Jump to content

Muhammed’in Veda Hutbesi Ne Kadar Gerçek?


Recommended Posts

Kullar konusuna gereğinden fazla takıldık.

Zaten muhterem takıntılı, bir konuya usanmadan inatla yüzlerce mesajla sürdürür, insanı bayar.

Geçelim veda hutbesinin bir başka tutarsızlığına:

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.

Her türlü tecavüzden korunduğu iddia edilen şehir parantez içinde Mekke olarak belirtilmiş.

Medine de olabilir, ikisi de olabilir. Farketmiyor çünkü ikisi de defalarca tecavüze uğramış.

Şimdi korunduğu söylenen bu kutsal şehirlere yapılan tecavüzleri görelim. Bakalım nasıl bir korumaymış bu:

İbn Zübeyr 683′de Halife Yezit’e başkaldırınca Emevi ordusu onun bulunduğu Mekke’yi kuşattı. Şamlılar, Kâbe’yi yıkmak için mancınıklar diktiler, hatta ateşe verdiler. Kâbe’nin duvarları yandı. Vakıdi şöyle demiştir: “Şamlılar” mancınıkla Kâbe’ye taş atarken şöyle diyorlardı:

“Ağzı köpük saçan deve gibi atıyor.

Onunla Mescid’in direklerini vuruyoruz.” (İbn Kesir, c.8, s.367)

Bu sırada Yezid ölünce Şam ordusu çekildi. Zübeyroğlu Abdullah kendisini Mekke’de halife ilan etti.

Abdullah, Kâbe’yi yıktı. Çünkü, mancınıklarla atılan taşlar yüzünden Kâbe’nin duvarları yıkılmak üzereydi. Hacerülesved, ipek şala sarılıp bir tabutta saklandı. Kâbe’deki esanslar, ziynet eşyaları ve kumaşlar da bir mahzende saklandı. İbn Zübeyr, daha sonra Kâbe’yi yeniden yaptırdı.

İbn Zübeyr 692′de öldürüldü.

Yusufoğlu Zalim Haccac, Zübeyr’i yenip Mekke’yi ele geçirince, o da Kâbe’yi büyük oranda yıktı. Haccac, Kâbe’nin kuzeyduvarını yıktı. Hacerülesved’i çıkarttı. Kâbe’nin yıktığı duvarının taşlarını Kâbe’nin tabanına döşedi, kapıyı yükseltti. Batı kapısını da örttü. Kâbe’nin bu hali devam edip gelmiştir. (İbn Kesir, c.8, s.404).

929 yılında Abbasi yönetimine isyan eden Karmati mezhebinin lideri Ebu Tahir Mekke’yi ele geçirdi. Hac mevsiminde, tavaf eden Hacıları, Kâbe’nin kapısına oturup kılıçla kesti. Karmati Lideri, “Ben Allah’ım, Allah’layım, yaratanda yok eden de benim!” diyordu. Hacılar kaçıp Kâbe’nin örtüsüne yapışıyor ama o o halde öldürülüyorlardı.

Ebu Tahir öldürdüğü hacıları Zemzem kuyusuna doldurttu. Zemzem kuyusunun üstündeki kubbeyi yıktıran Ebu Tahir Kâbe’nin örtüsünü parçalatıp askerlere dağıttı. Kâbe’nin kapısını söktürdü.

Ebu Tahir, bununla yetinmedi. Hacerülesved’in sökülmesini emretti ve bunu balyozla söktürtüp yanı sıra götürdü. Hacerülesved, 22 sene dışarıda kaldı.(İbn Kesir, c. 11,s. 282)

Bir başka saldırıyı da İbni Kesir şöyle ifade eder:

Hacerülesved, 1022 yılında da saldırıya uğradı. Mısırlı birisi hacılarla gelip Kâbe’yi tavaf etti ve Hacerülesved’i öpeceği sırada elindeki gürzle o mübarek taşa tam üç kez vurdu. Adam, “Ne zamana kadar şu taşa ibadet edeceğiz. Ne Muhammet ne de Ali beni yapacağım işten alıkoyamayacaktır. Bugün şu Beyt’i (evi) yıkacağım” dedi. Bunun üzerine Yemenli birisi onu öldürdü, adamları da öldürüldüler. (İbn Kesir, c.12, s. 84)

20 kasim 1979 tarihinde ise, önde gelen suudi ailelerden birinin uyesi olan radikal sunni Cüheyman önderligindeki 500 kadar suudi hanedanı karsıtı eylemci kabeyi ele geçirdi ve yüzlerce hacıyı rehin aldı. Fetva çıkarılıp Fransız anti-terör timine görev verildi. Mekke’ye müslüman olmayan insanların girememesine rağmen Fransız timi Kabe’yi kuşattı. Kuşatma yaklaşık 2 hafta sürdü. Olaylar sonunda, kabe’nin denetimi Suudi hanedanına geçtiğinde, çoğu Suudi asker olmak üzere 250 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı. Teslim olan 67 isyancı kafaları kesilmek suretiyle idam edildi..

Kabe bu saldırıların dışında defalarca sel baskını ve deprem nedeniyle zarar gördü.

http://fotograf.wordpress.com/2006/10/21/kabe-1941/

Medine'nin uğradığı tecavüz çok daha vahim. Onu da yazarak yazıyı uzatmayayım. Linkten Harra katliamını okuyabilir, sahabenin kökünün nasıl kazındığını, Medineli müslümanların kızlarına nasıl tecavüz edilip "Harra çocukları" denen binlerce gayrimeşru çocuğun oluştuğunu ibretle görebilirsiniz:

http://panteidar.wordpress.com/2009/11/05/harra-olayi-buyuk-katliam/

Şimdi soralım: Bu nasıl koruma?

Allah, Kabe'yi putperestlerin elindeyken korumuş Fil vakasında ama müslümanların elindeyken umursamamış besbelli.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 78
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Seyyid Kutb bariz hatayı görmüş ama kıvırtmaya çalışıyor... Ne demiştik "tefsir" = "Kıvırtma ilmi"... Yoksa 6000 küsür ("küsür" diyorum çünkü her kafadan ayrı bir ses çıkar bu sayı hakkında) cümle için yüzbinlerce cilt tefsir niye yazılmasına ihtiyaç olsun ve bunca mezhep, anlayış, tarikat ortaya çıksın ve pek azı hariç hepsi diğerini sapkınlıkla suçlasın...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklımı kurcalayan bir şey var:

İnsanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olan Kabe denilen küp şeklindeki binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'tu kaka putperest ibadeti' olup lanetleniyor da;

gene aynı insanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olmayan Kabe denilen küp şeklindeki binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'mübarek İslam ibadeti' olup kutsanıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklımı kurcalayan bir şey var:

İnsanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olan Kabe denilen küp şeklindeki kapalı bir binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'tu kaka putperest ibadeti' olup lanetleniyor da;

gene aynı insanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olmayan Kabe denilen küp şeklindeki kapalı bir binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'mübarek İslam ibadeti' olup kutsanıyor.

Neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklımı kurcalayan bir şey var:

İnsanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olan Kabe denilen küp şeklindeki binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'tu kaka putperest ibadeti' olup lanetleniyor da;

gene aynı insanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olmayan Kabe denilen küp şeklindeki binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'mübarek İslam ibadeti' olup kutsanıyor?

Cevabını %100 bildiğin bir soru. Hatta dönenler hariç herkesin cevabını bildiği bir soru.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevabını %100 bildiğin bir soru. Hatta dönenler hariç herkesin cevabını bildiği bir soru.

Sevgili Afrodit,

Ben bir hacı olarak bu konuyu seninle konuşmak isterim ama şimdi değil sonra.

Sadece şu kadarını söylesem yeterlidir diye düşünüyorum.

