kenzo 0 Oluşturuldu: Şubat 12, 2010 Raporla Share Oluşturuldu: Şubat 12, 2010 (düzenlendi) Büyük patlamanın deneysel gerçekliği bazı teistlerin, bunun bir yaratıcının varlığını kanıtladığını iddia etmelerine neden oldu. 1951′de Papa 12. Pius, Papalık Akademisinde şöyle dedi: “Zaman içinde yaratılış gerçekleşti, bu nedenle bir Yaratıcı vardır, bu yüzden de Tanrı vardır.” Büyük patlama düşüncesini ilk kez ileri süren kişi olan astronom/rahip Georges Henri Lemaître, Papa’ya bu ifadesinin “mutlak” olmaması için tavsiyede bulundu. [burada Papa'nın yanılmazlığı dogmasına atıfta bulunuluyor. -] Hristiyan apolojist William Lane Craig, evrenin başlangıcı olması gerektiğini ve bu başlangıcın da kişisel bir yaratıcıya işaret ettiğini düşündüğü bir dizi sofistike argüman ileri sürmüştür [burada yaratıcı için kullanılan kişisel kelimesi yaratıcının irade, duygu, amaç ve diğer kişisel özellikleri olduğunu ifade etmektedir. -dv]. Bunlardan biri 1916′da Einstein tarafından yayımlanmış ve o günden itibaren birçok zorlayıcı deneysel testten geçmiş olan modern kütle çekim teorisi olan genel göreliliğe dayanmaktadır. 1970 yılında kozmolog Stephen Hawking ve matematikçi Roger Penrose, daha önce Penrose tarafından çıkarsanmış olan bir teoremi kullanarak büyük patlamanın başlangıcında bir tekilliğin varolduğunu “kanıtladılar”. Genel göreliliği ekstrapolasyon ile sıfır zamanına doğru geri çektiğimizde evren devamlı olarak küçülürken evrenin yoğunluğu ve kütle çekimsel alan devamlı artar. Evrenin boyutu sıfıra doğru giderken yoğunluk ve kütle çekim alanı (en azından genel göreliliğin metamatiğine göre) sonsuza gider. Craig, bu noktada zamanın durması gerektiğini ve böylece bu andan daha önceki bir zamanın varolamayacağını iddia eder. Fakat Hawking daha sonra önceki kanıtını reddetti. Zamanın Kısa Tarihi (A Brief History of Time) adlı kitabında “Evrenin başlangıcında gerçekte bir tekillik yoktu.” demiştir. Penrose’un da hemfikir olduğu bu düzeltilmiş sonuç, Einstein’ın görelilik teorilerinin ortaya çıkmasından sonra geliştirilmiş olan kuantum mekaniğine dayanmaktadır. Şimdiye kadar büyük hassasiyetle doğrlunmış olan kuantum mekaniği bize genel göreliliğin (en azından bugünkü formülasyonuyla) Planck zamanından kısa süreler ve Planck boyundan kısa mesafeler için geçersiz hale geleceğini söylemektedir. Buradan çıkan sonuç şudur: Genel görelilik, Planck zamanından önce tekillik olduğunu göstermek için kullanılamaz ve Craig’in zamanın başlangıcı olduğunu göstermek için tekillik teoremini kullanması geçersizdir. Craig ve diğer teistler bununla alakalı başka bir iddiada daha bulunuyorlar: Evrenin bir noktada mutlaka başlangıcı olması gerekir çünkü eğer evren sonsuz yaşında olsaydı bugüne ulaşması için sonsuz zamandan geçmiş olması gerekirdi. Fakat filozof Keith Parsons’un işaret ettiği gibi “Evrenin sonsuz yaşında olduğunu söylemek başlangıcı olmadığını söylemek demektir—sonsuz zaman önce bir başlangıca sahip olduğunu değil.” Sonsuzluk, 19. yüzyılın sonlarında matematikçi Georg Cantor‘un çalışmalarında kesin bir şekilde formüle edilmiş soyut