıyor.

İyikide bunları anlatmış çünki o deli bunları anlatmasa bugün teknoleji bu hale gelmezdi.

Bu olayı defalrdır konuşuyorsun her seferinde rezil oluyorsun sonra inanılmaz ama ne zaman bu radyo olayını görsen sende saplantı olmuş dalmadan edemiyorsun, çünki beyin işlemiyor...

Bak aşağıda ne demiştim sazan hemen atladı nasıl biliyor kendisini:

Dalga geçmeden ciddiyetle söylemeye korkuyormusun xislam?

Ben yine rezil olmaya hazırlıklıyım..Sen hazır mısın?

Radyo bahsinde Bediüzzaman radyoda ki seslerin nasıl çıktığını açıklamaya mı çalışıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

3 gün önce elime hüve nüktesi geçti. belki bi 10 yıl olmuştur okumayalı. baktım neler yazmıştı diye. valla aradan o kadar zaman geçmesine rağmen gayet tutarlı bir yaklaşımla anlatmış hava hareketindeki sanatçılığı. biraz abartı var tabii. mesela hava zerrelerinin konuşmayı nakletmek için o dili bilmelerine gerek yok. yada bir çekirdekteki tüm zerrelerin ondan çıkacak ağacın tüm özellikleirne vakıf olmasına da gerek yok.

said nursinin darwinizme karşı öne sürdüğü argümanlar klasik darwinizmi çürütecek niteliktedir. ama sonra darwinizm, söylem değiştirdi. gen bilimdeki gelişmelerden sonra Neo-darwinizm adı altında farklı argumanlar koydu ortaya. bence said nursinin argumanları buna karşı yeterli değil. bunun için nurculardan pekçok kişi bilim dünyasını tanıyınca atayis olup çıkıyor. xislam bence bu keleklerden :) biri.

Hüve nüktesinde ki bahisten darwinizme nasıl bir köprü kurdun anlamakta güçlük çekiyorum..

Biraz açar mısın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dalga geçmeden ciddiyetle söylemeye korkuyormusun xislam?

Ben yine rezil olmaya hazırlıklıyım..Sen hazır mısın?

Radyo bahsinde Bediüzzaman radyoda ki seslerin nasıl çıktığını açıklamaya mı çalışıyor?

Sa it nursi denen deli hakkında konuşurken ciddiyetmi istiyorsun.

Seninde söylediğin gibi rezil olmaya alışıksın.

Radyo bilbadehe kudret-i ilahiyenin bir cilvesidir ve o cilvenin kürre-i havaya umumca temsil eden bu gelen hadis-i şerifin meali gösteriyor, şöyle ki: Bir melaike var, kırkbin başı var, her başında kırkbin dili var, her dilde kırkbin tesbihat yapıyor. 64 Tirilyon tesbihat aynı anda söylüyor. (Üşenmemiş saymış deli) Demek kürre-i hava bu melaike gibidir. Yani bu melaikenin tesbihatı adedince her kelimei tayyibe hava sayfasına yazıyor. Kürre-i hava diyor ki, bu hadis benden veya buna benzer memur meleklerden haber veriyor, külli bir şuurla yapılan bu iş yalnız tek bir zerrenin vazifesi ne bana yani kürre-i havaya ve ne de bütün eşyaya vermesi hiç bir ciheti imkanı yok, demek her yerde hazır nazır, ahadiyet cilvesiyle ve içinde ihatalı bir irade, muhit bir ilim bulunan bir kudret-i ezelliyenin cilvesidir. Buna milyonlar şahitlerden birisi radyodur.

İşte sa it e göre radyonun açıklaması.

İnanabiliyormusunuz günümüzde bu deli karacahilin yolundan gidenler var onlara nurcu diyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"doğal seçilim" ile "birikimli doğal seçilim" arasındaki farkı biliyorsan ne demek istediğimi de anlıyorsundur.

Bu argumanları yazarmısınız?

kötü bir amaç için sormuyorum, slogan olanın pratik kazanması ya dasadece öğrenmek için..

