Jump to content

HZ. CEBRAİLLER GERÇEKTİR


Recommended Posts

Hadislerde geçen, peygamberin cebrail dediği gizemli kişiler vardır.

Bu kişleri ara sıra sahabelerde görmüştür.

Bu gizemli ve insan şekilindeki kişiler bazen peygambere sorular sorar ve sonra çölde kaybolur gider.

Bazen gelirler peygambere kuranı tekrarlatırlar.

Dinin emirlerini peygambere öğretirken görülen.

muhammetin önce arkadaşlarına bu kişiyi bilip bilmediklerini sorduğu. sonrada bu kişinin cebrail olduğunu söylediği gizemli kişiler.

Bazen savaş emirleri verirler bu insan suretindeki kişler.

Hatta bazen savaşlarada bizzat insan suretinde katılmışlardır.

Bazende özellikle yahudilerin sorularına cevap vermede peygambere yardımcı olurlar.

Gizemli, ve farklı kılıklara giren ve peygamberle görüşen bu yabancılar kim.

Bu kişiler bazen sahabelerede yakalanmışlardır.

Geneldede sonra çölde kaybolup gitmişlerdir.

Peygamber bağzı dualaraında "cibrilin rabbi" ifadesini kullandığı bu şahıslar kimdir?

Birkaç defadada sahabelerden olan Dıhye b Halife suretinde görünen.

Peygamberin Cebrail dediği bu şahıslar kim?

Benim düşüncem:

Gizli bir tarikatın adamı Hz muhammet.

Bu tarikatın üyeleri gelip muhammete bilgiler verip dini öğretiyorlar.

Muhammetin sorularını cevaplıyorlar.

Siyasi ve harp taktikleri veriyorlar.

Bu kişiler bazen Muhammetle görüşmelerinde başka insanlarada isteyerek yada istemeyerek yakalanıyorlar.

Muhammette insanlara kendisine taktik ve bilgi veren kişinin cebrail olduğunu söylemek zorunda kalıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammette insanlara kendisine taktik ve bilgi veren kişinin cebrail olduğunu söylemek zorunda kalıyor.

Bunun olduğunu sanmıyorum.İki ihtimal var;

kuran kollektif hazırlanmıştır,muhammed yaşamamıştır.

Muhammed yaşamıştır ve zeki bir delidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu tarz konularda taşların, yazıtların konuşması lazım. Gizli bir tarikatın üyesi. Ordan mesaj alıyor demek komplo teorisi olur.

Hem Cebrail Hristiyanlıkta da Gabriel şeklinde var. Orada da İslamdaki gibi mesajcı bir melek. Cebrail'in ne olduğu o bölgenin topraklarında gizli..

Link to post
Sitelerde Paylaş

pisinge; Yukarıdaki çakma cebrail...

Arapça "zorlama" sözcüğü cebr ile İngilizce "ray" sözcüklerini birleştirmiş. Sanki bu usu ona Zeus vermiş!

Benim düşüncem:Gizli bir tarikatın adamı Hz muhammet.Bu tarikatın üyeleri gelip muhammete bilgiler verip dini öğretiyorlar.Muhammetin sorularını cevaplıyorlar.Siyasi ve harp taktikleri veriyorlar.Bu kişiler bazen Muhammetle görüşmelerinde başka insanlarada isteyerek yada istemeyerek yakalanıyorlar.Muhammette insanlara kendisine taktik ve bilgi veren kişinin cebrail olduğunu söylemek zorunda kalıyor.

Çok doğu. şuraya bakın! Muhammet nerede sıkışmış ise cebrail oraya yetişmiştir ançıp/ama bugün hiçbir varlık gösterememektedir. Oysaki Muhammet, kadınları arasında tartışmada köşeye sıkışanda oradadır. Yani muhammetin tam da arzuladığı oğurda/zamanda arzuladığı yerdedir ulayu arzuladığı buyruğu ondan alabilmiştir hep. Hira mağarası da kafa dinlenecek bir yerden öte bir buluşma yeridir.

tarihinde BegTeginli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu tarz konularda taşların, yazıtların konuşması lazım. Gizli bir tarikatın üyesi. Ordan mesaj alıyor demek komplo teorisi olur.