Evrensel olan kabenin hangi ülke toprağında bulunup bulunmadığından ziyade, evrensel olan kabe evrensel olarak kalabilseydi yine aynını düşünürmüydük? Yani Suud kabiye özel mülkiyeti gibi kullanmaktan vazgeçse yine aynı şeyimi hissederdik, yada ne?

Selam...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bergüzar da dönmüş olanlardan, o da bilmez mi diyorsun? :D

Evet öyle diyor. :) Olsun desin. Onun ve benim gibilerin inancımız ve yaşayışımız açısından toplumda pek bir ehemmiyeti ve etkisi yok. Biz nerde birleşeceğimizin önceliğinin farkına varmış insanlarız pante. Sende onlardan birisin mesela.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.

peygamberin yapmak istediği şeye dikkat buyurunuz...

o yerlerin günlerin ayların o halk için değerini iyi biliyor ve yerel değerli olandan evrensel değerli olana geçiş yaptırıyor...

insanların canları malları namusları kutsaldır değerlidir dokunulmazdır...

karşısındakilerin anlam dünyasındaki en değerli en kutsal şeylerle eşleştiriyor...

bu günün insanına en kutsal ne var...

para...

bu günün insanına insan canının malının namusunun değerini ancak para ile anlatabilirsiniz...

mesela ne dersiniz bir can tirilyonlarca dolardan daha değerlidir ...

bir namus binlerce arabadan evden daha değerlidir ....

gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani kirec kabe bile etrafında dönsen dahi seni yürüyen çamur yapmaktan kurtaramıyor.

şahsi düşüncem ne kabenin nede başka bir yerin dünyanın her hangi bir yerinden daha kutsal yada değerli olmadığıdır...

doğru ve güzel işlerin yapıldığı yerler daha değerli ve kutsaldır...

yani bir yeri değerli yapan orada yapılan işlerdir...

bunu dışında her yer ve her nesne aynı değerdedir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

şahsi düşüncem ne kabenin nede başka bir yerin dünyanın her hangi bir yerinden daha kutsal yada değerli olmadığıdır...

doğru ve güzel işlerin yapıldığı yerler daha değerli ve kutsaldır...

yani bir yeri değerli yapan orada yapılan işlerdir...

bunu dışında her yer ve her nesne aynı değerdedir...

Kabe tevhide gönül vermişlerin yönüdür. İçinden putları temizledik, bomboş diyorlar ya.

Kabenin (tevhidin) içinide işte böyle boşalttılar. O taşın yanında insan nerde olduğunun muhasebesini yapacakken yanımdakinden benim imanım daha kuvvetli diye hesap yapıyor.

O taşın etrafında dönmek isteyip istememek bireye kalmış. Ama bir kere oraya gidip o dönüşte yürüyen çamura nasıl bulaştığınızı görmenizi isterdim. cidden.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kabe tevhide gönül vermişlerin yönüdür. İçinden putları temizledik, bomboş diyorlar ya.

Kabenin (tevhidin) içinide işte böyle boşalttılar. O taşın yanında insan nerde olduğunun muhasebesini yapacakken yanımdakinden benim imanım daha kuvvetli diye hesap yapıyor.

O taşın etrafında dönmek isteyip istememek bireye kalmış. Ama bir kere oraya gidip o dönüşte yürüyen çamura nasıl bulaştığınızı görmenizi isterdim. cidden.

bende gittim gördüm hacı oldum...

ve yeşil kubbeye bakarken aradığımızın orada olmadığı hissini yaşadım...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bergüzar da dönmüş olanlardan, o da bilmez mi diyorsun?

Neden Bergüzarı eleştiremeyim ki?

İyi insan güzel insan, yeri gelir desteklerim yeri gelir eleştiririm... O da bana karşı aynen rahat olabilir.

Hakaret ve küfür etmedikten sonra herkes istediği gibi eleştiri yapabilir.

