Jump to content

HYBRID UNIVERSES


Recommended Posts

Hibrid terimini daha önce duymuşsunuzdur.

Biyolojide çok kullanılır.

İki veya daha fazla farklı canlının bir araya gelip tek bir canlıyı oluşturması ile ortaya çıkan özgün bir varlıktır.

Diğer alanlarda da kullanılır ama, fizikte kullanılan bir terim değildir. Hele astronomide şimdiye kadar hiç kullanılmamıştır.

Bu iki alanda ben ilk defa kullanıyorum.

Bu terim bir Japon müzik topluluğunun çıkardığı bir albumün ismidir.

Ayrıca fiktif ve fantastik bir evren olarak da varlığından bahsedilmiştir.

Ama ben onlardan da bahsetmiyorum.

Ben bizim evrenin fiktif ve fantestik olmadan, hibrid olabileceğini düşünüyorum.

Ayrıca tek bir evrenin değil, sonsuz sayıda evrenin olması gerektiğine de inanıyorum.

Neden inandığımı açıklayacağım.

Bu başlığı fiktif bir fantezi olarak düşünmemelisiniz.

Ama bir spekülasyon olarak düşünebilirsiniz.

Çünkü hibrid evrenin varlığını düşündüren bazı gözlemler vardır.

Ama o gözlemler henüz hibrid evren açısından değerlendirilmemişlerdir.

Özet olarak diyebilirim ki ben bu konuyu, ciddiye alıyor ve bir hipotez olarak tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hibrid evren terimini ben ortaya attım ama bu astronomistlerin ve fizikçilerin tümüyle yabancı olduğu bir kavram değil.

Onların iddialarından yararlanarak ben uydurdum bu terimi.. Ama asıl ortaya atanlar onlar.

Bu konuya daha önce antropik uslama başlığı altında değinmiştim. O yazıyı tekrar yapıştırıyorum.

Ardından hibrid evren kavramının neden ciddiye alınması gerektiğine değineceğim.

ANTROPİK MUHAKEME (*)

Anthropic reasoning (antropik muhakeme, uslama, usa vurma), anthropic principle (antropik ilke) ile ilgili bir kavramdır. Antropik uslama evrenin neden bildiğimiz şekilde oluştuğunu açıklamaktan çok, öyle olmasının sonuçları üzerinde duran bir yaklaşımdır. Evrenle ilgili en önemli nitelik, canlıların ortaya çıkabileceği karmaşıklığa izin vermesidir. Onların arasından entellektüel olanların evrimleşmesi gerçekten müthiş bir olgudur. Bütün bunları evren bazı gereksinimlere borçludur.

Onları şu şekilde özetleyebiliriz:

Yıldız, gezegen ve galaksilerin oluşması, yıldızların merkezindeki fırınlarda ve süpernova patlamalarında oksijen, karbon, demir gibi, canlıların yapısına katılan elementlerin sentez edilmesi, onların canlıların ortaya çıkacağı kararlı bir ortamda bir araya gelmesi.....

Fiziksel ve kozmolojik sabitlerin bizimkinden farklı olduğu evrenler imgeleyebiliriz. O evrenlerin bir çoğunda veya hepsinde, madde bildiğimiz şekilde oluşamayacaksa, yaşam bildiğimiz şekilde ortaya çıkamayacaktır. Çok daha farklı bir yaşamın ortaya çıkmayacağını kesinlikle iddia edemeyiz belki ama, bunun çok daha zor olacağını tahmin edebiliriz. Örneğin, her bakımdan aynı ama, kozmolojik sabiti (lambda) farklı olan bir evren düşünelim. Vaküm basıncı çok yüksek olunca madde evren içinde yıldız ve galaksileri oluşturamadan hızla dağılacaktır. Tek başına bu parametre evrende yaşamın ortaya çıkamaması için yeterlidir.

Bu bağlamda yeterli karmaşıklığın ortaya çıkması için gerekli nitelikler şunlardır:

1. Baryonların varlığı... Yani proton ve nötron gibi zerrelerin varlığı..

2. Evrenin mükemmel derecede düzgün olmaması koşulu. Kendini kozmik mikrodalga radyasyonda dalgalanma şeklinde belirten bu düzensizlik bazı şekillerin, galaksi ve yıldızlarını oluşmasından sorumludur. Bu dalgalanmaya Q denmektedir.

3. Ayrıca çekim gücünün atom ve moleküllerde etkili mikrofizik güçlerden 10^40 kere daha zayıf olması gerekmektedir. Çekim gücü daha fazla olsaydı atomlar bildiğimiz şekilde bir araya gelemezlerdi.

