Jump to content

islamı niçin terkettim?


Recommended Posts

Ben Ateistim bana göre %100 Allah yoktur.İnsanlar duygularına,korkularına hakim olamıyorlar sığınacak kendini tatmin edicek birşeylere yöneliyorlar. bu benim için tamamen gereksiz zaten Kur'an-ı kerimi ve İncil i okumuş biri olarak kendimden oldukça eminim. İnsanları nasıl düzene sokarsın en kolay onun beynine korkuyu salarsın,

misal ben küfrederim allaha, bana çarpılacaksın ( + kafir ) derler kaç sene oldu çarpıldım mı ? hayır. hatta bence daha da kendimi geliştirdim kötü bi olay vs. de yaşamadım. peki durum nedir, beyne hapsedilmiş korkular insanın başkaldırmasına engel oluyor ve düzen içinde olmasını sağlıyor. Ayrıca bana sorarsanız din denen illet zenginler tarafından fakirler baş kaldırmasın oturup sessiz çalışsın kendi halinde yaşasın diye çıkarılmıştır..

Hem islamda hoşgörü var derler fakat müslüman olmayana (başka dine inanana) = " Gyavur " diye ayırırlar, Hiç birşeye inanmayanlara = " kafir " diye ayırırlar, İnanıyorum deyip fakat içinden inanmayan ibadet yapmayan insana = " münafık " diye ayırırlar.. yani madem hoşgörülü bir din ise neden toplumu bölüyor? müslüman olmayanlara aşağılayıcı/küçük düşürücü sıfatlar neden söyleniyor? bu verdiğim en basit çelişki herkesin bildiği bişey daha yüzlercesi var..

Bu yazılanlar inancı zayıflar için gerçekten ikna edici, duygularına hakim olamıyorlar demişsin,evet sen kalbine ve bedeninin çalışmasına hakimmisin,demekki yaratıcı hakimiyet ve sonsuz yaşamıda emrine verseymiş yaratıcını çok daha iyi inkar edebilirmişsin.

Küfr sadece senin düşüncendeki tanrı kavramına yapıldığı için ve o kavramda saçma olduğu için değişen bişe yok,eğer tanıyıp küfr etseydin durum çok daha farklı olurdu emin ol,yükselmeyen düşerse bişe olmaz,yükselen düşerse sakat olur..

Alem ve dünya kısaca herşeyin özünde denge vardır,zengin,fakir,orta olmasa olurmu hiç .

islamı yaşamaya çalışan insanların hatalarını islama maletmek bence doğru değil,onlarda yalnışlarının bedelini ödeyecekler merak etmeyin.

İslama inanmış,merhametli,dürüst,ahlaklı,cömert bir adamdan ne zarar gelirki,asıl sorun bu tipte inanan insanın çok az olması.

Tanrı dışarda aranır,yaratıcıya iç dünyandan vicdanına ordanda kalbine inerek ulaşabilirsin,anlarsan tabi.

bunlar belki cevap olarak kale bile alınmayabilinir,yinede ben aklıma gelenleri yazdım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 180
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

islamı yaşamaya çalışan insanların hatalarını islama maletmek bence doğru değil,onlarda yalnışlarının bedelini ödeyecekler merak etmeyin.

verdiğimiz hiç bir örnek müslümanların hatalarına bakıp sonuç çıkarmaya dayalı değildir.

kaynağımız direk kurandır.

hatta istenirse hadislere de bakılır.

genel olarak müslümanları severim.

en başta anne ve babamı severim.

onlar da müslüman. yaptıkları hataların islamla elbette bağlantısı var.

ancak hiç bir zaman sonuçtan sebebe gitmemeşizdir.

direk olayın kaynağına kurana bakmışızdır.

hatta peygamberiniz döneminde yaşanmış pek çok iğrenç hadise şuanki müslümanları bile utadırmaktadır.

bu da göösreriyorki müslümanların vicdanı henüz ölmemiştir.

örneğin üvey oğlunun karısı ile evkenen muhammed hakkındaki ayet (ayet olduğu söylenmese) müslümanlar tarafından lanetlenir.

yada muhammedin hangi gece hangi karısı ile beraber olacağını düzenleyen ayet tam bir skandaldır.

müslümanlar garibandır. anlamını bilmedikleri için okurken ağlarlar.

oysa ağladıkları ayetin iki bacak ilişkisini düzenlediğini bilseler böyle mi olurdu durum.

tarihinde keyy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

verdiğimiz hiç bir örnek müslümanların hatalarına bakıp sonuç çıkarmaya dayalı değildir.

kaynağımız direk kurandır.

hatta istenirse hadislere de bakılır.

genel olarak müslümanları severim.

en başta anne ve babamı severim.

onlar da müslüman. yaptıkları hataların islamla elbette bağlantısı var.

ancak hiç bir zaman sonuçtan sebebe gitmemeşizdir.

direk olayın kaynağına kurana bakmışızdır.

hatta peygamberiniz döneminde yaşanmış pek çok iğrenç hadise şuanki müslümanları bile utadırmaktadır.

bu da göösreriyorki müslümanların vicdanı henüz ölmemiştir.

örneğin üvey oğlunun karısı ile evkenen muhammed hakkındaki ayet (ayet olduğu söylenmese) müslümanlar tarafından lanetlenir.

yada muhammedin hangi gece hangi karısı ile beraber olacağını düzenleyen ayet tam bir skandaldır.

müslümanlar garibandır. anlamını bilmedikleri için okurken ağlarlar.

oysa ağladıkları ayetin iki bacak ilişkisini düzenlediğini bilseler böyle mi olurdu durum.

