Jump to content

SUYUN ANORMAL DAVRANIŞLARININ AÇIKLANMASI


Recommended Posts

Suyun birçok anormal davranışı olduğu söylenir.

Anormalden ne demek istediğimizi şöyle açıklayabilirim:

Su molekülleri diğer moleküller arasındaki olağan ve tahmin edilebilir güçlere uymazlar.

Örneğin, suyun kaynama ve donma noktaları anormal şekilde yüksektir.

Daha spesifik olarak şu örneği verebilirim:

Hidrojenli bileşiklerden CH4, SiH4, GeH4 ve SnH4 kaynama noktaları yönünden belli bir eğilime sahiptirler.

Hidrid denen bu bileşiklerin moleküler ağırlıkları ne kadar fazlaysa, kaynama noktaları da o kadar yüksektir.

CH4’ün moleküler ağırlığı 16 ve kaynama noktası -161 derecedir.

Suyun moleküler ağırlığı ise bundan biraz daha fazla (18) olmasına rağmen, 100 derecede kaynayan bir sıvıdır.

Suyun yoğunluğu ile sıcaklığı arasındaki ilişki de diğer bileşiklerden farklıdır.

Sıvıların çoğunda sıcaklık düştükçe yoğunluk artar.

Su molekülü bu eğilimi yalnız 4 dereceye kadar izler.

Soğutmaya devam edince suyun yoğunluğu azalmaya başlar.

Bu anormal davranışları açıklamak mümkündür.

Herşeyden önce su molekülü böyle davranmasaydı dünyada canlılar ortaya çıkamazlardı.

Oksijen paylaşmadığı bir çift elektrona sahip oldukça elektronegatif bir elementtir.

Hidrojen atomları oksijene polar bağlarla tutunurlar.

Yalnız pozitif yüklü bir protondan oluşan hidrojen atomu son derece küçüktür.

Elektronu oksijenle paylaştığı için pratik olarak çıplak bir protondan ibarettir bile diyebiliriz.

Bu nedenden dolayı bir su molekülündeki hidrojenle, diğer su molekülündeki oksijen birbirlerini oldukça büyük bir güçle cezbederler.

Bu cazibeyi de hidrojen bağı ile açıklamak mümkündür.

Bu nedenlerden dolayı su ayrı moleküller gibi davranmaz.

Bir ağ şebekesi oluşturan büyük bir molekül gibi davranır.

Hidrojen bağları diğer moleküller arası bağlardan daha güçlü olduğundan, su moleküllerini birbirlerinden ayırmak daha büyük enerjiye gereksinim gösterir. Suyun buz olması veya kaynaması için gerekli kinetik enerji miktarı, diğer sıvılardan fazladır.

Bu nedenden dolayı suyun kaynama ve donma noktaları diğer sıvılara oranla daha yüksektir.

Suyun olağan dışı yoğunluk-sıcaklık davranışını şöyle açıklayabiliriz. Yüksek sıcaklıklarda kinetik enerji su moleküllerinin birbirlerinde ayrılmasına neden olur. Bu ısılarda su molekülleri arasındaki hidrojen bağları sayısı azdır. Sıcaklık düştükçe su molekülleri arasındaki hidrojen bağları sayısı hızla artar. 4 derecede moleküller arasındaki mesafe en azdır. Sıcaklığın düşmeye devam etmesi durumunda artan hidrojen bağları sabitleşmeye başlar. Her molekül kendine ait yeri tutar. Her oksijen atomu dört hidrojen atomu ile birlikte tetrahedral olarak birbirlerine tutunurlar. Bu dört bağdan ikisi kovalen, ikisi hidrojen bağlarıdır. Bu moleküler yapı geniş alanı kaplar, su genişler ve yoğunluğu düşer.

Su hidrojen bağları içeren yegane sıvı değildir. Aminler (RNH2), alkoller (ROH) ve karboksil asitler (RCOOH) de de hidrojen bağları oluşur. Bu bağların kuvveti molekülden moleküle değişiklik arzeder.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Herşeyden önce su molekülü böyle davranmasaydı dünyada canlılar ortaya çıkamazlardı.

HACI

böyle davranmayan sular elenmiştir sanırım :lol::lol: .

cansız maddelerde bile apaçık olarak bir bilinç olduğu ve ortak bir amaç olduğu görülüyor.

bunun bilimsel bir sebebi vardır:bilinç yapmamıştır

gibi de anlamsız bir argüman var ortada..

komik.

yani bilinç etkin rol sahibi ise sadece ve sadece olayda(ör:taşın düşmesi) rol sahibi olmalıdır.olayın bağlı olduğu kanunda(ör:yerçekimi) rol sahibi olması imkanlı değildir.

???

su ha ...vay be

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sıvıların çoğunda sıcaklık düştükçe yoğunluk artar

Su molekülü bu eğilimi yalnız 4 dereceye kadar izler.

Soğutmaya devam edince suyun yoğunluğu azalmaya başlar.

ilginç...

bu konuyu sizden daha yeni okudum.bu konuda bu cümle çok önemli çünkü bu durum suyun üstten donmasını sağlar .bu da zaten hayatın olmazsa olmaz şartıdır.

hani o "öyle" olmasaydı "böyle" olurdu diyenler varya.....

hani oksijen olmazsa azot solurduk diyenler ve herşeye bir eleyicilik vasfı yükleyenler varya.bir bardak suda boğulduğunuzun kanıtıdır bu.

anlayalım ki başka türlü olsa idi hayat oluşmazdı.dünya hayat için oluşturulmuş 1500 özelliğe aynı anda sahip olan mükemmel bir yerdir.

işte dünya güneşten şu kadar uzak olsa idi.ozamanda başka türlü canlılar olurdu. diyenler

olmazdı diye diye dilimizde tüy bitti.

bak eğer şu diğer bilinen tüm sıvılar gibi sıcaklığı düştükçe yoğunluğu artsa idi hayat OLUŞMAZDI.

şunda artık hemfikir olalım..

dünya ya "uyum" sağlayabilen canlılar vardır dediniz.

Dünya başka türlü olsa idi başka canlılar olurdu dedniz.

Dünyanın hayat için oluşturulmuş mükemmel bir yer olduğu ve aynı anda taşıdığı 1500 özelliği olduğu gerçeğini çöpe atıyordunuz.

hepsi yalanmış

tarihinde kolonya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Suyun 4 dereceden sonra genleştiğini öğrendin ve tüm bilimin yalanlardan ibaret olduğunu anladın ha...

Bravo sana...

Merak ettim; o buz dağları nasıl yüzüyor sanıyordun... Melekler veya cinlerin buz dağları batmasın diye yukarı ittiklerini falan mı sanıyordun?!

Link to post
Sitelerde Paylaş
böyle davranmayan sular elenmiştir sanırım :lol::lol: .

cansız maddelerde bile apaçık olarak bir bilinç olduğu ve ortak bir amaç olduğu görülüyor.

bunun bilimsel bir sebebi vardır:bilinç yapmamıştır

gibi de anlamsız bir argüman var ortada..

komik.

yani bilinç etkin rol sahibi ise sadece ve sadece olayda(ör:taşın düşmesi) rol sahibi olmalıdır.olayın bağlı olduğu kanunda(ör:yerçekimi) rol sahibi olması imkanlı değildir.