Bu parametrelerin hangisi gerçekten temel öneme sahiptir? Olmazsa olmazdır? Örneğin lambda mı daha temel bir değerdir, yoksa Q mu? Bunların hangisi temel fizik ilkesidir, hangileri sadece tesadüfseldir.

Hangisinin temel fizik ilkesi olduğunu bilmediğimiz için, bu değerlerin farklı evrenlerde farklı olması ve onların canlıların yaşaması için uygun koşullara sahip olmaması, yani biyofilik (biophilic) olmaması mümkündür. Belki de çok sayıda evrenler vardır ve biz biyofilik bir evrende yaşamaktayız. Bu evrende fizik yasaları karmaşıklığa olanak vermektedirler. Bu karmaşıklığın nihai şekli kendini canlı varlık olarak manifest etmiştir.

Sırası gelmişken şu soruyu da kendimize sorabiliriz. Acaba biz içinde yaşadığımız evrenin canlıların ortaya çıkması için uygun bir devrini mi deneyimliyoruz? Ya da yaşadığımız galaksi ve güneş sistemi mi bize bu ayrıcalığı sağlıyor?

Bunlar yanıtlanması zor antropik kökenli sorulardır. Evrendeki bu biyofilik nitelikleri tanıma ve tarif etme süreci için antropik uslama diyoruz.

Karanlık enerji kavramı kozmoloji sözlüğüne girdiğinden beri antropik açıklamalara daha geniş bir şekilde yer verme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Son 7 yıl içinde evrenin giderek artan bir hızla genişlediği gözlemlenmiştir. Bunun nedeni araştırılmalıdır. Genişlemekte olan bu evreni geometrik olarak düz tutabilmek için karanlık enerjinin kritik yoğunluğun yüzde 70’inden sorumlu olması gerekmektedir. Bu demektir ki biz şu anda, muhtemelen tarihinde ilk defa olarak, evrenin madde yoğunluğu ile karanlık enerji yoğunluğunun kabaca eşit olduğu bir zamanda yaşamaktayız.

Alan Guth’un genişleme kuramına göre evren, Big Bang’in 10^-37 ile 10^-34 saniyeleri arasında müthiş bir şekilde, ışık hızından en az 100 kere daha hızlı genişlemiş ve sonra bu genişleme ışık hızı altına inmiştir. Genişleme sadece 10^-32 saniye sürmüştür. Evren her 10^-34 saniyede kendini katlamıştır. 10^-32 saniye içinde kendini 100 kere katlamıştır. Bu genişleme sırasında bir protondan trilyon kere küçük bir nokta, 1 sm çapına ulaşmıştır. Bu genişleme neden yavaşlamıştır?

Boş uzayın bir güç uyguladığı biliniyor. Bu güç neden bu kadar küçüktür? Evrende şu anda boş uzayın sahip olduğu güç, genişleme dönemindeki güçten 10^120 kere daha zayıftır. Ancak böyle bir evrende madde karmaşık nitelikler alabilir ve canlılar ortaya çıkabilir. Bu güç kendiliğinden mi azalmıştır? Onu nötralize eden etmenler mi vardır? Karanlık enerji de dediğimiz bu itici güç nasıl olmuştur da, bu kadar düşebilmiştir?

Evrenin fiziksel yapısını değiştiren etmenler birden fazla parametre şeklinde karşımıza çıkabilirler. Örneğin Q’yu ele alalım. Kozmik zemin radyasyonunda olan dalgalanma için Q diyoruz demiştik. Bu dalgalanmadan Big Bang sırasında ortaya çıkan hafif düzensizlik, heterotopi, sorumludur. Bu düzensizlik yüzbinde birdir (10^-5) ama, daha az veya daha çok da olabilirdi. Her iki durumda da canlıların ortaya çıkması için uygun koşullar oluşamayabilirdi. Eğer varlarsa diğer evrenlerde bu değer farklı olabilir. Biyofilik domain’lerde Q ve lamda (kozmolojik sabit) değerleri birbirleri ile ilgili olmalıdır. Kozmolojik sabit biraz daha büyük olsa da, yani evren daha hızlı genişlese de, madde karmaşık düzenini koruyabilir ve canlılık ortaya çıkabilir. Tabii bunun bir sınırı vardır.

Q’nun 10^-6 olduğu durumlarda, yalnız küçük kümeler şeklinde ve evrenin geç dönemlerinde karanlık madde ortaya çıkabilir. Bu evrende gazlar çok seyrekleşeceklerinden kümeleşerek yıldızları oluşturamazlar. Q, 10^-3’den büyük olursa, ortaya çıkan büyük yapılar çökerek dev kara deliklere dönüşür. Her Q değeri için belli bir lambda değeri olmalıdır ki madde yeterince karışık olsun ve canlılar ortaya çıkabilsin.