Hem Cebrail Hristiyanlıkta da Gabriel şeklinde var. Orada da İslamdaki gibi mesajcı bir melek. Cebrail'in ne olduğu o bölgenin topraklarında gizli..

aşağıdaki yazı alıntıdır.(fecr.gen.tr. diye bir siteden)

yazıda kaynaklar gösterilmiştir.

yazının bir kısmını aşağıya kopyaladım.

özellikle yazının kopyaladığım kısmındaki son parağraf dikkat çekici.

İlâhî emirleri meleklere ve peygamberlere ulaştıran vahiy meleği.

Yahudi ve Hıristiyan kaynaklarında Gabriel şeklinde geçer. "Güçlü insan" anlamındaki geber ile "Tanrı" mânasında-ki el kelimelerinden oluşan Gabriel'in Keldânî veya Süryânî menşeli olduğu kabul edilir. Kelime Yunanca ve Latince'ye de aynı şekilde geçmiştir.

Cebrail Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta büyük meleklerden olup Kitâb-ı Mukaddes'te ismi geçen üç melekten biridir. Adından ilk defa Daniel kitabında (8/15-26, 9/21-27) söz edilir. Ahd-i Atîk'te ve apokriflerde verilen bilgilere göre Cebrail altı melekle birlikte Tanrı'nın huzurunda sol tarafta durur, azizlerin duasını O'na iletir, cennete nezaret eder; birinci semanın hâkimidir; en önemli şefaatçidir. Kötüleri yok eder, şeytanları ateş fırınına atar ve tabii güçleri yönetir (Tobit, 12/15; Enoch, 9/1, 9-10, 20/7, 40/1-9, 54/6; Hezekiel, 9/3, 10/2). Yahudilik'te Cebrail, Tanrı'nın buyruklarını yaratıklara bildirip elçilik görevi yapan bir melektir, aynı zamanda adalet ilkesidir. Hz. Yûsuf'u kardeşlerine götürmüş, Hz. Ya'küb'la güreş tutmuş, Mîkâil ile birlikte Hz. Musa'nın defnedilişine katılmıştır {IDB, II, 333;Davidson, s. 119).

Ahd-i Cedîd'de ise Cebrail'den iki defa söz edilir. Bunlardan birinde Hz. Zekeriyyâ'ya görünerek ona "Tanrı'nın önünde duran Cebrail" olduğunu söylediği ve Hz. Yahya'nın doğacağını haber verdiği, diğerinde Hz. Meryem'e görünerek ona Hz. Îsâ’yı müjdelediği anlatılır (Luka, 1/11-20, 26-38). Hıristiyanlığa göre de Cebrail, peygamberlere insan şeklinde görünerek Tanrı'dan vahiy getiren büyük bir melektir (Ahmed Abdülvehhâb, s. 38-48). İslâm dininde Cebrail Hz. Peygamber'e ilâhî emirleri bildiren vahiy meleğidir ve dört büyük melekten biridir. Arapça'da vahiy meleği değişik kelimelerle ifade edilmekle birlikte en meşhurları Cebrail, Cebreîl, Cebrîl, Cibrîn ve Cibril'dir. Müslüman dilcilerin çoğu, muhtemelen hadis mecmualarındaki bazı rivayetlere {Müsned, V, 15-16; Buharı, "Tefsir", 2/6, 16/1) dayanarak Cebrail'in, "Allah'ın kulu" anlamına gelen îbrânîce asıllı bir kelime olduğunu kabul ederken bazıları da "Allah'ın gücü" demek olan Arapça ceberûtullah tamlamasından geldiğini ileri sürmüşlerdir. Cebrail'in "kuvvet" mânasına gelen cebr ile alâkası dikkate alınarak bu anlamı da kapsadığı düşünülebilir.

