Jump to content

Nükleer Santrale Karşı Çıkmak Saçmalık


Recommended Posts

Bazı çevreciler ve nükleer santralin yapılacağı ildeki yerel halk santrale karşı çıkıyor. Etrafımıza baktığımızda komşularımız Ermenistan, İran ve Bulgaristan bu enerjiden istifade ediyor. Fransa'da tam 104 tane nükleer santral var. Almanya'da, ABD'de, Japanya'da keza bir sürü. Bunu herkes yapınca birşey olmuyor bir bizimkiler yapınca suç oluyor. Saçmalık. Ayrıca nükleer santral termik santrale göre çok daha çevreci bir santraldir. Termik santralin doğaya verdiği zarar çok fazla ama ürettiği enerji çok az. Ayrıca termik sanral ve hidroelektrik santralde ürettiğiniz enerjinin ancak %20-%30'unu kullanabiliyorsunuz geri kalanı kayıp. Bu kayıp nükleer santralde daha az. Bunun içindir ki Türkiye, nükleer santral, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelmeli. Bunların üretimi için şanslı bir coğrafyada yaşıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nükleer santrallerde enerji üretimi maliyeti kömüre eşdeğerdedir, çok basit bir prosesle uranyum saflaştırılıp enerjiye dönüştürülür. Asıl maliyet güvenlik maliyetleridir, santraldeki en ufak bir sızıntı herkesin bildiği gibi çok ciddi sağlık sorunlarına yok açar. Nükleer santrallere karşı olanların öne sürdükleri sebep budur. Türkiyede bu anlamda güvenilir santrallerin kurulması yenilenebilir enerji açısından müthiş birşey olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nükleer santrallerde enerji üretimi maliyeti kömüre eşdeğerdedir, çok basit bir prosesle uranyum saflaştırılıp enerjiye dönüştürülür. Asıl maliyet güvenlik maliyetleridir, santraldeki en ufak bir sızıntı herkesin bildiği gibi çok ciddi sağlık sorunlarına yok açar. Nükleer santrallere karşı olanların öne sürdükleri sebep budur. Türkiyede bu anlamda güvenilir santrallerin kurulması yenilenebilir enerji açısından müthiş birşey olur.

Yalıtımı Bor ile sağlamıyorlar mı? Bu Türkiye için sorun olmamalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nükleere karşı olmak bizimkilerin bir özentiliği işte. Batılı solculardan öyle duymuşlar çocuklar.

Basma kalıp cümleler kurmaktan öteye gitmiyorsunuz..

Ben nükleer santrallere karşı değilim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karşı değilim; fakat, olaya maliyet ve güvenlik açısından bakarsak diğerleriyle pek farkı olmadığı, hatta diğerlerinin daha az maliyetli olduğu söylenebilir. Bir de, nükleer yakıtların saklanma sorunu ve olası bir kazada ortaya çıkabilecek sorunların etki alanı kazanın olduğu yerle sınırlı kalmazsa büyük tehlike. Öte yandan güneş, rüzgar, dalga ve jeotermal gibi henüz çok kısıtlı yahut hiç kullanmadığımız potansiyeller de mevcut. Gerekli filtreleme sistemleri ve denetimler yapıldığı takdirde termik santrallerin kapasite artırımı da düşünülebilinir. Tek yönlü düşünmemek gerekiyor bu konuyu. Kaldıki birçok uzman da türkiye'de enerji sorunundan ziyade olası potansiyellerin kullanılmaması gibi sorunlara dikkat çekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hatta diğerlerinin daha az maliyetli olduğu söylenebilir.

Öte yandan güneş, rüzgar, dalga ve jeotermal gibi henüz çok kısıtlı yahut hiç kullanmadığımız potansiyeller de mevcut.

Elinde bunların nükleer elektrik santrallerden daha az maliyetli bir biçimde elektrik üretebildikleri iddiasını destekleyen herhangi bir kaynak var mı?