Kabenin etrafında dönmeye gelirsek, ben katılmıyorum. Uzun zamandır -ki uzun zaman göreceli bir tabir- Kabenin en put olduğunu düşünüyorum. Zaten Kuran'da da Kabe- Beytullah- Beyt v.s. ifadelerinin o taş evi ifade ettiğini düşünmüyorum.

İmkanım olursa da Kabe denen o taş ev ile ilgili çok detaylı bir çalışma yapmak istiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hah! buldun aceleyle yazarken yaptığım hatayı, atla hemen üstüne.

Mesele acele değil pante, mesele bak seni incitmek içün demiyorum amma mesele koyu cehaletin!

Arapça bilenler yazdığındaki yazım dil kaide hatasını bilir!

Bunu göstermek ile meal münekkidliğinin sefaletini gözler önüne sermeyi murad ediyoruz, çünki bir dili bilmeden o dilin en kamil kullanımını ihtiva eden bir kitabı, tercümeleri üzerinden tenkide kalkıyor büyük hatalar yapıyorsunuz, sapıyor ve saptırıyorsunuz!

Örnek vermişmiş. Lagalugadan başka birşey değil yaptığın.

Yazmadaki yaz başkaymış da, mevsim olan yaz başkaymış.

Bu ne basitlik yahu!

:)

Basitlikmi yoksa tenkid diye ortaya attıklarındaki büyük nahiv ve mantık sefaletini gözler önüne sermek mi!

Bak muhterem, eski hukukumuza binaen sana bir talim daha vereyim, ilmin artsın!

وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ

Hac 27

Ayette bir "rical" var bilmem gördün mü!

رِجَالًا

İmdi bunun bir manası "erkekler" dir!

Senin gibi bir meal münekkidi, arapça cahili kalkar şöyle bir meal verir!

"Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek erkekler olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler."

İmdi bakarsan bu meale erkekler kısmında bir gariplik vardır, "gerek erkekler olarak ve gerek uzak yoldan"

Halbuki bir ricl vardırki ayak demektir ve bunun cemiisi yani çoğulu olarakda rical kullanılır!

Yani ricalin bir manasıda ayaktan hareketle yaya yürümektir!

Ve bundan mütevellid doğru meal şöyle olmalıdır!

"Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler."

İmdi anladınmı mantık sefaletin ve dil bilgisi cehaletinin nelere mal olabileceğini ve mevsim olan yaz ile yazma fiili olan yaz misalinin hikmetini!

Yukarıdaki doğru manayı bilmek yazmak içün arapça bilmek kafidir, senin zümer onuncu ayetten mütevellid vardığın neticeye gitmek içün ise sadece arapça değil türkçe de bilmemek gerekmektedir!

Hep aynı taktik!

"Ayetin öncesine sonrasına baktın mı?", "Cımbızlama" vs.

Ne alakası var?

Muhterem niçün cehlini sergilemek içün bunca gayrete düşüyorsun!

Ne alakası var dediğin usuli tefsirin en sık müracat edilen ve edilmesi zaruri olan yöntemlerindendir!

Kuran kendisini tefsir eden bir kitaptır ve bir ayetinin hem evveli hem sonrası ile münasebeti vardır hem kuran şumulü içinde diğer ayetler ile!

Bunlara nazar etme icabiyetine "ne alakası var" diyene sorarlar asıl senin kuran ve onun tefsirin ile ne alakan olabilir :)

Küstahlaşma.

Görmekteyimki telaşın ağzını bozmaya kadar seni götürmüş!

Gerek yokki muhterem, telaşa mahal yok, tabii doğru yazdığın sürece!

Doğru yazmadıktan sonrada bana terbiye ve irtifanı ele verir sözler ile ne yazsanda farketmez hakikat namına doğru olan ne ise onun cevabını biz yazarız sende nasibin kadarını alırsın!

Elbette Arapça'yı biliyorlar ama senin gibi kıvırmasını da.

Evvela müslümanın dediğin hal ile bir münasebeti olamaz!

Sonra mantık sefaletini idrak edememiş gördüm seni!

Sana dedikki arapça bilmiyorsun!

Sende "ben bilmesemde elmalılı biliyor, diyanet biliyor onların mealleri ile meseleyi anlayabilirim" dedin!

Bundan sonrada biz dedikki "o iş öyle olmazya hadi neyse diyelim amma gel görki biliyorlar dediklerinin meallerini dahi bilmediğin arapça ile kıvırmak diye tesmiye ediyorsun bu ne yaman tenakuz bu ne azim haddi aşmadır böyle" :)

Bilmiyorumki imdi içine düştüğün ve sahibi içün utanç vesilesi olacak halini idrak edebildin mi!

Bu muydu bütün yanıtın.

Tamamı lagaluga.

:)

Yahu gören görüyor o dediğini kimin yaptığını!

Ayetlerden örnek ile mütekellim olanın kim olduğunu nasıl anlaman gerektiğini sana gösterdim, oda yetmedi Hz. Muhammedin "hepimiz yaradanın kuluyuz bundan mütevellid kimse bir kula 'kulum' demesin" minvalindeki nehyini de gösterdik!

Yetmedi arada sana türkçe sıkıntını giderebilecek bazı izahatlarda yaptık!

Daha ne olsun :)

İlla hiçbir vukufiyetin olmayan orjinal metin üzerinde, yani arapça ve sonrada usuli tefsir bahsine gir beni hepten acze düşür der isen senin adına üzülmekle birlikte memnuniyet ile onuda yaparız!

Tasa etme!

Kalkmış "Seyyid Kutub'un tefsirine baktın mı" diyor. Bir de üşenmemiş tefsiri yazmış.

Yazı kalabalığı olsun, gaye bu.

Muhterem halin hüzün verici!

Seyyid kutubun mealini sende olmayan ilim ile "doğru" buluyorsun amma adamın o ayeti nasıl anladığı ve tefsir ettiği ile ilgilenmiyorsun!

Acaba sebep, gerçeğe sadakatsizliğin olmasın :)

Bizde bu sadakatsizliğini gözler önüne serip "işte o beğendiğin mealin yazarı bu ayeti doğru bir şekilde bak şöyle tefsir etmiş" diyerek tefsirini gözüne sokuyoruz!

Bunu yaparakda nasıl mesnetsiz, tenakuzlu birisi olduğunu gözler önüne seriyoruz!

Ne diye bir hitabın bile açıklanma gereği duyuluyor?

Çünki senin gibilerin birnevi hocaları, kullandıkları tek kaynak ve rehberleri olan hilekar orientaller bu tip meseleleri batıl tefsirleri ile gündeme getiriyorlar ve bazı cühela takımıda bunların arkasına diziliyor!

İşte böylelerine uzatılmış bir eldir bu izahatlarki "bu yalancıların oyununa gelmeyin" demek olmakta!

Zati biraz tefekkür ve tezekkürden nasibi olan düşünürki bu ayetlere ilk muhatap olan ve arap lisanı ana lisanı olmaktan başka birde bu lisanı çok iyi bilmek ve konuşmakla maruf kureyş ve devrin arabının anlamadığı çıkarmadığı ve iddia etmediği manaları bazı orientaller iddia ile ortaya atıyor ise vardır bunda bir çapanoğlu!

Akletmek kafi!

İyi de müslümanlar Muhammed'i efendileri görmüyor mu?

Mantık sefaleti iyice derinleşti :)

Evvela Hz. Muhammed devrinde ashabı ona daima "Ya Resulullah" diye hitap etmiştir yani "Ey Allahın resulü"

Bundan mütevellid o üzerinde kelam etmeye bile değmez batıl çıkarımını iptal ediyoruz!

Ediyoruzda, bugünün müslümanının özellikle biz türklerin iman ve edep gereğince Hz. Muhammede "efendimiz" demeleri ile senin ayetten cehalet ve çarpıtma ile devşirmeye kalktığın mana arasında rabıta kurma teşebbüsüne "mantık sefaleti gülünçlüğe inkilab etti" demeden de duramıyoruz!

Sözlerimizi nihayete erdirir iken sahib olmadığın şeyin olmazsa olmazlığını tekrar nazara verelim!

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kabenin etrafında dönmeye gelirsek, ben katılmıyorum. Uzun zamandır -ki uzun zaman göreceli bir tabir- Kabenin en put olduğunu düşünüyorum. Zaten Kuran'da da Kabe- Beytullah- Beyt v.s. ifadelerinin o taş evi ifade ettiğini düşünmüyorum.

Tefsir ve tevil ederek düzeltin o ifadeleri; İslamın şiarıdır efendim... B)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her türlü tecavüzden korunduğu iddia edilen şehir parantez içinde Mekke olarak belirtilmiş.

Medine de olabilir, ikisi de olabilir.

Maşallah iki çarpıtma birden!

Evvela ne demektir mekke olmayabilir, Hz. Muhammed arafatta hac esnasında yani mekkede "bu şehriniz" der iken nereye kastedebilir muhterem :)

Sonra metindeki saptırmana gelelim!

Hz. Muhammed ne diyor!

"Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise"

Günler hangi günler!

Hac günleri!

Ay hangi ay!

Zilhicce!

Şehir hangi şehir!

Mekke!

Yani o kan dökülmesi zulmedilmesi yasak olan harem-i amin ihtiva eden şehir!

İşte bunlar nasıl böyle ise "canlarınız, mallarınız, namus ve şerefiniz de öylece mukaddestir; her türlü tecavüzden masundur"

Yani Hz. Muhammed müslümanın canının, malının, namus ve şerefinin hukuken muazzezliğini, bunlara ilişmenin haramlığını sarahat ile zikrediyor, amma türkçe sıkıntısı ile pante veda hutbesi metninin tercümesinden nerelere varıyor!

Ah gerçeğe sadakat, eksikliğin kişiyi ne hallere sokuyor!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Veda Hutbesinde söz edilen konulardan biri de kadının dövülmesidir:

"Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir."

Kimi İslamcılarımız Nisa-34 ayetindeki "vadribuhünn" sözcüğünün dövmek olmadığını iddia eder.

Benzer konuya veda hutbesinde de yer verilir.

Aşağıdaki linkte gerçek olduğu iddia edilen diğer veda hutbelerini bulabilirsiniz:

Veda Hutbeleri

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklımı kurcalayan bir şey var:

İnsanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olan Kabe denilen küp şeklindeki binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'tu kaka putperest ibadeti' olup lanetleniyor da;

gene aynı insanlar:

* Mekke'de, içinde putlar olmayan Kabe denilen küp şeklindeki binanın etrafında bilmem kaç defa huşu içinde dönerek Hacer-ül Esved denen taşı öptüğünde 'mübarek İslam ibadeti' olup kutsanıyor?

İmdi evvela çok bariz iki husus birbirine karıştırılmış!

Şirk ve bir ibadetin ifası, ritüel!

Yani mana ile şekil karıştırılmış!

Şirk, yaradana şerik ortak koşmaktır ve islam evvelinde kınanan islamın reddettiği tavaf değil yaradana şerik koşmaktır!

Yani kabenin tavaf edilmesi değildir mesele, mesele kabenin rabbine nasıl iman ve ibadet edileceğidir!

tarihinde Alchindus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Veda Hutbesinde söz edilen konulardan biri de kadının dövülmesidir:

"Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir."

Kimi İslamcılarımız Nisa-34 ayetindeki "vadribuhünn" sözcüğünün dövmek olmadığını iddia eder.

Benzer konuya veda hutbesinde de yer verilir.

Aşağıdaki linkte gerçek olduğu iddia edilen diğer veda hutbelerini bulabilirsiniz:

Veda Hutbeleri

"Biraz okşayabilirsiniz" demektir o ifadeler efendim, "dövmek" değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...