Görüldüğü üzere bizim evren antropik olarak izin verilen bir domaindir. Ancak bizim bu durumumuzun diğer evrenler için tipik bir niteliğe sahip olup olmadığı bilinmemektedir.

Antropik uslama ve multiversler gibi kavramlar bilimsel fizikçiler tarafından ihtiyatla karşılanmaktadırlar. Çünkü gözlemlenmeyen olguların araştırılması bilimsel yöntemlerle bağdaşmamaktadır. Bilimsel yöntemler bir teoriyi yapacakları gözlemler ve deneylerle yanlışlayabilmelidirler. Bu kavramlar fiziğin kesen ucunda, fizik-metafizik sınırında yer almaktadırlar. Teleskopların görebileceği bir ufuk vardır. Onun ötesini görmek mümkün değildir. Ancak atomaltı zerreler düzeyinde bazı ilginç gözlemler yapılarak, evrenin başlangıcı olan Big Bang hakkında ilginç buluşlar ortaya konulabilir. Big Bang sırasında açığa çıkan fotonlar bize daha yeni ulaşmaya başlamışlardır.

Evreni Einstein-de Sitter modeli şeklinde modellersek, ilerde genişleme yavaşlayacak ve duracak, daha sonra tersine dönecektir. O zaman, şimdi göremediğimiz galaksileri de görebileceğiz. Ve evren hakkında daha geniş bilgi sahibi olabileceğiz. Oysa bu modelin doğru olmaması olasalığı var. Evren giderek artan bir hızla genişlemektedir. Bu demektir ki bu evrende mevcut galaksilerin hepsi birbirlerinden hızla uzaklaşmaktadırlar. Ve henüz karşılaşmayanlar ilerde de asla birbirleri ile karşılaşmayacaklardır. Bu yüzden multiverslerden bahsetmek asla kanıtlanamayacak ve hep öyle kalacak fantaziden başka bir şey değildir.

Membran hipotezinde üst boyutta bulunan iki membran çarpışmakta ve her trilyon yılda bir yeni bir Big Bang’e neden olmaktadır. Bu teorilerin doğru olup olmadıklarını bilmiyoruz. Bunları aslında metafizik olgular olarak değil de, bilimsel spekülasyonlar olarak kabul etmeliyiz.

Birden fazla Big Bang var mıdır? Onlarda Q ve lambda değerleri farklı olabilir mi? Multiversler varsa hepsinde aynı fizik yasaları mı geçerlidir? Gözlemlenmeyen evrenler hakkında ne gibi yorumlar yapabiliriz? Bu soruları ve benzerlerini sorabilir ve haklarında spekülasyonlar yapabiliriz.

Bir teori gözlemlenen evrende doğrulanabilir veya yanlışlanbilir öneriler ileri sürüyorsa, onları ciddiye almalı ve onları evrenin görülmeyen yerleri veya görülmeyen evrenler için de geçerli olabileceğini dikkte almalıyız.

Antropik uslamanın fizikçileri rahatsız etmesinin nedeni, bazı evrenlerde veya aynı evrenin farklı dönemlerinde fizik yasalarının değişmesi veya tamamen ortadan kalkmasıdır. Bu nedenden dolayı fizikçiler ona bir alternatif aramaktadırlar. Devirli evrenler kuramının ortaya atılış nedeni budur.

Yararlanılan kaynak:

(*) Mario Livio and Martin J. Rees, Anthropic Reasoning, Science: Vol: 309, page 1022-1023

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hibrid evrenler konusunu tartışmaya başlamadan önce karanlık madde ve karanlık enerji konularına değinmemiz gerekiyor.

Önce karanlık madde.......

KARANLIK MADDE

Evrendeki maddenin çoğunun karanlık madde olduğuna inanılmaktadır.

Burada kullanılan karanlık sıfatı, onun bir ışık yaymaması veya yansıtmaması demektir.

Başka bir deyişle bu objelerin, eğer yayıyorlarsa, yaydığı ışıkların gözle veya aletlerle direkt olarak saptanamamasıdır.

Bu madde direkt olarak görülemiyorsa, varlığından nasıl emin olabiliriz?

Karanlık maddenin varlığı bazı astronomik objelerin hareketlerinde gözlemlenen anomalilerle indirekt olarak gösterilebilir.

Yıldızların, galaksi ve galaksi kümelerinin hareketleri yakından incelenerek böyle bir sonuca varılmıştır.

Ayrıca kozmik zemin radyasyonunda gözlemlenen hafif dalgalanmaların galaksi gibi büyük strüktürlerin ortaya çıkmasını sağlayan bir çekim gücü tarafından amplifiye edilmesi gerekmektedir.

Yani kozmik zemin radyasonundaki dalgalanma tek başına büyük oluşumların kümeleşmesi için yeterli değildir.

Ayrıca ek bir güce gereksinim vardır. O da karanlık madde tarafından sağlanan çekim gücüdür.

İster yıldızlar olsun, ister galaksi ve galaksi kümeleri, mevcut çekimin onların içindeki maddenin hareketlerine karşı koyacak güçte olması gerekmektedir.

Örneğin güneşin içindeki çekim gücü etrafında hızla dönmekte olan gazları kendisinde tutmaya yetecek kadar olmalıdır.

Bütün yapılacak uzak astronomik objelerdeki hareketlere bakmaktır.

Onlarda maddenin hareketleri incelendiği zaman, ışınsal niteliği gözlemlenen yapılarının bu hareketi durduracak kadar güçlü bir çekim gücüne sahip olmadığı görülmektedir.

Başka bir deyişle gözle görülen ve aletlerle kaydedilen maddenin miktarı, mevcut hareketleri durduracak kadar çekim gücü üretememektedir. Buna rağmen galaksi bütünlüğünü korumakta ve parçalanmamaktadır.

Öyle ise galaksi içinde veya etrafında bir yerlerde, çekim gücüne sahip ama, normal olarak bize görünmeyen karanlık bir madde var olmalıdır.

Karanlık madde evrenin ve içindeki strüktürlerin evrimi için önemli sonuçları olan bir olgudur.

Evren ya açıktır.. Yani ortalama kütle yoğunluğu kritik yoğunluktan daha azdır. Omega birden azdır.

Ya kapalıdır..

Yani.. Evrenin total kütle yoğunluğu, kritik yoğunluktan fazladır. Omega birden fazladır.

Ya da evren flat dir.. Yani.. Ortalama kütle yoğunluğu kritik yoğunluğa eşittir. Omega bire eşittir.

Evren yalnız madde içerseydi, evrenin gelecek davranışları onun açık, kapalı veya flat olması ile ilgili olabilirdi.

Bizim evrende omega daha çok karanlık enerjiden kaynak aldığı için, kütle yoğunluğu, uzayın bükülmesi ve evrenin gelecek davranışları arasındaki ilişkiler geçerli değildir.

Dolayısıyla onlara bakarak evrenin geleceğini saptamak mümkün değildir.

Bunların yerine genişleme faktörünü incelemek gerekmektedir. Yani sorun sanıldığından çok daha karmaşıktır.

İki türlü karanlık madde vardır.

Baryonik karanlık madde.

Baryonik olmayan karanlık madde.

Bu da sıcak ve soğuk olmak üzere ikiye ayrılır.

Soğuk karanlık madde yavaş hızla hareket eder ve basıncı azdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrendeki oluşumlardan nasıl haberdar oluyoruz?

Önce onlardan bize kadar gelebilen ışıkla.

Peki ışık yaymayan oluşumlardan nasıl haberdar oluruz. Kütleçekimin etkileriyle.

Kütleçekim, ışığı bile etkileyebilecek durumda ise, etrafından geçen ışıkları absorbe edebiliyorsa bir gökkubbede bir karadelik gibi görünecektir. Bu kadar büyük güçteki kütleçekim, elbette çevresindeki maddi oluşumları da etkileyecektir. Büyüklüğü ile orantılı olarak yıldızları, hatta galaksileri hareketlendirecektir. Kendisine çok yaklaşanı yutacak, yutamadıklarını kütleleriyle orantılı olarak bir yörüngede tutacaktır.

Evren sonsuz büyüklüktedir.

Bizim galaksimiz büyüklüğünde bir kütle hayal edelim. bu kütlenin merkezi doğal olarak yalnız protonlardan oluşmuş çok ağır bir madde olur. Ve kütleçekimi o denli büyük olur ki, kütlenin büyük basıncı ile ortaya çıkabilecek nücleer füzyonun ışığı bile ondan kurtulamaz. Belli uzaklıktaki tüm yıldızları ve galaksileri çekip yutar.

Görüldüğü gibi, karadeliklerin, karanlık maddelerin doğaları, evrenimizdeki madde ve enerji ile bunların davranış biçimleri ile izahı mümkün. Yani bunlar bizim evrenimizin oluşumları.

