Jump to content

Reklamlar


Recommended Posts

Dünya kaynakları sınırlıdır.

İhtiyaçlarda sınırlıdır.

Ben pek senin gibi düşünmüyorum Bergüzar. Sınırsız ihtiyaç ne olabilir ki.. İnsanın da doğanın da sınırları belli.

Ayrıca bu sınırsızlığın sınırı ne? Kime göre sınırsız? Sonuçta ortalama bir tabak yemekle doyabilen canlılarız. Sorun, o tabaktaki yiyeceklerin ne olduğu ve nereden geldiği mi?..

İhtiyaçlar sınırlı değildir.. Elinize bir tane iktisada giriş kitabı alıp okusanız, neden ihtiyaçlara sınırsız denildiğini anlar, yanlış anlamalardan doğan yanlış düşüncelerinizi kendinize saklardınız..

İhtiyaçlara sınırsız denilmesinin sebebi, 'Sayı bakımından' sınırsız olmasıdır.. Toplumlar geliştikçe, insanların gelir düzeyi arttıkça, daha fazla boş zamana sahip olma, daha kaliteli mal satın alma arzusu başlar.. Daha önceden lüks sayılan bir mal, günümüzde zaruri bir ihtiyaç haline gelebilir vs vs..

Fakat ihtiyaçlar 'Kapasite bakımından' sınırlıdır.. Bu da, ihtiyaçların tatmin edildikçe bir doyma noktası olduğunu gösterir.. Zaten iktisattaki Marjinal Fayda Kanunu da, bu konuyla ilişkilidir.

Bu tür konularda boşa kürek çekeceğinize, bilgi sahibi olduğunuz konulara yoğunlaşmanızı öneririm.. Bu öneri özellikle Berguzar için geçerlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 169
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Aranızdaki tartışmaya girmeyeyimde bende dünyanın hepimize yeteceğine inananlardanım. Şimdi benim de ilkolu bitirme sınıavlarına katılmam gerekecek mi? Artık gelecek seneye çünkü bu seneki kayıtların bitmiş olması lazım...

Yahu anlama kıtlığı mı var? Dünya hepinize nah! yeter. Şimdilik yeter ilerde görürsün yetiyor mu yetmiyor mu? Bu kadar bilim adamı keyfine uğraşıyor Küresel Isınmayla, tükenen kaynakları ikame edecek alternatif kanaklarla. Amerika heyecan olsun diye enerji kaynaklarının olduğu ülkelere çöküyor. Tabi onlar sizin kadar zeki değil.

İlkokul zekanla bu kadar düşünürsün ancak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu anlama kıtlığı mı var? Dünya hepinize nah! yeter. Şimdilik yeter ilerde görürsün yetiyor mu yetmiyor mu? Bu kadar bilim adamı keyfine uğraşıyor Küresel Isınmayla, tükenen kaynakları ikame edecek alternatif kanaklarla. Amerika heyecan olsun diye enerji kaynaklarının olduğu ülkelere çöküyor. Tabi onlar sizin kadar zeki değil.

İlkokul zekanla bu kadar düşünürsün ancak.

'Nah'ı mahı bilmem de, sizde de az bir şey anlama noksanlığı var... Tepki göstermeden önce denilmek istenini anlamaya çalışın.

Ama size ilkokul zekalı demem. Sonuçta master yapan insanlarda da anlama noksanılğı olabiliyor. İnsanın kafasının basabileceği bir nokta var. İlkokul da olsa master da olsa insanın elinden bir şey gelmez..

Link to post
Sitelerde Paylaş

'Nah'ı mahı bilmem de, sizde de az bir şey anlama noksanlığı var... Tepki göstermeden önce denilmek istenini anlamaya çalışın.

Ama size ilkokul zekalı demem. Sonuçta master yapan insanlarda da anlama noksanılğı olabiliyor. İnsanın kafasının basabileceği bir nokta var. İlkokul da olsa master da olsa insanın elinden bir şey gelmez..

Size bir tabak yemek yeter idare edin onunla. Çok da fazla birşey düşünmeyin bu cennet vatan hepinize yeter.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İhtiyaçlar sınırlı değildir.. Elinize bir tane iktisada giriş kitabı alıp okusanız, neden ihtiyaçlara sınırsız denildiğini anlar, yanlış anlamalardan doğan yanlış düşüncelerinizi kendinize saklardınız..