matematiksel bir kavramdır. Fakat sonsuzluğun simgesi olan “∞” fizikte “çok büyük bir sayı” için kısaltma olarak kullanılır. Fizik saymaktır. Fizikte zaman, basitçe bir saatteki tiktakların sayımıdır. İleriye doğru sayabildiğiniz gibi geriye doğru da sayabilirsiniz. İleriye doğru sayarak çok büyük bir sayıya ulaşabilirsiniz ama asla matematiksel olarak pozitif sonsuza ulaşamazsınız ve zaman “hiçbir zaman sona ermez”. Geriye doğru sayarak çok büyük negatif bir sayıya ulaşabilirsiniz ama asla matematiksel olarak negatif sonsuza ulaşamazsınız ve zaman “hiçbir zaman başlamaz”. Hiçbir zaman pozitif sonsuza ulaşamadığımız gibi negatif sonsuza da ulaşamayız. Evren gelecekte matematiksel olarak sonsuz olaya sahip olmasa da yine de bir sonu olması gerekli değildir. Benzer şekilde, geçmişte matematiksel olarak sonsuz olay olmasa da yine de bir başlangıcı olması gerekli değildir. Her zaman için bir olayı takip eden bir olay ve bir olaydan önce gelen bir olay vardır. Craig, evrenin başlangıcı olduğunun gösterilmesinin kişisel bir yaratıcının varlığını kanıtlamak için yeterli olduğunu savunmaktadır. Bunu İslami teolojideki kelâm kozmolojik argümanı tarzında sunmaktadır. Argüman bir kıyas şeklinde sunulmaktadır: Varolmaya başlayan herşeyin bir nedeni vardır. Evren varolmaya başladı. Bu nedenle evrenin bir nedeni vardır. Kelâm argümanı filozoflar tarafından mantıksal temelde şiddetli şekilde karşı çıkılmıştır. Ama burada bilim üzerine odaklandığımız için bunları tekrarlamaya gerek yok. Makalelerine bakıldığında Craig, ilk önermeyi genel günlük deneyim dışında kanıt gerektirmeyen bir gerçek olarak almaktadır. Aynen bize dünyanın düz olduğunu söyleyen deneyim gibi. Gerçekte, atom ve atom altı seviyede belli nedenleri olmadan fiziksel olaylar gözlemlenmiştir. Örneğin, uyarılmış enerj iseviyesindeki bir atom daha düşük bir enerji seviyesine indiğinde foton yayar. Bu olayın hiçbir nedeni bulunmamıştır. Benzer şekilde, radyoaktif bir çekirdeğin bozunması için de belli bir neden yoktur. Craig buna karşı, kuantum olaylarının önceden belirlenmemiş bir şekilde de olsa yine de “nedeni” olduğunu iddia etmektedir. Bunu da “olasılıksal nedensellik” olarak adlandırmaktadır. Burada aslında Craig, ilk önermesinde kullandığını “neden”in tesadüfi, spontane (kendiliğinden olan) birşey olabileceğini kabullenmiş oluyor. Olasılıksal nedenselliğe izin vererek önceden belirlenmiş yaratılış için yaptığı savunmayı da yıkmış oluyor. Olasılıksal nedenler konusunda oldukça başarılı bir teorimiz var: kuantum mekaniği. Belirli bir olayın ne zaman gerçekleşeceğini öngörmüyor. Aslında ayrı ayrı olayların önceden belirlenmiş olmadıklarını varsayar. Bir istisna David Bohm’un kuantum mekaniği yorumunda ortaya çıkar. Buna göre henüz saptanamamış kuantum altı kuvvetlerin varolduğu kabul edilir. Bu yorumun bazı destekçileri olsa da genel olarak kabul edilmez çünkü bu, özel göreliliğin ihlâl edilmesini gerekli kılan ışık hızı üstü bağlantılara ihtiyaç duymaktadır. Daha da önemlisi, kuantum altı güçlerin varlığını gösteren hiçbir delil bulunmamıştır. Kuantum mekaniği, ayrı