Jump to content

Günah Çıkarma Yolsuzluğu


Recommended Posts

En yaygın olanı Hristiyanlıkta.

resmileşmiş resmen. :lol:

Şimdilerde internette de yaygınlaştı.

Ucunda para olunca günah ta çıkarılır, cin de.

Buyrun. Bakalım dindar kardeşlerimiz ne diyecekler bu yolsuzluğa?

Sevgili pante bu konuda türkiyedeki tarikatlerin eline su bile dökemez hıristiyanlar. Hıristiyanlarda günah çıkarma olayında ücret vermı bilmiyorum ama var olduğunu saysak bile yinde bizimkilerin yanında devede kulak bile sayılmaz.

Çünkü tarikatlere giren kişilere tevbe adı verilen bir nevi günah çıkarma rtüeli şart koşulur. Ondan sonra mürid artık,herşeyiyle,karısı,kızı ve zenginliği ile şeyhinin sağılacak ineği konumua gelir

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Hristiyanlar rahiplerini rabb edindiler..."

İslamda ise üfürükçülük yolu ile cinn çıkarma(!)olayı olduğu sanılır fakat bunu yapmak bilakis haramdır.

cahiliye dönemi adetidir ve İslamın gelmesi ile yasaklanmıştır.fal,kahinlik,büyücülük te bu kabildendir

aynı biçimde üfürükçülük gibi bunlarda yasaktır...

saygılar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili pante bu konuda türkiyedeki tarikatlerin eline su bile dökemez hıristiyanlar. Hıristiyanlarda günah çıkarma olayında ücret vermı bilmiyorum ama var olduğunu saysak bile yinde bizimkilerin yanında devede kulak bile sayılmaz.

İncil'de yok, uygulamada var ama kiliseye yardım adı altında.

Kur'an'da var, uygulamada ise Hristiyanlıktaki gibi günah çıkartma adı altında değil ama dolaylı olarak var. Keffaretler, camiye yardımlar, kurslara-vakıflara bağışlar gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Hristiyanlar rahiplerini rabb edindiler..."

İslamda ise üfürükçülük yolu ile cinn çıkarma(!)olayı olduğu sanılır fakat bunu yapmak bilakis haramdır.

cahiliye dönemi adetidir ve İslamın gelmesi ile yasaklanmıştır.fal,kahinlik,büyücülük te bu kabildendir

aynı biçimde üfürükçülük gibi bunlarda yasaktır...

saygılar...

Aslanım peygamberine hakaret etme.

, Islâm kaynaklarindan bir kismina göre, güyâ Cibril, bir gün Muhammed'in yanina gelerek ona uyanik olmasini ve çünkü Ifrit'in (ki Cin'lerin en tehlikelisi olarak bilinir) kendisine kötulük yapacagini haber verir ve yataga girdigi zaman Tanri'ya siginmasi için yukarda degindigimiz sûreleri okumasini söyler. Güyâ Muhammed, Cibril'in bu dedigini yapmak sûretiyle tehlikeden kurtulmus olur.

Islâm kaynaklarindan diger bazilarina göre, söz konusu sûre'lerin inisine sebeb olan olay, Yahudi'ler tarafindan Muhammed'e büyü yapilmasiyle ilgilidir ki, kisaca söyle özetlenebilir: Muhammed bir gün rahatsizlik hisseder; yemek yiyemez ve cinsî münasebette bulunamaz. Fakat az geçmeden Cibril ve Mikail adiyle bilinen iki melek gelip Muhammed'e, rahatsizliginin nedeni'ni bildirirler; ve anlatirlarki Yahudi'ler, Lebîd Ibn-i A'sam adindaki bir büyücü'ye para vermisler ve Muhammed'i büyülemesini istemislerdir. Ve onlarin bu istegi üzerine büyücü, bir ipe on bir dügüm atmis, ayrica da saç ve sakal tarantisi ile erkek hurmanin kurumus çiçek kapçigini koyarak bunu bir iple "Zervan" kuyusuna indirmistir. Ve iste Muhammed'in yemek yiyemeyip, cinsî münasebette bulunamamasinin nedeni, bu büyü'dür. Cibril ve Mikail bunu anlattiktan sonra Tanri'nin kendisine sifâ gönderdigini bildirip giderler. Bir rivâyete göre güyâ Cibril, kuyu'daki ipin çikartilmasini istedigi için Muhammed Ali'ye emir verir ve ipi kuyudan çikartip dügümlerine çözdürtür; böylece büyü ve sihir bozulmus olur. Bir baska rivâyete göre, yanina bir kaç kisiyi alarak kuyu'nun bulundugu yere gider ve kuyuyu kapattirir [bu konuda bkz. Sahih-i Buharî Muhtasari... (Cilt VIII, sh; 471, Hadis no. 1312; ve Cilt 9 sh. 52, Hadis no. 1352); Ayrica Benim "Kur'ân'in Elestirisi 1" adli kitabima bakiniz.].