Başka evrenler kategorisi nasıl yapılmaktadır?

Sevgili hacının ilk yazısında bizim evrenimizin bilinen ve bilinmeyen, merak edilen yönleri ele alınmış.

Ancak sevgili hacı, diğer başlıkta, farklı fizik yasalarının hakim olduğu ve bizim evrenle hiç temas etmediği, sonsuz başka evrenlerin olabileceğini varsayarak, eğer bunlardan biri bizim evrenle girişim gösterirse diye sormuş.

Bu başlıktaki hibrit evren ile diğer başlıktaki farklı fizik yasalarının hakim olduğu evren ile aynı şeylerden mi bahsediyor, açıklık getirmesi gerek.

Çünkü bu başlıktaki hibrit evren. İki maddi evrenin girişimidir. Buradaki İki maddi evrenin fizik yasaları aynıdır. Boşluğu, kütlesi, kütleçekimi, kütle itimi, ışığı, EMR si, atomaltı oluşumları vs aynıdır. Yani bizim evrenimizi yapay olarak ikiye bölmüştür. Bildiklerimiz ve doğasını çözemediklerimiz şeklinde. Halbuki diğer başlıktaki diğer evrenlerin özelliklerini sayarken, bizim evrenimizin fizik yasalarından başka ve bizim evrenimizdeki fizik yasalarıyla tepkimeye girmemeyi bir önkabul olarak ileri sürüyor. Eh! Böyle bir evren hakkında en küçük bir bilgi edinemeyeceğimiz için, "yok" hükmündedir. Böyle bir evren ne zaman ki bizim algı sınırlarımıza girer. Biz onu algılayacak enstürmanlara ulaşırız. O zaman da bizim evrenimizin bir parçası olur, başka bir evren olmaz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karanlık enerji evrendeki bütün enerjinin yüzde 70'ini oluşturduğu halde daha da karanlık.

Einstein'ın kozmolojik katsayısı değerinde. Lambda değerinde yani.

Evreni ışık hızına yakın hızlarla itiyor.

Hakkında bilinen başka çok az şey var.

Karanlık enerjinin bazıları egzotik, ilginç açıklamaları var.

Bize egzotik açıklamalardan birine değineceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İçinde yaşadığımız evreni terketmeden, multiverslerin varlığı hakkında bilimsel bir spekülasyon yapabilir miyiz?

Karadelikleri ve karanlık maddeyi nasıl tanıyorsak, multiversleri de öyle tanıyabilmeliyiz.

Galaksilerin davranış biçimleri karadelikler ve karamadde hakkında bize bazı ip uçları veriyor.

Bütün evrenin davranış biçimine bakarak ona dışardan bir müdahale olup olmadığını da anlayabilmeliyiz.

En azından kuramsal olarak..

Önce neden multiverslerin olması gerektiğine bir göz atalım.

Var olduğu söylenen her tek şeyi şüphe ile karşılamamız lazım. Neden tek?

Birşey varsa onun tek olması için bir neden yok.

Demek ki olabiliyor ve başka yerlerde de koşullar ortaya çıkması için uygun olabilir.

Yaşam yalnız dünyada mı var?

Hiç sanmıyorum. Evrende yaşam belki de yaygın bir fenonmen. Dünyanın bir ayrıcalığı yok.

Bu şekilde düşünürsek, evren neden tek olsun!

Birden fazla evrenin olması için bir evrenin olması yeterli..

Çünkü bizim evrenin ne ayrıcalığı var ki..

Dolayısıyla birden fazla evrenin olmasını hiç yadırgamamalı ve kabul etmeliyiz.

Bu oldukça mantıklı bir düşünce ve inanç...

Peki o evrenin varlığını gösteren deliller var mıdır?

Bu soruyu yanıtlamak çok önemli..

Gelecek yazımda onu yanıtlamaya çalışacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karanlık enerjinin bütün evrenin yüzde 70'i kadar olduğu tahmin ediliyor.

Daha da ötesi bu enerji giderek artıyor.

Ve evren giderek artan bir hızla genişliyor.

Bu genişlemenin hızı ışık hızına yakın.

Yani aslında hepimiz nerdeyse ışık hızında hareket ediyoruz.

Bu enerjinin kaynağı, kökeni nedir?

Muhtemelen etrafımızda bir sürü evren var. Ve bu evrenler de, bizim evrendeki galaksiler gibi, kümeler bile oluşturuyor olabilir.

O kümelerde çekim kuvveti daha fazla..

Ve belki de etrafımızdaki evrenler bizi kendilerine doğru çektikleri için, evren hızla genişliyor.