ayrı olayları öngörmek yerine benzer olaylar bütünün sonuçlarının istatistiksel dağılımını öngörür. Bunu yüksek hassasiyetle yapabilir. Örneğin, bir kuantum hesaplaması size belli bir süre sonunda büyük bir örnek parçadan kaç tane çekirdeğin bozulacağını söyleyecektir. Veya uyarılmış atomlardan oluşan bir grubun yayacağı ışığın yoğunluğunu öngörebilirsiniz ki bu atomların yayacağı toplam foton sayısının bir ölçüsüdür. Ama ne kuantum mekaniği ne de varolan herhangi başka bir teori (Bohm’unki de dahil olmak üzere), ayrı ayrı çekirdeklerin veya atomların davranışıyla ilgili hiçbir şey söyleyemez. Atomik geçişlerde fotonların kendiliğinden (spontan şekilde) yayılması gibi nükleer ışımalarda da parçacıklar kendiliğinden yayılır. Önceden belirlenmişlik olmadığından, bu olaylar Craig’in ilk önermesiyle çelişmektedir. Radyoaktivite olayında bozulmanın, bir üstel bozulma “yasası”na uyduğu gözlemlenmektedir. Bu istatistiksel yasa tam da belli bir kısa zaman aralığındaki bozulma olasılığı ile aynı uzunluktaki diğer tüm zaman aralıklarındaki bozulma olasılıklarıeşit olması durumunda bekleyeceğimiz birşeydir. Bir başka deyişle bu bozulma eğrisinin kendisi, herbir ayrı olayın tahmin edilemez bir şekilde oluştuğunun yani önceden belirlenmiş olmadığının delilidir. Kuantum mekaniği ve klasik mekanik (Newton mekaniği) genelde düşünüldüğü kadar birbirinden ayrı ve bağımsız değildir. Aslında kütle, mesafe ve hız gibi sistem parametreleri klasik bölgeye doğru yaklaştığında, kuantum mekaniği yumuşak bir şekilde klasik mekaniğe dönüşür. Bu olduğunda kuantum olasılıkları ya sıfır ya da %100′e gelir ki bu da bize bu seviyede kesinlik sağlar. Fakat olasılıkların sıfır veya %100 olmadığı birçok örnek vardır. Kuantum olasılık hesapları, benzer olaylardan oluşan bir grup üzerinde yapılan gözlemlerle tam olarak uyuşmaktadır. Şunu da dikkate almak gerekir: Kelâm argümanının sonucu geçerli bile olsaydı yani evrenin bir nedeni olsaydı, bu neden niçin doğal olamasın? Bu durumda, kelâm argümanı ikinci önermeyi gündeme getirmeye gerek bile kalmadan hem deneysel hem de teorik yönden başarısızlığa uğramış durumdadır. Şubat 12, 2010 tarihinde kenzo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
iLLeGaLTM 0 Şubat 12, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2010 gönderildi Konular çok dağınık kenzo nereen girip nereden çıkılmış anlamakta zorlandım.. Kimse yorum yapmamış aslında asıl tartışılması gereknlerden biride bu mevzudur. Evrenin bir sebebi olmalı dediğimizde yani bunun doğruluğunu kabu ettiğimizde bu sebep neden doğal olmasın denmiş.. Bu çok çelişkili bir ifade.. Zaten doğallık evren fizik yasaları vs hepsi bahsedilen ilk nedenin arkasından gelen hakikatler.Dolayısıyla ilk neden olma şansları yoktur. Kişisel görüşüm ateizm hiçbir şekilde şöyle bir önkabulu yapamaz. Kelâm argümanının sonucu geçerli bile olsaydı yani evrenin bir nedeni olsaydı, Bu önkabul ateizme taban tabana terstir.Kelam argümanı sonucu geçerli önkabulu doğal olmayan fizik dışında bir ilk nedeni açıklamak gerektirir..Buda muhakak bulunduğumuz evrene göre metafiziksel olabilir.. Sevgiler. Link to post Sitelerde Paylaş