İhtiyaçlara sınırsız denilmesinin sebebi, 'Sayı bakımından' sınırsız olmasıdır.. Toplumlar geliştikçe, insanların gelir düzeyi arttıkça, daha fazla boş zamana sahip olma, daha kaliteli mal satın alma arzusu başlar.. Daha önceden lüks sayılan bir mal, günümüzde zaruri bir ihtiyaç haline gelebilir vs vs..

Fakat ihtiyaçlar 'Kapasite bakımından' sınırlıdır.. Bu da, ihtiyaçların tatmin edildikçe bir doyma noktası olduğunu gösterir.. Zaten iktisattaki Marjinal Fayda Kanunu da, bu konuyla ilişkilidir.

Bu tür konularda boşa kürek çekeceğinize, bilgi sahibi olduğunuz konulara yoğunlaşmanızı öneririm.. Bu öneri özellikle Berguzar için geçerlidir.

Bence ukalalık yapmadan önce iletimin bütününü okumalıydın. İhtiyaçların bir sınırının olamayacağını, bu sınırın hiçbir zaman çizilemeyeceğini anlatmaya çalıştım. İlginç olansa seninkilerle henem hemen aynı olan düşünceleri öne sürmüş olmam.

Öfkenizden sıyrılıp öyle okuyun insanları.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence ukalalık yapmadan önce iletimin bütününü okumalıydın. İhtiyaçların bir sınırının olamayacağını, bu sınırın hiçbir zaman çizilemeyeceğini anlatmaya çalıştım. İlginç olansa seninkilerle henem hemen aynı olan düşünceleri öne sürmüş olmam.

Öfkenizden sıyrılıp öyle okuyun insanları.

Evet bu yazınızda aynen bunu demek istemişsiniz!...

Ben pek senin gibi düşünmüyorum Bergüzar. Sınırsız ihtiyaç ne olabilir ki.. İnsanın da doğanın da sınırları belli. Ondan yararlanmak bence en doğru, en mantıklı davranış. Teknolojiden de, doğadan da sonuna dek yararlanmak zorundayız. Tüketim çılgınlığı dediğiniz şey bir avuç zengine endeksleniyor ve onlar suçlanıyor.

Kaynakları doğru düzgün kullanmak, doğaya mümkün olduğunca zarar vermemek gerek tabii ki ama lüks deyip gereksiz addettiğimiz pek çok şeye ihtiyaç duyan insanları da dışlamamak gerek. Olanak meselesi bu.

Ayrıca bu sınırsızlığın sınırı ne? Kime göre sınırsız? Sonuçta ortalama bir tabak yemekle doyabilen canlılarız. Sorun, o tabaktaki yiyeceklerin ne olduğu ve nereden geldiği mi?..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet bu yazınızda aynen bunu demek istemişsiniz!...

Bak üstün zekalı ve eğitimli arkadaşım,

O iletim de, sonradan sana cevaben yazdıklarım da senin düşüncelerinin tam da tersi yönünde. Koca koca iletileri görmezden gelip Bergüzar'ı tekrarlıyormuş gibi görünen bir cümlenin altını çizmişsin ama saçmalamışsın.

Son olarak yazdıklarımı bir daha ekleyeyim.

Ben pek senin gibi düşünmüyorum Bergüzar. Sınırsız ihtiyaç ne olabilir ki.. İnsanın da doğanın da sınırları belli. Ondan yararlanmak bence en doğru, en mantıklı davranış. Teknolojiden de, doğadan da sonuna dek yararlanmak zorundayız. Tüketim çılgınlığı dediğiniz şey bir avuç zengine endeksleniyor ve onlar suçlanıyor.

Kaynakları doğru düzgün kullanmak, doğaya mümkün olduğunca zarar vermemek gerek tabii ki ama lüks deyip gereksiz addettiğimiz pek çok şeye ihtiyaç duyan insanları da dışlamamak gerek. Olanak meselesi bu.

Ayrıca bu sınırsızlığın sınırı ne? Kime göre sınırsız? Sonuçta ortalama bir tabak yemekle doyabilen canlılarız. Sorun, o tabaktaki yiyeceklerin ne olduğu ve nereden geldiği mi?..

Bence sınırsız bir konu bu.