Bu çekim kuvveti giderek artıyorsa, evrenin genişlemesi de giderek artıyor demektir.

Çünkü etrafımızdaki bütün evrenler bizim evrenle birlikte genişliyor ve her biri diğerine çekim gücü uyguluyor.

Bu arada bazı evrenlerin iç içe olmaması da mümkün değil..

Yani her evrende etrafında genişlemekte olan diğer evrenlere ait öğelerin olması mümkün.

O yüzden bütün evrenler için hibrid terimini kullanabiliriz.

Değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimsel olarak henüz kanıtlanmamış olsada düz mantıkla bakınca sonsuz sayıda evreni ve bunların enazından bir kısmının çarpışıyor olduğunu kabul etmek gerekiyor.

İçinde yaşadığımız evren ortaya çıkabildiğine göre neden başkalarıda ortaya çıkamasın.?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizikçiler evrenin kendi etrafında dönüp dönmediği konusunda olumsuz düşünüyorlar ve dönmediğine inanıyorlar.

Aslında evren kendi etrafında dönüyor da olabilir. Ama etrafında veya içinde sabit bir oluşum olmadığı için, dönüp dönmediğini kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Zaten merkezini de bilmemiz mümkün değil. Belki merkezi bile yok zaten.

Uzak galaksilerden bize ulaşan ışığın tayfının kırmızıya kaymasını, evrenin kendi etrafında hızla dönmesi ile açıklayan bir hipotez var.

http://howoldisthehouse.com/Revolving%20Universe.htm

Ama bu hipotez evrenin genişlemediğini ve döndüğünü öngörüyor.

Peki evren hem genişliyor hem de kendi etrafında dönüyorsa..

Bu sorunun yanıtını vermek zor.

Çünkü evrenin kendi etrafında dönmesi daha farklı bir kırmızıya kaymaya neden olmayacak.

Ve kırmızıya kaymanın nedeni kesin olarak bilinmeyecek. Daha doğrusu yalnız genişleme ile açıklanacak.

Oysa hem genişliyor hem de kendi etrafında dönüyor da olabilir.

Tabii kendi etrafında dönmeyi başka bir kritere dayanarak kanıtlamak gerekiyor.

O kriterin ne olduğu meçhul şu anda.

Eğer evren gerçekten kendi etrafında dönüyorsa, bu gözlem de multivers'lerin varlığına kanıt olarak gösterilebilir.

Bizim evren, diğer evrenlerin kendisini asimetrik olarak çekmesine bağlı olarak dönüyor olabilir.

Etrafında diğer evrenler varsa onlar bizim evrenin kendi etrafında dönmesi için gerekli enerjiyi sağlayabilirler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren tanımının içeriği daraltılırsa. Evrenin maddi yapısına sınır konulabilirse. Sonsuz başka alem elbette düşünülebilir. Düşünceye sınır konulmaz. Masallar da, fanteziler de, hayal alemleri de sonuçta düşünce ürünleridir.

Zaten herbirimiz bir alem değil miyiz?

Bir de öteki alem var. Ölünce gidilir.

Bilim akıl versin! diyeceğim, ama olmuyor.

Bilimsel akıl demek ki buralara kadar gelmiş.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren tanımının içeriği daraltılırsa. Evrenin maddi yapısına sınır konulabilirse. Sonsuz başka alem elbette düşünülebilir. Düşünceye sınır konulmaz. Masallar da, fanteziler de, hayal alemleri de sonuçta düşünce ürünleridir.

Zaten herbirimiz bir alem değil miyiz?

Bir de öteki alem var. Ölünce gidilir.

Bilim akıl versin! diyeceğim, ama olmuyor.

Bilimsel akıl demek ki buralara kadar gelmiş.

Sevgiler.

Öteki alemden bahsetmesen olmuyor değil mi?

Sen yobazın tekisin sevgili Drekinci..

Hasbelkader bir ateist olmuşsun..

Burcu burcu yobazlık kokuyorsun sen..

Katı, değişmez, antik ve bağnaz düşünce ve inançlarınla geriliği simgeliyorsun.

Sen kanaatlarının hamalısın.. Bilgilerinin de.. Değişmedin hiç..

Komünizmin insanı ne hale getirdiğinin ilginç bir manifestasyonusun.

Hep eskiyi, imkansızlığı, beceriksizliği, umutsuzluğu çağrıştırıyorsun.

Düşlerinde heyecan yok senin.

Hayal kurma ufkun komünizmle sınırlı.. Ötesini göremiyorsun..

Kötü değilsin belki ama, kötü bir ideolijinin içinde kötümser bir yaşam sürdürüyorsun.