Sunu da ekleyelim ki Muhammed, ara sira basinda agri hisseder ve bu agri'nin kendisine yapilan sihir ve büyü'den geldigini söylerdi. Bas agrisini gidermek için, bir yandan yukarda degindigimiz âyet'leri okur ve özellikle: "... dügümlere nefes eden büyücülerin serrinden... Rabbime siginirim" (K. Felâk sûresi, âyet 1-5) âyeti'ni tekrarlar, fakat diger yandan da basindan hacamat olurdu. Fakat bunu da yeterli bulmaz, bir de "avce hurmasi" diye bilinen meyve'den yerdi. "Avce hurmasi" denen sey (ki Türkçe'de karsiligi "Balçik hurma" oluyor) Medine'de yetisen hurmalarin en lezzetlisi olarak biliniyor; güyâ Cennet'ten gelmedir. Muhammed'in söylemesine göre bu hurma agaci'nin meyvesi, insanlari sihir ve büyüden kurtarmaga yeterlidir. Bunu anlatmak için söyle demistir:

"Her kim sabahlari aç karnina yedi tâne Avce hurmasi yerse, o gün içinde o kimseye ne sem (zehir), ne sihir zarar vermez" [bkz. Diyânet yayinlari, Sahih-i Buharî Muhtasari... cilt 11, sh. 393. Hadis no. 1863]

Avce hurmasinin insanlari sihre karsi koruduguna öylesine inanmisti ki, bu hurmayi agzinda çignem yaptiktan sonra yeni dogan çocuklarin agzina çalar ve bereket duâ'sinda bulunurdu. Böylece o çocuga büyü ve sihir gibi seylerin tesir etmeyecegini düsünürdü. Bundan dolayidir ki kadinlar, yeni dogan çocuklarini Muhammed'e getirirler, ve o da çocugu üfürür, ve agzinda çignedigi hurmayi çocugun agzina tükürürdü. Diyânet yayinlarinda, Esma adindaki bir kadinin söyle konustugu yazili: "Ben Abdullah'i (Medine'de) dogurdum. Sonra (çocugu Resûlullâh'a) getirdim de kucagina koydum. Bunun üzerine Resûlullâh bir hurma istedi. Onu çigneyip çocugun agzina tükürdü. Bu suretle oglumun midesine ilk giren sey Resûlullâh'in tükürügü oldu. Sonra Resûlullâh hurma çignemiyle çocugun damagini ugdu. En sonra çocuga duâ buyurdu, bereket vesahadet temenni eyledi" [Diyânet yayinlari, "Sahih-i Buharî Muhtasari..., cilt 10, sh. 116 hadis no. 1558]

Yine Islâm kaynaklarindan ögrenmekteyiz ki Muhammed, çesitli hastalik ve rahatsizliklari okuyup üfürerek tedavi yollarina gider, "tükürüklü üfürük" ya da "tükürüksüz üfürük" usulleriyle is görürdü. Tükürük kullanirken buna toprak karistirdigi da olurdu. Toprak olarak Medine topragini kullanirdi; çünkü Medine topraginin "serefli" ve "bereketli" oldugunu söylerdi. Söyle yapardi: Sahadet parmagina tükürür, sonra tükürüklü bu parmagini topraga sokar, ve parmagina bulastirdigi toprakla hastayi sivardi [bkz. Diyânet Yayinlari, Sahih-i Buharî Muhtasari... cilt 12, sh. 92].

Göz agrisi gibi hastaliklar için, topraksiz tükürüklü üfürük usüllerine bagvururdu. Örnegin Hayber seferinde Ali'nin, göz agrisina yakalandigini ögrenince hemen yanina getirtmis, ve gözlerine tükürmüstür. Kaynaklarin bildirmesine göre güyâ Ali'nin gözleri hemen iyilesmistir [bkz. Diyânet Yayinlari, Sahih-i Buharî Muhtasari... cilt 8, sh. 34, Hadis no. 1236].

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamın menşeinde Qur'an kanadından baktığımız zaman tarikatçılık ya da buna benzer şeyler yoktur...

yine bunların özünü oluşturan tasavvuf ta aynı şekildedir ne kadar bazı Qur'an'a mutabık öğretileri varsada bid'attir...

saygıyla...

Link to post
Sitelerde Paylaş
İslamın menşeinde Qur'an kanadından baktığımız zaman tarikatçılık ya da buna benzer şeyler yoktur...

yine bunların özünü oluşturan tasavvuf ta aynı şekildedir ne kadar bazı Qur'an'a mutabık öğretileri varsada bid'attir...

saygıyla...

Vardır vardır. Adamların en büyük örneği muhammed.

Muhammed allahın emri vahiy geldi palavrasıyla evlatlığının karısını almış, şeyhlerde allahın emri rüyamda gördüm diye müritlerinin karılarından güzel olanları kendilerine alıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hirsitiyanlikta gunah cikarma denilen sey

gunahlarinizi kilise onderlerine itiraf edin ve tanrinin onune getirip dua edin diye incilde bahseder,

ayrica bazi ayetlerdede, "gunahlarini birakmis kisi affedilmistir, suphe yoktur" cumlesi ile peder bu garanti ile gunahin bagislandi der.

yani din icinde bir mantik zinciri altinda isler,

su ana kadar hic parayla gunah cikarma gormedim..

ama kilise tarihinde mutlaka olmustur, ve yapanlarda olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günah Çıkarma Kur'an'da da var

Tevbe/ 101. Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.

102. Onlardan bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

103. Onların mallarından, onları günahlarından arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlara huzur verecektir.

Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Muhammed, tevbekar olanlardan sadaka topluyor ve onları günahlarından arındırıyor Allah'ın emriyle. Hristiyan papazlar da benzerini yapıyor ama İslam bunu çarpıtarak eleştiriyor.

Son ayette bir başka ilginç olan ise Allah'ın bu tevbekarlar için Muhammed'den dua istemesi.

"Bana onlar için dua et ki manen rahatlasınlar, kalpleri yatışsın, teselli olsunlar, huzur bulsunlar" diyor Allah.

Yoruma açık.

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
hirsitiyanlikta gunah cikarma denilen sey

gunahlarinizi kilise onderlerine itiraf edin ve tanrinin onune getirip dua edin diye incilde bahseder,

ayrica bazi ayetlerdede, "gunahlarini birakmis kisi affedilmistir, suphe yoktur" cumlesi ile peder bu garanti ile gunahin bagislandi der.

yani din icinde bir mantik zinciri altinda isler,

su ana kadar hic parayla gunah cikarma gormedim..

ama kilise tarihinde mutlaka olmustur, ve yapanlarda olabilir.

pauvlus veya petrus olmasi lazim bunlara para ödemeyen iki kisi, ölüyorlar-öldürülüyorlar , birde yeni ahite ruhbanlik vardir , protestan larda ruhbanlik yok ama yeni ahite var .

tarihinde enNazzam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Günah Çıkarma Kur'an'da da var

Tevbe/ 101. Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.

102. Onlardan bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

103. Onların mallarından, onları günahlarından arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlara huzur verecektir.

Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Muhammed, tevbekar olanlardan sadaka topluyor ve onları günahlarından arındırıyor Allah'ın emriyle. Hristiyan papazlar da benzerini yapıyor ama İslam bunu çarpıtarak eleştiriyor.

Son ayette bir başka ilginç olan ise Allah'ın bu tevbekarlar için Muhammed'den dua istemesi.