Cebrail Kur'ân-ı Kerîm'de Cibril, Rûhulkudüs, Rûhulemîn, Rûh ve Resul şeklinde beş değişik isimle ifade edilir. İlgili âyetlerde belirtildiğine göre Cebrail karşı konulamayan müthiş bir güce, üstün bir akla ve kesin bilgilere sahiptir; "arşın sahibi" nezdinde çok itibarlıdır ve meleklerin kendisine mutlaka itaat ettiği şerefli bir elçidir (en-Necm 53/5-6; et-Tekvîr 81/19-21). Hz. Meryem'e normal bir insan şeklinde görünerek rabbinin elçisi olduğunu ve ona temiz bir erkek çocuğu bağışlamak için geldiğini söylemiş (Meryem 19/17-19), Hz. Îsâ doğduktan sonra Allah'ın emriyle ona destek olmuş, Hz. Peygamber'e Kur'ân-ı Kerîmi vahyedip öğretmiştir. Hz. Peygamber onu bir kere "açık ufuk"ta, bir kere de "sidretül-müntehâ"da aslî hüviyetiyle görmüştür. İnkarcılara karşı Hz. Peygamber'in dostu, müminlerin destekleyicisidir. Kadir gecesinde meleklerle birlikte yeryüzüne iner, âhirette insanlar hesaba çekilirken mahşerde saf saf dizilen meleklerin yanında bulunur (bk. M. F. Abdülbâkî, Mucem, s. 163, 326).

Cebrail hadislerde Hz. Peygamber'e vahiy getiren, Kur'an'ı öğreten ve değişik konularda hükümler bildiren, Resul-i Ekrem'e, hatta bazan ashaba insan şeklinde görünen bir melek olarak sık sık anılır. İlgili hadislere göre Cebrail dünyada ve âhirette Allah ile kulları arasında elçidir; hem meleklere hem peygamberlere ilâhî emirleri tebliğ eder, bu sebeple de Allah'la vasıtasız konuşur {Müsned, II, 267; III, 230; Buhârî, "Tevhîd", 33). İlk defa Hira dağında, bütün ufku kaplamış ve bir taht üzerinde oturmuş halde Hz. Peygamber'e gelip aslî suretinde görünmüş, onu kuvvetle sıkarak okumasını istemiş, böylece ilk vahyi getirmiştir (Buhârî, "Tabîr", 1, "Bed'ü'l-halk", 7; Müslim, "îmân", 257, 258). Mi'rac'dan önce Hz. Peygamber'in kalbini "hikmet’le doldurmuş, bu sayede Peygamber'in cismi ruh gibi hafiflemiş ve bu mucizevî yolculukta ona aslî suretinde ikinci defa görünmüş, melekût âlemi hakkında bilgiler vermiştir {Müsned, I, 257; Buhârî, "Şalât", 1; "Bed'ü'1-halk", 6).

Hadislerde Cebrail'in zaman zaman güzel bir insan şeklinde, birkaç defa da Dihye b. Halîfe adlı sahabenin suretinde Hz. Peygamber'e gelerek onu abdest, namaz, kurban, hac gibi ibadetlerin mahiyeti ve uygulama şekilleri hakkında eğittiği, itikadî, fıkhî ve ahlâkî konularda açıklamalarda bulunduğu, ashaptan bazılarının da bunların bir kısmına şahit olduğu rivayet edilir {Müsned, II, 325; IV, 129, 161; Müslim, "Mesâcid", 166, 167). Hatta Medine'de Hz. Peygamber'in huzurunda otururken görüldüğü yer, daha sonra "makâm-ı Cibril" diye anılmıştır. Cebrail özellikle ramazan aylarında her gece Resûlullah'a gelerek nazil olan âyetleri baştan sona kadar onun ağzından dinlerdi. Hz. Peygamber'in vefat ettiği yıl bu işi iki defa tekrarlamıştır {Müsned, I, 288, 325; Buhârî, "Şavm", 7). Yine hadislerde belirtildiğine göre Cebrail, ya-hudilerin sorularına cevap vermede, inkarcılara karşı gerçek bir peygamber olduğunu ispatlamak için mucizeler göstermede Hz. Peygamber'e yardımcı olmuş {Müsned, III, 108, 113), insan şekline girip Müslümanlarla birlikte bazı savaşlara katılmış, kâfirleri hicveden şair Hassan b. Sâbit'e şiirlerinde ilham vermiştir {Müsned, IV, 286; VI, 56; Buhârî, "Meğâzî", 17; Müslim, "Fezâ'ü", 46, 47). Hz. Peygamber, Cebrail'in Allah nezdindeki üstün mertebesini dikkate alarak dualarında "Cibril'in rabbi" ifadesini kullanmış ve bir anlamda onunla tevessülde bulunmuştur {Müsned, VI, 61, 156; Nesâî, "Sehv", 88). İslâmî gelenekte Cebrail'in adı anılınca ona salâtü selâm getirmek dinî terbiyenin bir gereği sayılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

