ludwig2010 0 Oluşturuldu: Mart 27, 2010 Raporla Share Oluşturuldu: Mart 27, 2010 Diğer bir başlıkta bencilliği tartışmaya açtık ve her zamanki gibi mevzu dağıldı, bir ittifak yok. Şimdi mevzuyla bağlantılı temel haklar mevzunu açalım. Sol zihniyetli birine göre temel haklar arasında temel ihtiyaçların karşılanması vardır. Böyle olunca başkalarının temel ihtiyaçlarını karşılamak da temel bir ödev haline geliyor tek tek bireyler için. Bu temel ihtiyaçlar arasında sağlık ve eğitim sayılır. Daha özgürlükçü ve bireyci biri de (mesela ben) diyebilir ki "sen başkalarının başına bela olmadıkça insanların da seni rahat bırakmaları senin en temel hakkındır!" Buna bireyci ilke diyelim. Devleti ve politikayı bu temel üzerine inşa edebilir miyiz? İnsanların bu söylediğim bireyci ilkeye göre sadece kendi rızaları ile diğer insanlarla çeşitli sosyal, kültürel, ticari vs ilişkilere girmesi, fakat devletin zoru ile bunlara itilmemeleri gibi bir düstur ortaya çıkıyor. Tabiki bir devletin kendini koruması için ordu polis falan beslemesi gerekir, ve devletin bunun dışında da bir sürü masrafı vardır, altyapıdan tut bir sürü şeye kadar, ve vatandaşın da bunların karşılanması için vergi vermesi gerekir. Bu durumda vergi verme olayı bir zorlamadır ama temel ilkeyi gözönünde tutup unutmayarak bu kadar taviz vermenin gerekli olduğu görülüyor. Bunun ötesinde insanlar sağlık ve eğitimi de ortaklaşa karşılamak ve toplumun daha talihsiz ve fakir üyelerini de bu hizmetlerden faydalandırmak amacını taşıyarak bu işe girişirlerse bunda da bir mahzur yoktur. Ama hala temel bireyci ilkemizi unutmamalıyız. Ve solcuların ısrar ettiği "herkesin bir diğerine bakma, koruma kollama, emeğinin semeresini diğerleriyle paylaşma şeklinde bir ahlaki görevi vardır" şeklinde özetlenebilecek sosyalist ilkeye meyletmemek gerekir. Bu ilke bireyci ilkenin ihlalini doğurur. Ve ucu açıktır, despot bir devletin, bir diktatörlüğün, insan hayatının ucuz olduğu ve insanın sadece bir alet olduğu bir rejimin, tarihte komunist ülkeler örneği görülmüş ve büyük acılara sebep olmuş bir yönetim biçiminin önünü açabilir. "Ben kimseye zarar vermedikçe beni rahat bırak" ilkesi bence oldukça usturuplu bir ilkeye benziyor. Bu ilke sağlıklı politik bir görüşün de temelini oluşturabilir. Ve görülüyor ki zengin, özgür ve müreffeh Batı toplumlarında bu ilke temelde kabul görüyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Genius2 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Sevgili Ludwig temel haklar denilen şeyler kişilerin refahının yükselmesi için temin edilmelidir. Mesela barınma hakkı, eğitim hakkı, sağlık ya da insanların doğru düzgün beslenebilmesi. Bunlar devlet tarafından temin edilmelidir. Bunlar temin edilmezse birey zor durumlara düşer, örneğin başka bir bireyin malını gasp etmeye kalkar veya eğitim göremezse ortada cahil cahil dolaşır. Toplumun geneline yaydığın zaman bu doğuştan şanssız ya da istediklerini elde edemeyen insanların yükü fazla ağır olmayacaktır, dolayısıyla bunları temin etmek toplumun diğer bireyleri için de yararlıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
pisinge 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Dünya da zenginlerin haklari vardir... Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi (düzenlendi) Sevgili Ludwig temel haklar denilen şeyler kişilerin refahının yükselmesi için temin edilmelidir. Mesela barınma hakkı, eğitim hakkı, sağlık ya da insanların doğru düzgün beslenebilmesi. Bunlar devlet tarafından temin edilmelidir. Bunlar temin edilmezse birey zor durumlara düşer, örneğin başka bir bireyin malını gasp etmeye kalkar veya eğitim göremezse ortada cahil cahil dolaşır. Toplumun geneline yaydığın zaman bu doğuştan şanssız ya da istediklerini elde edemeyen insanların yükü fazla ağır olmayacaktır, dolayısıyla bunları temin etmek toplumun diğer bireyleri için de yararlıdır. Bence de toplumun en talihsiz bireyleri için, özürlüler, yetimler, imkanı olmayan emekliler için, hatta toplumun gücü yetiyorsa iyi niyetle iş arayıp da bulamayan insanlar için vergilerle kurulmuş bir fon ayrılabilmeli, ve eğitim ve sağlık da ülkemizde olduğu gibi tüm toplumun vergileriyle katılıp orta bir şekilde faydalandığı bir alan halinde kullanılabilmeli. Ama bütün bunları yaparken temel bireyci ilkenin bilincinde olarak bu tavizleri vermeliyiz. Bireyciliği unutup da devletin hayatımızın her alanına müdahele etmesine, ve sivil alanı yoketmesine izin vermemeliyiz. Devletin sonuçta bizim en temel haklarımızı garanti altına almak üzere kurulmuş olduğunu unutmamalıyız. Bu en temel haklar içinde de bizim can ve mal güvenliğimiz gelir. İnsanların ve devletin bizi rahat bırakması, başımıza bela olmaması ve bizi birşeye zorlama haklarının olmaması manasına gelir. Toplumun bireylerin tek tek toplamından öte birşey olmadığını unutmamalıyız. Mart 27, 2010 tarihinde ludwig2010 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Genius2 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Bence de toplumun en talihsiz bireyleri için, özürlüler, yetimler, imkanı olmayan emekliler için, hatta toplumun gücü yetiyorsa iyi niyetle iş arayıp da bulamayan insanlar için vergileler kurulmuş bir fon ayrılabilmeli, ve eğitim ve sağlık da ülkemizde olduğu gibi tüm toplumun vergileriyle katılıp orta bir şekilde faydalandığı bir alan halinde kullanılabilmeli. Ama bütün bulnarı yaparken temel bireyci ilkenin bilincinde olarak bu tavizleri vermeliyiz. Bireyciliği unutup da devletin hayatımızın her alanına müdahele etmesine, ve sivil alanı yoketmesine izin vermemeliyiz. Devletin sonuçta bizim en temel haklarımızı garanti altına almak üzere kurulmuş olduğunu unutmamalıyız. Bu en temel haklar içinde de bizim can ve mal güvenliğimiz gelir. İnsanların ve devletin bizi rahat bırakması, başımıza bela olmaması ve bizi birşeye zorlama haklarının olmaması manasına gelir. Toplumun bireylerin tek tek toplamından öte birşey olmadığını unutmamalıyız. Yazdıklarına aynen katılıyorum. Ayrıca bu 'küçük' tavizimizin en nihayetinde bizim için daha iyi olduğunu unutmamalıyız. Ancak devletin her alana müdahale etmesi doğrudan ekonomi ile ilgili değil. Bu genelde demokrasi bilincinin farkına varamamış 3. dünya ülkelerinde olur. Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Yazdıklarına aynen katılıyorum. Ayrıca bu 'küçük' tavizimizin en nihayetinde bizim için daha iyi olduğunu unutmamalıyız. Ancak devletin her alana müdahale etmesi doğrudan ekonomi ile ilgili değil. Bu genelde demokrasi bilincinin farkına varamamış 3. dünya ülkelerinde olur. Sevgili Genius (sanırım bizim eski Genius'sun) Temel ihtiyaçlar arasında özgürlüğü de saymak gerek bence. İnsanların temel ihtiyaçları var. Yiyecek ve barınma gibi, bunun ötesinde eğitim ve sağlık gibi. Ama özgürlük de temel bir ihtiyaçtır. Devlet talihsiz insanları koruyacak bir güvenlik ağı yapabilir eğer toplumun gücü yetiyorsa. Ama bunu yaparlken insanların temel bireysel özgürlüklerinin de en temel ihtiyaç olduğunu ve en temel hak olduğunu göz önünde tutmalıyız. Link to post Sitelerde Paylaş
Genius2 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Sevgili Genius (sanırım bizim eski Genius'sun) Temel ihtiyaçlar arasında özgürlüğü de saymak gerek bence. İnsanların temel ihtiyaçları var. Yiyecek ve barınma gibi, bunun ötesinde eğitim ve sağlık gibi. Ama özgürlük de temel bir ihtiyaçtır. Devlet talihsiz insanları koruyacak bir güvenlik ağı yapabilir eğer toplumun gücü yetiyorsa. Ama bunu yaparlken insanların temel bireysel özgürlüklerinin de en temel ihtiyaç olduğunu ve en temel hak olduğunu göz önünde tutmalıyız. Elbette. Ekonomik özgürlük de bunun ön koşulu olmalıdır. Ayrıca kişilerin hayatı üzerinde doğrudan geçerliliği bulunan durumlarda bireylerin toplamı olan toplum kıstaslarını, yani çoğulculuğu da ele almamak gerekir. Bence bir rejimin temel ilkeleri çok daha fazla ve ayrıntılı bir şekilde ele alınmalı, mülkiyet hakkı garanti altına alınmalıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
Freddie 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi (düzenlendi) "herkesin bir diğerine bakma, koruma kollama, emeğinin semeresini diğerleriyle paylaşma şeklinde bir ahlaki görevi vardır" Demişsin Ludwig. Hayır böyle bir ahlaki görev yoktur. Bunu sıka sıka yapacaksın. Mülkünde, daha fazla kar için insanları asgari ücretin de altında günde 14 saat çalıştırırsan, elbet bir gün sabırları taşıp senin hayatını öperler. Bu ahlaki bir yönelim değildir, gayet doğal ve hayvani bir yönelimdir. Sen adamı okutmazsan o cahil herif senin ağzına tükürür, sen adamı tedavi ettirmezsen hiç kimse ''Ben kendi değerimi ortaya koyamadığım için fakir kalıp hastane paramı ödeyemez oldum, o halde kimseyi rahatsız etmeden sessizce gebereyim'' demez, sen adama konut vermezsen işgal eder, aç olan çalar, kitap okumak isteyen ama parası olmayanlar gidip onu çalarlar ve yerden göğe kadar da haklıdırlar. Bunlar ahlaki şeyler değil. Mülkünü güvene almak için kendi burjuva ahlakını yaymaya mı başladın. Cübbeni de giy bari, havan olsun. Ama işe yaramaz. ''Kimseye zararım yoksa istediğimi yaparım'' diyorsun. Buna itirazım yok. Ama burjuva düzenin emekçilere zararı olmadığı doğru değildir. Herkesin olması gereken bir tarlaya bakıp ''Burası benim mülkümdür, sizde emrimde çalışacaksınız'' dersen, senin hakkını hukukunu bir güzel severler. Ben de alkış tutarım. Bu arada, mülkiyet hakkı mantıksal olarak temellendirilemez. Mülk edindiğiniz şeyleri siz mi üretiyorsunuz? Toprağı siz mi ürettiniz örneğin de üzerinde sahiplik iddia ediyorsunuz? Ekonomik özgürlük dediğiniz özel mülkiyet de tam aksine tahakkümün bir aracıdır. İşgücünü satın aldıklarınızı tahakküm etmektesiniz. Ekonomik hayat da toplumsal denetime alınmalı, siyasi demokrasi piyasayı da kapsamalıdır. Bunun anlamı işçi kontrolüdür, özyönetimdir, fabrika komiteleridir. Buna karşı çıkıp yönetim ve karar sürecini sermaye sahibine bırakmak basbaya tiranlıktır. Mart 27, 2010 tarihinde Freddie tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Astur 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Ludwig ve Genius'un söylediklerine katılıyorum. Bu ara ben de sosyal liberal ya da modern liberal denen çizgiye geldim gibi zaten. Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi (düzenlendi) Freddie, "burjuva ahlakı" diye ahlakı bölemezsin. Burjuva ahlakı dediğin şeyin karşısında proleter ahlakı mı var? O da "kafana göre istediğin şeyi gaspedebilirsin, sınır yok" mu diyor? Ahlak birdir. Temel haklar senin kendi bedenin, senin kendi emeğinin semeresine olan hakkındır. Bunların ihlali ahlaka aykırıdır. Bunun burjuvası proleteri olmaz. Bu ilkeyi kullanırsan, işçiyi kandırıp piyasa rayiçi altında çalıştıran adamı da ahlaken yargılayabilirsin. Mart 27, 2010 tarihinde ludwig2010 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Bu arada, mülkiyet hakkı mantıksal olarak temellendirilemez. Mülk edindiğiniz şeyleri siz mi üretiyorsunuz? Toprağı siz mi ürettiniz örneğin de üzerinde sahiplik iddia ediyorsunuz? Ekonomik özgürlük dediğiniz özel mülkiyet de tam aksine tahakkümün bir aracıdır. İşgücünü satın aldıklarınızı tahakküm etmektesiniz. Ekonomik hayat da toplumsal denetime alınmalı, siyasi demokrasi piyasayı da kapsamalıdır. Bunun anlamı işçi kontrolüdür, özyönetimdir, fabrika komiteleridir. Buna karşı çıkıp yönetim ve karar sürecini sermaye sahibine bırakmak basbaya tiranlıktır. Mülk edindiğin şeyi mesela bir evi sen kendi elinle üretmesen bile, o evin değerine eşit üretim yapmışsın ki elinde o evi alacak para var. Üretim yapmak ve değer yaratmayı çok karıştırıyoruz. Toplumda yaratılan ekonomik değerin tamamı sanayi işçisi tarafından yaratılmaz. Aslında sanayi işçisinin ürettiği şey piyasada bir alıcı bulana kadar değerli bile değildir. Bütün bu olayı mümkün kılan yani bir işçiyi üretimhaneye getiren, ürünü de alıcıya sunan, ve bu satışı yapan insan da bu değer yaratım olayında önemli bir rol oynamaktadır. Senin zihniyetinle gitsek bakkallar da sattıkları ürünleri kendileri üretmiş değil, ama biryerden alıp sana yakın bir yerde satarak arada edindikleri karı hakediyorlar. Velakin toplumda çalışan kesimin sadece yüzde 20 si falan sanayi işçisi. Üretilen zenginliğin tamamını onlar üretiyor olamaz. Ve dediğim gibi. Zaten mallar kendisine değer veren insanın eline geçtiği zaman bir zenginlik kalemi olarak yazılır. İşçinin makine başında yaptığı şeyin kendisi değer üretmek değildir. Marxismin dediği "değer üründe kristalleşmiş emektir" iddiası yanlıştır, ve bugün kabul görmemektedir. Değer alıcının gözündedir. Subjektifdir. Metafizik düşünmeyelim diyorsun ama objektif bir ekonomik değere inanmayı da ihmal etmiyorsun. Madem objektif ahlaki değerlere inanmıyorsun, objektif ekonomik değerlere niye inanıyorsun? Modern ekonominin subjektif değer teorisini eski emek değer teorisi uğruna reddediyorsun. Ama aynını biz yapsak "metafizik" der aşağılarsın. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Temel insan hakları Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ile somutlaşmıştır. Orada komünizmi ve İslam'ı bulamazsınız.. Yoksa bulabilir misiniz?................. Ben oradaki hakları yeterli bulmuyorum. Daha doğrusu çağdışı buluyorum. İslam'ın insan hakları beyannamesi ise tek kelime ile bir rezalet.. Koca bir fiyasko... Link to post Sitelerde Paylaş
Uyecik 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi (düzenlendi) Freddie, "burjuva ahlakı" diye ahlakı bölemezsin. Burjuva ahlakı dediğin şeyin karşısında proleter ahlakı mı var? O da "kafana göre istediğin şeyi gaspedebilirsin, sınır yok" mu diyor? Ahlak birdir. Temel haklar senin kendi bedenin, senin kendi emeğinin semeresine olan hakkındır. Bunların ihlali ahlaka aykırıdır. Bunun burjuvası proleteri olmaz. Bu ilkeyi kullanırsan, işçiyi kandırıp piyasa rayiçi altında çalıştıran adamı da ahlaken yargılayabilirsin. Ludwig, Nietzsche ahlakı gayet de ikiye böler: Efendi ve köle ahlakı olarak. Efendi ahlakı virilliği, gücü, bireyselliği; köle ahlakı güçsüzlüğü, hıncı, dayanışmayı öğütler. Sosyalistler gayet tabii burjuva ahlakına karşı olacaklardır; o efendinin ahlakı çünkü. Mart 27, 2010 tarihinde Uyecik tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Ludwig, Nietzsche ahlakı gayet de ikiye böler: Efendi ve köle ahlakı olarak. Efendi ahlakı virilliği, gücü, bireyselliği; köle ahlakı güçsüzlüğü, hıncı, dayanışmayı öğütler. Eee yani? Nietzsche deyince öyle mi oluyor? Garip bir düşünce tarzın var. Anlam veremedim. Link to post Sitelerde Paylaş