"Bana onlar için dua et ki manen rahatlasınlar, kalpleri yatışsın, teselli olsunlar, huzur bulsunlar" diyor Allah.

Yoruma açık.

orda yilik zekat anlatiliyor , zekatta mala göre verilir günaha göre deyil ,, elvete zekata sevap vardir

tarihinde enNazzam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
pauvlus veya petrus olmasi lazim bunlara para ödemeyen iki kisi, ölüyorlar-öldürülüyorlar , birde yeni ahite ruhbanlik vardir , protestan larda ruhbanlik yok ama yeni ahite var .

hayir protestanlardada ruhbanlik var, protestan manastirlar var. ki

Link to post
Sitelerde Paylaş
orda yilik zekat anlatiliyor , zekatta mala göre verilir günaha göre deyil ,, elvete zekata sevap vardir

Uydurma Nazzam.

Yıllık zekatla ne ilgisi var. Anlaşılsın diye önceki ayetleri de yazdım.

Apaçık ayetler ortada.

Tevbe edip yaptıklarını itiraf eden Bedevi ve Medine'lilerden günahlardan arınmaları için sadaka almasını söylüyor.

Kim alacak sadakayı?

Muhammed.

Huzur bulsunlar, teskin olsunlar, rahatlasınlar diye kim dua edecek?

Muhammed.

Buna rağmen zekat diyorsun? Kur'an aramalarında zekat yazarsan ilgili ayetleri bulursun.

Biraz daha mantıklı cevap lütfen.

Link to post
Sitelerde Paylaş

pante

leopold wess in tefsirini bi oku belki manitkli gelir ,

Sadakât (tekili sadaka) terimini İngilizcede tam olarak karşılayan bir sözcük olmadığı için burada “Allah için sunulan şeyler” diye tercüme ettik.

Sadaka terimi, hem inanan kişinin bir başkasına sevgi ve merhamet saikiyle ihtiyarî olarak sunduğu her şeyi, yaptığı her türlü yardımı, hem karşılığında dünyevî hiçbir şey beklemeden, ahlakî ya da hukukî gerekçelerle yapmakla yükümlü olduğu yardımları, yani, örneğini 2:263 ve 264'de gördüğümüz (sadakât kavramının birincil anlamına denk düşmek üzere) her nitelikle hayırhahça ya da diğergâmca sunulan şeyleri yahut yapılan iş ve eylemleri, ve hem de zekât dediğimiz (“arındırıcı yükümlülük”: çünkü bunun ödenmesi, deyim yerindeyse, kişinin malını ya da servetini, bencil tasarruflarının yol açabileceği bulaşıklıklardan arındırır) zorunlu vergiyi kapsar. Yukarıdaki ayetin anlam örgüsü içinde bu terim, Müslüman cemaatin ya da devletin toplayıp yönlendirdiği malî kaynak ve imkanları işaret etmektedir. Bu kaynak ve imkanların hayırhahça, diğergâmca yapılan ihsanlar olma özelliği, onların hangi doğrultuda kullanılacağını belirleyen aşağıdaki 60. ayetle bir kere daha -ama bu sefer onlardan yararlandırılan kimseler açısından- ortaya konmaktadır.

Lafzen, “Onların mallarından Allah için sunulanı (sadaka) al”. Bu terimin anlamı için bkz. yukarıda 81. not. Burada sadaka öncelikle, her Müslümana farz olan ve malın belli bir kısmının verilmesini öngören zekât'ı (“arındırıcı yükümlülükler”i) ifade etmektedir. Zekât'ın devletin ya da cemaatin imamı (ya da başkanı) tarafından kabul edilmesi, terimin Kur’ânî anlamı çerçevesinde (arınma ya da kendini temize çıkarma anlamında), verenin Müslümanlığına delalet ettiği için Hz. Peygamber, davranışlarıyla ikiyüzlü olduklarını ortaya koyan kimselerden zekât kabul etmiyordu; bununla birlikte, yukarıdaki ayet Hz. Peygambere (ve dolayısıyla her devir için geçerli olmak üzere, devlet ya da cemaat başkanına) hem sözleriyle, hem de davranışlarıyla tevbe ve pişmanlıklarını gösteren kimselerden de zekât kabul etme izin ve yetkisini vermektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...