peygambere gelen yabancılar konusu birçok hadiste vardır ve yukardaki kaynaktada bağzıları verilmiştir.

peygamber bu kişilerin "cebrail" olduğunu kendi topluluğuna söylemiştir.

bu kişilerden birisi (dıhye b. halife) sonradan medinedede de yaşamıştır.

onun hayat hikayeside oldukca ilginçtir ve aşağıya kopyaladım.

Yanlizca Kayitli Kullanicilar Linkleri Görebilir] Hayatının ilk ve son yılları hakkında pek bilgi edinilemeyen Hz. Dihye (r.a) geç müslüman oldu. Ashabın büyüklerindendir. Kuzey Arabistan’daki Kelp kabilesine mensuptur. Eşi ve çocukları hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bedir gazasından önce müslüman olduğu halde bu savaşa katılmamış fakat Uhud gazvesinden itibaren önemli savaşlarda bulunmuş bir seriyyenin de kumandanlığını yapmıştır. Künyesi yoktur. Kızkardeşi Şeraf binti Halifetülkelbi, meşhur kadın sahabelerdendir.

Hz. Dihye b. Halife el-Kelbi (r.a) yüzünün ve endamının güzelliği bakımından o devirde yaşayan insanların en güzeli idi. Kadınların fitnesinden korunması için Hz. Peygamber (s.a.v) çarşıda yüzü kapalı dolaşmasını istediği rivayeti vardır. Hoş tavırlı, kibar, zengin bir tacir idi. İslamiyet’ten önce de Hz. Peygamber’in dostu idi. Bir rivayete göre ortağı idi. Ticaret maksadıyla bir çok seferler yapmış ve o çevreyi ve insanlarını yakından tanımıştır. Peygamberimizin habercilerinden biriydi. Yaptığı seyahatlerden her döndüğünde mutlaka Peyamberimize hediyeler getirirdi. Peygamberimizin de ona hediyeler verdiği bilinmektedir.

Ruhul-Beyan tefsirinde müslüman oluşu geniş olarak anlatılmaktadır. Buna göre; Peygamberimiz Kelbi’nin müslüman olmasını bilhassa arzu ediyordu. Zira onun müslüman olmasıyla eli altındaki yediyüz kişilik ehl-i beyti de müslüman olacaklardı.

Dihye’nin İslamı kabul etmeye karar vermesi üzerine Hz. Allah (c.c) vahyiyle durumu bildirdi. Ashabına “Dihye’ye teenni ile davranın” buyuran Rasulüllah (s.a.v) O içeri girince de ridasını sırtından çıkarıp Dihye’nin önüne serdi, “Şu ridanın üzerine otur!” diye işaret ettiler. Dihye bu kereme tahammül edemeyip ağladı. Ridayı alıp başına koydu. Yüzüne gözüne sürdü.

