Jump to content

Rahman ve de Rahim olan yüce Şiva'nın adıyla..


Recommended Posts

Senin beynin sulanmış bir de kalkmış bana yanlışın olmasın diyorsun?

Tamga dizisi ile teker teker gitsen bile karışıklık yaşamazsın;

Hı Ra Cim = (خرج)

Alda sana bu kökten ihraç sözcüğü; اَخْرَجَ = ihrace

Bak bakayım; Ra Cim ilen Ha Cim Ra azu/veya He Cim Ra aynı mı?

Cim (ج), Ha (ح), Hı (خ) tamgalarını ulayu yerlerini karıştırıyorsun madem;

Ne diye arabın dini peşinde sürükleniyorsun ?

Yaratan diye arabın tanrısını ortaya atıp onun üzerinden çıkarcılık yapanların bir adı vardır da, senin bozuk ağzın kadar kendini yitirmiş duruma düşmemek için yazmayacağım.

Bozuk ağız mı? Dikkatli oku... Ben bozuk ağızli biri değilimdir... En normalinden bir soru sordum sana...

Sadece Kuran'dan yazdığını sandım, o nedenle sordum ...

Ama seni anladım, ilk ve son sorumdu sana...

Sadece Kuran'dan "HCR" ve "HRC" yazacağım, en kısa sürede...

Tüm arkadaşların anlayacağı sadelikte...

Sen işine bak...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 321
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bozuk ağız mı? Dikkatli oku... Ben bozuk ağızli biri değilimdir... En normalinden bir soru sordum sana...

Sadece Kuran'dan yazdığını sandım, o nedenle sordum ...

Ama seni anladım, ilk ve son sorumdu sana...

Sadece Kuran'dan "HCR" ve "HRC" yazacağım, en kısa sürede...

Tüm arkadaşların anlayacağı sadelikte...

Sen işine bak...

Afrodit yanlış anlaşılma olmuş sanırım.Bozuk ağızlı diye sana dememiş.Karışmak istemezdim ama yukardaki iletiyi tekrar oku.Alchindus'un iletisine cevaben yazmış onu. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Garodi’den alıntı:

Yazılı kanıt konusuna gelirsek arapların tarih sahnesindeki varlıklarını gösterir örneklem sunuluyor diyanet ansiklopedisi diye tukaka oluyor, diyanet ansiklopedisi o tarihi kalıntıyı uydurmuyor herhalde değil mi?

Misyoner kayaklı bilgi oldu mu ama o biricik bir tanecik.

Olur mu böyle şey?

Türk milletinin arkeolojik ve yazılı bıraktığı en eski kalıntı metin nedir?

Benim bildiğim islamdan hemen biraz öncesi devirlere ait örnekler var.

Bu, Türk milleti miladi 5. yada 6. yy tarih sahnesine çıktı mı demektir?

Biraz makul tutarlı olmalı insan.

Yazılı kanıt konusuna gelirsek arapların tarih sahnesindeki varlıklarını gösterir örneklem sunuluyor diyanet ansiklopedisi diye tukaka oluyor, diyanet ansiklopedisi o tarihi kalıntıyı uydurmuyor herhalde değil mi?

Hangi tarihi kalıntıyı uydurmamış diyanet ansiklopedisi?

Daha doğrusu, ne gibi bir tarihi kalıntı vermiş diyanet ansiklopedisi o iletide?

Belki gözümden kaçmıştır...

Diyanetin ansiklopedisi konusu arapların soyu için gündeme geldi. İlk arapça yazının ne zamana tarihlendiği için değil. Ve Diyanet ansiklopedisinden ilk arapça yazı için şimdiye dek bilgi veren olmadı.

Diyanet ansiklopedisi arapların soyunu İbrahim’in ve Nuh’un çocuklarına dayandırma çabasında. Ki ne İbrahim hakkında ne de Nuh hakkında herhangi bir tarihi kalıntı bulunmuyor. Bunların ilk kaynağı Tevrat. Yani hem İbrahim hem de Nuh sadece birer efsane kahramanlarıdırlar.

Diyanet ansiklopedisinin arapların soyu için verdiği kaynaklardan birisi ise Neşet Çağatay. Peki Neşet Çağatay’ın İslam Tarihi kitabı ne diyor bu işe:

Sayfa 34-35:

Arap soybilginleri eski Arap topluluklarının Ad, Semud ve İmlik yani Amâlika olmak üzere, bugün ortadan kalkmış topluluklar olduğunu söylerler, Bu nedenle bunlara "Asıl Araplar " anlamına "al-Arab al-Arba” derler.

Kuşkusuz bu bilginlerin bu konudaki bilgilerinin büyük bir bölümü Tevrat öykülerine dayanır. Amâlika'nın. Mısır 'da XV-XVII. sülaleyi oluş­turan Şasolor 'ın yani Hiksoslar’ın dedeleri olduğu da sanılır.

Yine bu bilginlere göre, Güney-Arabistan 'a inmiş olan Nuh'un torunlarından Kahtan ya da Yaktan 'dan türemiş toplulukların al-Arab al-Arbâ'larla kanışmalarından, al-Arab al-Musta'riba denen ve Yemen 'de varlık göstermiş eski Main ya da Mina, Seba, Hımyer vb. gibi devletler ortaya çıkmıştır. Bu yüzden bu güneyli devletlere "Kahtanlılar'' denir. Hi­caz bölgesi Arapları’nın da İbrahim Peygamber oğlu İsmail Peygamber'in torunlanndan Adnan'ın soyundan üredikleri sanılır. Bu yüzden bunlara da Adnanlılar ya da aynı soydan olan Maad'a ya da Nizar’a oranla Maadlılar ya da Nizarlılar denir.

Neymiş?

Arapların soyu bilgilerinin kaynağı Tevrat öyküleriymiş. Tıpkı Pante’nin de daha önce belirttiği gibi. Tarihi bir kalıntı, belge vs. vermeden yazı devam ediyor: söylerler”miş, “derler”miş, “sanılır”mış...

Yani Diyanetin İslam Ansiklopedisi Tevrat soyağacına dayalı masal anlatıyormuş. Tarih anlatmıyormuş ama, arap misyonerliği yapıyormuş.

Arapların soy ağacı için Diyanetin ansiklopedisi tarafından verilen kaynak listesi Tevrat’ı içeririyor mu? Hayır! Kaynak olarak listede geçmiyor ama, yazının içinde geçiyor. Neden acaba? Tahmin etmek hiç de zor değil. Ya o kaynak listesi İshak’ı, Hişam’ı ya da Taberi’yi içeriyor mu? Yine hayır! Oysa Neşet Çağatay’ın İslam Tarihi kitabında bu isimler asıl kaynaklar olarak bol bol veriliyor.

BegTeginli’nin sorusu neydi?

İlk arap yazınına örnek olabilecek kalıntılar varmıdır, varsa nasıldır bunlar, bilenler paylaşırlarsa iyi olur.

Benim cevabım neydi?

İlk arapca epigrafik Popp'a göre Resafa'da Sergius kilisesinde bulunan 512 yılına tarihlenen ve şimdi Brüksel'de müzede bulunan yaklaşık 3 metre boyunda bir yazıt. Üzerinde yunanca, aramaca ve arapca "Bu bir kutsal yapıdır." yazısı bulunuyormuş. Daha sonra 559 yılanı tarihlenmiş bir yazıt. Qasr al-Hayr al-Garbi'de.

Sen ne anladın?

Yazılı kanıt konusuna gelirsek arapların tarih sahnesindeki varlıklarını gösterir örneklem sunuluyor diyanet ansiklopedisi diye tukaka oluyor, diyanet ansiklopedisi o tarihi kalıntıyı uydurmuyor herhalde değil mi?

Misyoner kayaklı bilgi oldu mu ama o biricik bir tanecik.

Okumak ve okuduğunu anlamak bir meziyettir. Soru arapların ne zaman tarih sahnesine çıktığı değil, arapların soyu da değil. Soru “İlk arapça yazının tarihi!”

Misyoner kaynaklı bilgi dediğin ise masal anlatmayıp, elle tutulur bilgi veriyor: Bilinen en eski arapça yazı 512 yılından kalma, Resafa’da Sergius kilisesinde bulunmuş, 76x305x16 cm boyundaymış, şimdi Brüksel’de Musees Royaux d’Art et d’Histoire’de bulunuyormuş, envanter numarası 1308’miş. Üzerinde yunanca, aramca ve arapça “Bu bir kutsal yapıdır/tapınaktır” yazıyormuş.

Bu söylenenlerde herhangi bir hakaret, aşağılama, yerme vs. var mı?

Hayır!

Bir önceki iletimde Neşet Çağatay’ın kitabından benzer bir alıntı daha vardı (tarihi biraz daha geç olan bir yazıt).

Bu söylenenler arapların ne zaman tarih sahnesine çıktığını mı gösterir? Veya arapların ne zaman tarih sahnesine çıktığından bahseden oldu mu?

Yine hayır!

Bir önceki iletimde Neşet Çağatay’ın kitabından arap kelimesinin ilk olarak ne zaman ve nerede geçtiğini alıntılamıştım.

Peki ilk arapça yazının 512 tarihli olması seni neden rahatsız etti?

Niye böyle celallendin hemen? Nedir bu alınganlıklar?

Bilmediğimiz bir durum mu var seninle araplar arasında?

Yoksa yazılanları okumadan mı cevap veriyorsun?

Ve evet! İnsan biraz makul ve tutarlı olmalı!

Diyanetin İslam Ansiklopedisi ve Popp’un verdiği bilgiler arasında çok büyük bir kalite farkı var.

Birisi arap misyonerliği yaparak masal anlatıyor, bulanık suda balık avlıyor.

Diğeri ise doğruluğunu-yanlışlığını herkesin kontrol edebileceği bilgi veriyor.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Belki gözümden kaçmıştır...

Diyanetin ansiklopedisi konusu arapların soyu için gündeme geldi. İlk arapça yazının ne zamana tarihlendiği için değil. Ve Diyanet ansiklopedisinden ilk arapça yazı için şimdiye dek bilgi veren olmadı.

DreiMalAli, zor olmasa gerek değil mi başlığı geriye doğru okumak ve şu sorunun cevabını bulmak.

İşte şu mesaj.

Verilen bilgide şu: Bugün en eski Arapça vesika, milât tan önce 853-626 yılları arasında Asurlular'ın Aribiler'e [66] karşı yaptıkları savaşlara dair Asurî metinlerinde geçen kırk kadar has isimdir. Araplar'a ait en eski kitabeler, tahminen milâttan önce VI. yüzyılın ortalarına kadar çıkan ve müsned denilen Güney Arabistan yazısından gelişmiş bir hatla yazılmış, sayıları çok fakat dilin yapısı ve hususiyetlerini aksettirebilecek uzun luk ve zenginlikte olmayan metinlerdir.

Devamını mesaj linkinden okuyabilirsin.

Okumak ve okuduğunu anlamak bir meziyettir.

Gerçekten öyle DreiMalAli, umarım bu meziyeti sende kazanırsın.

Niye böyle celallendin hemen? Nedir bu alınganlıklar?

Niye celalleneyim? Natomatik hem arapları hem arapçayı nevzuhur ilan etmiyor mu :)

Bunu da aklınca arapça yazılı en eski belke kitabe vs'nin miladına bağlamıyor mu?

Ben de bu konuda gösterilen bilgiye hem kem küm edilmesini eleştiriyorum hem bir milletin diline ait eldeki en eski buluntuyla o milletin ve dilinin tarih sahnesine çıkması meselesi arasındaki farka değiniyorum.

Güzel bir örnek biz Türkleriz.

En eski türk yazılı metinlerinin tarihi nedir?

Asıl siz neden bu sözlerden rahatsız oluyorsunuz?

Bilmediğimiz bir durum mu var seninle araplar arasında?

Bu çirkinliktir.

"Misyonerler ve masallarıyla ne gibi bilmediğimiz durumun var" gibi bir kaşılık mı vermeliyim size?

Diyanetin İslam Ansiklopedisi ve Poppun verdiği bilgiler arasında çok büyük bir kalite farkı var.

Neden :)

Çünkü birisi popp diğeri diyanet değil mi?

Aşağılık kompleksi bu, başka bir şey değil.

Ha unutmadan, popp ateist mi acaba, bir inanca, bir kiliseye aidiyeti var mı, biliyor musunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bugün en eski Arapça vesika, milât­tan önce 853-626 yılları arasında Asurlular'ın Aribiler'e [66] karşı yaptıkları savaşlara dair Asurî metinle­rinde geçen kırk kadar has isimdir.

Araplar'a ait en eski kitabeler, tahmi­nen milâttan önce VI. yüzyılın ortalarına kadar çıkan ve müsned denilen Güney Arabistan yazısından gelişmiş bir hatla yazılmış, sayıları çok fakat dilin yapısı ve hususiyetlerini aksettirebilecek uzun­luk ve zenginlikte olmayan metinlerdir. Bunlardan Medâinü Salih'in biraz güne­yinde. Kuzey Hicaz'da el-Ulâ ve civarında Dîdânî ve ühyânî kitabeler [67] Sînâ. Ür­dün ve Güney Filistin'de, hatta Mısır'da bulunan binlerce Semûdî kitabe ile baş­ta Suriye'de Şam'ın güneydoğusunda vol­kanik bir bölge olan es-Safât'ta, ayrıca Ürdün'de, Kuzey Hicaz'da bulunan ve sahiplerinin Semûdîler'le yakın akrabalıklan anlaşılan Safâtî kitabeler, Arap­ça'nın, Güney Arabistan kültürünün hâ­kim olduğu uzun devreden kalma vesi­kalar olup çoğu ticaret yolları üzerinde kayalara kazılmış isimlerden ve kısa hâ­tıra kayıtlarından [68] ibarettir.

66-Arubu veya Urbu.

67-m.ö. II. veya l.-m.s. IV. veya V. Yüzyıllar.

68-grafitti.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Alıntıdaki şu cümle öyle formüle edilmiş ki, anlayan beri gelsin:

Bugün en eski Arapça vesika, milât tan önce 853-626 yılları arasında Asurlular'ın Aribiler'e [66] karşı yaptıkları savaşlara dair Asurî metinlerinde geçen kırk kadar has isimdir.

Önce “en eski Arapça vesika” diyerek arapça yazılmış bir yazıt izlenimi vermeye kalkıyor İslam Ansiklopedisi. Peşinden gelen cümlede ama “Asuri metinlerinde” diye düzeltme yapıyor. Bulanik suda balık avlıyor. Kızın sana söyledim, gelinim sen anla diyor.

İşin aslı ise; “arap” kelimesi ilk olarak Asur yazıtlarında görülür. Fakat bu yazıtlar arapça yazı ile değil, çivi yazısı ile yazılmıştır. Araplar tarafından değil sümerler tarafından yazılmıştır. İfade edilmek istenen ise, Arap Yarımadasının kuzeyindeki bölge ve/veya orada yaşayanlar. Tekrar ediyorum: Yazı arapça değildir, yazı çivi yazısıdır. Yazı arapların değil, sümerlerin yazısıdır.

Alıntıda geçen diğer yazıtlara değinmiyorum, çünkü arapça yazı değiller. Milattan bir süre sonrasına kadar da kendilerini arap olarak adlandırmazlar. Bu süreye kadar “arap” olarak isimlendirilenler Arap Yarımadası’nın dışındadırlar.

Okumak ve okuduğunu anlamak bir meziyettir.

Evet! Arapça ilk yazının tarihi nedir? 512 yılından öncesine ait Arapça yazısı ile yazılmış bir metin var mıdır? Nerdedir?

Güzel bir örnek biz Türkleriz.

En eski türk yazılı metinlerinin tarihi nedir?

Asıl siz neden bu sözlerden rahatsız oluyorsunuz?

Seni hayal kırıklığına uğratacak ama, bundan hiç rahatsız değilim. Bu; sadece senin konuyu saptırma çalışmandı.

DreiMalAli:

Bilmediğimiz bir durum mu var seninle araplar arasında?

Garodi:

Bu çirkinliktir.

Evet! Bu çirkinliktir. Ve bu çirkinliğe önce sen başladın. Bilip bilmeden kişileri misyonerlikle suçladığın gibi, beni küçümser, benimle alay eder kelimelar de kullanmaya kalkmıştın. Bu kelimelerini özellikle koyulaştırmıştım. Ve benzer şekilde cevabını verdim.

İslam Ansiklopedisinin kaynak diye verdiği kişi olan Neşet Çağatay’ın İslam Tarihi kitabınadan Arapça yazı hakkında bölümü tekrarlıyayım:

Sayfa 7:

Araplar, Sami ırktandırlar. Arap adı tarihte ilk kez İ.Ö 853 yılında Mezopotamya'da yaşayan ulusların tabletlerinde (b a t ı l ı) anlamında geçer; ancak, Arap Yarımadası' nda bu Sami topluluklar güneyde Main. Saba, Hımyer ; kuzeyde Palmir, Nabat, Hire vb. gibi başka başka adlarla anılıyorlardı.

Araplar 'ın kendilerine özgü bir yazılan bulunmadığından kültürleri de geç gelişti.Bu yüzden onların tarihlerini, başka ulusların verdiği bilgi-lerden anlıyoruz.Bu nedenlerle Araplar 'da tarihçiliğin, başka uluslarla karşılaştırıldığında çok geç başladığı görülür.

İslâm Dini'nin ortaya çıkıp yayıldığı Orta Arabistan 'da yani Mekke 'de ve Medine 'de yazı VII. yüzyıl başlarında Fenikeliler 'den alındı.

Sayfa 8:

Yine o dönem Hicaz Arapları'nın dünya tarihi üzerindeki bilgileri, ... çağdaşları olan öteki uluslarınkinden çok geri idi.

...

Hicaz bölgesi Araplar 'ı yazıyı, kuzey komşuları Fenikeliler 'den, Nabatlılar 'dan ve Yahudiler 'den (İbraniler den) aldılar, içlerinde Süryanî yazısını kullananlar da vardı. Nabat harflerinden "nesih yazısı ", Süryanî harflerinden de Küfe şehrine oranla " kufi yazısı" ortaya çıktı.

Ve yine Neşet Çağatay’ın İslam Tarihi kitabınadan arapların soyu ile ilgili parağrafı tekrarlamış olayım:

Sayfa 34-35:

Arap soybilginleri eski Arap topluluklarının Ad, Semud ve İmlik yani Amâlika olmak üzere, bugün ortadan kalkmış topluluklar olduğunu söylerler, Bu nedenle bunlara "Asıl Araplar " anlamına "al-Arab al-Arba” derler.

Kuşkusuz bu bilginlerin bu konudaki bilgilerinin büyük bir bölümü Tevrat öykülerine dayanır. Amâlika'nın. Mısır 'da XV-XVII. sülaleyi oluş­turan Şasolor 'ın yani Hiksoslar’ın dedeleri olduğu da sanılır.

Yine bu bilginlere göre, Güney-Arabistan 'a inmiş olan Nuh'un torunlarından Kahtan ya da Yaktan 'dan türemiş toplulukların al-Arab al-Arbâ'larla kanışmalarından, al-Arab al-Musta'riba denen ve Yemen 'de varlık göstermiş eski Main ya da Mina, Seba, Hımyer vb. gibi devletler ortaya çıkmıştır. Bu yüzden bu güneyli devletlere "Kahtanlılar'' denir. Hi­caz bölgesi Arapları’nın da İbrahim Peygamber oğlu İsmail Peygamber'in torunlanndan Adnan'ın soyundan üredikleri sanılır. Bu yüzden bunlara da Adnanlılar ya da aynı soydan olan Maad'a ya da Nizar’a oranla Maadlılar ya da Nizarlılar denir.

Çünkü birisi popp diğeri diyanet değil mi?

Aşağılık kompleksi bu, başka bir şey değil.

Aşağılık kompleksi, elindeki masalımsı belgeleri dahi çarpıtarak, arapları olduğu gibi kabul edemeyip, olduğundan daha şaşalı göstermeye gayret edenlerin özelliğidir. Mesela sen veya Diyanet.

Ha unutmadan, popp ateist mi acaba, bir inanca, bir kiliseye aidiyeti var mı, biliyor musunuz?

Bunu ben bilmiyorum ve umurumda da değil.

Ama senin bilmen gerekiyor. Çünkü Popp’un bir misyoner olduğunu, adamın ismini okur okumaz şıp diye bilmiştin. Bunu bildiğine göre, kilisenin idare işlerinde çalışan bir elemansın demektir. Hangi kilisenin mensubusun? Kilisenin vergi dairesinde mi çalışıyorsun? Ne kadar maaş veriyorlar?

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunlara dilinde olan(beyin) başında var ise bir bak bakalım tanıdık gelecek mi!

http://www.islamic-awareness.org/Quran/Sources/Allah/moongods.html

http://www.islamic-awareness.org/Quran/Sources/Allah/moongod.html

http://www.islamic-awareness.org/Quran/Sources/Allah/rhmnn.html

http://www.derprophet.info/inhaltsverzeichnis.htm

http://krishnajkaaba.blogspot.com/

Oriental iftira atmadan iftira atamayan, dilleri lal olanlar!

Konuşun bakalım, şurada sergilenenlerin papağanlığından başka ne kelamınız varki!

Alchindus, her gördüğün sakallıyı deden zannetme. Sen ve senin gibiler, "Moon God" yazan her yazıyı aynı sanıyorsunuz. Bu verdiğin linkler, benim bahsettiğim konuların bazılarından bahsediyor ama temelde benim anlattıklarımdan çok farklı. Hatta o sayfalarda benim anlatıklarımla taban tabana zıt yığınla iddia var. Ama senin bunları görebilmene imkan yok. Çünkü senin anadilin Arapça.

Arapça neresi, teee İngilizce neresi. Bunlar birbirlerine her bakımdan zıt diller. Bir dinci, hele ki senin derecende hacı hoca kılıklı biri, ancak ve ancak İngilizce konuşulan bir ülkede çok uzun yıllardır yaşıyorsa, azıcık İngilizce bilebilir. O bildiği bile Tarzanca İngilizce olur ancak. Çünkü Arapçayla ve İslamla İngilizce arasında sadece dil farkı değil, binlerce yıl medeniyet ve dünya görüşü farkı da var. Birisi deniz ülkelerinin dili, öbürü 1400 yıl öncesinden kalma çöl insanının dili. Kaldı ki sende Türkçe bile nizani. Bu nedenle, sen bu işleri bırak en iyisi.

Natomatik dostum gelip yine bir şeyler karalamışsın ama sorulara yine cevap yok.

Sağda solda gördüğün her kabartmayı heykeli buraya gelip lat menat diye asıyorsun.

Yahu garodi, işe yarar bir şey sor da ben de cevaplayayım. Senin ne sorduğun bile belli değil. Amacın nedir? İddian nedir? Ne demek istiyorsun? Hiç biri belli değil.

Ne deyip duruyorsun sen yahu? Neyin peşindesin? neyi ispatlamaya çalışıyorsun?

Allat diye bir şey yok mudur? Ben mi uydurdum? Onu mu demeye çalışıyorsun? Yoksa ben değil de başkası mı uydurdu? Bunu mu anlatmaya çalışıyorsun?

Yoksa "öyle bir şey var ama kabartması veya heykeli olamaz" mı diyorsun? Ne dediğin belli değil ki, sana cevap vereyim.

Yoksa "Heykeli ve kabartması da olabilir ama senin gösterdiğin kabartma ona ait değil" mi diyorsun? O kabartmayı nereden aldığımı sana söyledim. "O sayfada yalan söyleniyor" mu diyorsun? Nereden anladın yalan olduğunu?

Al sana bir tane daha Allat figürü; Resimdeki soldan üçüncü şahıs, Allat'dır. (Suriye'de Palmyra müzesinde)

http://www.syriatourism.org/servers/gallery/P0332_207.jpg

Sadece bu figür değil, Suriye'deki Palmyra müzesine git, istemediğin kadar Allat figürü/heykeli var orada.

Tamam da, beni niye uğraştırdığını anlamadım. Bu bir çeşit sabotaj mı? Beni bununla oyalayıp forumda başka yazılar yazmamı engellemek mi maksadın? Yoksa sadece bu topice sabotaj mı?

Farz edelim ki, Allat kalıntısı yok. Ne yapacaksın? Konuyu nereye getireceksin? Onu söylesene!

Bir daha beni resimler konusunda rahatsız etme. Çünkü saçmaladığın için ve bunları niye sorduğunu söylemediğin için, sana artık bu konuda cevap yazmayacağım.

Herkese merhaba.Notamatik dostumuzu en sonunda bulduk.

Sevgili Duzen,notamatigi tekrar bizim foruma davet etmek icin ne mucadeleler verdigimizi biliyorsun,uzun zamandirda baska yerlerde de yorumlarini okuyamayinca endiseye kapilmis ,bu arkadasimizin sagligi ile ilgili bir problem oldugunu bile dusunmustuk.Neyseki gene aslanlar gibi yorumlarina baslamis.Ben onunla yuzyuze konusacagim gunleri hasretle bekliyorum.Bir ara kendisini londraya bile davet etmistim,hatta burada bir arkadasinin evi oldugunu ,firsati olursa gelebilecegini soylemisti,umarim bu davetim gerceklesir ve misafirim olur ,yoksa ben onun yaz aylarinda yasadigi balikci kasabasina gidip kendisini bulacagim.Hayatimda tanismayi arzu ettigim ender insanlardan biridir.Tum yazdiklarini bir kitap haline getirse bir numara olacagindan kuskum yok.Seni seviyor ve taktir ediyoruz notamatik.Iyiki varsin.

saygi ve sevgilerimle

A benim canlarım benim,

Beni aradığınızdan haberim yoktu.

Bahsettiğiniz forum sitesinden ben kendi isteğimle ayrılmadım. Beni oradan kovdular, üyeliğimi yasakladılar.

Kimseye küsme, darılma gibi bir durumum olmadı. Hatta ben o forumu unutmuştum bile, şu anda siz hatırlattınız. Dolayısıyla beni kimin kovduğunu bile hatırlamıyorum.

Sadece şunları hatırlıyorum. O forum Türkiye'nin en büyük forumu. En çok ziyaretçisi ve üyesi olan çok aktif bir forum.

Sanıyorum, bundan 2-3 yıl öncesiydi o foruma üye olduğumda. Fakat üye olduktan kısa bir süre sonra, beni o forumda uzun süre tutmayacaklarını anladım. Yazılarımı özgürce yazamıyordum. Ya sansürleniyor yada ceza alıyordum.

İşin ilginç tarafı, bazen "Bu yazımı kesin silerler veya bana ceza verirler" dediğim yazılarım kalıyor fakat "bu yazımı kesin ellemezler" dediğim yazılarım siliniyor ve/veya ceza alıyordum. Zaten en son kesin yasaklanıp kovulduğumda da gayet normal ve sıradan iki yazım yüzünden kovulmuştum.

İlk yazmaya başladığım zamanlar, o kadar zorlamıyorlardı. Sadece din başlığı altında yazmak zordu çünkü o başlığa dincileri moderatör yapmışlar. Dinciler de malum, sansüre bayılırlar.

Fakat diğer başlık kategorileri altında yazmak daha kolaydı. O başlıklarda o kadar çok sansürlenmiyordum. Ama sonraları nasıl olduysa, tee başka başka kategorilerin moderatörleri, gelip gelip benim yazılarıma devamlı sansür uygulamaya başladılar. Zaten beni en son kovan da yine apayrı bir başlığın moderatörüydü.

En sonunda anladım ki, beni o forumda yaşatmayacaklar. Ve nitekim de öyle oldu ve kovdular.

Şimdi zaten oraya tekrar dönemem çünkü üyeliğim tamamen iptal. Başka bir üyelik açsam yüzsüzlük olur, istenmediğim yerde zorla bulunmak olur ama sevgili insanlarıma doğruları anlatabilmek uğruna, o yüzsüzlüğü yapsam dahi, beni yine kovacaklarını biliyorum.

Bu forumda neden yazdığıma gelince. Burada kendimi kendi evimde gibi hissediyorum. Burada özgürlük had safhada. Yöneticiler ne zaman nerede müdehale edeceklerini çok iyi biliyorlar. Hepsi de çok değerli insanlar.

Ben zaten o foruma üyeyken de burada da yazmak istiyordum fakat "bir sebepten dolayı" burada yazmıyordum. Fakat sonradan anladım ki, benim burada yazmama engel olan sebep, aslında yanlış bir uygulama değil, doğru bir uygulamaydı. Dinlerle mücadele için, öyle yapmak daha doğruydu. O nedenle, o forumdan kovulduktan bir süre sonra, bunu da anlayınca artık sadece burada yazmaya başladım.

İşlerimin çalışma zorlukları nedeniyle burada da düzenli olarak yazamıyorum. Bazen bir süre burada da kayboluyorum.

Ama bazen yok olsam da, burası benim kürkçü dükkanım. Eninde sonunda beni burada mutlaka bulabilirsiniz.

O bahsettiniz forumda, ortam düzelirse ve forumun sahipleri beni gerçekten istiyor olurlarsa ve iş yoğunluğum biraz yoluna girerse, sizler gibi çok değerli kardeşilerim için, elbette bir gün orada da yazmaya başlayabilirim.

Ayrıca bu forumda bana özel mesajla da ulaşabilirsiniz.

Canlarım benimm. Sizi çok seviyorum. Her ikinizi de hatırladım. Barrister, senin beni davet etmeni de hatırladım. dediğin doğru. İngiltere'de bir arkadaşımın evi vardı. Bana evlerinden birinin anahtarını veriyor ve istediğin kadar kalabilirsin diyordu. Hatta tapusunu bile bana verip, evi ısrarla bana hediye etmek istiyordu ama ben kabul etmiyordum.

Ona yıllar önce bir gün, 4-5 sayfalık bir mektup yazıp elimle teslim etmiştim. Evi hediye olarak kabul etmediğim zaman bana, en zor zamanlarında o mektubu defalarca okuyup sorunlarına çare bulduğunu ve bu nedenle, bana hediye edeceği evin hiç bir değeri olmadığını söylüyordu.

O benim sevgilim filan değildi. Benden 20 yaş büyük, çok değerli bir ablamdı. Ah benim canımm, son derece asil, höşgörülü, kültürlü, insan dostu, hayvan dostu, iyilik Meleği ve her haliyle bir başka bir insandı.

Ama malesef heçen sene onu kaybettik. Sadece ben değil, bütün Dünya onu kaybetti. Gerçekten çok değerliydi.

Bu vesileyle onu da şükranla, hasretle ve sevgiyle anıyorum.

Çok teşekkürler Deniz! Öyle bir insan olduğun için. Huzurla uyu canımın kösesi.

Ama yine de kimbilir, bir gün belki seninle İngiltere'de görüşme imkanına sahip olup şeref duyarım. Sen gelecek olursan kapım sonuna kadar açık, bunu da bilesin.

Barister ve Düzen! Canım dostlarım benim! Madem üye oldunuz, ben sizin foruma gelemiyorum, bari siz bu forumda biraz fikirlerinizi yazın da burası da biraz şenlensin.

Burası bütün dinsizlerin evidir. Öteki forumu da ihmal etmeyin ama buraya da en azından geçici bir süre bile olsa birkaç yazınızla katkınız olursa harika olur.

Hepinize en güzel dileklerimle, saygılar, sevgiler.

tarihinde Notamatik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Alıntıdaki şu cümle öyle formüle edilmiş ki, anlayan beri gelsin:

Okuduğunu anlamak meziyettir DreiMalAli :)

Önce en eski Arapça vesika diyerek arapça yazılmış bir yazıt izlenimi vermeye kalkıyor İslam Ansiklopedisi. Peşinden gelen cümlede ama Asuri metinlerinde diye düzeltme yapıyor.

DreiMalAli senin öncelikle "Diyanetin ansiklopedisi konusu arapların soyu için gündeme geldi." yanılgın için bir düzeltme yapman gerekmiyor muydu? Sonra irdelediğin verinin devamında yazılanları görmezden gelmişsin: "Araplar'a ait en eski kitabeler, tahmi nen milâttan önce VI. yüzyılın ortalarına kadar çıkan ve müsned denilen Güney Arabistan yazısından gelişmiş bir hatla yazılmış, sayıları çok fakat dilin yapısı ve hususiyetlerini aksettirebilecek uzun luk ve zenginlikte olmayan metinlerdir."

Alıntıda geçen diğer yazıtlara değinmiyorum, çünkü arapça yazı değiller.

Bu konudaki dayanaklarınız nelerdir?

Seni hayal kırıklığına uğratacak ama, bundan hiç rahatsız değilim. Bu; sadece senin konuyu saptırma çalışmandı.

DreiMalAli, ön yargılarınızın esiri olmuşsunuz. Ben neden hayal kırıklığına uğrayayım, buradan baktığımda milliyetçi birisi olmadığınız zaten belli oluyor. İfade etmiştim, arap yazımı üzerinden arapların tarih sahnesine çıkışlarını eşitlemeye çalışan bir anlayışa, bir ulusun tarih sahnesine çıkmasıyla yazılı belge bırakması arasındaki farkı göstermek için biz Türkler'den örnek verdim. Saptırma değil buna taşı gediğine koyma diyoruz biz Türkler.

Evet! Bu çirkinliktir. Ve bu çirkinliğe önce sen başladın.

Nasıl ve nerede?

Size "misyoner" mi dedim?

Bilip bilmeden kişileri misyonerlikle suçladığın gibi

Natomatik'in yaptığı misyonerlik. Bu başlıkta ben dahil bir çok üye bazı bağlantılar paylaştı. Copy&Paste marifetiyle onları buraya aktarmış, biraz da analoji, ortaya çıkan bu olmuş.

beni küçümser, benimle alay eder kelimelar de kullanmaya kalkmıştın.

Ateistler galiba doğuştan herkesi küçümseme ve aşağılama hakkına kendilerini sahip sanıyorlar ve yine doğuştan bir hakla bunu yaptıklarında aynısıyla karşılık görmemeleri gerektiğine inanıyorlar :)

Kendi ifadelerinize bakın siz. Ben insanları küçümsemem, ancak birisi örneğin "tarihçi dediğin sadece yaşadığı zamandan bahseder" derse bunun saçmalığını yüzüne karşı söylerim.

İslam Ansiklopedisinin kaynak diye verdiği kişi olan Neşet Çağatayın İslam Tarihi kitabınadan Arapça yazı hakkında bölümü tekrarlıyayım:

Konumuz en azından benim konum Neşet Çağatay değil ama aktardıklarınız da göze çarpan yanlışlıklar var.

Araplarda yazının miladi 7. asırda ortaya çıktığı bilgisi, islam öncesi arap yazılı şiiri aktarımıyla çelişiyor, yine bir başka çelişki nebati yazısından kufi yazının çıktığının söylenmesi. Kufe Irak'ın fethinden sonra kurulan bir şehirdir diye biliyorum, eğer yazar bu dönemi ifade ediyorsa bilemeyeceğim, aksi halde ciddi bir tutarsızlık var.

Bunu ben bilmiyorum ve umurumda da değil.

Demek umrunuzda değil, öyle ya Müslüman olmalı ki umrunuzda olsun ve "yalancı" diye saldırabilesiniz.

Ancak bir hıristiyana böyle saldırmak biraz güven özveri ve tecrübe istiyor, buda sizde yok anlaşılan :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu garodi, işe yarar bir şey sor da ben de cevaplayayım. Senin ne sorduğun bile belli değil. Amacın nedir? İddian nedir? Ne demek istiyorsun? Hiç biri belli değil.

Ne deyip duruyorsun sen yahu? Neyin peşindesin? neyi ispatlamaya çalışıyorsun?

Allat diye bir şey yok mudur? Ben mi uydurdum? Onu mu demeye çalışıyorsun? Yoksa ben değil de başkası mı uydurdu? Bunu mu anlatmaya çalışıyorsun?

Yoksa "öyle bir şey var ama kabartması veya heykeli olamaz" mı diyorsun? Ne dediğin belli değil ki, sana cevap vereyim.

Yoksa "Heykeli ve kabartması da olabilir ama senin gösterdiğin kabartma ona ait değil" mi diyorsun? O kabartmayı nereden aldığımı sana söyledim. "O sayfada yalan söyleniyor" mu diyorsun? Nereden anladın yalan olduğunu?

Sorduğum soru gayet açık, kullandığın resimlerin kaynaklarını belirtmelisin diyorum ve o resimlerin kaynağı nedir diyorum.

Sağdan soldan bulduğun resimleri işte bu bilmem ne diye mi bize sunuyorsun diyorum.

