Jump to content

Diyanet ve Rezillik


Recommended Posts

Mürtedin öldürülmesi hadisini biliyordum ama Devletin Resmi Kurumu olan diyanetin bu hadisi onayladığını ve mürtedin neden öldürülmesi gerektiğine dair müthiş açıklamalarını bilmiyordum.

Bilmeyenler için linki vereyim.Diyanete göre Turan Dursun ve benzerlerinin katledilmesi haklı gerekçelere dayanıyormuş.

Bir devlet bi cinayeti nasıl haklı görebilir.İnanılmaz !

"Kim dinini değiştirirse onu öldürün" [el-Buhârî, es-Sahîh, Cihâd, 149; Ebû Dâvûd, es-Sünen, Hudûd, 1; et-Tirmizî, es-Sünen, Hudûd, 20; İbnu Mâce, es-Sünen, Hudûd, 2.]

http://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/yweboku.asp?sayfa=16&yid=4

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 60
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mürtedin öldürülmesi hadisini biliyordum ama Devletin Resmi Kurumu olan diyanetin bu hadisi onayladığını ve mürtedin neden öldürülmesi gerektiğine dair müthiş açıklamalarını bilmiyordum.

Bilmeyenler için linki vereyim.Diyanete göre Turan Dursun ve benzerlerinin katledilmesi haklı gerekçelere dayanıyormuş.

Hayır, öyle denmiyor. Aşağıdaki paragrafta doğru açıklanmış:

Meşru düzene karşı savaşın ölümü gerektiren bir suç oluşturması için savaşanların mürted olması şart koşulamayacağına göre; irtidadın ölüm cezasını gerektiren bir suça dönüşmesi için mürtedin savaşan kimse olmasını şart koşmak gerekmektedir. Şu halde bu iki hadis birlikte değerlendirildiği zaman mutlak olarak irtidadın, ölümü gerektiren bir suç oluşturmadığı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla "Kim dinini değiştirirse onu öldürün" hadisini de bu bakış açısı ile değerlendirmek gerekir. Yani hadisi, eş-Şafiî'nin anladığı gibi "İrtidat eden herkesi öldürün" şeklinde, yahut Hanefilerin anladığı gibi "İrtidat eden erkeği öldürün" şeklinde değil; "Kim irtidat eder de savaşır, can alırsa onu öldürün", şeklinde anlamalıdır.

Buna göre, eş-Şafiî ve onun görüşünde olanların dediği gibi hadisin hükmü genel ve mutlak değil, kayıtlıdır. Fakat buradaki kayıt Hanefilerle onların görüşünde olanların öne sürdüğü gibi "erkek olmak, kadın olmamak" değil, "savaşır olmak, can almak"tır.

Yanlış olansa, savaşmaya "psikolojik savaş" ı da katması:

Bu konuda savaş kavramını, psikolojik savaşı da içerecek biçimde geniş anlamı ile değerlendirmek gerekir. Zira irtidat eden bir kimsenin bir de propaganda yapması, fiilen savaşmasından daha az yıkıcı değildir. İrtidadın psikolojik savaş noktasında ne derece etkin biçimde kullanılabileceğini Kur'an şu şekilde dile getirmektedir:

"Kitap ehlinden bir grup (birbirlerine) dediler ki: `mü'minlere indirilmiş olana sabahleyin inanın, akşam da inkar edin. Belki böylece imanlarından dönerler."

Verdiği örnek de çok saçma. Ehlikitap dediği zaten farklı din.

Psikolojik savaş diyebilmek için, genel bir savaş olup da, içerden düşmanla işbirliği yapanlar nedeniyle müslümanların zor durumda kalıyor olması gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu konuda savaş kavramını, psikolojik savaşı da içerecek biçimde geniş anlamı ile değerlendirmek gerekir. Zira irtidat eden bir kimsenin bir de propaganda yapması, fiilen savaşmasından daha az yıkıcı değildir. İrtidadın psikolojik savaş noktasında ne derece etkin biçimde kullanılabileceğini Kur'an şu şekilde dile getirmektedir:

"Kitap ehlinden bir grup (birbirlerine) dediler ki: `mü'minlere indirilmiş olana sabahleyin inanın, akşam da inkar edin. Belki böylece imanlarından dönerler."143

İşte bu yorum Turan Dursun'u ve tabi bizi öldürülmesi gerekenler sınıfına sokuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İşte bu yorum Turan Dursun'u ve tabi bizi öldürülmesi gerekenler sınıfına sokuyor.

