Jump to content

İslam'da Hırsızın Cezası ve Kısasa Kısas


Recommended Posts

10 Emir'in 2 maddesi bugünlerde sıkça konuşuluyor.

6. madde: "Öldürmeyeceksin". 8. madde: "Çalmayacaksın".

Binlerce yıldır kimileri öldürüyor, kimileri çalıyor, kimileri ise hem çalıyor hem öldürüyor.

Bizim konumuz çalanlarla ve onlara verilen cezalarla ilgili.

Hırsızlık tüm dinlerde, hukuk ve ahlâk sistemlerinde bir suç olarak görülmüş, kınanmış, yasaklanmış ve cezaya bağlanmıştır.

Ayrıntılara daha sonra girmek üzere yazıyı uzatmayacağım ve hemen konuya gireceğim.

Tevrat'ta ve Kur'an'da "Kısasa Kısas" sistemi var.

Hırsızların cezalandırılması konusunda Tevrat'ın "kısasa kısas" kuralına uygun hareket ettiğini görmekteyiz.

Tevrat'ta hırsıza verilen ceza, çaldığını misliyle ödetmektir.

Ama Kur'an, "kısasa kısas" kuralına aykırı olarak hırsızın elinin kesilmesini emreder.

İbrahimî din anlayışına ters olan bu hükmün kökeni nedir?

Neden "Kısasa kısas" kuralına uyulmamıştır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 102
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kuran ayetleri iyi incelendiginde hirsizliga verilen ceza sadece garibanlar icin gecerlidir.Zengin hirsiza kesinlikle uygulanan bir ceza yoktur.

Bunu soyle aciklayabilirim.

Bir garibanin tefecilik veya karaborsacilik yapma sansi varmidir?Vardir diyenin anlini karislarim.

Peki tefecilik/karaborsacilik hirsizligin krali degilmidir? Degildir diyeni bir daha karislarim.

Madem bu tefecilik iside hirsizliga giriyor,bununla ilgili Kurandaki cezalar nelerdir?

Cehennemde irin icirme,kizgin ateste daglama,migdeleri kaynatan zakkumlari icirme bir suru ivir zivir tehdit.Fakat yer yuzude verilen hic bir ceza YOKTUR!!Hepsi obur tarafa havale edilmis ne idugu belirsiz cezalardir.

Birde ne amacla caldigi bile belli olmayan ,siradan hirsizlara bakalim.Adam belki ac,belki cocugu hasta,belki kloptomani (hirsizlik hastasi) ama bunun cezasi hem yukardakiler gibi ,obur tarafla ilgili bir dunya igrenc ceza ve hem bu dunyada yakalandigi anda ,el ve ayaklarin capraz kesimi.

Simdi size soruyorum,tefecilik/faizcilik ve karaborsacilik yapanlara neden bu dunyada ,herkese ornek teskil etmesi amaciyla bir ceza uygulanmaz ve bu is obur tarafa havale edilir?Bu tip zengin hirsizlarin elini ayagini kesmeye gucu yetmeyen bedevilerin,garibani caydirici olsun diye kesmeleri sizce ne kadar adildir?

Kurandaki kisasa kisas palavralarida sadece garibana yoneliktir.

tarihinde barrister tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2/178 Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır.

2/179Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz.

16/126 Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab ve cezanın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır.

Bu ayetlere göre kısas edilecek durumda bile affetmek öğütleniyor.Şu ayetleri okuduktan sonra hırsızlık gibi esnek bir suçta her hırsızın elini kesen adamın vicdanından zoru vardır.

Ama elbette öyle hırsızlıklar var ki değil eli kafası kesilse yeridir.Onu akleden insanlar değerlendiriler ve ona göre hükmederler. .Sizin gibi akıl ve vicdandan yoksun kişiler kalkıp el keser sonrada kuranda öyle yazdı der.

Daha türkçesi yemezler pante.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maide-38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

Ayşe rivayet etti ki; "Resulullah çalınan malların değeri çeyrek dinar ya da fazla ise, hırsızın elini kestirirdi."

(Sahih Muslim, Kitab Al-Hudud, hadis: 4157)

Ebu Hureyra Resulullah'ın şöyle dediğini rivayet etti:

"Bir yumurta çalıp eli kesilen, ya da bir ip çalıp eli kesilen hırsızın üzerinde Allahın belası olsun!"

(Sahih Muslim, Kitab Al-Hudud, hadis: 4185)

İnsanın el gibi değerli bir uzvu kesildiğinde bir daha yerine gelmez. Ömür boyu bu geçimini sağlamada en fazla önem arzeden organından yoksun kalır.

Peki nedir bu kabul edilemez cezaya sevkeden?

Öncelikle mimlemektir.

Bunun nedeni o kişinin değişmez bir huya sahip olduğu düşüncesidir.

Yani, "7'sinde neyse 70'inde de odur." zihniyetidir.

15 yaşında bir sebeple birşey aşıranın, bunu daima yapacağı, 20'sinde, 30'unda, 50'sinde de değişmeyeceği düşüncesidir.

Öyleyse bu zararlı kişi tanınmalı, bilinmelidir. Burnu ya da kulağı kesilmeli, yüzü dağlanmalıdır ki onu görenler dikkatli olsunlar.

Bu eski pagan dinlerde böyleydi.

Hür bir kişinin karısı, başka bir hür kişinin evinden bir şey çalırsa, ve çalınan malın değeri beş kurşun minasından fazla ise, çalınan malların sahibi şöyle yemin etsin: "Ben ona bu malı almaya izin vermedim, evimde bir hırsızlık oldu". Kocası isterse, çalınan malı geri çevirir, karısı için bir kurtulmalık fiyatı öder ve kulaklarını keser. Kocası onun için kurtulmalık fiyatını ödemek istemezse, çalınan malının sahibi kadını alıp burnunu kessin.

(Orta Asur Kanunları)

Yine muhtemelen "Kesilmişken eli kesilsin ki, suç işleyen organı kesilmiş olsun ve bir daha o organıyla hırsızlık yapamasın." diye düşünülerek el kesme cezası doğdu.

Hür bir adam, başka bir hür adamı kendi tarlasına baksın diye işçi olarak tutarsa, o tarlayı işletmek için adama öküzler emanet ederse ve ona hayvan yemi ödünç verirse, o adam hayvan yemini çalırsa ve adamın yanında bulunursa, onun elini kessinler.

(Hamurabi Kanunları, 253. kanun)

Nitekim İslam Öncesi Kureyş'de hırsıza verilen ceza elini kesmekti. Ve İslam'a bu ceza hiçbir değişikliğe uğramadan aynen geçti.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nietzsche'den bir ayet:

Thus speaketh the red judge: "Why did this criminal commit murder? He meant to rob." I tell you, however, that his soul wanted blood, not booty: he thirsted for the happiness of the knife!

But his weak reason understood not this madness, and it persuaded him. "What matter about blood!" it said; "wishest thou not, at least, to make booty thereby? Or take revenge?"

And he hearkened unto his weak reason: like lead lay its words upon himthereupon he robbed when he murdered. He did not mean to be ashamed of his madness.

http://www.gutenberg.org/files/1998/1998-h/1998-h.htm

Türkçe meali;

Şöyle buyurdu kızıl yargıç: "Bu suçlu neden öldürdü? Çünkü çalmak istiyordu." Ama ben size derim ki onun canı kan istiyordu, yağma değil: bıçağın mutluluğuna susamıştı o!

Ama onun hafif aklı bu deliliği kaldıramadı ve onu kandırıdı. "Kan da neymiş!" dedi; "Hiç değilse bir şeyler çalsan? Ya da intikam alsan?"

Ve o da zavallı aklına uydu: Sözleri üstüne kurşun gibi çökmüştü, bu yüzden öldürürken çaldı da. Deliliğinden utanmak istemiyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

şahsi görüşüm...

kurandaki el kesme cezası kureşyşlilerin yahut o bölge halkının zaten uygulayageldikleri bir ceza şekli idi...

zayıf güçsüz durumda olanların cezaları acımaksızın veriliyor ama zengin güçlü arkası kuvvetli biri hırsızlık yaptığında ise cezalandırmaktan kaçınılıyordu...

peygambere de böyle bir kişi getirilmiş itibarlı biri olduğu için cezasının affedilmesi yahut hafifletilmesi istenmişti...

sanıyorum bu ayette bu durum üzerine söylenmiş...

yani cezaların toplumdaki zayıflara acımadan uygulanıp güçlülere gelince başka yol aranması açıkça adalete aykırı bir durum...

tanrı adaleti emreder...

öyleyse hırsıza hangi cezayı veriyorsanız onu ayrım yapmadan çifte standart uygulmadan uygulayınız...

toplumları helak eden bu kayırmacılık ve çifte standart zulmunu işlemeyiniz...

yani ille el kesme cezası uygulayın demek değil bu...

hangi ceza yı uyguluyorsanız onu adilce uygulayınız...

hapis yahut tazminat her ne ise...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi Tevrat ve Kur'an'daki iki hükmü insani, ahlaki, hukuki, mantıki açılardan kıyaslayalım:

Önce Tevrat'taki hükme bakalım:

Levililer: 6 /1-5. Rab Musa`ya şöyle dedi:

Eğer biri günah işler, Rab`be ihanet eder, kendisine emanet edilen, rehin bırakılan ya da çalıntı bir mal konusunda komşusunu aldatır ya da ona haksızlık ederse, kayıp bir eşya bulup yalan söylerse, yalan yere ant içerse, yani insanların işleyebileceği bu suçlardan birini işlerse, günah işlemiş olur ve suçlu sayılır. Çaldığı ya da haksızlıkla ele geçirdiği şeyi, kendisine emanet edilen ya da bulduğu kayıp eşyayı, ya da hakkında yalan yere ant içtiği şeyi, üzerine beşte birini de ekleyerek, suç sunusunu getirdiği gün sahibine geri vermeli.

Rab`be suç sunusu olarak kâhine belli değeri olan kusursuz bir koç getirmeli.

Kâhin Rab`bin huzurunda onun günahını bağışlatacak; işlediği suç ne olursa olsun kişi bağışlanacak.”

Yani Tevrat'a göre örneğin bir hırsız 100 liralık bir malı çaldıysa, sahibine 120 lira olarak ödediği takdirde affolunuyor.

Kur'an'daki Maide-38 ayetini yazmıştık. Uygulamadan bir örnek verelim/Kütübüsitte'den:

Mescide uyumak üzere ridasını yastık yaparak uzanmıştı. Uyurken bir hırsız gelip ridasını aldı. Ama Saffan (uyanarak) hırsızı yakaladı, doğru Hz. Peygamber (sav)`e götürdü. Resulullah (sav) derhal elinin kesilmesini emretti. Saffan: "Ey Allah`ın Resulü, ben bunu istememiştim, ridam ona sadaka olsun!" dedi. Resulullah (sav): "Onu bana getirmezden önce niye yapmadın?" diyerek, teklifi reddetti."

Bu sahih hadis'e göre, mağdur olan şikayetinden vazgeçtiği halde kabul edilmiyor. Bir gömlek için hırsızın eli kesiliyor. Üstelik de bunu ısrarla uygulayan İslam peygamberinin bizzat kendisi.

Buna karşın Halife Ömer'in kıtlık zamanında yapılan hırsızlıkları affettiğini okuyoruz. Gaddar bilinen Ömer bile daha insaflı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önceki mesajımızda Tevrat'ta hırsızın pişmanlığı ve çaldığı malı teslim etmesi halinde bağışlandığını ve sadece çaldığının %20 fazlasıyla cezalandırıldığını gördük.

Ama Kütübüsitte'nin Hudud bölümünde verilen 1651 no.lu sahih hadisde malın sahibi şikayetini geri alsa bile haddin uygulandığını ve hırsızın elinin kesildiğini gördük.

Tevrat'ta %20 mal cezası ama putperestlikteki hükmün aynen uygulandığı İslam'da mala değil insan vücuduna verilen zarar. Hangisinin İbrahimî din anlayışı olduğu ortada.

Şimdi gelelim hırsızın çaldığı malın elinde yakalanması ya da satması, kullanıp harcaması halinde verilen cezaya:

Çıkış: 22;

1. Bir adam öküz ya da davar çalıp boğazlar ya da satarsa, bir öküze karşılık beş öküz, bir koyuna karşılık dört koyun ödeyecektir.