Link to post
Sitelerde Paylaş

SAİT NURSİ'NİN CEHALETİ VE İDEOLOJİSİ

Evvelce Said'i Kürdi olarak tanınıp bu ünvanı kullanan ve soyadı kanunundan sonra doğduğu Bitlis'in Nurs köyüne izafetle Nursi soyadını alan Sait Nursi, yarı cahil, okuyup yazmasını bilmez bir adamdı. Nur risalelerinden Tiryak adlı risalenin 68'nci sahifesinde kendisi de bu hususu itiraf etmekte ve risalelerini yardımcılarına (Nur şakirtlerine) yazdırdığını bildirmektedir. Eski Şeyhülislamlardan Mustafa Sabri Efendi tarafından yazıldığı bildirilen (Tuhfetürreddiye Ala Mezhebi Saidi Kürdiye) adlı risalede (okur, fakat yazamaz, imla bilmez, seksen sene içinde yaşadığı Türk Milletinin lisanına bile hakkıyla vakıf olamamıştır) denilmektedir.

Meşrutiyetin ilanından sonra Bitlis ve havalisinde şeyhlik faaliyetinde bulunmuş, sonra İstanbul'a gelerek siyasete atılmış ve (İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti) kurucuları arasında faaliyet göstermiştir. «İttihad-ı Muhammedi» den ne kast ettiğini Hutbe-i Şamiye adlı risalenin 84'ncü sahifesinde şu şekilde açıklamaktadır:

«İttihadı İslam olan İttihadı Muhammedi dediğimiz vakit umum müminlerin mabeyninde bilkuvve veya bilfiil sabit olan İttihat murattır. Yoksa İstanbul ve Anadolu'daki cemaat murat değildir. Amma bir katre su da şudur. Bu ünvandan tahsis çıkmaz, tarifi hakikisi şöyledir: Esas temel şarktan garba, cenuptan şimale mümted ve merkezi haremeyni şerifeyn ve ciheti vahdet tevhidi ilahi peyman ve yemini iman, nizamnamesi sünneti ahmediye, kanunnamesi evamir ve nevahii şer'iyye-kulüp ve encümenleri umum medaris, mesacit ve zavaya o cemaatin ilelebet ve muhallet naşiri efkarı umum kulübü islamiye ve her vakit naşiri efkarı başta Kur'an ve tefsirleri (şimdi risale-i nur). Yine mektubat adlı risalede «azametli, bahtsız bir kıt'anın, şanlı talihsiz bir Devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi ittihadı islamdır» diye yazılı bulunmaktadır. (Mektubat, Doğuş ltd. Mat., Ankara 1958, s.436)

Said Nursi, 31 Mart vak'asından önce Derviş Vahdeti ile münasebet kurmuş o zaman yayınlanan Volkan Gazetesinde çıkan yazıları ile 31 Mart vak'asını körüklemiştir. Volkan Gazetesi, 5 Şubat 1908 tarihli 49'ncu sayısından itibaren (İttihad-ı Muhammedi) fırkasının yayın organı, mürevvici efkarı olduğunu başlığı altında ilan etmiştir (Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya, İslamcılık Cereyanı, s.119, 121).

Said Nursi, yine o tarihte (kürt Teali Cemiyeti)ne girmiş, 1327 tarihinde (1911) yayınladığı bir kitabın gerekçesinde «Uyan ey Selahattini Eyyubi'nin torunları kürtler» diye kürtleri, Türkler aleyhine tahrike gayret etmiştir. (Güventürk, Nurculuğun İçyüzü, s.107). Mektubat adlı risalede, kendisinin Türk olmadığını, Türklük ile münasebetinin bulunmadığını, Türkiye'de kürt milleti diye ayrı millet mevcut olduğunu ileri sürerek memleketin birliğini bölücü hareket ve faaliyette bulunmaktan çekinmemiş ve (Türkçe kamet et diye benim gibi başka milletten olanlara teklif etmek hangi usuldendir. Evet hakiki Türkler pek hakiki dostane ve uhuvvetkarane münasebettar olduğum halde böyle sizin gibi frenk meşreblerin... Türkçülüğü ile hiç bir cihetle münasebetim yoktur. Nasıl bana teklif ediyorsunuz, hangi kanun ile eğer milyonlarla efradı bulunan ve binlerce seneden beri milliyetini ve lisanını unutmayan ve Türklerin hakiki bir vatandaşı ve eskiden beri cihat arkadaşı kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini unutturduktan sonra belki bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz bir nevi usulü vahşiyane olur. Yoksa sırf keyfidir. Eşhasın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz) diye yazdığı görülmüştür «Mektubat...s.339». Yine Sait Nursi, o tarihte (Kürdistan Azmi Kavi) Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli kürt kıyafeti ile boynunda dürbün, belinde kama ve tabanca İstanbul'a gelerek Cuma selamlığında Padişah'a cemiyetin Sait imzası altında yazdığı ve esası kürtçe tedrisat yapacak mektepler açmağa dayanan ariza takdim etmesinden dolayı bir müddet tımarhaneye konulup affedilmiştir.