Hayır, bence bu çok abartılı bir değerlendirme BilgehanBengi.

Diyanet içinde böyle düşünen kafalar olsa da, genellemek yanlış olur.

Oradaki psikolojik savaş iddiası yanlıştır fakat bireysel olarak kimse psikolojik savaşla suçlanamaz.

Bunun için bir gruplaşma, örgütlenme ve toplu hareket gerekir. Adı üzerinde "savaş" deniyor.

Yani, İslam'a muhalif bir grup olacak ve bu grup psikolojik savaş yapıyor olacak.

Diyanetin "İrtidad ve murted" konusunda daha net olan görüşünü vereyim:

Olaya başka bir açıdan yaklaştığımızda irtidâd; Allah'a verilen sözden dönmektir. Bu da büyük bir günahtır. Fakat Kur'ân-ı Kerim buna dünyevî bir ceza, yani önleyici bir yaptırım koymamıştır. Çünkü îmân gönül işidir. Zorlama ve baskı ile îmân olmaz. Bu sebeple dinden dönen kimseyi zorla dine sokmak mümkün değildir. "Dinde zorlama yoktur." (Bakara, 2/256) âyeti de bunu ifade etmektedir.

http://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/ydinikavramlaryazdir.asp?id=882

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle kıvırma sözü linkde yazanları ortaya atanlara yönelikti.

Eger İslam'a karşı savaşan birinde mürted olup olmama aranmayacaksa ve ilişimdeki yazıda belirtildiği gibi 'dinden dönen' ile bu şekilde İslam'a giren kastedilmiş olamayacağına göre; "Kim dinini değiştirirse onu öldürün" sözünün gereği nedir? Mürted olanin öldürülmesinin meşru olması için aynı zamanda İslam'a karşı savaşma koşulsa ve İslam'a karşı savaşanda, öldürülmesi için mürtedlik aranmazsa; yani savaşmak tek başına bizatihi öldürme nedeni ise, bu sözün ne anlami kalır?.

Bir şeyi yanlış anladıysam lütfen fikrinizi belirtin.

tarihinde BFG tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Eger İslam'a karşı savaşan birinde mürted olup olmama aranmayacaksa ve ilişimdeki yazıda belirtildiği gibi 'dinden dönen' ile bu şekilde İslam'a giren kastedilmiş olamayacağına göre; "Kim dinini değiştirirse onu öldürün" sözünün gereği nedir? Mürted olanin öldürülmesinin meşru olması için aynı zamanda İslam'a karşı savaşma koşulsa ve İslam'a karşı savaşanda, öldürülmesi için mürtedlik aranmazsa; yani savaşmak tek başına bizatihi öldürme nedeni ise, bu sözün ne anlami kalır?.

Bir şeyi yanlış anladıysam lütfen fikrinizi belirtin.

Evet, yanlış anlamışsınız.

Yanlışlığınız şurda:

İslam'da "mürtedin cezası ölümdür". Kur'an'da böyle bir hüküm yoktur ama hadislerdeki hüküm İslam'da kabul görmüştür.

Fakat, biz İslam'ı değil Diyaneti konuşuyoruz.

Diyanetin bir hadisten yola çıkarak, laik ve medeni kanunlarla yönetilen bir ülkede dinden dönmenin cezasının ölüm olduğunu belirtmesi kabul edilemez. Sadece hadislerde böyle yazdığını ifade edebilir.

Gelelim kıvırma konusuna;

Her konuda en katı kuralların uygulandığı dönem, erken İslam dönemidir. O dönemlerde bile isyan ve savaş halinde öldürme cezası uygulanmıştır. İsyana örnek olarak, bir grubun ayaklanarak zekat vermeyi reddetmesini gösterebiliriz. Zekat, namazdan-oruçtan çok daha önemlidir İslam yönetimi için. Vergisiz devlet ayakta durmaz. Nitekim "namaza-oruca evet, ama zekata hayır" diyenler öldürülmüştür. Savaş açanlar da öldürülmüştür. Senin "savaş zaten öldürmektir" fikrinden farklıdır bu. Savaşta diyelim ki savaşırken 100 kişi öldürülür ama yakalananlar-esir alınanlar da öldürülür. Fark burada. Normal savaşta ise esirlere karşılık fidye alınır, ya da köle olarak satılırdı.

Dinden döneni, bir şahıs olarak düşünmemek gerekir. Örneğin bir ülke de dinden dönebilir. O ülke "Daru'r ridde" olarak görülür. Fırsatı bulunduğunda o ülkeye savaş açılır ve cizreye bağlanır.

