Jump to content

yararli bilgiler


Recommended Posts

PROF. DR. KENAN DEMÝRKOL, AKILLI BESLENMENÝN MATEMATÝÐÝNÝ ANLATTI

"Damar týkayan kolesterol deðil, þeker!"

Gazetelerden kesip buzdolabýna astýðýnýz bütün "kibrit kutusu kadar" reçeteleri çöpe atýn! Prof.Dr. Kenan Demirkol, A'dan Z'ye akýllý beslenmenin matematiðini anlatýyor... Þeker, vücudumuzu, demir paslanýr gibi paslandýrýyor, eskitiyor; çocuklarýmýzýn hücrelerini 12 yaþýnda yaþlandýrýyor. Þekeri, gýda sanayiinden söküp atmak zor ama, iþe evlerimizin kapýsýndan baþlayabiliriz!

Prof. Dr. Kenan Demirkol genel cerrah. Muayenehanesinin kapýsýnda "prof." yazmýyor. "Ben üniversitede hocayým, burada hekim" diyor. Söz bir ara "kronometreli doktorlara" geldiðinde, yani 15 dakika muayene süresini aþýnca ikinci vizite ücretini alanlara çok þaþýrdý. Çünkü kendisi saat takmýyor, "dalgýnlýkla saatime bakar da hastayý tedirgin ederim" diye. Uzmanlýk alaný, beslenmeyle yakýndan ilgili olan sindirim sistemi organlarý. Ancak Demirkol bir "akýllý beslenme" uzmaný. Bunu bir insanýn tüm bedenine iliþkin olduðu kadar, siyasi ve toplumsal boyutlarýyla da ele alýyor. Peki beslenme nedir? Ýlk aklýmýza gelen, þiþmanlýk-zayýflýk. Özellikle kadýnlarda modasýna göre sýfýr bedenle, 90-60-90 arasýnda deðiþen ölçülerde olmak ya da olmamak. Doðru mudur? "Kibrit kutusu kadar" reçetelerini bir yana býrakýp, Demirkol'a: "Neden düþmandýr þu ünlü üç beyaz?" diye sorduk. O, þekerle baþladý.

"ÞEKER TÜKETÝMÝYLE HASTALIK ARTIÞ EÐRÝSÝ PARALEL"

DEMÝRKOL- Kýsmen ya da tümüyle beslenme alýþkanlýklarý sonucu oluþan kronik, aslýnda önlenebilir hastalýklar, çok büyük bir toplum saðlýðý sorunu haline gelmiþtir. ABD'de 20 yaþ üstü eriþkinlerin yüzde 65'i ya þiþman ya daha da ileri aþamada. 64 milyon insanýn koroner kalp hastalýðý, 11 milyon insanýn þeker hastalýðý, 37 milyonun kolesterol yüksekliði vardýr. Ülkemizde kalp hastalýðý sýklýðý bu boyuta henüz gelmemiþ gözükse bile, þeker hastasý sayýsýnýn dört milyon olduðu göz önünde bulundurulursa, yakýn zamanda vahim bir tablo ile karþý karþýya kalacaðýmýz açýktýr.

Ne zaman ki þeker pancarýndan þeker üretilmesi Avrupa'da ortaya çýktý, soðuk iklimlerde de þekere dönüþebilecek bir besin maddesi keþfedildi, toplumlarýn þeker tüketimi arttý. Toplumlarýn þeker tüketiminin artýþ eðrisiyle, hastalýklarýn artýþ eðrisi bire bir örtüþüyor. Çünkü; þeker sadece kalorisiyle, þiþmanlatýcý etkisiyle zarar vermiyor, doðrudan kimyasal yapýsýyla da çok tehlikeli. "Þeker yiyeyim oradan aldýðým kaloriyi baþka yerden kýsarým" demek çok yanlýþ. Ýnsan vücudunun þeker almasýna gereksinim yoktur.

"12 YAÞINDA YAÞLANDIRIYOR"

- Çocuklarýn enerjiye ihtiyacý var diye belli miktarlarda yemeleri doðru deðil mi?

- Asla doðru deðil.

- Peki enerji ihtiyacýmýzý nasýl karþýlayacaðýz?