NeilMcCauley 0 Şubat 12, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2010 gönderildi Evrenin bir sahibinin olmasının hiçbir önemi yok çünkü bu sahip sadece güçlüye ve zengine sahip çıkıyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Buffalo 0 Şubat 12, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2010 gönderildi ilk neden hakkinda cok guzel aciklamalar yapiliyor. http://vodpod.com/watch/2091057-stephen-hawking-kainat-hakknda-byk-sorular-soruyor turkce subtitle var. Link to post Sitelerde Paylaş
Tanri 0 Şubat 12, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2010 gönderildi ilk neden hakkinda cok guzel aciklamalar yapiliyor. http://vodpod.com/watch/2091057-stephen-hawking-kainat-hakknda-byk-sorular-soruyor turkce subtitle var. Kuantum fiziği ve tasavvuf var altında Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Şubat 12, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 12, 2010 gönderildi (düzenlendi) Kimse yorum yapmamış aslında asıl tartışılması gereknlerden biride bu mevzudur. Evrenin bir sebebi olmalı dediğimizde yani bunun doğruluğunu kabu ettiğimizde bu sebep neden doğal olmasın denmiş.. Bu çok çelişkili bir ifade.. Zaten doğallık evren fizik yasaları vs hepsi bahsedilen ilk nedenin arkasından gelen hakikatler.Dolayısıyla ilk neden olma şansları yoktur. Kişisel görüşüm ateizm hiçbir şekilde şöyle bir önkabulu yapamaz. Öncelikle "cause" yani "neden" kavramı fiziksel evrenden soyutladıgımız bir kavramdır, mantıksal bir zorunluluk değildir. Fiziksel bir sonuç, fiziksel bir sebebe dayanabilir peki metafiziksel bir ilk sebep kavramı fiziksel bir sonucu (evreni)nasıl ortaya çıkarır. Bir kere burda bir tutarsızlık var. Sonuç fiziksel ama o sonucu doğuran neden metafiziksel. Bunun mantıksal açıdan bile neden kavramının tanımıyla ilgili bir sorunu var. Dediğim gibi "nedensel ilişki" mantıksal bir zorunluluk değildir. Yani kurgulanabilecek her evrende geçerli olmak zorunda değildir. 2+2'nin 4 etmesi gibi değildir. Naturalistik bir ilk nedenin ateizmle bir çelişkisi olamaz. Nedenler zincirini bir doğru gibi düşün Doğrunun ucundaki noktanın, ortasındaki noktadan konumu dışında hiç bir özelliği farklı değildir. Şubat 12, 2010 tarihinde kenzo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
iLLeGaLTM 0 Şubat 15, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 15, 2010 gönderildi Öncelikle "cause" yani "neden" kavramı fiziksel evrenden soyutladıgımız bir kavramdır, mantıksal bir zorunluluk değildir. Fiziksel bir sonuç, fiziksel bir sebebe dayanabilir peki metafiziksel bir ilk sebep kavramı fiziksel bir sonucu (evreni)nasıl ortaya çıkarır. Bir kere burda bir tutarsızlık var. Sonuç fiziksel ama o sonucu doğuran neden metafiziksel. Bunun mantıksal açıdan bile neden kavramının tanımıyla ilgili bir sorunu var. Dediğim gibi "nedensel ilişki" mantıksal bir zorunluluk değildir. Yani kurgulanabilecek her evrende geçerli olmak zorunda değildir. 