Jump to content

Kokular algılanırken farklar neye göre belirlenir.?


Recommended Posts

Duyu organlarımıza gelen uyaranlardan mesela ışık dalga boyu ve şiddetine göre ayrıştırılabilir.

Ses frekans ve dalga boyuna göre ayrıştırılabilir.

Peki koku neye göre ayrıştırılır?

Çürük yumurtadan gelen kokuyla ,taze bir gülden gelen koku neye göre nasıl ayrıştırılır?

Sinir sistemi kokuları nasıl okur?

Onları nasıl algılar haline çevirir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Koku alma en az bilinen duyudur.

Çünkü hayvan deneyi yapılamamaktadır.

Beynin koku ile ilgili uyarıları diğer uyarılar gibi bir işleme tabi tuttuğu biliniyorsa da, onun ayrıntıları hakkında bilinen çok azdır.

Bu konuda mekanizmayı açıklayacak kesin olarak doğruluğu bilinen bilgiler yoktur.

Tabii bu hiç bir şey bilinmiyor anlamına gelmemeli.

Çok şey biliniyor ama, mekanizmanın ayrıntıları görme ve iştme duyuları kadar kesin değil demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tad ve koku algılama, maddelerin kimyasal özelliklerinin burun, ağız ve dil mukozasındaki reseptörleri etkilemesiyle algılanır. Reseptörlerin uyarılmasından sonraki safha diğer bütün duyu sinirlerimizdeki ileti gibi, merkezi sinir sistemine taşınır.

Aslında 5 duyumuzun beşi de ayırıcı tanıyı reseptörlerle yapar. Yani her duyunun reseptörleri duyuya özel yapılanmıştır.

Tad ve koku alma reseptörleri, (turnusol kağıdı gibi) maddelerin, asit, baz, vb. gibi kimyasal özelliklerinden etkilenir. Tad alma maddelere direkt temasla algılanır ve kokuya oranla eşiği daha düşüktür. Koku ise madde moleküllerinin havaya karışarak buruna gelmesi ile algılanır. Molekül düzeyindeki maddeler sözkonusu olduğu için koku almanın hassasiyeti (eşiği) tad almaya göre daha fazladır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tad ve koku algılama, maddelerin kimyasal özelliklerinin burun, ağız ve dil mukozasındaki reseptörleri etkilemesiyle algılanır. Reseptörlerin uyarılmasından sonraki safha diğer bütün duyu sinirlerimizdeki ileti gibi, merkezi sinir sistemine taşınır.

Aslında 5 duyumuzun beşi de ayırıcı tanıyı reseptörlerle yapar. Yani her duyunun reseptörleri duyuya özel yapılanmıştır.

Tad ve koku alma reseptörleri, (turnusol kağıdı gibi) maddelerin, asit, baz, vb. gibi kimyasal özelliklerinden etkilenir. Tad alma maddelere direkt temasla algılanır ve kokuya oranla eşiği daha düşüktür. Koku ise madde moleküllerinin havaya karışarak buruna gelmesi ile algılanır. Molekül düzeyindeki maddeler sözkonusu olduğu için koku almanın hassasiyeti (eşiği) tad almaya göre daha fazladır.

Sevgili drekinci,

Başlığı açmadan önce nette biraz araştırma yapmıştım.Değerli Hacı’nın belirttiği yönde bilgiler ulaştım.Konu yeterince çözümlenmemiş denilmekteydi.

Çok eskiden izlediğim bir belgeselden hafızamda kalan moleküllerin şekliyle ilgili olduğu yönünde bir bilgim var. Ama emin de değilim.

Moleküllerin şekliyle bir alakası olabilir mi?

Birde narkotik köpeklerinin tırların lastikleri içindeki uyuşturucunun kokusunu algılıyor olmasını çok ilginç buluyorum.

Yani binlerce kilometre yol giden bir lastiğin dışında ufak da olsa bir eser kalmış mı demek oluyor.?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Thamate,

ses, ışık, basınç, titreşim gibi şeyler maddelerin fiziksel özellikleridir. Tad ve koku ise kimyasal özellikleridir.

Herhangi bir maddenin tad ve kokuya ilişkin özelliklerini belirleyen etkenleri bilmiyorum.

Ancak bir maddenin kimyasal özelliklerinin önde gelenleri o maddenin asit veya baz özelliğidir. Bu özellikler ise, moleküllerinin hidrojen atomu ile ilişkilerine göre belirlenir diye biliyorum. Demek ki kaba hatları ile tad ve koku reseptörleri hidrojen atomuna duyarlı reseptörler olabilir. Tabi bu duyarlılık saf hidrojen atomundan ziyade hidrojeni bağlamış diğer maddelerden kaynaklanıyor da olabilir.

Tad almak için maddenin direkt dile teması gerekirken, Kokan, atom veya moleküller havada yayılabilirler, Havada yayılınca ileri derecede seyrelirler (dilüe olurlar). Yani metreküp havadaki miktarı koku kaynağından uzaklaştıkca azalır. Koku alan reseptörlerin duyarlılığı da işte bu metreküp havadaki miktarı saptayabilmesi ile orantılıdır. Metreküp havada tek bir molekülün kokusunu alabilmek bile mümkündür. Burun mukazasındaki koku reseptörlerinin nicelik olarak çokluğu ile nitelik olarak duyarlılığı o canlının kokuya karşı yeteneğini ortaya koyar.

Narkotik maddelerin kokuları, lastik veya plastik ambalajlardan dışarı sızabiliyorlar. Bu sızıntı molekül düzeyinde de olsa köpekler bunları algılayabiliyorlar. Ayrıca söylediğin gibi, narkotik maddeler ambalajlanırken, ambalajlar zulalara yerleştirilirken molekül düzeyindeki bulaşmalar bile çevresindeki havaya karışarak sürekli koku yayarlar.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Koku en az incelenmis ve arastirilmis duyudur. Bunun sebebi kokunun subjektif olusu ve diger hayvanlarla calisma ortaminin zorluklaridir. Haci ve drekincinin yorumlarina ek olarak asagidaki linki paylasmak istedim.

http://www.genetikbilimi.com/tip/kokualma.html

SAYGILAR

Bu kaynak kokuyu algılamanın mekanizması hakkında fazla bir şey yazmadığı gibi bilmediğini de itiraf ediyor.

Olfaktuvar hücrelerin aslında hakiki olarak hangi mekanizma ile stimüle edildiğini bir kenara koyarsak, bilmemiz gereken nokta bunların havayı yukarı çektiğimizde stimüle edildiğidir

Kokunum algılanış mekanizması hakkında hiç bilgi vermeden bir kitap yazmak bile mümkün....

Hatta filmi bile var. Parfüm..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Koku duyusuyla ilgili benimde anlamadığım şeyler var.

Mesela köpekbalıkları bilmem kaç kilometreden 1 damla kanın kosunu alır falan diyolar..

Bu ise bir olimpik havuzdaki 1 moleküle denk geliyormuş..

Bu doğrumu, eğer doğruysa nasıl oluyor, moleküllerin denizde çözünerek oraya ulaşması imkansız değilmi..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

Bütün bunların yanında 'koku'nun anılarla ilgili bir bağlantısı var sanırım. Örneğin uzun zaman önce ayrıldığınız kız arkadaşınızın parfümünün kokusunu duyumsadığınızda, beyninizde o kişiye ait bir imge oluşacaktır; koku, belleğimizi tetikleyen güçlü bir uyarıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...
  • 3 years later...

Koku duyusuyla ilgili benimde anlamadığım şeyler var.

Mesela köpekbalıkları bilmem kaç kilometreden 1 damla kanın kosunu alır falan diyolar..

Bu ise bir olimpik havuzdaki 1 moleküle denk geliyormuş..

Bu doğrumu, eğer doğruysa nasıl oluyor, moleküllerin denizde çözünerek oraya ulaşması imkansız değilmi..

milyonda bir çözünme bile olsa akıntıyla bir süre sonra ulaşabiliyor ve de bu ulaşan az miktar bile olsa algılanabiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...