Jump to content

Şiir paylaşımı


Recommended Posts

  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yeşilsin,

Umutsun, tüm doğayı diriltirsin...

Mavisin,

Berraksın, cana can veren su gibisin...

Kırmızısın,

Hiddettlisin, gür sesli hür vicdanlısın...

Siyahsın,

Gaddarsın, bi o kadar da karanlıksın...

Beyazsın,

Sevgi dolu, bir bebek kadar hassassın...

Ve seviyorum,

Sendeki tüm renkleri, sadece beyaz olmama rağmen...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.

Bugün sardunyalarım da açmadı

Belki de küskün renklere

Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım

Sensiz soluyorum anlayacağın

Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,

Var mısın, yok musun?

Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak

Aklıma her geldiğinde ağlayarak....

tarihinde HARUNN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

FEZA PİLOTU

Yirminci Asrın ablak yüzlü feza pilotu!

Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu?

Bir odun parçasına at diye binen çocuk!

Başında çelik külah, sırtında plâstik gocuk.

Uzaklıkları yenmiş fâtih edasındasın!

Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın!..

Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...

Farkında değilsin ki, Ay dünyaya bir karış

Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;

Seninki, saniyelik zafer, ilmî hurafe!

Kavanozda, kendini deryada sanan balık;

Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kabalık;

Fezada "Allah diye bir şey yok" iddiası!!!

Gel gör, kaç füzeye denk, bir müminin duası;

Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;

Güneş diye kalbteki güneşi söndürdüler.

Bilmediler; kalbtedir, kalbtedir asıl feza;

Kalptedir, ölümsüzlük kefili kutsî imza.

Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;

Bizdedir, ve bizdedir Arş'a giden astronot,

Ve mekândan arınmış ve zamandan ilerde,

Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

Bizimkiler ışığa gem vurur da binerler;

Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler...

Necip Fazıl Kısakürek..

Link to post
Sitelerde Paylaş

SONUÇ

Gönlüm rahat, çıktım dağın tepesine,

Hastane, hapisane, kerhane, araf, cehennem,

Kent görünüyor tüm genişliğince,

Çiçekler gibi açar tüm aykırılıkları.

Boşuna gözyaşı dökmeye gitmezdim oraya,

Sen de bilirsin, ey Şeytan, kırık umutlarımın anası;

Kocamış bir kadının kocamış belalısı gibi

Sarhoş olmak isterdim o koca orospuyla,

Cehennem büyüsü gençleştirirdi beni.

Sabah yataklarında uyu daha gönlün dilerse,

Ağır, karanlık, nezleli, gönlün dilerse dolaş

Altın işlemeli akşam perdelerinde,

Seviyorum seni, rezil başkent! Orospular

Ve haydutlar, sunduğunuz hazlar sonsuz,

Yazık ki anlamaz bayağı inançsızlar.

Charles BAUDELAIRE

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sabah sabah forumda bir deli ile uğraşıyoruz.

İnsanlar bazan hiç çekilmiyor.

Ne kadar sevgisiz, ruhsuz, aşksız ve değersiz olabiliyorlar bazan..

Bıkkınlık veriyorlar..

Bu durumda ne yapabilirim diye düşündüm..

Eski aşk şiirlerimden birkaçını yayınlayarak sakinleşebilir miyim acaba?..

Deneyim bakalım.

Arada bir ağlatsa, düşündürse ve depresyona soksa da, şiirler beni çoğu kere sakinleştirirler..

Bakalım sakinleşebilecek miyim....

YAŞADIĞIM DÜNYA....

Yaşadığım dünyada benim,

Günler farklı....

Gündüzler yok !

Sensiz karanlıkta yaşıyorum.

Bizi kuzey ışıkları aydınlatıyor.

Yaşadığım dünyada benim,

Ay doğmuyor,

Dolunay yok !

Sensiz yıldızların altında üşüyorum.

Bizi kuzey rüzgarları ısıtıyor.

Yaşadığım dünyada benim,

Çiçekler aynı ama,

Sensiz kokular yok !

Mis kokulu güllersiz yaşıyorum.

Bizde arılar bal yapmıyor...

Yaşadığım dünyada benim,

İki mevsim var !

Biri senli,

VAR...

Diğeri sensiz,

YOK.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güneş Çavması

Can-lan-dım...

Elim yüzüm, üstüm başım, sözüm közüm, her yanım can...

Oysa ocağına, ağır karalı yıllardan geliyorum... Kolay mı şimdi lâlelerin nasıl sevindiğini izlemek?

Aşk’tan konuşmayalım. Tek söz edeyim, bu mevzuyu geçelim:

Çok zaman geçti üstünden... Aşk’ın hatırına, ay’a katlanmıştım... Şimdi senin hatırına aşk’a katlanabilirim...

Her gün, bin bir güneşle çıkageliyorsun... Ömrüm kamaşıyor...

Masmavi gökyüzüne bulutlar çiziyorsam aniden, renklerimin şaşkınlığına ver... Mutlluluk sarhoşuyum biraz, ha deyince bünyesi kaldırmıyor insanın...

/ Bilen var mı? Sâki, ne zamandır hüzün takmaz parmaklarına? /

Kalbimden, özüme yürüyemedi hiç kimse... Alışkın değilim, özümden kalbime yürüyen birine... Bazen, gözlerine yaş bırakıyorsam, çocukluğuma ver...

Türlü türlü oyuncakla dolduruyorsun her sabah yatağımı... Yeniden beş yaşında olmak güzel! Çok güzel... de, ninem dirilmiyor bir türlü... bu yüzden, oyunun en güzel yerinde ağlayabilirim birden ve yüzündeki gülümsemeyi bir taşla düşürebilirim... Çünkü... Ninem dirilmiyor bir türlü...

Öyle güzel anlatıyorsun ki özlemini... Üstelik sen şair de değilsin... Ama ne kadar çok insansın... Hiç belli etmeden seviyorum, tek tek, bütün söylediklerini...

Dağların misafir aldığı mevsimsin sen: Yaz... Bizi sevinçle yaz, bizden kalan kışı ısıtır... ve belki bir yerlerde, ülkelerimize uzak ama cana yakın bir türkü yakılır...

Yarın, yolculuk nereye bilmiyorum... Ama şimdi ömrüm, otuz iki yıllık bir rüya borcu ödüyor bana, görüyorum:

Sen benim kırmızı bisikletimsin...

Bunu hiç kimseye söylemiyorum... ( Sakın! Gözlerinde bırak...)

Esra Güzelipek

Link to post
Sitelerde Paylaş

Giderdik...

baştan sona kir hikâyesidir hayat

nerde kaldı iyiliği sevdanın

dokunmuyor suya sabuna

-nerde demlenir vefa?

kaç dağlık yolda kıvranır

Portekizli kadının sesi

mumlar incinir de odamda

duymaz mı sevgilisi?

birbiri ardına çekilirken düşler

sana mavi düşer bana kırmızı

gölgeler

güneşe avuç açmışken

bayram çocuğu olsak ne fark eder?

giderdik

-biz bu kirden giderdik

vurulmasaydı varlığına azımız

olmasaydı aşk'la gönül bağımız...

Esra Güzelipek

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karanlık Dünyam

Benim suçlanmış aşklarım var

Çoğu yasaklarla örtmüş üstünü

Kirli elbiseler giyinmiş bir sevgim

Siyahlardadır benim rengim

Uçları yırtılmış kaybolmuş resimlerim

Kırmızıya bürünmüş kokuşmuş cesetlerim var…

Kapkara bulutlarım

Çamurdan yağar yağmurlarım

Çöle benzer bir bahçem var…

Geri kalmış ağlayan bir saatim

Doğruyu unutmuş saçma sapan bir beynim

Paslanmaya yüz tutmuş bir kalbim var…

Gölgem takip etmez beni ardımda

Hayat aldı istediklerini benden aslında

Gözyaşlarımı çaldı acımasızca

Kalp denen bir şey kalmadı sol yanımda

Benim sevmeye korktuğum sevgilerim var….

[düzenleme nedeni : yazım yanlışı]

tarihinde deathofdeath tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

YAŞIYORUM DEMEK

Çok merak ediyorum kendimi

Başıma birşey mi geldi

Öldüm mü kaldım mı

Hiçbir haber yok kendimden

Bu sabah kapımı çaldım

Kapıyı açan kendim

Bir süre kendime baktım

Bu güleç yüz bendim

Oh ne güzel bir sabah

Bugün de yaşıyorum demek

Benden başka yok kimsem

Beni merak edecek.

AZİZ NESİN

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buda begendigim bir siir

....

Nasıl anlatılıyordu o duygu

Sözler tozpempeydi

Susmalar uçuk mavi

Nerde benim belleğim

Unutmuşum o en çok bildiğim sözü

Bu gece ellerim bile dilsiz

Konuştukça zehir yeşili

Sustukça zifirden karanlık

AZİZ NESİN

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu alemi gören sensin

Yok gözünde perde senin

Haksıza yol veren sensin

Yok mu suçun burda senin

Kainatı sen yarattın

Herşeyi yoktan var ettin

Beni çıplak dışar'attın

Cömertliğin nerde senin

Evli misin ergen misin

Eşin yoktur bir sen misin

Çarkı sema nur sen misin

Bu balkıyan nur da senin

Kilisede despot keşiş

İsa Allah'ın oğlu demiş

Meryem Ana neyin imiş

Bu işin var bir de senin.

Kimden korktun da gizlendin

Çok aradın, çok izlendin.

Göster yüzünü çok nazlandın

Yüzün mahrem ferde senin

Binbir ismin bir cismin var

Oğlun, kızın ne hısmın var

Her bir irenkte resmin var

Nerde baksam orda senin

Türlü türlü dillerin var

Ne acaip hallerin var

Ne karanlık yolların var

Sırat köprün nerde senin

Ademi sürdün bakmadın

Cennette de bırakmadın

Şeytanı niçin yakmadın

Cehennemin var da senin

Veysel neden aklın ermez

Uzun kısa dilin durmaz

Eller tutmaz gözler görmez

Bu acaip sır da senin

Aşık Veysel Şatıroğlu

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cehennem varmışmış

Uyanırdık her sabah

beyaz bulutların derinliğinde

hep bir ağızdan esner

sonra da güneşe bakardık

gözlerimiz uyku mahmuru

yüzlerimiz Çiğ taneleriyle yıkanırdı

bizler Tanrıya inanmadık

eğilmedik yalancı tacirlere

ya da Tapınaklardan dönen

içi boş kalabalıklar gibi

hissiz/duygusuz olamadık...

güneşten mahrum etmedik kendimizi

terzilere gerek duymadık

biçimlendirmek için bedenimizi

tabiat ördü bizi

ilahiler söylemedik

isli mumlar, tütsüler yakmadı ciğerlerimizi

cenneti hayal etmedik yaşadık

hikayeler anlatıp boş umutlar dağıtmadık

karanlıklardan korkmadık

daha önce de, daha sonra da

başka bir zaman yok

Cehennem varmış bize ne...

mitch/24 ?Kasım ?2009 ?Salı

Bir teist için, yaşamın geleceğine ait bütün düşünceler,inandığı andan ibaren son bulur; çünkü tanrıdan geldiğini söyledikleri kitaplarında, geleceğe ait herşey geçmişte zaten yaşanmıştır.

tarihinde mratheist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

akşam gezintisi:

hapisten çıkmışın

çıkar çıkmaz da

gebe koymuşun karını

takmışın koluna

geziyorsun akşamüstü mahallede

karnı burnunda hatunun

nazlı nazlı taşıyor mukaddes yükünü

sen saygılı ve kibirlisin

hava serin

üşümüş bebek elleri gibi

bir serinlik

avuçlarına alıp onu ısıtasın gelir

mahallenin kedileri kasabın kapısında

ve üst katta kıvırcık karısı

yerleştirmiş pencerenin pervazına memelerini akşamı seyrediyor

alacaaydınlık tertemiz gökyüzü

duruyor ortada çoban yıldızı

bir bardak su gibi pırıl pırıl

bu yıl uzunca sürdü pastırma yazı

dut ağaçları sarardıysa da

incirler hala yeşil

mürettip refikle sütçü yorginin

ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına

parmakları birbirine dolanmış

bakkal karabetin ışıkları yanmış

affetmedi bu ermeni vatandaş

kürt dağlarında babasının kesilmesini

fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin

bu karayı sürenleri türk halkının alnına

mahallenin veremlileri yataklara düşenler

bakıyor camların arkasından

çamaşırcı huriyenin işsiz oğlu

omuzlarında keder kahveye gidiyor

ajans haberlerini okuyor

radyosu rahmi beylerin

uzak asya da bir memleket

sarı ay yüzlü insanlar

beyaz bir ejderha ile dövüşmekteler

oraya gönderildi seninkilerden

dört bin beş yüz tane memet

kardeşlerini katletmeye

kızarıyor yüzün öfkeden ve utançtan

ve umumiyetle filan değil sırf sana ait

ve eli kolu bağlı bir hüzün

karını arkadan itip yere yuvarlamışlarda

düşürmüş gibi çocuğunu

yahut yene hapisteymişinde karakolda yene dövülüyormuş gibi

köylü jandarmalara köylüler

ansızın bastırdı gece

bitti akşam gezintisi

bir polis jipi saptı sizin sokağa

karın fısıldadı

bizim eve mi ?

nazım hikmet

Link to post
Sitelerde Paylaş
Guest foolishcasanova

FEZA PİLOTU

Yirminci Asrın ablak yüzlü feza pilotu!

Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu?

Bir odun parçasına at diye binen çocuk!

Başında çelik külah, sırtında plâstik gocuk.

Uzaklıkları yenmiş fâtih edasındasın!

Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın!..

Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...

Farkında değilsin ki, Ay dünyaya bir karış

Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;

Seninki, saniyelik zafer, ilmî hurafe!

Kavanozda, kendini deryada sanan balık;

Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kabalık;

Fezada "Allah diye bir şey yok" iddiası!!!

Gel gör, kaç füzeye denk, bir müminin duası;

Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;

Güneş diye kalbteki güneşi söndürdüler.

Bilmediler; kalbtedir, kalbtedir asıl feza;

Kalptedir, ölümsüzlük kefili kutsî imza.

Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;

Bizdedir, ve bizdedir Arş'a giden astronot,

Ve mekândan arınmış ve zamandan ilerde,

Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

Bizimkiler ışığa gem vurur da binerler;

Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler...

Necip Fazıl Kısakürek..

Çok güzel bir ninni, üstat büyük adammış. Bunu okuyup da mışıl mışıl uyumayacak Müslüman yoktur herhalde.

Bir ninni de ben paylaşayım.

Nenni Bebek

Bebeğin Beşiği Çamdan,

Yuvarlandı Düştü Damdan,

Bey Babası Gelir Şam'dan.

Nenni Nenni Nenni Nenni,

Nenni Nenni Nenni Bebek Oy.

Çamlıbelden Çıktım Yayan,

Dayan Su Dizlerim Dayan,

Kardeş Atlı Bacı Yayan.

Nenni Nenni Nenni Nenni,

Nenni Nenni Nenni Bebek Oy.

Bebek Beni Del Eyledi,

Yaktı Yıktı Kül Eyledi,

Her Kapıya Kul Eğledi.

Nenni Nenni Nenni Nenni,

Nenni Nenni Nenni Bebek Oy.

Anonim, Elazığ Yöresi

tarihinde foolishcasanova tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kırklar dağının düzü

Ziyaret çarptı bizi

Kör olasın, Suzan Suzi

Sular apardı bizi.

Köprü altı kapkara

Suzan gel beni ara

Saçlarıma kumlar doldu

Tarak getir, sen tara. (Diyarbakır yöresi, anonim)

tarihinde HARUNN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben senin...

Ben senin, penceredeki kuşlar gibi ürkek bakışını sevdim.

Kurduğun cümlelerin içinde sakladığın sorularını.

Bana kızdığında, sevgini öldürmek için tuttuğun kiralık katillerini.

Hırçınlığını, kendine kilitlenmeni.

Anahtarı denize atmanı, gemileri yakmanı.

Kan şekerim düşerken, beni tutmanı sevdim.

Ben senin, gözlerinin altındaki kırışıklıkları sevdim.

Sivilceni, yastığa dökülen saçlarını.

Eski zaman kokunu...

Her sabah uyandığımda sevdamı başucuma bırakmanı.

Namusunu, iffetini, nefretini.

En doğrusundan uydurduğun yalanlarını.

Gömleğimi koklayan hasretini sevdim.

Ben senin, yazdığım şiirlerin içinde kendini aramanı sevdim.

Siyah beyaz filmlerdeki duruşunu.

Bardaktan boşanırcasına ağladığın sahneleri.

Hayatla olduğu kadar, benimle mücadele etme biçimini, taktik savaşlarını...

Her geç kalışında uydurduğun bahaneleri sevdim.

Ben senin, hastayken başucumda sabaha kadar oturmanı sevdim.

Mum yakmanı, çaydanlıkta sevda kaynatmanı.

Ayna olmanı bana, aksayan yanlarımı onarmanı.

Başkaldıran yanını, sakladığım günahlarımı yakalarken oralı olmamanı.

Ardımdan mahzun mahzun bakarken, bana yakalanmanı sevdim.

Ben senin, bir tiyatro bileti için, saatlerce kuyrukta beklemeni sevdim.

Çiçekçi kadınlarla pazarlık yapmanı, papatya fallarını..

Kendinle barışık olmanı, bana darıldığında bile.

Berduşluğumu baş tacı ederken gösterdiğin sabrı.

Çağdaşlığını, arkadaşlığını, taşıdığın çocukluğun izlerini.

Ben senin yangın çıkaran gözlerini sevdim.

Ben senin benimle aynı darağacında ölmeyi göze alışını.

Ben senin, ardımdan bakarken, yoksul bakışını sevdim.

Hakkı Yalçın

Link to post
Sitelerde Paylaş

O Uzak Göçebeler Epeydir Göçebeler

“Say acı olanı, uyanık tutanı say

Beni de onlara kat...

-Paul Celan-

I

Nerdesin?

Beni anlamazsan duyulmaz sesim…

Masallar öldü,

o sevilen yüzler de.

Benim ömrüm ölü yüzlerle arkadaş;

yaslı sözlerle, yitik güzlerle,

benim ömrüm infazlarda o güllerle arkadaş...

Hey güller, martıları bilir misiniz?

Kaç metre küp ter,

kaç milyon megavat keder yüklenir otobüsler:

Sorsam... Sorsam anlatabilir misiniz?

O uzak göçebeler

epeydir göçebeler...

II

Masallar öldü,

öpülesi yüzler de!

Biz şu dağların buzulundayız.

El vurup yüz sürdükçe zamanın aynasına,

gördük ki tufanlar ortasındayız…

Masallar öldü,

yaralıdır düşler de;

biz aynı notalardayız,

köhne rüyalardayız…

İlkyazlar yağma,

esriktir gülüşler de,

hangi anılarla avunmadayız?

O uzak göçebeler

epeydir göçebeler...

III

Daha aşklarımız kuruyor, dağlar kuruyor;

hızla ölüyor her şey, hızla soluyor.

Bu yüzden kahrını dağlara salan uzak bir yıldız gibi,

yıldızını uzaklara salan kahırlı dağlar gibi,

yıldızsız dağ, dağsız yıldızlar gibi,

yaşamak bile bile:

Üstelik kuşlar gibi.

Üstelik kuşlar gibi...

IV

Yine geceyi bir kurşun sesi vurdu;

kimse görmedi, kimse!

Fail de beraat, meçhûl de.

Ölüm oyununda duraklardayız.

Şu yıkımlarda savrulan ömrümüzdür,

savruldukça küçülen, çürüyen ömrümüzdür;

biz külü, kül de bizi tanımlar, ağlar...

V

Büyük sevgiler büyük ölürler.

Papatyalar, akarsular ölürler.

Kan sıçrar, seherin göğsüne vurur:

masallar ölür, düşler ölürler!

Oysa kim bilir ki

yanağımda

yangınlardan çok önce

o yârin bıraktığı öpüş izi var;

yüreğimde oralardan kalan bir düş izi var...

VI

Kaç ömür eskittik şunca yaşamışlıkta.

Nerdesin?

Nerdesin?

Beni anlamazsan duyulmaz sesim...

Daha bizi soracak olursan,

burada her şey bilmediğin gibi.

Daha beni soracak olursan:

“Herkesin biraz faili olduğu meçhûl bir cinayetim şimdi! ”

Yılmaz Odabaşı

Link to post
Sitelerde Paylaş

BENİ ÖP SONRA DOĞUR BENİ

Şimdi

utançtır tanelenen

sarışın çocukların başaklarında.

Ovadan

gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan

çeviriyor o küçücük güneşimizi.

Taşarak evlerden taraçalardan

gelip sesime yerleşiyor.

Sesimin esnek baldıranı

sesimin alaca baldıranı.

Ve kuşlara doğru

fildişi: rüzgarın tavrı.

Dağ: güneş iskeleti.

Tahta heykeller arasında

denizin yavrusu kocaman.

Kan görüyorum taş görüyorum

bütün heykeller arasında

karabasan ılık acemi

- uykusuzluğun sütlü inciri -

kovanlara sızmıyor.

Annem çok küçükken öldü

beni öp, sonra doğur beni.

CEMAL SÜREYA

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...