Çok güzel bir evin lavabo ve tuvaletine bakıp burda dışkı ihtiyacı gideriliyor,iğrenç derseniz bu mantığa gülerler,sonuçta ihtiyaç gideriliyor hiçte iğrenç değildir.

Yaratıcının cinsellikle ilgili ayetleri olmasa o zaman kitapta neden bu yok diye şüphe duyardınız.

İşinize gelen hadisleri nasılda kabul edip,doğru olanları nefsinize ters düştüğü için ne güzel reddediyorsunuz.

Yaratıcının Kitabları ve Peygamberleri hakkında en ufak bir şüphem dahi yok,vesvese ve akla gelen mındar düşünceler ölene kadar fısıldanacak o ayru konu ama kaya sağlam olursa rüzgar bişe yapamaz,yinede kimin ne olacağı son nefesteki düşünceye bağlıdır.

Ruhunuz rabbinizden,nefsiniz kafirlikten zevk alır,hangisini memnun ederseniz diğeri çok büyük sıkıntı verir vücuda,inanmayanlar çok sıkıntı içindeler,ne zaman anlarsınız yaşlanıp yalnız kalınca,ruhunu besleyen yalnız kalsada sıkıntıya düşmez iyi düşünün iyi anlayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak adam öyle demiyo. Diyo ki peygamberin ilişkiye gireceği kadınların sırasını belirten ayet var diyo. O kadar dünya sorunu varken evlatlık gibi insani saydığın bir kurumu kaldırıp geliniyle evlenmesi için ayet iniyor.

Bu ayetleri Sibirya'da kendisini peygamber ilan etmiş birisi söylese hadi ordan dersin. Ama gelenekler zihnine girmiş. Net düşünemiyorsun.

Bak adam hangi kadınla yatacağını ayetle belirlemiş. Geliniyle evlenmiş.

Bak adam hangi kadınla yatacağını ayetle belirlemiş. Geliniyle evlenmiş.

Yine tekrar edeyim mi?

Tefsire gerek yok. Okuyun lütfen.

Ahzap Suresi

37. Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi'nden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.

50.Ey Peygamber, gerçekten Biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiçbir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yıllar önce bu forumda bir tartışmaya katılmıştım.

foruma yeni giren her müslüman gibi ben de hararetle islamı savunuyor, aklımca ateist kafirleri hak yola döndürmeye çalışıyordum.

gece saat ilerledikçe üyeler bir bir ayrılıyordu.

nihayet iki üye kalmış idi.

biri ben diğeri ise ateist üye (ismi tam aklımda değil)

konu beni kureyza olayıydı.

ben ısrarla o olayda müslümanların ve tabi en başta muhammedin katliam yapmadığını savunuyor, alemlere rahmet bir insanın hiç kimseye zulüm etmeyeceğini söylüyordum.

ateist üye muhammedin ve yanındaki müslümanların savaş sonunda esir alınan yahudi erkekleri öldürdüğünü, erkeklerin eşlerini ise cariye olarak alıp yatağa attıklarını söylüyordu.

buna inanamıyordum.

gerçi benzer pek çok iddia duymuş idim. fakat o gün o olaya yoğunlaşıp aslında ne olduğunu anlamak istemiştim.

evimde bir kaç tefsir vardı.

ateist üyenin kanıt olarak verdiği ayetlerin tefsirine bakmak istedim.

ayetler şunlardı:

Ahzâb(*) Sûresi

26 - Allah kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.

27 - Allah sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

ayetlerin tefsirleri ise şöyleydi(özet):

Hz. Peygamber (s.a) Hendek'ten döndüğünde, öğlen vakti Cebrail (a.s) geldi ve Müslümanların silahlarını bırakmayıp Beni Kurayza sorununu da halletmelerini söyleyen ilahi emri getirdi. Bu emri alan Peygamber (s.a) şöyle dedi: "İtaatinde sabit olan hiçkimse Beni Kurayza topraklarına varıncaya dek ikindi namazını kılmasın." Bundan hemen sonra Hz. Peygamber (s.a) Hz. Ali (r.a) kumandasında küçük bir bölüğü öncü kol olarak Beni Kurayza'ya gönderdi. Öncü kol oraya ulaştığında, Yahudiler çatılara çıkıp Peygamber (s.a) ve Müslümanlar hakkında iyi sözler söylemeye başladılar, fakat yaptıkları hareketler onları ihanetlerinin kötü akibetinden kurtaramadı. Onlar, savaşın en kritik anında anlaşmaya ihanet etmişler, düşmanla işbirliği yapmışlar ve bütün Medinelileri tehlikeye atmışlardı. Beni Kurayzalılar Hz. Ali'yi (r.a) öncü birliği sandılar. Fakat Hz. Peygamber'le (s.a) birlikte bütün İslâm ordusu gelip etraflarını kuşatınca büyük bir dehşete kapıldılar. Bu kuşatmaya iki veya üç haftadan fazla dayanamadılar. En sonunda haklarında Evs'in lideri Sa'd ibn Muaz'ın (r.a) hüküm vermesi şartıyla teslim oldular. Hakim olarak Sa'd ibn Muaz 'ı (r.a) seçmişlerdi, çünkü İslâm-öncesi dönemde Evs ve Kurayza müttefikti ve bu eski bağların, daha önce Beni Kaynuka ve Beni Nadir Yahudilerinde olduğu gibi, kendilerinin Medine'yi terketmelerini sağlayacağını umuyorlardı. Evs kabilesi mensupları da Sa'd'ın (r.a) eski müttefikleri olan Kurayzalılara yumuşak davranmasını istiyorlardı. Fakat Hz. Sa'd (r.a) , daha önce Medine'den ayrılmalarına izin verilen Yahudi kabilelerinin, Medine çevresindeki diğer kabileleri nasıl savaşa teşvik ettiklerini ve nasıl Müslümanlara karşı on-oniki bin kişilik birleşik bir cephe oluşturduklarını görmüş ve bizzat yaşamıştı. Bu son Yahudi kabilesinin de, şehrin dışarıdan saldırıya maruz kaldığı ve bütün nüfusunun hayatının tehlikede olduğu kritik bir anda nasıl haince davrandığından haberdardı. Bu nedenle Beni Kurayza'nın bütün erkeklerinin öldürülmesi, kadın ve çocuklarının esir alınması ve mallarının Müslümanlar arasında dağıtılması hükmünü verdi. Ceza adil bir şekilde yerine getirildi. Müslümanlar, Yahudilerin evlerine girdiklerinde, bu hainlerin savaşa katılmak için 1500 kılıç, 300 zırh, 2000 mızrak ve 1500 kalkan toplamış olduklarını gördüler.