- Taþ devri döneminde insanlar hayvan avlar ve bitki toplar. Þeker sadece meyvede var. Meyve esas olarak bir kültür bitkisi. Doðal ortam sebze aðýrlýklýdýr. Ýnsan eli ne kadar fazla deðmiþse bir gýda maddesine, o oranda olumsuzlaþýyor. O dönemde, insanlarýn kan þekeri 60 dolayýndaymýþ. Bu devirlere geldikçe þekerle tanýþýyor ve alýþkanlýklarý deðiþiyor. Dolayýsýyla ortalama kan þekeri de deðiþiyor. Þimdi 100'lerdeyiz, 120'de þeker hastalýðý. Biliyorsunuz þimdi þeker hastalýðý iki türlü. Bir doðumsal genetik özelliklerle alakalý tip 1 diabet. Bir de edimsel tip 2 diabet. Pankreas organýnýn artýk yeterince insülin üretememesiyle ortaya çýkar. Yaþlanma süreci olarak kabul edilir. 60'lý yaþlarda görülmesi beklenir. Ama þu anda 12 yaþýndaki çocuklarda tip 2 diabet var. Saðlýklý beslenmede þekerin hiç yeri yok. Tamamen bir damak alýþkanlýðýdýr.

"KANSER HÜCRESÝ DE ÞEKERLE BESLENÝYOR"

- Ama, beyin sadece glikozla beslenmiyor mu?

- Doðru. Ancak, bu glikozu her türlü karbonhidrat içeren bitkiden vücut elde ediyor. Kanser hücresi de þekerle besleniyor. Özellikle kemoterapi gören asla þeker yememeli.

Þeker pancarýndan veya þeker kamýþýndan elde ettiðimiz þeker 'sakaroz', iki ayrý molekülden oluþan bir birleþik moleküldür. Sakarozu biz yer yemez vücudumuzda glikoz ve fruktoza ayrýþýr. Glikoz kan þekerimizin de adýdýr. Hemen kana karýþýr ve kan þekerini yükseltir. Vücudumuz þekerin zararlý olduðunu bildiði için korkudan hemen insülin salgýlar. Çok fazla miktarda þeker yemiþsek, gereðinden fazla insülin salgýlanýr. Ýnsülin o þekeri hemen alýr vücudun bir enerji açýðý varsa kýsmen enerjiye dönüþtürür. Ama insan vücudu çok tasarruflu bir biyolojik bünye. Çok az enerjiyle çok iþler yapabilir. Mutlaka yediðiniz þekerde bir fazlalýk olacaktýr. Bu fazla þeker, insülin aracýlýðý ile ya kas ve karaciðerdeki þeker depolarýna götürülecek ki, vücudumuzun þeker deposu 120 gram kadardýr. Orasý da sürekli doludur, hiç boþ kalmýyoruz çünkü. Ýnsülin bu þekeri alacak ve yaða dönüþtürecek. Dolayýsýyla sizin yediðiniz þeker vücudun deðiþik bölgelerinde yaðlanmalara sebep olacak. Ýnsülin salgýlandýðý için bir de tokluk hormonu salgýlanýr. Hiç olmazsa þekerin glikoz bölümü bir derecede tokluk yarattýðý için daha fazla þeker yemenizin de önüne geçmiþ olur.

Þekerin ikinci bölümü olan fruktoz; çok az oranda insülin salgýlatýr. Dolayýsýyla sýnýrsýzca yiyebiliriz. Fruktoz günde 15 gram kadar vücudumuzda metabolize edilebiliyor. Deðiþik kimyasal süreçlerin içine katýlabiliyor. Bu da 30 gram þekerdir. Günde bundan fazla yenirse karaciðerde trigliserite dönüþür. Trigliserit kan yaðýdýr. Bu hem karaciðer yaðlanmasýna, hem damar sertliðine, hem de vücudumuzun yaðlanmasýna yol açar. Bugün Amerika'da alkole baðlý sirozdan daha çok, karaciðer yaðlanmasýna dayalý sirozdan karaciðer nakli gereksinimi duyuluyor.

"MEYVE YÝYORSAN, ÞEKER YEME"

- Yiyeceklere ve içeceklere bunu tercüme edersek.