Kelime-i tevhidi huzur-u Risalet penahi’de getirdikten sonra malını ve canını ortaya koyduğunu, nasıl dilerse öyle davranacağını söyledi. Günahlarının keffaretinin ne olduğunu sordu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “lailahe illallah” demekle geçmiş günahlarının affedildiğini bildirdi. Hz. Peygamber heyetler tertip ederek komşu kabile ve devlet başkanlarına dine davet mektupları göndermiştir. Bunlardan Bizans İmparatoru Hirakl’e yazılan mektup, Dihye b. Halife tarafından hicretin yedinci yılı Muharrem’inde götürülmüştür. O sıralarda Filistin’de bulunan krala mektubu bizzat vermiştir. Hirakl, Hz. Peygamber’in mektubunu okuduktan sonra Rumiye’de oturan yakın dostu Dağatır’a götürmesini ve İslamiyet hakkında onunla görüşmesini istedi. Zaten Dağatır’a da ayrı Hz. Peygamber’den bir mektup getiren Hz. Dihye onun yanına gitti. Dağatır, İslamiyet’i hemen kabul etti. Kiliseye gidip Rumlar’a İslamiyet’i kabul etmelerini teklif etti. Fakat onlar Dağatır sözlerini bitirir bitirmez hep birden üzerine atıldılar ve onu döverek öldürdüler.

Bir mucize olarak Peygamberimiz’in elçileri gönderildikleri ülkelerin lisanlarını bellediler ve onlarla kendi dilleriyle konuştular. Bu meyanda Hz. Dihye’nin Rumca bildiği kitaplarda kaydedilmektedir.

Cebrail (a.s) insan suretinde vahiy getirdiği zaman çoğu kez Hz. Dihye’nin suretinde gelirdi. Bu vahiy şekli Hz. Peygamber’e en kolay olanı idi. Dihyetül Kelbi hane-i saadete geldiğinde Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e de hediye getirirdi. Hatta onlar Dihye’nin ceplerini ararlardı. Bir defasında Hz. Cebrail’i Dihye sanıp ceplerini aradılar, bir şey bulamadılar. İşin nedenini Hz. Peygamber (s.a.v) açıklayınca, Cebrail (a.s)’ın Cennet’e uzanıp taze üzüm ve narı Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e ikram ettiği de rivayet edilmiştir.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ebu Bekir (r.a) zamanında Suriye taraflarındaki savaşlara iştirak etti. Hz. Ömer (r.a) devrinde Şam valisi tarafından Tedmür’ün fethi ile görevlendirildi. Bu şehri İslam hudutları içine soktu. Yermuk savaşında da bulundu.

Suriye’nin fethinden sonra Şam’ın Mizze semtine yerleştiği ve orada vefat ettiği rivayet edilir. Doğum tarihi bilinmediği gibi ölüm tarihi de bilinmiyor. Ancak Hz. Muaviye devrinde vefat ettiği belirtiliyor. Bundan hareketle onun hicri 50 miladi 670 yılı dolaylarında vefat ettiği söylenebilir.

Hz.Dihye b. Halife el-Kelbi’nin Hz. Osman ve Hz. Ali devirlerindeki faaliyetleri hakkında geniş bir bilgi yoktur.

Peygamberimiz (s.a.v) “Gördüğüm kimselerden Cibril’e en fazla benzeyeni Dihyetül Kelbi’dir” buyurmuşlardır.

Rivayet ettikleri hadis sayısı beş civarındadır. (r. anh)

YAPTIĞIM ALINTIDADA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ.

Bu yabancılardan biri olan Dıhye B. Halife

Peygamberin eski bir arkadaşıdır. zengin bir tüccardır.

Peygambere yaptığı daha önceki ziyaretlerinde

peygamber tarafından cebrail olduğu söylenmiştir insanlara.

ama adam deşifre olunca bir süre çarşıda pazarda yüzünü gizleyerek gezmesi istenmiştir.

her nekadar islam kaynaklarında yok yüzü çok güzeldi kadınların dibi düşmesin diye yüzünü peygamber gizlettirmiş densede mantıklı değil.

çünkü daha önce cebrail diye tanıtılan kişinin çarşıda pazarda dolaşması zor durumlar doğurabilir.

Hasan ve Hüseyin iki saf çocok olarak gelipte evlerinde daha önce zaman zaman gördükleri "Dıhye" amcalarına milletin gözü önünde (muhammetle birlikte peygambercilik ve cebrailcilik oynarlarken) boynuna boğazına sarılıp, ceplerine ellerini atmalarıda çok şamata bir durum.