Gayet açık.

Al sana bir tane daha Allat figürü; Resimdeki soldan üçüncü şahıs, Allat'dır. (Suriye'de Palmyra müzesinde)

http://www.syriatour...y/P0332_207.jpg

Çok güzel, bak kaynak belirtiyorsun izini buradan sürebiliriz. Burada direkt galeriden bir resmi paylaşmışsın ancak resmin neye ait olduğuna dair tek ifade yine sana ait :)

Bu adresin ingilizce versiyonundan ben Al-Lat, Allat ve sadece Lat ifadelerini search ettim, sonuç sıfır.

Ne diyorsun bu işe?

Tamam da, beni niye uğraştırdığını anlamadım. Bu bir çeşit sabotaj mı? Beni bununla oyalayıp forumda başka yazılar yazmamı engellemek mi maksadın? Yoksa sadece bu topice sabotaj mı?

Farz edelim ki, Allat kalıntısı yok. Ne yapacaksın? Konuyu nereye getireceksin? Onu söylesene!

Bu nasıl bir mantık :)

Ne demek neden soruyorsun, sabotaj mı yapıyorsun, ne demek ya al-lat kalıntısı yoksa?

Yoksa demek sen yalan söylüyorsun, yanlış bilgi aktarıyorsun, yönlendirme yapıyorsun demek.

Bu kadar basit.

Link to post
Sitelerde Paylaş
...."Kabe'deki tapınakların biri de Hint Yaratıcı Tanrı Brahma'ya adanmıştı, bundan dolayı İslam'ın

eğitimsiz peygamberi Muhammet onun Abraham'a adandığını iddia etmişti. "Abraham" kelimesi Brahma kelimesinin yanlış

telaffuzundan başka bir şey değildir. Her iki kelimenin kök anlamlarına inerseniz bu açıkça kanıtlanır. Abraham, Sami

ırkının en eski peygamberlerinden biri olduğu söylenir. Adının iki Sami kökenli kelimelerden kaynaklarını, baba

anlamına gelen "Ab" ve yüce anlamına gelen "Raam/Raham." Tevrat'ın Tekvin kitabında, Abraham basit olarak "Kalabalık Topluluk" anlamına gelir. Abraham kelimesi Sanskirtçe'de Brahma'dan kaynaklanır. Brahma'nın kökeni "Brah"tır ve büyümek, sayı olarak çoğalmak anlamına gelir. Ayrıca, Hinduizm'in Yaratıcı Tanrısı Brahma'nın İnsanların Babası ve bütün tanrıların en yücesi olarak kabul edilir. Çünkü bütün varlıklar ondan zuhur etmiştir. Burada yeniden "Yüce Baba" anlamına rastlarız. Bu açıkça Abraham'ın semavi baba Brahma olduğunu açıkça ima eder." (Vedic Past of Pre-Islamic Arabia; İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik/Hint Geçmişi, Bölüm VI; sayfa.2.)

......

Bu bölümü şu linkteki bir yazıdan alıntı yaptım. Yazı bayağı uzun ama ilginç bilgiler veriyor.

http://www.hermetics.org/Abraham.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Evet, şu başlığı son olarak bir kez daha zıplatalım, hem de sonucu alalım.

Rahman ve de rahim olan yüce Shiva'nın adıyla,

Sivastakam (Stanza 8):

Haram sarpa haaram chitta bhu viharam Bvaham veda saram sada nirvikaram Smashane vasantam manojam dahantam Sivam shankaram shambu meshan meday.

Türkçesi:

Sana sığınırım Şiva! Sen Haram olarak da tanınırsın. Sen ki yılanların çelenklerini giyinen(taşıyan), ölülerin yakıldığı yerlerde gezen, kainatın kendisi olan, Vedalar'ın özü olansın.

Neymiş Şiva'nın diğer adı? Haram.

Kab'e deki putun tapınağının adı neymiş? Mescid el Haram

Mescid el Haram neymiş? Haram'ın mescidi.

Haram kimmiş? Rahman ve de rahim olan yüce Shiva imiş.

O halde Mekke'deki tapınak aslen kimin tapınağı imiş? Rahman ve de rahim olan yüce Shiva'nın.

Putun tapınağının yeri neresiymiş? Mekke, Hindistan ve Mısır.

Mısırdakinin adı neymiş? El-Kab

Mekke'dekinin adı neymiş? El-Kabe

Ne yapılırmış o tapınaklarda? Kara taşların etrafında 7 tur atılırmış.

Ne giyinilirmiş? Beyaz iki parçadan oluşan çarşaf.

Daha sayalım mı? Sayarız, yüzlerce sayarız da neye yarar? Kime anlatacağız? Arap'ın 1400 yıllık putu beyinlere öyle bir yerleşmiş ki, laf, söz zerre kadar etki etmiyor. Varsa da Arap'ın putu, yoksa da Arap'ın putu.

En iyisi yeter bu kadar eziyet. Yeter bu kadar kepazelik, rezillik.

Anlayan zaten yıllar önce anlamış, puta şarkı bile yazmış baksanıza:

Al artık koynuna beni Karam.

Günahın boynuna can Karam.

Anladım sensizlik Haram.

Gel artık insafa be Karam.

Gidin Mescid-el Haram'ınıza, dilediğiniz gibi tapının kara taşlı Karam'ınıza. Benden bu kadar. Ama kurtuldum da sanmayın. Birkaç ay işlerimi yoluna koyayım, ondan sonra size "müslüman" kelimesinin kökenini ve ilk gerçek müslümanları açıklayacağım ve böylece yerle bir olacaksınız. Gerçek müslümanların kim olduklarını görünce rezil rüsva olacaksınız. En iyisi şimdiden kaçacak deliklerinizi hazırlayın. Merak mı ettiniz ne olduğunu? Girin hristo sitelere okuyun. Nasıl olsa ben yazdıktan sonra hristo sitelerden kopy paste diyeceksiniz. "Kuranda vardı, yazıyordu" huyunuza benziyor. "Hristo sitelerde vardı, yazıyordu". Başka bir savunma yok. Nasıl olsa Arap'ın putu uğruna rezil olmak da sevap.

