Jump to content

ahlaksızlık artar saçmalığı


Recommended Posts

Vurana diğer yanağımızı dönmek ''uklalalık'' ama karşılık verip bir tane de ben patlatırsam o zaman ''alçak gönüllü'' mü oluyorum? İlginç bir düşünme biçimin varmış doğrusu.

''Tanrı olma'' isteğim var evet. Fakat bu istek, benden bu dünyadan vazgeçmemi de bekliyor. Bu yüzden ukalalık yok burada. Tanrıyla bir olmak fazlasıyla zor çünkü. Ancak kendi benliğini, egosunu, nefsini terbiye edebilmiş insanların yapabileceği birşey. Benim inancımda Tanrı herşeye egemen olan bir kral gibi düşünülmüyor; aksine, dünyayı ve maddeyi varedenin Tanrı değil ikincil bir varlık olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden ''Tanrıyla birlikte olmak'', bize dünyevi hiçbir fayda vermiyor, çünkü kendimizi dünyadan kurtarmamızı, hatta 'kendilik' fikrini aşmamızı gerektiriyor ama bu durum çelişik biçimde insana huzur ve güven de veriyor.

Eski bir gnostik öğretmenin dediği gibi, ''Bu yolda birinciler sonuncu ve sonuncular da birinci olacak. Canını kurtarmak isteyen onu kaybedecek, bu yolda canını yitiren ise onu kazanacak.'' Nefsini çarmıhtan kaçıran sonunda onu yitirecek, ama kendi elleriyle kendini çarmıha çakanlar üç gün sonra mesih gibi dirilecek ve yaşama kavuşacak.

Hayır, "vurana sen de vur" demiyorum tabii. Ama diğer yanağımı da uzatıp onu ezmeye çalışmayı çok dürüstçe bulmuyorum.

Kendi benliğini, egosunu veya nefsini terbiye etmek başka, onları aşmayı, yok etmeyi istemek başka. Bu durumun huzur ve güven verdiğini söylemişsin ya, işte ben de tam olarak bunu söylemeye çalışıyorum. Ben bunun diğer insanların erişmesinin imkansıza yakın olduğu düşüncesiyle, kendiyle gurur duyma, Tanrı'ya ulaşmayı veya onunla birleşmeyi becermekten dolayı duyulan üstünlük ve ayrıcaklık hissi gibi görüyorum..

Bunlar tamamen kişisel düşünceler tabii. Daha da ileri gidip detaylıca anlatabilirim ama hem konuyu iyice dağıtmış olurum, hem de psikolojik analiz gibi algılanması muhtemel bir yazı yazmış olurum. Bundan ben de hoşlanmam.

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben henüz bana vurana diğer yanağımı dönecek seviyede değilim, ama bu seviyedeki insanların bunu karşılarındakini 'ezmek' amacıyla yapmadıkları kanısındayım. Fakat bu davranışın ders vermek ve karşısındakini yaptığı hatadan ötürü utandırarak bir daha yapmamasını sağlamak çabasını içerdiği söylenebilir. Bunda olumsuz bir taraf göremiyorum. Bunun adı 'ezmek' değil, iyilik ederek örnek olmak olsa gerek.

Şiddete şiddetle karşılık vermek taraftarı değilim. Kötülüğe kötülükle karşılık verince toplamda iki kötülük oluyor ve kazanan da yine kötülük oluyor çünkü. Oysa ateş ateşle sönüdürülmez demişler. Biri bize vurduğunda biz hala ''Ben tokada maruz kalan bedenim'' fikrindeysek ve maruz kaldığımız tokat egomuzu sarsmışsa, yani hala egoist isek, o zaman karşılık veririz; ama Tanrı gibi meseleye birbirini yaralayan iki çocuk görüyormuş gibi 'dışarıdan' bakabilirsek, o zaman karşılık vermez ve en azından bir çocuğunun düzgün davrandığını gösterip Tanrıyı mutlu ederiz. Yetkinleşme sonunda kendimizi Tanrıda birleştirmiş olduğumuz için aslında o sırada kendimizi mutlu etmekteyizdir. İsa'yı çarmıha gerenler kazandıklarını sanıyorlardı örneğin, oysa İsa bedeni aşalı çok olmuştu ve ruhu çarmıha germek mümkün değildi. Bu yüzden çarmıhtaki kendi bedenini, onu oraya asanlar gibi gülümseyerek seyretti. Biri bize tokat atabilir, hatta biri bizi çarmıha çakabilir, ama karşılık vermemek gerekir. Aksi halde hem bunu yapandan farkımız kalmaz ve haklılığımızı yitiririz hem de kaygılandığımız beden zaten bir gün toprak olup gidecektir ve biz beden değiliz.

Tanrıyla birleşmek bize üstünlük hissi veya ayrıcalık hissi vermez, çünkü egomuzu bırakmayı, benliğimizi aşmayı gerektirir. Üstünlük ve ayrıcalık gibi hisler ise egoya ve benliğe ilişkindir değil mi? Paranoid şizofren olanlar da(HY gibi), kendilerini Tanrıyla ilişkilendirirler ama bunu egolarını tatmin etmek, kendilerini yüceltmek için yaparlar. Bize ise 'alçaldıkça' 'yüceliriz'. Bir önceki iletimde de aktarmıştım, ''Birinciler sonuncu, sonuncular birinci olacak''.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben henüz bana vurana diğer yanağımı dönecek seviyede değilim, ama bu seviyedeki insanların bunu karşılarındakini 'ezmek' amacıyla yapmadıkları kanısındayım. Fakat bu davranışın ders vermek ve karşısındakini yaptığı hatadan ötürü utandırarak bir daha yapmamasını sağlamak çabasını içerdiği söylenebilir. Bunda olumsuz bir taraf göremiyorum. Bunun adı 'ezmek' değil, iyilik ederek örnek olmak olsa gerek.

Şiddete şiddetle karşılık vermek taraftarı değilim. Kötülüğe kötülükle karşılık verince toplamda iki kötülük oluyor ve kazanan da yine kötülük oluyor çünkü. Oysa ateş ateşle sönüdürülmez demişler. Biri bize vurduğunda biz hala ''Ben tokada maruz kalan bedenim'' fikrindeysek ve maruz kaldığımız tokat egomuzu sarsmışsa, yani hala egoist isek, o zaman karşılık veririz; ama Tanrı gibi meseleye birbirini yaralayan iki çocuk görüyormuş gibi 'dışarıdan' bakabilirsek, o zaman karşılık vermez ve en azından bir çocuğunun düzgün davrandığını gösterip Tanrıyı mutlu ederiz. Yetkinleşme sonunda kendimizi Tanrıda birleştirmiş olduğumuz için aslında o sırada kendimizi mutlu etmekteyizdir. İsa'yı çarmıha gerenler kazandıklarını sanıyorlardı örneğin, oysa İsa bedeni aşalı çok olmuştu ve ruhu çarmıha germek mümkün değildi. Bu yüzden çarmıhtaki kendi bedenini, onu oraya asanlar gibi gülümseyerek seyretti. Biri bize tokat atabilir, hatta biri bizi çarmıha çakabilir, ama karşılık vermemek gerekir. Aksi halde hem bunu yapandan farkımız kalmaz ve haklılığımızı yitiririz hem de kaygılandığımız beden zaten bir gün toprak olup gidecektir ve biz beden değiliz.

Tanrıyla birleşmek bize üstünlük hissi veya ayrıcalık hissi vermez, çünkü egomuzu bırakmayı, benliğimizi aşmayı gerektirir. Üstünlük ve ayrıcalık gibi hisler ise egoya ve benliğe ilişkindir değil mi? Paranoid şizofren olanlar da(HY gibi), kendilerini Tanrıyla ilişkilendirirler ama bunu egolarını tatmin etmek, kendilerini yüceltmek için yaparlar. Bize ise 'alçaldıkça' 'yüceliriz'. Bir önceki iletimde de aktarmıştım, ''Birinciler sonuncu, sonuncular birinci olacak''.

Kısacası Allahın ahlakıyla ahlaklanmak diyebiliriz.Peki özgür irade konusunda ne düşünüyorsunuz ?Bu derece pasifize bir tanrı profili ile insan yapıp ettiklerinde özgürdür diyenlerdensiniz sanırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Engelli gençle ilişkiye giren 20 kişi tutuklandı

Balıkesir'de, zihinsel engelli bir gence para ve cep telefonu vaad ederek cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen MHP İlçe Başkanı Engin Yörük de dahil 20 kişi tutuklandı.

Olay, Dursunbey ilçesindeki bir kahvehanede garsonluk yapan 22 yaşındaki zihinsel engelli H.Y.'nin başından geçenleri bir esnafa anlatmasıyla ortaya çıktı.

Hemen polise başvuran esnaf, H.Y.'nin kendisine, "Bazıları benimle cinsel ilişkiye girdi. Ama vaad ettikleri cep telefonunu almadılar ve parayı da vermediler" dediğini anlattı.

Bunun üzerine harekete geçen polis, 3 kişiyi suçüstü yakaladı. Gözaltına alınan bu kişilerin ifadeleri doğrultusunda 17 kişi daha yakalandı.

MHP ilçe başkanı da var

Aralarında MHP İlçe Başkanı Engin Yörük, eski muhtar ve tanınmış esnafın da bulunduğu 20 kişi, bugün çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük, "Ne yazık ki olay doğru. Bir insanlık suçu işlenmiş. Ancak ilçemizin isminin böyle bir olayla anılmasını istemiyoruz" dedi.

22 yaşındaki engelli ise sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adliyede korumaya alındı.

--------------------------------------------------------------------------------

ŞİZOFREN GENÇ KIZA DA TECAVÜZ!..

Zonguldak'ın Kozlu Beldesi'nde babasından kaçan şizofreni hastası 24 yaşındaki kıza, yardım etme bahanesiyle evine götürüp tecavüz ettiği iddiasıyla tutuksuz yargılanan 30 yaşındaki Mustafa Karagöz, 17.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Olay, 2007'nin Ağustos ayında Semra A.'nın belde merkezinde ailesiyle birlikte oturduğu evin sokağında meydana geldi. İddiaya göre gece 23.00 sıralarında sokaktan geçen Mustafa Karagöz, şizofreni hastası olan S.A. ve babası 60 yaşındaki Aşkı A.'yı tartışırken gördü. S.A., babasının elinden kurtularak kaçmaya başladı.

Bu sırada Karagöz, kızının peşinden gitmek isteyen Aşkı A.'ya elindeki bira şişesini atarak, "Kızı rahat bırak" diye tehdit etti. Daha sonra koşarak S.A.'ya yetişen Karagöz, kalacak yeri olmadığını söyleyen genç kızı evine götürdü. Mustafa Karagöz, S.A. ile evinde 3 gün boyunca ilişkiye girdi. Baba Aşkı A.'nın polise şikayeti üzerine S.A.'yı serbest bırakan Mustafa Karagöz hakkında, Zonguldak 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Tutuksuz geldi, cezaevine girdi

Dün görülen karar duruşmasında, tutuksuz yargılanan Mustafa Karagöz ve iki tarafın avukatları hazır bulundu. Duruşmada, Adli Tıp Kurumu'ndan gelen, S.A.'nın akli dengesinin bozuk olduğu, tecavüz sonrası da ruh sağlığının bozulduğu yönündeki raporlar okundu.

Mahkeme heyeti, raporlar ışığında sanığı, 'Kendini koruyamayacak durumda olan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit ve tecavüz' suçlarından 17.5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mustafa Karagöz, mahkeme çıkışında polis tarafından kelepçelenerek, Zonguldak M Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.

Kaynak: cnnturk.com

Bunları yapan da mı ateist? Ahlaksızlık dinle doğru orantılı ama dinsizlikle ters orantılı bu tabloya göre.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bence dinsel ahlak ile bilimsel ahlakın karıştırılmaması gerekir..

dinsel ahlaka bende inanmam, ve dinsiz ahlaksızdırım daima...

ama bilimsel ahlak, bireyin ve toplumun refahı için uyulması gerekilen kurallardır, buna herkes uyacak, yoksa huzur ve güven ortamı bozulur.

tabi neyin dinsel neyin bilimsel ahlak olduğu tartışmaya açılmalıdır,

dinsel ahlak dinin emrettiği ve gereği olmayan lüzumsuz ahlak yasalarıdır, hatta bazen bu yasalar bilimsel ahlak tarafından ahlaksızlık olarak nitelendirilebilir.

bilimsel ahlaksa temeli akla dayanan , sorgulayıcı , test edici ve çözümleyici fikirlerden ortaya çıkmış basit kurallardır, dinsel ahlak tarafından ahlaksızlık olarak nitelendirilebilmektedir.

şahsen benim uyduğum temel ahlak arasında örneğin cinsel ahlakı ele alalım..bilime göre bu ahlak türü ancak ensest pedofili taciz ve tecavüz (karşıdakini zorlamak) le sınırlıdır, ve yapılmaması gereken, unsurlar bunlardır.

dinsel ahlaka göre ise, bunların bir bölümü çiğnenir (muhammedin pedofili olusu, amca dayı ve hala çocuklarının evlenebilmesinin normal kabul edilmesi vs.) ve başka gereksiz bölümler eklenir, örneğin nikahsız seksin tabu olması gibi, bu da lüzumsuzdur ve çiğnenmelidir bana göre. şayet bunun altında hiç bir ussal sebep bulamazsınız, ancak durumu kurtarmaya çabalamaktan öteye gitmez bu girişim.

yani ahlak olgusu böyledir,

ve toplumda din kalktığında güven ortamının bozulmaması için ahlak bir eğitim haline getirilmelidir, çocuklar küçük yaşlardan itibaren bilimsel ahlaka göre yetiştirilmeli ve bilimsel dünya görüşünün öne çıkardığı ahlak yasaları bilinçlere yerleştirilmelidir, din ise aşağılanmalı ve geçmişte insanlığa neler getirdiği gösterilmelidir.

Aferin gavur, bazen son derece akıllı şeyler de söyleyebiliyorsun.

Hiçbir dayanağı olmayan ahlâki kurallara dayanarak insanları akıllarınca aşağılayan "muhafazakâr ateist"leri görünce de acıyorum, onu da ekleyeyim. O ahlâksız, bu ahlâksız diye gezerler; ama neden diye sorsan verecek cevapları olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimsel ahlak ne ki? Var mı öyle bir şey?

gavur'un kullandığı "bilimsel ahlâk" tabiri yanlış, ama anlatmak istediği şey doğru:

ama bilimsel ahlak, bireyin ve toplumun refahı için uyulması gerekilen kurallardır, buna herkes uyacak, yoksa huzur ve güven ortamı bozulur.

Yani ahlâk kuralları "faydalı" olmalıdırlar demek istiyor. Fayda nedir, nasıl ölçülür vb. konular karmaşıklar tabii, inspeak'teki sunuma gelirsen detaylı biçimde konuşabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

gavur'un kullandığı "bilimsel ahlâk" tabiri yanlış, ama anlatmak istediği şey doğru:

Yani ahlâk kuralları "faydalı" olmalıdırlar demek istiyor. Fayda nedir, nasıl ölçülür vb. konular karmaşıklar tabii, inspeak'teki sunuma gelirsen detaylı biçimde konuşabiliriz.

Anladım. Uslu çocuk ahlakı yani.

Büyük ihtimalle geleceğim. Ama kesin deil tabi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlginç bilimin dini tanrısı olmuyor .Bilim nesnel verilerle uğraşır derken iyi üfürüyorsunuz .Bilmin ahlakı nasıl oluyormuş bunu açıklayacak birisi var mı ?

tarihinde NOIR tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İlginç bilimin dini tanrısı olmuyor .Bilim nesnel verilerle uğraşır derken iyi üfürüyorsunuz .Bilmin ahlakı nasıl oluyormuş bunu açıklayacak birisi var mı ?

Sunumuma gelirsen ben açıklarım. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim kültürümüzde ahlak; ödül ve ceza ile öğretilir. Çocuk hata yaparsa dövülür, aşağılanır. Efendi durursa övülür, ödüllendirilir. Herkesin zihnindeki Tanrı da genellikle çocukluğunda ailesinden aldığı disiplinin içselleştirilmiş halidir. Freud'un fikri buydu ve bence doğru. Örneğin müslüman olduğu halde bazı aileler oldukça hoşgörülü. O ailelerde yetişen çocuklar da dini açıdan hoşgörülü oluyor. Allah affeder, Allah bilir gibi konuşurlar genellikle. Ceza ile, dayak ile yetişenler ise çok hoşgörüsüz olur. Allah'tan, cehennemden çok korkarlar ve herkesi de korkutmaya çalışırlar.

Maalesef ülkemizde ikinci tip çoğunlukta. Bu tip insanlar, insanların doğuştan kötü olduğuna ve adam etmek için korkutulmaları gerektiğine inanırlar. Aslında doğru. Eğer sen ahlakı korkutarak öğretirsen bir çocuğua, o çocukta bastırılmış duygular oluşur ve serbest bıraktığında herşeyi yapar. Aile serbest bıraktığında yapılanları görünce de, korkutmanın gerekliliğine daha fazla ikna olur. Bir kısır döngü yani.

Bu şekilde yetişen insanlar Allah korkusuna ihtiyaç duyacaktır. Herkesi kendiler gibi sandıkları için de Allah korkusunu yaymaya çalışacaklardır.

bir de şu '' Allah korkusu olmayan adamdan herşey beklenir'' sözü yok mu, duymadığım gün yoktur bunu.

sanırım nedeni aynı şey.

kişi ateist olmadıkça böyle bir korkuya gerek olmadığını anlayamaz galiba. yanılıyor muyum?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...