- Bir kutu meþrubatta 35 gram; 200 gram meyvede 30 gram þeker vardýr. Ýnsanoðlunun 200 gram meyve dýþýnda hiç þeker yememesi gerekir. Diyelim ki çok aþerdiniz, 2 parça çikolata yediniz, o gün meyve yemeyin. Bir matematik yapmak zorundayýz. Elbette, meyveden elde etmiþ olduðumuz bir takým vitamin ve antioksidanlarý da feda etmiþ oluyoruz.

- Meyvelerin þeker oranlarý farklý deðil mi?

- Ýncir ve muz en çok þeker içerenler. Ama onun dýþýndaki meyveler aþaðý yukarý ayný.

- Okuyucularýmýz söyleþimizden sonra bir reçete çýkartabilirler mi? Bunu yemeyeceðim, þunu yemeliyim diyebilir mi? Bu sistemin içindeyken, nasýl baþaracaklar bunu?

"HAYVANLARA YAPTIÐIMIZ…"

- Ben kendim yapmadýðým þeyleri topluma anlatamam. Ben böyle ve de çok keyifli yaþýyorum. Sunulanlar içinde saðlýklý beslenmeyi bir þekilde yapmak mümkün.

- Aslýnda hayvanlar yapabildiklerine göre.

- Hayvanlar yapamýyor bu iþi, Çünkü; hayvanlarý biz besliyoruz. Týkýyoruz ahýrlara "þunu yiyeceksin" diye hayvanlara hayvanlýk yapýyoruz.

- Oysa tavuklar bütün gün eþelenir durur, ihtiyacý olaný seçer yerdi. Filler örneðin hastalandýðý zaman belli aðacýn yapraklarýný gider yermiþ ilaç niyetine.

- Evet bu tüm hayvan aleminde var. Kaliforniya Valisi bütün o rambo görüntüsüyle Amerika'da en aklý baþýnda valilerden biri oldu. Ýki büyük atýlýmý oldu. Bir tanesi; okullarda meþrubat satýþýný yasakladý. Ýki; patates cipsinin üzerinde, "öldürücüdür" yazýsý konuyor.

AMERÝKA'NIN MISIRINI TÜKETECEÐÝZ DÝYE…

- Cips deyince öteki düþmana mý geçiyoruz?

- Yok, bir konu daha var. Son yýllarda yeni akým mýsýrdan þeker elde etmek. 1920'li yýllarda Amerikan baþkaný "benim köylüm mýsýrdan kalkýnacak" fetvasýnda bulundu. Gerçekten de çok büyük teþvikler verildi. Göz alabildiðince mýsýr ekildi. Dünya mýsýr ekiminin yüzde 40'ý Amerika'dadýr. Bunu sadece hayvan yemi yaparak ya da baþka yollarda tüketemeyince deðerlendirme yollarý arandý. Japonlar mýsýrdan þeker elde etmeyi keþfetti. Amerika hemen balýklama atladý bu yöntemin üzerine. Artýk þeker endüstriyel. Sývý olduðu için paketlenip satýlamaz. Ama her türlü dondurma, meþrubat, þerbette kullanýlýyor. Bakýyorsunuz þimdi baklavacý artýk þerbetini kendisi yapýp dökmüyor. Kartal'dan fabrikadan hazýr fruktoz þerbeti geliyor.

KOLESTEROL DÜÞMANLIÐI

- Ama bunun daha saðlýklý olduðu yazýlýp çiziliyor.

- Maalesef. Þimdi bilgi çaðýndayýz ya! Bence bilgiye ulaþmanýn en zor olduðu çaðdayýz. Çünkü, ekonomik kazanç kaygýsý her türlü bilginin üzerine binmiþ durumda. O kadar büyük bir rant var ki, gerçeðe ulaþmanýn en zor olduðu dönemi yaþýyoruz.