Bir de, nükleer yakıtların saklanma sorunu ve olası bir kazada ortaya çıkabilecek sorunların etki alanı kazanın olduğu yerle sınırlı kalmazsa büyük tehlike.

Bu konularda tehlike yok, verdiğim bağlantıdaki yazımdan alıntı yapıyorum:

Günümüzdeki nükleer teknoloji bundan yirmi ya da kırk yıl önceki ile aynı değil, eskisi giibi riskler yok, ikinci bir Çernobil vakası falan olası değil. Nükleer santraller pek çok insanın sandığının aksine nükleer bombalar gibi patlamazlar. Reaktör fazla ısınırsa su buharı basıncı yüzünden bir basınç patlaması yaşanır. Çernobildeki olay budur. Yeni nesil nükleer santrallerde reaktör korunaklı özel bir bölgede bulunur. Patlama ve sızıntı ihtimali ortadan kalkar. Çernobildekine benzer durumlar Hindistan ve İngiltere'de yakın zamanda yaşanmış ve sıfır denecek zararla atlatılmıştır. Nükleer santrallerin atıkları hiçbir koruyucu tedbir alınmadığında bile çok büyük kirlilik yaratmazlar. Nükleer bombaların ve Çernobil'deki sızıntının yarattığı kirliliğin esas nedeni havaya bol miktarda radyoaktif partikülün saçılması ve rüzgar, yağmur gibi etkenlerle çok geniş arazilere serpinti halinde yayılmasıdır. Nükleer santrallerin yakıtlarındaki artıklar rüzgarla oradan oraya taşınabilecek nitelikte değildirler. Sadece birinci aşamadaki su risk teşkil eder, o su da variller içinde depolanır.

Bir nükleer santralin atıkları genelde kurşun levhalar içerisinde saklanır. Kurşun levhalar radyoaktif ışınların sızmaması için gayet kullanışlıdır. Atık madde miktarına bağlı olarak klasik dalga teorisinden bildiğimiz rezonans etkisi doğabilir ve gömdüğümüz atıkların ortaya çıkardığı ısı ile kurşun levhalarda erimeye bağlı aşınma ve çatlamalar olabilir. Ama bunlar zaten hesaplanabilir değerlerdir. Atık madde miktarına göre 8 ila 50 cm kalınlıklarında levhalarla korunaklı atık havuzları inşa edilir. Atık madde miktarı santral başına yılda ortalama 30 ton kadardır. Her ne kadar atık maddeler artık pek çok alanda geri dönüştürülüp kullanılıyor da olsa biz 30 ton artık maddenin tamamının saklanması gerektiğini varsayalım:

Uranyum özkütlesi yaklaşık olarak: 19 g/cm^3= 19.000.000g/m^3= 19ton/metreküp

Yani bir yıllık atık uranyumu gömmek için iyimser bir tahminle 2 metreküp hacimli bir kurşun sandığı yeterli. Kaynatmakta kullandığımız su ise uranyum çubukları kadar ışınım yapmaz ve devri daim olarak kullanılır. Onların da saklanması çok büyük problem yaratmaz. Kaba bir hesapla 1 yıllık üretimin bedeli olarak, iyimser verilerle doğadan 50 metreküplük bir bölge çaldığımızı düşünürsek bırakın hidroelektrik santrallerini, rüzgar türbinlerinin ettiğinden bile daha az alan işgal etmiş oluruz. Bunlar bile çok abartılı rakamlar. 30 tonluk artıklar artık geri dönüşüm ile farklı alanlarda kullanılabiliyorlar. Yavru izotoplar ayrıştırılarak sağlık sektöründe kullanılabiliyorlar, uydu pilleri haline getirilebiliyorlar, hatta yakın gelecekte kullanılması muhtemel olan çok temiz ve verimli bir enerji üretim biçimi olan soğuk füzyon için yatırım olarak depolanabiliyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elinde bunların nükleer elektrik santrallerden daha az maliyetli bir biçimde elektrik üretebildikleri iddiasını destekleyen herhangi bir kaynak var mı?

