Jump to content

Şiir paylaşımı


Recommended Posts

Gıza Bak Hele

Böyledir kısrağın deli çağları

Çalmadan oynuyo kıza bak hele

Ben yarattım diyo alçak dağları

Kafirin verdiği poza bak hele

Bilmem neyin nesi kimin sıpası

Çözüldü göynümün katmerli pası

Göğüs göğüs değil füze rampası

Şafak mı söküyo yüze bak hele

Ten değil mübarek akrın sıcağı

Koynuna girenin söndü ocağı

Bir kalçayı seyret bir de bacağı

Tornada çekilmiş dize bak hele

Üst yanı Asyalı alt yanı Frenk

Her adım atış bir başka ahenk

Ela mı bela mı bilmem ki ne renk

Şu cellat bakışlı göze bak hele

Dedi ki 'Nasibim senmişsin meğer

On bin kez maşallah demeden eğer;

Koklarsan solarım, nazarın değer'

Ağzından yel alsın söze bak hele

Dedim ki; 'Ne olur tenhaya gidek,

Gidek de feleği perişan edek'

'Say' dedi 'o halde saçımı tek tek'

Haspanın ettiği naza bak hele

Görenler altını ıslatmış derler

Yatağı göl etti döktüğüm terler

Yetişin; yanıyo bastığı yerler

Giderken koyduğu ize bak hele

Cemal Safi

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ÖLÜME DAİR

Buyrun, oturun dostlar,

hoş gelip sefalar getirdiniz.

Biliyorum, ben uyurken

hücreme pencereden girdiniz.

Ne ince boyunlu ilâç şişesini

ne kırmızı kutuyu devirdiniz.

Yüzünüzde yıldızların aydınlığı

başucumda durup el ele verdiniz.

Buyrun, oturun dostlar

hoş gelip sefalar getirdiniz.

Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?

Osman oğlu Hâşim.

Ne tuhaf şey,

hani siz ölmüştünüz kardeşim.

İstanbul limanında

kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,

kömür küfesiyle beraber

ambarın dibine...

Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı

ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız

simsiyah başınızı.

Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...

Ayakta durmayın, oturun,

ben sizi ölmüş zannediyordum,

hücreme pencereden girdiniz.

Yüzünüzde yıldızların aydınlığı

hoş gelip sefalar getirdiniz...

Yayalar-köylü Yakup,

iki gözüm, merhaba.

Siz de ölmediniz miydi?

Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp

çok sıcak bir yaz günü

yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?

Demek ölmemişsiniz?

Ya siz?

Muharrir Ahmet Cemil?

Gözümle gördüm

tabutunuzun toprağa indiğini.

Hem galiba

tabut biraz kısaydı boyunuzdan.

Onu bırakın Ahmet Cemil,

vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,

o ilâç şişesidir

rakı şişesi değil.

Günde elli kuruşu tutabilmek için,

yapyalnız

dünyayı unutabilmek için

ne kadar çok içerdiniz...

Ben sizi ölmüş zannediyordum.

Başucumda durup el ele verdiniz,

buyrun, oturun dostlar,

hoş gelip sefalar getirdiniz...

Bir eski Acem şairi:

«Ölüm âdildir» — diyor, —

«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»

Hâşim,

neden şaşıyorsunuz?

Hiç duymadınız mıydı kardeşim,

herhangi bir şahın bir gemi ambarında

bir kömür küfesiyle öldüğünü? ...

Bir eski Acem şairi:

«Ölüm âdildir» — diyor.

Yakup,

ne güzel güldünüz, iki gözüm.

Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...

Fakat bekleyin, bitsin sözüm.

Bir eski Acem şairi:

«Ölüm âdil...»

Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.

Boşuna hiddet ediyorsunuz.

Biliyorum,

ölümün âdil olması için

hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...

Bir eski Acem şairi...

Dostlar beni bırakıp,

dostlar, böyle hışımla

nereye gidiyorsunuz?

NAZIM HİKMET

Link to post
Sitelerde Paylaş

NAAT

Seccaden kumlardı..

................................

................................

Devirlerden, diyarlardan

Gelip, göklerde buluşan

Ezanların vardı!.

Mescit mümin, minber mümin...

Taşardı kubbelerden tekbir,

Dolardı kubbelere “amin”..

Ve mübarek geceler dualarımız;

Geri gelmeyen dualardı...

Geceler ki pırıl pırıl

Kandillerin yanardı..

Kapına gelenler ya muhammed,

- uzaktan, yakından –

Mümin döndüler kapından...

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;

İki dünyada aziz ümmet,

Muhammed ümmetiydi...

Konsun – yine - pervazlara

Güvercinler,

“hu hu” lara karışsın

Aminler,

Mübarek akşamdır;

Gelin ey fatihalar, yasinler...

Şimdi seni ananlar,

Anıyor ağlar gibi...

Ey yetimler yetimi,

Ey garipler garibi;

Düşkünlerin kanadıydın

Yoksulların sahibi..

Nerde kaldın ey resul,

Nerde kaldın ey nebi!..

Günler ne günlerdi, ya

Muhammed!..

Çağlar ne çağlardı;

Daha dünyaya gelmeden

Müminlerin vardı...

Ve bir gün ki gaflet

Çöller kadardı,

Halime’nin kucağında,

Abdullahın yetimi,

Amine’nin emaneti ağlardı..

Hatice’nin goncası

Aişe’nin gülüydün..

Ümmetin göz bebeği

Göklerinresulüydün..

Elçi geldin, elçiler gönderdin;

Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin,

Beşiğin, yurdun, yuvan

Mekke’de bunalırsan;

Medine’ye göçerdin..

Biz,

Bu dünyadan nereye

Göçelim ya muhammed!

Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet

Altın devrini yaşıyor...

Diller, sayfalar, satırlar

“ebu leheb öldü” diyorlar;

Ebu leheb ölmedi ya muhammed!

Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor...

Neler duydu şu dünyada

Mevlidine hayran kulaklarımız;

Ne adlar ezberledi ey nebi!

Adına alışkın dudaklarımız..

Artık yolunu bilmiyor,

Artık yolunu unuttu

Ayaklarımız

Kabene siyahlar

Yakışmamıştır ya muhammed!

Bugünkü kadar!

Hased gururla savaşta;

Gurur; kaf dağında derebeyi..

Onu da yaralarlar kanadından

Gelse bir şefkat meleği..

İyiliğin türbesine,

Türbedar oldu iyi..

Vicdanlar sakat

Çıkmadan ya muhammed yarına!

İyilikler getir, güzellikler getir

Adem oğullarına...

Şu gördüğün duvarlar ki

Kimi taiftir, kimi hayberdir...

Fethedemedik ya muhammed

Senelerdir...

Ne doğruluk, ne doğru;

Ne iyilik, ne iyi;

Bahçende en güzel dal,

Unuttu yemiş vermeyi...

Günahın kursağında

Haramların peteği..

Bayram yaptı yabanlar

Semave’yi boşaltıp;

Save’yi dolduranlar

Atını hendeklerden – bir atlayışta –

Aşırdı aşıranlar..

Ağlasın yesrib!

Ağlasın selmanlar...

Gözleri perdeleyen toprak,

Yüzlere serptiğin topraktı...

Yere dökülmeyecekti ey nebi!

Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun – yine - pervazlara

Güvercinler,

“hu hu” lara karışsın

Aminler,...

Mübarek akşamdır;

Gelin ey fatihalar, yasinler...

Ne oldu ey bulut,

Gölgelediğin başlar?

Hatırında mı ey yol,

Bir aziz yolcuyla

Aşarak dağlar, taşlar

Kafile kafile, kervan kervan

Şimale giden yoldaşlar....

Uçsuz bucaksız çöllerde

Yine izler gelenlerin;

Yollar gideceklerindir....

Şu tekbir getiren mağara,

Örümceklerin değil;

Peygamberlerindir, meleklerindir.

Örümcek ne havada

Ne suda, ne yerdeydi

Hakkı göremeyen

Gözlerdeydi

Şu kuytu cinlerin mi, perilerin yurdu mu,

Şu yuva ki bilinmez;

Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi

Kumru mu..

Kuşlarını bir sabah,

Medine’ye uçurdu mu..

Ey abva’da yatan ölü,

Bahçende açtı dünyanın

En güzel gülü;

Hatıran uyusun çöllerin,

Ilık kumlarıyla örtülü..

Dinleyene hala

Çöller ses verir....

Yaleyl, susar,

Uğultular gelir...

Mersiye okur uhud,

Kaside söyler bedir;

Sen de bir hac günü

Başta muhammed, yanında

Ebu bekir,

Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü,

Destan yap ey şehir!

Konsun – yine - pervazlara

Güvercinler,

“hu hu” lara karışsın

Aminler,...

Mübarek akşamdır;

Gelin ey fatihalar, yasinler...

Vicdanlar sakat

Çıkmadan ya muhammed yarına!

İyiliklerle gel, güzelliklerle gel

Adem oğullarına...

Yüreklerden taşsın

Yine imanlar!

Itri, bestelesin tekbirini;

Evliya okusun kur’anlar..

Ve kur’anı göz nuruyla çoğaltsın

Kayışzade osmanlar...

Na’tını galib yazsın, mevlidini

Süleymanlar..

Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle

Geri gelsin sinanlar..

Çarpılsın, hakikat niyetine

Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel ey muhammed!

Bahardır

Dudaklar ardında saklı

“amin”lerimiz vardır..

Hacdan döner gibi gel..........

Miraçtan iner gibi gel...........

Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanat, ruzgar kanat;

Hızır kanat, cibril kanat,

Nisan kanat, bahar kanat;

Ayetlerini ezber bilen,

Yapraklar kanat...

Açılsın göklerin kapıları

Açılsın perdeler, kat kat..

Çöllere dökülsün yıldızlar,

Dizilsin yollarına

Yetimler, günahsızlar..

Çöl gecelerinden yanık

Türküler yapan kızlar

Sancağını saçlarıyla dokusun;

Bilal-i habeşi sustuysa;

Ezanlarını davud okusun!

Konsun – yine - pervazlara

Güvercinler,

“hu hu” lara karışsın

Aminler,...

Mübarek akşamdır;

Gelin ey fatihalar, yasinler...

(Arif Nihat ASYA)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Marya

Bekir Sıtkı Erdoğan

Sustu Another Life gazinosu

Sustu şarkılar,

Paletimde renk sustu, fırçamda şekil

Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde

Sustu Peramos'un mazgallarından

Şehre pancur pancur dökülen arya,

Artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,

Ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya.

Bu medar ikliminin tenha gecesinde

Sardı bambu kamışlarını pişman bir sukut

Sardı bu sizi.

Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı

Sapsarı bir şüphe sarar ya

İşte öylesine berbat bir hal var.

Hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey

Ama dördüncü tarassut kulesinde

Bir şüpheli sinyal var.

Hayır hayır yalan bütün bunlar

Artık ne kadere inanıyorum ne fala

Yalan söylüyor o falcı kadın

O hintli parya.

Ben yalnız sana inanıyorum

Yalnız sana, MARYA...

Beni kahrediyor böyle geçen her gece

Bu hoyrat yıldzlar, bu su, bu okyanus, bu yer

Ve gökyüzünde emanet duran

Şu asma fener.

İnan ki sevgili MARYA

Ne varsa hepsi yalan, hepsi keder

Ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük

Ve hepsi angarya.

Biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum

Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda

Pol'un ebedi matemine rağmen

Virjini olabilirdi bu vapurda

Ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.

Baharda geleceğim diyordun hani

Haydi gel daha ne bekliyorsun

İşte mevsim bahar ya.

Fırçam neden boyle titrer bilir misin?

Ve neden resimlerimde fon sapsarı.

Anlıyorsun değil mi yavrum

Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun

Bu tropikal zehir,

Bu mizmin malarya,

Sensiz nasıl da boş iskele,

Sensiz nasıl da tenha şehir

Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde

Koydan yıldızları çalmışlar bir bir,

Yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya.

Ama kim düşünür yıldızları,

Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler

Matemler içinde tekmil batarya.

Bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer

Birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer

Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz

Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.

Nasıl. Ağlıyor musun MARYA?..

Sil gözlerini, sil yavrum

Bizim yokluğumuzdan ne çıkar

Aşkımız var ya...

Link to post
Sitelerde Paylaş

TÜRKLER'İN TÜRKÜSÜ

Dilek yolunda ölmek Türkler'e olmaz tasa,

Türk’e boyun eğdirir yalnız türeyle yasa;

Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa

Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz.

Biz Tufanı yarattık uyku uyurken Batı,

Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.

Sorsan söyle diyecek gök denilen şu çatı :

Türk gücü bir yıldırım, Türk bilgisi bir deniz.

Delinse yer, çökse gök yansa kül olsa dört yan,

Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.

Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan,

Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz…

ATSIZ.

Link to post
Sitelerde Paylaş

8.10 Vapuru

Sesinde ne var biliyor musun

Bir bahçenin ortası var

Mavi ipek kış çiçeği

Sigara içmek için

Üst kata çıkıyorsun

Sesinde ne var biliyor musun

Uykusuz Türkçe var

İşinden memnun değilsin

Bu kenti sevmiyorsun

Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun

Eski öpüşler var

Banyonun buzlu camı

Birkaç gün görünmedin

Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun

Ev dağınıklığı var

İki de bir elini başına götürüp

Rüzgarda dağılan yalnızlığını

Düzeltiyorsun

Sesinde ne var biliyor musun

Söylemediğin sözcükler var

Küçücük şeyler belki

Ama günün bu saatinde

Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun

Söyleyemediğin sözcükler var

Cemal SÜREYA

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn Balalayka ben çok fazla şiir okumam ama CEMAL SÜREYA adını görünce okudum şiiri.Sanatçı'nın marjinali Cemal Süreya ve onun gibi üç beş isim olarak karşımıza çıkar bizim ülkemizde.Malesef.

Cemal Süreya'nın bir şiirini de ben kopyalayayım:

BİLİYORUM SANA GİDEN

Biliyorum sana giden yollar kapalı

Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya

Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi

Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;

Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor

Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;

Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım

Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;

Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,

Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,

Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu

Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

CEMAL SÜREYA

tarihinde zensen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Rabbimin ayetleri, tüm şiirlerden daha mükemmel, akıcı ve etkileyicidir. Çünkü, tüm şairleride yaratan, semada olan Allah` tır.

1.Güneş'e ve onun parıltısına andolsun,

2.Onu izlediği zaman Ay'a,

3.Onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze,

4.Onu sarıp-örttüğü zaman geceye,

5.Göğe ve onu bina edene,

6.Yere ve onu yayıp döşeyene,

7.Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene',

8.Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).

9.Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.

10.Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.(Şems)

tarihinde HARUNN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Rabbimin ayetleri, tüm şiirlerden daha mükemmel, akıcı ve etkileyicidir. Çünkü, tüm şairleride yaratan, semada olan Allah` tır.

1.Güneş'e ve onun parıltısına andolsun,

2.Onu izlediği zaman Ay'a,

3.Onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze,

4.Onu sarıp-örttüğü zaman geceye,

5.Göğe ve onu bina edene,

6.Yere ve onu yayıp döşeyene,

7.Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene',

8.Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).

9.Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.

10.Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.(Şems)

Res resmen Kuran'a şiir dedin bittin. :p Tevbe et :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Res resmen Kuran'a şiir dedin bittin. :p Tevbe et :D

Bu Kur'an'ı okumadığından oluyor Harun kardeşimizin.

Yasin Suresinden örnek verelim. Belki sayın kardeşimiz bu tavrından vazgeçer.

Veme allemnehüşş'ihra veme yenbeğıleh.. İnhüve ille zikrun ve kur'enin mübin

Yasin 69

tarihinde jennajameson tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Kur'an'ı okumadığından oluyor Harun kardeşimizin.

Yasin Suresinden örnek verelim. Belki sayın kardeşimiz bu tavrından vazgeçer.

Veme allemnehüşş'ihra veme yenbeğıleh.. İnhüve ille zikrun ve kur'enin mübin

Yasin 69

69.Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır

Bu ayeti biliyorum tabi. Kuran, bir şair kitabı değildir elbette. Amacı bu değil. Fakat, şiirsel özellikleride aşikardır. Bu da, günün şartlarına hitap etmesinden dolayıdır. Hz Musaya sihirbazlık verildi, Çünkü, sihir ön planda idi. Kurana ise, edebilik verildi. Ortam böyle gerekiyordu çünkü.

Res resmen Kuran'a şiir dedin bittin. :p Tevbe et :D

Seni bir yerden çıkaracağım ama nerden?

Eski nickin varmı?

tarihinde HARUNN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ste böyleee,

Gelileonun buraya tasidigi Camal Safi nin siiri bana göre süperdi.

Bende bir siirimi asiyim buraya

Gara közler-Gara közler

Yanmisam,yahilmisam,gara közler yüzünden,

Nolur tekbir laf eyle,sevdiyini özünden.

Közüm önümde közler,gulahlarimdadir sesin,

Yüzüme sankim vurar, senin ohsir nefesin.

Elim bir kerre tuttun,yermi titredi menmi?

Düslere garg olmusam,bunu nedeni senmi?

Men sensiz olamiram,nolur gelde bir kercik görem.

O kömür saclarini,otur önüme örem.

Sen öz yaylalarin acmis gir ciceyi.

Sen mene, yangilar iceceyi

Sen gara kirpik,gara gas,vayki ne gassssss,

Sen menim konlümün sececeyi.

Tüm güzellikler hak edenlerle olsun

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

HERKES SEVDİĞİNİ ÖLDÜRÜR

“Herkes Öldürebilir Sevdiğini”

Kulak verin sözlerime iyice,

Herkes öldürebilir sevdiğini

Kimi bir bakışıyla yapar bunu,

Kimi dalkavukça sözlerle,

Korkaklar öpücük ile öldürür,

Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini

Kimileri yaşlı iken öldürür;

Şehvetli ellerle öldürür kimi

Kimi altından ellerle öldürür;

Merhametli kişi bıçak kullanır

Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,

Kimi satar kimi de satın alır;

Kimi gözyaşı döker öldürürken,

Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;

Herkes öldürebilir sevdiğini

Ama herkes öldürdü diye ölmez!!!

Oscar Wilde

http://www.hayrolablog.com/ezel-dizisi-herkes-sevdigini-oldurur-oscar-wilde-siiri/

Sezona damgasını vuran Ezel dizisinden ve Tuncel Kurtiz'in sesinden dinlemek isteyenler linki tıklayabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Be Hey Dürzü

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa niye türban sorarsın

Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararım; içerim

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim

Esir iken mümkün müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine çıkardın amma

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz

Link to post
Sitelerde Paylaş

Be Hey Dürzü

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa niye türban sorarsın

Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararım; içerim

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim

Esir iken mümkün müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine çıkardın amma

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz

Ben bu şiire bayılırım, özellikle son dörtlük harika :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarih-i Kadime Zeyl (Kadim Tarihe Ek)

Tevfik Fikret Tarih-i Kadim şiirini yazar, bu şiire Mehmed Akif tepki olarak, 'Hic bilenle bilmeyen bir olurmu? şiiriyle yanıt verir bunun üzerine Tavfik Fikret'in Tarih-i Kadime Ek şiiri. Molla Sırat, Mehmet Akif oluyor!

Molla Sırat'a

Paraya hiç dayanmayan bir şairmişim

Zangoçluk edermişim Protestanlara gider

Size edebi saygılarımı sunarım efendim

Yani yıldızlı bir kursunun üstadına

Bilgin şairine yani İslam dininin

Molla Sırat hazretlerine yani

Lütfen bize ne güzel

Zangoçluğu yakıştırıvermişler

Ama aldanmış olmayasın sakın üstadım

Müslüman oğluyum ne de olsa

Sen o güzel dini anlatma bana

O dinden senin kadar ben de anlarım

Ben de okudum o Tanrı kitabını

Yüreğe doğan o sözleri ben de dinledim

Ben de dolaştım sizin gibi cami cami

Tanrı önünde ben de oldum iki kat

Açılırdı hayalimde cennet yolu

Dolardı yüreğime cehennem korkusu

Ulu Tuba'ya ben de tırmandım

Ben de çıktım melekler katına

Ezanı duydum mu bayılırdım

Nasıl koşardım o 'Tanrı' sesine!

Ben de tesbih çektim, dua ettim

Ben de namaz kıldım oruç tuttum,

Hepsini yaptım halt ettim!

Çünkü ne dendiyse inanmıştım

Kanmıştım senin kandıklarına

Bağlanmıştım körü körüne

Canımı adamıştım dinime canımı.

Tanrıyı da sevmiştim peygamberi de.

Ama onlar bu gün çok uzaklarda

Anladım ben asıl gerçek nerde

Anladım Hanya’yı konyayı

Bizi hakka götüren yol başka

Senin su saydıkların var ya hani

Su şaşılacak şeyler hani doğaüstü

Onlar hep masal hep kafadan atma

Buğun hiç durmadan arıyor insan

Gitgide görüyor işin içyüzünü de

Senin hokkabazlar unutmuşlar geleceği

İsa ile Musa, aldatılan ve aldatan

O büyülü değnek, bir koca kuyruklu yalan

İşte insanoğlu bir yerde böyle sapık

Beserin böyle delaletleri var

putunu kendi yapar kendi tapar

Git ara kiliseyi, dolaş Kabeci

Can sesini duy, tekbiri dinle

Umduğun, beklediğin şeyler nerde hani

Ortada bir tek şey göreme

Şeytanı da düzme, Allah’ı gibi

Buda’sı düzme, Ehrimen'i düzme, Yezdan’ı düzmece

Bir korkak kuşku yaratmış bunların topunu

Gölgeler baktım, gölgeler, gölgeler...

Sonra baktım bir karanlık uçurum

Haydi dön geri, dön geri, dön, oğlum!

Ve beynimden vurulmuş gibi devrildim.

Simdi benim ne cennet, ne cehennem umurumda

Bakarım evrene, şaşar şaşar kalırım.

Ne tapılan tanırım, ne taptıran tanırım

Yaradılışın kuluyum ben artık

Ben yaradılışın kulu

Pıtrak gibi işte gökyüzünde mescitler

İşte onlara orda vicdanım secde eder

İşte benim bundan böyle tapınmam bu

İşte bundan böyle benim vaktim böyle geçer

Artık öyle rahat, öyle rahat ki içim

Ayırt edemem kendimi bir kayadan

Tapınmakta biraz minnacık bir kuşla

Bir ishal kuşu da, la il ilahe illallah der

Ben de la ilahe illallah derim

Ve doğruluk ve alçak gönüllülük ve sıkı dostluk

Ve el uzatma ve koruma ve insaf ve acıma

Ve sonra bir şaire zangoç dememek

İşte buyuran bunlar benim vicdanıma

Benim ayinim düşünüp yapmaktır

Benim dinim insan gibi yaşamaktır

İnanmışım: Taparım ben varlığa

Her kanat bana bir melek sesi getirir

Ne işim var peygamberle benim

Beni Hakka bir örümcek götürür

Kitabım işte yeryüzü kitabı

Bendedir iyilik, kötülük tohumu

Varırım hep böyle ta mezara dek

Yeniden dirilmek bizim nemize gerek

Taşır insanların hem aşkını, hem acısını

Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek

İnsan gibi yaşamaktır buğun gerçek din

İnsan gibi yaşamak

Link to post
Sitelerde Paylaş

aysel git başımdan

aysel git başımdan ben sana göre değilim

ölümüm birden olacak seziyorum.

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

aysel git başımdan istemiyorum.

benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

dağıtır gecelerim sarışınlığını

uykularımı uyusan nasıl korkarsın,

hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

aysel git başımdan ben sana göre değilim.

benim icin kirletme aydınlığını,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

islığımı denesen hemen düşürürsün,

gözlerim hızlandırır tenhalığını

yanlış şehirlere götürür trenlerim.

ya ölmek ustalığını kazanırsın,

ya korku biriktirmek yetisini.

acılarım iyice bol gelir sana,

sevincim bir türlü tutmaz sevincini.

aysel git başımdan ben sana göre değilim.

ümitsizliğimi olsun anlasana

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

sevindiğim anda sen üzülürsün.

sonbahar uğultusu duymamışsın ki

içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,

uzak yalnızlık limanlarına.

aykırı bir yolcuyum dünya geniş,

büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.

çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.

sakın başka bir şey getirme aklına.

aysel git başımdan ben sana göre değilim,

ölümüm birden olacak seziyorum,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

aysel git başımdan seni seviyorum...

Atilla İLHAN

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Cemal Süreya'nın bütün şiirleri gibi Tanrıya bahşiş bıraktığı bu şiiri de çok hoşuma gider :)

ölüyorum tanrım

bu da oldu işte.

her ölüm erken ölümdür

biliyorum tanrım.

ama, ayrıca, aldığın şu hayat

fena değildir...

üstü kalsın...

tarihinde zensen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...