Jump to content

MÜSLÜMAN ÜLKELERİ Mİ GERİ KALMIŞTIR?


Recommended Posts

  • İleti 66
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Eğer müslüman bir ülke bir savaşı kazansa Allah bizi destekledi derler, Eğer savaşı kaybetse bize zulüm yaptılar cehennemde görecekler derler asla tembelliklerinin sorumluluğunu almazlar...Allahta böyle tembel kullarını sanırım sevmez,gurur duyulacak o kadar kul varken.....Bunların ölüleri şehit başkalarının ölüleri sadece leştir, bu iki taraf içinde böyledir, stada çıkan iki takımda dua eder, Allahı futbol fanatiği biri olduğu için maç izlemeyi çok sever Allah kızın birini çirkin yaratı o kız kısmet bulunca Allahım sana şükür der:)....Kısacası aptal insanın tanrı inancıyla, zeki insanın tanrı inancı kesinlikle aynı olamaz, aptalın tanrısı da aptal, zekinin tanrısı da zekidir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam ülkelerinin geri kalışında bir çok parametrik oluşum var.

Bilinen genellemeler (İslam'ın kendisi, kendi dönemindeki devletlerin güçlü ve hızlı yayılışı gibi) dışında benim fark ettiğim bir durum İslam'ı geri bıraktıran Emevilerin yıkılışı olmuştur bence, Türkiye' de hocalar, hacılar, imamlar her ne kadar sevmezlerse de İslam'ın asıl hızlı, katti ve kesin yayılışı Emevi dönemlerinde olmuştur ne kadar Arap milliyetçisi de olsalar Emevi öncesi Arap dünyası daha devlet olamamış kabileler şeklinde yaşarken (Dört Halife döneminde dahi tam bir devlet yapılanması göremeyiz) Emevi bu kabilelerden bir devlet hatta daha sonraları çevre kıtalara da yayılarak büyük bir imparatorluk kurdular, bu devlet ki ne zaman yıkıldı İslam'ın hızlı, katti ve kesin yayılışı önceleri yavaşladı sonraları durup geriledi.

Emeviler sonrası oluşan İslam ülkeleri de Moğol istilasına dayanamayarak kaybettiler ve İslam kütüphaneleri resmen Moğollar tarafından yok edildi ve İslam Moğolların kendi coğrafyalarına girişleriyle beraber bilgi hazineleri, seçilmiş, saygın insanları, kütüphaneleri, zenginlikleri resmen sıfırlandı.

Sıfırlandı çünkü güçlü Emeviler yıkılınca parça parça olan Arap dünyası siyasi bir birliktelikle yola çıkamadı her biri ayrı devlet vya kabileye dağıldı kimisi bağımsız devlet kurabilmeyi başarırlarken kimileriyse başka milletlerin altında yaşamak zorunda kaldılar.

Sonuç güçlü Emevi sonrası güçsüz, parçalı, siyasi birlikteliği olmayan bir Arap dünyası karşısında güçlü Moğol İmparatorluğu karşı karşıya kaldı ve insanları yok edildi, hazinelerine el konuldu, hafızları kesildi, kütüphaneleri yakıldı.

Ve İslam gelişen yeni dünyaya yıkılmış ve geç kalmış, dağınık bir halde girdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Barışarock kusura bakma ama sen ilerlemeyi toprak üzerinde yayılmak olarak algılıyorsun korkarım. Avrupa'da yaşanan çok daha farklı bir süreçti ve islam dünyası hiçbir zaman bu gelişimin yanına bile yaklaşamadı, zaten yanaşmakta ismedi. Bu başlıkta ele alınan sanırım bu

İslamın geçmişte muazzam bir medeniyet kurduğuna ben şahsen pek inanmıyorum. Ne biliyim belki yiyecek içecekleri boldu, ipek kumaşlar ve baharatlar üretiyorlardı ve gelişmiş bir ibrik teknolojisine sahiplerdi ama bu onları ilerletmeye asla yetmeyecekti. İslamın azılı düşmanı olan hristiyan batı olmasaydı bizler şu an hala deve sırtında seyahat ediyor olurduk

Link to post
Sitelerde Paylaş

Jadı, bir devlet bir diğer devlete neden saldırır ve bir devlet diğerinin toprağına niye göz diker ve girer?

Göbek atmak için gitmez herhalde değil mi, bu soruların cevabını biliyorsun, İslam dönemi devletlerini aklına bir getir, kronolojik bir şekilde sırala. İbrikten ibaretler miydi yoksa düşündüğün gibi değil miydi?