???

su ha ...vay be

Sizlerden açıklama ve yorumlarınızın daha ciddi ve bilimsel olmasını bekliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazı arkadaşlar suyun sıradışı davranışlarının dünyada yaşamın oluşması için bir bilinç tarafından planlandığını söylüyor. Halbuki doğada pek çok madde sıradışı davranışlar sergileyebilir. Naftalinin süblimleşmesi bizim battaniyelerimizi güvelerden arındırıp pisuvarlarımızdaki kötü kokuyu gidermemiz için planlanmış bir şey değildir. Bir sonuca bakarak amaçlar uydurmaktansa sonuçların nedenlere bağlı olarak meydana geldiği gerçeğini sindirebilmemiz lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Suyun 4 dereceden sonra genleştiğini öğrendin ve tüm bilimin yalanlardan ibaret olduğunu anladın ha...

Bravo sana...

Merak ettim; o buz dağları nasıl yüzüyor sanıyordun... Melekler veya cinlerin buz dağları batmasın diye yukarı ittiklerini falan mı sanıyordun?!

dünya ya "uyum" sağlayabilen canlılar vardır dediniz.

Dünya başka türlü olsa idi başka canlılar olurdu dedniz.

Dünyanın hayat için oluşturulmuş mükemmel bir yer olduğu ve aynı anda taşıdığı 1500 özelliği olduğu gerçeğini çöpe atıyordunuz.

hepsi yalanmış

dedim.

sende:tüm bilimin yalanlardan ibaret olduğunu anladın ha...demişsin.

sonra ben:yani bilinç etkin rol sahibi ise sadece ve sadece olayda(ör:taşın düşmesi) rol sahibi olmalıdır.olayın bağlı olduğu kanunda(ör:yerçekimi) rol sahibi olması imkanlı değildir.

argumanının çok çelişik olduğundan bahsediyorum.

ve bu yazıma karşı siz hala:o buz dağları nasıl yüzüyor sanıyordun... Melekler veya cinlerin buz dağları batmasın diye yukarı ittiklerini falan mı sanıyordun?!

diyorsunuz..

buna anlamamak için ısrar etmek denir.

lütfen muhattab olmayalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
olmazdı.

o kadar kesin konuşuyorsunuz ki hayretler içinde kalıyorum. böyle bir senaryoda neler olabileceğini görmek ancak o koşulların oluşması gerekir ve ne olacağını izlememiz gerekir. ki böyle bir şey pratikte mümkün olamayacağından bu sorunun yanıtını OLUR ya da OLAMAZ demek anlamsızdır.

su dipol yani iki kutuplu bir bileşiktir. su molekülleri arasında Van der Waals ve Hidrojen bağları oluşur. işte bu özellikleri sayesinde su universal bir çözücü haline gelmiştir. bir çok molekül ile + ve - yükleri etkileşir, sahip olduğu hidrojen bağı sayesinde aynı yoğunluktaki diğer maddelerle karşılaştırıldığında latent buharlaşma ısısı yüksektir.

suyun bu yeteneklere sahip olması bir sihir keramet değildir.

doğada gerçekleşen tüm düzen + ve - yükler arasındaki dengeden ibarettir ve hepsinin bir açıklaması vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukarda hidrojen bağları içeren sıvılara değinmiştik.

Onlardan da su gibi davranmalarını bekleyebiliriz.

Aminler (RNH2), alkoller (ROH) ve karboksil asitler (RCOOH) de de hidrojen bağları oluşur.

Bu bağların kuvveti molekülden moleküle değişiklik arzettiği için, her ne kadar kaynama, donma ve maksimum yoğunluk onlarda farklı ise de, genel davranışları suya benzemelidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
o kadar kesin konuşuyorsunuz ki hayretler içinde kalıyorum. böyle bir senaryoda neler olabileceğini görmek ancak o koşulların oluşması gerekir ve ne olacağını izlememiz gerekir. ki böyle bir şey pratikte mümkün olamayacağından bu sorunun yanıtını OLUR ya da OLAMAZ demek anlamsızdır.