Bu konularda tehlike yok, verdiğim bağlantıdaki yazımdan alıntı yapıyorum:

Günümüzdeki nükleer teknoloji bundan yirmi ya da kırk yıl önceki ile aynı değil, eskisi giibi riskler yok, ikinci bir Çernobil vakası falan olası değil. Nükleer santraller pek çok insanın sandığının aksine nükleer bombalar gibi patlamazlar. Reaktör fazla ısınırsa su buharı basıncı yüzünden bir basınç patlaması yaşanır. Çernobildeki olay budur. Yeni nesil nükleer santrallerde reaktör korunaklı özel bir bölgede bulunur. Patlama ve sızıntı ihtimali ortadan kalkar. Çernobildekine benzer durumlar Hindistan ve İngiltere'de yakın zamanda yaşanmış ve sıfır denecek zararla atlatılmıştır. Nükleer santrallerin atıkları hiçbir koruyucu tedbir alınmadığında bile çok büyük kirlilik yaratmazlar. Nükleer bombaların ve Çernobil'deki sızıntının yarattığı kirliliğin esas nedeni havaya bol miktarda radyoaktif partikülün saçılması ve rüzgar, yağmur gibi etkenlerle çok geniş arazilere serpinti halinde yayılmasıdır. Nükleer santrallerin yakıtlarındaki artıklar rüzgarla oradan oraya taşınabilecek nitelikte değildirler. Sadece birinci aşamadaki su risk teşkil eder, o su da variller içinde depolanır.

Bir nükleer santralin atıkları genelde kurşun levhalar içerisinde saklanır. Kurşun levhalar radyoaktif ışınların sızmaması için gayet kullanışlıdır. Atık madde miktarına bağlı olarak klasik dalga teorisinden bildiğimiz rezonans etkisi doğabilir ve gömdüğümüz atıkların ortaya çıkardığı ısı ile kurşun levhalarda erimeye bağlı aşınma ve çatlamalar olabilir. Ama bunlar zaten hesaplanabilir değerlerdir. Atık madde miktarına göre 8 ila 50 cm kalınlıklarında levhalarla korunaklı atık havuzları inşa edilir. Atık madde miktarı santral başına yılda ortalama 30 ton kadardır. Her ne kadar atık maddeler artık pek çok alanda geri dönüştürülüp kullanılıyor da olsa biz 30 ton artık maddenin tamamının saklanması gerektiğini varsayalım:

Uranyum özkütlesi yaklaşık olarak: 19 g/cm^3= 19.000.000g/m^3= 19ton/metreküp

Yani bir yıllık atık uranyumu gömmek için iyimser bir tahminle 2 metreküp hacimli bir kurşun sandığı yeterli. Kaynatmakta kullandığımız su ise uranyum çubukları kadar ışınım yapmaz ve devri daim olarak kullanılır. Onların da saklanması çok büyük problem yaratmaz. Kaba bir hesapla 1 yıllık üretimin bedeli olarak, iyimser verilerle doğadan 50 metreküplük bir bölge çaldığımızı düşünürsek bırakın hidroelektrik santrallerini, rüzgar türbinlerinin ettiğinden bile daha az alan işgal etmiş oluruz. Bunlar bile çok abartılı rakamlar. 30 tonluk artıklar artık geri dönüşüm ile farklı alanlarda kullanılabiliyorlar. Yavru izotoplar ayrıştırılarak sağlık sektöründe kullanılabiliyorlar, uydu pilleri haline getirilebiliyorlar, hatta yakın gelecekte kullanılması muhtemel olan çok temiz ve verimli bir enerji üretim biçimi olan soğuk füzyon için yatırım olarak depolanabiliyorlar.