4. Çaldığı mal -öküz, eşek ya da koyun- sağ olarak elinde yakalanırsa, iki katını ödeyecektir.

7. Biri komşusuna saklasın diye parasını ya da eşyasını emanet eder ve bunlar komşusunun evinden çalınırsa, hırsız yakalandığında iki katını ödemelidir.

Akla şöyle bir soru gelebilir:

"Ya hırsızın ödeme gücü yoksa, çaldığı malın iki mislini karşılayamıyorsa?"

Bu duruma da Tevrat'ta hüküm var:

3. “Hırsız çaldığının karşılığını kesinlikle ödemelidir. Hiçbir şeyi yoksa, hırsızlık yaptığı için köle olarak satılacaktır.

Bir İbrani'nin köleliği ise sınırlı. Şöyle:

Yasa: 15/ 12-14. Altı yıl size kölelik edecek, yedinci yıl onu özgür bırakacaksınız. Onu özgür bırakırken, eli boş göndermeyin. Ona davarlarınızdan, tahılınızdan, şarabınızdan bol bol verin.

Demek ki köleliğin kaldırıldığı günümüze uyarlandığında, hırsız cezasını ödeyecek kadar çalıştırılacak demektir.

Ama İslam hala el kesiyor ve eli kesik insanlar Arafat-Hira yollarını doldurup, hacılardan dileniyor.

Zinaya 100 değnek cezası veren İslam, hırsızın elini kesiyor.

Zaninin niye pipisini kesmiyor? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazımızı ibretlik bir hadisle tamamlayalım, yine Kütübüsitte'den:

Resulullah (sav)`a bir hırsız getirilmişti. “Öldürün onu!” diye emretti. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam sadece çaldı” denildi.

Bunun üzerine “Öyleyse (elini) kesin!” dedi ve derhal eli kesildi.

Sonra aynı adam ikinci sefer getirildi. Yine: “Öldürün onu!” diye emretti. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı” dendi.

Bunun üzerine “Öyleyse kesin!” dedi ve derhal (sol ayağı) kesildi.

Sonra üçüncü sefer getirildi ve hırsızlık yaptığı söylendi. Hz. Peygamber: “Öldürün onu!” diye emretti. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı” denildi.

Bunun üzerine: “(Sol elini) kesin!” diye emretti.

Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler. “Öldürün onu!” buyurdu. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı” dediler.

Bunun üzerine “(Sağ ayağını da) kesin!” diye emir buyurdu. Aynı adam beşinci sefer getiririldi. Hz. Peygamber (sav): “Öldürün onu” diye emretti.

Hz. Cabir (ra) der ki: “Adamı götürüp öldürdük. Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık. Üzerini de taşla doldurduk.”

Kütübüsitte, Hudud bölümü, Hadis No: 1631

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazımızı ibretlik bir hadisle tamamlayalım, yine Kütübüsitte'den:

Resulullah (sav)`a bir hırsız getirilmişti. “Öldürün onu!” diye emretti. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam sadece çaldı” denildi.

Bunun üzerine “Öyleyse (elini) kesin!” dedi ve derhal eli kesildi.

Sonra aynı adam ikinci sefer getirildi. Yine: “Öldürün onu!” diye emretti. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı” dendi.

Bunun üzerine “Öyleyse kesin!” dedi ve derhal (sol ayağı) kesildi.

Sonra üçüncü sefer getirildi ve hırsızlık yaptığı söylendi. Hz. Peygamber: “Öldürün onu!” diye emretti. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı” denildi.

Bunun üzerine: “(Sol elini) kesin!” diye emretti.

Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler. “Öldürün onu!” buyurdu. Kendisine: “Ey Allah`ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı” dediler.

Bunun üzerine “(Sağ ayağını da) kesin!” diye emir buyurdu. Aynı adam beşinci sefer getiririldi. Hz. Peygamber (sav): “Öldürün onu” diye emretti.

Hz. Cabir (ra) der ki: “Adamı götürüp öldürdük. Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık. Üzerini de taşla doldurduk.”