2+2'nin 4 etmesi gibi değildir. Naturalistik bir ilk nedenin ateizmle bir çelişkisi olamaz. Nedenler zincirini bir doğru gibi düşün Doğrunun ucundaki noktanın, ortasındaki noktadan konumu dışında hiç bir özelliği farklı değildir. Tutarsızlık görüşüne katılmıyorum.. işi basitleştirelim biraz kenzo.Öceliikle nedensellik ve mantıksal zorunluluk meselesini mevcut önkabul ile geçmiş olmamız gerek..Yani kelam argümanının ilk sebep görüşünü varsayımsal olarak kabul ettik ve ilk nedenin fiziksel mi yoksa metafiziksel mi olduğunu buluyoruz.. Fiziğe neden aramak fizik içinde olabilir mi? Aradığımız neden fiziği netice vericek.Demek o neden fizik olmadan önce oluşuyor.Fiziğin olmadığı bir durumda fiziksel neden arayabilirmiyiz? Fiziksel bir sonuç, fiziksel bir sebebe dayanabilir peki metafiziksel bir ilk sebep kavramı fiziksel bir sonucu (evreni)nasıl ortaya çıkarır. Bir kere burda bir tutarsızlık var. Sonuç fiziksel ama o sonucu doğuran neden metafiziksel. Metafiziksel bir neden fiziği netice verebilir.Bu metafiziksel nedenin mahiyetine bağlıdır. Eğer mahiyetinde mevcut fizik bilgisi var ise fiziği netice vermesi mümkündür. Esasen bir nedeni metafiziksel yapan netice olan fiziktir.O hale ilk neden fiziği bilgisinde barındırmalıdır ki metafizik olabilsin. Fakat ilk neden metafizik olmaz ise fizik hiç olamaz.Çünkü fizik diye birşey yoktur kelam argümanına göre.... Daha öncede söyledim.Materyalizm kelam argümanının hiçbir yönüne önkabul yapamaz. İki zıt nokta var 1-İlk neden 2-Nedensizlik evrenin ezeli olması.. 2. görüş birinci görüşün taban tabana zıttıdır. Sevgiler. Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Şubat 15, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 15, 2010 gönderildi (düzenlendi) işi basitleştirelim biraz kenzo.Öceliikle nedensellik ve mantıksal zorunluluk meselesini mevcut önkabul ile geçmiş olmamız gerek..Yani kelam argümanının ilk sebep görüşünü varsayımsal olarak kabul ettik ve ilk nedenin fiziksel mi yoksa metafiziksel mi olduğunu buluyoruz.. Asıl mesela burası ki Nedensellik mantıksal bir zorunluluk olmadıgı için fiziksel bir ilk neden varolabilir. Herhangi fiziksel olgunun nedensiz ortaya çıkması mantıksal açıdan bir çelişki yaratmaz. Bu nedensiz olguya istersen ilk neden de, ne farkeder? Metafiziksel bir neden fiziği netice verebilir.Bu metafiziksel nedenin mahiyetine bağlıdır. Eğer mahiyetinde mevcut fizik bilgisi var ise fiziği netice vermesi mümkündür. Metafiziksel nedenin mahiyeti nedir? Metafizik bir ilk nedeni nasıl tanımlarsın? "ol" dedi oldu veya başka birşey Ol deyince ne olduda oldu? Bunun mahiyeti tanımlanabilir mi? Neden- "cause" dediğin kavram zaten fiziksel olarak tanımlanabilen bir kavram. Sen kendi fiziksel evreninden böyle bir kabul ile geriye doğru gitsen ve ilk olaya ulaşsan bile bu ilk olayın metafiziksel bir sebebi olması zorunludur diyemezsin.Nedenler zincirini kesiksiz bir doğru gibi düşünsen o doğrunun ucunda sıçrama yapmanı gerektiren nedir? Şubat 15, 2010 tarihinde kenzo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
