Jump to content

''Örnek Vatandaş'' Var Mı?


Recommended Posts

Arkadaşlar ABD'de bir ''örnek vatandaş'' tipi olduğu söylenir hep.

Onun özellikleri Amerikan devletinin ''derin'' zihnince tanımlanmıştır ve bu özelliklere uymayanların işi zordur.

Nedir bu ideal vatandaşın özellikleri?

White(beyaz) olması, Anglosakson(İngiliz kökenli) olması, Hıristiyan-Protestan olması, erkek olması.

Buna benzer bir ''örnek vatandaş'' vurgusunun TC'de de olduğu, kemalizmin böyle bir algıya sahip olduğu iddia ediliyor.

Hatta kemalizm eleştirisi ve demokratikleşme vurgusu, bu vatandaş tanımına uymayan kimliklere de eşit bir alan açmak üzerinden temellendiriliyor.

Kemalizmin ''örnek vatandaşı''nın; Türk, Sünni-Müslüman, laik yaşam tarzlı ve erkek olduğu yönünde bir iddia var.

Kısacası, Türkçe konuşan ve Türk kimliğini benimseyen, sünni-islam inancına sahip ama pek de dindar olmayan bir adam prototipi ideal vatandaş olarak sunuluyor.

Devletin şimdiye dek olan tutumuna bakınca böyle bir ideal vatandaş arzulandığı iddiası pek de yersiz görünmüyor.

Müslüman ve sünni olmayanların, Türk olmadığını belirtenlerin, laik yaşam tarzını tutturamayan veya aşanların, keza kadın haklarını hararetle savunanların pek de makul görülmedikleri ve karşılaştıkları baskılar ortada.

''Örnek vatandaş'' tanımı böyle olunca, ''örnek olmayan vatandaş'' da devletin algısında şekilleniyor tabi.

Ateistler, hıristiyan ve museviler, Aleviler, Kürtler, Rumlar, Ermeniler, feministler, homoseksüeller, kısmen de islamcılar ''zararlı vatandaş'' statüsünde değerlendiriliyor ve ''düzeltilmesi'' gerektiği düşünülüyor.

İç tehdit sıralamasına da yansıyor bu zihniyet. Nedir iç tehditler?

Komünizm, bölücülük ve irtica.

Bu konuları tartışmak istiyorum bu başlıkta.

1-Devletin gerçekten de bir ''örnek vatandaş'' tanımı olduğunu düşünüyor musunuz?

2-Bu tanımı kemalizmin yaptığını veya kabullendiğini düşünüyor musunuz?

3-Bu tanımda özellikle sünni-müslüman olmak maddesine uymayan ateistlerin yine de devletten, ordudan, kemalizmden/Atatürkçülükten taraf olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

4-Söz konusu tanımın bugünkü dincilik tehdidinin güçlenmesinin önünü açtığını düşünüyor musunuz?

5-Hem sünni-müslüman hem de laik olmak konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu ne kadar mümkündür?

6-Türk olmadığını belirtenlerin eşit yurttaşlığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Kadın ve erkeklerin eşit hakları ve yurttaşlığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

7-AKP'nin ya da benzer bir muhafazakar-liberal çizginin bu vatandaş tanımında gerçekten de eşitlikçi ve demokratik bir değişim yapacağına inanıyor musunuz?

8-Sizce devletin bu ''örnek vatandaş'' algısının çarpıklığı nasıl düzeltilebilir, önerdiğiniz yol nedir?

9-Sizce komünizm, bölücülük ve irtica tehditleri var mı? Varsa bunların hangisi tehdittir hangisi değildir? Neden?

10-Sizce siz bu örnek vatandaş tanımına uyuyor musunuz? Veya uymak ister misiniz?

Not: Lütfen ''Müslümanların Demokrasi Balonu Patladı'' başlıklı bir önceki konu başlığıma yapıldığı gibi Kemalo-Faşist ve İslamo-Liboş arkadaşlar ortamı provoke edip hakarete boğarak konunun içine etmesin. Laik-depresifler ile yobaz-obsesifler sinirine ve ağzının ayarına hakim olarak tartışsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskiden evet böyleydi...

insanlar default kemalistti,kemalist değilim ama bence bu daha iyiydi..