Çok güzel, bak kaynak belirtiyorsun izini buradan sürebiliriz. Burada direkt galeriden bir resmi paylaşmışsın ancak resmin neye ait olduğuna dair tek ifade yine sana ait :)

Bu adresin ingilizce versiyonundan ben Al-Lat, Allat ve sadece Lat ifadelerini search ettim, sonuç sıfır.

Ne diyorsun bu işe?

Şöyle diyorum bu işe: http://www.google.com.tr/search?q=site:www.syriatourism.org+%22allat%22&sourceid=navclient-ff&rlz=1B3GGGL_trTR340TR379&ie=UTF-8&hl=

ve bir de şöyle diyorum: http://www.syriatourism.org/modules.php?op=modload&name=My_eGallery&file=index&do=showgall&gid=207&offset=15&orderby=dateD

Bir de Allah putu akıl, fikir ve biraz da ahlak versin diyorum. Versin ki ona buna iftira atmak için bilmem nereni yırtacağına bu enerjini hiç olmazsa Google kullanmayı öğrenmeye harca.

Diyorum ama kime diyorum? Putunda akıl fikir ve ahlak var mı ki sana versin?

İşiniz gücünüz fesatlık. Ne demişler? Putuna bak, kulunu tanı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arap tanrısının çoklu ilah sınıfından işaretlenmiş bir ilah olduğu kur'andan bile anlaşılıyor. eLLat ile eLLah yazılışları, iki lam tamgasının ilişkileri bakımından aynıdır; her iki sözcüğün de yanyana gelmiş lam tamgaları idğamı şemsiyye olunur.

اللَّاتَ = e(L)LLat adındaki sağdan birinci lam tamgası hiç okunmaz,

sol bitişiğindeki öteki lam tamgası, şeddeli/ikiletiş biçiminde okunur.

اللّهِ = e(L)LLah adındaki sağdan birinci lam tamgası hiç okunmaz,

sol bitişiğindeki öteki lam tamgası, şeddeli/ikiletiş biçiminde okunur.

Nedenlerini şurada açıklamışım.

El (i)Lah'ın nitelik bakımından Şiva'dan alıntılar ile donatılması, muhmmet ulayu yoldaşlarının beraber bulunduğu yalnıkların (nâs) yaşantıları ile örtüşmektedir. Çünkü "Muhammetin karısı Hatice, Hindistan ürünleri, siyah Afrika köleleri ulayu(ve) çeşitli kokular taşıyan Hicaz kervanlarında sermaye iyesi idi. Muhammet, iş gezilerinde, yağma ve soygunun yasak olduğu kutsal dönemde Arabistan’daki panayırlara düzenli olarak hep uğrardı". Muhammetin, yaptığı bu kervan tecimlerinden hiçbir bilgi biriktirmediğini sanmak mucizevi saflık olur.

tarihinde BegTeginli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...
Al sana bir tane daha Allat figürü; Resimdeki soldan üçüncü şahıs, Allat'dır. (Suriye'de Palmyra müzesinde)

http://www.syriatourism.org/servers/gallery/P0332_207.jpg

Sadece bu figür değil, Suriye'deki Palmyra müzesine git, istemediğin kadar Allat figürü/heykeli var orada.

İsadan önce 260'lı yıllarda Palmira imparatorluğunun kraliçesi Zenobia'nın günümüze ulaşmış kabartma ve heykelleri,

ortadoğunun müslümanlıktan önce şimdiki tarihinden daha çağdaş bir görüntüsünün olduğunu anımsattırıyor.

İsadan sonra 23 yılında dikilmeye başlanan Bel (Baal) Tapınağı sütunları ile Mekke'nin uzağındaki bu bölgede ortam karışıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 months later...
  • 10 months later...

İsadan önce 260'lı yıllarda Palmira imparatorluğunun kraliçesi Zenobia'nın günümüze ulaşmış kabartma ve heykelleri,

ortadoğunun müslümanlıktan önce şimdiki tarihinden daha çağdaş bir görüntüsünün olduğunu anımsattırıyor.

İsadan sonra 23 yılında dikilmeye başlanan Bel (Baal) Tapınağı sütunları ile Mekke'nin uzağındaki bu bölgede ortam karışıyor.

O bölgede bir kraliçenin var olması, ülkeyi bir kadının yönetmesi bile şu anki duruma bakıldığında islam denen ucube dinin o bölgeyi çağlarca geriye götürdüğünün kanıtıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Guest Sagittarius

Brahma(yaratan),vişnu(koruyan),şiva(yokeden) demektir.

"Rahman ve de Rahim olan yüce Şiva'nın adıyla." burada yaratan sıfatı eksik.:)

"Rahman ve de Rahim olan ALLAH'ın adıyla." Burada da yokeden sıfatı eksik.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...
  • 6 months later...
İsadan önce 260'lı yıllarda Palmira imparatorluğunun kraliçesi Zenobia'nın günümüze ulaşmış kabartma ve heykelleri, ortadoğunun müslümanlıktan önce şimdiki tarihinden daha çağdaş bir görüntüsünün olduğunu anımsattırıyor. İsadan sonra 23 yılında dikilmeye başlanan Bel (Baal) Tapınağı sütunları ile Mekke'nin uzağındaki bu bölgede ortam karışıyor.
O bölgede bir kraliçenin var olması, ülkeyi bir kadının yönetmesi bile şu anki duruma bakıldığında islam denen ucube dinin o bölgeyi çağlarca geriye götürdüğünün kanıtıdır.

a.oktar tayfası paleolitik çağ, neolitik çağ\yeni taşçağı gibi insanlığın geçirdiği dönemleri kabul etmiyorlar ya... aslında islam öncesi uygarlıkların siyasi ve felsefi eserlerine bakıp bugünkü anayasasında islam şeriati olan ülkeler ile ölçütleyerek düşünseler, insanlığın yaşam serüvenini yalanlamakta diretemeyecekler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
Bir önceki iletimde Neşet Çağatay’ın kitabından arap kelimesinin ilk olarak ne zaman ve nerede geçtiğini alıntılamıştım.

Peki ilk arapça yazının 512 tarihli olması seni neden rahatsız etti?

Diyanetin İslam Ansiklopedisi ve Popp’un verdiği bilgiler arasında çok büyük bir kalite farkı var.

Değerli DreiMalAli, ben göremedim o alıntıyı, tekrar verirmisin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...