Mürted'e Osmanlı'dan örnek verirsek, bir Alevi normalde mürted olarak görülüp öldürülmez ama Yavuz Selim ile Şah İsmail arasındaki savaştan dolayı, büyük bir alevi Türkmen katliamı yapılmıştır, fetvası da mürtedliktir.

Savaş konusunda kıvırma yoktur.

Kıvırma, Diyanetin yazısında yer verilen psikolojik savaş konusundadır.

Bu da zannediyorum ki, irtidadın İslam'daki tarihi örnekleri ele alındığında ve fetvalar konu edildiğinde Alevilerin öldürülmesine "psikolojik savaş" zemini sağlamaktır. Ya da bir yandan laikliğe ters düşmemeye çalışırken, diğer taraftan radikal dincilere göz kırpmaktır.

Dinden Dönüş

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanırım yanlış anlaşılma, o yazıda 'dinden dönen' ifadesiyle tam olarak neyin kastedildiğinin açıklanmamasından ya da bunun ne tür bir bağlam içerisinde geçerli olacağının eksik bırakılmasından doğdu. Orada sadece savaşma koşulu aranmış. Çünkü 'Dinini değistireni öldürün' çok daha geniş anlama sahip bir ifade.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lan kafirler size bir kıyağım olsun...

Bu konuda Diyanet'te çalışmış ve bir ismin görüşünü vereyim...

İçinize su serpeyim...

:D :D

Soru:

Sizce irtidad'ın (din değiştirmenin) cezası ölüm müdür? Bu uygulama, din ve vicdan özgürlüğüne ters değil midir?

Cevap:

Eğer dininden dönen, din değiştiren kimse bu yüzden öldürülseydi; yani din değiştirmenin cezası idam olsaydı o zaman dinde zorlama (kişiyi müslüman etmek veya müslümanlığını devam ettirmek için tehdit ve baskı yapma) olurdu. Halbuki ilgili âyet, "dinde zorlamanın olmadığını" açıkça ifade ediyor (Bakara: 2/256). Esasen iman, aklın hükmü, gönlün rızası ve vicdanın kanâat getirmesi ile olur. Bir kimseye baskı uygulanır ve bu yoldan "inandım" demesi sağlanırsa, o kimse inanmış olmaz, takiye yapmış, münafıklık etmiş olur. İslam böyle bir iki yüzlülüğe meydan vermez. Uluslar veya guruplar arası sistemde yalnızca, birbirine düşman, aralarında savaş ilişkisi bulunan iki gurup olursa, farklı din ve inanç sahiplerinin bir ülke içinde veya farklı ülkelerde sulh içinde yaşamaları mümkün olmuyorsa bu durumda din değiştirmek demek, "karşı tarafa geçmek ve müslümanlara savaş açmak" demektir. Bir kimse dinini değiştirdiği için değil, buna ek olarak müslümanlara savaş açtığı için öldürülür.

Prof.Dr.Hayrettin Karaman

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şeriatla yönetilen ülkelerde dinden çıkan mürteddtir. Hanefi fıkhına göre hapsedilip tövbeye davet edilir. Tövbe etmezse öldürülür. 600 yıllık Osmanlı uygulaması ve asrı saadet döneminde bu uygulama yapılmıştır.

Seni seviyorum Cübbeli kardeşim... :lol: :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beni Cüppeli öldürsün; canımı çok acıtmayacağından eminim. İdam meydanına da Mayonez getirsin.

:D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şeriatla yönetilen ülkelerde dinden çıkan mürteddtir. Hanefi fıkhına göre hapsedilip tövbeye davet edilir. Tövbe etmezse öldürülür. 600 yıllık Osmanlı uygulaması ve asrı saadet döneminde bu uygulama yapılmıştır.

Tarihsel gerçekleri kabul ettiremezsin bu reformistlere cübbeli

Onlar gözlerini kapatır, kafalarında bir din yaratır ona iman eder sonra da bu dine islam derler.

Bırak tarihsel gerçekleri, adamlar ayetleri bile çarpıtıyor.

Ulen ne yazıyorsa o, ne takla atıyorsunuz güvencin gibi yaw :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarihsel gerçekleri kabul ettiremezsin bu reformistlere cübbeli

Onlar gözlerini kapatır, kafalarında bir din yaratır ona iman eder sonra da bu dine islam derler.