su dipol yani iki kutuplu bir bileşiktir. su molekülleri arasında Van der Waals ve Hidrojen bağları oluşur. işte bu özellikleri sayesinde su universal bir çözücü haline gelmiştir. bir çok molekül ile + ve - yükleri etkileşir, sahip olduğu hidrojen bağı sayesinde aynı yoğunluktaki diğer maddelerle karşılaştırıldığında latent buharlaşma ısısı yüksektir.

suyun bu yeteneklere sahip olması bir sihir keramet değildir.

doğada gerçekleşen tüm düzen + ve - yükler arasındaki dengeden ibarettir ve hepsinin bir açıklaması vardır.

biz zaten bunlar bilimin açıklayamadığı şeylerdir demiyoruz.

hepsinin bir açıklaması olduğunu da biliyoruz..

olmaz demek saçma değildir.

"uyum" başlığında biri şunu demiş..

yani marsta bizimki kadar sosyal yaşamları olan kompleks canlılar olsa idi..tamamdı.

jupiterde o kozmik fırtınalara "uyumlu" canlılar(sosyal yaşamları olan kompleks canlılar) neden yok. ne yani siktiriboktan bi fırtınaya uyumlu olamayacak kadar ve onu bir çeşit eleyici veya avantaj sağlayıcı olarak kullanabilen canlılar oluşmamış mı?

canlı manlı olmaz burda kardeşim neden?

o2 yok

h2o yok

atmosfer yok.

oluşsa idi oluşurdu..zaman diyeceksiniz şimdi. o istediğiniz zamanın 10 katı zaten gelmiş geçmiş..

neden???

dünyadaki "cansızlar" dahamı zeki idi???

Link to post
Sitelerde Paylaş
canlı manlı olmaz burda kardeşim neden?

o2 yok

h2o yok

atmosfer yok.

Dünyada ilk canlı yaratık oluştuğu zaman O2 yoktu, atmosfer toksik gazlardan ibaretti.

Ama su vardı..

Suyun olmadığı yerde bildiğimiz anlamda yaşam olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
o kadar kesin konuşuyorsunuz ki hayretler içinde kalıyorum. böyle bir senaryoda neler olabileceğini görmek ancak o koşulların oluşması gerekir ve ne olacağını izlememiz gerekir. ki böyle bir şey pratikte mümkün olamayacağından bu sorunun yanıtını OLUR ya da OLAMAZ demek anlamsızdır.

su dipol yani iki kutuplu bir bileşiktir. su molekülleri arasında Van der Waals ve Hidrojen bağları oluşur. işte bu özellikleri sayesinde su universal bir çözücü haline gelmiştir. bir çok molekül ile + ve - yükleri etkileşir, sahip olduğu hidrojen bağı sayesinde aynı yoğunluktaki diğer maddelerle karşılaştırıldığında latent buharlaşma ısısı yüksektir.

suyun bu yeteneklere sahip olması bir sihir keramet değildir.

doğada gerçekleşen tüm düzen + ve - yükler arasındaki dengeden ibarettir ve hepsinin bir açıklaması vardır.

Arkadaşım ben kafamdan konuşmuyorum. Profesörlerin dediklerini söylüyorum.

Tabi ki burda muhatabım profların dedikleridir, sizin ki değil.

tarihinde antiateist! tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Arkadaşım ben kafamdan konuşmuyorum. Profesörlerin dediklerini söylüyorum.

Tabi ki burda muhatabım profların dedikleridir, sizin ki değil.

Ne diyor senin profesörler?

Eğer

canlı manlı olmaz burda kardeşim neden?

o2 yok

h2o yok

atmosfer yok.

Diyorlarsa, tam olarak doğru değiller..

Çünkü O2 olmadan yaşam olabiliyor.

Atmosfer olmadan da yaşam olabiliyor.

Tek gereksinim H2O..

Ama birbirlerine hidrojen bağları ile tutunan sıvı bir molekül neden suyun yerini almasın?

Susuz yaşam zor olabilir ama, olamaz diye kestirip atmak da doğru değil.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...