Jump to content

Ateizm ve Ahlak


Recommended Posts

ahlak idealist ve ülküye dayanan bir olgudur, bu yüzden ateistler ahlaklı olmamalıdır, ateist-dinsiz- ahlak diye bir şey yoktur.

ama ateistlerin hayatlarını düzenlemek için uymaları gereken bazı zorunlu ve idealist olmayan gerçekler vardır, buna uymaları şarttır. aksi durumda yaşam çekilmez hale gelecek ve insan olmaktan çıkacaklardır. örneğin ensest ahlakta bir dogmadır ama ateistlerde bir dogma ya da tabu değil insana uygunsuz ve bilime ters düşen bir şey olarak nitelendirilerek reddedilmelidir.

domuz eti tabusu da buna benzer. domuz yiyen ilkel topluluklar bunun sonunda bazı parazitlerin ölüme yol açtığını gördükçe "bu tanrıların lanetlediği bir hayvandır, insan bunu yerse böyle cezalandırılır" diye düşünerek domuz etini tabulaştırdı. sonrada bu tabu önce dinlere geçti. domuz eti bir tabu olarak yenmez ise ahlaka girer ve kesinlikle yanlıştır. ama bunun tabulaşma sürecine nasıl girdiğini incelersek ve zararlı şeyler bulaştırdığını göz önüne alarak yemez isek bilimsel ve de ateist reddedişe dahil olur.

kısacası ahlakın toplumu düzenleyici rolü ne dinlere kanıt sağlar ne başka bir şey. ateistler yani dinsizlerde hiç bir şekilde dogmalara ve elbette tabulara da boyun eğmemeli ama yaşamlarının düzenini bozacak olguları reddetmelidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 1,2k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bergüzar,

İyi insansın, hoş insansın, niyetin iyi. Yobaz değilsin, uyumlusun. Dinsize imansıza kin ve nefret dolu değilsin. İnsanca yaşama taraftarısın.

Fakat özelliklerin sadece bununla sınırlı değil. Aynı zamanda da modern bir duruşa sahipsin. Örneğin yazılarından bildiğim kadarıyla türbanlı değilsin.

Sen anandan babandan ve bazı yakın akrabalarından daha ahlaklı daha insani olduğunu kabullenemezsin ama en azından çağdaş dünyaya uyum bakımından onlardan daha ileri olduğunu belki kabul edebilirsin.

Eğer bunun farkında değilsen, en azından görsel bakımdan yakın çevrene bak. Onlardan farklı olduğunu gözünle göreceksin. Dini bir kenara bırakacak olursak, kültürel ve entellektüel bilgi bakımından da anandan babandan ve bazı yakın akrabalarından ileri olduğunu görebilirsin.

Yani seni yetiştirebilecekleri kadar kalmamışsın, boynuz kulağı geçer gibi onları ve kendini geçmişsin. Bunu kabullenmeyeceğini sanmıyorum. Bunu kabullenebilirsin fakat unuttuğun bir şey var. Bir insan gözle görülebilir bir şekilde, kültürel, entellektüel, bilgi, ilgi, farkındalık, çağdaş yaşam vb. gibi konularda birilerini geçmişse, aynı kişileri ahlaki bakımdan da geçmiş demektir. İnsani bakımdan da geçmiş demektir. İşte senin asla kabullenemeyeceğin şey bu.

Yani gözle görülebilir olanları kabul eder, gözle görülmez olanları kabul edemezsin.

Örneğin "Ben annemden daha modernim" diyebilirsin ama, "Ben annemden daha ahlaklıyım" diyemezsin. Bu sana yasak.

Diyemeyeceğin nereden belli? Anne ve babaları müslüman olan ateistlerin nasıl olup da "müslümanları ahlaksız bulmasına şaşmandan belli. Çünkü sen ister ateist ol ister satanist, sırf annen ve baban müslüman olduğu için müslümanları ahlaksız bulamayacak karakterdesin.

Çünkü ailecisin. Evet tek sebep bu. Ailecisin. Kendinin aileni ahlaki bakımdan geçmiş olmanı kabullenemezsin çünkü geçmiş olduğunu anlaman için, kendi ahlakın ile onlarınkini kıyaslaman gerekir ve kıyasladıktan sonra ise, senin ahlaki bulduğun bazı şeylerin onlarda olmadığını görüp, bunu kabullenmen gerekir. Ama sen böyle bir şey görsen dahi görmemezlikten gelirsin. Çünkü ailecisin, bu konuda tutucusun.

Ama ben derim. Mesela benim annem dedikoducudur. Toplumun genelinden daha fazla değil ama neticede dedikoducudur. Nerden biliyorum? Çünkü buna devamlı şahit olmaktayım. Ayrıca kincidir. Ayrıca karalayıcıdır. Ayrıca huysuz ve geçimsizdir. Ayrıca memnuniyetsizdir. Ayrıca gelenekçidir.

Ve bütün bunları topladığımda; evet annem benden ahlaksızdır. Çünkü benim ahlak seviyeme göre, yukarda saydıklarımın hepsi ahlaksızlıktır.

Mesela dinden uzak yaşamasına rağmen, evlilik dışı ilişkileri kınar, kızar köpürür. Bence bu da büyük bir ahlaksızlıktır. Çünkü başkalarının özel hayatına müdehaledir. Başkalarını üzmektir.

Toplumumuza baktığımda insanlarımızın neredeyse tamamının annemden aşağı kalır yanı yok, fazlası var eksiği yok. Dedikoduculuk, iftiracılık, komploculuk gırla gidiyor. Hırsızlık arsızlık,, terör, kan davaları, kızlarını başlık parasıyla satmak, tecavüz ne ararsan ne ararsan fazlasıyla var. Öyle bir durumdayız ki; ahlaksızlığın birini yapmayan öbürünü neredeyse mutlaka yapıyor.

Ahlaksızlık bakımından bir toplumu; "ahlaklılar ve ahlaksızlar" olarak 2'ye ayıramayız. Çünkü bunun ortası da vardır. Bir ülkede 70 milyon insan yaşıyorsa, o ülkede 70 milyon ayrı ahlak seviyesi var demektir. O halde ikiye değil, 70 milyona bölmek gerekir. Senin yaptığın ise "ahlaklılar ve ahlaksızlar" olarak ikiye bölmek. Dolayısı ile, aileni ve yakın çevreni "Ahlaksızlar" sınıfına soıkamayacağına göre, direktman "ahlaklılar" sınıfına sokuyorsun. Çünkü sana göre sadece iki sınıf var.

Aksini düşünseydin; "Madem ki müslümanlar ahlaksız, bu kadar ahlaksız müslümandan nasıl oluyor da bu kadar ahlaklı ateist çıkıyor" demezdin. Bu neyi gösterir; ülkede sadece ahlaklılar ve ahlaksızlar gurubu olduğunu sandığını gösterir.

Senin annen benim annemden çok daha ahlaklı olabilir. Ben bunu kabullenebilirim. Ama tersi olsa sen kendi içinde dahi olsa kabullenemezsin. Çünkü ben bireyciyim, sen ise ailecisin.

Ben annemin, babamın, kardeşlerimin ve akrabalarımın ahlaksız olduğunu deklare etmesem dahi kendi içimde düşünebilirim ama sen kendi içinden bile düşünemezsin. Çünkü ailecisin.

Ben akrabalarımın hiç biriyle kesinlikle görüşmem. Özellikle anne tarafımın, 30 yıldan uzun bir süredir tek bir tanesini görmedim. Neden? Çünkü hepsi ahlaksız. Ama kendilerine sorsan onlardan ahlaklısı yoktur. Çünkü onların ahlakı sadece zina yapmamak ve hırsızlık yapmamakla sınırlı.

Bizler ateistler olarak ebeveynlerimizden aldıklarımızdan sadece dini reddetmedik. Herşeyi reddettik. Dolayısı ile ahlakı da reddettik. Onlardan çok ahlaklı olduğumuz için değil, olabilmek için reddettik. Hatta dinden önce bunları reddettik, sonra dini reddettik. Çünkü zaten bunları reddetmeseydik, dini de reddedememiş olurduk.

Çünkü her iyi şeyin aileden geleceğine, kötü şeylerin ise aile dışından geleceğine inanmış bir insan, ailesini hiç bir zaman gerçek anlamda irdeleyemez ve dolayısıyla aileden gelmiş olan dini de gerçek anlamda tarafsız bir şekilde irdeleyemez. Çünkü nasıl ahlak aileden geldiği için sapasağlamsa, din de aileden geldiği için sapasağlam ve güvenilirdir. İncelemeye gerek yoktur.

Biz aileden gelen herşeyi sil baştan yaptık. Töre, örf adet, ahlak ile başladı, en son konu dine geldi ve sonunda dini de sil baştan ele aldık.

Ailelerimiz ahlaksız da olabilir ahlaklı da. Ama ahlaklı veya ahlaksız olduklarını deklare etmesek dahi, kendi içimizde onları da yargılamaktan geri kalmayız çünkü amaçlarımız arasında onların ahlakını geçmek de var. Ahlak da dahil olmak üzere, önümüze hazır koyulanları irdelemeden cumburlop diye yeseydik, biz şu anda zaten ateist de olamamış olurduk ve dolayısıyla kendimiz de müslüman olacağımız için, müslümanları ahlaksız da bulamazdık ve dolayısyla böyle bir konu da mevzubahis olmazdı.

Biz ateist karakterli olduğumuz için ateist olduk, ateist olduktan sonra ateist karekterli olmadık. Çünkü önce ateist olabilecek karaktere sahip olunur, ondan sonra o karakterle ateist olunur. Ateist karakterli olmanın da en birinci ilkesi, annemin sofrasında ne bulursam alır hiç bakmadan cumburlop diye yutarım ilkesinden vaz geçmektir. Biz o sofradakilerin hiç birini "acaba yenir bir şey mi değil mi" demeden alıp yutmayız. Zamanında yuttuklarımızın da hepsini kustuk, kendi soframızı kurup kendi yemeklerimizi yedik. Bu yemeklere örf, adet, gelenek, görenek ve din de dahil olduğu gibi aynı zamanda da ahlak da dahildir.