Biraz önce dediðimiz gibi 15 gramdan fazla fruktoz yaða dönüþüyor ve bizi hasta ediyor. Nasýl demir paslanýnca eskir, bu paslanmanýn bilimsel adý oksitlenmedir. Vücudumuzdaki hücreler de oksitlenir ve yaþlanýr. Birtakým gýdalarla oksitleyici, bir de bunu engelleyici maddeler alýrýz. Örneðin, üzüm çekirdeði. Gerçekten bu sistem bizim organizmamýzýn yaþlanmasýný belirleyen, hastalanmasýný, kanser geliþimini belirleyen ana faktör. Bakýn bir kolesterol furyasý aldý gidiyor. Kolesterol anne sütünde, yeni bir hayatýn doðmasý için ana nesne olan yumurtada bolca var. Demek ki insan hayatýnýn geliþme döneminde inanýlmaz gereksinim var. Bakýyorsunuz kolesterol düþmanlýðý sarmýþ ortalýðý.

"KOLESTEROL MASUM, BÝZ SUÇLUYUZ"

- Kolesterolün ölçüsü de zaman zaman deðiþiyor. Bunun modasý olur mu?

- Bakýyorsunuz LDL 130'a kadar normalde. Üç sene sonra 100, þimdi de 60 olsun diyorlar. Yakýnda sýfýra indirecekler. Aslýnda, kolesterol masum. Bizler suçluyuz. Fruktozu yani tatlý þekeri yiyerek oluþturduðumuz trigliseritler, kolesterolün oksitlenmesine sebep oluyor . Yaðsýz kuzu þiþ yediðinizi varsayalým, yanýnda da meyve suyu içiyorsunuz. Sadece kuzu þiþi yeseniz bir zararý yok, ama kýrmýzý etten aldýðýnýz kolesterolü, meþrubattan aldýðýnýz þeker trigliserite dönerek oksitlediðiniz için damar sertliði oluþuyor. Biz insanlara "kardeþim kolesterol zararlý deðil. Ama oksitlenmesine izin verme" diyeceðimize, ilaç firmalarý kolesterolü düþürecek ilaç keþfediyor. Biz masum olaný indiriyoruz. Eðer oksitleyici maddeleri düþüremiyorsak, oksitlenen maddeleri azaltalým. Ama esas insan mantýðý ne diyor? Oksitleyen maddeleri azalt.

Yine oksitleyici bir madde, damar sertliði yapan doymuþ yað asidi. Bu madde yapay beslenen hayvanlarýn sütünde var, depo yaðlarýnda var. Ama bizim ineðimiz merada otlasa, doðru beslense doymuþ yað asidi sütte ve hayvansal yaðda sýfýr olacak. Dolayýsýyla kolesterol oksitlenmemiþ olacak.

ANTEP YUVALAMASININ FAYDALARI

- Peki bu mümkün mü? Merada otlayan inek, otlayacak da, süt yapacak da kaç kiþiyi besleyecek? Fiyatý yükseltmez mi tüm bunlar?

- Çok güzel bir noktaya deðindiniz. Yýllardýr hep böyle aldatýlýyoruz. "Dünya nüfusu aç. Dünyayý besleyebilmemiz için yapay gübreye, yapay yeme ihtiyacýmýz var." Hayvansal proteini, tek kaynak olarak görürseniz haklýsýnýz. Ama insan ekmek yerken bile protein almýþ oluyor. Hububat, baklagillerde bile protein var. Þimdi doktorlar bunu okur okumaz itiraz ederler. Derler ki "Esansiyel amino asitler vardýr". Yani hayvansal gýdada var olan, vücudun üretemediði mutlaka dýþardan alýnmasý gereken bazý protein yapý taþlarý, amino asitler vardýr. Örneðin; mercimekli bulgur pilavý yaptýðýnýzda bulgurda eksik olaný mercimekten, mercimekte eksik olaný bulgurdan alýyorsunuz. Anakýz diye bir yemek varmýþ, ben de yeni gördüm, bulgurdan yapýlan küçük köftecikler nohutla birlikte piþiriliyor.

- Antep yöresinin yuvalamasý gibi..

