Jump to content

İbadetin Anlamı Köleliktir.


Recommended Posts

(عَبْد) âbd = köle 2/221

(عَابِدُونَ) âbidune = köleler 9/112

(عبودية) ibadeh/t = kölelik demektir.

(عِبَادَة) ibadet = kölelik etmek (Tanrı/eLLahın dikta ettiği görevleri gerçekleştirmek) demektir.

Hakkı Yılmaz 39/10ncu ayetin "ya ibadi (يَا عِبَادِ)" kısmını açıklarken, köle çevirisi yapılmasına şunu diyerek karşı çıkmıştır;

"Sözcüğü “köle” anlamıyla ele alarak ayete “Ey kölelerim!” diye anlam vermek her ne kadar mümkün olsa da, mesajı evrensellikten mevziiliğe indiren bu anlamlandırmanın iyi bir çözüm olduğu söylenemez".

Kendisi de yaptığı yorumun çarpık olduğunun farkında ançıp inancı gereği, eLLahı ayakta tutmanın uğraşına girişmiş.

Oysa yalın çeviri endoğrusudur!

Köle/abd (عَبْد) sözcüğünün çoğulu, çekimine göre " köleler/abid (عبيد) " sözcüğüdür,

çekimine göre "köleler/ ibad (عِبَادِ) " sözcüğüdür.

Çoğul yapıldığında köle/abd(عَبْد) sözcüğünün çekimleri olan abidune, ibadune, abüdüne kur'an da sıklıkla bulunur.

Âbd'in çoğulu birincil anlamda hep "köleler" demektir, "kullar" anlamı, daha az karşılık bulan ikincil çevirisi olabilse de yeğ tutulmamalıdır bence. Çünkü Türkçe'de "kul" ulayu(ve) "köle" sözcüğü, başka anlamlarda ulayu başka düşünç edimlerine salık verdiren ayrık birer sözcükdürler.

Bu anlam ayrışının örneklerini;

" Enam 61'de ibâdi-hi / عِبَادِهِ/ onun-köleleri,

Araf 194'de ibadün emsalü-küm / عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ / siz gibi köleler)

ulayu Nisa 118'de min ibâdi-ke / مِنْ عِبَادِكَ / kölelerinden-senin " ayetlerine bakarak sınayabiliriz.

Uğrola

BegTeginli !

Yukarıdaki yazının bir tek cümlesini dahi tamamlayarak okumadın..

Çünkü Dünyada hiç bir insan özgür değildir..

tarihinde Renaultferrari tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 115
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kendi köleliğini nasılda acunun tüm yalnıklarına yamadın sen! Şizofreni birisinin anlattıklarına olan itikatın seni, ona köle yapmaya yeter de artar bile. Bunda doğrusun. Ançıp kalkıpta tüm yalnıklara (nâs) köle suçlamasında bulunamazsın.

Çünkü senin gerçeklik algın, tümüyle 571 ile 632 yılları arasında yaşam sürmüş bir yalnık (insan) tarafından çepeçevre kuşatılmıştır. Biz dinsizlerin ulayu (ve) tanrısızların ise, senin gibi kuşatılmış çepeçevre bir düzine dogma sözlere bağlılığımızın olmamasından ötürü biz, senin yaşadığın köle yaşantısından özgür konumdayız. Bu bahsettiğim özgürlüğün nasıl birşey olduğunu arap tanrısına sırt çevirmeden senin anlayabilmen olanaksızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapça sözcüklerin sonuna gelen (ي) tamgası, Arapçanın iyelik eklentisidir.

Yusuf 23 ayetinde Yusuf'un, kendisini para ile köle olarak satın alan Potifar'a,

"O benim Rabbi'mdir" (rabbim/رَبِّي) demesindeki sav, Arapçanın iyelik kuralına bir örnektir.

inne-hü rabbiy ahsene mesvaye...

(إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ)

Çünkü-o rabb'imdir, engüzel yerleşke'mi (...donatmıştır. "Benim yaşantım ile çokiyi ilgilenmektedir" diyor).

Aynı iyelik eklentisi zümer 53ncü ayette muhammetin, yalnıklar (nas) ile aralarındaki konuşuklarda da görülmektedir.

Muhammet, müslüman yaptığı kişilere, ibadiye/kullarım savıyla aytım (hitap) etmektedir.

Zümer 53

Qul ya ibadiye ellezine esrefü ala enfusi-him. La taknetü min rahmeti allahi.

(قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ)

Söyle; ey kullarım ki o israftalar kendi özlerine karşı. Umutsuzlanmayın eLLah'ın rahmetinden.

Kısacası müslümanlık, yalnığa/insana kölelik ile biçimlenmiş bir derebeylik düzenidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlık sadece allaha köle olunmasının davasıdır...

evet ibadet kölelik demektir...

ve insan sadece allaha köle olmalıdır...

kula kulluktan allaha kulluğa yani özgürlüğe davettir islam...

allah görünür dünyada bir nesne değildir...

ve insan görünen hiç bir şeye kul köle olamaz...

sadece evrenin yüce sahibinden emir alır ve onun kölesi olabilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlık sadece allaha köle olunmasının davasıdır... ve insan sadece allaha köle olmalıdır...

kula kulluktan allaha kulluğa yani özgürlüğe davettir islam... ve insan görünen hiç bir şeye kul köle olamaz...

Kireç; Cılkını çıkaracaksan lütfen benim açtığım bu konuya yazmayıver!

Yukarıda zümer 53 ayetinin ibadiye sözcüğü muhammetin ağzından çıkmasına karşın

odağını saptırıcı yazınlar ile konuyu saptırmana katlanmak istemiyorum.

Hanifdostlarda alperen ile bu odak saptırıcı yazınlarına devam edebilirsin.

Benim binbir emekle açtığım konuya bulaşıp kirletme. Varsın hiç yorum yazılmasın.

tarihinde BegTeginli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

TEFHİMÜ-L KUR'AN'DAN

Zümer Suresi 53. Ayet ve Tefsiri

(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım.70 Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır. esirgeyendir."71

70. Bazıları bu ifadeyi hayret verici bir şekilde tevil etmişlerdir. Onlara göre, Allah Teâlâ, elçisine, insanlara "Ey kullarım" demesini emretmiştir. Yani, -Haşa- insanlar Hz. Peygamber'in (s.a) kulları olmuş oluyor. Buna tevil değil, açıkça Kur'an'ı tahrif ve tağyir etmek denir. Böyle kimselere, belki cahil müntesipleri hayran kalabilirler, ama böyle bir tevili kabul ettiğimizde, Kur'an'ı tümüyle tutarsız kabul etmiş oluruz. Çünkü Kur'an başından sonuna kadar, yalnızca Allah'a kulluk edileceğinden söz eder ve Hz. Muhammed'in (s.a) Rab değil kul olduğunu vurgular. Hz. Peygamber'in (s.a) bir gün Mekke'deki kafirlere, "Bugünden itibaren sizler, "Abdüsşems" değil, "Abdu'l-Muhammedsiniz" dediğini kim düşünebilir? Böylesine sapık düşüncelerden Allah bizleri muhafaza etsin!" demiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bazıları bu ifadeyi hayret verici bir şekilde tevil etmişlerdir. Onlara göre, Allah Teâlâ, elçisine, insanlara "Ey kullarım" demesini emretmiştir.

Kirec bey, sizden alıntıladığım kısım hariç, sizin alıntıladığınız iletinin yazarının Arapça dilbilgisinde sorun var. Çünkü Arapçada sözcük sonundaki "ye-(ي)" harfleri, Türkçede olan sözcük sonu "me" harfleri gibi iyelik ekidirler. Ayakkabım, tarağım, arabam gibi sözcük sonu "me" harfleri Türkçede ne ise, Arapçanın sözcük sonu "ye-(ي)" harfi de o dur.

Arapça size kalacak olsa, Taha 18 ayetinde Musanın asasını soranlara verdiği yanıttaki "hiye asaye etevekkeu aleyha" - "o değneğimdir yaslanırım ona"

ve

Hac 26 ayetinde Allahın evini İbrahime temizlettirmesindeki "tahhir beytiye li et taifine" - "tavaf edenler için evimi temizle"

satırlarının iyelik eki bulunduran sözcük anlamlarınıda çarpıtacaksınız korkarım ki.

tarihinde AlpApaUrungu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlık sadece allaha köle olunmasının davasıdır...

evet ibadet kölelik demektir...

ve insan sadece allaha köle olmalıdır...

kula kulluktan allaha kulluğa yani özgürlüğe davettir islam...

allah görünür dünyada bir nesne değildir...

ve insan görünen hiç bir şeye kul köle olamaz...

sadece evrenin yüce sahibinden emir alır ve onun kölesi olabilir...

kireç,

o zaman allahın canı sıkılmış ve köleler yaratmış, kölelerle eğleniyor gibi bir teze de hayır diyemezsin sanırım. allah b.k varmış gibi bana sormadan beni yaratıyor, bana azaplar çektiriyor, beni korumuyor, beni sürekli cezalandırıyor, küfrediyor, tehdit ediyor... o halde allah kendiyle çelişiyor. insanoğlunun kibirini eleştiren allah, en kendini beğenmiş yaratık. o halde satanistler ve şeytan çok haklı. böyle şerefsiz ve kibirli bir tanrının kulu kölesi olacağıma, karaktersiz bir şekilde yaşamak yerine ve ruhum onu sevmediği halde onu seviyormuş gibi davranacağıma, onu sevdiğimi kendime kabul ettirmeye çalışacağıma giderim şeytana taparım.

kendini kandırma.

TÜM DÜRÜSTLÜĞÜNLE VİCDANINA, BENLİĞİNE, MANTIĞINA SOR: "BEN GERÇEKTEN ALLAH'I SEVİYOR MUYUM YOKSA ONU SEVMEYE Mİ ÇALIŞIYORUM?" eğer cevabın seviyorum ise semer vurulmaya layık insansın ne diyeyim. eğer cevabın onu sevmeye çalışıyorum ise korkaksın ve gerçeklerden kaçıyorsun.

BİRÇOĞUNUZ GERÇEKTE SİZE SORMADAN SİZİ KÖLE VE KUKLA OLARAK YARATAN ALLAHI SEVMİYORSUNUZ. KENDİNİZİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ. ÇÜNKÜ ALLAH GERÇEKTEN MUAZZAM OLSA KİBİRLİ, KÜFÜRBAZ, ÇELİŞKİLERLE DOLU BİR KİTAP GÖNDERECEK KADAR APTAL OLAMAZ. BUNU HİSSEDİYORSUNUZ. AMA KENDİNİZE AÇIKLAMAKTAN KORKUYORSUNUZ.

eğer allah gerçekten iyi bir varlık olsaydı size sormadan sizi bu keder dolu dünyaya atmazdı. ya da atsa bile size yok olma hakkını sunardı. ancak size 2 seçenek sunuyor: ya cennet, ya cehennem. neden hayattan çekilmeme izin vermiyorsun? yarışmalarda bile çekilme hakkı varken, neden sen bana böyle bir hakkı çok görüyorsun?

tüm bunların tek nedeni: allah insan uydurması. bu yüzden insanın zalimliğini ve dar kafalılığını almış.

tarihinde ketzap tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin.

Bu ayet çevirisindeki yordam Arapça'da yoktur, tıpkı Türkçe'de olmadığı gibi.

Gizlenemeyecek düzeyde "kullarım/ibadiye/ عِبَادِيَ" diyen kişi muhammettir.

"Kullarım/İbadiye" sözünü Allah deseydi, bunun ardından kendi öznesini ikiletmezdi.

(Benden onlara) paranteziniz bile cılız kalıyor tutarsız çeviriniz karşısında.

Dediğimi anladınız mı? Bir de tümce içerisindeki sırasından bakıverin isterseniz!

Zümer 53

Qul ya ibadiye ellezine esrefü ala enfusi-him. La taknetü min rahmeti allahi.

(قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ)

Söyle; ey kullarım ki o israftalar kendi-özlerine karşı. Umutsuzlanmayın eLLah'ın rahmetinden.

AlpApaUrungu ile Ketzap'a usa yatkın yorumlarından ötürü teşekkürler.

tarihinde BegTeginli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ıbadi -ye kelimesinin kullarım anlamında olduğunu biliyorum...

ama bu ifadenin muhammede nisbet edilmesi bizzat muhammedin kendi inancına kuranın baştan sona kendisine ters düşmekte değil midir...

insanları tanrıdan başka herşeye kulluktan kurtarıp tek ve en büyük mabudumuz olan allaha kul olmaya çağıran birine bu şekilde bir ifadenin nisbet edilmesi onu doğru anlayamadığımızın bir göstergesidir...

burada kul - de- kelimesindeden sonra -allah size şöyle sesleniyor- ey haddi haşan kullarım ....

şeklindeki bir yorumlama sorunları çözer sanırım...

Link to post
Sitelerde Paylaş

kireç,

TÜM DÜRÜSTLÜĞÜNLE VİCDANINA, BENLİĞİNE, MANTIĞINA SOR: "BEN GERÇEKTEN ALLAH'I SEVİYOR MUYUM YOKSA ONU SEVMEYE Mİ ÇALIŞIYORUM?"

evet onu seviyorum...

şahsen bana yaşattığı her şeyden dolayı ona minnettarım...

yokluktan beni varlığa çıkarıp bu muhteşem evreni gösterdiği ve nice acı tatlı ekşi şeyleri tattırdığı ve sayamayacağım sayıda nimetlerle donattığı için nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
insanları tanrıdan başka herşeye kulluktan kurtarıp tek ve en büyük mabudumuz olan allaha kul olmaya çağıran birine bu şekilde bir ifadenin nisbet edilmesi onu doğru anlayamadığımızın bir göstergesidir...

Kireç; Kuran'a bakarsan görürsün ki "allah ulayu rasulü/muhammet" savları çokca bulunur. Niye dersin? Çünkü muhammet, yalnıkları (nas) tek allaha çağırıyorum diyerek kendisini, müslümanlarca Tanrının oğlu edinildiği sanılan İsa'dan bile daha aşırı, yalnık ile tanrı arasındaki soyut bağa yapıştırmıştır, tanrıya giden hidayet bağı ile kendisini pekiştirmiştir de ondan. İslamda, Muhammete olan inanç eksik kaldığında, allahtan başka tanrıların adını hiç anmamış olsan bile gehinnomu boylarsın.

burada kul - de- kelimesindeden sonra -allah size şöyle sesleniyor- ey haddi haşan kullarım

Kireç; İsraf (سرف), savurganlık demektir. Zümer 53 ayetinin esrefü (أَسْرَفُوا) sözcüğü, sonuna pekişen illet harfleri ile "savurganlık, harcamada ölçüsüzlük" dağıtımda gereksiz yitimlerin yaşanması" demektir. Senin kastettiğin anlamda yalnıksı karakterlerin haddi aşması esrefü'nün anlamında yoktur. Esrefü, bütünüyle bütçe giderlerinin denetim altında tutulmasının, toplumca üretilen artı değerin muhammet tarafından göz aldatıcı katkısına büründürülerek topluma geri sunulmasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

evet onu seviyorum...

şahsen bana yaşattığı her şeyden dolayı ona minnettarım...

yokluktan beni varlığa çıkarıp bu muhteşem evreni gösterdiği ve nice acı tatlı ekşi şeyleri tattırdığı ve sayamayacağım sayıda nimetlerle donattığı için nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum...

peki "allahım şu canımı al da kurtulayım" dediğin olmadı mı? bazen yaşamaktan bunaldığın, kul olmanın çok ağır geldiği anlar olmadı mı? intihar düşündüğün anlar? biliyorsun ki senden izin alınmadan sen yaratıldın ve istemediğin anları bile yaşamak zorundasın. ve allahın emirlerine uyarak yaşamalısın. tamam, allah seni yarattı ancak amacı seni denek hayvanı gibi kullanmak. intihar etmene bile izin vermiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlık sadece allaha köle olunmasının davasıdır...

evet ibadet kölelik demektir...

ve insan sadece allaha köle olmalıdır...

kula kulluktan allaha kulluğa yani özgürlüğe davettir islam...

allah görünür dünyada bir nesne değildir...

ve insan görünen hiç bir şeye kul köle olamaz...

sadece evrenin yüce sahibinden emir alır ve onun kölesi olabilir...

Sevgili kirec

allaha kulluk nasıl bir şeydir?

Araya kul girmeden (peygamberler), allaha kulluğun neler olduğunu nasıl bileceğiz?

Müslümanlıkta allaha kulluğun (senin tabirin ile özgürlüğün) davranış biçimleri nelerdir? Nasıl davranacağız ki özgür olalım?

Allahın görünmez olduğunu söylüyorsun.

İnsan görünmez bir şeyi nasıl algılasın ki ondan emir alsın ve onun kölesi olsun?

Sen şimdi kalkıp desen ki, siz görüp algılamıyorsunuz ama ben görüyor ve algılıyorum. Allahın emirlerini size iletiyorum. Buna inanılır mı? Allahın emirleri olarak öne sürdüğün şeyler de (muhammedin iddiaları gibi) incir çekirdeğini doldurmayan şeyler olsa, senin uçkuruna ilişkin şeyler olsa, nesine inanalım. O kadar aklımızı yitirmedik. Değil senin söylediklerine inanmak, hayal görüyorsun, masal anlatıyorsun diye seni akıl hastanesine tıkarız.

Peki Muhammedi niçin akıl hastası olarak kabul etmediler? Bunun yanıtını da sen bul.

Müslümanlar Muhammedin allah adına söylediklerine uydukları zaman nasıl bir özgürlük yaşadılar. İslamın şartlarını yerine getirmenin neresi özgürlük. Olmayan bir ilaha gönüllü köleliğin nesi özgürlük. Senin veya müslümanların özgürlükten anladığı şey nedir? İslamın şartlarını yerine getirmek midir?

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili kirec

allaha kulluk nasıl bir şeydir?

Araya kul girmeden (peygamberler), allaha kulluğun neler olduğunu nasıl bileceğiz?

Müslümanlıkta allaha kulluğun (senin tabirin ile özgürlüğün) davranış biçimleri nelerdir? Nasıl davranacağız ki özgür olalım?

Allahın görünmez olduğunu söylüyorsun.

İnsan görünmez bir şeyi nasıl algılasın ki ondan emir alsın ve onun kölesi olsun?

Sen şimdi kalkıp desen ki, siz görüp algılamıyorsunuz ama ben görüyor ve algılıyorum. Allahın emirlerini size iletiyorum. Buna inanılır mı? Allahın emirleri olarak öne sürdüğün şeyler de (muhammedin iddiaları gibi) incir çekirdeğini doldurmayan şeyler olsa, senin uçkuruna ilişkin şeyler olsa, nesine inanalım. O kadar aklımızı yitirmedik. Değil senin söylediklerine inanmak, hayal görüyorsun, masal anlatıyorsun diye seni akıl hastanesine tıkarız.

Peki Muhammedi niçin akıl hastası olarak kabul etmediler? Bunun yanıtını da sen bul.

Müslümanlar Muhammedin allah adına söylediklerine uydukları zaman nasıl bir özgürlük yaşadılar. İslamın şartlarını yerine getirmenin neresi özgürlük. Olmayan bir ilaha gönüllü köleliğin nesi özgürlük. Senin veya müslümanların özgürlükten anladığı şey nedir? İslamın şartlarını yerine getirmek midir?

Sevgiler

sevgili drekinci...

allaha kulluk nasıl olmalı demişsiniz...

namaz kılmak oruç tutmak zekat vermek hacca gitmek şeklinde cevab veremeyeceğim...

bize de böyle öğretildiydi...

ama bunun öyle olmadığını uzun araştırmalar sonucu anlayabildim sanıyorum...

bir çok meraklı insan gibi her ayetin hadisin arkasındaki amacı arayıp durdum...

sonunda olabildiğince basit ve güzel ve makul olan bir sebebe ulaştım...

tanrının biz yaratıklarının iyiliği huzuru ve mutluluğunu istemesi kadar doğal bir şey olamaz...

tanrının bizden bireysel ve toplumsal olarak huzuru mutluluğu tertibi düzeni temizliği sağlayıcı şeyleri istediğini suça ve huzursuzluğa sebeb olucu şeyleri istemediğini görüyorum...

iyi ve dürüst bir insan bence tanrının ideal bir kuludur...

iyiliğini ve dürüstlüğünü korumak için her türlü ritüelden faydalanabilir...

hele dünyadaki zalimlerle haksızlıklarla sömürülerle mücadele edenler ise tanrının en seçkin köleleridir...

yani aslında tanrıya kölelik bildiğimiz anlamda bir kölelik değildir...

insan görünen hiç bir şeye köle olamaz...

insan sacede doğruluğun dürüstlüğün adaletin iyiliğin merhametin yardımseverliğin barışın huzurun kölesi yani askeri olmalıdır...

saygılar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin.

Bu ayet çevirisindeki yordam Arapça'da yoktur, tıpkı Türkçe'de olmadığı gibi.

Gizlenemeyecek düzeyde "kullarım/ibadiye/ عِبَادِيَ" diyen kişi muhammettir.

"Kullarım/İbadiye" sözünü Allah deseydi, bunun ardından kendi öznesini ikiletmezdi.

Hakkı Yılmaz zümer 53 ayetinde iyelik ekinin tam olarak Muhammete gittiğini söylemez. İyelik eki olan "ye"nin "Mushafın Kopyalanması Sırasındaki yapılmış Katip Hatası" olduğunu söyler. Aslında bu konuda iki iddiası bulunuyor. Ancak İkinci Yol dediğinin ilk iddiası, ikincisinden de zayıftır bana göre.

"Lafzî mânâya göre, “kullarım!” nidasındaki ‘kullar’ peygamberin kulları olmaktadır. Yani “Ey .... kullarım!” diyen ya da diyecek olan, emrin muhatabı olan peygamberdir. Bu durumda peygamberin muhatabı olan insanlar peygambere kul olmaktadır. Yani Peygamber insanlara “Ey kullarım!” [Peygamberin kendi kulları, Allah’ın kulları değil] dedirtilmektedir. “Qul-De” emri ile başlayan diğer tüm ayetlerde ise durum lâfzî mânâ ile uyumludur" dedikten sonra ciddi bir emekle iki yorumunu sıralamaktadır.

Buraya kopyalamamın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle şuraya tıklapıp kendi sitesinde bulunan açıklamalarını okuyabilirsiniz. Tümünü okumaya üşenenler "Bu aciz, fakir kul Hakkı Yılmaz ise bu sorunu iki yönlü olarak çözme gayretini göstermiştir" sözünün sonrasından başlayabilirler. Hakkı Yılmaz'ın temiz duygularla Qur'an yorumu yaptığına inanıyorum. Ancak zümer 53'ün ayet metninde Muhammete gönderilen iyelik ekinin katip hatasıyla qur'an'da bulunduğunu iddia etmek, öteki bütün ayet metinlerine de kuşku salar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili kireç

Senin iddiaların, kendine göre, kendi kişiliğine göre bir din. Yeni bir din. Müslümanlıkla ilgisi yok.

Sen allahı da kendine göre yorumluyorsun. Allah adına düşünüp, allah insanların iyiliğini, dürüstlüğünü, mutluluğunu ister diyorsun. Bu duruma göre,

Allah seni senin dışında yönetmiyor. Sen allahın böyle olması gerektiğini düşünüp allahı kategorize ediyorsun. Kendine göre sevimli bir allah yaratıyorsun.

İnsanın iyiliğini, dürüstlüğünü, mutluluğunu, refahını istemek ve bunun için çalışmak ve çabalamak iyi bir şey. Ama bunu allah böyle istiyor diye, öteki dünyada mükafatlandırılacağım diye yapıyorsa insan, burada en azından dürüstlük yoktur. Allahı aradan kaldırdığın zaman bu yoldan sapma imkan ve ihtimali var demektir.

Bu istekler insani isteklerdir. İnsan olduğumuz için böyle olmalıyız. Böyle olmak bizi daha fazla insan yapmakta. Bir ateistin böyle olmasından geri dönüş yoktur. Çünkü onu iyi olmaya zorlayan bir allaha inanmıyordur. İnsan olarak iyidir.

Allah korkusu nedeni ile, allahın gözüne girmek için, ahiret için bunlara yöneliniyor ise bu yanlıştır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah korkusu nedeni ile, allahın gözüne girmek için, ahiret için bunlara yöneliniyor ise bu yanlıştır.

Sevgiler.

Selamlar doktor ekinci,

Buraya ben birşey demek istiyorum. Sevgili kirec de yazar cevabını umarım.

İşte burada inananlar için devreye her zaman takva girmiştir.

Takva denen kavram senin yukarıda saydıkların ise hiç değildir.

Samimi bir inanır ne cehennem kaygısı, ne cennet sevdası ile takva sahibi olmaz, olamaz.

Onun tek kaygısı o Allaha sevgi bağı ile bağlıdır, korku ile değil. Korku sevgiyi perdeleyen bir duygu olduğundan korktuğunuzu sevmeniz bu yüzden imkansızdır. Dolayısı ile samimi inanırlar Allahtan korkmak yerine Allahı severler.

İşte bu yüzden, O'na duyulan bu sevgi yüzünden ona mahcup olma kaygısını taşırlar.

Bu kaygı ise takva dediğimiz kavramdır.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmayan bir şeyi sevmek nasıl olur?

Neyini gördün? Neyini seviyorsun?

Nasıl seveceksin?

Seveceksin de ne olacak?

Allahı sevmenin davranış biçimi nelerdir?

Takva, zikir, trans vs bunlar insanın kendi kendini kandırması, uyuşturmasıdır.

Sevmek ile ilgisi yoktur.

Olmayan bir şey, körü körüne, büyük bir aşk ile sevilince, saflık belirtileri, berduşluk belirtileri gösterir. Bu görüntüdeki insanları da diğer insanlar genellikle kullanır, sömürür, allah adına kendine kul ettirir. (Takva filminde olduğu gibi)

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...