Bu konuda kesin bir iddiam olmadı fakat, Türkiye Çevre Platformu'ndan Doç. Dr Sıdkı Uyar'ın Bainet'e yaptığı şu açıklamaları buldum:

Uyar, bu maliyetin "beşikten mezara maliyet" olarak hesaplanması gerektiğini söylüyor:

"Santral maliyeti yalnızca ilk yatırım maliyeti değil. Güvenlik altyapısı, lisanslama, işletme ve kapatma maliyetleri var.

Güvenlik altyapısı: Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerde güvenlik altyapısı daha maliyetli olduğu için Dünya Bankası bu yatırımlara kredi vermiyor.

Lisanslama maliyeti: Kurulmuş, 20 yıl çalışmış santraller için, ülkelerin yetkili komisyonları, bakanlıkları yeniden lisans vermek zorunda. Örneğin ABD'de 11, Kanada'da 7 birinci lisanslama dönemi bitmiş santral kapatıldı.

İşletme maliyeti: Santral için uranyum gerekecek. Aynı zamanda bütün işletme için, anahtar teslim, yurtdışından insanlar çalışacak. Bu hem dışa bağımlılık hem de korkunç bir maliyettir.

Kapatma maliyeti: En önemli maliyet. ABD''deki Maine Yankee reaktörünün ilk kuruluş maliyeti 281 milyon dolardı. Ama ülkenin Enerji Bakanlığı'nın hesaplarına göre, kapatılma maliyeti 2 milyar dolar. Üstelik atıklar için sürekli depolama alanı da yok. Atıkların yüzlerce yıl başında durulması gerek. Bu da ayrı bir maliyet.

Ürettiğinden çok tüketen santraller

Nükleer enerji savunucularının savlarından biri de, verimli enerji üretimi. Oysa Uyar, durumun bunun tam tersi olduğunu söylüyor:

"Sadece uranyumun zenginleştirilmesi için kurulan tesis, 2 bin megawatt'lık kömür santrali kadar elektrik tüketiyor. Nükleer santral, aslında enerji üretmiyor, tüketiyor. Harcadığının ancak yüzde 35'ini üretebilir. Buna hasat oranı denir.

http://bianet.org/bianet/cevre-ekoloji/74709-nukleer-enerji-yalanlari

Maliyetler konusunda ayrıca şöyle bir haber daha buldum:

''Sayin okurlar, sozu edilen burokratlarin kim oldugunu bilmiyorum ama kesinlikle soyleyebilirim ki soylediklerinin gercekle hicbir iliskisi yok. Nuclear Energy Agency, International Energy Agency ve OECD'nin ortaklasa yaptiklari arastirma sonucunda nukleer enerjiden elektrik uretiminin hem taskomuru ve hem de gaz turbinlerinden daha pahali oldugu sayilari ile gozler onune seriliyor (Kaynak: "Projected Costs of Generating Electricity, 1998 Update, sayfa:69-69 Publisher: OECD, Paris, ISBN 92-64-16162-7). Calisma 2005-2010 arasinda devreye girmesi beklenen 66 santral icin aralarinda Turkiyenin de bulundugu 19 ulkenin verilerinin ortak bazda analizini iceriyor. Turkiyeden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi ve TEAS calismaya katilmislar. Bu arastirmanin sonucu olarak, assagida elektrigin toplam uretim maliyeti (yatirim, isletme, bakim ve yakit masraflarinin toplami) listesini ozetliyorum. Bazi ulkeler yeni nukleer santral insaasini durduklari icin sadece komur ve gaz icin bilgi vermisler, dolayisiyla onlari listeye almadim:''

2005-2010 Devreye Girmesi Planlanan Santrallarin

Elektrik Uretim Maliyetleri (US cents/kWh)

Ulke Komur Gaz Nukleer ABD 3.47 2.74 4.62 Brezilya 4.32 3.27 5.15 Finlandiya 3.91 4.11 5.59 Fransa 5.95 4.11 5.59 Ispanya 5.47 5.44 6.38 Japonya 7.61 8.44 7.96 Kanada 3.70 3.30 4.72 Rusya 5.53 3.90 4.65 Turkiye 4.87 3.39 5.18 Ortalama 4.98 4.30 5.54

http://www.turkelektrik.com/T-Nukleer%20Enerjinin%20Maliyeti.htm

Bir başka önemli bilgiyse 99'dan alıntının yapıldığı 2006 tarihine kadar japonya ve güney kore haricinde hiçbir gelişmiş ülke mevcut santrallere yenisini inşa etmeyi düşünmemiş.

Yine dünya enerji arzı tahminlerinde de nükleerin en son sıralarda olacağına dair ön görüler var. Tahminlere göre 2020 yılında kömür en önemli kaynak durumuna gelecek.

http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/nukleerenerji1.pdf

Şu an biraz yorgunum ve detaylı araştıramadım; ama bulabildiğim şeyler bunlar. Anladığım kadarıyla özellikle kurulum maliyetlerinin diğerlerinden yüksek olduğu ifade edilmekle birlikte güvenlik, lisans, işçilik ve dışa bağımlılık gibi konulardan da ciddi bir maliyet riski var. Yine bazı uzmanlar atıkların saklanmasının, hatta santrallerin yıkılmasının da ciddi maliyetleri olduğunu ifade ediyor. Dediğim gibi, karşı değilim; fakat, teknoloji ne denli yüksek olsa da TÜRKİYE'DE olmasının dahi özel bir risk sebebi olduğu gibi tamamen ''öznel'' hislerim mevcut :) Denetim ve güvenlik konularında ülkeme güvenmiyorum; zira, insan hayatı noktasında sen de takdir edersinki berbat bir sabıkamız var:) Elinde bunları çürütecek veriler olabilir(ki tahmin ediyorum en azından çürütmese dahi karşı veriler mevcut:) ), onları da görüp daha farklı açılardan konuyu irdelemek de isterim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Basma kalıp cümleler kurmaktan öteye gitmiyorsunuz..

Ben nükleer santrallere karşı değilim...

Basmakalıp birşey dememiş. Batı'daki sol dediği ağaç kucaklayan çiçek çocuk takımı, işte onlar bizde de var, muhtemelen özenti diyor.

Doğru da diyor. Tabii ki de biliyoruz yerel solun endüstüriyel olduğunu.

Ek:

Hep şu greenpeace midir nedir saçma sapan bir örgüte özenmeleri yüzünden.

Greenpeace dediğimiz sokaklarda para toplayan, insanları taksite boğan, sonra paraları oturup afiyetle yiyen bir örgüt. Arada bir gidip milleti rahatsız ederek finans sağlayıcılarını mutlu ediyorlar.

Özellikle yolunu kestikleri tankerlerden tazyikli suyu yediklerinde çok seviniyorum. Tam bir serseri takımı.

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Albatross, geçenlerde Milliyet'te Metin Münir bu nükleer santral konusunda yazdı, yazısından alıntı yapıyorum:

Öğrendiğime göre, aynen BAE örneğinde olduğu gibi, Koreliler Türkiye’ye komple bir model sunacaklar. Bunun içinde finansman, yapım süresi, elektrik fiyatı, yakıt temini, atıktan kurtulma gibi konular olacak. En önemli faktörlerden biri olan fiyat konusunda, bir kaynağım, “Birleşik Arap Emirlikleri’nden daha ucuz olacak” şeklinde konuştu.

Bir devlet kuruluşu ve dünyanın üçüncü en büyük nükleer şirketi olan KEPCO, BAE’deki ihaleyi 20 milyar dolara kazanmıştı. Bu ülkede yapılan santralın kapasitesi 4.200 megavat olacak. Dört reaktörün 20 milyar dolara çıkacak olması üretilecek kilovat saat elektriğin 3.571 dolar* olacağı anlamına gelmektedir. Bu da ABD’de yapılması planlanan yeni nükleer santralların fiyat tahminlerine çok yakındır. Türkiye’nin mevcut ortalama elektrik birim fiyatının üçte biridir.

http://www.milliyet.com.tr/sinop-nukleer-bir-kepco-enka-ortak-girisimi-olacak/metin-munir/ekonomi/yazardetay/14.03.2010/1209769/default.htm?ver=60

Türkiye'de yapılacak santralin ürettiği elektriğin fiyatı BAE'deki ile aynı olursa, ki bildiğim kadarıyla daha fazla olacağını düşünmemiz için bir sebep yok, yeni santralde Türkiye'nin şu anki ortalama elektrik birim fiyatının üçte birine elektrik üretebileceğiz.

*Bu yazıda ufak bir hata var yalnız, sondan bir önceki satırdaki dolar ifadesi cent olacak, yazar da bu düzeltmeyi sonraki günkü köşesinde yapmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir başka önemli bilgiyse 99'dan alıntının yapıldığı 2006 tarihine kadar japonya ve güney kore haricinde hiçbir gelişmiş ülke mevcut santrallere yenisini inşa etmeyi düşünmemiş.

Dünya'da şu anda çalışan kaç adet nükleer santral var? 439. Avrupa Birliği ülkelerinde 147, ABD'de 104 reaktör şu anda çalışıyor.

ABD, Fransa, Japonya, Rusya, İngiltere, Kuzey Kore, Kanada, Almanya, Hindistan, Ukrayna, İsveç ve Çin 10'dan fazla nükleer santale sahip olan ülkeler.

Fransa'nın elektrik üretiminin %80'i nükleer enejiden sağlanıyor. Fransa'da şu anda inşası süren bir reaktör ve teklif aşamasında olan bir reaktör daha var.

Hâlihazırda nükleer santrale sahip olan ülkelerin neredeyse tümünde inşası süren yada planlama aşamasında olan yeni santraller var.

Şu linke ve özellile linkteki haritaya bir göz atın derim.

http://en.wikipedia.org/wiki/Nuclear_power_by_country

Yine dünya enerji arzı tahminlerinde de nükleerin en son sıralarda olacağına dair ön görüler var. Tahminlere göre 2020 yılında kömür en önemli kaynak durumuna gelecek.

Bu da bana epeyce ters geldi. Hayır, tüm dünya fosil yakıtlardan uzaklaşma, karbon salınımını azaltma derdine düşmüşken kömüre öncelik verilmesi nasıl beklenebiliyor ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Albatross, geçenlerde Milliyet'te Metin Münir bu nükleer santral konusunda yazdı, yazısından alıntı yapıyorum:

http://www.milliyet....ault.htm?ver=60

Türkiye'de yapılacak santralin ürettiği elektriğin fiyatı BAE'deki ile aynı olursa, ki bildiğim kadarıyla daha fazla olacağını düşünmemiz için bir sebep yok, yeni santralde Türkiye'nin şu anki ortalama elektrik birim fiyatının üçte birine elektrik üretebileceğiz.

*Bu yazıda ufak bir hata var yalnız, sondan bir önceki satırdaki dolar ifadesi cent olacak, yazar da bu düzeltmeyi sonraki günkü köşesinde yapmış.

İyi de burada yalnızca kurulum maliyetleri söz konusu :) Oysa benim verdiğim bilgilerde santrallerin elektirik tüketimlerinden lisans/güvenlik ve özellikle ömrü bittikten sonra yıkım maaliyetleri; üstüne cok uzun yıllar korunmak zorunda kalacak atıklarla yabancı uzmanlar, dışa bağımlı hammadde gibi bir sürü kalem var. Kaldıki yazar ''güvenilir kaynaklar'' dışında net bir bilgi vermemiş. Aynı firmanın BAE'de 4bin megavatlık santrali 20 milyar dolara yaptığını; bize de benzer maliyetle yapacağını falan söylemiş; ama bu henüz resmi bir bilgi değil, daha üstü de olabilir.