Çocuklar Muhammetin ve Dıhye B. Halifenin yalanını ortaya çıkarıp zor durumda bırakmışa benziyor.

Gözümde canlandırdımda çok komik bi sahne.

Beni Kureyze savaşında yahudilerin içine giden ve onların kalplerine korku salan gizemli insan suretindeki cebrailde bizim bu "Dıhye b. Halife" amcamız.

Adam deşifre olupta Muhammetin yanına yerleşince artık ajanlık işini açıkca yapmaya başlamış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 months later...

Klasik anlamda cebrailde,saydam kanatlı meleklerde Kuran'da yoktur.

Kuran da savaşa katılan melekler var. Yardım edip etmedikleri de muallakta.

Muhammedin önce sayı verip yardım edeceklerini söyledikleri melek beklentisi olmasına rağmen .

Beklenen melekler gelmiyor.

Ki kuran beklentinin gerçekleşmemesinden dolayı bahaneler uyduruyor. Hatta biz bunu kalpleriniz yatışsın diye söylemiştik diyor.

Hadislerde bu olay aslında anlaşılıyor.

Belliki Muhammet savaşta yardım bekliyor.

Müslümanlara da meleklerin gelip yardım edeceklerini söylüyor.

Sonrada Muhammet kendi adamlarından bir kaçını Şam tarafına bu yardımı getirmek için gönderiyor.

Yardım gelmiyor.

Bunun üzerinede kuran kıvırtıyor.

Melekler gelirdi, gelmezdi, aslında biz size manevi güç vermek için böyle bir vaatte bulunduk gibi çelişkili laflar ediyor.

Ayrıca insan suretindeki cebrailler bugünün insanlarına biraz sıradışı gelebilir ama.

O günün dünyasında sıradan olaylar.

Mesela muhammet zamanındaki yalancı peygamberlerinde insan suretinde haberci melekleri var.

İnsan suretindeki haber getiren cebrail olayı o dönemlerin coğrafyasında sıradan şeyler.

Birçok güçlü ve gizemli işler yapan insanların bu şekilde insan suretinde cebrailleri var. (En azından halka bu tür gizemli habercilerin cebrail, mikail olduğu söyleniyor ve bu yöntem kullanılıyor)

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu konuda farklı bir yaklaşım olarak şunu ortaya atalım...

cebrail doğru olanı söyleyen bildiren ...

peygamber her hangi bir konuda doğru olan şeyi öneren kişiye cebrail demiş...

yani o kişinin kim olduğu önemli değil...

söylediği şey akla mantığa vicdana adalete uygun ise o kişi o anda cebraildir...

allah doğruluğun iyiliğin adaletin bizzat kendisi olduğu için...

kim adil doğru ve iyi olanı önerir konuşursa tanrının mesajını iletmiş olur...

kişiye kendi içinden doğru davranışı öneren sesi yani aklının vicdanının sesi de cebraildir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

pisinge; Yukarıdaki çakma cebrail...

Arapça "zorlama" sözcüğü cebr ile İngilizce "ray" sözcüklerini birleştirmiş. Sanki bu usu ona Zeus vermiş!

Çok doğu. şuraya bakın! Muhammet nerede sıkışmış ise cebrail oraya yetişmiştir ançıp/ama bugün hiçbir varlık gösterememektedir. Oysaki Muhammet, kadınları arasında tartışmada köşeye sıkışanda oradadır. Yani muhammetin tam da arzuladığı oğurda/zamanda arzuladığı yerdedir ulayu arzuladığı buyruğu ondan alabilmiştir hep. Hira mağarası da kafa dinlenecek bir yerden öte bir buluşma yeridir.

Siz Hira mağarasını gördünüz mü? Sizce mağara denen o oyuğa kaç kişi sığar?

Ama şunda haklısın, Cebrailde zorlama vardır.

Bir tür zorunlu iletişim melekesi/yetisi/enerjisi vs vs demek kurana en yakın olanı.