- Bir baklagil ve bir hububat. Birbirinin eksiklerini tamamlýyorlar. Tam ete eþdeðer protein almýþ oluyorsunuz. Makro nutrientler yað, protein ve karbonhidrattýr. Mikro nutrientler ise vitaminler, mineraller, enzimlerdir. Bizim süte kalsiyum açýsýndan ihtiyacýmýz var. Eðer merada otlayan bir hayvanýn sütüyse içinde bulunan omega-3'e ihtiyacýmýz var. Türkiye'de biliyorsunuz gençlerde inanýlmaz bir demir eksikliði var. Kýrmýzý et doðadaki en önemli demir kaynaðýdýr. Bitkiden demir çok daha az özümsenebilmektedir. Dana eti bir demir kaynaðýdýr, protein kaynaðý deðildir. Ben proteinimi bulgurdan, baklagilden alýyorum zaten. Ama yapay yem üreticileri "biz dünyayý nasýl doyuracaðýz" yalanýyla kandýrarak hayvancýlýðý katlettiler. Hayvanlarý meralardan ahýrlara çektiler ve bugün her ahýr hayvaný þeker hastasý. Çünkü neyle besleniyor, pancar küspesiyle, yapay protein yemleriyle, patatesle ve mýsýrla besleniyor. Hýzla kan þekerini yükselten, hayvanýn yaðlanmasýna yol açan ve hayvanýn þeker hastasý olmasýna yol açan bir beslenme þekli.

ÝNEK NE YEMELÝ

Doðal beslenen ineðin sütünde omega-3 vardýr, yapay beslenende hiç yoktur . Doðal beslenen ineðin sütünde damar sertliði yapýcý doymuþ yað asidi yoktur, yapayda vardýr. Bu asitler fruktoz gibi kolesterolün oksitlenmesine yol açar. Doðal beslenen ineðin sütünde dünyanýn bugüne kadar bildiði en büyük antioksidan olan alfaminolimik asit vardýr. Bu maddeyi tüketen kadýnlarda meme kanseri yüzde 40 daha az görülmektedir. Yapay beslenen ineðin sütünde bu hiç yoktur. Yine merada beslenen ineðin sütünde insüline benzer büyüme hormonu vardýr. Bu gençlik aþýsýdýr, bütün hücrelerin kendisini yenilemesini saðlayan maddedir. Duymuþsunuzdur kýrsal alanda 100 yaþýný aþmýþ bazý insanlarda ikinci kalýcý diþler düþer ve onun yerine üçüncü diþler çýkar. Ýþte bu doðal sütün eseridir. Doðal sütün maliyetinin çok pahalý olduðu söylenir ama batýda ekolojik hayvancýlýðýn sonucu elde edilen süt ile konvansiyonel üretilen sütün maliyeti arasýndaki fark yüzde 10-15'i geçmiyor.

Ne Türkiye yasalarýnda ekolojik hayvancýlýkla barýþýðým, ne de AB'dekiyle. Ekolojik hayvancýlýk denince akla "ekolojik tarým sonucu elde edilmiþ ürünlerle hayvanýn beslenmesi" geliyor. Affedersiniz ama 2000 yýl önce hayvan nerden patatesi buldu da yedi, ya da pancarý. Ýneðin normal beslenmesinde pancarýn, mýsýrýn ve patatesin yeri var mý? Yok.

- Demek Amerika'dakilerin varmýþ.

Orada da yok. Ýster ekolojik tarýmla, ister normal tarýmla elde edilmiþ olsun hayvana pancar verilmesi yanlýþ. Zaten hayvanýn sütünün kötü olmasýnýn sebebi hayvanýn, karbonhidratý zengin, onu yaðlandýran tarzda, mýsýrla beslenmiþ olmasý. O yüzden ekolojik hayvancýlýk dediðimizde yasalarýmýzýn buna göre organize olmasý gerekiyor. Tanýmlamamýz gereken, türe özgü beslenme. Bir inek nasýl beslenir doðada? Öyle beslersek ineðin saðlýklý olmasýný saðlarýz. Dolayýsýyla verdiði ürünün de insanlara saðlýklý olmasýný saðlarýz. Bütün doðada kendiliðinden yetiþen yeþillikler omega-3 aðýrlýklý yað içerir. Ýnsanlarýn eliyle ekilenler omega-6 içerir.

HAMSÝYÝ HANGÝ YAÐDA KIZARTACAÐIZ

- Ne fark var arasýnda?

-. Ýnsan vücudunun her hücresinde hücre zarý vardýr. Bu hücre zarý lipo protein katmanla sarýlý. Yani bir yað bir de protein. Bu hücre zarýndaki yað ana madde olarak omega-3'tür. Tek tük omega-6 da içerir. Biz yeþillikten uzaklaþtýkça ve hayvanýmýzý da yeþillikten uzaklaþtýrdýkça elimizde tek bir omega-3 kaynaðý kaldý. O da doðal deniz balýðý; kültür balýðý deðil. Halbuki insanýn her gün 1 gram omega-3 almasý gerekiyor. Omega-6 yað asitleri ile omega-3 yað asitleri vücudumuzda ayný enzimlerle metabolize edilir. Biz ayçiçeði yaðý, soya yaðý gibi yaðlarla beslenip çok omega-6 aldýðýmýz için artýk omega-3'e enzim kalmýyor. Diyelim ki hamsiyi ayçiçeði yaðýnda kýzarttýk, o hamsiden artýk bize fayda gelmiyor.

Bütün yaðlar, yað asitlerinin karýþýmýdýr. Onlar da 3'e ayrýlýr. Doymuþ yað asitleri, tekli doymamýþ yað asitleri, çoklu doymamýþ yað asitleri. Çoklu doymamýþ yað asitleri ikiye bölünür, onlar da omega-3 ve omega-6'dýr. Bundan 40-45 yýl öncesi omega-6 kolesterolü düþürüyor diye tüm topluma söyledik. Ayçiçeði ve mýsýrözü yaðlarýný tükettirdik. Fakat sonra anladýk ki bu yaðlar iyi kolesterolü de, kötü kolesterolü düþürdüðü oranda düþürüyor. Bizim kolesterol açýsýndan saðlýklý olmamýzdaki unsur iyi ve kötü arasýndaki dengedir. Ýkisini birden düþürürse denge bozulmamýþ olduðundan herhangi bir iyilik elde etmiþ olmuyoruz.

DEPRESYONUN ÇARESÝ

- Ýkisi arasýnda denge mi, fark mý önemli?

- Oran önemli. Omega-6'yý o kadar fazla alýyoruz ki, almýþ olduðumuz azýcýk omega-3'ü de deðerlendirmeden vücuttan hemen atýyoruz. Omega-3 olmayýnca hücre duvarýna veremiyorsunuz. Hücre duvarý da omega-3'ten oluþuyor. Vücut da asýl malzemeyi bulamadýðý zaman gecekondu yapar gibi ne bulursa onla hücreyi onarýyor. Omega-3 yerine, omega-6 yað asidi olan araþidonik asidi kullanýyor. Ama bu asit bütün stres komalarýnýn hammaddesi. Gecekondunuzu el bombasýyla örmüþ oldunuz. Dýþardan biri taþ atsa havaya uçacak.

- Ama o zaman da ben size stres ilaçlarý satacaðým.

- Tabii. Omega-3'ten zengin beslenen toplumlarda depresyon çok az oranda görülüyor. Zihinsel performans artýyor. Beynimizdeki toplam yað asidinin yarýsý omega-3 olmak zorunda. Ama biz vücudumuza bunu sunamýyoruz.

ÇAY VE ZEKA

- Beslenmeyle doðrudan iliþkili öyle mi?

- Ayný þey mesela demir için de geçerli. Zamanýnda Türkiye'nin yarýsý aptaldýr lafý çok tepki yarattý. Bunu bu þekilde ifade etmek hoþ olmadý, ama Türkiye'nin yarýsýnda demir eksikliði, kansýzlýðý var. Demir eksikliði zihinsel eksiklik yaratýr. Sonuçta demir üstünden düþünürsek Aziz Nesin haklýydý.

Türkiye'de çay tüketiminin de buna katkýsý var. Demirin emilimini olumsuz yönde etkiliyor. Ama diðer taraftan çay iyi bir anti oksidan.

- Yemekten hemen sonra çay içme adetimiz var. Doðru mu?

- Þekerle içmediðiniz takdirde hiçbir zararý yok. Yemekten hemen sonra çay içilebilir.

- Demirin emilimini engellediði için iki saat sonra içmek gerektiði söyleniyor.

"ÇAYI ÞEKERSÝZ ÝÇÝN!"