İbretlik bir çöküş yaşadılar ama çöküş yaşayan zira hızlı da çıkış yaşamıştı önceden bunu es geçme.

Bu arada evet gelişmişlik toprak kazanmak değil bulunduğun toprakta dahi dünyaya yön verebilmen, medeniyet üretebilmendir örnek Sümerler gibi bir medeniyet. Burada ıskalamıyorsun, aynı fikirdeyiz.

Eee tabi bu arada öptüm yanacıklarından anacığım. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer müslüman bir ülke bir savaşı kazansa Allah bizi destekledi derler, Eğer savaşı kaybetse bize zulüm yaptılar cehennemde görecekler derler asla tembelliklerinin sorumluluğunu almazlar...Allahta böyle tembel kullarını sanırım sevmez,gurur duyulacak o kadar kul varken.....Bunların ölüleri şehit başkalarının ölüleri sadece leştir, bu iki taraf içinde böyledir, stada çıkan iki takımda dua eder, Allahı futbol fanatiği biri olduğu için maç izlemeyi çok sever Allah kızın birini çirkin yaratı o kız kısmet bulunca Allahım sana şükür der:)....Kısacası aptal insanın tanrı inancıyla, zeki insanın tanrı inancı kesinlikle aynı olamaz, aptalın tanrısı da aptal, zekinin tanrısı da zekidir...

son cümlene bayıldım zaten kuran da diyor akletmez misiniz :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuranla kafa buluyorsun. Sonra bu hanım kızımız müslüman değil deyince Allahçılık oynamış oluyoruz.

Allahçılık oynuyorsunuz tabii. Siz Allah'ın avukatı mısınız? Yoksa Allahın kendi işini halledemeyeceğini mi zannediyorsunuz?

Anlatamıyoruz size, biz her şeyi deriz. Siz diyemezsiniz!..

Bizim cezamızı, varsa tanrı verir. Size de paşa paşa susmak düşer. Gerçek bir müslümana yakışan budur. Allahın işine burnunuzu sokmayın çarpılırsınız

Link to post
Sitelerde Paylaş

Jadı, bir devlet bir diğer devlete neden saldırır ve bir devlet diğerinin toprağına niye göz diker ve girer?

Göbek atmak için gitmez herhalde değil mi, bu soruların cevabını biliyorsun, İslam dönemi devletlerini aklına bir getir, kronolojik bir şekilde sırala. İbrikten ibaretler miydi yoksa düşündüğün gibi değil miydi?

Diger devletlere saldirmasinin nedeni kendisi üretemez,üretenlerin mallarini yagamalak talan icindir.Muhammedle kervan saldirilari ile baslayan sürec ülke saldirilarina talanina kadar geldi.Talan seklinde emeksiz kazanmak onlara güzel geldi.Bu talan osmanliyla devam etti ve avrupanin rönasansiyla bilim islama dur dedi.Simdi 1400 yil önce ki gibi yerlerinde duruyorlar.Talanlari gitti yalanlari kaldi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahçılık oynuyorsunuz tabii. Siz Allah'ın avukatı mısınız? Yoksa Allahın kendi işini halledemeyeceğini mi zannediyorsunuz?

Anlatamıyoruz size, biz her şeyi deriz. Siz diyemezsiniz!..

Bizim cezamızı, varsa tanrı verir. Size de paşa paşa susmak düşer. Gerçek bir müslümana yakışan budur. Allahın işine burnunuzu sokmayın çarpılırsınız

Şimdi otobandan karşı karşıya geçmeye çalışsak ateistte olsanız müslümanda olsanız ordan geçmeyiniz araba çarpar diye uyarırsınız.

Bizde sizi devamlı surette uyarıyoruz. Siz kabul etmiyor olabilirsiniz ama bu kabul edemeyeceğiniz anlamına gelmez çünkü geleceğimizi hiç birimiz bilemeyiz.

Diyemessinizki ben ateist vs olarak öleceğim.Bizde diyemeyiz.

Öyleyse yapılan uyarılara kızmanıza lüzum yok,kimse Allahın sizi cezalandırmasından hoşnut olacak değil.Sadece gördüğümüz zaman Allahım bizi böyle halkeyleme deriz mahşeri alemde.

Selamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahçılık oynuyorsunuz tabii. Siz Allah'ın avukatı mısınız? Yoksa Allahın kendi işini halledemeyeceğini mi zannediyorsunuz?

Anlatamıyoruz size, biz her şeyi deriz. Siz diyemezsiniz!..

Bizim cezamızı, varsa tanrı verir. Size de paşa paşa susmak düşer. Gerçek bir müslümana yakışan budur. Allahın işine burnunuzu sokmayın çarpılırsınız

Müslüman takliti yaparak müslüman kelimesini karalayacaklarını sanıyor bazı salak ateistler.

Qqeenofhearts onlardan biri.

İslamı dıştan yıkamayan ateistlerin yeni taktiği bu.

Bilmiyoruz sanma.

Herşeyi biliyoruz biz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya ülkelerinin şimdiki durumuna bakarsak İslam ülkelerinin geri kalmış olduklarını gözlemleriz.

Bu yadsınması olanaksız bir gerçektir.

Açıklamasında da bazı güçlüklerle karşılaşmaktayız.

Bir zamanlar Avrupa ülkelerine göre ileri bir bilimsel düzeye ve teknolojiye sahip olduğu ileri sürülen İslam ülkeleri, neden bu momentumlarını yitirmişler ve Avrupa ülkelerinin üstün teknoloji ve bilimselliğine teslim olmuşlardır?

Müslümam ülkeleri mi geri kalmışlardır, yoksa Avrupa ülkeleri mi herhangi bir nedende daha hızlı ilerleyebilmişlerdir?

Bütün bunların nedeni nedir?

Soruna yalnız bir açıdan değil, birçok açıdan bakarsak, nasıl bir tablo ile karşılaşırız?

İslam'ın bu tabloya olan katkıları nelerdir?

Sn. haci'nin müslümanların neden geri kaldığı ve hristiyanların neden geliştiği, başlarda islamiyet altın çağını yaşarken batı'nın birdenbire gerilemesi,daha sonra islamiyette gerileme başlarken,batı'nın birdenbire ileri doğru zıplaması hakkında öne sürdüğü önermeler doğrudur..Bunlarla birlikte bana göre en büyük sebep felsefe'dir.Çünkü felsefe insanda mantıklı,doğru ve analitik düşünce sentezi geliştirir..Dindar zihin yapısı ise felsefi düşünme yeteneğini köreltir..Dinin körelttiği sorgulama ve düşünsellikten yoksun bu zihinsel altyapı ise kişiyi hayatının her alanın da geriletir ve sorun çözme yeteneğinin gelişememesine sebebiyet verir..

Bilim felsefesiz ,felsefe bilimsiz olmaz ve bunlar birbirlerini desteklerler ..Felsefe; sistemlerini yaratarak ilerleyen ve kendi kendini daha açıklığa ve bilince kavuşturan insan düşüncesidir; insan düşüncesinin, kendi ürünü olan bilgiler ve buluşlar üzerinde sürekli olarak derinleşmesidir.Bilimin üçüncü boyutu gibi görev yapar....

Philosophia;-Philia ; sevgi , -sophia ; bilgelik ,bilgi demektir...Philosopihia = bilgeliği sevmek,bilgi sevgisi anlamına gelir...

Felsefe ve din ise birbirine tam anlamıyla karşıttır.. Çünkü felsefe işe soru sormakla başlar ve insanın aklına gelen ilk sorulardan bir tanesi de evrenin düzenin nasıl oluştuğudur. Herhangi bir dini benimseyen kişi, evren ve insanoğlunun hayatı hakkında belli görüşleri ve yargıları kabul edip inandığından bilimin altyapısını teşkil eden; Bu, acaba böyle midir? insanoğlu nereden ve nasıl türemiştir? Evren nasıl oluşmuştur türünde soruları soramaz..Hakikatin kendisine verilmiş olduğunu ve hakikate sahip bulunduğunu sanır.inanç yani iman temeldir...Bilim- din koordinasyonsuzluğunu zaten daha önce inceledik ve biliyoruz..Ama bilime açılan kapının felsefe olduğu gerçeği üzerinde durmamıştık..