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu konuda farklı bir yaklaşım olarak şunu ortaya atalım...

cebrail doğru olanı söyleyen bildiren ...

peygamber her hangi bir konuda doğru olan şeyi öneren kişiye cebrail demiş...

yani o kişinin kim olduğu önemli değil...

söylediği şey akla mantığa vicdana adalete uygun ise o kişi o anda cebraildir...

allah doğruluğun iyiliğin adaletin bizzat kendisi olduğu için...

kim adil doğru ve iyi olanı önerir konuşursa tanrının mesajını iletmiş olur...

kişiye kendi içinden doğru davranışı öneren sesi yani aklının vicdanının sesi de cebraildir...

Bunlar ajan ... Yeni bir meslek ve yöntem değilki?

Mesela peygamberle aynı dönemde yaşayan Yemen merkezli,kısmen geniş bir hakimiyet alanı sağlamış, Muhammet'ten daha güçlü sahte peygamber daha var.

Yemende Sasani krallığını deviriyor bu sahte peygamber. Bu sahte peygamber oluşturduğu güç ile Sasaniler'e bağlı kralı deviriyor ve topraklarına hakim oluyor. Bu dönemde benim anladığım kadarıyla Sasanilerin çok hızlı bir şekilde yıkıldığı zamana denk geliyor. Sasaniler'de Bizansl'a rekabet ve savaş halinde o zamanlarda.

Ayrıca bu sahte peygamber Muhammet'e çok benziyor. Onunda kitabı ve melek habercisi var. Ayrıca hadislerden anlaşıldığına göre onunda kabesi falan var Yemende.

O dönemin tarihinin biraz evveline bakılırsa Sasaniler Bizans'a çok büyük yenilgiler yaşatıyor ve Sasaniler güçlerinin zirvesine ulaşıyor. Nerdeyse yok olmuş Bizans Karadenizden geçerek Hazarlarla anlaşıp arkadan Sasanilere vuruyor Hz Muhammet'in ve diğer sahte peygamberlerin çıkışı ve Sasaniler aleyhine büyümeleri de ozaman denk geliyor. Sonrasında Sasaniler çok hızlı bir şekilde çöküyor.

Sasani topraklarında yaşayan Hristiyanlar zaten Bizans lehine çalışmakla ve Sasani devleti aleyhine çalışmakla sık sık suçlamalara maruz kalmışlar o dönemlerde.

Salmani Farisi denen şahısta zaten Şam bölgesinden gelme hrıstiyan tarikatlerinde eğtim almış birisi. Sonra Muhammed'e gönderildiği yine islami kaynaklarda yer alıdığına göre.

Ayrıca Hazarlar'la birlik olup arkadan Sasaniler'e saldıran Bizans Kralı Sasanileri yenip Kudüse giriyor.

Yine islami kaynaklara göre Kudüs'e gelen Bizans kıralına Muhammet bir adamını gönderiyor. (Tabiki islamı tebliğ etmek için!)

Hadi bilin bu adam kim? Dıhye bin kelbi. Hani şu geçmişte cebrailin sık sık onun kılığına ve suretine girerek geldiği Çok sonra müslüman olan (İyice deşifre olduktan sonra) Meşhur sahabi.

Ha Yemendeki sahte peygamberin akibetide Muhammedin elinden oluyor.

Muhammet geçmişte Yemen'den gelme ve hala Yemen bölgesinde nüfusu olan sahabisini oraya gönderiyor.

Bu sahabe ordaki önemli birkaç kavmi muhammete bağlıyor ve Medineye yola çıkıyorlar.

Eş zamanlı olarakta bazı sahabeler gece sahte peygambere suikast düzenliyor ve öldürüyorlar.

Ayrıcada sahte peygamberin kabesini basıp tavaf eden insanlarıda kılıçtan geçiriyorlar. (Müthiş bir operasyon ancak böyle olur)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 years later...

