Jump to content

Kapitalizmde Devrim Mümkün mü?


Recommended Posts

Her ülkenin kendine göre bir demokratik rejimi var kardeşim.

ABD bu bağlamdan çok özel bir sisteme sahiptir. Başka demokratik sistemlere benzemez.

Her türlü çözümü farklıdır.

Bütün demokrasilerde sistem az çok farklıdır.

Bu nedenden en demokratik terimi hiç uygun değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 129
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Pante,

Ben özgürlükçü sosyalizmi ve proleterya diktatörlüğünde en geniş demokrasinin varolduğunu, doğrudan demokrasi pratiklerinin görüldüğünü yazdım. Sen de buna karşı çıktın, demokrasi yoktur, olduğunu kanıtla anıracağım dedin. Şimdi kalkmış parlamenter demokrasi lafı ediyorsun. Sana proleterya diktatörlüğünde parlamenter demokrasi var diyen olmadı ki! Onu da aşan, doğrudan demokrasi pratiklerine yer veren bir uygulama olduğu söylendi. Anırmaktan yırtmak için kıvırıyorsun dansöz gibi.

Marks, parlamentonun yasama ve yürütmeyi ayırdığını, bunun amacının da hükümet olmak ile iktidar olmak arasında ayrım yaratarak burjuva düzeni korumak olduğunu belirtir. Yasama ve yürütmeyi birleştirmekten amaç, onu tek elde toplamak değil 'aşağıya', tüm proleteryaya dağıtmaktır.

Marks'tan yaptığım seni anırtacak alıntılar için ''Paris Komünü proleterya diktası değil işçi devletidir'' diye saçmalıyorsun. İşçi devleti ne demek? Marksizmde proleterya işçi sınıfını anlatır; her devlet de bir sınıfın diktatörlüğü olarak görülür. Proleterya diktatörlüğü demek işçi devleti demektir. Paris Komünü proleterya diktatörlüğünün bir örneğidir. Marks, Komünün yenilgisinden sonra onu çeşitli açılardan eleştirmiştir ama eleştiriler arasında ''demokrasiyi kısmak'' türünden birşey yoktur. Zaten Marks'tan ve hatta Lenin'den yaptığın alıntılarda da bu yönde bir kısım yok. Sadece eleştirilmesi gereği ve -Lenin dönemi için- başka sloganlar kullanılması gereği işaret edilmiş. Bunun demokrasinin kısılmasıyla ne alakası var be soytarı!

Hiçbiri, Paris Komününü bu açılardan eleştirmedi. Hatta Lenin'in son eserlerinden Devlet ve Devrim'de demokrasi açısından Paris Komününe benzeyen bir yönetim söz konusudur. Zaten bir önceki iletimde Lenin'den yaptığım alıntıda bunu açıkça gösterdim. Sense sanki Paris Komününü demokrasi açısından eleştirip totaliterizm savunmuşlar gibi alçakça yalan söylüyorsun.

Anırmazsan şerefsiz olduğunu söyledin. Ya ''efendi gibi'' anır, ya da ne olduğunu cümle alem görecek.

Bu da sana ders olsun. Bir daha altından kalkamayacağın sözler etmezsin belki. Anırmanı bu yüzden ısrarla istiyorum.

Başka türlü aklın başına gelmeyecek.

tarihinde Fırat_B tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante,

Ben özgürlükçü sosyalizmi ve proleterya diktatörlüğünde en geniş demokrasinin varolduğunu, doğrudan demokrasi pratiklerinin görüldüğünü yazdım. Sen de buna karşı çıktın, demokrasi yoktur, olduğunu kanıtla anıracağım dedin. Şimdi kalkmış parlamenter demokrasi lafı ediyorsun. Sana proleterya diktatörlüğünde parlamenter demokrasi var diyen olmadı ki! Onu da aşan, doğrudan demokrasi pratiklerine yer veren bir uygulama olduğu söylendi. Anırmaktan yırtmak için kıvırıyorsun dansöz gibi.