- Üç saat. Ben tekrar omega-3'e dönmek istiyorum. Çünkü hayati bir olay. Omega-3'ün eksikliði insanlarý þeker hastalýðýna itiyor. Damarlarýn sertleþmesine yol açýyor. Pýhtýlaþabilirlik oranýn artmasýna, dolayýsýyla kalp damarýnýn veya beyin damarýnýn pýhtýyla týkanýp "inme" veya "enfarktüs" olmasýna yol açýyor. Bir yandan omega-3 kaynaklarýmýz çok azaldý Toplum olarak zaten balýðý çok az tüketiyoruz. Omega-6'yý çok tükettiðimiz için omega-3'ün yolunu kesiyoruz. Artýk kesin olarak biliyoruz ki, ayçiçeði ve soya yaðý kansere sebep olabiliyor. Akciðer kanseri, meme kanseri, kalýn baðýrsak kanseri, þeker hastalýðýnýn oluþumunu kolaylaþtýrýyor.

- Ayçiçeði de bir bitki. Neden zararlý? Kimyasal yapýsýndan dolayý mý, üretim hatasýndan mý?

- Kimyasal yapýsýndan. Kültür bitkisidir. Omega-6 yað asidi içerdiði için. Mesela zeytinyaðý omega-9 yaðýdýr. Tekli doymamýþ yaðdýr ve omega-3 ün emilimine hiçbir zararý yoktur. Ayrýca ayçiçeði yaðýnýn bir olumsuzluðu daha var. Piþirme esnasýnda maruz kaldýðý ýsýdan sonra birtakým yapay yað asitlerine dönüþüyor. Biz bunlara trans yað asitleri diyoruz. Bu yað asitleri de yine kolesterolu oksitleyerek damar sertliði yapýyor. Diðer taraftan trans yað asidi beyindeki sinir kýlýflarýna girerek beyindeki iletiyi bozuyor ve parkinson, alzheimer gibi hastalýklara sebep oluyor.

"ANNEMÝN YEMEKLERÝ BAÞKAYDI"

- Acaba "tadý güzel" dediklerimiz bize dýþardan dayatýlan bir kavram mý? Güzel nedir?

- Eþinizle ilk evlendiðinizde yemek yaptýðýnýz zaman size itiraz etmedi mi, "benim annem böyle yapýyor" diye?

- Ben güzel yemek yaparým.

- Ona raðmen itiraz etti. Ýnsan çocukluðundan alýþtýðý damak tadýný arýyor. Belki dünyanýn en kötü aþçýsý annesi, ama insan neye alýþtýysa onu arýyor.

- Eski çaðlardan bu yana insana dair güzel-çirkin kavramý bile ne kadar çok deðiþmiþ. Biz ona böyle bir deðer yüklediðimiz için güzel oluyor. Toplumda da dayatýlan deðerler var . Kola ya da hamburger için "bak bu güzeldir" deniyor çocuklara.

- Ben o yüzden üniversitelerde konferans vermeyi tercih ediyorum. Çünkü; onlar yakýn zamanda anne baba adaylarýdýr.

SPOTLAR(ÖNEMLÝ BÝLGÝLER)

"Bir kutu meþrubatta 35 gram; 200 gram meyvede 30 gram þeker vardýr. Ýnsanoðlunun 200 gram meyve dýþýnda hiç þeker yememesi gerekir. Diyelim ki çok aþerdiniz, 2 parça çikolata yediniz, o gün meyve yemeyin. Bir matematik yapmak zorundayýz. Elbette, meyveden elde etmiþ olduðumuz birtakým vitamin ve antioksidanlarý da feda etmiþ oluyoruz."

"Türkiye'de gençlerde inanýlmaz bir demir eksikliði var. Kýrmýzý et doðadaki en önemli demir kaynaðýdýr. Bitkiden demir çok daha az özümsenebilmektedir. Dana eti bir demir kaynaðýdýr, protein kaynaðý deðildir. Ben proteinimi bulgurdan, baklagilden alýyorum zaten."