ATATÜRK DÜŞMANLIĞI

Sait Nursi, İstiklal Savaşı sırasında Ankara'nın (halife)yi kurtaracağına inandığı için Ankara'ya gelmiş, laik bir devlet rejimi ve Cumhuriyetin kurulması üzerine Atatürk'e kızarak Van'a gitmiştir. Kendisi bu olayı şöyle özetlemektedir: (Garplılaşmak bahanesi altında Şeairi İslamiye aleyhinde bir cerayan hissettiğimden Ankara'dan ayrıldım) demektedir (Münazarat, s.4)...

Said Nursi, laik bir Devlet rejimi kurduğu için Atatürk'e düşman kesilmiş, onu Şualar adlı risalenin bir çok yerlerinde Ebusüfyan ve Deccale benzetmiştir.

Barla Mektupları adlı risalenin 53'ncü sahifesinde Atatürk'ü kastederek şöyle demektedir. (Tek gözlü Deccal, ya iman et, yahut bütün dünyanın maskarası olacaksın) (Dr. Neda Armaner, İslam Dininden Ayrılan Cereyanlar -Nurculuk adlı esere müracaat).

Sönmez adlı risalenin 21 ve 22'nci sahifelerinde yine Atatürk hakkında şu cümleler yer almaktadır: (Ayasofya camiini puthaneye ve meşihat dairesini kızlar lisesine çeviren bir adamı sevmemenin bir suç olması imkanı var mı?)... 1928 (1924) yılında vuku bulan Şeyh Sait isyanı ile ilgili görülmüş, İsparta'daki ikameti sırasında dini siyasete alet ve Devletin dahili emniyetini ihlal suçlarından Eskişehir'de yapılan duruşması sonunda bir seneye mahkum olup cezasını çektikten sonra Kastamonu'da ikamete memur edilmiştir (Güventürk, Nurculuğun İçyüzü, s. 106)

DENGESİZLİĞİ VE SAHTEKARLIĞI

Sait Nursi, keramet sahibi olduğunu iddia etmekte ve bunu her fırsat ve vesilede ileri sürmekten çekinmemektedir. Kapalı kapılardan kimseye görünmeden çıktığını, hapishanede iken camide namaz kıldığını, hiçbir şey yemeden yaşayabildiğini, kendisine gaipten sesler ve ihtarlar geldiğini, asırlarca önceden din büyüklerinin kendisi ve eserleri hakkında müjdeler verdiklerini, Kur'an-ı Kerim'deki Nur süresinin kendisi hakkında nazil olduğunu (Ya Eyyühel Müzemmil) ayeti kerimesinin Ey Saidi Kürdi demek olduğunu ileri sürmek suretiyle aklın ve bizzat İslamlığın kabul etmeyeceği iddialarda bulunmaktadır (Asayı Musa, 1949; Özek, s.246)

Bediüzzaman Cevap Veriyor adlı risalede şu satırlar yer almıştır: (Hiç bir geliri olmadığı ve kimsenin hediye ve ikramını kabul etmediği halde ne ile ve nasıl yaşadığı sualine karşı, bereket ve ikram-ı ilahiye ile yaşadığı, Kur'an hizmetinin kerameti olarak erzak hususunda ikram-ı ilahiye'ye mazhar olduğu kaydedildikten sonra bir gün Süleyman adlı bir misafir ile birlikte dağda yalnız kaldıkları ve yiyecek hiç bir şeyleri bulunmadığı sırada misafirlerine ne ikram edeceğini düşünürken altında oturduğu ağacın dalları arasında koca bir ekmek peyda olduğunu ileri sürmekte ve 20-30 gündür hiç bir insanın o tepeye çıkmamış olduğunu ilave etmekten de geri kalmamaktadır (Bediüzzaman Cevap Veriyor, Ankara, 1960, s. 113-114)

Sait Nursi'ye göre, araba ile dolaşırken bir yaşındaki küçük bebekler bile koşup elini öperlermiş. «Hanımlar Rehberi, s.105». Zülfikar adlı risalede hayvanların bile Nur risalelerine hayran kaldıklarını söyleyecek kadar ileri gitmiştir. (Dr. Armaner, Nurculuğun İçyüzü, İlahiyat Fakültesi yayınlarından, s.8).