iLLeGaLTM 0 Şubat 15, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 15, 2010 gönderildi Asıl mesela burası ki Nedensellik mantıksal bir zorunluluk olmadıgı için fiziksel bir ilk neden varolabilir. Herhangi fiziksel olgunun nedensiz ortaya çıkması mantıksal açıdan bir çelişki yaratmaz. Bu nedensiz olguya istersen ilk neden de, ne farkeder? Metafiziksel nedenin mahiyeti nedir? Metafizik bir ilk nedeni nasıl tanımlarsın? "ol" dedi oldu veya başka birşey Ol deyince ne olduda oldu? Bunun mahiyeti tanımlanabilir mi? Neden- "cause" dediğin kavram zaten fiziksel olarak tanımlanabilen bir kavram. Sen kendi fiziksel evreninden böyle bir kabul ile geriye doğru gitsen ve ilk olaya ulaşsan bile bu ilk olayın metafiziksel bir sebebi olması zorunludur diyemezsin.Nedenler zincirini kesiksiz bir doğru gibi düşünsen o doğrunun ucunda sıçrama yapmanı gerektiren nedir? Herhangi fiziksel olgunun nedensiz ortaya çıkması mantıksal açıdan bir çelişki yaratmaz. Ben buna dahi katılmıyorum ama asıl mesele o değil.. Bak şimdi. Herhangi fiziksel olgunun nedensiz ortaya çıkması mantıksal açıdan bir çelişki yaratmaz.[ Diyelim ki öyle.. Nedensellik mantıksal bir zorunluluk olmadıgı için fiziksel bir ilk neden varolabilir. Bu cümlen yukarıda ki ile çelişiyor gibi farkında mısın? Bir neden aramayacak isek Neden kelam argümanının ilk nedenine fiziksel bir neden oturtmaya çalışıyoruz? Neden aramıyor isek fizik içinn ezelidir demeliyiz.Doğru değil mi? Link to post Sitelerde Paylaş
iLLeGaLTM 0 Şubat 18, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2010 gönderildi Kenzo Tartışma iyi gidiyordu.. :Umarı yanlış birşey yapmaadım bu meseleler üzerine düşünmek gayet güzel ve keyifli.. Link to post Sitelerde Paylaş
KirliSakal 0 Şubat 19, 2010 gönderildi Raporla Share Şubat 19, 2010 gönderildi Radyoaktivite olayında bozulmanın, bir üstel bozulma “yasası”na uyduğu gözlemlenmektedir. Bu istatistiksel yasa tam da belli bir kısa zaman aralığındaki bozulma olasılığı ile aynı uzunluktaki diğer tüm zaman aralıklarındaki bozulma olasılıklarıeşit olması durumunda bekleyeceğimiz birşeydir. Bir başka deyişle bu bozulma eğrisinin kendisi, herbir ayrı olayın tahmin edilemez bir şekilde oluştuğunun yani önceden belirlenmiş olmadığının delilidir. Bu kisim hakkinda biraz daha bilgi alabilir miyim? Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Eylül 11, 2011 gönderildi Raporla Share Eylül 11, 2011 gönderildi (düzenlendi) Bence bütün sorun evrenin yoktan var olması sorunudur.Tanrının yokluğu varlığa çevirmesi; yokluğun,aynı zamanda karşıtı olan varlığa dönüşme imkanına sahip olduğu anlamına gelir. Bu ise iki karşıtın bir arada bulunması demektir ki, kelam alimleri de (cem i zıddeyn muhaldir)diyerek bunun imkansız olduğuna hükmetmişlerdir. Ve yine (kudret i ilahiye muhale taalluk etmez) diyerek,imkansız, mantıksal çelişki içeren şeylerin yaratılamaz olduğunu belirtmişlerdir.Yani İslami açıdan da yoktan var etme imkansız görülmektedir. Demekki yaratma ister tanrı tarafından olsun, ister kendiliğinden olsun dönüştürme anlamında düşünülebilir(enerjinin maddeye dönüşmesi) gibi. Şimdilik bu kadar. Eylül 11, 2011 tarihinde osho tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts