Jump to content

eksen kayması zırvalığı


Recommended Posts

Türkiye olması gereken yerdedir.

tam ortadadır.

son gelişmeler Türkiye'nin ekseninin kaydığının değil olsa olsa ekseninin tam ortada olduğunun kanıtıdır.

avrupadaki çeşitli ülkelerden kıçı kırık üç beş dalkavuk şempaze beyinli camış, türkiyenin rolunun artmasını çekemedikleri için yeni bir kamuoyu oluşturmak istemektedirler. mesele budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tayyip Bey Araplara toz kondurmazken Avrupayı yerden yere vuruyor!! "Biz ahlaksızlığı batıdan almışız" <........onun sözü

Okuduğu şiir de tam yalakalık.

Siyasi ilişkilerimiz tabi ki olacak fakat yalakalık şeklinde değil. Hangi Fransız, İngiliz Araplara yalakalık yapıyor onların da ekonomik ve siyasi ilişkileri var. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Filistin'de halife gibi görülüyor!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Seçime kadar : "Kahrolsun İsrail, bizim Avrupaya ihtiyacımız yok, Yaşasın Filistinli dostlarımız..."

Seçimden sonra : "Abd bizim en büyük müttefikimiz, Avrupa ile müzakereler büyük bir hızla devam edecektir, Gazzede savaşan İsrail askerlerinin evlerine dönmesi için duacıyız..."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pentagon'un istediği şu: AKP liberal, işe yaramaz, MHP parti olarak iyi ama lideri pasif, AKP lideri MHP'ye uygun, zira boruistan'a gidecek muharip ordunun işlevini izah etmek için milliyetçilik ve sert muhafazakârlık gerekecek, AKP tarzı ılımlı, uzlaşmacı anlayış tasfiye edilecek.

MHP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Pentagon'un kulağına iyi geliyor, bu pratikte olmayacak bir şey ama MHP misyonuna alternatif "President Erdoğan" da onlar için uygun. Hem sert tabiatlı, hem otoriter, hem muhafazakâr hem de milliyetçi. bundan iyi ikna edici bulunamaz.

İngiltere'nin istediği ise Abdullah Gül, ama tasfiye edilecek, hem de en yakın arkadaşı bildiği kişi tarafından.

Kılıçdaroğlu bir İngiltere operasyonudur, son kozudur, Ergenekon'un siyasal devamıdır, İngiltere ortalığı böyle gizli saklı karıştırmaya devam ederse nükleer abluka ile karşı karşıya kalabilir. böyle devam ederse Rusya ve ABD İngiltere'nin ümüğünü sıkabilir.

İngiltere derken aslında kastettiğim safkan anglosaksonlar değil, judaik kan taşıyan aşkenaz kökenli küresel sermayecilerdir. kraliyetin kanına bile girmiş olan bu insanlar son raddeye kadar ulus devletlerle mücadele edecekler ve sonra ulus devlet trenine binip gizli saklı yaşayacaklar. çünkü kaybedecekleri bir savaşa girmek istemeyeceklerdir.

Türkiye'nin otonom olması gereklidir, dış politikada herkesle uzlaşmak diye bir şey olmaz, eşyanın doğasına aykırı. Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik" doktrini demodedir, ancak 2002-2007 arası bolluk dünyası içinde geçerli olabilir. şimdi durum değişmiş, postal giyme vakti gelmiştir, kendisi de bunun farkına varacak ve sonunda ulusalcı çizgiye gelecek, bir düşman belleyecek, bu düşman İsrail olmayacak, kalabalık, çok kalabalık bir düşman olacak.

tarihinde GDP tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya üç kutupla yönetilmektedir şu an. Merkezler bu devletlerdir : ABD-RUSYA-ÇİN

Bu merkezlerin her birinin ayrı görev yeri paylaşımı vardır, kimse diğerinin sermaye alanına giremez, mahallenin kabadayısı karşı mahallenin kabadayısının mıntıkasına giremez ya onun gibi.

Peki 4. kutup biz olsak nasıl olur?

4 kutuplu bir dünya : ABD-RUSSIA-CHINA-TURKEY.

İşte belki de bu olmalıdır, 1.500.000'dan çok çok daha fazla (1.800.-1900 arası) müslüman nüfusun lider devleti olup onlarla birleşse hatta sadece müslüman devletlerle de değil kendine yakın gördüğü müslüman olmayan ama Türk olan Türkiye sevgisi olan Hristiyan Gürcistan'ı yanına alsa, balkanlardan Makedonya'yı, Arnavutluk'u, Bosna'yı, Hırvatistan'ı, Abhazya'yı, Irak Kürdistan'ını da yanına alsa terör sorununu da böylece çözerek güçlü bir birlik kurulabilse neler olurdu bir anda Türkiye merkezli bir koca cumhuriyetler birliğinde.

Düşünün sınırları, düşünün ABD'den, Rusya'dan korkanlar düşünün.

Olumsuz yanları elbet çok fazla olacak sonuç itibariyle böyle bir büyük devlet kurunca büyük sorunlar ve sorumluluklar da artacak, eğitimsiz Arap dünyası Türkiye'ye akacak, yeri gelecek fakirlik artacak yeri gelecek çalışan nüfus arttığı için borçların kapanması kolay olacak, petrolu ortak kullanacaksınız, kendi sanayinizi kurmak için hammadde sıkıntısı çekmeyeceksiniz artık.

Kendimi şimdiden Sovyet Rusya'sında gibi hissediyorum. :)

Biraz beyin fırtınası derler ya yapalım, eksileri çok fazladır böyle birliğin ama artılarını da tartışalım neler değişir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yeni dünyada ABD küresel güç olmayacak, daha doğrusu herhangi bir küresel güç olmayacak (küreselleşme de olmayacak). yeni dünyada birbirine zıt gitmeyen çok kutuplu devletler olacak.

sınırların kaldırıldığı Rusya-Almanya-Polonya'dan oluşacak yeni roma imparatorluğu dünyanın en güçlü devleti olacak. Japonya, Fransa gibi gelişmiş ülkeler de bu bütünleşik ülkeyle pakt olacaklar. İngiltere eğer doğru seçim yaparsa Rusya ve Almanya'nın kurduğu tek devlete pakt olacak. Fransa güney avrupanın hakimi olacak.

ABD kendi yarıküresinin hegemonu olacak. bu yarıküreye adımını atmayacak. Türkiye kafasını çalıştırır da hayatta kalırsa -bir işine yaramasa da- posası çıkmış sorun yumağı Arap topraklarının hakimi olacak. Kürtlerin yeni dünyada yaşama şansı sadece Türklerin himayesinde olacak. Kürtlerin "yeni ülke kuracağız, özgür olacağız" diye tutturmaları soykırıma kadar varabilecek sonuçlar doğuracak -ki böyle olmayacak, Kürtlerin kaderi Türklerin yanıdır. Fabrikaları olmayan Arapların geleceği çok fakir olacak, öyle ki din bile zayıflayacak bu açlık karşısında.

Link to post
Sitelerde Paylaş

eksen kaysa da kaymasa da sonuç değişmeyecek, Türkiye dünyanın büyük gücü olma fırsatını çok önceleri kaçırdı. yapabileceği tek şey kendine yeten, sağa sola bulaşmayan bir tarım devleti olmaktır. zaten gelecek tarım ve hayvancılıkta. üretim kapasitesini tamamen savaş sanayiine aktarırsa geleceğimiz olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye'nin bir dünya gücü olmak gibi bir derdi olmamalı.

Ya da olmalı ama askeri alanda olmamalı. Teknoloji alanında olmalı.

Bu da günümüzde çok kolay. Devletin önceliğine bağlı.

Türkiye'de eksenin kaymadığı görüşü yanlış. Türk dış politikası açıkça İslamcı bir politika izlemeye başladı.

Atatürk zamaından beri hiö bu kadar İslamcı olmamıştık.

AKP'nin AB politikası bile İslamcı politikanın devamıdır.

AKP hükümeti AB'ye girmeyi istiyor bir yandan, aslında istemiyor öte yandan.

İstiyor görünüyor çünkü AB'ye girme politikası ile AB'ye hoş görünüyor ve onların istedikleri reformları yapıyor.

Aslında o reformları İslam'ı yaymak ve İslamcı politikasını sürdürmek ve orduyu nötralize etmek için kabul ediyor.

Türk dış politikasının ekseni İslam'a doğru kaymıştır. İslam ülkelerine ve Asya Türk cumhuriyetlerine yönelik bir dış politika izlemektedir.

Ama bunun kötü olduğunu düşünmüyorum.

Bu izlememiz gereken bir dış politikadır. Türkiye İslam ülkelerinin desteği ile onların lideri durumuna yükselebilir.

Bunu savaş yapmadan, barışla da başarabilir. Yatırımları o ülkelere yapabilirler ve o ülkelerin doğal kaynaklarından yararlanabilirler.

Türkiye'nin AB'ye girmemesi gerekmektedir. Girerse bütün kimliğini yitirecektir.

Türkiye AB ile rekabet halinde olan bir kesimin lideri durumunu üstlenebilir.

Ve AB ile yapacağı rekabet Türkiye'yi ileri doğru itebilir. TC'nin elinde büyük bir potansiyel vardır.

Bundan yararlanılmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye o olur mu bu olur mu güdümüyle düşünüldüğünde her türlü uluslararası hamleye eksen kayması şeklinde eleştiri yapılarak reflex var.Bu yorum çirkin birşey bence.

Ama şu var Türkiye sadece Batı'ya endexli dış politikasını genişletti.Ve kendi coğrafyasını daha çok önemsiyor.

tarihinde Galileo100 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...