Gelişmiş ülkelerin birçoğu kullanıyor bu teknolojiyi; fakat, ilginç olan ''fosil yakıtlar tükenmesine karşın'' yakın gelecekte dahi ek nükleer santral planı olan Kore ve Japonya dışında gelişmiş ülke yok. Üstelik zamanla ömrü bitecek santraller falan olacak. Bu adamlar ya alternatif bir yeni teknoloji peşinde yahut da nükleere sıcak değiller okadar şeklinde anlıyorum ben bundan. Bir de ürettiğinin %35'ini kullanması gibi bir durum var santrallerin. En azından alıntı yaptığım bir kaynakta geçiyordu okuduysan. Bu durumda bahsedilenin çok üstünde bir kapasiteli santral gerekir ki bunun da maaliyeti söylenen rakamı aşacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de burada yalnızca kurulum maliyetleri söz konusu :) Oysa benim verdiğim bilgilerde santrallerin elektirik tüketimlerinden lisans/güvenlik ve özellikle ömrü bittikten sonra yıkım maaliyetleri; üstüne cok uzun yıllar korunmak zorunda kalacak atıklarla yabancı uzmanlar, dışa bağımlı hammadde gibi bir sürü kalem var. Kaldıki yazar ''güvenilir kaynaklar'' dışında net bir bilgi vermemiş. Aynı firmanın BAE'de 4bin megavatlık santrali 20 milyar dolara yaptığını; bize de benzer maliyetle yapacağını falan söylemiş; ama bu henüz resmi bir bilgi değil, daha üstü de olabilir.

Elektrik maliyet hesabına neler dâhil ediliyor tam olarak bilmiyorum, ama bu hesapları yapanların bu santrallerde üretilen maliyeti hesaplarken kullandıkları metodu diğer tür santraller için de kullandıklarını sanıyorum. Yani nükleerin maliyeti hesap edilirken dâhil edilmeyen bir kalemi termik ya da hidroelektrik için dâhil etmezler. Bu konuda daha fazla teknik bilgisi olan biri belki bize yardımcı olabilir.

Dışa bağımlı hammadde sorunu falan da pek yok nükleerde, zira yakıt maliyetleri çok düşük, ve yakıt fiyatının artması fosil yakıtların aksine elektrik üretim maliyetlerini çok az etkiliyor. Bu bilgiler senin yolladığın linklerden birinde de var. Nükleer santraller dış bağımlılığı azaltan, karbon salınımı, ve doğru düzgün işletildiklerinde çevre kirliliği yaratmayan santrallerdirler.

Bilgi elbette resmi değil, ama aynı firmanın başka ülkede inşa ettiği santral bize iyi bir fikir verir. Üç aşağı beş yukarı oynar, ama çok oynamaz. Bu arada daha altı neden olamasın? Hem kaynağı da öyle diyormuş yazarın. :)

Gelişmiş ülkelerin birçoğu kullanıyor bu teknolojiyi; fakat, ilginç olan ''fosil yakıtlar tükenmesine karşın'' yakın gelecekte dahi ek nükleer santral planı olan Kore ve Japonya dışında gelişmiş ülke yok. Üstelik zamanla ömrü bitecek santraller falan olacak. Bu adamlar ya alternatif bir yeni teknoloji peşinde yahut da nükleere sıcak değiller okadar şeklinde anlıyorum ben bundan. Bir de ürettiğinin %35'ini kullanması gibi bir durum var santrallerin. En azından alıntı yaptığım bir kaynakta geçiyordu okuduysan. Bu durumda bahsedilenin çok üstünde bir kapasiteli santral gerekir ki bunun da maaliyeti söylenen rakamı aşacaktır.