Kütübüsitte, Hudud bölümü, Hadis No: 1631

Şimdi bu ibretlik hadiste benim anlamadığım nokta şu:

iki eli ve iki ayağı olmayan insan nasıl 5. kez hırsızlık yapıyor.

yani bi insan hadis uydurur da, uydururken bi düşünür.

Lafım sana değil pante yanlış anlamayasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi bu ibretlik hadiste benim anlamadığım nokta şu:

iki eli ve iki ayağı olmayan insan nasıl 5. kez hırsızlık yapıyor.

yani bi insan hadis uydurur da, uydururken bi düşünür.

Lafım sana değil pante yanlış anlamayasın.

Kütübüsitte ki; İslam'ın en güvenilir hadisçilerinin en sahih hadislerinin derlendiği kitaptır.

Kur'an'dan sonra en güvenilir kaynak olarak kabul edilen Buhari ve Müslim'in hadislerine yer veren kitaptır.

Ama buna rağmen içinde uydurma hadis olamaz mı?

Olur tabi.

Ama uydurmaları ayıkladıkları söylenen bu güvenilir muhaddisler böyle saçmasapan bir hadisi nasıl olur da sahih olarak nitelendirebilirler? Ve bu hadis nasıl Kütübüsitte'de yer bulabilir?

Sanki peygamberlerini her tutup getirilen için "Öldürün onu!" emri veren kaçık bir lidermiş gibi nasıl gösterebilirler. "Ama o sadece hırsızlık yapmış" diye müdahale edilmese "peygamber emretti" diyerek öldürecekler demek ki.

Yine ayrıca "Öyleyse elini kesin" emri ve bunun uygulanması bile saçma.

Ne çaldığı konuşulmadan, sanığın savunması alınmadan, şahitler dinlenmeden bu nasıl bir yargıdır?

Denilebilir ki "Hadiste ayrıntılara girilmemiş olabilir. Bu dediklerin yapılmıştır belki."

Hadisin anlatımı pek de öyle görünmüyor.

Bu hadisteki olay en zalim, en zorba diktatöre uyarlansa, örneğin Hitler'e, Mussolini'ye, yine inandırıcı değil.

Ama görüyoruz ki bu büyük muhaddisler buna inanmış.

Yoksa kaçık olanlar bu hadisçiler mi? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pantede bir tane hadis kitabi olmadigi gibi, bir tane hadis kitabi okumusluguda yok, allah ne verdi ise orasindan burasindan kes, kopyala yapistir, kopyala yapistir, demedi demeyin..

Nerden biliyorsun?

Kitaplığımı mı kontrol ettin, ne var ne yok diye?

İstersen test edelim yine şerefsizliğini, var mısın?

13 ciltlik Sahih-i Buhari Muhtasarı var. Bana yetiyor.

Hadi ispat et olmadığını. Bul bir yerden sor içinden bir hadisi de al cevabını.

Yapamazsın!

Sen ancak adice iftiralarda bulunursun.

Aramızdaki fark bu.

Ben bir iddiada bulunursam eğer, bunu kanıtlarım.

Yıllardır yazdıklarımdan tek bir iddiamı koysunlar ortaya, kanıtlayamazsam senden beter olayım.

Ama senin her iftiran kanıtsız. Çünkü aşağılık bir karaktare sahipsin.

İyi ki aynı görüşlerde değiliz. Yüzkarası olurdun. Senin gibi biriyle aynı görüşü paylaşmaktan utanç duyardım.

Adam olan konu ile ilgili savunmasını yapar.

Verecek bir yanıtı olamayanlar, ya başlıktan uzak duruyor ya da senin gibi çirkeflik yapıyor.

Şakşakçılara sesleniyorum, işte başlık, işte İslam! Nerede pehlivanınız? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam hukukunda hırsızlıkla ilgili tutarsızlığa gaspçı örneğini vermiştik.

Gaspçıya, kapkaççıya el kesme cezası olmamasının tezatlığına değinmiştik.

Bir diğer tutarsızlık ise bankaları hortumlayan, yolsuzluk yapan büyük hırsızlar idi.

Beytülmal'ın malını çalana da el kesme cezası verilmiyordu. Sebebi ise komik: O malda hırsızın da payının olması imiş.