Sait Nursi, bütün ömrünce Doğu'da Nur risalelerini tedris için bir medrese kurmak hevesiyle yaşamıştır. Bu medresenin adı Medresetüzzehra olacaktır. Bu medrese, Kahire'deki Camiülezher'in kızkardeşidir. Öğretim dili bakımından da (Lisanı Arap vacip, kürt caiz, Türk lazım) demektedir. «Münazarat, s.131, Dr. Çetin Özek, Türkiye'de Gerici Akımlar ve Nurculuğun İçyüzü, s.249-250». Sait Nursi'ye göre bu şark üniversitesi geleneğe dayanacaktır. Garplılaşma ve medeniyete ait tez bu üniversitede yer almayacaktır. İstanbul Üniversitesi'nde de bir Nur Medresesi yani Medresetüzzehranın açılması lazımdır (Gençlik Rehberi, 1951, s.77; Özek, ...s. 250-251)

Yine Gençlik Rehberi adlı risalenin 50'nci sayfasında (Eski Medreselerde 5-10 seneye mukabil inşaallah Nur medreseleri 5-10 haftada aynı neticeyi temin edecek ve 20 senedir ediyor, hem Hükümet bu millet ve vatanın hayatı dünyeviyesine pek çok faydası bulunan bu Kur'an lam'alarına ve Kur'an dellalı olan risalei Nur'a değil ilişmek belki tamamı ile terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara kefaret ve gelecek şiddetli belalara ve anarşiliğe karşı bir set olabilsin) diye yazılıdır (Said Nursi, Gençlik Rehberi, İstanbul Sinan Mat. 1959, s.50)

Kisvenin imanla bir alakası olmadığı halde Sait Nursi, hayatında şapka giymemekle övünmektedir. (Asayı Musa) adlı risalenin 136'ncı sayfasında (28 sene gavurlara benzememek için inziva ihtiyar eden bir islam fedaisi ve hakikat-ı Kur'aniyenin fedakar hizmetkarına denilse ki, sen kafirlerin papazlarına benzeyeceksin, onlar gibi başına şapka giyeceksin, bütün İslam ulemasının icmaına muhalefet edeceksin, yoksa ceza vereceğiz denilse, elbette öyle her şeyi Hakikat-ı Kur'aniyeye feda eden bir adam değil dünya evi hapis veya işgence, belki parça parça bıçakla kesilse, cehenneme de atılsa, katiyyen yüz ruhu da olsa bütün bu tarihçei hayatının şahadeti ile feda edecektir) diye yazıldığı görülmüştür.

Sait Nursi'ye ve Nurculara göre, kadınların örtünmesi bir islami adettir. Kadınların örtünmesine karşı açılmış mücadele Türk kadınının haysiyetine karşıdır (Lem'alar, Ankara, 1957, s.25; Tesettür risalesi, s.84-192).

AKIL-MANTIK-BİLİM VE TEKNİK DÜŞMANLIĞI

Fennin ve medeniyetin bir icadı olan ve nasıl çalışıp işlediği artık herkesçe bilinen radyonun Saidi Nursi'ye göre mahiyeti de şöyledir: (Radyo bilbadehe kudret-i ilahiyenin bir cilvesidir ve o cilvenin kürre-i havaya umumca temsil eden bu gelen hadis-i şerifin meali gösteriyor, şöyle ki: Bir melaike var, kırkbin başı var, her başında kırkbin dili var, her dilde kırkbin tesbihat yapıyor. 64 Tirilyon tesbihat aynı anda söylüyor. Demek kürre-i hava bu melaike gibidir. Yani bu melaikenin tesbihatı adedince her kelimei tayyibe hava sayfasına yazıyor. Kürre-i hava diyor ki, bu hadis benden veya buna benzer memur meleklerden haber veriyor, külli bir şuurla yapılan bu iş yalnız tek bir zerrenin vazifesi ne bana yani kürre-i havaya ve ne de bütün eşyaya vermesi hiç bir ciheti imkanı yok, demek her yerde hazır nazır, ahadiyet cilvesiyle ve içinde ihatalı bir irade, muhit bir ilim bulunan bir kudret-i ezelliyenin cilvesidir. Buna milyonlar şahitlerden birisi radyodur (ihlas Dergisi, 1964, Nu.9, s.3..)

Sait Nursi'ye göre elektrik kontağı ve meteor hadiselerinin fenni ve fizik ilmine uygun açıklaması dine aykı-rıdır, dinsizliğin ifadesidir. Bu ve buna benzer olaylar ilahi kudretin varlığının delilidir ve onun nişanesidir. Bunların hepsi Kur'anda vardır ve fizik kanunlarına göre açıklama yapmak Kur'anın kudretine, hikmetine aykırı düşmektedir (Sait Nursi, Ramazan Risalesi, s.1-15..)