(...)

Anırmazsan şerefsiz olduğunu söyledin. Ya ''efendi gibi'' anır, ya da ne olduğunu cümle alem görecek.

Bu da sana ders olsun. Bir daha altından kalkamayacağın sözler etmezsin belki. Anırmanı bu yüzden ısrarla istiyorum.

Başka türlü aklın başına gelmeyecek.

Kıvıran sen misin, ben miyim, bak bakalım ne demişim:

Dikkat et getirdiğin kanıt sadece "demokratik" lafından ibaret olmasın.

Sen en geniş demokrasi diyorsun yani tam demokrasiden bahsediyorsun.

Bu da sosyalistlerin burjuva demokrasisi olarak adlandırdığı parlamenter sistemdeki çok partili rejimdir.

Yoksa kalkıp da bizimki daha iyi demokrasi deyip tek parti diktasını demokrasi olarak sunmak değildir.

Sen iddiada bulunduktan sonra bu mesajımı yazmışım.

Bu durumda senin yapman gereken; önce "Hayır, parlamenter sistemden, saf demokrasiden bahsetmiyorum" diye yazmak olmalıydı.

Sen bu şartıma herhangi bir yanıt vermeyerek, şartımı kabul etmiş oldun.

Ama bu şartıma uygun bir kanıt getiremedin.

Yoksa ben bilmiyor muyum, sosyalist literatürde demokrasinin geçtiğini.

Ama bu bildiğimiz saf-tam demokrasi değil, proleter diktasına dayanan kısıtlı demokrasi.

Buna rağmen kalkıp sanki iddianda haklı çıkmış gibi ısrarcı olmanın anlamı yok.

Dua et, ben senden bir yaptırım istemedim. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Saf demokrasi''(ne demekse!) parlamenter sistem değildirki. En geniş demokrasi, parlamenter sistemi de aşan, Paris Komününde örneğini gördüğümüz, üretenlerin yönetmeye başladığı sistemdir. Buna da gerçek proleterya diktatörlüğü denir. Senin demokrasi ufkun parlamenter sistemle kapanmış.

Neyse, ben artık gidiyorum. Görevimi tamamladım. Size daha fazla vakit ayıramam. İsteyen TD Foruma gelsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Saf demokrasi''(ne demekse!) parlamenter sistem değildirki. En geniş demokrasi, parlamenter sistemi de aşan, Paris Komününde örneğini gördüğümüz, üretenlerin yönetmeye başladığı sistemdir. Buna da gerçek proleterya diktatörlüğü denir. Senin demokrasi ufkun parlamenter sistemle kapanmış.

Neyse, ben artık gidiyorum. Görevimi tamamladım. Size daha fazla vakit ayıramam. İsteyen TD Foruma gelsin.

Saf demokrasi, tam demokrasi parlamenter çok partili sistemdir.

Bunu Lenin de belirtmiş ama saf demokrasi isteyen Menşevikleri ahmaklıkla suçlamıştır.

Neden?

Çünkü burjuvazinin böyle bir demokraside sosyalizme geçit vermeyeceğini düşündüğünden.

O yüzden proleterya diktatörlüğü benimsenmiştir.

Sense proleterya diktatörlüğünü en geniş demokrasi olarak sunmaktasın. Hiç ilgisi yok. O yüzden itiraz ettim.

Proleterya diktatörlüğü bütün millete demokrasi, özgürlük sunmaz. Sadece halkın ezilen emekçi kesimine özgürlükçüdür.

Bu da sosyalistler açısından asıl demokrasidir. Burjuvazi ve emperyalizm işbirlikçileri özgürlüğü haketmezler.

Demokratik sosyalizmde ise parlamenter çok partili sistem vardır ama burjuva partilerine, sosyalizm karşıtlarına, faşistlere yer olmaz.

Yani, Lenin'in söylediğiyle Menşeviklerin söylediğinin ortasıdır.

Sen en geniş demokrasi dediğinde, demokratik sosyalizmi savunmuş olursun.

Hem proleterya diktasını savunup hem de en geniş demokrasiden bahsetmek absürd olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bağlantı,

Yanıt verdiğini sanıyor ama saçmalıyorsun. Piyasa mekanizması ve patronların işçileri işsizlikle tehdit etmesi olmaksızın üretimin azalacağını, verimliliğin düşeceğini iddia ediyorsun. Bunu kanıtlaman gerekir. Ben sana aksi yönde pek çok argüman sundum, hiçbirine yanıt verememişsin. Mesela dedim ki;

1- Senin sosyalizm sandıkların devlet kapitalizmidir ama onlarda bile -mesela Stalin döneminde- müthiş bir kalkınma hamlesi yapılmıştır. Çünkü Stalin'in verdiği korku bir patronun verebileceğinden kat be kat fazla olmuştur, zira patron en fazla işten atar. Stalin, grev yapanı idam bile ediyordu! Dolayısıyla, verimlilik için insanların piyasaya benzer mekanizmalarda olduğu gibi daha çok çalışmaya zorlanmasının gerektiğini varsaysak bile bu durum SSCB tipi ''reel sosyalizmin'' eleştirisi için mazeret olamaz. Kafan basıyor mu? Zaten verimsiz ve gelişmeyen bir ülke nasıl olmuş da Batıyla arasındaki farkı 10 yılda kapatmış(Stalin döneminde), uzaya uydular göndermiş, öldürücü silahlar geliştirebilmiş, süper güç olmuş, savaşta yok olmuş ağır sanayi alt yapısını tekrar kurabilmiştir? Buyur yanıtla! Kapitalist TC'de o ağır sanayi alt yapısını o kadar sürede kur sıkıysa.

2- Sana bazı konularda neden kalitesiz ürün üretildiğini de anlatmış ve çözümü işaret etmiştim. Sen ise ezberini tekrar etmişsin. Demiştim ki, gerçek sosyalizmde ne patron baskısı vardır ne devlet. İnsanlar üretim ve dağıtım sürecinde birbirini görürler. Bu yüzden sorumluluk hissederler. SSCB'de üretici ile tüketicinin teması yoktu, bürokratla vardı; bu yüzden tüketiciye karşı sorumluluk hissetmeyen üretenler bazı ürünleri kalitesiz üretebiliyorlardı. Ama gerçek sosyalizmde üretici ve tüketicinin teması söz konusudur. Bu yüzden bu tür etkinsizlikler olmayacaktır.

3- Ve son olarak eklemiştim: Zaten etkinlik ve verimlilik uğruna insanları yarış atı gibi çalıştırmak, boş vakit bırakmamak, strese ve rekabete sokmak, mutsuz etmek de neyin nesi? Deli gibi gelişim olacak diye niye hayatımızın içine edelim? Önemli olan mutlu olmaktır, demiştim. Buna da bir yanıt göremedim.

Hiçbir argüman sunmayıp zeytin yağı gibi üste çıkmış görünmek ve son konuşmuş olmak için yazıyorsun. Hiç mi değişmez bir insan?

1-Stalin şimdi olsa uluslararası mahkemelerde kendi halkına zulümden yargılanırdı. Grev yapanları idam etmek ne demektir yahu. Ayrıca insanlar korkudan mı çalışmalı? Çalışmak hayatın bir parçası. Üretmek insana kendini iyi hissetttirir. Boş boş kaç yıl yaşabilirsin ki. Sizin kafanızda ne tür canavarlar var anlamıyorum ki.

2-Kapitalizmde çok sayıda üretici arasındaki rekabet kalitesiz ürün üretimini ciddi ölçüde önler. Hatta kalitesiz ama ucuz ürünler arasında bile bir rekabet vardır. En iyi çözümde budur. Sosyalizmde üretici ile tüketici nerede birbirini görecek ve görse ne olacak? Sorumluluğu öylesine hissedecek üretici yani. :)) Kapitalizmde ürününü satamamak acaip hissetttiriyor adama. Böyle konuşarak komik oluyorsun sadece..

3-Tembelliğe kılıf arıyorsun galiba. Çalışma saatleri hiçte fena değildir. 40-60 saat arası haftada. Bence gayet normal. Bundan aşağısı part time çalışmaya bile girer. Daha ne olsun?

Değişir insan değişirde sosyalist olacak kadar kafayı yediğim günleri hiç görmem umarım. Eğer sosyalist olursam ciddiye almayın. Kesin delirmişimdir.

tarihinde baglanti789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Fena bir fikir değil..

Zaten bu azçok yapılıyor ve veraset ve intikal (estate) vergisi alınıyor.

Ama bu vergiyi bypass eden çeşitli yollar var. Estate planning diyorlar adına ve bundan bazı avukatlar tonla para kazanıyorlar.

Benim düşündüğüm devrim farklı.. Ve oldukça drastic... Ama yine de kapitalizmle bağdaşıyor.

İlerde dünya bu çözümü kabul etmek zorunda kalacak.. Eminim...

Kısaca cevap vereyim.

Hayır. Sosyalizmi savunmuyorum Ben yalnız sosyal demokrasiyi savunuyorum.

Bir dereceye kadar kapitalizmi, insan haklarını, düşünce özgürlüğünü, hukuku, laikliği ve demokrasiyi içeren sosyal demokrasiyi sonuna kadar savunuyorum.

Kusurlu insan doğası ideal bir rejimle bağdaşmaz.

Ona uygun bir rejim gereklidir. En uygun rejim, bir uzlaşma olan, sosyal demokrasidir.

Sevgili haci,

Benimsemiş olmama rağmen kapitalizmi eleştirmekten çekinmeyecek birisiyim. Elbette para belli ellerde toplanınca ciddi sorunlar kaçınılmaz oluyor. Bunun çözümünün kazançların kaynağının sorgulanması olduğunu düşünüyorum. Kimse bu para bana havadan geldi diyememeli. Devlete karşı kazançların kaynağını belgelemek kazanç sahiplerinin sorumluluğu olmalı. Gelir gider ve bakiye sonuçta 0 verebilmeli. Miras konusunda size katılamayacağım. Legal yollardan kazanılan para ve malın miras olarak bırakılamaması yada kısmen bırakılabilmesi çok haksız bir durum olur. Bu resmen sosyalizme çekmek olur kapitalizmi. İnsanlar kazansın sonra zorunlu olarak topluma hibe etsin. Bu olmaz. Bağış yapmak isteyen zaten yapıyor. Ama gerisine karışılmamalı.

Sosyal demokrasiyi savunduğunuzu yazmışsınız. Sosyal demokrasi bana hep hümanizmi çağrıştırır. Siz hümanizmi açıkça red etmiştiniz. O başlıkta yazdıklarınızı çok doğru bulmuş birisiyim ve de kendimi sosyal demokrasiye yakın hissediyorum. Ama ne var ki kendi adıma da burada çelişki görüyorum. Sosyal demokraside insanı rahatsız eden birşey var. Bunun çok düşündüm. Sonunda buldum galiba. Bir zaman sonra toplumun sorunlu çoğunluğu sorumluluk sahibi azınlığı sömürür hale geliyor. Yani ben öyle olacağını düşünüyorum. Neden? Sorumsuzlar rahat etsin diye mi? Ne var ki işin içinden çıkmakta kolay değil bunu kabul ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bağlantı,

1- Senin sosyalizm sandıkların devlet kapitalizmidir ama onlarda bile -mesela Stalin döneminde- müthiş bir kalkınma hamlesi yapılmıştır. Çünkü Stalin'in verdiği korku bir patronun verebileceğinden kat be kat fazla olmuştur, zira patron en fazla işten atar. Stalin, grev yapanı idam bile ediyordu! Dolayısıyla, verimlilik için insanların piyasaya benzer mekanizmalarda olduğu gibi daha çok çalışmaya zorlanmasının gerektiğini varsaysak bile bu durum SSCB tipi ''reel sosyalizmin'' eleştirisi için mazeret olamaz. Kafan basıyor mu? Zaten verimsiz ve gelişmeyen bir ülke nasıl olmuş da Batıyla arasındaki farkı 10 yılda kapatmış(Stalin döneminde), uzaya uydular göndermiş, öldürücü silahlar geliştirebilmiş, süper güç olmuş, savaşta yok olmuş ağır sanayi alt yapısını tekrar kurabilmiştir? Buyur yanıtla! Kapitalist TC'de o ağır sanayi alt yapısını o kadar sürede kur sıkıysa.

Bu kısma cevap vermeyi unutmuşum.

10 yılda sovyetlerin bu atılımları yapması elbette boşgeç diyeceğim birşey değil. Özellikle uzay yarışında Amerikayı çok zorlamışlar. İzlediğim belgesellerde bunu açıkça gördüm. Sovyetler materyalist dünya görüşünü tümüyle benimseyerek bu tür bir yarış için çok çalışma yoluna gitmişler. Amerika ile yarışta her alanda ne kadar imkanları varsa zorlamışlar. Bu onların bir karı ve elbette ortada bir başarı var. Ne var ki herşey Aristo mantığına göre işlemiyor. Bunları yaptılarsa sosyalizm başarılı bir sistemdir sonucu çıkmıyor. Devletin imkanları seferber edilirse bu başarı elde edilr. Sovyetlerin jeopolitik konumu çok iyi. Ülke kaynakları çok zengin. Ayrıca çokta büyük bir ülke. E tabii yaparsın o zaman birşeyler.

Zaman içinde sosyalizm başarısız bir sistem olduğunu kendisi kanıtlamıştır. Yürümüyor tıkanıyor. Halkı pasifize ve tembel yapıyor. Devlet denilen aygıt halkın demokratik katılımı olmadan sağlıklı işlemez. Devlet kadrolarındakiler hemen gevşer. Suistimaller başlar. Dahası halkın ihtiyaçlarını anlamakta da çok körleşirler bunlar nedense.

Amerikada sıradan insanlar eğer uğraşırlarsa yasaları değiştirebiliyorlar biliyor musun? Yaşanan bir olay veya benzer olaylar üzerine devletten bir uygulama başlatması istenebiliyor. Bunun için epey uğraşmak gerekiyor ama sonuç almak mümkün. Birçok örneği var bunun. Yeter ki gerekliliğini kanıtla. Bence sistem budur. Daha iyisi henüz yok.

tarihinde baglanti789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

çok sayıda üretici mi? Bu tekelleşmeyi, kartelleri-tröstleri görmemek için insanın kör olması gerekiyor :lol:

Tekellleşme önlensin diye yasalar yapılıyor. Çünkü tekelleşme sistemi tıkıyor. O zaman kapitalist sistemin temel esprisi ortadan kalkıyor. Ayrıca günümüzde tekelleşme eskisine göre çok daha zor. O kadar çok girişimci adayı ve alternatif gelişmeler var ki.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tekellleşme önlensin diye yasalar yapılıyor. Çünkü tekelleşme sistemi tıkıyor. O zaman kapitalist sistemin temel esprisi ortadan kalkıyor. Ayrıca günümüzde tekelleşme eskisine göre çok daha zor. O kadar çok girişimci adayı ve alternatif gelişmeler var ki.

yasalara göre adam öldürmek de suç ama öldüren öldürene :)

tekelleşme kağıt üzerinde yasaktır ama uygulamada neredeyse herkes yapmaktadır özellikle teknoloji yoğun-ktma değeri yüksek ürünlerde ve enerji sektöründe bu böyle. tekelleşme tüm üreticilerin işine gelen bir durumdur, bir alt fiyat belirlerler veya üretim kotası onun altına düşmezler...

çok fazla girişimcinin olduğu sektörler katma değeri düşük ucuz ürünlerde kendini gösterir. Bugün herkes kebap sektörüne girebilir ama otomobil sektörüne giremez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili haci,

Benimsemiş olmama rağmen kapitalizmi eleştirmekten çekinmeyecek birisiyim. Elbette para belli ellerde toplanınca ciddi sorunlar kaçınılmaz oluyor. Bunun çözümünün kazançların kaynağının sorgulanması olduğunu düşünüyorum. Kimse bu para bana havadan geldi diyememeli. Devlete karşı kazançların kaynağını belgelemek kazanç sahiplerinin sorumluluğu olmalı. Gelir gider ve bakiye sonuçta 0 verebilmeli. Miras konusunda size katılamayacağım. Legal yollardan kazanılan para ve malın miras olarak bırakılamaması yada kısmen bırakılabilmesi çok haksız bir durum olur. Bu resmen sosyalizme çekmek olur kapitalizmi. İnsanlar kazansın sonra zorunlu olarak topluma hibe etsin. Bu olmaz. Bağış yapmak isteyen zaten yapıyor. Ama gerisine karışılmamalı.

Sosyal demokrasiyi savunduğunuzu yazmışsınız. Sosyal demokrasi bana hep hümanizmi çağrıştırır. Siz hümanizmi açıkça red etmiştiniz. O başlıkta yazdıklarınızı çok doğru bulmuş birisiyim ve de kendimi sosyal demokrasiye yakın hissediyorum. Ama ne var ki kendi adıma da burada çelişki görüyorum. Sosyal demokraside insanı rahatsız eden birşey var. Bunun çok düşündüm. Sonunda buldum galiba. Bir zaman sonra toplumun sorunlu çoğunluğu sorumluluk sahibi azınlığı sömürür hale geliyor. Yani ben öyle olacağını düşünüyorum. Neden? Sorumsuzlar rahat etsin diye mi? Ne var ki işin içinden çıkmakta kolay değil bunu kabul ediyorum.

Benim değindiğim hümanizma çok farklı bir kavram. Sosyal demokrasi ile alakası yok.

Ben insanlığın yüceltilmesine karşıyım.

Hümanizmayı nasıl tanımlarsanız tanımlayın bir yerde bir grup insan diğerlerine faik olacaktır.

Çünkü o grup sizin hümanist değerlerinize daha çok sahip olacaktır.

O halde o insan grubu daha makbuldür.

Ben işte bu mantığa karşı çıkıyorum.

Yoksa bütün insanların, fakir-zengin, cahil-bilgili, güzel-çirkin olmaları beni rahatsız etmiyor. Onlardan bir grubu yeğlemiyorum.

Bu bağlamda sosyal demokrasiyi savunmam insanlığı savunmamla özdeştir.

Ben ayrım yapmadan insanlığı savunuyorum. Benim gözümde Afrikalı bir Bush man'le bir İngiliz asilzadesi aynı düzeydedir.

İnsanlığın hümanizmaya hiç ihtiyacı yok.

Önce gölge etmeyelim. Zarar vermeyelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yasalara göre adam öldürmek de suç ama öldüren öldürene :)

tekelleşme kağıt üzerinde yasaktır ama uygulamada neredeyse herkes yapmaktadır özellikle teknoloji yoğun-ktma değeri yüksek ürünlerde ve enerji sektöründe bu böyle. tekelleşme tüm üreticilerin işine gelen bir durumdur, bir alt fiyat belirlerler veya üretim kotası onun altına düşmezler...

çok fazla girişimcinin olduğu sektörler katma değeri düşük ucuz ürünlerde kendini gösterir. Bugün herkes kebap sektörüne girebilir ama otomobil sektörüne giremez.

Atıyorsun ki ne atmak. Durum hiçte öyle değil. Uydurduklarına kendin inanırsın artık. Azıcık dünyayı takip et. 50 yıl öncesinde kalmışsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yasalara göre adam öldürmek de suç ama öldüren öldürene :)

tekelleşme kağıt üzerinde yasaktır ama uygulamada neredeyse herkes yapmaktadır özellikle teknoloji yoğun-ktma değeri yüksek ürünlerde ve enerji sektöründe bu böyle. tekelleşme tüm üreticilerin işine gelen bir durumdur, bir alt fiyat belirlerler veya üretim kotası onun altına düşmezler...

çok fazla girişimcinin olduğu sektörler katma değeri düşük ucuz ürünlerde kendini gösterir. Bugün herkes kebap sektörüne girebilir ama otomobil sektörüne giremez.

Biz sokucaz herkes mutfağında otomobil yapabilecek !

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atıyorsun ki ne atmak. Durum hiçte öyle değil. Uydurduklarına kendin inanırsın artık. Azıcık dünyayı takip et. 50 yıl öncesinde kalmışsın.

Yaww kapitalizm ne diye algıladıysan beynine hangi renklerle kazıdıysan kapitalizm gidince dünya siyah beyaz falan olacak sanıyorsun korkma bu kadar yada boşver kork ama korkunun ecele faydası yok en azından onu bil !...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaww kapitalizm ne diye algıladıysan beynine hangi renklerle kazıdıysan kapitalizm gidince dünya siyah beyaz falan olacak sanıyorsun korkma bu kadar yada boşver kork ama korkunun ecele faydası yok en azından onu bil !...

Kapitalizm hayat. Hayatın ta kendisi. Hayatın tüm renkleri. Daha keşfedilmemişler ve gelecek kapitalizm.

Sosyalizmin yada başka bir sistemin kitleleri ve hayatı bloke edeceğini biliyorum. O zaman karanlık işte hayat. Nasıl korkmaz ki insan? Despotik dini yönetimlerde buna dahil.

Dün gece İslam coğrafyasındaki inançlar ve etkileri ile ilgili bir belgeseli izliyordum. Nefesim daraldı. Korkunç sadece korkunç. Sosyalizmde işte buna benzer bir etki yapıyor bende.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalizm hayat. Hayatın ta kendisi. Hayatın tüm renkleri. Daha keşfedilmemişler ve gelecek kapitalizm.

Sosyalizmin yada başka bir sistemin kitleleri ve hayatı bloke edeceğini biliyorum. O zaman karanlık işte hayat. Nasıl korkmaz ki insan? Despotik dini yönetimlerde buna dahil.

Dün gece İslam coğrafyasındaki inançlar ve etkileri ile ilgili bir belgeseli izliyordum. Nefesim daraldı. Korkunç sadece korkunç. Sosyalizmde işte buna benzer bir etki yapıyor bende.

Ya şu başlığın altında bari sosyalizm demeyin sosyalizm insan evriminin parçasıydı Bu evreyi bir grup insan yaşayarak diğer grubu da hiç yaşamadan diğerlerinin birikimlerine ortak olarak geçti Evrim geriye işlemez sosyalizm deyip durmayın sosyalizm 1967-1973 yılları arasında bitti.sonrasında komünizm gelmesi gerekiyordu ama gelmedi dünyanın çektiği tüm sıkıntılar zaten bu gecikmiş doğumun sancılarıdır. Sosyalizmi aklınızdan çıkarın. Artık bir sonraki aşamaya geçiyoruz.

tarihinde b213hs5fn2skx-m3 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya şu başlığın altında bari sosyalizm demeyin sosyalizm insan evriminin parçasıydı bir grup insan onu yaşayarak bir grubu da hiç yaşamadan diğerlerinin birikinlerine ortak olarak geçti bu evreyi. Evrim geriye işlemez sosyalizm deyip durmaytın sosyalizm 1967-1973 yılları arasında bitti.sonrasında komünizm gelmesi gerekiyordu ama gelmedi dünyanın çektiği tüm sıkıntılar zaten bu gecikmiş doğumun sancılarıdır. Sosyalizmi aklınızdan çıkarın. Artık bir sonraki aşamaya geçiyoruz.

Komünizmin ne kadar ilkel bir yapılanma olduğunu öğrenemediysen ben sana ne diyeyim? Olmayacak olmayacak işler peşindesiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...