Evren gibi herkesin özgün bir şeyler yaratıp düşündüğü bir konuda bile yaratıcı değilsin..

İşin kötüsü, kendin bir şeyler yaratmadığın halde, yaratanları suçlamaktan da geri kalmıyorsun.

Seni dinleyen ve kabul eden senden kötü olsun..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öteki alemden bahsetmesen olmuyor değil mi?

Öteki alemlerden bahseden sensin.

Senin "multivers"lerinden farkı ne?

Evren gibi herkesin özgün bir şeyler yaratıp düşündüğü bir konuda bile yaratıcı değilsin..

İşin kötüsü, kendin bir şeyler yaratmadığın halde, yaratanları suçlamaktan da geri kalmıyorsun.

Evet, ben böyle bir yaratıcılıktan bir şey çıkmayacağını biliyorum.

Benim bu türden fantaziler yaratmadığımı iddia etmekle de haksızlık ediyorsun. Madde ve Evrimi üzerine yazdığım yazıların girişinde evrenin dışına seyahat fantazisini konu edinmiştim. Forumun bir yerlerinde vardır. Arşiv senin elinde. Bulup link verebilirsin.

Sen bir Universe'sin sevgili hacı.

Canı, çıkıp huyu çıkmayan bir universe.

Bilim forumunda komünizmden bahsedilmez, kişisel saldırılara da izin yoktur. Küfür ve hakaretin hiçbir forumda yeri olmaz.

Ama bu yasaklar sana işlemez. Tıpkı burjuva demokrasisi gibi.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öteki alemlerden bahseden sensin.

Senin "multivers"lerinden farkı ne?

Evet, ben böyle bir yaratıcılıktan bir şey çıkmayacağını biliyorum.

Benim bu türden fantaziler yaratmadığımı iddia etmekle de haksızlık ediyorsun. Madde ve Evrimi üzerine yazdığım yazıların girişinde evrenin dışına seyahat fantazisini konu edinmiştim. Forumun bir yerlerinde vardır. Arşiv senin elinde. Bulup link verebilirsin.

Sen bir Universe'sin sevgili hacı.

Canı, çıkıp huyu çıkmayan bir universe.

Bilim forumunda komünizmden bahsedilmez, kişisel saldırılara da izin yoktur. Küfür ve hakaretin hiçbir forumda yeri olmaz.

Ama bu yasaklar sana işlemez. Tıpkı burjuva demokrasisi gibi.

Sevgiler.

Hakkında yanıldığımı söylüyorsun yani.

Evrenin dışına çıktığından hiç haberim yoktu. Ama evrenin içi dışı deyince için dışına çıktı nedense. O yüzden senin de evrenin dışına çıkmış olabileceğini hiç düşünmedim doğrusu.

Hakkında yanılmış olmayı, doğru olmaya yeğlerim elbette.

Tabii bize verdiğin yanlış izlenimden de ben sorumlu olmak istemem.

Bilim forumunda herşeyden bahsedilebilir. Ama bazı şeyler konu edinilmez..

Bazı kelimelere sansür koymuyoruz yani. Onları tartışmaya izin vermiyoruz, hepsi o kadar.

Çünkü onları din ve cafe forumlarında istediğimiz gibi tartışabiliriz.

Arşivlere ben de giremiyorum ama, girmeme gerek yok.

Sen öyle diyorsan aksini iddia etmem çok saçma olur.. Sana inanıyorum.

Ama bizi arada bir iletilerinle yanlış düşünmeye sevkettiğine de inanıyorum.

Yasaklar herkes içindir. Bu bağlamda benim bir ayrıcalığım yok..

Olsaydı burası özgür bir forum olmazdı, değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Fizikçiler evrenin kendi etrafında dönüp dönmediği konusunda olumsuz düşünüyorlar ve dönmediğine inanıyorlar.

Aslında evren kendi etrafında dönüyor da olabilir. Ama etrafında veya içinde sabit bir oluşum olmadığı için, dönüp dönmediğini kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Zaten merkezini de bilmemiz mümkün değil. Belki merkezi bile yok zaten.

Uzak galaksilerden bize ulaşan ışığın tayfının kırmızıya kaymasını, evrenin kendi etrafında hızla dönmesi ile açıklayan bir hipotez var.

http://howoldisthehouse.com/Revolving%20Universe.htm

Ama bu hipotez evrenin genişlemediğini ve döndüğünü öngörüyor.

Peki evren hem genişliyor hem de kendi etrafında dönüyorsa..

Bu sorunun yanıtını vermek zor.

