Jump to content

27 Mayıs: Darbe mi? Devrim mi?


Recommended Posts

Arkadaşlar düzeltiyorum.

Orhan Karaveli, haberturk'deki tarih programında Menderes'in ABD gezisini anlatıyor.

Eisonhaver, diğer ülke başkan ve başbakanlarını kapıda karşılamasına rağmen Menderes'i karşılamıyor.

20-25 dk. görüşüp başından savarcasına uçak gezisine postalıyor.

Bekletme konusu Dışişlerinde.

Uçak gezisinden sonra Dışişleri ile görüşmeye gittiklerinde Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu'nun özel kalem odasında 40 dakika bekletildiklerini söylüyor.

Menderes'in amacı 500-600 milyon dolar yardım sağlayabilmek.

Ama eli boş dönüyor. üstelik onuru kırılmış ve çaresiz olarak.

Dolayısıyla bu nedenle mecbur kalıp yüzünü Sovyetlere dönüyor. Bakanlarını Moskova'ya gönderiyor. Moskova, beklemediği bu yakınlaşmaya kucak açıyor. Temmuz'da da Menderes Moskova'ya gidecek şekilde randevulaşıyor. Ama tüm bunları ABD ve NATO'yu bilgilendirmeden yapıyor. Bir NATO üyesi müttefikinin kendine sırt dönüp düşmanı olan Sovyetlere yönelmesi ABD'yi rahatsız ediyor ve daha önce destek vermediği darbecilere yolu açıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ABD'nin darbe ile direk ilgisinin olup olmadığı önümüzdeki yıllarda açıklığa kavuşabilir. Çünkü üzerinden 50 yıl geçince gizli belgelerin çoğunu açıklıyorlar.

Örneğin darbe gecesi ABD büyükelçiliği Washington'a 32 mesaj gönderiyor. Bunlardan sadece ikisi açıklanıyor.

Biri Ankara'da 50 kişinin öldüğü, diğeri ise cuntanın para talebi.

Diğer 30 mesaj gizli tutuluyor. Bu gizlilik ilginç.

50 kişinin öldüğü yolundaki haberin sebebi ise anlaşılır gibi değil. Çünkü Türkiye'de böyle bir haber hiç yok.

Kaynak

Bir başka bilgi de o sıra İran büyükelçiliği görevi yapan Mahmut Dikerdem, İran istihbaratının ve şahın 27 Mayıs'ı bildiğini ama Menderes'e haber vermediğini söylemesidir. Mahmut dikerdem, İran'ın bu bilgiyi CİA'den almış olacağını, dolayısıyla CİA'nin darbeyi önceden bildiğini belirtiyor.

Kaynak

Peki neden astılar?

Menderes'ler 27 Mayıs'tan 16 ay sonra idam edildiler.

Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İran, Pakistan vb. ülkelerden, İnönü'den idamların yapılmaması yönündeki isteklere aldırış edilmemesinin sebebi neydi?

İdamları hapse çevrilmiş olsa, bu cuntacılara + puan yazacaktı. Üstelik artık Menderes cephesinden bir tehlike gelemeyeceği belliydi. DP iktidarına olan öfke de 16 ayda geçmiş olmalıydı. Ama buna rağmen idamlar uygulandı.

İhtilali yapan Milli Birlik Komitesi kademe subaylardan oluşuyordu. Yani, binbaşı-albay düzeyinde ve daha astlardan müteşekkildi. İdamları da isteyenler onlardı. Bunun bir ders olmasını ve bir daha böyle bir vatan hainliğine yeltenecek bir kadronun ortaya çıkmamasını istiyorlar, o yüzden de en ağır cezada diretiyorlardı. Cemal Gürsel bile idamlara karşıydı ama söz geçiremiyordu. MBK ve genç subaylar artık büyüklerini dinlemiyor, hainlere taviz verilemeyeceğini söylüyorlardı.

27 Mayıs konusunda daha geniş bilgi için:

http://www.bilgideposu.com/menderes.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar doğru sevgili Pante. Bir de 14'ler sorunu var. Onlar iktidarı terketmek istemiyorlardı. Aralarında Alpaslan Türkeş de vardı.

Cemal Gürsel zayıf bir genel kurmay başkanıydı. Ayrıca Menderes için halk o asılamaz diyordu. Menderes miti yaratılmıştı.

Onun da asılmalara etkisi olmuş olabilir.

Tabii o zaman bütün Türkler çok farklı bir mentaliteye sahipti.

Daha katı ve acımasızdı. İnsan hakları, politik görüşler, düşünce özgürlüğü gibi kavramlar bilinmiyordu. Ya da çok ilkel bir düzeyde idi.

Birden fazla neden bir araya gelmişti yani. Celal Bayar'ı yaşı kurtarmıştı. O da gidiyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye kendi saydam yapısını ve demokratik anayasasını oluşturamadığı için darbeler ABD ve Rusya için birer fırsat olmuştur.

27 Mayıs darbesi çok partili sisteme eksik ve yetersiz bir anayasayla geçilmesinin sonucudur.Bu darbe yüz kızartacak sonuçlara neden olmakla beraber daha demokratik anayasalar oluşturma bilincini doğurdu sadece.Ama hala böyle bir anayasa tam olarak yapılamadı onca reforma rağmen.

tarihinde Galileo100 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante,

Aktardığın kaynakların güvenirliliğine şüphe ile yaklaşmama rağmen imkansız da gözükmüyor.

Ama tarihin seyri bunun aksini gösteriyor.

68'le hiç alakası yok demişsin de 68 ile bal gibi alakası var. 61 Anayasasının sağladığı özgürlükçü ortam olmasaydı 68 hareketi ne kadar gerçekleşirdi?

Türkiye tarihinde ilk kez sosyalist bir parti meclise girdi bu süreç sayesinde.

12 Mart ve 12 Eylül Amerikancı darbeleri de sürekli olarak 27 Mayıs'la hesaplaştığını gizlemedi. Mecliste 3'e 3 bile dendi.

Şimdi bu tabloda insanın kafası karışıyor.

Bir yandan Amerika bir yandan 60'lı yıllar...

Ben bütünleştiremedim.

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
68'le hiç alakası yok demişsin de 68 ile bal gibi alakası var. 61 Anayasasının sağladığı özgürlükçü ortam olmasaydı 68 hareketi ne kadar gerçekleşirdi?

Sevgili İmhotep;

Tabi ki 68'in özgürlük ortamı, 61 anayasası sayesinde gerçekleşti.

Ama bu 27 Mayıs'la planlanmış değil bence.

68'in şekillenmesi dünyadaki, özellikle de Fransa'daki gençlik hareketlerinin neticesidir.

27 Mayıs'ı planlayanlar 68 özgürlük ortamını düşünselerdi, devamında 12 Mart faşizmi gelmezdi.

Kaldı ki bu planlayıcıların içindeki Alpaslan Türkeş, gelişen hareketten en çok rahatsız olanlardandır.

Şimdi bu tabloda insanın kafası karışıyor.

Bir yandan Amerika bir yandan 60'lı yıllar...

Ben bütünleştiremedim.

Tabloya 10 yıllık bakıldığı takdirde bütünlük görülemez.

ABD'nin 10 yıl-20 yıl ötesini planladığı söylenir hep, ama çoğunda da çuvallamıştır.

Hele 60'lı yıllarda hiç de ileriyi gördükleri söylenemez.

Tabloya 57-60 arası bakmak gerekir.

Bu süreçte bana göre 2 önemli konu vardır:

Birincisi, 57 öncesi sahiplendiği DP hükümetinden 57'den sonra yavaş yavaş desteğini çekmesi.

59'da ise DP'yi terketmesidir. ABD tarafından yüzüstü bırakılan DP'nin SSCB'ye dönmesi sonunu hazırlamıştır.

İkinci konu ise 59'daki Küba devrimidir. ABD'nin burnunun dibinde sosyalizm bayrağının dalgalanması, ABD'yi demokratiklik, liberallik yerine vatansever unsurlarla işbirliğine giderek gladio örgütlenmelerine sevketmiştir. ABD için komünizm tehlikesi karşısında bu zorunlu bir aşamadır.

Dönemimizde ise tam tersi. SSCB yıkılmıştır. Komünizm tehlikesi ortadan kalkmıştır. Artık vatanseverlerle ittifakına gerek kalmamıştır. Çünkü emperyalizmin önünde vatanseverlik en önemli engeldir.

Örneğin Türkiye'de iktidara ve Kemalistleri tasfiye hareketine destek verir.

Bu desteğin son bulması için ya tasfiye girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması ve iktidarın zayıflayıp gözden düşmesi gerekir.

Ya da bölgede ABD'nin dış politikasını etkileyecek büyük bir değişimin yaşanması gerekir. Örneğin iktidarın Ortadoğu projesine ters düşmesi-İran konusunda uzlaşmazlık, ya da AB'nin dağılması, ya da Rusya-Çin-Japonya'nın ittifaka gitmesi vb. gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Avrupa'daki 68 hareketinin niteliği ile bizdekinin niteliği farklıdır. Avrupada'ki fazlasıyla liberal bir hareket bizdeki ise sosyalist karakter taşımakta idi.

Ki zaten 68'e kadar gitmeye de gerek yok. 68 başta da dediğim gibi bir sonuç. 61'in sonucu. 60'ı yapanlar 61'i kestiremediler dersek de abes olur.

Alparslan Türkeş de farklı bir olay. MBK'dan hemen tesfiye edilmiştir. Bunu da es geçmemek gerekir.

Sonuç itibari ile 60'i diyen 61'i onu da diyen 68'i der.

Onun için 27 Mayıs'ın ABD güdümünde gerçekleştiğini söylemek de doğru olmaz.

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
60'ı yapanlar 61'i kestiremediler dersek de abes olur.

Abes olmaz. Çünkü 60'ı yapanların fikir alt yapısı yoktur.

Ortak tarafları, 60 öncesi DP icraatlarına duyulan tepkidir. Üniversite hareketlerinin, gençlik eylemlerinin, Harb Okulu öğrencilerinin yürüyüşlerinin etkisiyle kazanılmış bir ideolojisi olmayan devrimci potansiyeldir.

DP iktidarının baskı rejimi karşısında yeşerdiği için daha özgürlükçüdür, daha yurtseverdir ve üniversitelere, aydınlara daha sıcak bakar. Ama hepsi bu.

Ayrıca 60 ihtilalcileri ile 61 anayasası mimarlarını ayrı değerlendirmek gerekir.

Anayasanın hazırlanması için kurucu meclis oluşturulmuştur. Kurucu meclis içinde MBK'da vardır ama çoğunluğunu temsilciler meclisi üyeleri teşkil eder. Ve taslaklar İstanbul ve Ankara üniversiteleri tarafından hazırlanır. Mecliste son şekli verilir. Önemli olan üniversitelerin hazırladığı taslaklardır ve liberal ağırlıklı görüşte hazırlanmıştır.

Bu hazırlanan anayasa ile 68'in şekillendiği az da olsa düşünülebilir. Çünkü sosyalizm suç olmaktan çıkmıştır.

Sol yayınlar özgürce basılabilmekte ve okunabilmektedir. Sosyalist parti ve örgütler kurulabilmektedir.

Ancak 68 hareketi dünyada başlamasaydı, Türkiye'de bu derece yoğun bir hareketin başlayacağı söylenemezdi. Dünyada bu hareketin temelinde ise savaş karşıtlığı vardır, Vietnam protestosu vardır.

Fikir alt yapısı olmayanlar, nereden tahmin edeceklerdi Vietnam savaşını ve savaş karşıtlığını?

Kaldı ki ilk bildirilerinde "Nato'ya ve Cento'ya bağlılıklarını vurgulamışlardır. Halbuki 68 hareketi Nato karşıtıdır.

27 mayıs'ın ABD güdümlü olduğunu söylemek abartı olur belki ama ABD destekli ve onaylı olduğunu söylemek yanlış olmaz. ABD, Menderes hükümetini silmeseydi ve tam desteğini sürdürseydi; 27 mayıs belki de yapılamazdı. Ama ABD, 27 Mayıs'çılar üzerinde hakim değildir. Olabilseydi, idamları engelleyebilir, sözünü geçirebilirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

61'i yapanlar, 60'ı yapanların oluru olmadan bunu yapabilirler miydi?

Bir askeri müdahele olacak, iktidar askere geçecek ve bu asker güdümünde oluşturulacak anayasa askerlerden bağımsız olacak! Bu hiç de akla mantığa uygun gelmiyor.

Tamam, NATO ve CENTO'ya bağlıyız söylemi bir zaaftır. Savunulamaz da ama MBK içerisindeki iç hesaplaşmayı da unutmamak lazım.

61'le beraber sosyalizm suç olmaktan çıkmıştır, örgütlenme özgürlüğü gelmiştir. Buna mukabil egemen olan sağ-muhafazakar güçlere karşı sol-devrimci cenah güçlenmiştir. Bunun olacağı en başından belliydi. Mantıksal olarak böyle olduğunu kimse inkar edemez. Baskı altındakinin baskısını kaldırırsan onun önünü açmış olursun ve 61'deki ön açma eylemi ABD'nin çıkarları ile taban tabana zıttır.

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
61'deki ön açma eylemi ABD'nin çıkarları ile taban tabana zıttır.

Sevgili İmhotep;

27 mayıs'ı yapanların antiemperyalist, antiABD'ci bir yapıda ve amaçta oldukları söylenebilir mi?

1930'ların Kemalist ruhuna sahip midirler?

Örneğin Kore Savaşına katılmış olmayı eleştirmiş midir?

2. Dünya Savaşından sonra yıkılan Türk-Sovyet ittifakı ya da en azından ilişkilerin yeniden iyileştirilmesi yönünde bir gayreti var mıdır?

Komünist yetiştirdiği söylenerek kapatılan Köy Enstitülerinin yeniden açılması için bir girişimleri olmuş mudur?

DP iktidarının hortlattığı tarikat ve cemaatlere karşı bir önlem almış mıdır?

Tersine ABD ile olan ilişkilerin daha yoğunlaştığını görürüz.

ABD ile özgürlüklerin yanyana olmasında bir anormallik yoktur.

ABD, tehlike olmadıktan sonra liberalizmi savunur zaten.

27 mayıs sonrası yapılanlar da liberalizm de bir aşamadır. Burjuva demokratik devriminin tamamlanmasında bir yol katedilmiştir. Bu da ABD'nin çıkarlarına ters düşmez, tersine destekler. Ama tehlikeyi görünce faşizan uygulamalara, provakasyon ve komplolara da girişmekten geri durmaz, durmamıştır.

27 Mayısçılar bu açıdan özgürlükçüdür ama Amerikancıdır aynı zamanda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 years later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...