Çünkü biz biliyoruz ki; bu kadar çok kapkaçın, hırsızlığın, tecavüzün, cinayetin, magandalığın kol gediği bir ülkede, herkes "memleketin çivisi çıkmış" derse, sanki bu kadar suçu ve adiliği uzaylılar yapıyormuş gibi, tek bir kişi bile çıkıp ben de bu ahlaksızlara dahilim, benim ailem de dahil diye düşünmezse, hiç istisnasız herkes ama herkes kendisini ve ailesini halktan apayrı görürse, ahlaksızlığın asıl kaynağı budur.

Yukarıda da sana dediğim gibi, modernleşmişsin, çağdaşlaşmışsın, kendini eğitmişsin ve her konuda aileni geçmişsin. Ama ahlak konusunda malesef duvara toslamışsın. Çünkü ailenin ahlakı senin sınırındır. Bu sınır senin duvarındır. Duvarı gördüğün için ahlakta yolun sonuna geldiğini düşünüyorsun. Oysa ki o duvarın arkası da var. Ama arkasını görmek için o duvarı yıkmak gerekir. Ama sen o duvarı yıkamazsın. Çünkü o duvar senin ailenin duvarı ve sen ailecisin. Anca beraber, kanca berabercisin. O duvarı aşıp öbür tarafına geçip, ailenle aranda duvar kalmasına gönlün razı olmuyor.

Biz ise daha ateist olmadan önce, ne gemiler yaktık, ne duvarlar yıktık. Duvarları yıka yıka gemileri yaka yaka bir de baktık ki ateist olmuşuz. Farkında olmadan.

Binlerce yıldır anlatılan "Duvarın arkasında ahlaksızlık var, kötüler var, başka da bir şey yok" masallarına inanmayıp, duvarları aştık, yıktık, bir de baktık ki, dedelerimizin duvarının arkasında gerçek insanlık varmış.

Sen o duvarı aşamazsın. Çünkü ailenin de seninle birlikte duvarın ötesine geçemeyeceğini bildiğin için, o duvarın arkasında yanlız kalacağını, kimsesiz kalacağını sanıyorsun.

Laf salatası mı yapıyorum? Soruyu ağzımda geveliyor muyum? İçin rahat edecek mi? İçin rahat edecekse, sevineceksen sana küçük bir hediyem olsun:

* Anam da ahlaksız.

* Babam da ahlaksızdı.

* Kardeşlerim de ahlaksızlar.

* Akrabalarım daha da ahlaksız.

* Dedelerim de annaannem ve babaannem hepsinden ahlaksızdı.

* 25 sene önceki ben, son derece ahlaksızdı.

Şimdi de "neye göre ahlaksız" mı diyeceksin?

Bana göre ahlaksız. Benim ahlak seviyeme göre ahlaksız.

Şimdi de "Madem ki ahlaksızlar, onlarla nasıl yaşıyorsun, onları nasıl sevebiliyorsun" diyeceksin. Bir laf vardır; "Koyunun olmadığı yerde, keçiye Abrurrahman Çelebi derler". Elimde olanla yetinirim. Nasıl olsa ben ailemi ahlaksız görsem dahi, toplum onları ahlaksız görmüyor. Çünkü aynı ahlaksızlıklar toplumun neredeyse tamamında var. Elimde bulunanla yetinmek zorundayım. Ben de isterdim ailemin en az benim kadar ahlaklı olmasını ama madem olmuyor, ben de bu kadarı ile yetinirim. Ayrıca aile bağları denen bir şey var. O yüzden onları o bağlarla da sevebilirim.

Ahlak; sınırları olan bir şey değildir Bergüzar! Yol aldıkça sonu gelmez. Hele böyle bir ülkede, ailelerimizin duvarlarıyla hiç sınırlı değildir. Bu anlattıklarımı anlayabileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü sen bir çok şeyi aştığın için, kendinin duvarların arkasına geçtiğini sanıyorsun. Sırtında ailenle o duvarın üstünden atlamış olamazsın. Duvar daha da ötede. Yoluna devam et. Yol daha çok uzun. Sadece senin değil, hepimizin yolu çok uzun.

Saygılar, sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunların ahlakı sadece kadını kapamaktır.Bu ahlaksızlar, kapalı kadınlarla topluma ne kadar ahlaklı olduklarını güya gösterir bunu yedirdikten sonra en başta hırsızlık olmak üzere her ahlaksızlığı yaparlar.Bir padişahın haremi olması ne demektir?Bir peygamberin bin kadını olması ne demektir?Bir peygamberin on iki karısı sayısını kimsenin bilmediği cariyesi kölesi olması ne demektir?Ve bu koyunlar hala bu ahlaksızlıklara "gık" edemiyor.Kıvırdıkça kıvırıyorlar.

Bu ahlaksızlıklara ses edemeyen de ahlaksızdır.

Bizim buralara da getirdiler.Başlarını örtmüş bir sürü ahlaksız.Peşleri sıra şerefsiz.Takkeli pis sakallı bir sürü şerefsiz.Kadınların arkasına saklanıp güya ..

Bunlarda ahlak ha?

tarihinde Jeet Kune Do tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında "annen baban müslüman onlar ahlaksız mı?" sorusu açık uçlu bir soru. gerçek müslüman kimdir tasfir edin desek burada (her başlıkta olduğu gibi) reformcularla yobazlar birbirilerini yiyeceklerdir.

olayı sadece islama endeklsemeden genel anlamda dini kocaman uçan bir balona benzetiyorum ben. herkes bir şekilde bu balona bir kenarından tutunmuş. eskilerin bir lafı vardır ahi denilen teşgilatlanma zamanlarında "aha hacısı da ibnesi de orda" derler ya işte din de böyledir. hacısı da,ibnesi de,ahlaksızı da,hırsızı da,moderni de, açığı da kapalısı da bu balona bir yerinden tutunmuşlardır. ayakları yere basmadığı için onları kolay kolay indiremeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman'ların ateistleri ahlaksız olarak nitelendirmelerini anlıyoruz elbette.

Ateist ahlakının İslam ahlakından farklı olmasının üç türü olabilir.

1. Ateistler İslam ahlakını izlemedikleri için ahlaksızdırlar.

2. Ateistler hiç bir ahlaksal değerleri izlemedikleri için ahlaksızdırlar.

3. Ateistler İslam'la bağdaşmayan bir takım ahlaksal değerleri izledikleri için ahlaksızdırlar.

Birinciyi en son inceleyeceğim..

Önce ikinciyi inceleyelim.

Toplumda egemen olan ahlaksal değerler ateistlere de yansıyor mu?

Ateistlerde ahlak hiç mi yok, yoksa ateistler içinde yaşadıkları ve bir parçası oldukları toplumun ahlaksal değerlerini mi savunuyorlar.

Ateistforumda yazan ateistlerin önemli kısmı Türkiye'de İslam'ın etkisi ile şekillenmiş ahlaksal değerlere inanıyorlar. Yani Türk ateistlerinin ahlakı, birlikte yaşadıkları Müslüman ahlakından sanıldığı kadar, hatta hiç, farklı değil.

Bu ilginç durumu değerlendirmek sanıldığından daha zor.

Akla önce belki de İslam'ın Türk Müslüman ahlakını saptamadığı geliyor. Ve bunun doğru olmadığını biliyoruz.

Çünkü İslam açıkça Türklerin ahlaksal değer yargılarını saptıyor.

Her Türk ateisti için bu iddialar doğru değil ama çoğu için geçerli.

Üçüncü tür ateist ahlakı çağdaş ahlak ilkelerini izleyen ateistler tarafından benimseniyor.

Bazı ateistler içinde yaşadıkları İslam toplumunun ahlaksal değer yargılarından etkilenmiyorlar ve kendilerine göre bazı değerleri benimsiyorlar.

Çoğu kere bu değerler Batı değerleri ile İslam'ın ahlaksal değerlerinin harmanlanmış şeklinden başka bir şey değil.

Birinci tür ateist ahlakı diye bir ateist ahlakı yok. Olamaz da..

O tür İslam ahlakını savnunanların kötü ahlaksal değerler savunmasının sonucu ortaya çıkan yapay bir ahlak türü.

İslam kendisini izlemeyenleri ahlak bazında değersiz addediyor.

Bu başkalarında ahlak olmadığını göstermiyor. İslam'ın ahlak bazında ne kadar ilkel ve bağnaz bir din olduğunu gösteriyor.

Forumda ateistlerin Müslüman olmadıkları için ahlaksız oldukları izlenimini veren Müslümanların da açıkça kötü bir ahlakı, yani ahlaksızlığı, simgelediklerini kanıtlıyor.

Ahlaksal değerlerden yoksun insan bir toplumda yaşayamaz.

Ahlaksal değerleri çok farklı olan bir insan da, onlar ne kadar değerli olurlarsa olsunlar, ahlaksal değerleri çok faha farklı bir toplumda varlığını sürdüremez. Örneğin bir ateist ahlaksal değerleri ne olursa olsun, İran'da yaşayamaz. Kimse onun ahlakı ile ilgilenmez bile. Allah'a inanıyor mu, yoksa inanmıyor mu? İran ve Suudi Arabistan gibi toplumlar için önemli olan budur. Ahlak Allah'a inanmaktır. Zaten başka ahlaksal kavramlar yoktur. Ahlak tektir. O da İslam ahlakıdır.

Bu durumda İslam ahlakı için kötü ahlaktır diyebiliriz..

Değil mi?

Bana birisi neden diyemeyeceğimizi açıklayabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Notomatik..

Bergüzar'a yazmışsınız ama bir inanır olarak cevap verme durumunda hissettim.

Ahlak diye evrensel bir doğru yoktur,daha önce de yazdım.Siz kısaca teizmden ya da gelenek görenek vs..den uzaklaşmak , ahlaki yönde bir ilerlemedir şeklinde bir çıkarımda bulunmuşsunuz.

Üzgünüm ama bu bir yanılsama :)

Ahlak sistem içi özne yaratır notomatik..bir dışlama kurumudur.Sizin yaptığınız ahlak'ı ateizm ile özdeşleştirerek yani kurumsallaştırarak yeni bir baskı aracı üretmek..ama farkında değilsiniz.

ki bizim toplumumuzda az ahlaklı ya da daha ahlaklı olmak çoğu kere maddi sebeplidir.Bugün içinde yaşadığımız toplumda derece derece ahlaksızız hepimiz.Biraz daha ahlaklı olan,daha az ahlaklı olana ahlak dersi verir :)

Biraz daha ahlaklı bir toplum olmamız için,sistem tarafından dağıtılan nimet ve külfetlerin

daha eşit paylaşımı gerekiyor.Bu apaçık ortada..

benim mesela lisanssız virüs programı kullanan bir tek avrupalı arkadaşım yok.ne acı değil mi?

göreli ahlaksız milletiz işte..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru halen cevapsiz kalmis, hatta bu can sikici soruyu cevaplamamak adina bir sürü kendi icinde celisen düsünceler yan yana dizilmeye devam edilmis !

Kimse ateistlere gelisi güzel AHLAKSIZSINZ dememis !

Kimse ateistlere ENSEST yapiyorlar dememis !

Ama verilen cevaplara bakarmisininz, ne müslümanlarin tümünün bir ahlaki kalmis, nede onlarin en kutsallari arasina giren annelerinin "dokunulmazligi", soru gayet basit, sorunun muhtaplari kendisini materialist ateist kabul edenler, bunlara sorulmus, "siz iki olgun insanin, hür iradeleri ile verdigi karar sonrasi bir ensest iliskiye girebilmelerine karsiminiz, cevabiniz evet ise, lütfen bunu materializm cercevesinde gerekcelendirin ! "

Aslinda bu tür bir sorunun amaci, materialist felsefenin dini ögretilere karsi ciddi bir alternatif olup olmamaycagidir! Sorun kendisini sirf "karsi olmak / kabul etmemek" ile ifade eden "ateizm" ile de uzaktan yakindan alakasi yoktur!

Ateizm sadece var olan bir olguya karsi cikmak ile sinirli kalip, kendi basina bir deger teskil etmez, okumus, ilim irfan sahibi görmüs bir insanda ateist olabilir, veya bu forumun büyük cogunlugunda görüldügü gibi, kendi ahlaki umdelerinin kökeninden bi haber olan insanlarda kendilerini ateist sanmaktalar.

Söyle düsünün, on gün sonra ülkemizde herhangi bir dini ögeye dayali hic bir ahlaki dogru kalmayacak, on birinci gün bu degerin karsisina hangi degerleri sunabileceksiniz ?!

bunlari yazin, yok peygamberin evlilikleri, yok kimin annesinin kerhanede calisip calismadigi, düne kadar adanya istemleri disinda satilan kadinlarin türkiydeki din karsitlari icin birer "emek iscisi" olarak lanse edilmesi ise, galiba bu foruma has bir anlayisdir, ve cok sükür ki, bu sig görüs bu forum ile kisitlidir.

Shalom

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru halen cevapsiz kalmis, hatta bu can sikici soruyu cevaplamamak adina bir sürü kendi icinde celisen düsünceler yan yana dizilmeye devam edilmis !

Kimse ateistlere gelisi güzel AHLAKSIZSINZ dememis !

Kimse ateistlere ENSEST yapiyorlar dememis !

Ama verilen cevaplara bakarmisininz, ne müslümanlarin tümünün bir ahlaki kalmis, nede onlarin en kutsallari arasina giren annelerinin "dokunulmazligi", soru gayet basit, sorunun muhtaplari kendisini materialist ateist kabul edenler, bunlara sorulmus, "siz iki olgun insanin, hür iradeleri ile verdigi karar sonrasi bir ensest iliskiye girebilmelerine karsiminiz, cevabiniz evet ise, lütfen bunu materializm cercevesinde gerekcelendirin ! "

Aslinda bu tür bir sorunun amaci, materialist felsefenin dini ögretilere karsi ciddi bir alternatif olup olmamaycagidir! Sorun kendisini sirf "karsi olmak / kabul etmemek" ile ifade eden "ateizm" ile de uzaktan yakindan alakasi yoktur!

Ateizm sadece var olan bir olguya karsi cikmak ile sinirli kalip, kendi basina bir deger teskil etmez, okumus, ilim irfan sahibi görmüs bir insanda ateist olabilir, veya bu forumun büyük cogunlugunda görüldügü gibi, kendi ahlaki umdelerinin kökeninden bi haber olan insanlarda kendilerini ateist sanmaktalar.

Söyle düsünün, on gün sonra ülkemizde herhangi bir dini ögeye dayali hic bir ahlaki dogru kalmayacak, on birinci gün bu degerin karsisina hangi degerleri sunabileceksiniz ?!

bunlari yazin, yok peygamberin evlilikleri, yok kimin annesinin kerhanede calisip calismadigi, düne kadar adanya istemleri disinda satilan kadinlarin türkiydeki din karsitlari icin birer "emek iscisi" olarak lanse edilmesi ise, galiba bu foruma has bir anlayisdir, ve cok sükür ki, bu sig görüs bu forum ile kisitlidir.

Shalom

Birader anlama özürlüsünüz galiba.

Ahlakın gerçek mahrecinin ne olduğu yazıldı.

Yani toplumlar birşekilde kendilerine zararlı veya faydalı olduğunu düşündüğü şeyleri kötü ve iyi gibi kavramlarla soyutlayıp genelleştirir.

Şimdide ahlakın toplum tarafından nasıl birbirlerine aktardığını yazalalım.

Toplum içerisinde yaşayan insanlar soyutlaştırdıkları bu kavramları birbirine aktarır.

Vede insanlar sanıldığından çok daha fazla kendi toplumunun soyut değerlerini sahiplenir.

Zaten soyut değerleri sahiplenmeyenlerde dışlanır.

Soyut değerler kültür, gelenek, töre, moda ,etik, rajon gibi kavramlarla fertler üzerinde etkili olur.

Dinde soyut değerlerin fertlere yayılmasında bir yoldur.

Birde soyut değerlerin insanlar üzerinde yaptırım güçleri geliştirilmiştir.

Rajona ters davranırsan yaptırımları vardır.

Törelere ters davranırsan yaptırımları vardır.

Modaya ters davranırsan yaptırımları vardır.

Etiğe ters davranırsan yaptırımları vardır.

Tüm bunların en önemli yaptırımı dışlanmaktır.

Sonra başka yaptırım çeşitleride vardır.

Mesela tanrı korkusuda bunlardan biridir.

İnsanların uzun sürede elde ettiği tecrübelerden yoksun kalıp herşeyi sıfırdan anlamlandırıp tecrübe etmekteki zorlukta ayrıca yaptırımlardan biridir.

Birçok kültürel ve töresel değerlerde dinden gelmez ama insanlar uygular.

Mesela günümüzde kölelik kötü bir ahlak olarak görülür ve dinlerden sonra ortaya çıkmıştır.

Vatanseverlik islam dininde olmadığı halde günümüzün değerleri arasında yerini almıştır.

Dinden gelen ahlak değerleride vardır.

Dininde yaptırımları vardır. Tanrının dindeki ahlak kurallarını uygulamayanlara ceza vereceği korkusu ahlakın uygulanmasında önemli bir yaptırım gücüdür.

Kısacası insanların soyutladıkları değerleri birbirlerine soyut olarak aktarabilme ve aktarılan bu soyut değerleri alabilme özellikleri vardır.

Yukardada belirttiğim gibi bu soyut şeyler çeşitli yöntemlerle ve adlarla aktarılır.

Bu aktarılan soyut şeylerde çeşitli yöntemlerlede insanın manevi dünyasında tesbit olunur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
TATE

Eşitlik diyorsunuz adalet diyorsunuz.

Bunlar ölçüm olmadan anlamı olmayan ifadeler.

Bir şeyin bir şeyle eşit olması için ölçümün ve hesabın olması gerekir.

O yüzden adalet ve eşitlik kavramı mağara insanın beyninde yeri olan bir düşünce olamaz

Ancak tarım toplumundan sonra başlamış olmalıdır. Çünkü tarım arazide yapılır arazi sınırlarla bölünen bir nesnedir. Tarımın sonunda ürün elde edilir. Bu ürünlerde değiş tokuş için kullanılır ve ölçmeye gereksinim oluşturur.

TATE !

ben yakışıklı ve güzel karısıda güzel bir mağra adamıyım

sen tipriz sümklülsün karında yok

ne düşünürsün !

eşit değiliz aynı değiliz.. farklıyız

soruyorum TATE ne düşünürsün ?

hayatın zindan mı olur

kıskancından çatlar mısın patlar mısın ne düşünürsün ?

işte TATE eşitlik adına sana düşen ilk vazife benim leşimi yere sermek olacaktır..

ama.. bereket versin ki kabilemizin büyükleri ormanın ruhuna inandıklarından..

iylik kötülük dye bir şey kabul ettiklerinden.. sen bana bu şartlarda dokunamıyorsun

işte onun için dinsiz ahlak olmaz

DÜNYANIN HİÇ BİR ATEİSTİ şu soruma cevap veremez

EY DİNSİZ: eşitliği adaleti kimden istiyorsun ?

doğaya bak bakalım eşitlik ve adalet görebilecek misin ?

eşitliği kimden istiyorsun ?

1-) doğadan mı ? (doğada eşitlik yoktur)

2-)yoksa merhamet sahibi Allahın varlığına inanların kurduğu müesselerden mi ?

(din asıldır medeniyet onun neticesidir.. çünkü tarih boyunca dinsizlik hiç bir zaman ekserin mezhebi olmamıştır eksireyet dindardır asırlardır din medenityeti hüküm sürmektedir eşitliği istediğin müesseler tanrı inancının ürünüdür)

3-)yoksa senin ki ben takamül etmiş bir HAYVANIM diyenden mi ? eşitlik adalet istiyorsun şaşkın !

dindar sana açır dinsizlik görüşü sana niye acısın

sayılı nefesim biterken eşitlik adına seninle meşgul olmaklık benim için büyük bir ahmaklıktır derse

o dinsize kim reddiye getirebilecektir

kim ne cevap verebilecektir. ŞAŞKIN !

REDDİYE SAVUNMA YAZILARI TEZLERİ MAKALELERİ BİLE DİNİN ÜRÜNÜDÜR

tarihinde Renaultferrari tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
EY DİNSİZ: eşitliği adaleti kimden istiyorsun ?

doğaya bak bakalım eşitlik ve adalet görebilecek misin ?

eşitliği kimden istiyorsun ?

1-) doğadan mı ? (doğada eşitlik yoktur)

2-)yoksa merhamet sahibi Allahın varlığına inanların kurduğu müesselerden mi ?

(din asıldır medeniyet onun neticesidir.. çünkü tarih boyunca dinsizlik hiç bir zaman ekserin mezhebi olmamıştır eksireyet dindardır asırlardır din medenityeti hüküm sürmektedir eşitliği istediğin müesseler tanrı inancının ürünüdür)

3-)yoksa senin ki ben takamül etmiş bir HAYVANIM diyenden mi ? eşitlik adalet istiyorsun şaşkın !

dindar sana açır dinsizlik görüşü sana niye acısın

sayılı nefesim biterken eşitlik adına seninle meşgul olmaklık benim için büyük bir ahmaklıktır derse

o dinsize kim reddiye getirebilecektir

kim ne cevap verebilecektir. ŞAŞKIN !

REDDİYE SAVUNMA YAZILARI TEZLERİ MAKALELERİ BİLE DİNİN ÜRÜNÜDÜR

Biz hiç kimseden bir şey istemeyiz... Aklımız, vicdanımız ve bilimin gösterdiği yolda gideriz... Cevabın bu...

Çok alışmışsınız hazıra konmaya, cevapları gökten beklemeye...

Link to post
Sitelerde Paylaş

PANTE !

ahlaksızlık toplumun Allaha olan inancını kaybettikten sonra

adet halinde babadan kalma göreneke şeklinde bir dine salik olduklarından ileri gerlir

ibadet şekilde dinlerine salik olsalar Ahlaksızlık olmaz

Ha, dersen ki "boşver geçmişi, bugüne bakalım."

Bakalım o halde.

Örneğin müslüman İran toplumunu ve dinsiz Budist toplumunu karşılaştır

alım. Hangisinin daha erdemli bir ahlaka sahip olduğunu görelim.

PEKİ BAKALIM PANTE !

PANTE budist dinsizdir demişsin

acab öyle mi ?

BAK samsara karmik bonhi nirvana öğretisine

bak renkli ve kalın yazılı yerleri dikkatli oku !

Samsara Nedir vikipedi :

Hinduizm, Budizm, Jainizm, Sihizm dinlerinde reenkarnasyon ya da yeniden doğum döngüsünü anlatan bir kavramdır.

Bu dinlerdeki genel anlayışa göre, ölümün gerçekleştiği sırada karmik hesap kişinin yeniden doğduğu sıradaki duruma aktarılır. Bir kişi sayısız miktardaki yaşamların ardından tanrılardan biri haline gelebilir. Bir tanrı ise daha önceki hayatlarında yaptığı iyiliklerden elde ettiği hikmeti tükenene kadar doğaüstü güçleri kullanabilir.

Samsara'nın sonsuz ölüm ve yeniden doğum zincirinden nasıl kurtulanılacağı Budizm ve Hinduizm'de esas konulardan biri olmuştur. Budizm bodhi (aydınlanma) cevabını verirken, Hinduizm'de ise mokşa'dır

KARMİK NEDİR VİKİPEDİ

Karma; hem fiziksel hem de zihinsel her türlü eylemin sonuçlarının kaçınılmaz olduğunun ifade eder; düşündüğümüz her şey ya da yaptığımız her eylemin sonuçlarının, bizi bu yaşamımızda ya da sonraki yaşamımızda etkileyeceğini söyleyen bir kuraldır. Yani; gerçekleştirmiş olduğumuz, fiziksel ya da zihinsel her türlü eylemin etkilerini şu anki gerçek yaşam içinde görmesek bile, bir sonraki yaşamımızda bu etkiler mutlaka kendini gösterecektir.

PEKİ NİRVANA nedir vikipedi :

nirvana kişinin yeryüzünde tekrar doğma ihtiyacından kurtulacak derecede gelişmiş, olgunlaşmış olması anlamında ele alınır.

Budizm'in temel ilkelerinden birini oluşturan nirvana, Gautama Buda'ya göre, Dünya'yı ilgilendiren karma yasasına (nedensellik kuralı) artık bağlı olmayacak derecede her şeyden arınmış olmak, tüm karmik telafilerini gidermiş olmaktır.

Gautama Buda ıstıraplarınızın nedeni geçici olan dünyasal unsurlara bağlanmanız, maddi isteklerinizdir der. Bu bakımdan, nirvana arzuların, maddi isteklerin sönmesi ve dolayısıyla ıstırapların, acıların, nefretin sönmesi anlamına da gelir. (İŞTE VUCUDUNUN CENNETİNDESİN)

Daha açık bir deyişle, Budist felsefeye göre, Dünya bir çile yeridir; insan iyilik yaparak yaşamalı, zulüm etmekten kaçınmalı, daha da önemlisi vicdanının sesini dinlemelidir.

Budist Asanga'ya göre, nirvana öte-aleme ait bir ödül olmayıp, insanların ruhsal gelişim sonucunda yeryüzünde erişebilecekleri bir haldir; bu, saf bilinçlilik halidir.

Bizde yeri geldikçe hep tekrar ederiz ki

Dinin mutlak tarifi: aslını bulmak aşkdır

dinin tek bir kelime ifade edecek olursa

tanrı inancı öldükten sonra dirilmek ceza ve mükafat demektir

PANTE !

budisimi tek bir kelimeyle ifade edecek olursak

BUDİST atesit gibi öldükten sonra gebericeğine hiç olucağına inanmamaktadır

bir budist aynı BİR DİNDAR gibiöldükten sonra drileceğine ceza ve mükafat göreceğine

ona göre iylik yaparak

ahlaklı olarak

kötülüklerden çekinerek

zulm etmekten kaçınarak

karmik kurala göre mutlaka bu etkiler bir sonraki yaşamında kendisni gösterecektir... doğa üstü güçleri kullanacaktır

nirvana ilede VUCUDUN CENNETİNE GİRECEKİR her ıztıraptan kurtulacaktır..

onun içinde PANTE

DÜNYANIN HİÇ BİR YERİN DE

öldükten sonra hiç olacağına inan bir öğretide ahlak olmaz

DİNSİZ AHLAK OLMAZ

DİN nedir ?

DİNSİZLİK nedir ?

bunları bilmek şarttır

bunları bildikten sonra

DİNSİZ AHLAK olmaz diyerek iftiaf etmek ne temiz bir İKRARDIR

Şimdi herhalde DİNSİZ AHLAK olamayacağını HERKES ANLAMIŞTIR

öyle umuyorum

saygılar

tarihinde Renaultferrari tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinli ahlaksızları hangi kefeye koyuyorsunuz acaba ?

Aslında söylediklerinizi anlıyorum da sizde kafa karışıklığı var.Bunun açıklaması Allah'ın insanı iyi olmaya klavuzlamış olduğudur.Dinli yada dinsiz insan isterse iyi olur istemezse olmaz.

Ayrıca Kul seçip kitap yazıp din gönderen Allah değildir.İnsana akıl ve vicdan gibi iki ışık bahşetmiştir.Başka bir uyarıcıya ihtiyacımız yok.Hesap görücü olarak kendimiz kendimize yetiyoruz.

Kuran da bunu söylüyor zaten ama sizler sorgu yolunu kapadığınız için ezberlerden gitmeyi tercih ediyorsunuz.

Sizin gibi dinliler oldukça o beğenmediğin ateistler daima olacaktır.Onları besleyen sizlersiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz hiç kimseden bir şey istemeyiz... Aklımız, vicdanımız ve bilimin gösterdiği yolda gideriz... Cevabın bu...

Çok alışmışsınız hazıra konmaya, cevapları gökten beklemeye...

aklınızda vicdanınızda bilimde eşitlik diye bir kavram barındırmayınız

yoksa cinnetten daha büyük cinnet içersine girebilirsiniz

filan adam diyor ki ben yakışıklıyım etrafındaki kızlar beni el üstünde tutuyor

sen ise bunlardan mahrumsun kimsenin umurudna değilsin

adamın parasında var senide yanında köle gibi çalıştırıyor

şimdi sen kafanı nereye vuracaksın

bilime mi ?

bilim doğaya bakar

doğada hayatın devam için mücadale kavga dövüş çekişme kıskanma güçlü olan zayıfı ezme

kanunları üzerine kurulmutur... eğer bunlar olmazsa HAYAT OLMAZ DER

ama dindara gelirsen sana acır köle olamanı istemez

senın hakkını hukukunu korumak için dağaya meydan okuyan kanunlar çıkarır

eşit görür güçlü zayıf zengin fakir kanun önünde eşittir der..

bu kanunları çıkarmak güçünü DİNDEN almıştır

DOĞADAN DEĞİL

anlıycağınızı umarım

saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun açıklaması Allah'ın insanı iyi olmaya klavuzlamış olduğudur.Dinli yada dinsiz insan isterse iyi olur istemezse olmaz.

noir tanrı neden psikolojik, nörolojik veya genetik rahatsızlıklara sahip insanları yaratmıştır? bu insanlar suç işlemeye meyilli oluyor. eylemlerin senin kontrolünde mi sanıyorsun. genetik yapın, yaşadığın ortam, arkadaşların, çocukluğundaki deneyimler vs. hepsi bir araya gelip bir noir oluşturuyor. ve kararları o noir veriyor. senin bir olay karşısında vereceğin tepkiyle çocukken sürekli babasından dayak yiyen, asosyal, tecavüz mağduru birisinin tepkisi aynı olmaz. yani iyi/kötü olmak tamamen bizim elimizde değil. doğa kontrol ediyor.

evrime gelelim. madem evrim tanrının bilinci. ve tanrı ölümden sonra eylemlerimize göre karşılanacağımızı söylüyor diyelim. bu tanrının en azından evrim sürecinde bu tarz genetik bozuklukları elemesi gerekmezmiydi. sınav ortamının adaletsizliğinden bahsetmiyorum bile.

ve fıtrat meselesi. allah insanı iyi olmaya kılavuzlamıştır diyorsun. ama dünyaya bakıyoruz hırsızlık, uyuşturucu, cinayet vs. her yerde. o zaman şunu da demen lazım. allah insanların içine suça, günaha karşı dayanılmaz bir cazibe koymuş. ve bu allahın iyiye kılavuzlamasından baskın çıkıyor!

bu konuları ya çok düşünmemişsin, ya iyi düşünememişsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

NOIR: Dinli ahlaksızları hangi kefeye koyuyorsunuz acaba ?

C= Ağzıyla DİNDAR

halen DİNSİZ

Dinsiz ahlaklılarda

AĞZIYLA dinsiz

Halen DİNDAR

dinsiz mevcut ahlakını sırlardır süren din terbiyesinin üzerinde bıraktığı ize borçludur

yani vicdanına hakim olan din fikrine borçludur

yoska ben evrim geçirmiş bir hayvanım ölünce hiç olucam diyende ahlak kurulmaz

eğer kurduysan ahmağın öndeni gideni olmuş olursunuz

hiç olucaktı

ne diye nefsimi tatmin için kötülük yapmıycam diye kendisini sıktı...

pispisine gitti derler yaa !

tam yerinde bir tabir bu ahlakı dinsiz için

öldükten sonra ceza ve mükafata inanmayan bir adamda ahlak kurulmaz

dinsiz ahlak olmaz

Anlıycağınızı umarım

saygılar

tarihinde Renaultferrari tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

PANTE !

ahlaksızlık toplumun Allaha olan inancını kaybettikten sonra

adet halinde babadan kalma göreneke şeklinde bir dine salik olduklarından ileri gerlir

ibadet şekilde dinlerine salik olsalar Ahlaksızlık olmaz

"2.5 milyon yıllık insan türünün tarihini, "insanlık 7. yy'dan itibaren var" diye yutturma kurnazlığı mı diyelim bilmiyorum... Be arkadaşım milyonlarca yıllık insan türünün tüm moral değerlerini 7. yy'da uydurulmuş bir dine bağlamak ne kadar bilimseldir sence?..

aklınızda vicdanınızda bilimde eşitlik diye bir kavram barındırmayınız

yoksa cinnetten daha büyük cinnet içersine girebilirsiniz

filan adam diyor ki ben yakışıklıyım etrafındaki kızlar beni el üstünde tutuyor

sen ise bunlardan mahrumsun kimsenin umurudna değilsin

adamın parasında var senide yanında köle gibi çalıştırıyor

şimdi sen kafanı nereye vuracaksın

bilime mi ?

Elbette bilimin bana sağlayabileceği imkanları araştırırım... Fiziğimi düzeltemiyorsam beynimi yüceltirim... Nihayetinde de olanı kabul ederim... Beyni hurafelerle uyuşturunca daha çok şey elde edemezsin...

Link to post
Sitelerde Paylaş
name='Renaultferrari' date='11 May 2010 - 12:03 PM' timestamp='1273568582' post='599096']

NOIR: Dinli ahlaksızları hangi kefeye koyuyorsunuz acaba ?

C= Ağzıyla DİNDAR

halen DİNSİZ

Dinsiz ahlaklılarda

AĞZIYLA dinsiz

Halen DİNDAR

Katılıyorum.

yani vicdanına hakim olan din fikrine borçludur

Hayır vicdanın kaynağı empatidir.Asıl kaynağı ise tanrının bizleri zayıf mahluklar olarak yaratmasıdır.Kendi zayıflığını bilen diğer zayıf canlılara insaflı ve imtiyazlı olur.

yoska ben evrim geçirmiş bir hayvanım ölünce hiç olucam diyende ahlak kurulmaz

eğer kurduysan ahmağın öndeni gideni olmuş olursunuz

hiç olucaktı

ne diye nefsimi tatmin için kötülük yapmıycam diye kendisini sıktı...

pispisine gitti derler yaa !

tam yerinde bir tabir bu ahlakı dinsiz için

öldükten sonra ceza ve mükafata inanmayan bir adamda ahlak kurulmaz

dinsiz ahlak olmaz

Koskoca bir yalan.

Öldükten sonra ödül ve cezaya tabi olacağını bilenler inananlar bir sürü suç işliyor.

Sonlu bir hayata inanan yada ateist olan diyelim kişiler kendilerini insanlık için feda ediyorlar.

Bunun örnekleri o kadar fazla ki saymak imkansız.Boş konuşuyorsun arkadaşım.Kalıplardan çıkın artık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi Budizm çok değerli mi oldu Ferrari?

Başka bir konuda geçse aşağılar, sayar dökersiniz HY gibi.

Ama baktın ki konu Budizm olunca pabuç pahalı, yan çizdin.

Ama en azından buradan şu sonuca vardığını tespit edebiliyoruz.

Senin açından ahlak sadece İslam'a mahsus değil.

Hatta İslam'dan çok daha ahlaklı olan farklı inançta toplumlar var.

İslam gibi Allah'ları, peygamberleri, melekleri olmasa da, İslamdan daha erdemli ahlaka sahipler.

* Onlarda İran'daki gibi 8-9 yaşındaki kız çocukları gerdeğe atılmıyor. Onlarda pedofili-sübyancılık yok.

En azından aşikar ve yoğun olacak şekilde yok. Aşağılanıyor, lanetleniyor.

* Onlarda kardeş çocuklarıyla evlilik yok. Yani 2. dereceden ensest yok.

* Onlarda mut'a nikahı adı altında, saatlik ya da gecelik dine dayalı izinli fuhuş yok.

* Onlarda evlatlıkla ya da evlatlığın eşiyle evlenmek diye bir sapkınlık yok.

* Onlarda cariye ile yatma hakkı yok. Kadın alıp-satma yok.

Bu saydıklarımı illa bir ateist-dinsiz toplumla kıyaslamak istiyorsan, örneğin ateistlerin-dinsizlerin en yoğun olduğu İsveç'i inceleyip karşılaştırabilirsin.

Materyalizmin ahlak temeli gökten geldiğine inanılan buyruklarda değildir. İnsanlıktadır, insan haklarındadır. Binlerce yıllık toplumsal evrim neticesinde insanlığın deneyimlerle ulaştığı doğru yaşam tarzındadır. Bilimsel hayat felsefelerindedir.

Materyalistler, enseste sadece hastalığa-sakatlığa yol açtığı için değil, toplumsal yaşamı zedelediği için, toplumsal birliği ve huzuru bozduğu-yozlaştırdığı için, iğrenç bir sapkınlık olduğu için karşıdırlar.

Ama dindarlar sadece Allah'ın böyle emrettiğine inandıkları için karşıdırlar.

Bu demektir ki; Allah emretmeseydi ya da evlatlık gibi izin verilmiş olsaydı, enseste engel kalmayacaktı. Ve o dindarlar toplumsal yaşam içinde, toplumu bozan sapık bir topluluk olacaklardı.

Şimdi soralım:

Allah'ın emri olmasaydı ensest yapar mıydınız?

"Annenizle, kardeşinizle yatmanızda dinen bir sakınca yok" diye bir ayet olsaydı; annenizle, kardeşinizle yatar mıydınız? Ya da o dini kabullenebilir miydiniz?

Kabullenmezseniz, o dini reddetmeye sizi iten nedir?

İnsanlığınız, başka ne olabilir ki.

Siz kuşlardan, köpeklerden, böceklerden çok daha ileri, çok daha gelişmiş bir varlıksınız çünkü.

Ama bunu reddedip, konuyu sadece dine malettiğinizde, kuşlardan, köpeklerden daha geri bir varlıktan ne farkınız kalır..

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bergüzar,

İyi insansın, hoş insansın, niyetin iyi. Yobaz değilsin, uyumlusun. Dinsize imansıza kin ve nefret dolu değilsin. İnsanca yaşama taraftarısın.

Fakat özelliklerin sadece bununla sınırlı değil. Aynı zamanda da modern bir duruşa sahipsin. Örneğin yazılarından bildiğim kadarıyla türbanlı değilsin.

Sen anandan babandan ve bazı yakın akrabalarından daha ahlaklı daha insani olduğunu kabullenemezsin ama en azından çağdaş dünyaya uyum bakımından onlardan daha ileri olduğunu belki kabul edebilirsin.

Sevgili Notamatik,

Öncelikle söylediğin güzel şeyler için teşekkür ederim. Profilimde resmim var, orda benide görebilirsin. :)

Yazını iki kere okudum ve kendi kendime şöyle dedim.

Acaba Notamatik, benim islam duruşumla islam ahlakını mı anlamaya çalışıyor, yoksa benim islam duruşumla islam ahlaksızdır diye bir çıkarımı var, bunu mu göstermek istiyor. İnan kararsız kaldım.

Ve ben hem yakın çevremdeki insanlardan, hemde ailemin büyük bölümünden çok daha fazla ahlaklıyım ve bununda farkındayım. Neye göre ahlaklıyım diyorum, kendi değerlerime göre diyorum elbette. Bunu aşağıda açık açık yazacağım zaten ve eminim sen sıkılmadan okuyacaksın.

Eğer bunun farkında değilsen, en azından görsel bakımdan yakın çevrene bak. Onlardan farklı olduğunu gözünle göreceksin. Dini bir kenara bırakacak olursak, kültürel ve entellektüel bilgi bakımından da anandan babandan ve bazı yakın akrabalarından ileri olduğunu görebilirsin.

İlerilik derken neye göre ilerilik. Evet ben okuma yazmayı öğrendiğimden beri çok okurum ve çok yazarım. Hiçbir fikir, ideoloji ayırt etmeden elimden geldiği kadar yapıyorum bunu. Çünkü bilmenin en güzel şey olduğunu kabul ediyorum.

Yani seni yetiştirebilecekleri kadar kalmamışsın, boynuz kulağı geçer gibi onları ve kendini geçmişsin. Bunu kabullenmeyeceğini sanmıyorum. Bunu kabullenebilirsin fakat unuttuğun bir şey var. Bir insan gözle görülebilir bir şekilde, kültürel, entellektüel, bilgi, ilgi, farkındalık, çağdaş yaşam vb. gibi konularda birilerini geçmişse, aynı kişileri ahlaki bakımdan da geçmiş demektir. İnsani bakımdan da geçmiş demektir. İşte senin asla kabullenemeyeceğin şey bu.

Yani gözle görülebilir olanları kabul eder, gözle görülmez olanları kabul edemezsin.