Müslümanlığı yaşayan ülkelerden biri olan laik Türkiye de bile felsefeye bakacak olursak batıda 2500 yıldır olan felsefenin bizde sadece 150 yıldır var olduğunu görüyoruz.. Eğitim sisteminin perişanlığından ortalık dogmatik insanlardan geçilmemektedir. Felsefe yapmak geyik yapmakla eş anlamlı tutulmuş,kahve köşelerinde ülke kurtarmaktan öteye gidememiştir...Bunların aklına felsefe dendiğinde yabancı ve anlaşılamaz kelimelerle insanları etkilemek için yapılan anlamsız ve ne idüğü belirsiz konuşmalar gelir.. Bu sebeple Türkiye her deneni sorgulamadan kabul eden, akla hitap edenlerle ilgilenmeyip insanın duygularıyla oynayanların peşinden koşanlarla dolmuştur... Kötü eğitim sistemi sonucunda felsefenin ne olduğunu bilmeden üniversite mezunu olmuş insanlar yetişmiş, ülkemiz bir dolu dogmatik insandan oluşmuş ve felsefeyi gereksiz görmüştür. Bunun sonucunda da düşünme yeteneğinden yoksun kuşaklar ve kendilerine her telkin edileni yapan bireyler türemiştir.Maalesef düşünmeyi teşvik etmeyen, ve öğretmeyen bir sistem de tümelleri aşmak normalden çok daha zordur..Bunu ülkemizin bireylerine ve gidişatına baktığımızda tüm açıklığıyla görürüz..

Sadece islamiyet değil,kaprisli tanrı yapısına sahip tüm dinler girdiği her alan ve coğrafya da bilimsel ve gelişimsel anlamda tahribata yol açmıştır.. Bunu en basit haliyle bilim tarihi ve gelişimine baştan sona göz attığımızda tüm açıklığıyla görürüz..

Bilimin devreye girmesi Antik Yunan bilimiyle ve Thales gibi bir filozofun bilimsel ilk görüşü olan " evren sudan meydana gelmiştir" önermesiyle Millet'te başlar..Bu düşünce mitsel düşünceden rasyonel düşünceye geçişi temsil eder ve Thales ilk materyalist düşünceyi başlatan filozof olarak kabul edilir...Rönesans ve bilim'in bu gününe gelmesi antik yunan ve helenistik çağ filozoflarının etkileriyle başlamış ve devam etmiştir..Anaximender;,Anaximenes,Pithagoras,Empedocles,Socrates,Platon,Aristoteles, ve daha niceleri...

Söz konusu Coğrafya'ya ve yönetimlerine baktığımızda ;genel olarak Roma İmparatorluğun'dan önceki dönemler Antik Yunan tarihi olarak değerlendirilir ve Antik Yunan Çağı'nın M.Ö. 323 yılında ölen Büyük İskender'in hükümdarlığının başlaması ile sona erdiği kabul edilir. Bu döneme ise Helenistik Çağ adı da verilir.

Antik Yunan uygarlığının zirveye çıktığı, en çok geliştiği dönemler İskender yönetiminde olmuştur. Yunan kültürü içinde bir eğitim almış olan İskender, babası Filip'in ölmeden önce hazırlamış olduğu ortamı kaybetmemiş,fetihleriyle Antik Yunan kültürünü batıda Makedonya'dan doğuda Hindistan'a, kuzeyde Fergana'dan güneyde Mısır çöllerine kadar yaymıştır.Daha sonra parçalanan imparatorlukta Mısır ın yönetimini alan kral Ptolemy İskenderiye müzesini kurmuştur.Müzede yüzden çok ücretli öğretim üyesi,beşyüzbin civarında değerli dönem filozoflarının kitaplarının bulunduğu kütüphane,gözlem evleri,teşrih odaları ve bitki bahçeleri vardı.Bu büyük ve değerli bilgiler içeren kütüphanenin bir bölümünü M.S 390 da bir hristiyan papaz olan Theophilis,geriye kalan bölümleri de müslüman Hz. Ömer, dine karşı,allah'ın evren hakkında ki bildirilerine karşı yazılmış yazılar olarak niteleyecek ve yok edeceklerdir..İşte kilit nokta Antik yunan döneminin bitişi Roma imparatorluğunun hristiyanlığı kabul etmesiyle başlar theophilis gibi bir çok papazın işe karışması sonucu Avrupa 1000 yıl sürecek ve rönesans'a kadar devam edecek olan karanlık dönemine girecektir..O dönem İslamiyetin yeni çıkması ve genişleme hevesi de yayılmacılığı getirecek ve müslümanlar fethettiği ve genişledikleri oranda Yunan - Roma kültür mirası olan bu bilgilere ve kütüphaneye erişecek dillerine tercüme edecek ve 8-12 yy lar arasında ibni sina v.s. gibi bilginleri islam dünyasına kazandıracaktır...Bu dönem de zaten islamiyetin altın çağı olarak anılır ama oldukça kısa bir dönemdir..Felsefe öğrenmelerinin etkisiyle aynı dönemde İslamiyette mutezile akımının da etkileri görülür..