şok olmuştum

zaten beynimi kemiren şüpheler daha bir depreşmiş daha bir sıkıştırır olmuştu kalbimi.

o günden sonra foruma uzun bir süre ara verdim. islamdan ayrılmaktan korkmuştum. boşluğa düşmekten korkmuştum.

düşündüm düşündüm düşündüm. başka kaynaklara baktım. başka olayları inceledim.

sakinleşmeye çalışıyor, olyları unutmaya uğraşıyordum.

fakat nafile.

sonunda 'zorlama yorumlarla nereye kadar' dedim ve elhamdulillah ateist oldum

SEVGİLİ DOSTUM ALDIĞIN KARAR EBEDİ BİR HAYATI ZİNDAN EDEBİLECEK BİR KARAR O YÜZDEN YAZMAYI GÖREV BİLDİM UKALALIK YAPIYORSAM BAĞIŞLA.

ŞİMDİ SÜRECE BİR KEZ DAHA BAKALIM, öncelikle Yahudiler tek başlarına hareket etmezler teslim olma olayı olsaydı zaten hepsi bir den teslim olurdu. TEslim olunmadığı ise tarihi bir vakadır dolayısıyla eman istedilerde verilmedi diye bir şey yok. Ama gözden kaçırılan kimileri taradından da görülmek istenmeyen şey İslamın var olma yok olma mücadeleri verdiği dönem de kureyza yahudilerinin İslamı arkadan vurmak istemesi mekkelilerle ve münafıklarla işbirliği yapması hendek savaşında yaptıklarıyla da artık bardağı taşırmış olmalarıdır. Bırakın akrep gibi İslamı sokmaya çalışmalarını Kurtulu Savaşında biz bile düzenli orduya geçmek için sıkıntı çekip milis kuvvetleriyle resmen savaşmadık mı? Çerkez ethemle demirciyle düzenli ordu savaşmadı mı. NEden savaştık Çünkü milletperver bile olsalar farkında olmadan milli bağımsızlığımızı tehdit ediyorlardı ki entresan olan milli bağımsızlık için savaşıyorlardı. Şimdi Henüz mekkelilerle yapılan henden savaşında İslama akrep gibi aslan gibi olsa karşıda olur bilirsin gizli işbirliğiyle Peygamberimizle birlik olarak medineyi savunacaklarına söz vermelerine sağmen ihanet edenlere gül uzatılmayacaktı herhalde. Ama üzerlerine yüründü ya kaptır gitsin anlayışıyla bütün düşmanlıklar kusuluyor bu vesile edilip. Meselenin aslı şuHicretin 5. senesi. (Milâdî 627) Benî Kurayza Yahudilerinin Peygamber Efendimizle olan anlaşmalarına göre, Hendek Muharebesinde düşman tarafından sarılan Medine'yi Müslümanlarla elele vererek müdafaa etmeleri gerekiyordu.(1) Fakat, bunu yapmadılar. Üstelik anlaşma hükümlerini hiçe sayarak, harbin en nâzik safhasında müşriklerle işbirliğine giriştiler. BAŞTAN HAYIR DİYEBİLİRLERDİ ANCAK ANLAŞMA YAPMIŞLARDI VE ONU BOZUYORLARDI.

Peygamber Efendimizin tahkik ve sulh için gönderdiği heyete hakarette bulundular ve, "Resûlullah da kim oluyormuş? Muhammed'le aramızda ne ahid vardır, ne de akid" dediler. Hattâ daha da ileri giderek Peygamber Efendimiz için küstahça sözler bile sarfettiler.(2)

Bununla da yetinmediler. Medine üzerine baskınlar düzenleyerek, Müslüman âile ve çocukları kılıçtan geçirme teşebbüsüne bile kalkıştılar. Bu hareketleriyle Müslümanları, harp endişesinden daha büyük bir telâş ve endişeye düşürdüler. Bu, Peygamber Efendimizin kendilerine lütufkâr davranmasına karşı açık bir nankörlük ve hıyânetti.

Hendek Muharebesinde 10 bini bulan düşman ordusu büyük bir hezimete uğrayarak geri çekilmişti. Harpte müşrikler yanında yer alan Kurayzaoğulları da hayal kırıklığı içinde Medine'ye iki saatlik mesafede bulunan sağlam kalelerine çekilmişlerdi.

Giriştikleri hâince hareketin farkında idiler. Bu sebeple, Resûl-i Ekremin her an üzerlerine yürümesinden endişe duyup korkuyorlardı.

Cebrâil'in (a.s.) Getirdiği Emir

Nitekim, Müslümanlar Medine'ye henüz yeni dönmüşlerdi ki, Cebrâil (a.s.) Resûl-i Ekreme şu emri getirdi:

"Yâ Muhammed! Yüce Allah, sana, Benî Kurayza üzerine yürümeni emrediyor!"(3)

Resûl-i Ekrem Efendimiz, silahını yeni çıkarmış, temizliğini henüz bitirmişti. Derhal Hz. Bilal'i çağırtarak, bütün Müslümanlara şunu nidâ etmesini emretti:

"İşiten ve Allah'ın emrine itaat edenler, ikindi namazını Benî Kurayza yurdunda kılsın!"(4)

Bu dâveti duyan Müslümanlar da bir anda toplandılar.

Peygamberimiz sancağı Hz. Ali'ye teslim ederek ordudan önce onu yola çıkardı. Abdullah bin Ümmi Mektûm'u ise Medine'de yerine imam bıraktı.(5)

İslâm ordusu 3000 kişiden ibaretti. İçlerinde 36 süvari vardı. Ordu, Resûlullah'la olan anlaşmasını en nazik bir zamanda bozan, vatana hıyânet eden, düşmanla işbirliğine girişen Benî Kurayza Yahudilerine hak ettikleri cezayı vermek üzere yola çıkıyordu.

Ordudan önce yola çıkarılmış olan Hz. Ali, Kurayzaoğulları kalelerine yaklaşarak, sancağı kalenin dibine dikti. Bu esnada Yahudilerden bazı nâhoş sözler duydu. Kurayzaoğulları, Peygamber Efendimiz hakkında ağır laflar ediyor, ileri geri küstahça konuşuyorlardı.

Bu davranışlarıyla giriştikleri hâinlikten pişmanlık duymadıklarını açık açık belli ediyorlardı.

Benî Kurayza Yahudileri, bu durumda bile geri adım atmıyordu. Peygamber Efendimiz ve mücahidleri iyi bir şekilde karşılamak yerine, onlar hakkında ileri geri konuştular, söylenmeyecek laflar ettiler. Bu, onların teslim olmayıp mukavemet edeceklerinin ifadesi idi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, önce mücahidlere onları oka tutmalarını emretti. Mücahidler onlara ok yağdırmaya başladılar. Kurayzaoğulları da kalelerinden Müslümanların üzerine en şiddetli bir şekilde ok yağdırıyorlardı. Böylece, Kurayzaoğulları muhasara altına alınmış oluyorlardı.

Yani ne alakası var, biz dostuz size düşmanlık etmiş değiliz. Yanlış anlama olmuş. Biz Sana inanmasak bile sana ihanet etmedik diyecek yüzleri yok ki konuşmayı değil savaşmayı tercih ediyorlardı.

Görünüşte Hz. Resûlullah ve Müslümanların yanında bulunan, hakikatta ise daima İslâm düşmanlarıyla gizliden gizliye işbirliği yapan münafıklar, muhasara esnasında Kurayzaoğullarına gizlice şu haberi gönderdiler:

"Sizler teslim olmayınız! Medine'den çıkıp gidin deseler de, çıkıp gitmeyiniz!

"Onların istediklerini kabul etmeyip çarpışmayı sürdürürseniz, biz size hem canımız hem silahlarımızla yardıma söz veriyoruz."

Haliyle gizlice gelen bu haber Kurayzaoğullarına bir cesaret verdi. Karşı koymaya devam ettiler.

Peygamber Efendimiz (a.s.m.), herşeye rağmen muhasarayı kaldırmıyordu. Müslümanları da cihâda ve sıkıntılara katlanmaya teşvik edici konuşmalar yapıyordu.

Benî Kurayzalılar, muhasaranın uzadığını görünce, sıkılmaya başladılar. Münafıklardan da herhangi bir yardım gelmeyince bütün bütün maneviyatları sarsıldı. Büyük bir korkuya kapıldılar. Bunun üzerine görüşme isteğinde bulundular. Resûl-i Ekrem Efendimiz istediklerini kabul etti.

Peygamber Efendimizle görüşmek ve konuşmak üzere içlerinden Nabbaş bin Kays'ı gönderdiler. Nabbaş, "Yâ Muhammed!" dedi, "Benî Nadir Yahudilerinin teslim olmalarındaki gibi kanımızı dökme, mal ve silahlar senin olsun! Kadınlarımız ve çocuklarımızı alıp memleketinden çıkıp gidelim. Her cins silah hariç olmak üzere, her âile için bir devenin taşıyabileceği gerekli eşyayı götürmemize müsâade et!"

Peygamber Efendimiz, "Hayır, bu teklifi kabul edemem" buyurdu.

Nabbaş ikinci olarak şu teklifi yaptı:

"Öyle ise kanımızı bize bağışla. Sadece kadınlarımızı ve çocuklarımızı alıp gidelim. malları olduğu gibi bırakalım!"

Peygamber Efendimiz(SAV), "Hayır," dedi, Ka'b bin Esed, onların reislerinden biri idi. Bütün bu olup bitenlerden sonra durumu açık seçik anlamıştı.

"Ey Yahudi topluluğu!" dedi. "Görüyorsunuz ki, bir felâketle karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz.

"Size, üç ayrı teklifim olacak. Onlardan istediğinizi kabul edebilirsiniz.

"Benî Kurayzalılar merakla, "Nedir o tekliflerin?" diye sordular. Ka'b tekliflerini sıralamaya başladı:

"Birinci teklifim: Şu adama tâbi olalım ve onun peygamberliğini kabul edelim!

"Vallahi, onun Allah tarafından gönderilmiş, kitabınızda sıfatlarını yazılı bulduğunuz peygamber olduğu sizce de malûm olmuştur.

"Ona iman edecek olursanız, kanlarınız, mallarınız, çoluk çocuğunuz kurtulmuş olur!

"Ona tâbi olmayışımızın tek sebebi, Araplara karşı duyduğumuz kıskançlık ve onun İsrailoğullarından gelen bir peygamber olmayışıdır! Halbuki bu, Allah'ın bileceği bir iştir.

"İbni Hıraş'ın yanınıza geldiği zaman size söylediği şeyleri hatırlamıyor musunuz? O, 'Ben, Şam gibi her türlü yiyeceği, içeceği bol olan bir yeri terk edip su kırbası, hurma ve arpadan başka birşeyi bulunmayan bir yere geldim' demişti.

'Bununla başka neyi kastetmek istiyorsun?' diye sorulunca da o; 'Mekke'den bir peygamber çıkacaktır. O zaman sağ olursam ona tâbi olur ve ona yardım ederim. Eğer, benden sonra gelirse, ona karşı hîle ve aldatma yoluna başvurmaktan sakınınız! Ona tâbi olup dostları ve yardımcıları olunuz' dememiş miydi?"

Benî Kurayza Yahudileri, "Hayır," dediler, "biz, bizden başkasına tâbi olmayız. Biz kitap sahibi bir cemâatız!"

Kâ'b, bu teklife kimsenin yanaşmadığını görünce, ikinci teklifini yaptı:"O halde size ikinci teklifim şudur: Geliniz, çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürelim. Tâ ki aramızda herhangi bir ağırlık kalmış olmasın. Sonra da kılıçlarımızı sıyırıp Muhammed'le Ashabının üzerine yürüyelim. Allah, onunla aramızda kesin hükmünü verinceye kadar çarpışmaya devam edelim. Ölürsek, zaten arkamızda bıraktığımız bir nesil yok! Şayet, galip gelirsek yeniden evlenir, evlâtlar yetiştiririz."

Kurayzaoğulları bu teklifi de uygun görmediler.

O zaman Kâ'b, üçüncü teklifini arz etti:

"Size üçüncü teklifim şudur: Bu gece Sebt (Cumartesi) gecesidir. Bu gece, Muhammed ve Ashabı, bizim kendilerine karşı herhangi bir harekette bulunmayacağımızdan emin ve gafil bulunabilirler.

O halde hemen kalelerimizden aşağı inelim. Onları ansızın vurabiliriz."

Kurayzaoğulları bu teklife de şu cevabı verdiler:

"Biz, Sebt günü çalışma yasağını nasıl bozabiliriz. Bizden önce, Sebt (Cumartesi) gününe hürmetsizlikten dolayı maymun ve domuzlara çevrilen belli kimselerden başka, hiç kimsenin ihdas etmediği birşeyi biz nasıl ihdas edebiliriz?"

Kâ'b'ın bütün bunlardan sonra son sözleri şunlar oldu:

"İçinizden hiçbir kimse, doğduğundan şu âna kadar, bir gece bile tedbirli ve doğru görüşlü olarak gününü geçirmemiştir."(

Bunların Müslüman olmasına sebep, yıllar önce kendilerini ziyaret eden İbni Heyyiban'ın konuşmasıydı.

Aralarında bundan sonra bir kargaşalık başladı. Birbirlerine ileri geri lâflar sarfettiler. Bir taraftarı da kadınlar ve çocuklar ağlaşıp duruyorlardı. Yahudiler yaptıklarından son derece pişman oldular.

Bu sırada iki kardeş olan Sa'lebe ile Esid bin Sâ'ye ortaya çıkıp, Kurayzaoğullarına şu nasihatta bulundular:

"Ey Kurayzaoğulları! Vallahi, siz gayet iyi biliyorsunuz ki Muhammed Allah'ın Resûlüdür.

"Onun vasıflarını bize hem kendi âlimlerimiz, hem de Benî Nadir âlimleri söylemişlerdir. Onlardan biri, hepimizin çok sevdiği İbni Heyyiban'dı. O öleceği sırada, bu Peygamberin sıfatlarını bize haber vermişti" dediler.

Benî Kurayza Yahudileri, "Hayır! Bu, o gelecek peygamber değildir" diyerek hakkı bile bile inkâr ettiler.

Fakat, Sa'yeoğulları söylediklerinden vazgeçmediler. Bu inançlarını pervasızca tekrarladılar:

"Vallahi," dediler, "bu gelecek olan o peygamberin sıfatındandır! Allah'tan korkunuz da, ona iman ediniz!"(9)

Kurayzaoğulları kıskançlıklarının esiri olmuşlardı. Peygamber Efendimizin nübüvvetini tasdik etmeye niyetli görünmüyorlardı.

Bunun üzerine iki delikanlı olan Sa'lebe ve Esid'le amcalarının oğlu Esed bin Ubeyd kaleden inip, Müslüman oldular.(10)

İbni Heyyiban Şamlı bir Yahudi idi. Âlimdi. İslâmın gelişinden iki yıl önce Benî Nadir Yahudilerine gelip misafir olmuştu.

Aralarında bir müddet yaşadıktan sonra ölüm döşeğine düşmüştü. Vefât edeceğini anlayınca, "Ey Yahudi cemâatı! Ben, buraya ne için geldim, bilir misiniz?" diye sormuştu.

Yahudiler, "Sen, daha iyi bilirsin" demişlerdi.

Bunun üzerine İbni Heyyiban geliş maksadını şöyle anlatmıştı:"Ben, bu memlekete, sadece gelme zamanı çok yaklaşmış bulunan ve buraya hicret edecek olan o peygamberi görmeye geldim! Umarım ki, o çok yakında gelecek ve ben de ona tâbi olacağım.

"Ey Yahudi cemâatı! Ona tâbi olmakta herkesten önce davranmalısınız."(11)

Ölüm döşeğinde Peygamber Efendimizin geleceğini müjdeleyen İbni Heyyiban, umduğuna erme imkânı bulamadan orada hayata gözlerini yummuştu.(12)

Benî Kurayza Yahudileri, Sad bin Muazın hakemliğini kabul ettiler yirmi beş gece süren muhasaradan sonra, başka çare kalmadığını anlayarak teslim olmayı kabul ettiler.

Peygamber Efendimizin emriyle ve ve Hz.Sad bin Muaz(RA)ın teklifi gereği, büluğ çağına ermiş erkeklerin elleri bağlandı. Bütün eşyaları bir araya toplandı. Eli bağlı erkekler, mallar ve davarlar Medine'ye getirildi. Ganimetler bir eve kondu. Davarlar ise, etrafa yayılmaya bırakıldı. Daha sonra ganimetlerin beşte biri Beytü'l-Mâl'e yani devlet hazinesine tahsis olundu. Kalanı mücahidler arasında pay edildi.

Verilen hüküm gereği liderlerin boyunları vuruldu.

Bu arada birkaç kişi de affa uğradı. Bunlar, daha önce Müslümanlara bazı iyiliklerde bulunmuşlardı. İyilik gören Sahabîler, onların affını isteyince, Resûl-i Ekrem (SAV)'de onları affetti.

Böylece, Medine'nin etrafı, muzır unsurlardan temizlenmiş oluyordu. Hz. Resûlullah ve Müslümanlar, bu hâdiseden sonra uzun müddet huzur ve sükûn içinde yaşadılar ve harpsiz bir devir geçirdiler.

1. Sîre, 2:147-148.

2. A.g.e., 3:233; Tabakât, 2:74; Müslim, 3:1389.

3. Sîre, 3:244.

4. A.g.e., 3:244-245; Tabakât, 2:74.

5. Tabakât, 2:74.

6. Sîre, 3:245; ibn-i Kesîr, Sîre, 3:228; Tabakât, 2:77.

7. Sîre, 3:245.

8. Sîre, 3:246-247.

9. Sîre, 3:228; İsâbe, 1:33.

10. Sîre, 3:227-228.

11. A.g.e., 3:228.

12. A.g.e., 3:228.

Rahatlıkla söylenebilir ki bu savaşsız sürece girilmesi bile yapılan uygulamanın ne kadar isabetli olduğunu gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
(Milâdî 627) Benî Kurayza Yahudilerinin Peygamber Efendimizle olan anlaşmalarına göre, Hendek Muharebesinde düşman tarafından sarılan Medine'yi Müslümanlarla elele vererek müdafaa etmeleri gerekiyordu.(1) Fakat, bunu yapmadılar. Üstelik anlaşma hükümlerini hiçe sayarak, harbin en nâzik safhasında müşriklerle işbirliğine giriştiler. BAŞTAN HAYIR DİYEBİLİRLERDİ ANCAK ANLAŞMA YAPMIŞLARDI VE ONU BOZUYORLARDI.

hangi anlaşma,medine anlaşması mı? orada beni kureyza yahudilerinin ismi geçmiyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

her müslümanın kafasında sürüyle şüphe olduğuna kalıbımı basarım.

fakat cehennem ve yokluk korkusu herşeyin önüne geçiyor.

Evet bu forumdaki deistlerin bir cogu arastiran insanlar. Arastirmayanlar diger forumlarda. Birbirlerine yazdiklari iletilerin alti "allah razi olsun kardesim" cinsinden hayir sandiklari zirvalar.

Bende Ahzap süresi sacmalaiklari yüzünden cok sogumustum. Turan Dursun kitaplari en cok etkileyen aciklamari yapmisti. Sonucda dünyanin ne oldugunu nasil oldugunu kesin olarak hala bilmiyoruz ama incilin kuranin insan ürünü oldugunu cok sükür anladik.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

yıllar önce bu forumda bir tartışmaya katılmıştım.

foruma yeni giren her müslüman gibi ben de hararetle islamı savunuyor, aklımca ateist kafirleri hak yola döndürmeye çalışıyordum.

gece saat ilerledikçe üyeler bir bir ayrılıyordu.

nihayet iki üye kalmış idi.

biri ben diğeri ise ateist üye (ismi tam aklımda değil)

konu beni kureyza olayıydı.

ben ısrarla o olayda müslümanların ve tabi en başta muhammedin katliam yapmadığını savunuyor, alemlere rahmet bir insanın hiç kimseye zulüm etmeyeceğini söylüyordum.

ateist üye muhammedin ve yanındaki müslümanların savaş sonunda esir alınan yahudi erkekleri öldürdüğünü, erkeklerin eşlerini ise cariye olarak alıp yatağa attıklarını söylüyordu.

buna inanamıyordum.

gerçi benzer pek çok iddia duymuş idim. fakat o gün o olaya yoğunlaşıp aslında ne olduğunu anlamak istemiştim.

evimde bir kaç tefsir vardı.

ateist üyenin kanıt olarak verdiği ayetlerin tefsirine bakmak istedim.

ayetler şunlardı:

Ahzâb(*) Sûresi

26 - Allah kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.

27 - Allah sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

ayetlerin tefsirleri ise şöyleydi(özet):

Hz. Peygamber (s.a) Hendek'ten döndüğünde, öğlen vakti Cebrail (a.s) geldi ve Müslümanların silahlarını bırakmayıp Beni Kurayza sorununu da halletmelerini söyleyen ilahi emri getirdi. Bu emri alan Peygamber (s.a) şöyle dedi: "İtaatinde sabit olan hiçkimse Beni Kurayza topraklarına varıncaya dek ikindi namazını kılmasın." Bundan hemen sonra Hz. Peygamber (s.a) Hz. Ali (r.a) kumandasında küçük bir bölüğü öncü kol olarak Beni Kurayza'ya gönderdi. Öncü kol oraya ulaştığında, Yahudiler çatılara çıkıp Peygamber (s.a) ve Müslümanlar hakkında iyi sözler söylemeye başladılar, fakat yaptıkları hareketler onları ihanetlerinin kötü akibetinden kurtaramadı. Onlar, savaşın en kritik anında anlaşmaya ihanet etmişler, düşmanla işbirliği yapmışlar ve bütün Medinelileri tehlikeye atmışlardı. Beni Kurayzalılar Hz. Ali'yi (r.a) öncü birliği sandılar. Fakat Hz. Peygamber'le (s.a) birlikte bütün İslâm ordusu gelip etraflarını kuşatınca büyük bir dehşete kapıldılar. Bu kuşatmaya iki veya üç haftadan fazla dayanamadılar. En sonunda haklarında Evs'in lideri Sa'd ibn Muaz'ın (r.a) hüküm vermesi şartıyla teslim oldular. Hakim olarak Sa'd ibn Muaz 'ı (r.a) seçmişlerdi, çünkü İslâm-öncesi dönemde Evs ve Kurayza müttefikti ve bu eski bağların, daha önce Beni Kaynuka ve Beni Nadir Yahudilerinde olduğu gibi, kendilerinin Medine'yi terketmelerini sağlayacağını umuyorlardı. Evs kabilesi mensupları da Sa'd'ın (r.a) eski müttefikleri olan Kurayzalılara yumuşak davranmasını istiyorlardı. Fakat Hz. Sa'd (r.a) , daha önce Medine'den ayrılmalarına izin verilen Yahudi kabilelerinin, Medine çevresindeki diğer kabileleri nasıl savaşa teşvik ettiklerini ve nasıl Müslümanlara karşı on-oniki bin kişilik birleşik bir cephe oluşturduklarını görmüş ve bizzat yaşamıştı. Bu son Yahudi kabilesinin de, şehrin dışarıdan saldırıya maruz kaldığı ve bütün nüfusunun hayatının tehlikede olduğu kritik bir anda nasıl haince davrandığından haberdardı. Bu nedenle Beni Kurayza'nın bütün erkeklerinin öldürülmesi, kadın ve çocuklarının esir alınması ve mallarının Müslümanlar arasında dağıtılması hükmünü verdi. Ceza adil bir şekilde yerine getirildi. Müslümanlar, Yahudilerin evlerine girdiklerinde, bu hainlerin savaşa katılmak için 1500 kılıç, 300 zırh, 2000 mızrak ve 1500 kalkan toplamış olduklarını gördüler.

şok olmuştum

zaten beynimi kemiren şüpheler daha bir depreşmiş daha bir sıkıştırır olmuştu kalbimi.

o günden sonra foruma uzun bir süre ara verdim. islamdan ayrılmaktan korkmuştum. boşluğa düşmekten korkmuştum.

düşündüm düşündüm düşündüm. başka kaynaklara baktım. başka olayları inceledim.

sakinleşmeye çalışıyor, olyları unutmaya uğraşıyordum.

fakat nafile.

sonunda 'zorlama yorumlarla nereye kadar' dedim ve elhamdulillah ateist oldum

Bir de islamiyette adalet yok derler. İşte aksinin ispatı. Ceza adil şekilde yerine getirildi. Buradaki adil yerine getirme hakkında bilgisi olan var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

boşa yazıyorsun kardeşim

ateistler anlamazlar

salak gibi bi sürü kitap okurlar, araştırırlar, kuranı incelerler

hepsi embesil, halbuki ne gerek var değil mi

bir kelebek tut, kanatlarına bak

hepsi bu, herşey apaçık ortaya çıkar

deli bunlar ya...

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

yıllar önce bu forumda bir tartışmaya katılmıştım.

foruma yeni giren her müslüman gibi ben de hararetle islamı savunuyor, aklımca ateist kafirleri hak yola döndürmeye çalışıyordum.

gece saat ilerledikçe üyeler bir bir ayrılıyordu.

nihayet iki üye kalmış idi.

biri ben diğeri ise ateist üye (ismi tam aklımda değil)

konu beni kureyza olayıydı.

ben ısrarla o olayda müslümanların ve tabi en başta muhammedin katliam yapmadığını savunuyor, alemlere rahmet bir insanın hiç kimseye zulüm etmeyeceğini söylüyordum.

ateist üye muhammedin ve yanındaki müslümanların savaş sonunda esir alınan yahudi erkekleri öldürdüğünü, erkeklerin eşlerini ise cariye olarak alıp yatağa attıklarını söylüyordu.

buna inanamıyordum.

gerçi benzer pek çok iddia duymuş idim. fakat o gün o olaya yoğunlaşıp aslında ne olduğunu anlamak istemiştim.

evimde bir kaç tefsir vardı.

ateist üyenin kanıt olarak verdiği ayetlerin tefsirine bakmak istedim.

sonunda 'zorlama yorumlarla nereye kadar' dedim ve elhamdulillah ateist oldum

Yaaa Allahü teala bak kuranda ne buyurmuş

''Allah Kitap'ta size: 'Eğer Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini duyarsanız, başka bir konuya dalmadıkları sürece yanlarında oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz' diye indirdi. Şüphesiz Allah münafıkların ve kâfirlerin tümünü cehennemde biraraya getirecektir''.4 / NİSÂ - 140

o içini kemiren şeylerde vesveselerdir.Şimdi o sesler seni rahat bırakmıştır çünki şeytan imanı almaya gelir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaaa Allahü teala bak kuranda ne buyurmuş

''Allah Kitap'ta size: 'Eğer Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini duyarsanız, başka bir konuya dalmadıkları sürece yanlarında oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz' diye indirdi. Şüphesiz Allah münafıkların ve kâfirlerin tümünü cehennemde biraraya getirecektir''.4 / NİSÂ - 140

o içini kemiren şeylerde vesveselerdir.Şimdi o sesler seni rahat bırakmıştır çünki şeytan imanı almaya gelir.

Allah dediğin tanrı doğru söyleyenlerden ise sen de şu andan itibaren kafirsin :) Dua ette Allah'ın bu ayetteki iddiası boş beleş olsun.

Şaka gibisiniz.

Not: Bu ayet, Kuran'ın ayetlerinin ne kadar zayıf olduğunu Muhammed'in bildiğini, göstermesi açısından önemlidir. O çağda bile insanlar ayetlerin nasıl uydurma olduğunu tartıştıkları kişilere kolayca gösterebiliyormuş.

tarihinde katalan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah dediğin tanrı doğru söyleyenlerden ise sen de şu andan itibaren kafirsin :) Dua ette Allah'ın bu ayetteki iddiası boş beleş olsun.

Şaka gibisiniz.

Not: Bu ayet, Kuran'ın ayetlerinin ne kadar zayıf olduğunu bilmesini göstermesi açısından önemlidir. O çağda bile insanlar ayetlerin nasıl uydurma olduğunu tartıştıkları kişilere kolayca gösterebiliyormuş.

Ben uzun zamandır burdayım kimin ne halt yediğini iyi bilirim.Ateist olacağıma kellemin başından ayrılmasını tercih ederim

not:Tamamen zırvalıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim olayım daha 1 haftalık... bendeki jeton köşeli + japon yapıştırıcılıymış.. düşmedi...kazımak zorunda kaldım...

hala daha da.... acaba diyorum..yanılıyor olabilirmiyim ? :(

Zavallı,

Yanılıyor olabileceğinde yanılıyorsun.

1) Dünya düz mü?

2) Sperm nereden gelir?

3) Yıldızlarla şeytan taşlanabilir mi?

4) Yecüc Mecüc seddi var mı?

5) Matematik bilmeyen bir tanrı olabilir mi?

6) Nuh tufanı oldu mu?

7) Dünya sabit ve güneş ay onun etrafında mı dönüyor?

8) Güneşin battığı yer ve balçık var mı?

9) Hukuk bilmeyen bir tanrı olabilir mi?

10) Yaradılış masalı yalan mı?

11) Nur 58'i bir tanrı yazmış olabilir mi?

12) Bir Arap gibi kızan, köpüren, küfreden bir tanrı olabilir mi?

13) Güneşin yıldız olduğunu bilmeyen bir tanrı olabilir mi?

14) Bir tanrının uçkur işlZavallı,

Yanılıyor olabileceğinde yanılıyorsun.

Not: Ahzap suresine ise hiç girmiyorum :D

tarihinde katalan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

evet haklısın. zaten bunları gördükten sonra yapışık olan jetonu kazımaya karar verdim ya...

ama gene de yılların inançlılığı işte... herşeye rağmen yanlış yorumlanmış olabilirmi ? öyle demek istememiştir, başka anlamları olabilir mi acaba diye tırmalıyorum hala :(

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...