Şimdi insanlar default islamcı oluyor atatürkü sevmiyor artık onlarında kendi aralarında dereceleri var tabi sevmeyen,nefret eden,aşırı nefret eden gibi...

İktidarlar bu konuyu tabiki çok etkiliyor ama akp bununla baya bir oynadı...

dindarlığa kaydık zaten iyice sürükleniyoruz...

dindarlık bir bataklıktır,ayakların battıktan sonra tüm vücudunu kurtaramazsın...

İşte böyle bir çıkmazda Türkiye...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi sorularıma önce kendim cevap vereyim.

Bu konuları tartışmak istiyorum bu başlıkta.

1-Devletin gerçekten de bir ''örnek vatandaş'' tanımı olduğunu düşünüyor musunuz?

2-Bu tanımı kemalizmin yaptığını veya kabullendiğini düşünüyor musunuz?

3-Bu tanımda özellikle sünni-müslüman olmak maddesine uymayan ateistlerin yine de devletten, ordudan, kemalizmden/Atatürkçülükten taraf olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

4-Söz konusu tanımın bugünkü dincilik tehdidinin güçlenmesinin önünü açtığını düşünüyor musunuz?

5-Hem sünni-müslüman hem de laik olmak konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu ne kadar mümkündür?

6-Türk olmadığını belirtenlerin eşit yurttaşlığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Kadın ve erkeklerin eşit hakları ve yurttaşlığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

7-AKP'nin ya da benzer bir muhafazakar-liberal çizginin bu vatandaş tanımında gerçekten de eşitlikçi ve demokratik bir değişim yapacağına inanıyor musunuz?

8-Sizce devletin bu ''örnek vatandaş'' algısının çarpıklığı nasıl düzeltilebilir, önerdiğiniz yol nedir?

9-Sizce komünizm, bölücülük ve irtica tehditleri var mı? Varsa bunların hangisi tehdittir hangisi değildir? Neden?

10-Sizce siz bu örnek vatandaş tanımına uyuyor musunuz? Veya uymak ister misiniz?

1-Devletin bu tip bir ''örnek vatandaş'' tanımı olduğu gün gibi ortadadır. Bu tanım 1923'den beri vardır, 12 Eylül'le birlikte kendini tahkim etmiştir.

2-Kemalizmin bu tanım içerisinde Türklük, laik yaşam tarzı ve erkeklik vurgusu yaptığı açıktır. Evet erkeklik vurgusu da yapıyor, zira toprak reformunu bile yapamayan ve kadınlara verdiği haklar da Batı'ya şirin görünmekten öteye gitmeyen bir akımın, Osmanlı'ya göre bu konuda her ne kadar ilerleme kaydetmişse de, sınırları vardır. Öte yandan kemalizmin sünni-müslüman olmayı ideal vatandaş tanımına sokmayacağı düşünülebilir fakat bu da doğru değildir. Diyanetin kurulması ve tekke-zaviyelerin kapatılması, keza Dersim katliamı, gayrı-müslimlerin mübadelesi v.s. ile sünni islam dışındaki inançların bastırılırken sünni islamın Diyanet kontrolünde daha ''çağdaş'' bir içerikle yeniden üretilip devletçe kullanılmak istendiği görülüyor. Kemalizm her ne kadar din karşıtı bir izlenim verse de, 'devletin bekası' ve 'vatanın güvenliği' konularındaki paranoyaya varan hassasiyeti ve Osmanlı zamanından beri dış güçlerin hep dinsel azınlıklar üzerinden ülkeyi karıştırması sebebiyle, 'vatanperverlik' uğruna sünni-islamı ideal vatandaş tanımına soktukları anlaşılıyor. Kısacası, söz konusu ''örnek vatandaş'' tanımının 1923 paradigmasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum.

3-Sünni Müslüman olmak maddesiyle fena halde çelişen ateistlerin, eğer kendileri bu devlete, orduya ve onun kurucu ideolojisi olan kemalizme bağlılarsa, kültürel olarak müslüman olmaları ve islam karşıtı bir mücadeleye girişmemeleri, en azından 'gerekli durumda' -ki gerekli durumlar hiç bitmez!- islamı kullanmaları beklenir. Kemalizmin ve devletin ideal vatandaşının islami özellikleri ortadayken ateistliğiyle öne çıkan insanların devlete bağlı, Atatürkçü, orducu bir yönelimde olmaları açıkça saçmalıktır. Gölgesinden kaçılan canavarın gövdesine sığınmaktır. Zira bunun sosyal demokrat anlamda bir solculukla bile ilgisi yoktur. Aslında bu konu sayesinde kemalizm ile sol arasındaki farkı görebilmek de mümkündür. Kemalizm mevcut devletin kurucu ideolojisi iken; sol, devletçi olmayan ve demokrat bir eleştirelliği, her tür kimliğin özgürce ifade edilebilmesini ve eşitliğini savunur.

4-Elbete bu tip bir ideal vatandaş tanımı, ideal olmayanların iç tehdit kapsamında görülüp yok edilmesinin önünü açtığı ve bu yok etme sırasında daha makul gördükleriyle de ittifak kurduğu için -örneğin, 12 Eylül öncesinde komünist/ateist ve alevilere karşı islamcılarla kurulan ittifak gibi ya da Kürtlere karşı Hizbullahın laik(!) devletçe kullanılması gibi- ittifak kurduklarının(islamcıların) önünü açmıştır. Çünkü zaferden sonra müttefikinize de pay vermek durumundasınızdır. Fakat boynuz kulağı geçmiş ve bir zamanların devletçe kullanılan islamcıları artık iktidarı ele geçirmeye başlamıştır. Bugünkü sorunlar bu sürecin sonucudur.

5-Hem sünni müslüman hem laik olunmaz. Zaten bu da kemalizmin bir başka açmazıdır. İslam, hele ki sünni islam laiklikle uyuşması mümkün olmayan dogmalar içermektedir. Nitekim uyuşamamıştır da. İslamcılar kendilerine göre bir laiklik tanımı yapıp laikliği kendilerine uydurmuştur. Kemalistler, kendi elleriyle kurdukları kapitalizmin çıkarlarının ve ulus devletin bekası için, komünizm ve Aleviler ile Kürtleri tanımak yerine dincileşmeye doğru yönelen bir süreci başlatmışlar, sonra da bu sürecin kurbanları arasına katılmışlardır. Kendi düşen ağlamaz.

6-Bu ülke Türk olan ya da olmayan herkesin, keza kadın ve erkek herkesin eşitçe yaşadığı ve her konuda eşit sayıldığı bir ülke olabilmek için yeniden kurulmak zorundadır. Cinsel eşitliği sağlamak için anti-kapitalist bir mücadele ve ataerkil kültürün-dinin radikal eleştirisi gerekir. Etnik barışın sağlanabilmesi ise ulusal kimliklerin ümmet anlayışı içinde eritilmesine oturtulamaz. Bu yüzden muhafazakar ve liberallerin önerdikleri ''çözüm'' boştur. Çözüm milliyetçilikte olmadığı gibi ümmetçilikte de değildir. Tüm ulusları ve inançları kapsayan bir sınıfsal temel gerekir. Emekçi kimliği nihai çözümün anahtarını bağrında taşımaktadır.

7-AKP ya da benzer bir muhafazakar-liberal sağ çizgi en fazla laiklik ve Türklük tanımında esneme yapabilir, o kadar. Laiklikten vazgeçilmesi değil, gerçek bir laiklik uygulama olanağı kazanmasının önü açılmalıdır oysa. Bu yüzden muhafazakarlar, sünni-müslümanlık ve erkek egemenliğine hiç dokunmazlar, Türklük dayatmasını geri çekip yerine ümmet anlayışını koymak ve zaten yarım-yamalak olan laikliği daha da törpüleyerek dinci bir diktanın önünü açmak gibi bir yanlışı bilerek yapıyorlar. AKP'ye demokratlık atfedilemez. Statükoyu yıkmak, onu daha da gerici olanla değiştirmek değildir. Cumhuriyetin otoriter, milliyetçi ve militarist yanlarının panzehiri Osmanlı'da aranamaz. Statükoyu aşmanın yolu gericilik değildir, olamaz.

8-Kemalizmin anti-demokratik ve devletçi, militarist, vesayetçi, tepedenci, milliyetçi tavrı ortada. Fakat dincilikle sakatlanmış bir garip demokrasi de çözüm değil. Biricik çözüm aşağıdan yükselen toplumsal hareketlere dayanan gerçek bir özgürlük ve demokrasi mücadelesidir. Siyasi demokrasinin, piyasa özerkliğini kaldırarak ekonomiyi toplumsal denetime alması talebiyle temellenen bir emek mücadelesi gereklidir. Bu tür bir sosyalist hareket, enternasyolist anlayışı ile Türk milliyetçiliğini ve Türklük dayatmasını, gerçekten laik olan anlayışı ile sünni-islam dayatmasını, feminist anlayışı ile de erkek egemenliği ve heteroseksist dayatmayı yıkarak gerçek bir demokratikleşme ve normalleşmenin önünü açacaktır.

9-Komünizm tehdidi yoktur. Zaten geçmişte komünizmin bir tehdit olarak görülmesi bu sistemin kendisinden ziyade Sovyetlerin bizi işgal edeceği paranoyasına dayanıyordu. Günümüzde Sovyetler Birliği artık yoktur.

Bölücülük tehdidi de yoktur, zira Kürtler uzun süredir ayrılık talep etmiyorlar. Zaten ayrılmak en çok onların aleyhine olur. İstanbul, Ankara, İzmir gibi gelişmiş metropolleri kaybetmeyi hiçbir aklı başında insan istemez. Kaldı ki Kürt nüfusun neredeyse yarısı ülkenin batısında yaşamaktadır. Öte yandan, ayrılık olup olmayacağı halklara sorulur, referandum yapılır. Eşit bir birlikteliğin herkesin çıkarına olduğunun altı çizilir. Buna karşın halklardan biri ayrılmak yönünde tercihte bulunduysa yapacak birşey yoktur. Bu o kadar da kafaya takacak birşey değildir zaten.

İrtica ise biricik gerçek tehdittir. Mücadele eedilmesi şarttır. Fakat mücadele yöntemi, toplumu mevcut dinsel kuşatılmışlıkta tutup askeri vesayeti tahkim etmek ve gericiliği darbelerin bahanesi olarak kullanmak değil, toplumsal bir aydınlanmayı örgütlemek ve bunun önünündeki tüm engelleri -kapitalizm ve emperyalizm dahil- yıkmak olmalıdır.

10-Devletin örnek vatandaş algısına sadece Türklük açısından uyuyorum. Fakat o da yarım, çünkü ulusal gururum sıfıra yakındır. Öte yandan ateistim, devrimciyim, fazlasıyla laikim, feministim. Devletin ideal vatandaş düşüncesinin doğurduğu çarpıklıkları çözmek ve eşitlik sağlamak için uğraşıyorum. Bunun gerçek demokratlığın olmazsa olmazı olduğunu düşünüyorum. Devletin ideal vatandaş kapsamına girmek gibi bir derdim hiç olmadı ve olmayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle gönlünüz rahat olsun dostum. Bu başlığınızın akibeti diğer başlığınız gibi olmayacak. Bu konuyla yakinen ilgileneceğim :)

İlk başta "ne kadar çok soru var bunları nasıl yanıtlarım" diye düşündüm. Ardından sizin yanıtlarınızı okuyunca yanıt vermenin zor olmadığını, öte yandan sizin yanıt vermenizlede benim yanıt vermeme gerek kalmadığnı anladım. Bir iki nokta dışında sözlerinizin tamamına katılıyorum,. Yine benim söyleyeceğim şeyleri benden daha derli toplu bir şekilde kaleme almışsınız. Sağolun.

5. maddedeki yanıtınız

Hem sünni müslüman hem laik olunmaz.
bana ters geldi. Sünni müslüman laik olmazda hristiyan laik olur mu? Veya bir ateist laik olur mu? Aslında herhangi bir kişi laik olur mu? Benim kanaatime göre kişiler değil kurumlar, yapılar, organizasyonların "Laik olup olmama" kaygısı bulunmalıdır... Tabi ben bunları diyorum da belki de siz, burada kemalizmin resmi dininin sünni müslüman olduğunu dile getirmek istemiş olursunuz. Durum şayet buysa yazıklar olsun bana der ve akabinde özür dilerim :)Ki bende bunu defalarca dile getirmişimdir. Bu ülkenin resmi bir dini vardır bu da sünni müslümanlıktır. Bu ülkenin ordusunun resmi bir dini vardır bu da ülkenin resmi diniyle aynıdır.

9'uncu maddede bu ülke için gerçek tehdidin irtica olduğunu söylemişsiniz. Tabi burda önce bir soru takılıyor kafama. Bunu kimin penceresinden bakarak söylediniz. Çünkü, sizin için bu ülkedeki temel sornun bu olmadığını biliyorum. (Temel sorun dedim de uzun bir sre hangi kavramı kullnacağıma karar veremedim. Temel çelişki deseml belki daha mantıklı olabilirdi) Dediğim gibi kimin penceresinden baktığınızı bilemeden bu bölüm biraz sorunlu duruyor. İrtica tehdidini bu ülkede gündeme getiren gündemde tutan siyasi otorotilerden öte askeri otoritelerdi. Ordu bugüne kadar her konuda AKP ile uyum ile çalışmış aralarındaki tek sorun irtica meselesi olmuştur. Ve bu sorun her sene özellikle Harp Akademileri'nin açılış törenlerinde dile getirilmiştir. Siyasetin göbeğindeki bir siyasi parti olrak hareket eden ordunun siyasetten anladığı tek konu nedense hep irtica olmuştur. İrticayı bir iç tehdit olarak görmüşlerdir. Bu kadar siyset meraklıları olan paşalar, bir gün olsun, işsizliği, gelir dağılımındaki daletsizliği bir iç tehilek olarak görmemiştir. (Bazı arkdaşlara küçük bir not. Bu ordunun görevi mi demeyin. Zaten bende ordunun görevi olmadığını siyasetten çekilmesi gerektiğini söylüyorum. Madem yapıyorsnuz cümbür cemaat yapın yapacağınızı)

Bugün insanlara irtica bir tehlike olarak gösteriliyor. Bu tehlikeyi yaratan kimdi. 12 Eylül sonrası cematleri tarikatlrı pohpohlarken iyiydi, hizbullah yaratırken, militanlarnı polisler ve askerler tarafından eğitirken, halkın üzerine salarken iyiydi de şimdi mi tehlike oldu gözünüzde. Ee zaten doğanızda yok mu kendi düşmanınızı yaratmak.. (Bu bölüm size değildi ha dostum yanlış anlamayın )

Şimdilik bu kadar :)

Selamlar saygılar

tarihinde hallac tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Buna benzer bir ''örnek vatandaş'' vurgusunun TC'de de olduğu, kemalizmin böyle bir algıya sahip olduğu iddia ediliyor.

Hatta kemalizm eleştirisi ve demokratikleşme vurgusu, bu vatandaş tanımına uymayan kimliklere de eşit bir alan açmak üzerinden temellendiriliyor.

Kemalizmin ''örnek vatandaşı''nın; Türk, Sünni-Müslüman, laik yaşam tarzlı ve erkek olduğu yönünde bir iddia var.

Bu iddianın sahibi kimdir? Nerede yazmış?

iddia sahibinin kaynağı nedir?

Önce bunları görelim ki ona göre değerlendirelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Örnek vatandaş, milli ve manevi değerlerine bağlı, dürüst vatandaştır. Beş vakit namazını kılan, orucunu tutan, zekatını veren, elinden geldiğince yardım yapan, ülkesine sadık ve çalışıp üreten vatandaş örnek vatandaştır. Benim düşüncem böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskiden evet böyleydi...

insanlar default kemalistti,kemalist değilim ama bence bu daha iyiydi..

Şimdi insanlar default islamcı oluyor atatürkü sevmiyor artık onlarında kendi aralarında dereceleri var tabi sevmeyen,nefret eden,aşırı nefret eden gibi...

İktidarlar bu konuyu tabiki çok etkiliyor ama akp bununla baya bir oynadı...

dindarlığa kaydık zaten iyice sürükleniyoruz...

dindarlık bir bataklıktır,ayakların battıktan sonra tüm vücudunu kurtaramazsın...

İşte böyle bir çıkmazda Türkiye...

Bu ülkenin çıkış yolu Atatürk'tür.Atatürk'ü sevmeyen,nefret eden,aşırı nefret eden olsa bile dindar olmayan herkes Atatürk çatısı altında toplanmak zorundadır.Ne olursan ol gel demiş ya mevlana,işte buna ihtiyacımız var,şu dincilerden kurtulalım söz bende sizle beraber Atatürk'ü eleştiricem.Atatürk'ün eleştirilecek yanları olabilirde zaman diye bir şey var arkadaş sabah akşam yemeği yemek gibi bir şey bu.Bu liberaller dinciler tarafından kullanılıyor farkında değiller.

tarihinde KerpetenVahsi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Örnek vatandaş, milli ve manevi değerlerine bağlı, dürüst vatandaştır. Beş vakit namazını kılan, orucunu tutan, zekatını veren, elinden geldiğince yardım yapan, ülkesine sadık ve çalışıp üreten vatandaş örnek vatandaştır. Benim düşüncem böyle.

Bana ters,racona da ters,sen kac kere mili oldun:))

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu konuları tartışmak istiyorum bu başlıkta.

1-Devletin gerçekten de bir ''örnek vatandaş'' tanımı olduğunu düşünüyor musunuz?

2-Bu tanımı kemalizmin yaptığını veya kabullendiğini düşünüyor musunuz?

Kemalist bürokraside böyle bir algı elbette var. Bu birden bire ortaya çıkmış bir düşünce olmaktan ziyade tarihsel süreçte ''müslüman/ümmetçi'' toplumdan makbul ''müslüman'a cumhuriyet devrinde ''milliyetçi-Türk''/yerine göre de laik imajının eklemlenmesiyle ifadesini bulacaktır. Hepsinden de önemlisi, devlet ve eğitim sistemi, normal olarak belli başlı değerlere haiz vatandaş tipini eğitmekle görevlidir. Kaldıki, eğitim sistemi çoğu kere makro düzeyde devlet örgütlenmesinde ifadesini bulan sınırlar/çitlerin mikro düzeyde aile/okul işbirliğiyle bireyde yeniden üretildiği sistemdir. Pratiğin doğruluğu yahut yanlışlığından ziyade burada dile getirilen bir tespittir sadece...

3-Bu tanımda özellikle sünni-müslüman olmak maddesine uymayan ateistlerin yine de devletten, ordudan, kemalizmden/Atatürkçülükten taraf olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kutsal İttifak:D

4-Söz konusu tanımın bugünkü dincilik tehdidinin güçlenmesinin önünü açtığını düşünüyor musunuz?

Kontrol altında tutabildiği ölçüde öyle bir tehdidin varlığından söz etmezler...

5-Hem sünni-müslüman hem de laik olmak konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu ne kadar mümkündür?

Elbette... Dini salt bazı uhrevi dogmalar, dayatmalardan ibaret gören ateist yaklaşım için bu imkansız olabilir; fakat, son tahlilde birtakım kültürel dinamikler içinde varolabilmiş din, laiklikle uyumlu kendi tarzını yaratabilecek dinamiklere her zaman sahiptir...

6-Türk olmadığını belirtenlerin eşit yurttaşlığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Kadın ve erkeklerin eşit hakları ve yurttaşlığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yurdun da yurttaşlığın da olmadığı bir dünya hayal ediyorum :)

7-AKP'nin ya da benzer bir muhafazakar-liberal çizginin bu vatandaş tanımında gerçekten de eşitlikçi ve demokratik bir değişim yapacağına inanıyor musunuz?

AKP dış baskılar olmasa son derece pragmatist ve otoriter milliyetçi bir partidir. Kendi bünyesinde bu tarz bir dönüşümü yaratabilecek insanlar son derece kısıtlı ve çok fazla etkin değildir...

8-Sizce devletin bu ''örnek vatandaş'' algısının çarpıklığı nasıl düzeltilebilir, önerdiğiniz yol nedir?

Meclisin yerine dondurmacı açalım:)

9-Sizce komünizm, bölücülük ve irtica tehditleri var mı? Varsa bunların hangisi tehdittir hangisi değildir? Neden?

:)

10-Sizce siz bu örnek vatandaş tanımına uyuyor musunuz? Veya uymak ister misiniz?

:D

Not: Lütfen ''Müslümanların Demokrasi Balonu Patladı'' başlıklı bir önceki konu başlığıma yapıldığı gibi Kemalo-Faşist ve İslamo-Liboş arkadaşlar ortamı provoke edip hakarete boğarak konunun içine etmesin. Laik-depresifler ile yobaz-obsesifler sinirine ve ağzının ayarına hakim olarak tartışsın.

forumun sinirleri gergin, bahar havası çarpmış...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...