Mutezile akımı;dinde ilk kez dogmatik düşüncelerden şüphe etmeyi ve şüpheden sonra akılla düşünmeyi ve tanrısal bilimle bağdaştırmayı öne süren bir düşünce şeklidir..Onlara göre Kuran bu dünyada olan bir şeydir ve irdelenebilirdir..Bu akım islam inancına hareket getirmiş,dinin dogmalarında eleştirmeci düşünüş tarzı yaratmıştır..Bu akım öncüleri yunan felsefesini kavrayıp yeni katkılarla geliştirmişler...Matematik,tıp,astronomi,doğa bilimleri Hindistan'dan İspanyaya kadar tartışılıp geliştirilmiştir..İşte İslamın altın çağı denilen bu döneme girilmesinin altında, felsefeci bakış açısına sahip mutezile akımının islamiyetten ayrı bir ruha sahip olması yatar.Bu ruh tasavvuftur..Hatta bu akımdan olan Hallacı Mansur, Enel Hak dediği için yobazlar tarafından öldürülmüştür..Mutezile akımı yunan felsefesinin mirası ve bilim çağını ancak 200 yıl yaşatabilmiş ardından ne yazık ki yine imanı akıldan üstün tutan gerici ve yobaz akımlara yenilmiştir.. Medreselerde nakilcilik öğretisi getirilmiş mutezileye saldırılmıştır..

Aşari ve Gazali'nin akılcılığa karşı olan yobaz düşünceleri iktidarlarca tartışılmaz bir öğretiye dönüşmüş ve "Tanrıyı açıklamaya çalışmak tanrıyı yadsımak olur","akıl hiç bir şeyi çözmez,tanrı'nın iradesi dışında bir doğadan söz edilemez" düşüncesi gerçek kabul edilmiş ve müslümanlık ortaçağı başlamıştır... Selçuklu iktidarı ve özellikle Osmanlı'da Fatih'ten sonra Gazalinin öğretisi benimsenmiş ve aklı kıt nesiller tarafından bu böyle gelmiş böyle gitmektedir..

Dikkat ederseniz Roma İmparatorluğunda hristiyanlık kabul edilmeden önce felsefe ve bilim gelişiyor,herhangi bir sorun gözükmüyor..Ne zaman Romalılar hristiyanlığı kabul ediyorlar karanlık döneme giriliyor..Akabinde İslamiyet fetihlerle yayılmaya başlıyor ve sözkonusu coğrafya'ya ulaşıyor, Yunan - Roma kültür mirası ve filozofların kitaplarına erişmesiyle beraber, mutezile akımının da etkisiyle bir ilerlemeye tanık olunuyor..İslamın altın çağı Gazali sayesinde ve yine dinin sabotesiyle sona erdiğinde ise , bu defa hristiyanlar'da rönesansla birlikte kiliseye bir karşı gelişe tanık oluyoruz ve felsefe sayesinde bilim durdurulamaz haliyle tanrıyı batı'da şah mat edip gelişme geri dündürülemez şekilde tam gaz günümüze kadar devam ediyor..Bu da bize dinlerin olduğu yerde bilimin,düşüncenin ve gelişmenin asla olamayacağını açıkça gösterir...

Selamlar...

tarihinde Electra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimin devreye girmesi Antik Yunan bilimiyle ve Thales gibi bir filozofun bilimsel ilk görüşü olan " evren sudan meydana gelmiştir" önermesiyle Millet'te başlar..Bu düşünce mitsel düşünceden rasyonel düşünceye geçişi temsil eder ve Thales ilk materyalist düşünceyi başlatan filozof olarak kabul edilir...Rönesans ve bilim'in bu gününe gelmesi antik yunan ve helenistik çağ filozoflarının etkileriyle başlamış ve devam etmiştir..Anaximender;,Anaximenes,Pithagoras,Empedocles,Socrates,Platon,Aristoteles, ve daha niceleri...

Bunların hepsi masal. Felsefe kelimesinin anlamından itibaren ,

tarihinde MarcusAntonius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunların hepsi masal.

Acaba siz yazılanları anlıyor ve doğru değerlendirebiliyor musunuz?

Bunların hepsi masal şeklinde bir yorum yapınca sizde bu gibi konuları tartışacak bir bilgi düzeyi olmadığı şeklinde bir izlenim alıyoruz.

Yazılanları eleştirmek yerinde bütün yazıyı tümden ve nedensiz reddediyorsunuz.

Onu anlamadığınızı açıkça itiraf ediyorsunuz.

Çünkü anlasanız neden reddettiğinizi de açıklarsınız.

Bu nedenden sizi ciddiye almıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuzeyliler İslam ı seçselerdi bütün bu yazdıklarınızı başka dinler için yazıyor olurdunuz. Geri kalan Arap yarımadası ve Orta Doğu olup islam bu nedenle geri kalmıştır. İslamı yaşatan ve yaşayan onlardır.

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Acaba siz yazılanları anlıyor ve doğru değerlendirebiliyor musunuz?

Bunların hepsi masal şeklinde bir yorum yapınca sizde bu gibi konuları tartışacak bir bilgi düzeyi olmadığı şeklinde bir izlenim alıyoruz.

Yazılanları eleştirmek yerinde bütün yazıyı tümden ve nedensiz reddediyorsunuz.

Onu anlamadığınızı açıkça itiraf ediyorsunuz.

Çünkü anlasanız neden reddettiğinizi de açıklarsınız.

Bu nedenden sizi ciddiye almıyoruz.

Red ediyorum evet, yukarıdaki ismi geçen tüm felsefecilere ait düşünce sözlerin hepsi aşırmadır.

En başında batı Felsefesi bir dindir ve Felsefenin gerçek anlamı yazıda verildiği gibi değildir. Bu konular Copy/paste tarzı yazılar yapıştırmakla değil yüksek bilgi seviiyesi ile anlaşılır.

Yukarıdaki yazı kendilerine düşünce kökü yaratmaya çalışan batının öncesini Barbar ve bilim dışı saymazsının Hezeyanlarından başka bir şey değildir. Bunla ilgili Russel çok fazla hata yaptı. Tabi bu hatamıydı bilinçli bir yanıltmamıydı orası tartışılır. Sapla samanı karıştırarak bilgi dezanformasyonu yapılamaz, gerçek bir gün ortaya çıkar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Red ediyorum evet, yukarıdaki ismi geçen tüm felsefecilere ait düşünce sözlerin hepsi aşırmadır.

En başında batı Felsefesi bir dindir ve Felsefenin gerçek anlamı yazıda verildiği gibi değildir. Bu konular Copy/paste tarzı yazılar yapıştırmakla değil yüksek bilgi seviiyesi ile anlaşılır.

Yukarıdaki yazı kendilerine düşünce kökü yaratmaya çalışan batının öncesini Barbar ve bilim dışı saymazsının Hezeyanlarından başka bir şey değildir. Bunla ilgili Russel çok fazla hata yaptı. Tabi bu hatamıydı bilinçli bir yanıltmamıydı orası tartışılır. Sapla samanı karıştırarak bilgi dezanformasyonu yapılamaz, gerçek bir gün ortaya çıkar.

Düşünceme karşı gelişinizi bilgilerinizle göstereceksiniz..Nedir felsefe?? biz bilmiyoruz hadi anlatın bekliyorum..Copy ise nereden copylediğimi getirip buraya asacaksınız ki sizi kaale alabileyim..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Düşünceme karşı gelişinizi bilgilerinizle göstereceksiniz..Nedir felsefe?? biz bilmiyoruz hadi anlatın bekliyorum..Copy ise nereden copylediğimi getirip buraya asacaksınız ki sizi kaale alabileyim..

Batı aydınlanması yada batı düşünce didiplinleri Philosophia ile başlar, başlatılır. Bunu tercüme dersek Philos = Sevgi , Sophos = Hikmet , hikmet sevgisi yada bilgi sevgisi anlamındadır.

Philosophos ise hakim yada bilge anlamına gelir. Bu bilgi Sophia kavramındadır. Bu kavram sadece entellektüel bir bilgiyi değil eski bir deyişle Hadsi olan ya da sezgisel olan ile kavramsal olan ya da entellektüel olan bilginin birlikteliğini ifade eder.

Bu uzun bir konudur.

Kısaca batının Felsefe tanımlaması kısıtlı ve eksiktir.

tarihinde MarcusAntonius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...