Yine Sait Nursi'ye göre her şey, her zerre Allah'a ibadet eder, mesela pusulanın Kabe'deki Hacer'i Esvet'i işaret ederek titremesi, namaz kılmasıdır (Tiryak, s.116).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sa it nursi denen deli hakkında konuşurken ciddiyetmi istiyorsun.

Bu hoş olmamış.

Bildiğim kadarıyla Said Nursi, insan öldürmedi, bombalamadı da ayrıca hırsızlık da yapmadı.

Mücadelesi de gayet barışçıldı. İt diyerek bir insan it olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sa it nursi denen deli hakkında konuşurken ciddiyetmi istiyorsun.

Seninde söylediğin gibi rezil olmaya alışıksın.

Radyo bilbadehe kudret-i ilahiyenin bir cilvesidir ve o cilvenin kürre-i havaya umumca temsil eden bu gelen hadis-i şerifin meali gösteriyor, şöyle ki: Bir melaike var, kırkbin başı var, her başında kırkbin dili var, her dilde kırkbin tesbihat yapıyor. 64 Tirilyon tesbihat aynı anda söylüyor. (Üşenmemiş saymış deli) Demek kürre-i hava bu melaike gibidir. Yani bu melaikenin tesbihatı adedince her kelimei tayyibe hava sayfasına yazıyor. Kürre-i hava diyor ki, bu hadis benden veya buna benzer memur meleklerden haber veriyor, külli bir şuurla yapılan bu iş yalnız tek bir zerrenin vazifesi ne bana yani kürre-i havaya ve ne de bütün eşyaya vermesi hiç bir ciheti imkanı yok, demek her yerde hazır nazır, ahadiyet cilvesiyle ve içinde ihatalı bir irade, muhit bir ilim bulunan bir kudret-i ezelliyenin cilvesidir. Buna milyonlar şahitlerden birisi radyodur.

İşte sa it e göre radyonun açıklaması.

İnanabiliyormusunuz günümüzde bu deli karacahilin yolundan gidenler var onlara nurcu diyorlar.

Hahahaha... Şahane açıklamış sahiden de!

Nurcu denilince aklıma ilk sen geliyorsun uzun süredir. "Ölü beyinler"

Bu deliyi nasıl ciddiyetle tartışabiliriz ki? Bunu istemek bile çılgınlık...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu hoş olmamış.

Bildiğim kadarıyla Said Nursi, insan öldürmedi, bombalamadı da ayrıca hırsızlık da yapmadı.

Mücadelesi de gayet barışçıldı. İt diyerek bir insan it olmaz.

Türkçede said diye bir isim yok sait var.

Ayrıca bu adama it demek it'e hakaret olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sa it nursi denen deli hakkında konuşurken ciddiyetmi istiyorsun.

Seninde söylediğin gibi rezil olmaya alışıksın.

Radyo bilbadehe kudret-i ilahiyenin bir cilvesidir ve o cilvenin kürre-i havaya umumca temsil eden bu gelen hadis-i şerifin meali gösteriyor, şöyle ki: Bir melaike var, kırkbin başı var, her başında kırkbin dili var, her dilde kırkbin tesbihat yapıyor. 64 Tirilyon tesbihat aynı anda söylüyor. (Üşenmemiş saymış deli) Demek kürre-i hava bu melaike gibidir. Yani bu melaikenin tesbihatı adedince her kelimei tayyibe hava sayfasına yazıyor. Kürre-i hava diyor ki, bu hadis benden veya buna benzer memur meleklerden haber veriyor, külli bir şuurla yapılan bu iş yalnız tek bir zerrenin vazifesi ne bana yani kürre-i havaya ve ne de bütün eşyaya vermesi hiç bir ciheti imkanı yok, demek her yerde hazır nazır, ahadiyet cilvesiyle ve içinde ihatalı bir irade, muhit bir ilim bulunan bir kudret-i ezelliyenin cilvesidir. Buna milyonlar şahitlerden birisi radyodur.

İşte sa it e göre radyonun açıklaması.

İnanabiliyormusunuz günümüzde bu deli karacahilin yolundan gidenler var onlara nurcu diyorlar.

O yazıyı anlayamadığını bildiğimden soruyorum zaten bunu..

Cevap vermeye korkuyor gibisin...

Bu ukarıda ki yazı radyoda ki seslerin nasıl yayıldığını açıklayan bir yazımıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...