Hırsız için çalınan malda, bir mülk, mülk te'vili veya mülk şüphesinin bulunması. Bu prensip gereğince hırsız, âriyet verdiği, rehnettiği veya kiraya verdiği şeyi çalmakla el kesme cezası uygulanmaz. Yine hırsız, beytülmalden (hazine, devlet malı) bir şeyi çalsa, kendisinin de bu toplum malında hissesi bulunduğundan had cezası uygulanmaz. Nitekim Hz. Ömer, Beytülmalden bir şeyler çalana had cezası uygulamamıştır. Bir zekât memuru, Hz. Ömer'e mektup yazarak Devlet hazinesinden çalanın hükmünü sordu. Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Onun elini kesme, çünkü, hiçbir kimse yoktur ki, kendisi için beytülmâlde bir hak bulunmasın". Diğer, yandan Hz. Ali de Devlet malı çalana had cezası uygulamamıştır. Dayandığı prensip, Devlet malım bütün tebeaya ait ortak mal sayılmasıdır, eğer gayri müslim tebeadan (zımmî) birisi devlet malını çalsa had uygulanır. Çünkü O'nun beytülmalde hakkı yoktur.

Bir başka tutarsızlık, hırsızın insan çalması.

Malın mütekavvim olması. İnsanların değer verdiği tecavüz yoluyla telef edildiğinde tazmini gereken ve İslâm hukukuna göre alım-satımı meşru olan şeye "mütekavvim mal" denir. Buna göre, bir kimse hür bir insanı çalsa, hırsızlık cezası uygulanmaz. Çünkü hür insan bir mal değildir. Ancak tazir cezası verilir. Şarap veya domuzu çalma hâlinde de hüküm böyledir. Çünkü şarap ve domuz, müslüman hakkında kıymetli mal sayılmaz (İbnü'l-Hümâm, a.g.e., IV, 230).

İnsana verilen değer!

Demek ki çocuk hırsızları, baklava çalan hırsız kadar suçlu değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pantede bir tane hadis kitabi olmadigi gibi, bir tane hadis kitabi okumusluguda yok, allah ne verdi ise orasindan burasindan kes, kopyala yapistir, kopyala yapistir, demedi demeyin.....

Olsa ne olur olmasa ne olur muhterem, evvela insanda okuduğunu anlama ve muhakeme melekesi olacak :)

İmdi bunun üzerine gidince gözyaşları ceyhun oluyor garibimin amma neyelyelim çağırıp davet edende kendisi oluyor!

Sen hadis kitabı okumamıştır diyorsun bende fıkıh bilmiyor diyorum!

Kısas ile tazmin arasındaki farkı ya bilmiyor ya yine misyoner ağabeylerine şirin görünmeye çalışıyor!

Kısas suçun aynı cinsten bir fiil ile ceza ile cezalandırılması halidir!

Çocukların anlayabileceği biçimde misal vermek gerekir ise bir adam, bir adamı öldürür ise onun da öldürülmesi kısastır, bir adam bir adama tokat atar ise ona da tokat atmak kısastır!

Bir adam bir adamın parasını misalen bin lirasını çalar ise, bu adamın hırsızın parasını çaldığı adama bin lira vermesi kısas değil tazmin etmektir, zararı karşılamak ödemektir!

Sözün kısası bu eçhel hırsızlığın kısas kapsamında olmadığını, hırsızca mağdur edilmiş kişiye sende ondan çal denemiyeceğini bilmiyor :)

İslamın hırsızlığa böyle bir müeyyide uygulamasının keyfiyetini gayz dolu beyni anlayamamış olabilir, zati neyi anlayabiliyorki!

Amma insan biraz islam iktisadına, islamın "nisab miktarını aşan birikmişte fakirin hakkı vardır" dusturuna, islam toplumunda zekata, infaka nazar eder, sonra da kıtlık senesinde halife ömerin bu cezayı tatbik etmemesine ve bunun izahına bakar, üzerinde düşünür ve sonra islamın "birikmişteki yoksul payını hak sahibinin aldığı mala uzanan eli" neden kestiğini anlar!

Ne demiştir Hz. Muhammed!

"Beytül mala uzanan el, kızım Fatıma'nın eli de olsa keserim"

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...