Reklamlar da iyidir, gereklidir ve çok yararlıdır. Reklamcılar öncelikle insan psikolojisini iyi bilen ve onun açıklarını, zayıf yanlarını değerlendiren profesyonellerdir. Bize düşen onların tuzaklarına(!) düşmemek için kendimizi eğitmek, tecrübelerimizden daima yararlanmak olmalıdır. Herkes bilinçli tüketici olmak yolunda çaba göstermeli, her şeyi başkalarından beklememeli, bilgilenmelidir.

Reklam yapmak üreticinin hakkıdır, olmazsa olmazıdır. Ekonomist değilim, çok da anlamam ama pek çok sektörün ana damarlarından biri olduğunu biliyorum. Reklam düşmanlığının sonu teknoloji düşmanlığına kadar gider. Tüketici bilinçlenirse, sektör daha sağlıklı, daha güvenilir ve doğru bilgi vermeye zorlanacak, format da değişecektir.

Bu arada.. Dünya kaynaklarının tükenmesini önlemek mümkün değildir. Tükenen kaynağın yerine, o kaynağın işlevi her ne ise, bir muadilini koymayı başaracaktır insanoğlu. Tümünü tükettiğinde de zaten yapacak bir şey yok. Dünya bir yerde yokolacak.. Sistem böyle.

O kaynakları kullanabildiğimiz ve teknoloji üretebildiğimiz için bilgi çağında yaşıyoruz zaten. Gelecek nesillere bıraktığımız her şeyi doğaya ve ondan yararlanarak elde ettiğimiz teknolojiye borçluyuz. Ne ben annemim dönemindeki gibi doğayla iç içe yaşayabilirim, ne de kızım benim minicikken yaşadığım, eve gelen televizyonun yarattığı o masum mutluluğu yaşayabilir. Yaşamasın da zaten. Bu ülkede yaşanan beyin göçünün yegane nedeni değil midir bu? Bilim yapmak isteyen insanların hangisine teknoloji sunuldu? Kaç tane sağlam laboratuvarımız var bizim?

Hepsi zincir...

Ben bu konuda pek romantik olamıyorum.

Hiç uğraşasım yok senle ama açıklamaya çalışayım. Anlama eşiğin çok yüksek gibi..

Sınırları tartışmaya kalktığında içinden çıkamazsın, sınırsız bir konudur. İhtiyaçlar sözkonusu olduğunda bunun kararı özeldir, kişiye bağlıdır. Benim ihtiyaçlarım hakkında kimse yargıda bulunup karar veremez.

Oysa temelde her insan bir tabak yemekle doyar. En basite indirgediğimizde verilebilecek, dünyanın her yerindeki her insan için geçerli olabilecek örnektir bu.

Anladın mı acaba? Bundan sonra her bir cümleyi uzun uzun açıklarım senin için.

Bilgisayardan, cep telefonundan vs. şikayetçiysen kullanmayacaksın kardeşim.

En tahammül edemediğim tipler bunlar...

Teknolojiyi beğenmez, "anamın zamanında bilgisayar mı vardı" der, internetin de diğer her teknolojinin de bütün nimetlerinden herkesten fazla yararlanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen değil miydin " Dünya hepimize yeter bir tabakla doyarız " diyen. Ben de bunun çok sığ bir düşünce olduğunu söylüyorum. Orda arkadaşın ihtiyaçlardan kasteddiği yemek değil. Siz yemeğe şartlanmışsınız. İnsanların ihtiyaçları sınırsızdır ve teknoloji geliştikçe bu daha da artmaktadır. Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihityaçlara nasıl cevap vereceksiniz? Yöneylem araştırmaları bir yere kadar kaynaklar tükendiğinde ihtiyaç olan birşey kalmayacak. Zaten Dünya bu konuda alarm vermeye başladı bile.

İlkokulu dışardan bitirebilirsin.

Ne diye uyduruyorsun? Dünya hepimize yeter, bir tabak yemekle doyarız falan demedim ben.

İhtiyaçların sınırlarını tartışmaya ve ket vurmaya kalktığında, bir tabek yemekle doymaya kadar varır bunun sonu. Sonuç olarak insan, bir tabak yemekle çok rahat doyar ve bu da pekala sınır olarak benimsenebilir.

Ama buna kimin hakkı var? Kim belirleyebilir bu sınırı?