Bırak tarihsel gerçekleri, adamlar ayetleri bile çarpıtıyor.

Ulen ne yazıyorsa o, ne takla atıyorsunuz güvencin gibi yaw :lol:

Çarpıtma değil..Bak bir kaç ayet yaziyim şimdi sana, bütünlüğü anlayacaksın.

2/193. Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.

2/194. Haram ay, haram aya karşılıktır.Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) kısas kuralına tabidir. O hâlde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, (fakat ileri gitmeyin). Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

Bak ne diyor? Onlar size saldırırlarsa, sizde onlara saldırın. O zaman, peygamber ve diğer müslümanlara olan bir saldırı söz konusu. Zulum ve işkence edilmek isteniyor.

onlar savaşı bırakırlarsa sizde bırakın, artık düşmanlık zalimlere karşıdır. O zamanki azgın müşriklerinde ne oldukları bilinmekte.

2/208. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.

Barışa davettir bu ayette. Savaşmayı genel olarak tavsiye etmemekte, mecbur olunca savaşın denmekte.

60/8.Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.

not: Bu ayetler, Medine`de inmiştir.

tarihinde HARUNN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi harunn kardeşimiz kafasına göre konuyla alakası olmayan ayetleri koymuş.

Dinden çıkmayla ilgili gerçek ayetler ise aşağıdadır.

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse / irtidat ederse bilsin ki, Allah, kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı yumuşak, alçak gönüllü, kafirlere karşı izzetli / güçlü ve şerefli olan, Allah yolunda cihad eden ve kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte bu, Allah’ın dilediğine verdiği bir fazlıdır / fazilettir. Onu dilediğine verir. Allah Vasi’dir, Alim’dir." (Maide: 5/51-54)

Kur'an'ın Allah kelamı olduğuna iman eden bir kimsenin, Allah'ın farz kıldığı şeyleri yerine getireceğini, öğrendiğinde bunlara hemen boyun eğip itaate koşacağını, öğrendiklerini yerine getirmeye gayret ederek Allah'ın şu emirlerine derhal uyacağını zannediyorum:

"Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun; O'ndan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz." (A'raf: 7/3)

"Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çekiştikleri meselelerde seni hakem tayin edip, sonra da haklarında verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyet göstermedikçe iman etmiş olmazlar." (Nisa: 4/65)

"Andolsun; iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar, şehirde kötü haber yayanlar bu hallerinden vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz. Sonra, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler. Lanetlenmiş olarak nerede ele geçirilirlerse yakalanır ve öldürülürler. Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik göremezsin." (Ahzab: 33/60-62)

İrtidadın sözlük manası: Bir şeyden dönmektir.

İrtidadın şer'i manası: İmam Semerkandi el-Hanefi irtidat hakkında şöyle diyor:

"İrtidat; imandan dönmek ve yüz çevirmekten ibarettir."

Kalyubi eş-Şafi irtidat hakkında şöyle diyor:

" İrtidat; küfür niyeti, küfür sözü veya küfür ameliyle islam'dan çıkmaktır. Küfrü gerektiren sözün şaka veya inat olması ile bir inanç eseri olması arasında fark yoktur."

İmam ibn-ün Neccar el-Hanbeli irtidat hakkında şöyle diyor:

"Mürted, müslüman olduktan sonra gerek şaka ve gerek gerçek zorlama ile olsun, gönüllü olarak küfrü kabul eden kimseye denir."

KUR'AN'DA İRTİDAT KAVRAMI

"Onlar ki imandan sonra kafir oldular ve küfür yönünde ilerlediler onların tövbeleri kabul edilmeyecektir ve işte onlar sapıkların ta kendileridir."

"Kimi yüzlerin ak kimi yüzlerin kara olduğu günde, yüzleri kara olanlara gelince (onlara denilir ki): "Siz iman ettikten sonra kafir mi oldunuz? Şimdi küfür işlediğinizden dolayı azabı tadın bakalım."

"Onlar ki iman ettiler sonra kafir oldular sonra iman ettiler sonra kafir oldular ve sonra küfürlerini artırırlar. Allah onları affetmeyecek ve doğru yola iletmeyecektir."

"İmanı bırakıp küfrü satın alanlar Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Onlar için pek acıklı bir azap vardır."

Onlar ki küfrettiler ve Allah yolundan saptılar ve onlara hidayeti açıkladıktan sonra peygambere karşı isyan ettiler. Onlar Allah'a hiçbir şeyle zarar vermezler ve Allah onların amellerini geçersiz kılacaktır."

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...