Çünkü evrenin kendi etrafında dönmesi daha farklı bir kırmızıya kaymaya neden olmayacak.

Ve kırmızıya kaymanın nedeni kesin olarak bilinmeyecek. Daha doğrusu yalnız genişleme ile açıklanacak.

Oysa hem genişliyor hem de kendi etrafında dönüyor da olabilir.

Tabii kendi etrafında dönmeyi başka bir kritere dayanarak kanıtlamak gerekiyor.

O kriterin ne olduğu meçhul şu anda.

Eğer evren gerçekten kendi etrafında dönüyorsa, bu gözlem de multivers'lerin varlığına kanıt olarak gösterilebilir.

Bizim evren, diğer evrenlerin kendisini asimetrik olarak çekmesine bağlı olarak dönüyor olabilir.

Etrafında diğer evrenler varsa onlar bizim evrenin kendi etrafında dönmesi için gerekli enerjiyi sağlayabilirler...

Gökadalar sürükleniyor!

Gökbilimciler uzak gökada kümelerinin, Güneş Sistemimizden başlayarak güney gökyüzündeki Erboğa (Centaurus) ve Hydra (Suyılanı) takımyıldızlarından geçen bir hat boyunca saatte 1,6 milyon km hızla sürüklenmekte olduğunu belirledi. “Karanlık akım” diye adlandırılan bu esrarengiz hareketin 2,5 milyar ışıkyılı uzaklıklardaki gökadalarda bile gözlendiği açıklandı.

NASA’ya bağlı Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Alexander Kashlinsky yönetiminde çeşitli uluslardan gökbilimcilerin bulgularına göre bu gökadalar akıntısına, “görünebilir evren”in sınırları ötesinde bilinmeyen bir yapı neden oluyor

....

Kashlinsky ve ekibi, bulgularına ulaşabilmek için kümeyi oluşturan gökadalar arasındaki boşluğu dolduran milyonlarca derecedeki sıcak gazın yaydığı X-ışını fotonlarının, evrenin her yerini dolduran fosil ışınım üzerinde yaptığı çok küçük değişimleri gözlemişler. X-ışın fotonlarının fosil ışınımda yarattığı saçılma, gökada kümesinin hareket yönünü ortaya koyuyor. Bu saçılım, hareket yönünde mikrodalga fosil ışınımın sıcaklığında, ilk keşfeden Rus bilimcilerin adıyla Kinematik Sunyaev Zel’dovich Etkisi denen küçük bir değişime yol açıyor.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25073454/

Hocam geçen gün böyle bir haber okumuştum. Böyle bir durum evrenin dönüyor olduğunada delalet edebilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
NASA’ya bağlı Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Alexander Kashlinsky yönetiminde çeşitli uluslardan gökbilimcilerin bulgularına göre bu gökadalar akıntısına, “görünebilir evren”in sınırları ötesinde bilinmeyen bir yapı neden oluyor

Aslında biz de bunu iddia ediyoruz.

Evren yalnız değil.

Diğer evrenler var..

Ve onlar birbirlerine çekim kuvveti uyguluyor.

Bu yüzden hepsinin genişliyor olması ve zamanla birbirlerinin içine girmesi mümkün.

Belki de bütün evrenler iç içe.........

Bu çok ekzotik bir düşünce değil..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...

Evidence of events that happened before the Big Bang can be seen in the glow of microwave radiation that fills the Universe, scientists have asserted....

Cosmos may show echoes of events before Big Bang

İlginç bir paylaşım. Teşekkürler.

Siklik evrimlerden bahsediyor ama, bir nokta mütemadiyen tekrarlayan genişlemelere neden olabilir.

Yani aynı evren önce genişleyip sonra çökeceğine, bir nokta belli aralarla genişleyen sonsuz sayıda evrenlere neden olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birden fazla big bang'in olduğu ispatlanırsa 'hybrid universes' düşüncesini biraz daha destekleyen bir durum oluşur diye düşünmüştüm.O yüzden bu başlık altında paylaştım.

Birden fazla Big Bang nasıl isbatlanır acaba?

Öyle bir yöntem bulunabilir mi?

Benim aklıma gelen tek yöntem karanlık maddenin varlığı..

Karanlık madde hibrid evren kavramı ile az çok bağdaşıyor. Çünkü doğası hiç bilinmeyen ve yalnız çekim kuvvetine tabii olan bir madde.

Belki komşu evrenle bizim evrenin karışmasından oraya çıkan bir madde!

Tabii bu tam bir spekülasyon. Ama tümüyle de mantıksız değil.

Karanlık enerji de öyle bir şey olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 years later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...