Ayrıca öyle büyük bir kadındırmaca var ki bence, dünyadaki bütün insanlar sınırsızca tüketiyor, hiçbir şey üretmiyor, bütün ihtyaçlarına sınırsızca sahip olabiliyor gibi bir algı yaratılıyor.

Ben reklamları izlemek ve orada gösterilen teknolojik ürünlerden yararlanmak isteyen biriyim. Gider araştırırım, bakarım ve uygunsa satın alırım.

Dünya kaynakları konusundaki düşüncelerimi yazmıştım zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Game Over.

Aynen öyle.. Küçük ve bir çocukla tartıştığımı bilsem hiç kalkışmazdım.

İnsanın ihtiyaçları doğadakiyle sınırlıdır. Çünkü teknolojiyi de doğanın bize verdikleriyle üretebiliriz. İlk ayak budur.

Allah'ım kimlere neler anlatıyoruz... Eğer anlamadığın o cümlenin sendeki izdüşümüne bakarak, yani senin anladığın anlamda düşünerek yazsa idim seni desteklerdim zaten.

Bense tam aksi yönde düşünüyorum.

Bir kere daha yazamaycağım, benden bu kadar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Size bir tabak yemek yeter idare edin onunla. Çok da fazla birşey düşünmeyin bu cennet vatan hepinize yeter.

Birincisi cennet vatan değil. Bırakın ülkemizi dünya cennet değil aksine cehennem. İkincisi, cennet insanların özleminin/beklentisinin/hayalinin ürünüdür. Dinler sadece insanlara korkuyla değil vaatlerle de yaklaşır. (Gerçi konumuz bu değil) Ama istendiğinde bu dünya da cennet kılınabilir.

İnsanların ihtiyaçlarından öte istekleri sınırsızdır, açgözlülük hakimdir ilk başta. Bu ihtiyaçlar bu istekler her alanda kendini gösterir. Açgözlüyüzdür, doyumsuzuzdur.

"Bir tabak yemek" sözüne çok büyük bir açık yakalamış gibi yükleniyorsunuzda dünyanın gerçeklerinden uzak olunca bu lafa sarılıp durursunuz. Bu dünyanın bir çok yerinde, bırakın bir tabağı "Yarım tabak yeter" diyen yüzmilyonlar var.Yine bu dünyanın bir çok yerinde "Göz mideden büyüktür" Önemli olan gözlerimizi midemizle eşitlememiz. Tabi bu hemen bugün olacak bir şey değil. Tabi bu anlatımdan, "Aha size kalsa insanlara bir tabak yemek verirsiniz ötesi olmaz" sonucunu çıkarmanız muhtemel.

Öncelikli sorunumuz insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması olmalı. Tabi temel ihtiyaçlar noktasında bir sorun yaşamayan bir insanın, bu sorunun yarattığı yıkımın boyutlarını bilmesi de beklenemez.

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsanın ihtiyaçları doğadakiyle sınırlıdır. Çünkü teknolojiyi de doğanın bize verdikleriyle üretebiliriz. İlk ayak budur.
Ben reklamları izlemek ve orada gösterilen teknolojik ürünlerden yararlanmak isteyen biriyim. Gider araştırırım, bakarım ve uygunsa satın alırım.

İşte sen önüne gelen herşeyi aldıkça doğadaki o sınırlı kaynaklar tükenecek ve teknoloji üretecek hammadde kalmayacak. Ben de bunu demeye çalışıyorum.

Sen mevzuyu değiştiriyorsun. He diyorsun insan ihtiyaçları sınırlıdır sonra yok sınırsızdır valla anlamadım. Anladıysam Arap olayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte sen önüne gelen herşeyi aldıkça doğadaki o sınırlı kaynaklar tükenecek ve teknoloji üretecek hammadde kalmayacak. Ben de bunu demeye çalışıyorum.

Sen mevzuyu değiştiriyorsun. He diyorsun insan ihtiyaçları sınırlıdır sonra yok sınırsızdır valla anlamadım. Anladıysam Arap olayım.

Mevzuyu değiştirmiyorum, sadece geniş bakmaya çalışıyorum. Bergüzar insanın aç gözlülüğüne değinmiş, onu değerlendirdim önce. Bir tabak yemek meselesini de duygusal olarak değil, tamamen fiziksel ihtiyaç anlamında ele aldım. Temel ihtiyaçlara indirgendiğinde, verilebilecek en basit örnektir o.