Uyecik 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Eee yani? Nietzsche deyince öyle mi oluyor? Garip bir düşünce tarzın var. Anlam veremedim. Ahlak konusunda temel ortak bir yaklaşım yok. O demek oluyor. Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Temel insan hakları Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ile somutlaşmıştır. Orada komünizmi ve İslam'ı bulamazsınız.. Yoksa bulabilir misiniz?................. Ben oradaki hakları yeterli bulmuyorum. Daha doğrusu çağdışı buluyorum. İslam'ın insan hakları beyannamesi ise tek kelime ile bir rezalet.. Koca bir fiyasko... İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bence de herkesin üzerinde anlaşması gereken bir belgedir. Ama sosyalistler sevmez heralde; mülkiyet hakkını, seyahat hakkını, insanlarla özgürce biraraya gelme, ticari ilişkilere girme hakkını vs kabul etmezler. İslam da tabiki kadınları ikinci plana atmasıyla, insanlık dışı cezalandırma yöntemleri kullanmasıyla, din seçme hakkını tanımamasıyla bu belgeyi ihlal eder. Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 27, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi Ahlak konusunda temel ortak bir yaklaşım yok. O demek oluyor. Her zamanki gibi incir çekirdeğini doldurmaktan uzak bir konuyu zorluyorsun. GErçekten senin mantığında acaip bir sorun var. Nietszsche'yi ahlak konusunda otorite yapan kim ki? "Nietzsche de böyle dedi" diyerek aklınca MArx'ı mı haklı çıkardın? İkisi birbirinle çelişik adamlar. Ve ben ikisini de reddediyorsam bana ne onlardan? Felsefede otorite falan yoktur. Ne kadar filozof var o kadar fikir var. Kalkıp "bu adam böyle dedi" deyip bende neyi kabul etmemi bekliyorsun ki? Neyse senle incir çekirdeğini doldurmayan tartışmalar yapmaktan sıkıldım. Sadece forumu boş lafla dolduran birisin. Kusura bakma. Link to post Sitelerde Paylaş
Uyecik 0 Mart 27, 2010 gönderildi Raporla Share Mart 27, 2010 gönderildi İyi kendin bilirsin. Link to post Sitelerde Paylaş
ludwig2010 0 Mart 28, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 28, 2010 gönderildi (düzenlendi) INSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/iheb.html BİREYSEL HAKLAR Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Madde 16 3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur. Madde 17 1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır. 2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz. Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar. Madde 20 1. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır. 2. Hiç kimse bir derneğe girmeye zorlanamaz. İŞ VE TİCARET Madde 23 1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır. 2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.+ 3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır. 4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır. EĞİTİM VE SAĞLIK - SOSYAL HAKLAR Madde 25 1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir. Madde 26 1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır. 2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. 3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır. http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/iheb.html Mart 28, 2010 tarihinde ludwig2010 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts