Jump to content

Felsefenin Fakirliği


Recommended Posts

  • İleti 64
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yıldızlara baktığımız için mi insanız yoksa insan olduğumuz için mi bakarız? Bu cümle Yıldız Tozu filminin giriş repliğidir. Fantastik bir filmde geçen bu cümle aslında insanoğlunun geçmişiyle ilgili tüm sırları vermektedir aslında.

Modern dünyanın iki kutbu bulunur, bunlar din ve bilimdir. Mevcut tarih anlayışı içerisinde bilim eski Yunanda ve bir ara Araplarda var olmuştur. Sonrasında ise özellikle sanayi toplumu ile din ise eski toplumlardan beri varolmuştur.

Russell bilim ve uygarlığı klasik batı anlayışı içerisinde yorumladığı için ilk bilimi Yunan ve Arap düşünce sisteminde görür ve günümüz pozitivizmin kaynağı olarak yorumlar.

Bir başka deyişle Yunan öncesi eski çağ kültürlerini din eksenli düşünce sistemi olarak yorumlar. Ona göre din bilimden önce çıkmıştır. Russell bütün düşünce sistemini pozitivist yöntemle egemen din arasındaki çelişki üzerine oturtur. Düşünceleriyle ilgili kökene doğru yaptığı araştırmayı kökenden günümüze getirmiş olsaydı bu düşünceye asla sahip olmazdı. Çıkarsamaları çok farklı olurdu. Batı Felsefe tarihi gibi bir kitapta bile tüm düşünceleri ön yargı süzgecinden geçirmiş ve yaşanan gerçekle bağdaşmayan bir tasvir ortaya koymuştur. Bilimin ve dinlerin başlangıcı tarih sahnesinde bellidir. Batı tipi düşünce sistemlerinde eski çağ kültürlerinin tamamı din egemenliği altında ve bilimden yoksun olarak değerlendirilir.

Bütün batı tipi düşünce sistemlerinde pozitivist yöntemle egemen din arasındaki çelişki üzerine oturtulmuş bir dünya vardır artık. Tüm düşünceler bu kalıplar üzerine inşa edilmiştir. Russell’in kökten bu güne gelerek inceleme yapması çıkarsamalarını değiştirecek olmasına karşın bilimin karşısında tabi ki Hıristiyanlık büyük bir engeldir, fakat Hıristiyanlık Russell’in aksine onun düşündüğünün aksine eskiden beri var olan bir kültürün evrimleşmiş hali değil bir önceki kültün bir doz daha ket vurulmuş halidir.

Eski kültürlerde rahipler evren ve zamanla ilgili ampirik incelemeleri sonucunda oldukça önemli bir saygınlığa sahiptirler ve iktidarın diğer ortağı konumundadırlar. Gözleme ve araştırmaya dayalı, batı tipi düşünce sisteminin bugün yeni ulaşabildiği bilgilere sahiptirler. Ve bu bilgi onlara ayrıcalık sağlamıştır.Bu ayrıcalıklı sınıfı koruma çabası süreç içerisinde bilginin ökült hale getirilmesine ve inisiye olmayanlara verilmemesi uygulamasını beraberinde getirmiştir. Kitlelere sunulma hali ise ökült hale getirilen bilginin ritüellere bezenmiş şeklidir. Buna da Din adı verilmiştir.

Materyalist çözümlemenin bile tarih sahnesinde yapmış olduğu en büyük hatalardan biride budur. Eski zaman insanının ayrıcalığını sınıf mücadelesi olarak görmüş ve tarihsel hata üzerine sistemini inşa etmiştir. Eski zaman insanında, toplumlar tarafından büyük saygı duyulan ökült bilgi sahibi rahibi yönetici ve yönetilen olarak yorumlamak, materyalist düşüncenin tüm bilgilerini ona karşı çıktığı düşünceden alması insanı dehşete düşürür. Toplumsal yapının gelişmesi, nüfus artışları ve rantın büyümesi ve din ve devlet kurumları arasındaki bu mücadeleler ökült rahiplerin felsefelerinde değişikliğe neden olmuştur. Din kurumu içerisinde çalışanlar sürekli perdelemeleri bir adım öne taşırlar. Russell ve Marksist felsefecilerin tarihi yanılgıları da burada başlar. Dolayısıyla batı bilimi ve Russell defalarca şifrelenmiş kozmik bilgilerle karşılaşmışlar ve işin içinden çıkamamışlardır. Bunca şifrelemelerin ardından basit din adamlarının bile içerisinden çıkamadıkları gibi paradoks ortaya çıkmıştır.

Peki nedir çözüm ? Bunca insan bu sembolleri doğru çözemediği için mi didişip duruyor ?

Yoksa birileri çözdü başları göğe mi erdi de bizim haberimiz yok ?

Bu bilgiler kimin işine yaradı ?

Yoksa hepimiz pozitivist olmalıyız mı denmek istiyor bu yazıda ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam ama o da medeniyete uyum sağlasın artık..

Tamam beliki uçuk kaçık ama fikirlerini oturttuğu temeller sağlam.

Birde Akhenin siyasi düşüncelerine katılmamak onun materyalizm hakkında söylediklerine katılmamayı gerektirmez.

Bence burda söyledikleri ile Akhe ezber bozuyor.Herşeyi materyalizm-İdealizm ile düşünmemiz gerekmez birde kozmos var.Herşeyden önce kozmos sadece maddedenmi ibaret.Belkide kainat madde ile madde olmayan arasındaki çekişmeden oluştu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam beliki uçuk kaçık ama fikirlerini oturttuğu temeller sağlam.

Birde Akhenin siyasi düşüncelerine katılmamak onun materyalizm hakkında söylediklerine katılmamayı gerektirmez.

Bence burda söyledikleri ile Akhe ezber bozuyor.Herşeyi materyalizm-İdealizm ile düşünmemiz gerekmez birde kozmos var.Herşeyden önce kozmos sadece maddedenmi ibaret.Belkide kainat madde ile madde olmayan arasındaki çekişmeden oluştu.

Akhenetonun siyasi görüşlerini bilmiyorum .Forumcak adamı ırkçı ilan etmişler.Fakat bu konuda sana katılıyorum söyledikleri boş değil.Kendi içinde tutarlı fikirleri var dinler ve insanlık tarihi hakkında yani.

İnsanlığın kayıp bir gemişi olduğunu düşünüyorum.Ama uzaydan mı yoksa dünya yüzünde bir varoluştan sonra topyekün bir kırımdan sonra yeniden inşa ediliş mi bu konuda fazla fikrim yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yıldızlara baktığımız için mi insanız yoksa insan olduğumuz için mi bakarız? Bu cümle Yıldız Tozu filminin giriş repliğidir. Fantastik bir filmde geçen bu cümle aslında insanoğlunun geçmişiyle ilgili tüm sırları vermektedir aslında.

Modern dünyanın iki kutbu bulunur, bunlar din ve bilimdir. Mevcut tarih anlayışı içerisinde bilim eski Yunanda ve bir ara Araplarda var olmuştur. Sonrasında ise özellikle sanayi toplumu ile din ise eski toplumlardan beri varolmuştur.

Russell bilim ve uygarlığı klasik batı anlayışı içerisinde yorumladığı için ilk bilimi Yunan ve Arap düşünce sisteminde görür ve günümüz pozitivizmin kaynağı olarak yorumlar.

Bir başka deyişle Yunan öncesi eski çağ kültürlerini din eksenli düşünce sistemi olarak yorumlar. Ona göre din bilimden önce çıkmıştır. Russell bütün düşünce sistemini pozitivist yöntemle egemen din arasındaki çelişki üzerine oturtur. Düşünceleriyle ilgili kökene doğru yaptığı araştırmayı kökenden günümüze getirmiş olsaydı bu düşünceye asla sahip olmazdı. Çıkarsamaları çok farklı olurdu. Batı Felsefe tarihi gibi bir kitapta bile tüm düşünceleri ön yargı süzgecinden geçirmiş ve yaşanan gerçekle bağdaşmayan bir tasvir ortaya koymuştur. Bilimin ve dinlerin başlangıcı tarih sahnesinde bellidir. Batı tipi düşünce sistemlerinde eski çağ kültürlerinin tamamı din egemenliği altında ve bilimden yoksun olarak değerlendirilir.

Bütün batı tipi düşünce sistemlerinde pozitivist yöntemle egemen din arasındaki çelişki üzerine oturtulmuş bir dünya vardır artık. Tüm düşünceler bu kalıplar üzerine inşa edilmiştir. Russell’in kökten bu güne gelerek inceleme yapması çıkarsamalarını değiştirecek olmasına karşın bilimin karşısında tabi ki Hıristiyanlık büyük bir engeldir, fakat Hıristiyanlık Russell’in aksine onun düşündüğünün aksine eskiden beri var olan bir kültürün evrimleşmiş hali değil bir önceki kültün bir doz daha ket vurulmuş halidir.

Eski kültürlerde rahipler evren ve zamanla ilgili ampirik incelemeleri sonucunda oldukça önemli bir saygınlığa sahiptirler ve iktidarın diğer ortağı konumundadırlar. Gözleme ve araştırmaya dayalı, batı tipi düşünce sisteminin bugün yeni ulaşabildiği bilgilere sahiptirler. Ve bu bilgi onlara ayrıcalık sağlamıştır.Bu ayrıcalıklı sınıfı koruma çabası süreç içerisinde bilginin ökült hale getirilmesine ve inisiye olmayanlara verilmemesi uygulamasını beraberinde getirmiştir. Kitlelere sunulma hali ise ökült hale getirilen bilginin ritüellere bezenmiş şeklidir. Buna da Din adı verilmiştir.

Materyalist çözümlemenin bile tarih sahnesinde yapmış olduğu en büyük hatalardan biride budur. Eski zaman insanının ayrıcalığını sınıf mücadelesi olarak görmüş ve tarihsel hata üzerine sistemini inşa etmiştir. Eski zaman insanında, toplumlar tarafından büyük saygı duyulan ökült bilgi sahibi rahibi yönetici ve yönetilen olarak yorumlamak, materyalist düşüncenin tüm bilgilerini ona karşı çıktığı düşünceden alması insanı dehşete düşürür. Toplumsal yapının gelişmesi, nüfus artışları ve rantın büyümesi ve din ve devlet kurumları arasındaki bu mücadeleler ökült rahiplerin felsefelerinde değişikliğe neden olmuştur. Din kurumu içerisinde çalışanlar sürekli perdelemeleri bir adım öne taşırlar. Russell ve Marksist felsefecilerin tarihi yanılgıları da burada başlar. Dolayısıyla batı bilimi ve Russell defalarca şifrelenmiş kozmik bilgilerle karşılaşmışlar ve işin içinden çıkamamışlardır. Bunca şifrelemelerin ardından basit din adamlarının bile içerisinden çıkamadıkları gibi paradoks ortaya çıkmıştır.

Bilim ve din iki eski dost şimdinin iki yeni düşmanıdır.

Eskiden kilise papazları dinsel metinlerden doğan araştırma şevkiyle doğayı araştırmaya çalıştılar bunların bir çoğu da gezginci olmuştur. Buldukları sonuçları kitaplaştırdılar bu onlara toplumda saygınlık ve mevki kazandırdı.

Orta çağa gelindiğinde artık kiliseler çok güçlüydü, halkın ve kralların bile üzerinde yetkileri oluşmuştu, papazların toplumu bilgilendirmek için yaptıkları araştırmaların sonucunda yayınladıkları kitaplar toplumda o kadar yüksek mevkilere getirdi ki onları, artık papazlar sosyal hayatın merkezi, kralı kutsayan adam, sözünden çıkılmayan bir pir haline getirdi.

Dönem 1. küreselleşme (coğrafi keşifler) dönemine geldğinde toplumlar ve toplumların filozofları, sosyologları din adamlarını sorgular oldular, artık papazlar kilise adına konuşmuyor toplumun ne yapacaklarını ne yapmayacaklarını da konuşuyor, toplum adına da karar veriyorlardı. Kilisenin ve papazların suyu ısınmaya başlamıştı...

2. küreselleşme dönemine (sanayi devrimi) girildiğinde artık insanlar modern bir hayata adım atıyor, eski gelenekleri birer birer terkediyor olmuştular. Avrupa toplumları dünyayı kasıp kavuran gücünle ve sanayisinle fırtına gibi gelirken toplumun dizginlerini ele almak isteyen kiliseler ve papazları artık son saatlerini oyuyorlardı. İlk kıvılcım Fransa' da yaşandı, "ekmek bulamıyorsanız pasta yeyin" diyen kral ve kraliçe ihtilalle karşılık bulup yanıtı aldı, sonra bu ilk kıvılcım ihtilale oradan da büyük Avrupa ülkelerine sıçradı, Almanya' da 1848 ihtilalleri başgösterdi.

İhtilallerle birlikte laiklik, insan hakları, özgürlük, eşitlik, adalet, millietçilik kavramları ortaya çıktı.

Bu kavramlar farklı çevrelerde farklı yorumlandı, ve bu farklı yorumlanış hem felsefeye hem tüm bilimlere sıçradı.

Materyalizm gibi akımlar bilimin kurallarına yön verirken, materyalizmden beslenen Marxizm siyasi ve sosyal hayat sistemi olarak kendini oluşturmaya başlamıştı.

Artık din ve bilim tamamen ayrılmış, hatta bilim kendi anası olan felsefeyle dahi yöntem farklılıkları dolayısıyla yollarını ayırmıştı.

Şimdi bilim kurallarına göre sonuçlar tutan birikim dünyasıdır ama kurala uymuyorsa dışlanır ta ki birisi kuralları bozup, bilimsel devrim yaptığı gün, ezberler bozulur Einstein gibi kuralsız yepyeni teorilerle bilim ve insanlık dünyasının karşısına çıkar. Nadir kişiler kuralın kutsandığı gün değil sonucun önemsendiği gün yaratırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam beliki uçuk kaçık ama fikirlerini oturttuğu temeller sağlam.

Birde Akhenin siyasi düşüncelerine katılmamak onun materyalizm hakkında söylediklerine katılmamayı gerektirmez.

Bence burda söyledikleri ile Akhe ezber bozuyor.Herşeyi materyalizm-İdealizm ile düşünmemiz gerekmez birde kozmos var.Herşeyden önce kozmos sadece maddedenmi ibaret.Belkide kainat madde ile madde olmayan arasındaki çekişmeden oluştu.

Bilmem sana bunu sormakla zaman mı kaybediyorum ama nasıl yani demeden edemedim.

Elbette (hele ki diyalektik ön ekini alan) materyalizm, idealizm vs gibi felsefeleri düstur edinmek, olayları sadece felsefeyle çözmeye ve anlamaya çalışmak yanlıştır.

Ancak; "kainatın madde olanla MADDE OLMAYAN arasındaki çelişkiden (ya da senin deyiminle çekişmeden) doğduğunu hangi temelde ileri sürebilirsin?!

Madde olmayan bu şey nedir ve nasıl, nerede, ne zaman, hangi yolla tespit edilmiştir?

Madde dışı olduğu bilinen hiçbir şey yoktur ve olamaz da...

Bu anlamda tanımlanan materyalizm, bir felsefe olmaktan ziyade bilimin dolaysız bir yorumu hatta temelidir. İşte bu anlamdaki bir materyalizm özünde ateizmdir de. Çünkü ateizmin temelidir.

Nesnel gerçeklik maddi bir görüngüdür.

Bu temel gözden kaçılrıldığında, düşünür adayı için sayısız labirentler içinde kaybolmak işten bile değildir. Ayrıca, bu temele dayanmayan hiçbir bilginin de önemi yoktur.

Felsefe tek başına bilgi sağlayamaz ve bu amaçla kullanılması da son derece hatalıdır.

Felsefe bir başlangıç ya da bilgiye ulaşmada bir manivela değil, tersine bilinenlerini, yani edinilmiş müspet bilginin bir sonucu olarak belirir.

Felsefe aptallar içindir!

tarihinde DİRİLİŞ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki nedir çözüm ? Bunca insan bu sembolleri doğru çözemediği için mi didişip duruyor ?

Yoksa birileri çözdü başları göğe mi erdi de bizim haberimiz yok ?

Bu bilgiler kimin işine yaradı ?

Yoksa hepimiz pozitivist olmalıyız mı denmek istiyor bu yazıda ?

Tanrıların çobanı başlığım sabote edilmezse "Ana Tanrıçaya Hükümet darbesi " yazımda daha rahat anlayacaksınız. Bu aynı zamanada Natomatiğin yazılar yazıp durduğu Israrla Hodri Meydandan kaçtığı Ay tanrıçasınada bir cevap olacak.

Ne demiş Hermes " Yukarıdakiler Neyse Aşağıdakilerde Odur."

Eğer bu başlık sabote edilmeseydi Batı Felsefi yaklaşımı ; egemen dinle arasındaki çelişki üzerine oturtan bir sistematiğin kökten yanlışlığını somut delillerle yazacaktır. Ben boşuna demiyorum Ateizm dördüncü dindir diye. Daha dinleri analiz edemeyen bir sistem karşıt dindarlık yaratarak semavi dinleri eskiden varolan dinsel motifin evrilmiş hali gören bir dünya anlayışı sadece bir masaldan ibarettir. Masallar üzerine kurulan düşünceler bir gün yıkılır, Mesela ben yazınca.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilim ve din iki eski dost şimdinin iki yeni düşmanıdır.

Bu sadece masal. Judeo-hristiyan dünya anlayışının temelsiz bir masalı. İşin ilginç yanı Ateistlerin dünyanın sırrını çözdükleri düşünmeleri. Halbuki sadece elmanın diğer yarısısınız. Hala şu hegelistik dünyayı kavrayamadınız. Belki bir gün diyoruz. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim de başlıklarım saboteye uğrayınca şevkim kapanıyor seni anlıyorum ama rahatsız olduğun yazıları mod denetimine aldır sonra yazına devam et, başlığını heba etme, feda edilecek başlık değil.

Tavsiye sadece, ağabey tavsiyesi ister dinler ister boş ver dersin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence bizim akhenaton ne diyorsa, dogrudur !

dogru degilse bile, birgün mutlaka dogrulugu ispatlanacaktir.

ben size en son yazilacak satiri en basinda yazayim ,

"ILK ATOM DA TÜRK'DÜ" !!

"Bing Bang'i de Türkler patlattı" diyorlar bu espriyi burada çocuğun biri yaptı gülmekten yıkıldım. <_<

Neyse akheye başlığın içini doldurması için fırsat verin, bekleyelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam beliki uçuk kaçık ama fikirlerini oturttuğu temeller sağlam.

Birde Akhenin siyasi düşüncelerine katılmamak onun materyalizm hakkında söylediklerine katılmamayı gerektirmez.

Bence burda söyledikleri ile Akhe ezber bozuyor.Herşeyi materyalizm-İdealizm ile düşünmemiz gerekmez birde kozmos var.Herşeyden önce kozmos sadece maddedenmi ibaret.Belkide kainat madde ile madde olmayan arasındaki çekişmeden oluştu.

Ve zaten öyle. Madde - anti madde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Boethius

Aralarındaki varsaydığın iletişim neyden peki? Sadece bunu sormak istedim.

Avatar daki gibi takıyon aleti kontağı kuruyon değil tabi.İnsan ve evrenin aynı maddeden olması ile ilgili birşey bu.Yani temel yapı aynı bu da evrenin aynı bizim gibi bilinç sahibi olabileyeceği şüphesini ortaya çıkarıyor.Tabi bizim gibi derken yanlış anlaşılmasın evrenin bilinç düzeyinden bahsetmiyorum.Sadece bir bilinci olabilir diyorum.Yani kozmik bir bilinç.Canlılığın evren tarafından bilinçli bir şekilde ortaya çıkarılmış durumu dahi sözkonusudur.Canlılığın ortaya çıkışı ilahi tasarım ile olmadığı gibi tesadüf eseri de olmadı.Evrenin varlığı gereği canlılık oluştu.Evrenin varlığından ortaya çıkan bu canlı evrenden soyut değildir.Evrenden soyut olmadığına göre arada bir iletişim olmalıdır. Ama nasıl bir iletişim.İletişim konusu ile islami tasavvufçulardan tut Budizm Hinduzme kadar hatta Saidi Nursi ye kadar ilgilenen insanlar olmuştur.Onların bahsettiği iletişim daha çok Avatar tarzı bir iletişim.Bizim bahsettiğimiz iletişim ise birbirine muhtaç olma ile birbirine dönüşme ile ilgili bir iletişim.Kısaca hiçbirşey yok olmuyorsa enerjide yok olmuyordur.Ancak dönüşüyordur.O zaman bilinç neden yok olsun.Bilinçte başka birşeye dönüşüyor olamazmı.Falan filan işte....

Ve zaten öyle. Madde - anti madde.

Haşa çarpılacan.Hiç anti madde diye birşey olurmu.Varsada biz materyalistler onuda madde katagorisine sokarız.Birde karanlık madde varki o tam şenlik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tutankhamon kendi başına iş aldı. Kaldıramayacağı yükün altına girdi. Felsefe çalışıyor.

Dünya üzerinde kaldıramayacağım yük yoktur. Yegane üstünlüğümün Türk olmamdan kaynaklı olduğunu unuttunuz anlaşılan.

Felsefe diye bir şey yoktur, Felsefe batının dinidir.

İsterseniz Konuyu Hodri meydanda görelim.

Siz ve diğer katılımcı olacaklara önerim. Ara forumlarda olmuyor bu işler.

tarihinde Tutankhamun tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Haşa çarpılacan.Hiç anti madde diye birşey olurmu.Varsada biz materyalistler onuda madde katagorisine sokarız.Birde karanlık madde varki o tam şenlik.

:) di mi.

Avatar daki gibi takıyon aleti kontağı kuruyon değil tabi.İnsan ve evrenin aynı maddeden olması ile ilgili birşey bu.Yani temel yapı aynı bu da evrenin aynı bizim gibi bilinç sahibi olabileyeceği şüphesini ortaya çıkarıyor.Tabi bizim gibi derken yanlış anlaşılmasın evrenin bilinç düzeyinden bahsetmiyorum.Sadece bir bilinci olabilir diyorum.Yani kozmik bir bilinç.Canlılığın evren tarafından bilinçli bir şekilde ortaya çıkarılmış durumu dahi sözkonusudur.Canlılığın ortaya çıkışı ilahi tasarım ile olmadığı gibi tesadüf eseri de olmadı.Evrenin varlığı gereği canlılık oluştu.Evrenin varlığından ortaya çıkan bu canlı evrenden soyut değildir.Evrenden soyut olmadığına göre arada bir iletişim olmalıdır. Ama nasıl bir iletişim.İletişim konusu ile islami tasavvufçulardan tut Budizm Hinduzme kadar hatta Saidi Nursi ye kadar ilgilenen insanlar olmuştur.Onların bahsettiği iletişim daha çok Avatar tarzı bir iletişim.Bizim bahsettiğimiz iletişim ise birbirine muhtaç olma ile birbirine dönüşme ile ilgili bir iletişim.Kısaca hiçbirşey yok olmuyorsa enerjide yok olmuyordur.Ancak dönüşüyordur.O zaman bilinç neden yok olsun.Bilinçte başka birşeye dönüşüyor olamazmı.Falan filan işte....

Güzel fikirler bunlar. Evrenle insan arasındaki tabii ki bir bağ var. Zaten madde ve madde arasında da madde olmayan bir bağ var. Quantum entanglement yani dolanıklılık bunun bir kanıtı sanıyorsam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...