-Şunu de: 'Kendinden öncekileri doğrulayıcı, inananlara yol gösterici ve müjde olarak ALLAH'ın izniyle bunu kalbine indiren Cibril'e her kim düşman olursa,

-Evet, ALLAH'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikal'e kim düşman olursa bilsin ki ALLAH da kafirlerin düşmanıdır.' BAKARA-97-98

-İkiniz ALLAH'a tevbe ederseniz kalbiniz yönelmiş olur. Ona (elçiye) karşıt olarak birbinizi destekleseniz, onun mevlası (koruyucusu/efendisi) ALLAH'tır; Cibril, erdemli inananlar ve melekler de onu destekler. TAHRÎM-4

Yukardaki ayetlerde Cibril ve Mikal meleklerden ayri tutuluyor!

-Ey cinler ve insanlar topluluğu, size, ayetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşmanız konusunda sizi uyaran sizden elçiler gelmedi mi? EN'ÂM-130

Bu ayette elcilerin(cibril gibi) insanlarin ve cinlerin arasindan geldigini söylüyor!

-Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi götürdüklerinde 'Selam!' (Barış olsun) dediler. O da 'Selam!,' dedi ve hemen (onlara) kızartılmış bir buzağı sundu. HÛD-69

-Elçilerimiz Lut'a gelince, onlara kötü davranıldı. Bu durum (Lut'un) canını sıktı ve (kendi kendine), 'Bu, zor bir gün olacak,' dedi.HÛD-77

-'Ey Lut,' dediler, 'Biz, Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana dokunamazlar. Aileni gecenin bir anında yürüyüşe çıkart, sizden hiç kimse geriye bakmasın; fakat senin karın istisna. Ötekilerin başına gelecek olanlar onun da başına gelecektir. Onların belirlenmiş zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?' HÛD-81

-Onlara İbrahim'in konuklarından haber ver. HİCR-51

- 'Ey elçiler, göreviniz nedir,' dedi. HİCR-57

-Elçiler, Lut'un ailesine geldiklerinde HİCR-61

-Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyle vardıklarında, 'Bu kentin (Sodom) halkını yok etmek üzereyiz. Çünkü oranın halkı zalim oldular,'dediler. ANKEBÛT-31

-Elçilerimiz Lut'a vardıklarında elçilerimize yapılan muameleden dolayı fenalaştı, zor durumda kaldı. Kendisine dediler ki, 'Korkma, üzülme. Biz seni ve aileni kurtaracağız. Karın hariç; o geride kalanlardan olmuştur.' ANKEBÛT-33

-Onlar Lût'un misafirlerine karşı kötülük yapmayı planlamışlardı. Hemen biz onların gözlerini silme kör ettik. «Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!» (dedik). KAMER-37

Melek degil Elci!

Cibril gibi mi?!?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ercüment,

çok önemli bir yeri yakalamışsın...

1-sad suresindeki mele-i ala yı da araştır,

2-bakara 102 deki harut ve marut'u

3-meleklerin nurdan,insanların topraktan ve cinlerin ateşten yaratılması ile anlatılmak istenileni,fizikteki renk tayfı ile birlikte değerlendir.

insanın yaşadığı frekans aralığının mor-kızıl ötesi ışınlar arasında olması ile karşılaştır.

4-kızıl ötesinin fiziksel boyutu ile cinlerin,mor ötesinin fiziksel boyutu ile meleklerin bağlantısını araştır,

5-fil suresindeki anlatılan hikayeyi birde kafana takılan cebrailler ile bağlantılı düşün...

Link to post
Sitelerde Paylaş

melekler nurdan yaratılmış...

amaaaa....

kuranda şeytan için bi yerde : CİN der....bi yerde İBLİS der - bi yerde ateşten yaratıldığı sölenir.....islami kaynaklarda şeytanın bi zamanlar melekler başı olduğu da sölenir...

bu durumda melekler nurdan ise...şeytan da NURDAN dır denebilir...

neyin ne olduğu belli değildir...

ne allah karar verebilmiş şeytanın ne olduğuna ? ne de muhammet....

kimse bi karar verememiş şeytanın ne olduğuna ?

bence DELİKANLIYMIŞ allaha bile göre göre karşı geldiğine göre ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...