"Yapay yem üreticileri 'biz dünyayý nasýl doyuracaðýz' yalanýyla, hayvanlarý meralardan ahýrlara çektiler ve bugün her ahýr hayvaný þeker hastasý. Çünkü, pancar küspesiyle, yapay protein yemleriyle, patatesle ve mýsýrla besleniyor.

Doðal beslenen ineðin sütünde omega-3 vardýr, yapay beslenende hiç yoktur. Doðal beslenen ineðin sütünde damar sertliði yapýcý donmuþ yað asidi yoktur, yapayda vardýr. Bu asitler fruktoz gibi kolesterolün asitlenmesine yol açar.

Doðal beslenen ineðin sütünde dünyanýn bugüne kadar bildiði en büyük antioksidan olan alfaminolimik asit vardýr. Bu maddeyi tüketen kadýnlarda meme kanseri yüzde 40 daha az görülmektedir. Yapay beslenen ineðin sütünde bu hiç yoktur.

Duymuþsunuzdur kýrsal alanda 100 yaþýný aþmýþ bazý insanlarda ikinci kalýcý diþler düþer ve onun yerine üçüncü diþler çýkar. Ýþte bu doðal sütün eseridir. Doðal sütün maliyetinin çok pahalý olduðu söylenir ama aradaki fark yüzde 10-15'i geçmiyor.

Elimizde tek bir omega-3 kaynaðý kaldý. O da doðal deniz balýðý; kültür balýðý deðil. Halbuki insan her gün 1gram omega-3 almasý gerekiyor. Diyelim ki hamsiyi ayçiçek yaðýnda kýzarttýk, o hamsiden artýk bize fayda gelmiyor.

Zeytinyaðý omega-9 yaðýdýr. Tekli doymamýþ yaðdýr ve omega-3 ün emilimine hiçbir zararý yoktur. Ayrýca ayçiçeði yaðýnýn bir olumsuzluðu daha var. Piþirme esnasýnda maruz kaldýðý ýsýdan sonra birtakým yapay yað asitlerine dönüþüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yazı çok uzun

yazıda türkçe karakterden başka karakter var..

herşeye rağmen yararlı bilgiler

bycene nin başlığında bana huri hediye eden birisinin yazısını urduca olsa okurum

denizanaları erkekleri hamile kalır..

kaburga kemiklerimizin düğüm atalabilecek kadar esnek olduğunu

domuzların orgazmının 30 dk sürdüğünü

orgam anında sağlıklı bir insanın nabzının 150 civarı attığı bilimsel bir gerçek ve faydalı bir bilgidir

50 den sonra seks yapmak rizikoludur..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş

al 3 tane daha yararlı bilgi

sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir

balinaların penislerinin 12 metre olduğunu cinsellik sırasında 5 metresinin kullanıldığı

nükleer harp çıksa insanlığın sonun geleceğini amma akrep ve hamam böceklerinin yaşayacağı..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşlanmayı izah eden teorilerden birisi de glikozilasyon teorisidir... Bu yazı da basit bir lisanla bunu anlatıyor... Çok şeker, çok insülin demektir; çok insülin ise "az growth hormon, az kas ve çok yağ" anlamına gelir ve nöroendokrin yaşlanma ortaya çıkar... Yağ dokusunun çok olması, bu dokunu içeriğindeki aromatazlar yardımı ile androjenlerin östrojenlere dönüşümüne katkı sağlar... Yağ dokusu inaktif bir doku olmayıp aslında çok ciddi bir endokrin organ görevi yapmaktadır. Makul miktardaki yağ dokusunun üzeri zararlıdır ve mücadele edilmelidir...

Bu arada bilim forumunda bu konuyu isteyen arkadaşlarla tartışabiliriz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

cafe de yararlı bilgiler' e devam ediyoruz

temel içgüdü deki (( yanlış yazma olasılığım var türkçe yazacağım)) ketrin tramell rolünün önce cindy cravford a teklif edildiğini ama akbul etmediğini :unsure:

josef stalinin koyu bir dindar olduğu halde charles darwin 'in kitablarını okuyup hem kızılcık hemde ateist olduğunu :blink:

çita nın 90 km hıza 3 saniyede çıkabildiğini :blink:

amerikayı ben keşfettim diyen ülkelerin sayısının 11 olduğunu <_< ..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...