Bu bilgi yanlış, bunu daha önce de yazdım, nükleer santral inşa etmekte olan başka gelişmiş ülkeler var. Mesela Fransa, Finlandiya, Tayvan. Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde de yapımı süren bir sürü santral var.

Santrallerin ömürleri elbette bitebiliyor da, bu nükleer santrallere özgü bir şey mi? Termik santraller, hidroelektrik santralleri yıpranmıyorlar mı sanıyorsun?

Ürettiğinin yüzde 35'ini kullanıyor ne demek bu arada? Bunu nereden duydun? :huh: Japonya kullandığı elektriğin yüzde 35'ini nükleer santrallerde üretiyor, aklında kalan bu olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 months later...

"Eger bana sorarsaniz, ucuz ve temiz enerjiyi, herhangi bir hastaliga karsi gelistirilecek mucize bir ilaca yeglerim." Bill Gates

Insanlik olarak ulasmak istedigimiz nokta ucuz ve temiz enerji. Nasil ulasacagiz peki?

Bunun icin cesitli alternatifler var fakat ben bu alternatifler arasinda nukleer enerjiyi hic gormedim. Bunun sebepleri var. Birincisi, nukleer enerji kurulum maliyetinin yuksekligi ve verim alma zamaninin uzunlugu nedeni ile gelecegin enerji kaynagi degildir, bugunun enerji kaynagidir. Istisnasiz her sene gunes enerjisi ile yeni gelismeler duydugumuz gunumuzde, yapimi ve faaliyete gecmesi yaklasik 10 sene surecek bir teknolojiyi gelecegin teknolojisi kabul etmemiz olasi degil. Bu sure zarfinda diger alternatif enerji ve depolama teknolojilerinin gelecegi noktayi hayal dahi edemiyorum. Kaldi ki serbest piyasayi az bucuk bilen birisi, nukleeri diger alternatiflerin karsisina devlet destegi ile koydugunuz zaman gelisimin ne denli yavaslayacaginin farkindadir.

Bunlara ek olarak, uretim maliyetlerinin pek bir anlami yok bizim acimizdan cunku Turkiye'nin planladigi santraller yap-islet (bazilarida devret)seklinde planlaniyor. Yani devlet verecegi fiyati taahut ediyor, kurmak isteyen gelip kuruyor. Burada devletin ucuza elektrik saglamak gibi bir niyeti yok. Sadece acigini gidermeye calisiyor. Hatta birim basina daha pahaliya bile mal olma sansi yuksek.

Yani bizi ilgilendirecek kisimlari ozetlemek gerekirse;

1. Enerji maliyetimizde bir dusus soz konusu degil.

2. Santralin enerji ihtiyacimiza yanit vermesi icin 10 seneye yakin bir sure gecmesi gerekiyor.

3. Atiklarin nerede depolanacagi konusunda en ufak bir fikrimiz yok(Sartnamede yok).

4. Santralin hangi guvenlik mekanizmalarina sahip olacagi konusunda en ufak bir fikrimiz yok(Sartnamede buda yok).

5. Halihazirda urettigimiz enerjiyi ne derece verimli kullanabildigimize dair en ufak bir fikrimiz yok.

6. 5. madde nazarinda enerjiye ihtiyacimiz olup olmadigi konusunda en ufak bir fikrimiz yok.

7. Yukaridaki butun maddeler dahilinde hukumetin en ufak bir meraki yok. Hicbir univesiteye gidipte konu hakkinda en ufak bir arastirma yada degelendirme yaptirmak gibi bir derdi yok.

Nukleer enerjinin, fosil yakittan elde edilene gore cok daha cevreci olacagi kesin, 10 sene sonra. Ancak bunca bilinmezin icerisine sorgusuz sualsiz baliklama dalan bir hukumet ile bu yola cikmak ne derece mantiklidir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...