Bu sadece senin zannın, yazının devamında zaten bunun böyle olduğunu anlayacaksın.

Örneğin "Ben annemden daha modernim" diyebilirsin ama, "Ben annemden daha ahlaklıyım" diyemezsin. Bu sana yasak.

Diyemeyeceğin nereden belli? Anne ve babaları müslüman olan ateistlerin nasıl olup da "müslümanları ahlaksız bulmasına şaşmandan belli. Çünkü sen ister ateist ol ister satanist, sırf annen ve baban müslüman olduğu için müslümanları ahlaksız bulamayacak karakterdesin.

Çünkü ailecisin. Evet tek sebep bu. Ailecisin. Kendinin aileni ahlaki bakımdan geçmiş olmanı kabullenemezsin çünkü geçmiş olduğunu anlaman için, kendi ahlakın ile onlarınkini kıyaslaman gerekir ve kıyasladıktan sonra ise, senin ahlaki bulduğun bazı şeylerin onlarda olmadığını görüp, bunu kabullenmen gerekir. Ama sen böyle bir şey görsen dahi görmemezlikten gelirsin. Çünkü ailecisin, bu konuda tutucusun.

İşte islam üzerinden kesim hüküm çıkarımını bu cümlelerle yaptığının göstergesidir bu. İslam aileye önem verir bu doğru. Ama sağlıklı bireylerle oluşan aileye değer verir. Bu anlamda ben zaten bir takım inanırlardan ayrılıyorum, doğal olarak kendi ailemden de ayrılıyorum.

Mesela ben kendi ailemde gerçekten hiç sevilmeyen, bazen nefret edilen, çoğu zaman bir kaşık suda boğulmak istenen biriyim. Yeminle söylüyorum bak. Ama buna rağmen bir şekilde ailem benden hiç ama hiç vazgeçmez. Niye bilmiyorum ama böyle. Ama herkesin ortak sözü şu olur. Çok dürüstmüşüm, öyle diyorlar :)

Benim yaşam tarzım onlara uymaz, benim hayata bakışım onlara uymaz, benim inanç biçimim bile onlara uymaz. Ben geleneğin dediğini değil kendi aklımın doğru dediğini yaptım her zaman. Biraz asi bir tarafım hep vardı. Elbet her yaptığım doğru mu idi. Doğru nedir, bir kişinin yaptığı bir eylemden hem kendinin hemde başkaları zarar görmüyorsa bu bana göre doğrudur.

Biz 6 kardeşiz. 5 kız 1 erkek ve benim babam hayatının 15 yılını imamlık yaparak geçirmiş biridir. Yaşına, aldığı alt kültüre göre çok ilerici ve aydın biri idi, bunu asla inkar edemem. Ama elbet kendisinde geçmişin izlerini de barındırıyordu. Bunların bazılarını bertaraf edemedi, niye edemedi. Aile ve çevre baskısı denen salak mekanizma yüzünden edemedi.

Biz küçükken bizi hep erkek gibi giydirirdi, kısacık şortlar vs. Büyüdük ve genç kız olduk hemen başladı. Artık güzel ve çekici oldunuz, eteğinizin boyunu uzatın, şort giymek yasak.

İlk ben itiraz ettim babama. Olmaz dedim. Hem başka türlü yetiştireceksin, sonra oran buran belli oluyor diye beni poşete sokacaksın. Erkek cinsinle mücadele et bana bakmasınlar dedim. Çok çatışmalarımız ve kavgalarımız oldu. Ama belki bizim aileye has bilmiyorum. Bizde sevgi ekmek ve sudan önce gelirdi. Aramızda ne kadar gerginlik olursa olsun biz birbirimizi hep çok sevdik ve bu sevgi bağı ile sorunlarımızı daha medeni bir şekilde çözebildik çoğu ailelere nazaran.

Babam çok aksi ve acımasız bir adamdı biz küçükken. Çünkü geleneğin ve babaannemin etkisinde kalıyordu. Annemi çok dövmüştür. Ama biz büyüyünce babama gereken dersi verdik. Elbet onu döverek değil, annemin bir birey olduğunu, onun eşi olduğundan dolayı onun üzerinde bir hükmünün olmadığını filan anlattık uzun uzun. Tam bizim istediğimiz gibi bir baba ve annemin istediği gibi bir eş olmuştu ama ömrü yetmedi ve 57 yaşında vefat etti.

Bana babamdan miras kalan şu idi ve iyi bir miras idi. Ne yaparlarsa yapın ama insanları sevin. Onlara hep sevgi ile yaklaşın. Ben geçmişte çok hata yaptım, anam bizi çok gaza getirirdi ama yaptım der kabullenirdi.

Ama ben derim. Mesela benim annem dedikoducudur. Toplumun genelinden daha fazla değil ama neticede dedikoducudur. Nerden biliyorum? Çünkü buna devamlı şahit olmaktayım. Ayrıca kincidir. Ayrıca karalayıcıdır. Ayrıca huysuz ve geçimsizdir. Ayrıca memnuniyetsizdir. Ayrıca gelenekçidir.

Ve bütün bunları topladığımda; evet annem benden ahlaksızdır. Çünkü benim ahlak seviyeme göre, yukarda saydıklarımın hepsi ahlaksızlıktır.

Mesela dinden uzak yaşamasına rağmen, evlilik dışı ilişkileri kınar, kızar köpürür. Bence bu da büyük bir ahlaksızlıktır. Çünkü başkalarının özel hayatına müdehaledir. Başkalarını üzmektir.

Benim annem ve babam amca çocukları. Annem hem öksüz hem yetim kaldığında 9 yaşında imiş. Rahmetli hep anlatırdı, evlenene kadar babanıza aga derdim dedi. Gerçekten çok acı değil mi? Çevre ve şartların onu abi dediği birinin koynuna sokması. Bunu bilirdi ama çaresizliğini de bilirdi. Benim yaptığım evlilik biçimi harika filan demezdi. Sadece onun kocası idi, gerçek bu idi ve bu gerçek üzere yaşadı hep.

Amcam beş para etmez oğluna büyük ablamdan başlayarak bende dahil hepimizi istedi. Babama abilik taslayarak yaptı bunu. Ama babam akıllı ve kendi kuşağına göre ahlaklıymış. Abisine hiç yorum yapmadı ama topu hep anneme attı. Annem şiddetle reddetti her seferinde. Benim istemeden yaptığımı ben çocuklarıma bile bile yaptıramam dedi. Ben onların evliliğine ahlaksız diyemem çünkü o günkü şartları bizzat yaşamadığım için tam bir empati yapıp değerlendiremiyorum. Ama ben amcamın oğluyla evlenmem, annemde o şartların dışında olsa zaten o da evlenmeyeceğini her zaman söylerdi.

Annem okuma yazma bilmeyen bir kadındı. Ama karıncayı incitmekten çekinirdi. İnsanlığı salaklık boyutundaydı. Size taş atana siz hep ekmek atın derdi. Ama kendi kurallarıda vardı. Önemli olan onun için dürüstlük, samimiyet ve iyi niyetti. Böyle olan herkes onun kardeşi idi. Dışladıkları içinde zerre kadar fitne-fesat düşünemezdi. Zaten onları düşünmeyi dahi bilmezdi fakirim.

Babam imamlık yaptığı zamanlarda bizim köye uzak köylerde imamlık yaparmış. Babaannem evde 2 tane daha gelin olmasına rağmen annemi işleri yapsın diye babamın yanına yollamazmış. Çünkü öbür gelinlerin ana-babaları vardı, yani sahipliydiler. Annem öksüz ve yetim olduğu için daha kolay ezilen, babam tarafından da buna göz yumulan biri olduğundan o hep tarlada tapanda çalışmış. Arada bir babamın yanına gittiğinde hep birimiz olmuşuz zaten. :)

Babam gençliğinin salgıladığı hormonlar ile her ne kadar din adamıda olsa isteklerine yenik düşüp birkaz kez köyün dul kadınlarına kirazları okuyup okuyup yollamış ama bir halt edememiş. Tabi bu arada adı çapkın hafıza çıkmış o ayrı. Ettiysede biz bilmiyoruz günahı onun boynuna. Ama anlatırdı bize böyle böyle yaptım diye. Annem çok içlenmişti birgün babam anlatırken bunları ve küstü. Ben anneme dedimki gencecik adam gitseydin kocanın yanına, yalnız bırakırsan işte böyle olur vs vs. Amacım babamı kayırmak değildi. Üzerinden çok zaman geçmiş olmuş bitmiş bir olay yüzünden birbirlerini incitmesinler diyeydi. Ama annemede bir gerçeği göstermek adınaydı tabi. Neyse dediğim gibi bizim sevgi bağımız çok ama çok güçlüydü ve biz hep bir arada bu bağ yüzünden kalabildik.

Bu arada sevgili Notamatik, ben cıngıl bir anneyim. Boyunu posunu huyunu beğendiğim bir Sudanlıdan kimseye sormadan etmeden bir çocuk yaptım. Oğlumu doğurmak bu hayatta yaptığım en harika ve en doğru karar. Anne sahibi olma biçimim asla ama asla bu toplum değerlerine, gelenekçi islam düşüncesine uymuyor ama ben bunu bile isteye yaptım. Benimde o günkü şartlarım onu gerektiriyordu. Ve ailemden hiçbirine yaptığım olaydan ötürü ne beni ezmelerine, nede üzmelerine asla izin vermedim. Çünkü insanlar buna çok müsait, kardeşin bile olsa. Ben ve babası şu an ayrı çatılar altında yaşıyor olsak bile çocuğumuza olan sorumluluğumuzu hiç unutmadık. Benim oğlum şu an aile ortamında yaşayan çocukların bir sürüsünden daha sağlıklı. Çünkü senin de dediğin gibi iki yüzlü bir ailesi olmaktansa parçalanmış ama dürüst anne ve baba ile teker teker büyümesi onun akıl ve ruh sağlığı açısından daha iyi, bunu görebiliyorum.

Bak mesela benim en büyük ablam ve en küçük kızkardeşim çok ahlaksızdır. Ve bunu söylemişimdir onlara. Menfaatleri için her türlü entrikayı yaparlar, her türlü düzen ve hileleri vardır. Ama ben onları yinede çok severim. Başlarına birşey gelse ilk ben olurum yanlarında, yinede olurum, yine de olurum. Ama yaptıkları ahlaksızlığı söylerim ne bana nede bile bile başkalarına zarar vermelerine asla izin vermem, hiç vermedimde.

Ve yine ablalarımdan biri artık sen hacısın. Kapat şu başını, sil şu boyanı der durur. Hatta kıldığım namaza bile karışır yanlış der. Çünkü ben namazı Türkçe kılıyorum. Ama ben ona derimki, sen namaz dahi kılmıyorsun, yapmadığın birşey. Ben ise yapıyorum ve üstelik ben namazı Tanrıya kılıyorum bireylere değil. Birine birşeyi şöyle yap demen için önce o şeyi senin öyle yapman lazım derim. Kızar bana ama yinede beni çok sever ve hep şunu der. Ya ablacım kusura bakma cidden biz senin kadar insan olamıyoruz. Çünkü ben çok zor şeyler yaşadım. Buradakilerin çoğu bunların bir tekini bile belki tolore edemez. Ama ben hep şunu savundum. Sen önce iyi olursan hayat seni yarı yolda ve tek başına ve çaresiz asla bırakmaz. Benim ilkem bu. Sadece iyilik, o kadar.

Toplumumuza baktığımda insanlarımızın neredeyse tamamının annemden aşağı kalır yanı yok, fazlası var eksiği yok. Dedikoduculuk, iftiracılık, komploculuk gırla gidiyor. Hırsızlık arsızlık,, terör, kan davaları, kızlarını başlık parasıyla satmak, tecavüz ne ararsan ne ararsan fazlasıyla var. Öyle bir durumdayız ki; ahlaksızlığın birini yapmayan öbürünü neredeyse mutlaka yapıyor.

Ahlaksızlık bakımından bir toplumu; "ahlaklılar ve ahlaksızlar" olarak 2'ye ayıramayız. Çünkü bunun ortası da vardır. Bir ülkede 70 milyon insan yaşıyorsa, o ülkede 70 milyon ayrı ahlak seviyesi var demektir. O halde ikiye değil, 70 milyona bölmek gerekir. Senin yaptığın ise "ahlaklılar ve ahlaksızlar" olarak ikiye bölmek. Dolayısı ile, aileni ve yakın çevreni "Ahlaksızlar" sınıfına soıkamayacağına göre, direktman "ahlaklılar" sınıfına sokuyorsun. Çünkü sana göre sadece iki sınıf var.

Aksini düşünseydin; "Madem ki müslümanlar ahlaksız, bu kadar ahlaksız müslümandan nasıl oluyor da bu kadar ahlaklı ateist çıkıyor" demezdin. Bu neyi gösterir; ülkede sadece ahlaklılar ve ahlaksızlar gurubu olduğunu sandığını gösterir.

Buradaki ateistlerin büyük çoğunluğu müslümanlar ahlaksızdır diyor. Ona istinaden bu kadar ahlaksızdan bu kadar ahlaklı nasıl çıktı sorusu aklıma geliyor ve sordum.

Bana göre ahlaklılar yada ahlaksızlar yok. Ama ben insanları iki sınıfa ayırdım, bu doğru. İnsan olabilenler ve insan olmayanlar. Bunun ikisinin arasında insan yok çünkü. Ama ahlak şartlara, çevreye, çağa göre değişkenlik gösterebildiğinden başı sonu belli olmayan senin dediğin gibi birşey. Ama insanlık öyle değil. Olanı ve olmayanı çok bariz belli.

Mesela dürüstlük benim için bir ahlak göstergesidir.

Birisi ben çalmaktan hoşlanıyorum ve çalıyorum diyorsa, yaptığı eylem ahlaksızlıktır ama söylemi dürüsttür.

Yada benim bir arkadaşım var. Evli bir erkekle ilişkisi var ve benim rahat yaşantım üzerinden bana namus abidesi kesilir. Şimdi konuşmuyoruz, zira ona ikiyüzlü olduğunu söyledikten sonra konuşmanın bir anlamı olmadığını düşündüğüm için konuşmuyorum.

Evli bir erkekle ilişkisi var ama dışarıdan bakınca dindar-namuslu bir giyim şekli var, kendini bunun kamufle edebiliyor.

Ben ise boyalı-taralı açık saçık biriyim ve kendimi kotarma şansım yok namus açısından. :)

Benim için insan neye denir onuda söyleyimde aklında soru işareti kalmasın.

Söylemleri ile eylemleri örtüşen herkes insandır benim için ve bu insanlarda bulunan kötü huy ve meziyet diyebileceğimiz şeyler elbet barınır ama şöyle bir yanı vardır bu insanların. Söylemleri ile eylemleri bir olan yaptığının farkındadır, hata yapsa bile bundan dönmesi kolaydır.

Ama benim o arkadaşım. Beni namussuz addedip yaptığını görmeyip sırf toplumun ona biçtiği etiket ile kendini namuslu gördüğü için asla ama asla yaptığı ahlaksızlığın ne farkını anlayacak, ne boyutunu bilecek. O yüzden bu insanları değiştirmek çok ama çok zor.

Senin annen benim annemden çok daha ahlaklı olabilir. Ben bunu kabullenebilirim. Ama tersi olsa sen kendi içinde dahi olsa kabullenemezsin. Çünkü ben bireyciyim, sen ise ailecisin.

Ailecisin diyerek tam olarak ne dediğini bilmiyorum ama benim ahlaksız kızkardeşim hasta. Ve ben onu çok seviyorum. Eğer insanı ve akrabayı sevmek aileci olmaksa evet öyleyim. Ama onun yaptığını yapmıyorsam ki yapmıyorum bireyden genele giden bir yolu izliyorum demektir.

Ben annemin, babamın, kardeşlerimin ve akrabalarımın ahlaksız olduğunu deklare etmesem dahi kendi içimde düşünebilirim ama sen kendi içinden bile düşünemezsin. Çünkü ailecisin.

Ben onlara açık yüreklilikle deklare edebiliyorum. Buradan hareketle senden daha cesur olduğumu söylesem bana kızmazsın umarım. :)

Ben akrabalarımın hiç biriyle kesinlikle görüşmem. Özellikle anne tarafımın, 30 yıldan uzun bir süredir tek bir tanesini görmedim. Neden? Çünkü hepsi ahlaksız. Ama kendilerine sorsan onlardan ahlaklısı yoktur. Çünkü onların ahlakı sadece zina yapmamak ve hırsızlık yapmamakla sınırlı.

Bizler ateistler olarak ebeveynlerimizden aldıklarımızdan sadece dini reddetmedik. Herşeyi reddettik. Dolayısı ile ahlakı da reddettik. Onlardan çok ahlaklı olduğumuz için değil, olabilmek için reddettik. Hatta dinden önce bunları reddettik, sonra dini reddettik. Çünkü zaten bunları reddetmeseydik, dini de reddedememiş olurduk.

Çünkü her iyi şeyin aileden geleceğine, kötü şeylerin ise aile dışından geleceğine inanmış bir insan, ailesini hiç bir zaman gerçek anlamda irdeleyemez ve dolayısıyla aileden gelmiş olan dini de gerçek anlamda tarafsız bir şekilde irdeleyemez. Çünkü nasıl ahlak aileden geldiği için sapasağlamsa, din de aileden geldiği için sapasağlam ve güvenilirdir. İncelemeye gerek yoktur.

Her ne kadar benimle örtüşmeyen insanları öteliyor gibi görünsemde aslında bunu tam yaptığım söylenemez. Çünkü bende en az annem kadar salaklık derecesinde iyiyim diyebilirim. insanlara kendimi çok kullandırtırım. Birinin bir işi olsun beni defalarca hayal kırıklığına uğratsa bile koşa koşa gider yinede onu yaparım. Niye biliyor musun? Çünkü ben hiçbir zaman içinde yaşadığım şu çoğunluğu dangalakların oluşturduğu topluma kendimi ispat gibi bir çaba içine hiç girmedim. Benim yarışım hep kendimle olmuştur. Ticaret Lisesi okuduğumdan mıdır nedir her akşam bilanço çıkartırım, kendi bilançomu.

Bugün kimi üzdüm kimi üzmedim. Bugün kime iyi davrandım kime iyi davranmadım. Ve hep aktifin bir önceki günü geçmesini hedefledim. Yani ben hep kendimle yarıştım, başka hiçbir rakibim olmadı, olamadı. Ne hayata bakış, ne yaşam biçimi, ne de din.

Biz aileden gelen herşeyi sil baştan yaptık. Töre, örf adet, ahlak ile başladı, en son konu dine geldi ve sonunda dini de sil baştan ele aldık.

Ailelerimiz ahlaksız da olabilir ahlaklı da. Ama ahlaklı veya ahlaksız olduklarını deklare etmesek dahi, kendi içimizde onları da yargılamaktan geri kalmayız çünkü amaçlarımız arasında onların ahlakını geçmek de var. Ahlak da dahil olmak üzere, önümüze hazır koyulanları irdelemeden cumburlop diye yeseydik, biz şu anda zaten ateist de olamamış olurduk ve dolayısıyla kendimiz de müslüman olacağımız için, müslümanları ahlaksız da bulamazdık ve dolayısyla böyle bir konu da mevzubahis olmazdı.

Biz ateist karakterli olduğumuz için ateist olduk, ateist olduktan sonra ateist karekterli olmadık. Çünkü önce ateist olabilecek karaktere sahip olunur, ondan sonra o karakterle ateist olunur. Ateist karakterli olmanın da en birinci ilkesi, annemin sofrasında ne bulursam alır hiç bakmadan cumburlop diye yutarım ilkesinden vaz geçmektir. Biz o sofradakilerin hiç birini "acaba yenir bir şey mi değil mi" demeden alıp yutmayız. Zamanında yuttuklarımızın da hepsini kustuk, kendi soframızı kurup kendi yemeklerimizi yedik. Bu yemeklere örf, adet, gelenek, görenek ve din de dahil olduğu gibi aynı zamanda da ahlak da dahildir.

Çünkü biz biliyoruz ki; bu kadar çok kapkaçın, hırsızlığın, tecavüzün, cinayetin, magandalığın kol gediği bir ülkede, herkes "memleketin çivisi çıkmış" derse, sanki bu kadar suçu ve adiliği uzaylılar yapıyormuş gibi, tek bir kişi bile çıkıp ben de bu ahlaksızlara dahilim, benim ailem de dahil diye düşünmezse, hiç istisnasız herkes ama herkes kendisini ve ailesini halktan apayrı görürse, ahlaksızlığın asıl kaynağı budur.

Evet doğru söylediklerin var. Bak mesela dün bir arkadaşla konuşuyorduk hep ben çok iyiyim diyor. Döndüm dedimki. Yahu sokaktaki her insana sorsan tek tek hepsi çok iyi. İyide bu ülkede bir sürü zulüm ve gözyaşı var, bir sürü haksızlık ve kötülük var. Kim yapıyor bunları, Normandiyalılar mı diye sordum. Bana ne dedi biliyor musun?

Ben benim yaptığıma bakarım, başkası beni ilgilendirmez.

Sen o zaman yeteri kadar iyi olmamakla beraber kötüsün dedim. Şaşırdı. Çünkü dedim sen kimseye zarar vermediğini savunuyorsun ama başkasının yaptığı zulümede göz yumarak zulümün meşrulaşması ve yayılmasına çanak tutuyorsun, dolayısı ile sen iyi değil kötüsün dedim. :) Attın yine havanı diyerek beni susturmaya çalıştı. Ama ben koca çiviyi çaktım, o uğraşacak çıkarmakla.

Yukarıda da sana dediğim gibi, modernleşmişsin, çağdaşlaşmışsın, kendini eğitmişsin ve her konuda aileni geçmişsin. Ama ahlak konusunda malesef duvara toslamışsın. Çünkü ailenin ahlakı senin sınırındır. Bu sınır senin duvarındır. Duvarı gördüğün için ahlakta yolun sonuna geldiğini düşünüyorsun. Oysa ki o duvarın arkası da var. Ama arkasını görmek için o duvarı yıkmak gerekir. Ama sen o duvarı yıkamazsın. Çünkü o duvar senin ailenin duvarı ve sen ailecisin. Anca beraber, kanca berabercisin. O duvarı aşıp öbür tarafına geçip, ailenle aranda duvar kalmasına gönlün razı olmuyor.

Umarım yazılanlardan benim senin kafandaki model olmadığımı görmüşsündür.

Biz ise daha ateist olmadan önce, ne gemiler yaktık, ne duvarlar yıktık. Duvarları yıka yıka gemileri yaka yaka bir de baktık ki ateist olmuşuz. Farkında olmadan.

Binlerce yıldır anlatılan "Duvarın arkasında ahlaksızlık var, kötüler var, başka da bir şey yok" masallarına inanmayıp, duvarları aştık, yıktık, bir de baktık ki, dedelerimizin duvarının arkasında gerçek insanlık varmış.

Sen o duvarı aşamazsın. Çünkü ailenin de seninle birlikte duvarın ötesine geçemeyeceğini bildiğin için, o duvarın arkasında yanlız kalacağını, kimsesiz kalacağını sanıyorsun.

Laf salatası mı yapıyorum? Soruyu ağzımda geveliyor muyum? İçin rahat edecek mi? İçin rahat edecekse, sevineceksen sana küçük bir hediyem olsun:

* Anam da ahlaksız.

* Babam da ahlaksızdı.

* Kardeşlerim de ahlaksızlar.

* Akrabalarım daha da ahlaksız.

* Dedelerim de annaannem ve babaannem hepsinden ahlaksızdı.

* 25 sene önceki ben, son derece ahlaksızdı.

Şimdi de "neye göre ahlaksız" mı diyeceksin?

Bana göre ahlaksız. Benim ahlak seviyeme göre ahlaksız.

Şimdi de "Madem ki ahlaksızlar, onlarla nasıl yaşıyorsun, onları nasıl sevebiliyorsun" diyeceksin. Bir laf vardır; "Koyunun olmadığı yerde, keçiye Abrurrahman Çelebi derler". Elimde olanla yetinirim. Nasıl olsa ben ailemi ahlaksız görsem dahi, toplum onları ahlaksız görmüyor. Çünkü aynı ahlaksızlıklar toplumun neredeyse tamamında var. Elimde bulunanla yetinmek zorundayım. Ben de isterdim ailemin en az benim kadar ahlaklı olmasını ama madem olmuyor, ben de bu kadarı ile yetinirim. Ayrıca aile bağları denen bir şey var. O yüzden onları o bağlarla da sevebilirim.

Ben seni okurken aramızda inanç dışında hiçbir fark göremedim. Beni seninle ayıran tek düşünce. Sen ateizmin insanı daha özgür düşünceye ve daha ahlaklı bir duruşa götürdüğünü savunuyorsun. Ben ise insan olmanın yolunun iyi olmaktan geçtiğini savunuyorum.

Ahlak; sınırları olan bir şey değildir Bergüzar! Yol aldıkça sonu gelmez. Hele böyle bir ülkede, ailelerimizin duvarlarıyla hiç sınırlı değildir. Bu anlattıklarımı anlayabileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü sen bir çok şeyi aştığın için, kendinin duvarların arkasına geçtiğini sanıyorsun. Sırtında ailenle o duvarın üstünden atlamış olamazsın. Duvar daha da ötede. Yoluna devam et. Yol daha çok uzun. Sadece senin değil, hepimizin yolu çok uzun.

Saygılar, sevgiler.

Evet, söylediklerine katılıyorum. Yol uzun ve tek rakibim yine benim. Benim önümde duvar hiç olmadı, senin karşılaşmış olman cidden çok ilginç.

Ve son olarak şunu demek istiyorum.

İnsanın kendine dürüstüm ve ahlaklıyım diyebilmesinin tek kıstası vardır.

O da herkese her ne olursa olsun eşit ve adil iyilikten geçer. Sadece bu kadar, iyilik.

Ve iyiler ahlaklıdır.

Selam ederim.

Sevgili Notomatik..

Bergüzar'a yazmışsınız ama bir inanır olarak cevap verme durumunda hissettim.

Ahlak diye evrensel bir doğru yoktur,daha önce de yazdım.Siz kısaca teizmden ya da gelenek görenek vs..den uzaklaşmak , ahlaki yönde bir ilerlemedir şeklinde bir çıkarımda bulunmuşsunuz.

Üzgünüm ama bu bir yanılsama :)

Ahlak sistem içi özne yaratır notomatik..bir dışlama kurumudur.Sizin yaptığınız ahlak'ı ateizm ile özdeşleştirerek yani kurumsallaştırarak yeni bir baskı aracı üretmek..ama farkında değilsiniz.

ki bizim toplumumuzda az ahlaklı ya da daha ahlaklı olmak çoğu kere maddi sebeplidir.Bugün içinde yaşadığımız toplumda derece derece ahlaksızız hepimiz.Biraz daha ahlaklı olan,daha az ahlaklı olana ahlak dersi verir :)

Biraz daha ahlaklı bir toplum olmamız için,sistem tarafından dağıtılan nimet ve külfetlerin

daha eşit paylaşımı gerekiyor.Bu apaçık ortada..

benim mesela lisanssız virüs programı kullanan bir tek avrupalı arkadaşım yok.ne acı değil mi?

göreli ahlaksız milletiz işte..

Ve Zensen'imin bu iletisine katılmamak mümkün değil.

Selamlar canım.

tarihinde berguzar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

noir tanrı neden psikolojik, nörolojik veya genetik rahatsızlıklara sahip insanları yaratmıştır? bu insanlar suç işlemeye meyilli oluyor. eylemlerin senin kontrolünde mi sanıyorsun. genetik yapın, yaşadığın ortam, arkadaşların, çocukluğundaki deneyimler vs. hepsi bir araya gelip bir noir oluşturuyor. ve kararları o noir veriyor. senin bir olay karşısında vereceğin tepkiyle çocukken sürekli babasından dayak yiyen, asosyal, tecavüz mağduru birisinin tepkisi aynı olmaz. yani iyi/kötü olmak tamamen bizim elimizde değil. doğa kontrol ediyor.

evrime gelelim. madem evrim tanrının bilinci. ve tanrı ölümden sonra eylemlerimize göre karşılanacağımızı söylüyor diyelim. bu tanrının en azından evrim sürecinde bu tarz genetik bozuklukları elemesi gerekmezmiydi. sınav ortamının adaletsizliğinden bahsetmiyorum bile.

ve fıtrat meselesi. allah insanı iyi olmaya kılavuzlamıştır diyorsun. ama dünyaya bakıyoruz hırsızlık, uyuşturucu, cinayet vs. her yerde. o zaman şunu da demen lazım. allah insanların içine suça, günaha karşı dayanılmaz bir cazibe koymuş. ve bu allahın iyiye kılavuzlamasından baskın çıkıyor!

bu konuları ya çok düşünmemişsin, ya iyi düşünememişsin.

İnsanı evrenden ayrı bir canlı oarak düşünemeyiz.Evrende herşey zincirleme bir şekilde birbirine bağlı ve bağımlıdır.Hiç bir olumsuzluk yoktur ki sevgi ve bilgi ile aşılamasın.Hala dinlerin etkisinde olduğumuz için durum değerlendirmesi yapamıyoruz.Bizler daha yeni yeni bilgiye ulaşıyoruz.Fakat sevgi konusunda o kadar emin değilim.Bilgiyi ne yönde kullandığımız çok önemli.

Psikolojik etkiler sevgi eksikliğinden ,genetik rahatsızlıklar bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.Eylemlerim benim kontrolümde olmayabilir fakat düşüncelerimi ben yönlendiriyorum.Düşünceler zamanla amaca yönelirler.Yeterki sevgi ve bilgiye sahip olalım.

Babası tarafından şiddete maruz kalan kişiye gelelim.İki türlü davranış sergileyebilir.Birincisi babasını taklit etmek.İkincisi evladını kendi maruz kaldığı şiddeten korumak..Zayıflığımı iki şekilde bertaraf ediyoruz.Hangi yolu seçtiğimiz önemli.

Aslında insanın cennet ve cehennemini kendisi yatarması için mevcut zemini var.Dinler de bu düşüncelerle oluşmuş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...