Doğa, teknoloji ve reklamlar hakkındaki düşüncelerimi de belirttim.

Hala anlamadığını görüyorum. Ama inan bana elimden gelen bu. Defalarca denedim ama olmadı işte.. Ben beceremedim sanırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birincisi cennet vatan değil. Bırakın ülkemizi dünya cennet değil aksine cehennem. İkincisi, cennet insanların özleminin/beklentisinin/hayalinin ürünüdür. Dinler sadece insanlara korkuyla değil vaatlerle de yaklaşır. (Gerçi konumuz bu değil) Ama istendiğinde bu dünya da cennet kılınabilir.

İnsanların ihtiyaçlarından öte istekleri sınırsızdır, açgözlülük hakimdir ilk başta. Bu ihtiyaçlar bu istekler her alanda kendini gösterir. Açgözlüyüzdür, doyumsuzuzdur.

"Bir tabak yemek" sözüne çok büyük bir açık yakalamış gibi yükleniyorsunuzda dünyanın gerçeklerinden uzak olunca bu lafa sarılıp durursunuz. Bu dünyanın bir çok yerinde, bırakın bir tabağı "Yarım tabak yeter" diyen yüzmilyonlar var.Yine bu dünyanın bir çok yerinde "Göz mideden büyüktür" Önemli olan gözlerimizi midemizle eşitlememiz. Tabi bu hemen bugün olacak bir şey değil. Tabi bu anlatımdan, "Aha size kalsa insanlara bir tabak yemek verirsiniz ötesi olmaz" sonucunu çıkarmanız muhtemel.

Öncelikli sorunumuz insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması olmalı. Tabi temel ihtiyaçlar noktasında bir sorun yaşamayan bir insanın, bu sorunun yarattığı yıkımın boyutlarını bilmesi de beklenemez.

Saygılarımla

İnsanların ihtiyaları bitmez. İhtiyaçlar şu şekilde gelişir, önce temel hayat ihtiyaçları. Yemek, su gibi. Sonra sosyal ihtiyaçlar, eğlence, kıyafet,bilgisayar, otomobil vs.. Temel ihtiyaçlar karşılanmadan sosyal ihtiyaçlara geçilemez. Yani yiyecek ekmeği olmayan adam gidipte dans etmez. Sonra güvenlik ihtiyaçları. Temel ihtyaçları ve sosyal ihtiyaçları karşılanan insan korunmak ister. Gerek devlet eliyle gerekse varsa gücü parası kendi kendini korur. Devlet asker ve polis ile vatandaşlarını korur. Sonra saygınlık ihtiyaçları gelir. Saygın olmak için harcanması gereken ihtiyaçlar vardır. Bu böyle sıra halindedir. Bir diğeri tamamlanmadan diğerine geçilmez. Ama bir ihtiyaç sınıfını tamamlayan insan muhakkak bir üstüne geçmek ister bu da ihtiyaçların sonunu getirmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İhtiyaçlar farklılık bakımından sınırlıdır.

''İnsan'' denilen şeyin nelre ihtiyaç duyabileceği belidir en azından.

Bir insan ömrü üzerinden dşünürsek herbir ihtiyacın miktarı da sınırlıdır.

Ama sonsuz sürüyü düşününce yine boktan bir durumla karşılaşıyoruz tabi.

Neden bu kadar çok insan olmak zorunda kimse bilmiyor.

Reklamlar da gerekli olabilir, ama ''göze sokmak'' gerekli değildir.

Günümüzde hayatın hertarafı reklamlar la doldu.

Kimsenin yaşamadığı dağ başında bile reklam tabelaları görebiliyoruz.

şehirlerde üzerinde reklam taşımayan hiç bir araç hiç bir bina klamadı nerdeyse.

Radyolar, gazeteler, hatta kitaplar, -tv yi sayak gereksiz- heryer reklam.

Bukadar çok reklamın arasında yaşarken insan hayatının amacının bütün o ürünleri tüketmek olduğunu sanıyor, bunun için yaratılmış, reklamları gör-ürünleri al.

Reklam alanları kısıtlanmalı daraltılmalı.

İnanalar reklamları ihtiyaç duydukları zaman kendileri seçip görmeli, izlemeli, herneyse.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burda bazı tip insanlar (sol zihinyetli insanlar) demek istiyor ki insanlara "bak sen buna buna ihtiyaç hissediyorsun, ama aslında ihtiyaç hissetmiyorsun, yanlış bir bilince sahipsin, senin GERÇEK ihtiyacın nedir ben biliyorum, hatta biz iktidara gelirsek sana sadece senin GERÇEK ihtiyaçlarını verecez, gerisini alamayacaksın".

IFG'nin dediği gibi insan bir tabak yemekle de hayatta kalır. Ama amaç bunun ötesinde birşeyler.

Sol zihniyet ise insanların ihtiyaç duydukları şeylere GERÇEKTEN ihtiyaç duymadıkları gibi acaip bir düşünceye sahipler. Kibirle insanların aslında neye ihtiyaç duyduklarını o insanlardan daha iyi bildiklerine inanıyorlar.

Bu aslında komunist zihniyetin nasıl bir çelişki içinde olduğunun göstergesi. Çünkü hem sosyalist ekonominin daha çok refah ve zenginlik ve bolluk getireceğini iddia ediyorlar, hem de diğer taraftan daha sefil bir hayatı öngörüyorlar insana, çünkü bugün pek çoğumuzun gayet zaruri ihtiyaç olarak gördüğü pekçok şey bir komunist için lükstür ve üretilmemelidir. iPod'lardan makyaj malzemesine, eğlence sektörüne falan.

tarihinde ludwig2010 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İhtiyaçlar farklılık bakımından sınırlıdır.

Bu ne demek şimdi? Anlamsız cümleler yazıyorlar anlamayınca niye anlamadın oluyor.

''İnsan'' denilen şeyin nelre ihtiyaç duyabileceği belidir en azından

Hiçte belli değildir. Bundan 100 yıl önce bilgisayarın, cep telefonunun ihtiyaç olacağı belli miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Halbuki çok basit birşey demiştim ben ve doğru idi.

Dünya kaynakları sınırlıdır.

Bu kaynaklara bağlı olarak insanın ihtiyacıda sınırlıdır.

Halbuki ihtiyaçlar yerini ihtirasa bırakmiş durumdadır.

Ben direk bunu dedim arkadaşlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ne demek şimdi? Anlamsız cümleler yazıyorlar anlamayınca niye anlamadın oluyor.

İhtiyaçalrın farklılık bakımından sınırlı olmasını mı anlamadın?

Şöyle örnekleridiriyim. Ben bir mağza açıp orda insan dışkısı satsam sen gelip alırmısın? Kim para verip bok alır?

Kimin boka ihtiyacı var?

Kimsenin yok galiba, bak bir sınır varmış işte. İnsanın ihtiyaç duymayabileceği şeyler de varmış dünyada.

Hiçte belli değildir. Bundan 100 yıl önce bilgisayarın, cep telefonunun ihtiyaç olacağı belli miydi?

Belliydi. Sadece ozamnlar bu ihtiyaçların adına telefon bilgisayar deiyorlardı.

''iletişim ihtiyacı'' diyorlardı mesela.

Hesaplama ihtyacı, depolama, eğlenme her ne ise işte öyleydi.

Sonuçta icatlar ihtiyaçlardan doğar.

İnasların telefona bilgisayara ihtiyacı varmış ve bunu hissetmiş ki üretmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben bir mağza açıp orda insan dışkısı satsam sen gelip alırmısın? Kim para verip bok alır?

Kimin boka ihtiyacı var?

Ne saçma bir örnek. Bunun yazdığınız cümleyle alakasını bulamadım. İnsanların ihtiyaçlarının farklılık bakımından sınırlı olması ne demek? Yani farklı ihtiyaçlar sınırlı oluyor?

Belliydi. Sadece ozamnlar bu ihtiyaçların adına telefon bilgisayar deiyorlardı.

''iletişim ihtiyacı'' diyorlardı mesela.

Hesaplama ihtyacı, depolama, eğlenme her ne ise işte öyleydi.

Sonuçta icatlar ihtiyaçlardan doğar.

İnasların telefona bilgisayara ihtiyacı varmış ve bunu hissetmiş ki üretmiş.

Yanlış. İcatlar genellikle başka bir konuda araştırma yaparken tesadüfen bulunmuştur. Bundan yüzyıl önce yaşayan biri " Keşke internet olsa da chat yapsak " diye içinden geçireceğini zannetmiyorum. Neyi hissedecek? Bu işler hissetmeyle olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...